Ceyhun KALENDER


ÇEVRE BEKÇİSİ

Türk Eğitim-Sen Rize Şubesi Basın ve Dış İlişkiler


Hafta sonu Han­dü­zü Yay­la­sı’nı da kap­sa­yan, Çağ­ran­ka­ya Yay­la­sı ve Demir Dağı is­ti­ka­me­tin­de bazı yay­la­la­rı gezme im­ka­nım oldu. Bu gü­zer­gah­ta sözde tu­riz­mi can­lan­dır­mak için bazı pro­je­ler ha­ya­ta ge­çi­ril­mek is­te­nir­ken özel­lik­le Yeşil Yol ile bir­lik­te şe­hir­ler­de­ki bir­çok sorun yay­la­la­ra ta­şın­dı­ğı­na tanık oldum.
Yay­la­la­rın sa­hi­bi vardı. Hay­van­cı­lık ya­pan­lar do­ğay­la bir şe­kil­de uyum için­de, kar­şı­lık­lı bir­bir­le­ri ko­ru­ya­rak ya­şa­yıp gi­di­yor­lar­dı. Ancak yay­la­la­rın ge­li­şi­gü­zel, plan­sız prog­ram­sız tu­riz­me açıl­ma­sı bir ta­raf­tan hay­van­cı­lı­ğa, do­ğa­ya zarar ve­rir­ken bir ta­raf­tan da tu­riz­min bölge in­sa­nı­na eko­no­mik ola­rak katkı sağ­la­ma ih­ti­ma­li­ni or­ta­dan kal­dı­rı­yor.
Öyle iş olsun diye söy­le­mi­yo­rum, göz­lem ve somut bil­gi­le­re da­ya­na­rak söy­lü­yo­rum; dağ­lar­da artan insan sir­kü­las­yo­nu­nun ya­rat­tı­ğı so­run­la­ra karşı il­gi­li ku­rum­lar ta­ra­fın­dan hiç­bir önlem alın­ma­mış. Özel­lik­le çöp­ler, katı atık­lar vs. Gü­ney­su, İkiz­de­re, Sa­lar­ha, Kap­tan­pa­şa de­re­le­ri­nin kol­la­rı­nı oluş­tu­ran akar­su­la­rı kir­le­tecek şe­kil­de va­di­ler­de­ki su kay­nak­la­rı­na yakın nok­ta­la­ra ge­li­şi­gü­zel atıl­mak­ta­dır. Bi­lin­di­ği üzere Kaç­kar­la­rın de­va­mı olan Rize Dağ­la­rı ola­rak da bi­li­nen bu sı­ra­dağ­lar­da­ki bu­zul­lar ve su kay­nak­la­rı Ka­ra­de­niz’e dik ola­rak uza­nan va­di­ler­de­ki akar­su­la­rın da kay­na­ğı­nı oluş­tu­rur.
Çevre kir­li­li­ği sa­de­ce su­la­rı değil, hay­van­cı­lık başta olmak üzere bir­çok can­lı­nın da yaşam ala­nı­nı olum­suz ola­rak et­ki­le­mek­te­dir. Yol­la­rın me­ra­la­rın her ye­ri­ne ulaş­ma­sı, ge­li­şi­gü­zel oluş­tu­ru­lan pik­nik alan­la­rı, araç­lar­la mera alan­la­rın­da ge­zin­ti ya­pıl­ma­sı, off road adı al­tın­da ego­su­nu tat­min etmek is­te­yen bazı ki­şi­le­rin me­ra­yı par­kur ola­rak be­lir­le­me­si so­nu­cun­da mera alan­la­rı her geçen gün aza­lır­ken ka­li­te­si­ni ve ve­rim­li­li­ği­ni de kay­bet­mek­te­dir.
Yu­ka­rı­da da de­ğin­di­ği­miz gibi ge­ti­ri­si-gö­tü­rü­sü he­sap­lan­ma­yan, de­ne­ti­mi ya­pıl­ma­yan pro­je­ler ile­ri­de her an­lam­da büyük sı­kın­tı ya­ra­ta­cak­tır. Ör­ne­ğin Han­dü­zü Yay­la­sı’nda, Han­dü­zü Ta­bi­at parkı ola­rak açı­lan alan­da­ki te­miz­lik ve düzen sağ­la­nır­ken, ta­bi­at parkı dı­şın­da­ki tu­rizm fa­ali­yet­le­ri için aynı şeyi söy­le­ye­me­yiz. İlgili ku­rum­lar her yö­nüy­le ta­bi­at par­kı­nın hiz­me­tin­dey­ken aynı has­sa­si­ye­ti mera için gös­ter­me­mek­te­dir­ler. Oysa tu­rizm bir bütün ola­rak ele alın­ma­lı­dır. Bir yeri par­lat­ma­ya ça­lı­şır­ken, ora­da­ki tu­rizm fa­ali­yet­le­rin­den de olum­suz ola­rak et­ki­le­necek diğer ta­ra­fı, me­ra­yı ka­de­ri­ne terk etmek uzun va­de­de tu­rizm­den hay­van­cı­lı­ğa bölge eko­no­mi­si­ne ve çevre sağ­lı­ğı­na çok büyük za­rar­lar ve­re­cek­tir.
Han­dü­zü Yay­la­sı için bir diğer önem­li konu ise, Han­dü­zü Yay­la­sı’nın ilk ola­rak 06.03.2006’da Gü­ney­su Be­le­di­ye­si mec­lis ka­ra­rıy­la mü­ca­vir alan kap­sa­mı­na alın­ma­sı, ancak mev­cut per­so­nel, tek­nik ve teç­hi­zat im­kan­sız­lık­la­rı se­be­biy­le yine Gü­ney­su Be­le­di­ye­si mec­lis ka­ra­rıy­la 22.08.2014 ta­ri­hin­de bir kısmı mü­ca­vir alan kap­sa­mın­dan çı­ka­rıl­mış olsa da, şu anda yer­le­şim yer­le­ri­ni ve me­ra­nın da önem­li bir kısmı mü­ca­vir alan ola­rak be­lir­til­mek­te­dir.
Peki “Mü­ca­vir Alan” ne de­mek­tir?
Be­le­di­ye sı­nır­la­rı dı­şın­da, imar mev­zu­atı ve diğer so­rum­lu­luk­lar ba­kı­mın­dan be­le­di­ye­le­rin kont­rol ve me­su­li­ye­ti al­tı­na ve­ril­miş olan alan­la­ra Mü­ca­vir Alan denir. Böyle bir uy­gu­la­ma­da amaç, be­le­di­ye­nin yakın çev­re­sin­de­ki mü­ca­vir alan ola­rak be­lir­le­di­ği yer­le­re imar fa­ali­yet­le­ri­ni de­net­le­mek, yol ve içme suyu gö­tür­mek­tir. Bunun dı­şın­da Be­le­di­ye­ler ay­rı­ca çöp top­la­ma, ilaç­la­ma, toplu ta­şı­ma, alt­ya­pı ve ko­or­di­nas­yon ko­nu­la­rın­da da hiz­met gö­tür­mek üzere mec­lis ka­rar­la­rı ala­bi­lir­ler. Yu­ka­rı­da be­lir­ti­len Mü­ca­vir Alan Yö­net­me­li­ği dı­şın­da da Be­le­di­ye Baş­kan­la­rı ve Muh­tar­lar, mera/yay­lak­la­rın ko­run­ma­sın­dan ve tah­sis ama­cı­na göre en iyi şe­kil­de kul­la­nıl­ma­sı­nın sağ­lan­ma­sın­dan so­rum­lu­dur. Bunun Ya­nın­da Tarım ve Orman Ba­kan­lı­ğı yayla ve me­ra­lar­da­ki büyük baş-Kü­çük baş hay­van sa­yı­mı, de­ne­ti­mi ve­ri­mi; me­ra­nın ve­rim­li kul­la­nıl­ma­sı, mera alan­la­rı­nın amacı dı­şın­da kul­la­nı­la­ma­ma­sı, ko­run­ma­sı, hay­van­cı­lı­ğın des­tek­len­me­si gibi çok geniş alan­lar­da yet­ki­li­dir. Bütün bu açık­la­ma­lar­dan sonra, il­gi­li ku­rum­la­rın yayla ve me­ra­lar­da geniş bir so­rum­lu­luk için­de ol­duk­la­rı­nı ve bu so­rum­lu­luk­la­rı çer­çe­ve­sin­de sa­ha­da her türlü ted­bi­ri al­dık­la­rı­nı, ça­lış­ma­yı yap­tı­ğı­nı dü­şü­ne­bi­li­riz. Ancak gel gör ki özen­le ha­zır­la­nan bütün bu mev­zu­at­lar, yö­net­me­lik­ler kağıt üze­rin­de kal­mak­ta­dır ve şe­hir­ler dı­şın­da, tu­rizm adı al­tın­da özel şir­ket­le­re ki­ra­lan­mış yer­ler dı­şın­da kalan alan­la­rın ta­ma­mı ka­de­ri­ne terk edil­miş­tir. En başta mü­ca­vir alan kap­sa­mın­da olan Han­dü­zü Yay­la­sı’nın il­gi­li ku­rum­lar ta­ra­fın­dan çöp­le­ri­nin alın­ma­sı ve diğer çevre so­run­la­rı­nın gi­de­ril­me­si, bu­ra­da­ki ba­şı­boş, çev­rey­le uyum­lu ol­ma­yan tu­rizm fa­ali­yet­le­ri­nin dü­zen­len­me­si ge­re­kir. Ancak be­le­di­ye­nin ve diğer il­gi­li ku­rum­la­rın bu so­run­lar­la il­gi­len­di­ği­ni pek söy­le­ye­me­yiz. Bunun gibi bütün yay­la­lar­da, me­ra­lar­da aynı ça­lış­ma­nın ya­pıl­ma­sı, il­gi­li ku­rum­la­rın gös­ter­me­lik pro­je­ler ye­ri­ne işi cid­di­ye al­ma­sı, sü­rek­li bir de­ne­tim ba­kım-ona­rım fa­ali­ye­ti için­de ol­ma­sı, ge­le­ce­ği­ni dü­şü­nen bir dev­let için zo­run­lu­luk­tur. Bunun için bu alan­lar­da sü­rek­li de­ne­ti­mi sağ­la­ya­cak “ÇEVRE BEKÇİLERİ” nin ol­ma­sı ge­re­kir. Bu son de­re­ce önem­li bir ko­nu­dur ve çö­zü­mün ilk ayağı ola­rak hemen ha­ya­ta ge­çi­ril­me­li­dir. Yoksa bu talan, yıkım, kir­li­lik sınır ta­nı­ma­dan Kaç­kar­la­rın te­pe­si­ne ula­şa­na kadar devam eder.