Ceyhun KALENDER


CUMHURİYETE GİDEN YOLDA KONGRELER VE GENELGELER

Türk Eğitim-Sen Rize Şubesi Basın ve Halkla İlişkiler


 

 


Mus­ta­fa Kemal Ata­türk eleş­ti­ri­le­bi­li­nir mi?
El­bet­te…
Ken­di­si bile, “Benim söz­le­rim bi­li­me ters dü­şer­se, bi­li­mi seçin.” demiş; sağ­lı­ğın­da da fark­lı fi­kir­le­re ve eleş­ti­ri­le­re daima açık ol­muş­tur.
Ancak ha­ya­tın­da on kitap dahi oku­ma­mış, oku­muş­sa da belli odak­la­rın tek tip ki­tap­la­rı­nı oku­yup on­la­rın pa­pa­ğan­lı­ğı­nı yap­mış, fikir beyan et­ti­ği ko­nu­da kafa yor­ma­mış, eleş­ti­rir­ken vic­da­nı­na ve ak­lı­na da­nış­ma­mış in­san­la­rın ha­ka­re­te varan eleş­ti­ri­le­ri­ni fikir öz­gür­lü­ğü kap­sa­mın­da de­ğer­len­dir­mek faz­la­ca iyim­ser­lik olur.
Çünkü bu öl­çü­süz, he­sap­sız eleş­ti­ri­ler fit­ne­ye ve kafa ka­rı­şık­lı­ğı­na, mil­le­tin ener­ji­si­nin boşa har­can­ma­sı­na ve top­lu­mun ay­rış­ma­sı­na sebep ol­mak­ta­dır.
Bu eleş­ti­ri­ler zaman zaman o kadar ile­ri­ye gi­de­bi­li­yor ki, biz­zat Mus­ta­fa Kemal Ata­türk’ün kur­du­ğu Di­ya­net İşleri Baş­kan­lı­ğın­dan ma­aşı­nı alan bir ima­mın hut­be­den Mus­ta­fa Kemal Ata­türk’e lanet oku­ma­sı­na kadar va­ra­bi­li­yor.
Yine Lozan’ın “gizli mad­de­le­ri­ne!” göre ma­den­le­ri­mi­zi, yer altı ve yer üstü kay­nak­la­rı­mı­zı iş­le­te­mi­yo­ruz ya­la­nı da bir başka fitne odağı ol­muş­tur.
Bir va­tan­da­şın Cimer’e, Lozan’ın gizli mad­de­siy­le il­gi­li sor­du­ğu so­ru­ya ve­ri­len ce­vap­ta:
“Lozan Barış Ant­laş­ma­sın­da gizli mad­de­ler bu­lun­ma­mak­ta olup, maden çı­kar­ma­mı­za engel teş­kil eden bir madde de yer al­ma­mak­ta­dır.” de­nil­me­si­ne rağ­men tar­tış­ma­lar bit­me­miş, art ni­yet­li in­san­la­rın söy­lem­le­ri bu ko­nu­da­ki bilgi kir­li­li­ği­nin devam et­me­si­ne sebep ol­muş­tur.
Bütün bu tar­tış­ma­la­rın, yüz­yıl­lık hatta daha es­ki­ye da­ya­nan bir geç­mi­şi var.
Bu ça­tış­ma­yı eski ile ye­ni­nin, sal­ta­nat ta­raf­tar­la­rıy­la cum­hu­ri­yet­çi­le­rin; daha doğ­ru­su yüz­ler­ce yıl­lık ur­laş­mış fi­kir­le­rin ve dav­ra­nış bi­çim­le­ri­nin de­ği­şi­me karşı di­ren­ci ola­rak da ta­nım­la­ya­bi­li­riz.
Yine 1. Dünya Sa­va­şı son­ra­sı, Ana­do­lu’nun işgal edil­me­si so­nu­cun­da Mus­ta­fa Kemal’in İstan­bul’dan Ana­do­lu’ya kendi ira­de­siy­le mi yoksa Vah­det­tin ta­ra­fın­dan mı gön­de­ril­di­ği bir başka tar­tış­ma ko­nu­su olsa da, Mus­ta­fa Kemal’in Vah­det­tin ta­ra­fın­dan Ana­do­lu’ya gön­de­ril­di­ği fik­ri­ni bu sü­reç­te ya­şa­nan olay­lar çü­rü­tül­mek­te­dir.
Evet, Mus­ta­fa Kemal’in Ana­do­lu’ya gi­di­şin­den İstan­bul Hü­kü­me­ti­nin ha­be­ri vardı, ama gön­de­ril­me­si­ne izin ve­ril­me­si­nin se­be­bi Ana­do­lu’da iş­gal­ci­le­re karşı baş gös­te­ren ayak­lan­ma­la­rı bas­tır­mak­tı.
Ancak Mus­ta­fa Kemal kong­re­ler­le halkı iş­gal­ci­le­re karşı bir­leş­tir­me çağ­rı­sı son­ra­sı, Mus­ta­fa Kemal Paşa yine İstan­bul Hü­kü­me­ti ta­ra­fın­dan geri çağ­rıl­mış­tı.
Mus­ta­fa Kemal, İstan­bul hü­kü­me­ti­nin bu ta­le­bi­ni red­de­din­ce de dö­ne­min şey­hü­lis­la­mı Mus­ta­fa Sabri ta­ra­fın­dan, Mus­ta­fa Kemal’in idam fet­va­sı çı­kar­tıl­mış, hal­kın gö­zün­de Mus­ta­fa Kemal’i de­ğer­siz­leş­tir­mek için yüz bin­ler­ce bil­di­ri İngi­liz uçak­la­rıy­la Ana­do­lu’nun se­ma­la­rı­na bı­ra­kıl­mış­tı.
Ka­tıl­dı­ğı on­lar­ca savaş ve bu sa­vaş­lar­da sa­yı­sız kah­ra­man­lık­lar ya­şa­yan, bin­ler­ce kitap oku­yan; en­te­lek­tü­el bi­ri­ki­miy­le Batı’yı ve Doğu’yu çok iyi in­ce­le­yen; mil­le­ti­ni, va­ta­nı­nı, di­li­ni seven ve yü­cel­ten ger­çek bir Türk Mil­li­yet­çi­si; aydın, ev­ren­sel ama aynı za­man­da kendi kül­tü­rü­nü, ge­le­nek ve gö­re­nek­le­ri­ni özüm­se­miş eşsiz bir lider…
Kur­tu­luş Sa­va­şı’na giden yolda, Sam­sun’a çık­tık­tan sonra im­kan­sız­lık­lar için­de yap­tı­ğı kong­re­ler, halkı iş­gal­ci­le­re karşı ayak­lan­dır­ma­sı, da­ğı­nık olan tep­ki­le­ri bir çatı al­tın­da top­la­ma­sı, Mus­ta­fa Kemal Paşa’nın bu eşsiz li­der­li­ği­ni an­la­ma nok­ta­sın­da bize yeni ufuk­lar su­na­bi­lir.
MUS­TA­FA KEMAL’İN SAM­SUN’A ÇI­KI­ŞI VE KONG­RE­LER
İstan­bul Hü­kü­me­ti, Mus­ta­fa Kemal’i Sam­sun ve çev­re­sin­de­ki ayak­lan­ma­la­rı ye­rin­de görüp ted­bir al­ma­sı için Ana­do­lu’ya gön­der­miş­ti.
19 Mayıs 1919’ da 17 ar­ka­da­şıy­la bir­lik­te Sam­sun’a çıkan Mus­ta­fa Kemal Havza’ya ge­çe­rek, ken­di­si­ne ve­ri­len gö­re­vin ak­si­ne iş­gal­ci­le­rin pro­tes­to edil­me­si­ni is­te­miş; bu istek Ana­do­lu’da ses ge­ti­rip büyük mi­ting­ler dü­zen­le­nin­ce Mus­ta­fa Kemal İngi­liz­le­rin ta­le­biy­le, İstan­bul Hü­kü­me­ti ta­ra­fın­dan, ken­di­si­ne ve­ri­len gö­re­vin dı­şı­na çık­tı­ğı ge­rek­çe­siy­le tek­rar İstan­bul’a çağ­rıl­mış­tı.
Bu çağ­rı­yı red­de­den Mus­ta­fa Kemal Paşa, İstan­bul Hü­kü­me­ti­ne, ge­re­kir­se gö­re­vin­den is­ti­fa ede­ce­ği­ni ve milli mü­ca­de­le­yi yü­rü­te­rek Türk Mil­le­ti’nin ba­ğım­sız­lı­ğı için her şeyi ya­pa­bi­le­ce­ği­ni be­lir­ten bir cevap yazdı.
Havza’dan Amas­ya’ya geçen Mus­ta­fa Kemal Paşa bu­ra­da­ki top­lan­tı­nın ar­dın­dan bir ge­nel­ge ya­yın­la­dı.
“AMAS­YA GE­NEL­GE­Si (22 Ha­zi­ran 1919)
Bu ge­nel­ge­ye göre:
1.​Va­ta­nın bü­tün­lü­ğü, mil­le­tin ba­ğım­sız­lı­ğı teh­li­ke­de­dir.
2. İstan­bul Hü­kü­me­ti üze­ri­ne al­dı­ğı so­rum­lu­lu­ğu ye­ri­ne ge­ti­re­me­mek­te­dir. Bu durum mil­le­ti­mi­zi yok du­ru­ma dü­şür­mek­te­dir.
– 1. ve 2. madde ile Kur­tu­luş Sa­va­şı’nın ge­rek­çe­si be­lir­til­miş­tir.
3. Mil­le­tin ba­ğım­sız­lı­ğı­nı yine mil­le­tin azim ve ka­ra­rı kur­ta­ra­cak­tır.
– Milli ege­men­li­ğe da­ya­lı bir yö­ne­tim­den ilk defa bu­ra­da söz edil­miş­tir
4. Her türlü etki ve de­ne­tim­den uzak milli bir kurul oluş­tu­rul­ma­lı­dır.
– Milli Mü­ca­de­le­nin An­laş­ma Dev­let­le­ri’nin bas­kı­sın­dan ve Pa­di­şa­hın de­ne­ti­min­den ba­ğım­sız ola­rak yü­rü­tül­me­si amaç­lan­mış­tır.
5. Ana­do­lu’nun her ba­kım­dan en gü­ven­li yeri olan Sivas’ta milli bir kong­re top­lan­ma­lı­dır.
– 3., 4. ve 5. madde ile Kur­tu­luş Sa­va­şı’nın yön­te­mi be­lir­len­miş­tir.
6. Bütün il­le­rin her san­ca­ğın­dan se­çim­le be­lir­le­nen, ya da mil­le­tin gü­ve­ni­ni ka­zan­mış üç de­le­ge Sivas’ta ola­cak şe­kil­de yola çı­ka­rıl­ma­lı­dır.
– Böy­le­ce Milli Mü­ca­de­le­nin ulu­sal irade ta­ra­fın­dan yön­len­di­ril­me­si ve Bütün ül­ke­nin tem­sil edi­le­ce­ği bir kurul oluş­tu­rul­ma­sı ön­gö­rül­müş­tür.
7. Doğu il­le­ri adına 10 Tem­muz’da Er­zu­rum’da bir kong­re top­la­na­cak­tır.
8. Bu ge­nel­ge bir sır ola­rak tu­tu­la­cak.
9. Sivas Kong­re­si’ne ka­tı­la­cak tem­sil­ci­ler Mü­da­faa-i Hukuk, Redd-i ilhak ve be­le­di­ye­ler­ce se­çi­le­cek­tir.
Bu madde ile Milli Mü­ca­de­le yan­lı­sı kim­se­le­rin de­le­ge se­çil­me­si amaç­lan­mış­tır.
10. ​As­ke­ri ve milli ör­güt­ler hiç­bir şe­kil­de da­ğı­tıl­ma­ya­cak, ko­mu­ta bı­ra­kıl­ma­ya­cak ve baş­ka­la­rı­na ve­ril­me­ye­cek­tir.”
Bu ge­nel­ge ile İstan­bul Hü­kü­me­ti yok sa­yı­la­rak Türk Mil­le­ti’nin ba­ğım­sız­lı­ğı yo­lun­da yeni bir dev­le­tin ku­rul­ma­sı­na ilk adım atıl­mış­tır.
Bu ge­nel­ge­den ra­hat­sız olan İtilaf Dev­let­le­ri, İstan­bul Hü­kü­me­ti üze­rin­de­ki bas­kı­sı­nı ar­tır­mış ve bunun üze­ri­ne İstan­bul Hü­kü­me­ti, halkı hü­kü­me­te karşı kış­kırt­tı­ğı ge­rek­çe­siy­le Mus­ta­fa Kemal Paşa’yı gö­re­vin­den az­let­miş ve bunu bütün ge­rek­li yer­le­re ilet­miş­tir (23 Ha­zi­ran 1919).
Mus­ta­fa Kemal Paşa 8-9 Tem­muz ge­ce­si Har­bi­ye Ne­za­re­ti’ne ve Pa­di­şa­ha çek­ti­ği telg­raf­lar­la, resmi gö­re­viy­le be­ra­ber as­ker­lik mes­le­ğin­den de is­ti­fa et­ti­ği­ni bil­dir­miş­ti.
“ER­ZU­RUM KONG­RE­Si (23 Tem­muz-7 Ağus­tos 1919)
Er­zu­rum Kong­re­si’nin Ka­rar­la­rı
1. 1. Milli sı­nır­lar için­de vatan bir bü­tün­dür, asla par­ça­la­na­maz.
2. Mili Bir­lik ve Be­ra­ber­lik yo­lun­da alın­mış önem­li bir ka­ra­dır.
3. 2. Her türlü ya­ban­cı iş­ga­li­ne ve mü­da­ha­le­si­ne karşı mil­let, bir­le­şe­rek karşı ko­ya­cak­tır.
4. 3. Os­man­lı Hü­kü­me­ti va­ta­nın ba­ğım­sız­lı­ğı­nı sağ­la­ya­maz ve ko­ru­ya­maz­sa ge­çi­ci bir hü­kü­met ku­ru­la­cak­tır.
Bu hü­kü­met milli kong­re ta­ra­fın­dan se­çi­le­cek­tir.
Kong­re top­lan­mış de­ğil­se, bu se­çi­mi Tem­sil­ci­ler Ku­ru­lu ya­pa­cak­tır.
5. – ilk kez bir hü­kü­met kurma fik­rin­den bah­se­dil­miş­tir.
6. 4. Milli kuv­vet­le­ri et­ki­li, milli ira­de­yi hakim kıl­mak esas­tır.
7. Milli Mü­ca­de­le hem iş­gal­ci­le­re hem de sa­Ita­na­ta karşı ya­pıl­mış­tır.
8. 5. Hris­ti­yan aha­li­ye si­ya­si ha­ki­mi­ye­ti­mi­zi ve sos­yal den­ge­mi­zi bo­za­cak ay­rı­ca­lık­lar ve­ri­le­mez.
Ancak bu va­tan­daş­la­rın can­la­rı, mal­la­rı ve ırz­la­rı her türlü sal­dı­rı­dan ko­ru­na­cak­tır.
9. Azın­lık­la­rın ba­ğım­sız dev­let­ler kurma ça­ba­la­rı­na karşı çı­kıl­mış­tır.
10. 6. Manda ve hi­ma­ye kabul olu­na­maz.
11. – Manda ve hi­ma­ye fikri ilk defa red­de­dil­miş ve böy­le­ce ba­ğım­sız­lı­ğın “ka­yıt­sız, şart­sız” ger­çek­le­şe­ce­ği be­lir­til­miş­tir.
12. 7. Me­bus­lar Mec­li­si’nin der­hal top­lan­ma­sı­na ve hü­kü­me­tin yap­tı­ğı iş­le­rin mil­let­çe kont­ro­lü­ne ça­lı­şı­la­cak­tır.
13. Ulu­sal ira­de­nin yö­ne­tim­de et­ki­li ol­ma­sı amaç­lan­mış­tır.
14. 8. Sö­mür­me amacı ol­ma­ma­sı ko­şu­luy­la dış yar­dım alı­na­bi­lir.
15. – Ya­ban­cı dev­let­ler­le iliş­ki­le­rin “ba­ğım­sız­lık il­ke­si­ne saygı” esa­sı­na uygun ola­rak yü­rü­tü­le­ce­ği be­lir­til­miş­tir.”
Er­zu­rum Kong­re­si, şekli iti­ba­ri ile yerel bir kong­re olsa da al­dı­ğı ka­rar­lar iti­ba­ri ile ulu­sal bir kong­re­dir.
Kong­re­de alı­nan ka­rar­lar Milli Mü­ca­de­le­nin te­me­li­ni oluş­tur­muş­tur.
Kong­re­de alı­nan ka­rar­la­rı uy­gu­la­ma­sı için bir tem­sil­ci­ler ku­ru­lu ku­rul­muş­tur.
Sivas’ta kong­re ya­pı­la­ca­ğı Amas­ya Ge­nel­ge­si’nde be­lir­til­miş, se­çi­len de­le­ge­le­rin der­hal Sivas’a git­me­le­ri is­ten­miş­ti. Amas­ya Ge­nel­ge­si’nden hemen sonra Sivas Kong­re­si ile il­gi­li ça­lış­ma­la­ra baş­lan­mış­tı.
Bu arada Er­zu­rum Kong­re­si ya­pı­la­rak ulu­sal bir­li­ğin ilk aşa­ma­sı sağ­lan­mış­tır.
Bu ge­liş­me­ler kar­şı­sın­da İstan­bul Hü­kü­me­ti ve iti­laf dev­let­le­rin­ce Kong­re­nin en­gel­len­me­si­ne ça­lı­şıl­mış, ba­şa­rı­lı olu­na­ma­mış­tır.
“SiVAS KONG­RE­Si (4 – 11 Eylül 1919)
Sivas Kong­re­si Ka­rar­la­rı:
1. 1. Er­zu­rum Kong­re­si ka­rar­la­rı kabul edil­miş­tir.
2. – Sivas Kong­re­si, Er­zu­rum Kong­re­si ka­rar­la­rı­nı bütün vatan için ge­çer­li hale ge­tir­miş­tir.
3. 2. Ulu­sal di­ren­me­yi ger­çek­leş­tir­mek için ku­ru­lan der­nek­ler “Ana­do­lu ve Ru­me­li Mü­da­faa-i Hukuk Ce­mi­ye­ti” adıy­la bir­leş­ti­ril­miş­tir.
4. – Ayrı ayrı ça­lı­şan ce­mi­yet­le­rin bir­leş­ti­ril­me­siy­le ulu­sal güç­ler bir araya gel­miş­tir.
Böy­le­ce Milli Mü­ca­de­le teş­ki­la­tı­nı ve li­de­ri­ni bul­muş­tur.
5. 3. Manda ve hi­ma­ye dü­şün­ce­si kesin ola­rak red­de­dil­miş­tir.
6. – Ba­ğım­sız­lı­ğın hiç­bir ko­şu­la bağlı ol­ma­dan ger­çek­leş­ti­ril­me­si be­nim­sen­miş­tir.
7. 4. Tem­sil­ci­ler Ku­ru­lu’nun yet­ki­le­ri bütün va­ta­nı tem­sil edecek şe­kil­de ge­niş­le­til­miş­tir.
– Tem­sil­ci­ler Ku­ru­lu An­ka­ra’da. TBMM açı­lın­ca­ya kadar bir hü­kü­met gibi görev yap­mış­tır.
8. 5. Os­man­lı Me­bus­lar Mec­li­si’nin top­lan­ma­sı için ça­lış­ma­la­ra devam edil­me­si ka­rar­laş­tı­rıl­mış­tır.
9. – Ulus ira­de­si­nin yö­ne­tim üze­rin­de de­ne­tim yet­ki­si­ni kul­lan­ma­sı sağ­lan­mak is­ten­miş­tir.
10. 6. Gay­ri­müs­lim­le­re, her türlü va­tan­daş­lık hak­la­rı saklı ka­la­ca­ğın­dan si­ya­sal ege­men­li­ği­mi­zi kı­sıt­la­yı­cı ay­rı­ca­lık­la­rın ve­ri­le­me­ye­ce­ği be­lir­til­miş­tir.
11. – Azın­lık­la­rın ba­ğım­sız dev­let kurma is­tek­le­ri­ne ve Ana­do­lu’nun mil­li­yet esa­sı­na göre par­ça­lan¬ması he­def­le­ri­ne karşı çı­kıl­mış­tır.”
Sivas Kong­re­si, ül­ke­nin bir­çok ye­rin­den gelen se­çil­miş de­le­ge­le­rin ka­tı­lı­mıy­la ya­pıl­dı­ğı için ulu­sal bir kong­re ola­rak kabul edi­lir.
Kong­re­nin so­nuç­la­rı İstan­bul Hü­kü­me­ti üze­rin­de ve bütün ülke ge­ne­lin­de et­ki­li ol­muş­tur.
Mus­ta­fa Kemal, Tem­sil­ci­ler Ku­ru­lu ile bir­lik­te An­ka­ra’ya geldi.
Er­zu­rum ve Sivas’tan sonra Milli Mü­ca­de­le­nin yeni mer­ke­zi An­ka­ra oldu.
An­ka­ra’nın mer­kez se­çil­me se­bep­le­ri ara­sın­da, bu­ra­dan Ana­do­lu’nun her ta­ra­fı­nın kont­rol edi­le­bil­me im­ka­nı vardı ve düş­man teh­li­ke­sin­den uzak­tı.
Ay­rı­ca An­ka­ra ula­şım yol­la­rı­nın mer­ke­zin­dey­di ve asıl sa­va­şın ge­çe­ce­ği Batı Cep­he­si­ne de ya­kın­dı.
İstan­bul’da İtilaf Dev­let­le­ri­nin bas­kı­sıy­la Me­bus­lar Mec­li­si­nin ka­pan­ma­sı so­nu­cun­da Mus­ta­fa Kemal Paşa, der­hal ka­pa­nan mec­li­sin ye­ri­ne yeni bir mec­li­sin açıl­ma­sı için ça­lış­ma­la­ra baş­la­dı ve TBMM 23 Nisan 1920 ta­ri­hin­de açıl­dı. Artık Kur­tu­luş Sa­va­şı­nı yö­ne­tecek bir mec­lis vardı ve tüm mil­let­ve­kil­le­ri­nin des­te­ğiy­le de Mus­ta­fa Kemal Paşa mec­lis baş­ka­nı se­çil­miş­ti. Kong­re­ler sü­re­cin­de alı­nan ka­rar­lar, ya­pı­lan açık­la­ma­lar bir yan­dan kur­tu­lu­şu ve ba­ğım­sız­lı­ğı ör­güt­ler­ken bir yan­dan da halk ira­de­si­ni esas al­dı­ğı için cum­hu­ri­yet re­ji­mi­nin ayak ses­le­ri­ni oluş­tur­mak­tay­dı.