Bayram Ali KAVALCI


BERAT GECESİ

bayramalikavalci@gmail.com


 Berat ge­ce­si, Şaban ayı­nın on­be­şin­ci ge­ce­si­dir. Yanı Cu­mar­te­si gü­nü­nü, Pazar gü­nü­ne bağ­la­yan ge­ce­dir.
Al­la­hü teâlâ, ezel­de hiç bir­şey ya­rat­ma­dan önce, her­şe­yi tak­dîr etti, di­le­di. *Bun­lar­dan, bir yıl için­de ola­cak her­şe­yi, bu gece me­lek­le­re bil­di­rir.
Duhân sû­re­si, üçün­cü âye­tin­de me­âlen *"Biz onu* [Kur'ân-ı ke­rî­mi] *mü­bâ­rek bir ge­ce­de in­dir­dik"* bu­yu­rul­du. Ehl-i sün­net âlim­le­ri "rah­me­tul­la­hi aley­him ecma'în" bu âyet-i ke­rî­me­yi tef­sîr eder­ken, *bu mü­bâ­rek ge­ce­nin Berat ge­ce­si ol­du­ğu­nu* ve *Kur'ân-ı ke­rî­min bir se­fer­de, top­lu­ca Levh-i mah­fû­za bu gece in­di­ril­di­ği­ni* an­la­mış­lar­dır.
Ha­dîs-i şe­rîf­ler­de bu­yu­rul­du ki:
"Şa­bân-ı şe­rî­fin on be­şin­ci ge­ce­si olun­ca, o ge­ce­yi ihyâ edi­niz ve gü­nün­de oruç tu­tu­nuz! Mu­hak­kak ki, Al­la­hü teâlâ, "Mağ­fi­ret olun­mak is­te­yen yok mudur, mağ­fi­ret ede­yim? Rızık is­te­yen yok mudur, rızık ve­re­yim. Kim ne is­ter­se ve­re­yim!" bu­yu­rur. Bu hâl sa­ba­ha kadar devâm eder."
"Berât ge­ce­si­ni ga­nî­met, fır­sat bi­li­niz! Çünkü belli bir ge­ce­dir. Şa'bân'ın on be­şin­ci ge­ce­si­dir. Kadir ge­ce­si, çok büyük ise de, hangi gece ol­du­ğu belli de­ğil­dir. Bu gece* (Berât ge­ce­sin­de) *çok ibâ­det edi­niz. Yoksa kı­yâ­met gü­nün­de piş­mân olur­su­nuz."*
"Şa'bân ayı­nın on beşi ge­lin­ce, ge­ce­si­ni na­mâz­la, gün­dü­zü­nü oruç­la ge­çi­ri­niz."
Ayşe va­li­de­miz, Pey­gam­ber efen­di­mi­zin Berât ge­ce­sin­de, sa­ba­ha kadar ibâ­det et­ti­ği­ni gö­rün­ce sordu: Yâ Re­sû­lal­lah, Al­la­hü te­âlâ­nın en sev­gi­li ku­lu­sun! Buna rağ­men niçin bu kadar ken­di­ni yo­ru­yor­sun?
Pey­gam­ber Efen­di­miz şöyle cevap verdi: Ey Ayşe, ben şük­re­di­ci kul ol­ma­ya­yım mı? Ey Ayşe, sen bu ge­ce­de, ne ol­du­ğu­nu bilir misin? Ayşe vâ­li­de­miz tek­rar sordu?
Bu ge­ce­nin diğer ge­ce­ler­den üs­tün­lü­ğü nedir yâ Re­sû­lal­lah?
Pey­gam­ber efen­di­miz şöyle cevap verdi: Bu sene için­de do­ğa­cak her çocuk, bu gece def­te­re ge­çi­ri­lir. Bu sene için­de öle­cek­le­rin isim­le­ri bu gece özel def­te­re ya­zı­lır. Bu gece her­ke­sin rızkı ter­tip edi­lir. Bu gece her­ke­sin ameli ve iş­le­ri Al­la­hü te­âlâ­ya arz olu­nur.
Bir kimse, evin­den ay­rı­lıp yol­cu­lu­ğa çıkar. *Hal­bu­ki, onun adı ya­şı­yan­lar def­te­rin­den, ölü­ler def­te­ri­ne ge­çi­ril­miş­tir.
Gâfil ol­ma­ma­lı, bu ge­ce­yi mut­la­ka ihyâ et­me­li­dir. Kazâ na­mâ­zı kıl­ma­lı. Kur'ân-ı kerîm oku­ma­lı, duâ, tevbe et­me­li, sa­da­ka ver­me­li, müs­lü­man­la­rı se­vin­dir­me­li­dir. Bun­la­rın se­vâ­bı­nı ölü­le­re de gön­der­me­li­dir.
Bu gece "Yâ Rabbî, bize dünyâ ve âhi­ret sa­âde­ti ihsân eyle, bize hi­dâ­yet ver­dik­ten sonra, kalb­le­ri­mi­zi kay­dır­ma" diye dua et­me­li­dir.
                Kay­nak: Tam İlmi­hâl Sa­ade­ti Ebe­di­ye.