İbrahim Sırmalı


BEREKETLER

  Emekli Müftü - muftu.ibrahim@gmail.com


﴿ وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْقُرَى آمَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَرَكَاتٍ مِنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ ﴾

Eğer, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah'a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereketler(in kapılarını) açardık.

الحمد لله رب العالمين، والصلاة والسلام على نبينا محمد وعلى آله وصحبه أجمعين، وعلى التابعين لهم بإحسان إلى يوم الدين. أما بعد:

Hamt: Alemlerin Rabbi olan Allaha aittir. Sala tu selam Nebimiz Muhammet sav üzerine hane halkı üzerine, arkadaşlarının üzerine ve iyilikle kendilerine kıyamet gününe kadar tabi olanların üzerine olsun. 

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ حَقَّ تُقَاتِهٖ وَلَا تَمُوتُنَّ اِلَّا وَاَنْتُمْ مُسْلِمُونَ

Ali İmran suresi 3.102 Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece sakının ve siz ancak müslümanlar olarak ölün.

يَا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذٖى خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالًا كَثٖيرًا وَنِسَاءً وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّذٖى تَسَاءَلُونَ بِهٖ وَالْاَرْحَامَ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقٖيبًا

Nisa suresi 4.1 Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir.

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَقُولُوا قَوْلًا سَدٖيدًا

يُصْلِحْ لَكُمْ اَعْمَالَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فَازَ فَوْزًا عَظٖيمًا 

Ahzap suresi 33.70 - (70-71) Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve Resûlüne itaat ederse, muhakkak büyük bir başarıya ulaşmıştır.

Ey Müslümanlar! 

Bu ayet sizin için neyi kastediyor.

وَلَوْ اَنَّ اَهْلَ الْقُرٰى اٰمَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَرَكَاتٍ مِنَ السَّمَاءِ وَالْاَرْضِ وَلٰكِنْ كَذَّبُوا فَاَخَذْنَاهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ

Araf suresi 7.96 Eğer, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah'a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereketler(in kapılarını) açardık. Fakat onlar yalanladılar, biz de kendilerini işledikleri günahlarından dolayı yakalayıverdik.

Allah’ın verdiği sözden döneceğini mi zannediyorsunuz. Bu ayetin yalnızca teberrük için olduğunu ve amelden nasibi olmadığını mı zannediyorsunuz.

                Ey Müslümanlar! Şüphesiz sizin Rabbinizin ismi Er-Rezzak’tır. Çokça rızık veren demektir. O Rabbiniz size buyurdu. O Rabbiniz söz söyleyenlerin en doğru söz söyleyenidir. Ayet-i Kerimede şöyle buyuruyor.

وَلَوْ اَنَّ اَهْلَ الْقُرٰى اٰمَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَرَكَاتٍ مِنَ السَّمَاءِ وَالْاَرْضِ وَلٰكِنْ كَذَّبُوا فَاَخَذْنَاهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ

Araf suresi 7.96 - Eğer, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah'a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereketler(in kapılarını) açardık. Fakat onlar yalanladılar, biz de kendilerini işledikleri günahlarından dolayı yakalayıverdik. 

                Ey mümin olanlar! Şüphesiz Rabbiniz size sebepleri bolca verdi. Neticesini size vadetti. Ey ibadet edenler: Şüphesiz Rabbiniz size yol gösterdi. O yoldan sapmayın. Ayrıntıya girip unutulmaktan sakının. Pahalılık sorununda büyük şekil fiyatlardır. Sorun fiyatların yükselmesi değildir. Sorun bundan daha da büyüktür. Ey Allah’ın kulları sorun ancak ellerimiz ile kazandıklarımız yaptıklarımızdır. Sakın uzaklara gitmeyin. Yakınlarda ve uzaklarda azarlamalarla karşılarsınız.

                Allah Teala şöyle buyurdu:

Rum suresi 30.41 İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır. 

Allah Teala şöyle buyurdu: 

اَوَ لَمَّا اَصَابَتْكُمْ مُصٖيبَةٌ قَدْ اَصَبْتُمْ مِثْلَيْهَا قُلْتُمْ اَنّٰى هٰذَا قُلْ هُوَ مِنْ عِنْدِ اَنْفُسِكُمْ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ قَدٖيرٌ

Al-i İmran suresi 3.165 Onların (müşriklerin) başına (Bedir'de) iki mislini getirdiğiniz bir musibet (Uhud'da) sizin başınıza geldiğinde, "Bu, nereden başımıza geldi?" dediniz, öyle mi? De ki: "O (musibet), kendinizdendir." Şüphesiz Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter. 

Allah Teala şöyle buyurdu: 

لَهُ مُعَقِّبَاتٌ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهٖ يَحْفَظُونَهُ مِنْ اَمْرِ اللّٰهِ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتّٰى يُغَيِّرُوا مَا بِاَنْفُسِهِمْ وَاِذَا اَرَادَ اللّٰهُ بِقَوْمٍ سُوءًا فَلَا مَرَدَّ لَهُ وَمَا لَهُمْ مِنْ دُونِهٖ مِنْ وَالٍ

Rad suresi 13.11 İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah'ın emriyle onu korurlar.  Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah'tan başka hiçbir yardımcı da yoktur. 

Allah Teala şöyle buyurdu: 

اَلَمْ يَرَوْا كَمْ اَهْلَكْنَا مِنْ قَبْلِهِمْ مِنْ قَرْنٍ مَكَّنَّاهُمْ فِى الْاَرْضِ مَا لَمْ نُمَكِّنْ لَكُمْ وَاَرْسَلْنَا السَّمَاءَ عَلَيْهِمْ مِدْرَارًا وَجَعَلْنَا الْاَنْهَارَ تَجْرٖى مِنْ تَحْتِهِمْ فَاَهْلَكْنَاهُمْ بِذُنُوبِهِمْ وَاَنْشَاْنَا مِنْ بَعْدِهِمْ قَرْنًا اٰخَرٖينَ

Enam suresi 6.6 Onlardan önce nice nesilleri helâk ettiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde size vermediğimiz imkân ve iktidarı onlara vermiştik. Onlara bol bol yağmur yağdırmıştık. Topraklarından nehirler akıttık. Sonra da günahları sebebiyle onları helâk ettik ve arkalarından başka bir nesil var ettik.

                Ey Allah’ın kulları! Bizler yalvardık. Sebat etmemizden dolayı nasihat ettiler. Çoğu kez af olunduk. Af olunmamız artmadı. Ancak sıkıntımız ve yoldan çıkmamız arttı. Nefer olarak Allaha yalvardık. Allahtan kaçmak olmaz. Ancak kaçmak kendisine olur. 

Ey fiyatların artmasından şikayet edenler. 

                Ey gelecekten korkanlar. Ey gelecek günlerin gizlediğinden kalpleri ürperenler. Ey gerçeklerden şikâyet edenler. Rabbiniz ile halinizi düzeltiniz. Yakında o kendisinden korktuğunuzun hakiki sebebinin ne olduğunu bileceksiniz. Nefsiniz ile doğru duruşla esas duruşa geçin.

Sana isabet eden musibet ile yakınında olanın miktarı nedir? Bu sana hata yaptırmadı. Sana o musibetin gelmemesi için sana ne hata yaptırdı? 

                Rabbin ile karşılaştığın kusuruna olan itirafının miktarı ve günahının itirafının miktarı nedir?

                Günahlarının üzerine çektiğin üzüntü ile işlediğin hatalardan dolayı çektiğin hasretliğin miktarı nedir?

                Rabbine karşı ürpertin ve karşılaştığında ki korkunun miktarı nedir?

                Rabbinin emirleri ile halın nasıldır, o emirleri tatbik etmenin miktarı nedir?

                Gecen ve gündüzünde Rabbini zikretmenin ve Nebinin üzerine salat getirmenin nasibi nedir?

                Vaktinin ne kadarı sünnetlere, nafilelere, kalbi, sözlü ve ameli itaatlere gidiyor?

                Zamanın ne kadarı o zaman gevezelikle haramla, dinleyerek haramla ve bakarak haramla boşa gitti.

                Kaç defa kalbinden doğru yolu gösteren vaaz işittin. Veya başkasından işittin. Kulaklarını ona tıkadın. Konuşmasına cahil kaldın.

                Nefsini hesaba çektin mi? Nefsini hakka doğru çevirip büktün mü? Yoksa nefsinin isteği doğrultusuna yürüdün. Şehvetine tabi oldun. 

                Nefsine sordun mu? Sen niçin itaat etmekte tembelsin. İtaat etmenin diğerlerine acelecisin.

                Sen aklınla ahirete gittin mi? Nefsini Rabbinin huzuruna durdurdun mu? Onun sorularına cevap hazırladın mı?

                Sen hayalinle Cehennemin üzerindeki kemerleri yorumladın mı? Sen nefsine Cehennemin üstünden yürürken hangi kavimden olduğunu sordun mu?

                Ey Müslümanlar!

                Şüphesiz gerçeklerimizle düşünceye dalmak kesin olan bilgiyi öğretir. Gerçekten bizler çokça Allahtan uzaklaştık. Halbuki Allah Sübhanehu bizlere risaleler gönderiyor. O risalelerle kendisine dönmemizi hatırlatıyor. Bizlerden bazılarımız aklımızı kullanıyoruz. Bazılarımız başka şeyleri kullanıyoruz.

                Bu sözümü söylüyorum. Allahtan beni ve sizleri af etmesini istiyorum. Allahtan af etmesini istiyorum. Şüphesiz Allah cc çok af edicidir. Merhamet edicidir.

İKİNCİ HUTBE

                Hamt: Alemlerin Rabbi olan Allaha aittir. Salat ve selam Nebimiz Muhammed’in sav in üzerine, Hane halkının üzerine, arkadaşlarının ve hepsinin üzerine olsun. Ve onlara ihsan ve iyilik ile Kıyamet gününe kadar tabi olanların üzerine de salat ve selam olsun.

                Ey Müslümanlar:

                Bazıları gaibi sebeplerin maddi sorunları hakkında mücadele ediyorlar. Bunları söyleyenler dervişlik, tasavvuf, medeniyetten uzaklaşmak ve medeni yaşmakla nitelendirilirler. Ancak bu mücadele edenler devamlı sebep arasındaki fark ile devamlı sebep olmayan fark arasındaki farkı unuttular veya unutturuldular. İşte onlar o zaman sorunun olgunlaşmış görüşün avına düştüler. Onlardan kalp görüşü ve Yaratıcının muvaffakiyeti kayboldu.

 روى الترمذي عن أنس ابن مالك رضي الله عنه قال: غلا السِّعرُ على عَهدِ رسولِ اللَّهِ صلَّى اللهُ عليْهِ وسلَّمَ فقالوا: يا رسولَ اللَّهِ، سعِّر لنا، قالَ إنَّ اللَّهَ هوَ المسعِّرُ، القابِضُ، الباسطُ، الرَّزَّاقُ، وإنِّي لأرجو أن ألقى ربِّي وليسَ أحدٌ منْكم يطلُبني بمظلِمةٍ في دمٍ ولا مالٍ. أرأيت قوله صلى الله عليه وسلم إن الله هو المسعر، أي أن ارتفاع الأسعار وانخفاضها هو أولا من الله قبل أن يكون بأي سبب آخر.                  

                İmam Tirmizi Enes b. Malikten ra şu hadisi şerifi rivayet etti. Şöyle buyurdu: ‘’Resulullah sav zamanında fiyat arttı. Sahabeler sordular. Ey Allah’ın Resulü. Sen bize fiyat beyan eyle. Resulüllah sav cevap verdi. ‘’Şüphesiz Allah cc fiyat beyan eden Odur.’’ El-Kabız olan Allah, El-Basıt olan Allah ve Er-Rezzak olan Allah’tır. Şüphesiz ben Rabbimi bir kenara bırakmak istemem. Sizden biriniz benden kan ve mal konusunda haksızlık isteyemez.’’ Resulüllah sav in hadisini görmüyor musun? Muhakkak Allah cc fiyat beyan edendir. Yani fiyatların yükselmesi ve alçalması; bu başka sebepten önce Allah’tandır. 

                Ey Müminler! Bizler maddi sebepleri inkâr etmiyoruz. Bizler o maddi sebeplerin içerisindeyiz. Gerçekten bizler kanunu düzeltmeye, öncelikli tertibi iade etmeye ve giderleri akla yakın yatkın hale getirmeye ihtiyacımız vardır. Bunların tamamı imanın içindedir. Bize gelip isabet edenler günahlardan ve hatalardan ellerimiz ile yaptıklarımızdandır. Allah cc yaptıklarımızın çoğunu af ediyor.

                Allah Teala şöyle buyurdu:

كَدَاْبِ اٰلِ فِرْعَوْنَ وَالَّذٖينَ مِنْ قَبْلِهِمْ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا فَاَخَذَهُمُ اللّٰهُ بِذُنُوبِهِمْ وَاللّٰهُ شَدٖيدُ الْعِقَابِ

Al-İmran suresi 3.11 (Bunların durumu) Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin durumu gibidir: Âyetlerimizi yalanladılar. Allah da onları günahlarıyla yakaladı. Allah, azabı çok şiddetli olandır.

                Allah Teala şöyle buyurdu: 

اَوَلَمْ يَهْدِ لِلَّذٖينَ يَرِثُونَ الْاَرْضَ مِنْ بَعْدِ اَهْلِهَا اَنْ لَوْ نَشَاءُ اَصَبْنَاهُمْ بِذُنُوبِهِمْ وَنَطْبَعُ عَلٰى قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا يَسْمَعُونَ

Araf suresi 7.100 Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne varis olanlara şu gerçek apaçık belli olmadı mı ki, biz dileseydik onları da (öncekiler gibi) günahları yüzünden cezalandırırdık. Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar hakkı işitmezler.

                Allah Teala şöyle buyurdu:

اَوَ لَمْ يَسٖيرُوا فِى الْاَرْضِ فَيَنْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذٖينَ كَانُوا مِنْ قَبْلِهِمْ كَانُوا هُمْ اَشَدَّ مِنْهُمْ قُوَّةً وَاٰثَارًا فِى الْاَرْضِ فَاَخَذَهُمُ اللّٰهُ بِذُنُوبِهِمْ وَمَا كَانَ لَهُمْ مِنَ اللّٰهِ مِنْ وَاقٍ

Mümin suresi 40.21 Onlar yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden öncekilerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar, kendilerinden daha güçlü ve yeryüzündeki eserleri daha üstündü. Böyle iken Allah, günahları sebebiyle onları yakaladı. Onları Allah'ın azabından koruyacak hiç kimse olmadı.

                Allah Teala şöyle buyurdu: 

فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُمْ بِذَنْبِهِمْ فَسَوّٰیهَا

Şems suresi 91.14  Fakat onlar, onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onları helâk etti ve kendilerini yerle bir etti.

                Allah Teala şöyle buyurdu:

فَكُلًّا اَخَذْنَا بِذَنْبِهٖ فَمِنْهُمْ مَنْ اَرْسَلْنَا عَلَيْهِ حَاصِبًا وَمِنْهُمْ مَنْ اَخَذَتْهُ الصَّيْحَةُ وَمِنْهُمْ مَنْ خَسَفْنَا بِهِ الْاَرْضَ وَمِنْهُمْ مَنْ اَغْرَقْنَا وَمَا كَانَ اللّٰهُ لِيَظْلِمَهُمْ وَلٰكِنْ كَانُوا اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ

Ankebut suresi 29.40 Bunların her birini kendi günahları yüzünden yakaladık. Onlardan taş yağmuruna tuttuklarımız var. Onlardan o korkunç sesin yakaladığı kimseler var. Onlardan yerin dibine geçirdiklerimiz var. Onlardan suda boğduklarımız var. Allah, onlara zulmediyor değildi, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.

                Şeksiz ve şüphesiz başımıza gelenler ellerimiz ile yaptıklarımızdandır. Allah cc çoğunu af ediyor.

نعيب زماننا والعيب فينا 

Zamanımızı ayıplıyoruz. Ayıp içimizdedir.

وما لزماننا عيب سوانا

Zamanımızda bir şey yok. Ayıp bizim iledir. 

ونهجو ذا الزمان بغير ذنب

Zamanın sahibini kötülüyoruz. Günahsızdır. 

ولو نطق الزمان لنا هجنا

Şayet zaman konuşsa bize. Bizi sertçe ayıplardı.

Ey müminler! 

İnsanlar başkaları ile sözlü olarak kafirlerin asla Allaha iman etmedikleri ancak Allah’ın onlara hayırlı olan şeylerden hibe ettiğini bize ise hibe etmediği hususunda mücadele ediyorlar. Bu mücadele edenler Allah Tealanın kafirler hakkındaki şu ayet-i kerimeden gafil oluyorlar.

فَلَمَّا نَسُوا مَا ذُكِّرُوا بِهٖ فَتَحْنَا عَلَيْهِمْ اَبْوَابَ كُلِّ شَیْءٍ حَتّٰى اِذَا فَرِحُوا بِمَا اُوتُوا اَخَذْنَاهُمْ بَغْتَةً فَاِذَا هُمْ مُبْلِسُونَ

Enam suresi 6.44 Derken onlar kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, (önce) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Sonra kendilerine verilenle sevinip şımardıkları sırada, onları ansızın yakaladık da bir anda tüm ümitlerini kaybedip yıkıldılar.

Bunlar kendilerine neyin hatırlatıldığını unuttular. Allah’ın kendilerine neyi emrettikleri ile amel etmediler. Allah cc onları hayırlı şeyleri verdi de verdi. İstidraç derece derece verdi. Her şeyin kapılarını onlara açtı. Onlar bunun ile sevindiler. Ta ki Allah bunları onlardan ansızın aldı. Kafirlere rızkı istidraç için verdi. Sevdiği için vermedi.

Ey müminler!

Ey Müslüman! Karşılaşacağın sana şekillenecek her işin etkili olan ilacı oda senin Allah’ın kulu olduğunu bilmendir. Ondan başkasının göz açıp kapayıncaya kadar olanı sana fayda vermez. Senden meydana gelen Rabbine karşı her noksanlık göğsünün daralmasına ve işinin zorlanmasına sebep olur. Bundan dolayı sana iki tane vasiyetim olur. Bu vasiyetlerden bir tanesi tövbe etmendir.

• أين أنت من الأستغفار وقد قال صلى الله عليه وسلم (من لزم الإستغفار جعل الله له من كل هم فرجا ومن كل ضيق مخرجا ورزقه من حيث لا يحتسب).

                Tövbe konusunda sen neredesin. Resulüllah sav şöyle buyurdu. ‘’Kim tövbe etmeyi sürdürürse Allah ona her kederine karşılık ferahlık verir. Her darlığına karşılık çıkış verir. Hiç ummadığı yerden onu rızıklandırır.’’ 

 الإستغفار الذي قال الله عنه على لسان نوح عليه السلام 

Tövbe; Onun hakkında Allah Teala Nuh as lisani ile K. Kerimde şöyle buyurdu:

فَقُلْتُ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ اِنَّهُ كَانَ غَفَّارًا

Nuh suresi 71.10 "Dedim ki: ‘Rabbinizden bağışlama dileyin; çünkü O, çok bağışlayıcıdır.'

يُرْسِلِ السَّمَاءَ عَلَيْكُمْ مِدْرَارًا

Nuh suresi 71.11 ‘(Bağışlama dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin.'

وَيُمْدِدْكُمْ بِاَمْوَالٍ وَبَنٖينَ وَيَجْعَلْ لَكُمْ جَنَّاتٍ وَيَجْعَلْ لَكُمْ اَنْهَارًا

Nuh suresi 71.12 ‘Sizi mallarla, oğullarla desteklesin ve sizin için bahçeler var etsin, sizin için ırmaklar var etsin.'

وقال تعالى عنه على لسان هود عليه السلام 

Tövbe hakkında Allah Teala K. Kerimde Hud as lisani ile şöyle buyurdu: 

وَيَا قَوْمِ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُوا اِلَيْهِ يُرْسِلِ السَّمَاءَ عَلَيْكُمْ مِدْرَارًا وَيَزِدْكُمْ قُوَّةً اِلٰى قُوَّتِكُمْ وَلَا تَتَوَلَّوْا مُجْرِمٖينَ

Hud suresi 11.52 "Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tövbe edin ki, üzerinize bol bol yağmur göndersin ve gücünüze güç katsın. Günahkârlar olarak yüz çevirmeyin."

                Allah Teala şöyle buyurdu:

وَاَنِ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُوا اِلَيْهِ يُمَتِّعْكُمْ مَتَاعًا حَسَنًا اِلٰى اَجَلٍ مُسَمًّى وَيُؤْتِ كُلَّ ذٖى فَضْلٍ فَضْلَهُ وَاِنْ تَوَلَّوْا فَاِنّٖى اَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ كَبٖيرٍ

Hud suresi 11.3 Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra da O'na tövbe edin ki sizi belirlenmiş bir süreye (ömrünüzün sonuna) kadar güzel bir şekilde yar arlandırsın ve her fazilet sahibine faziletinin karşılığını versin. Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin adınız a büyük bir günün azabından korkuyor um.

                Alimlerden biri (Allah ona rahmet eylesin) Celal sahibi Allaha tövbe etmek iç huzurunun sebeplerindendir.

                İkinci vasiyetim لاحول ولا قوة إلا بالله  Allah’tan başka güç ve kuvvet yoktur demektir. 

(Allahtan başka güç ve kuvvet yoktur) sözünün neresindesin.

O söz Cennet hazinelerinden bir hazinedir.

O sözün manası şudur. Şüphesiz bizlerin bu mekânda bize cereyan eden güç ve kuvvet ancak Allah ile cereyan eder.

Bize cereyan eden işler noksanlıktan fazlalığa ancak Allah ile dönüşür.

Azlıktan çokluğa ancak Allah ile dönüşür.

Fakirlikten zenginliğe ancak Allah ile dönüşür.

Üzüntüden sevince ancak Allah ile dönüşür.

Rezaletten saygınlığa ancak Allah ile dönüşür.

Yenilgiden zafere ancak Allah ile dönüşür.

Bu dönüşü ancak Allah belirler. Kulların işlerini ancak Allah’ın kuvveti yapar. Bundan dolayı Allah Teala Fatiha süresinde şöyle buyurdu: 

Fatiha suresi 1.5 (Allah’ım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. 

Alla cc ile size gerekenler. Allah’ı bulan ne kaybetti? Allah’ı kaybeden ne buldu? Sonuç olarak ey müminler! Şer’i rızkın sebeplerinden bazıları sizin için gereklidir. O sebeplere katiyetle ve içtenlikle sarılın. Güzel sonucunu yakın zamanda göreceksiniz. 

O şer’i rızkın sebeplerinin birincisi: Allahtan sakınmaktır. Allah Teala şöyle buyurdu:

وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجًا

Talak suresi 65.2 Kim Allah'a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar.

وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُ 

Talak suresi 65.3 Onu beklemediği yerden rızıklandırır. 

O şer’i rızkın sebeplerinin ikincisi: Namazı kılmaktır. Hane halkına namaz kılmakla emretmektir. Buna sabretmektir. Allah Teala şöyle buyurdu:

وَاْمُرْ اَهْلَكَ بِالصَّلٰوةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَا لَا نَسْپَلُكَ رِزْقًا نَحْنُ نَرْزُقُكَ وَالْعَاقِبَةُ لِلتَّقْوٰى

Taha suresi 20.132 - Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et. Senden rızık istemiyoruz. Sana da biz rızık veriyoruz. Güzel sonuç, Allah'a karşı gelmekten sakınmanındır.

O şer’i rızkın sebeplerinin üçüncüsü Allaha güzel tevekkül etmektir. Resulüllah sav şöyle buyurdu: 

لو أنكم تتوكلون على الله حق توكله لرزقكم كما يرزق الطير تغدو خماصًا وتروح بطانًا

‘’Şayet sizler Allaha gerçekten tevekkül etseydiniz kesinlikle sizleri kuşu rızıklandırdığı gibi rızıklandırırdı. Kuş sabahleyin aç olarak kalkar. Akşamleyin karnı doymuş olarak döner.’’

O şer’i rızkın sebeplerinin dördüncüsü sıla-i rahim akrabayı ziyarettir. Resulüllah sav şöyle buyurdu:

(من أحب أن يبسط له في رزقه وينسأ له في أجله فليصل رحمه)

‘’Kim rızkının geniş olmasını ve ömrünün uzamasını isterse sıla-i rahmini akrabasını ziyaret etsin.’’

Ey müminler: İşlerinizi düzene koyun. Ev hamlarını, kuruntuların, korkuların ve spekülasyonların avı olmayın. Unutmayın! Size ibadeti emreden size rızık vermeyi de emretti. Ona ibadet edin. Size ne kadar emretti ise vadettiği kadar size rızık verir. 

                Sonra -Allah sizin iyiliğinizi versin.- Allah’ın emir verdiğini, o emri verirken kendi nefsi ile başladığını, melaikelerini kendi kutsiyeti ile övdüğünü ve sizi uygun gördüğünü biliniz. Cinlerden olsun insanlardan olsun ey müminler. Aziz olan Allah cc hikmeti şöyle buyurdu: 

اِنَّ اللّٰهَ وَمَلٰئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِىِّ يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلٖيمًا

Ahzap suresi 33.56 Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber'e salât ediyorlar.  Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.

 اللهم صلِّ وسلِّم على عبدك ورسولك محمدٍ وعلى آله الطيبين الطاهرين وصحابته أجمعين، والتابعين ومن تبعهم بإحسانٍ إلى يوم الدين.

Ey Allah’ım! Kulun ve Resulün Muhammet’in, güzel temiz Hane Halkı, Arkadaşlarının ve hepsinin üzerine salat ve selam eyle. Tabiinin ve onlara ihsan ile tabi olanların üzerine de Kıyamet gününe kadar salat ve selam eyle.

رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهَّابُ

Al-i İmran suresi 3.8 (Onlar şöyle yakarırlar): "Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin."

اللهم أجعلنا من أغنى خلقك بك ومن أفقر عبادك إليك.

                Ey Allah’ım! Sen bizleri halkının kullarından en fakir olanlardan sana en zenginlerinden eyle. 

اللهم أملاء قلوبنا حبا لك وخوفا منك ورجاء فيك. أللهم لا تجعل في قلوبنا أحدا سواك.

                Ey Allah’ım! Kalbimizi senin sevgin, senden korkan ve senden ümit eden duygularla doldur. 

اللهم ارزقنا حبك وحب من يحبك وحب العمل الذي يقربنا إلى حبك.

                Ey Allah’ım! Bizi sevgin ile, seni sevenin sevgisi ile ve bizi sana yaklaştıracak amel ve davranışların sevgisini ihsan eyle.

اللهم آت نفوسنا تقواها وزكها أنت خير من زكاها أنت وليها ومولاها.

                Ey Allah’ım! Sen nefislerimize dindarlığımızı ve günahsız lığımızı ver. Sen nefislerimizi en hayırlı günahsız lığımızı verensin. Sen nefislerimizin velisi sahibisin. Nefislerimizin Mevla’sısın. 

اللهم أصلح لنا شأننا كله ولا تكلنا إلى أنفسنا طرفة عين ولا إلى أحد من خلقك.

                Ey Allah’ım! İşlerimizin tamamını ıslah eyle. Bizleri göz açıp kapayıncaya kadar nefsimizin eline ve halkından birinin eline bırakma. 

اللهم أعنا على ذكرك وشكرك وحسن عبادتك.

Ey Allah’ım! Bizleri seni zikrederek, sana şükrederek ve sana güzel ibadet ederek ilgilendir.

اللهم أصلح لنا ديننا الذي هو عصمة أمرنا وأصلح لنا دنيانا التي فيه معاشنا، وأصلح لنا آخرتنا التي فيها معادنا، واجعل الحياة زيادة لنا في كل خير، واجعل الموت راحة لنا من كل شر.

                Ey Allah’ım! Bizlerin dinimizi ıslah eyle. Dinimiz işlerimizin ismetidir. Saflığıdır. Bizlerin dünyamızı ıslah eyle. Dünyamız yaşadığımız yerimizdir. Bizlerin ahiretini ıslah eyle. Ahiretimiz dönüp varacağımız yerimizdir. Bizlerin hayatımızda her türlü hayırlı olanları bizlere fazlası ile ver. Bizlere ölümü her türlü kötülüklerden rahat eyle. 

اللهم هب لنا من أزواجنا وذرياتنا قرة أعين واجعلنا للمتقين أماما.

                Ey Allah’ım! Bizlere eşlerimizden ve nesillerimizden gözümüzü aydınlatanlar hibe eyle. Bizleri Allahtan sakınan iyi kullarına başkanlar, imamlar ve önderler eyle. 

اللهم أوزعنا أن نشكر نعمتك التي أنعمت علينا وعلى والدينا وأن نعمل صالحا ترضاه وأصلح لنا في ذرياتنا.

                Ey Allah’ım! Bizlere nimetine şükretmeyi paylaştır. O nimetleri bizlere ve ana-babamıza verdin. O nimetlerle razı olacağın salıh ameller yapalım. Bizlerin nesillerimizi ıslah eyle.

اللهم أعز الإسلام والمسلمين وأذل الشرك والمشركين، وانصر عبادك المؤمنين، واجعل هذا البلد آمناً مطمئناً وسائر بلاد المسلمين.

                Ey Allah’ım! İslam dinini ve Müslümanları aziz eyle. Şirki ve müşrikleri zelil edip aşağıla. Mümin kullarına yardım eyle. Ülkemizi ve diğer Müslüman ülkelerini güvenilir ve kalpleri huzurlu olanlardan eyle.

اللهم آمنا في أوطاننا وأصلح أئمتنا وولاة أمورنا، اللهم وفق ولاة أمور المسلمين لهداك واجعل عملهم في رضاك، واجعلهم رحمةً على عبادك المؤمنين

                Ey Allah’ım! Bizleri vatanımızda güven içinde olanlardan eyle. Bizim dini imamlarımızı ve işlerimizi yönetenlerimizi ıslah eyle. Ey Allah’ım! Müslümanların işlerini yönetenleri doğru olan yoluna muvaffak eyle. Amel ve davranışlarını razı olacağın davranışlardan eyle. Onları mümin olan kullarının üzerine merhametli olanlardan eyle.

 اللهم وفق ولي أمرنا لما تحب وترضى، وخذ به للبر والتقوى، 

                Ey Allah’ım! Bizin Devlet Başkanımızı sevdiğin ve razı olduklarına muvaffak eyle. 

اللهم هيئ له البطانة الصالحة واصرف عنه بطانة السوء، واجمع به كلمة المسلمين على الحق والهدى يارب العالمين، اللهم كن له على الحق معيناً ونصيراً ومؤيداً وظهيراً.

                Ey Allah’ım! Devlet Başkanımıza iyi arkadaşları yaklaştırarak güzel eyle. Kötü arkadaşları ondan uzak eyle. Onun ile Müslümanların kelimesini doğruluk ve hidayet üzerine birleştir. Ey Alemlerin Rabbi. Ey Allah’ım! Ona hak ve doğruluk üzerine yardımcı, destekçi, taraftar ve savunucusu ol.

 

 

 

Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI

Emekli Müftü. İcazetli Hoca. 17 Ağustos 2023

 Alukah.netten alıntıdır.