İbrahim Sırmalı


SÜNNETE SARILMAK

  Emekli Müftü - muftu.ibrahim@gmail.com


Allah Teâlâ şöyle buyurdu:

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمٖيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا

Al-i İmran suresi3.103  Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. 

وَاَطٖيعُوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رٖيحُكُمْ وَاصْبِرُوا اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الصَّابِرٖينَ

Enfal suresi 8.46 Allah'a ve Resûl'üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.

                Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:

حديث قد تركتكم على البيضاء ليلها كنهارها لا يزيغ عنها إلا هالك من يعش منكم فسيرى اختلافا كثيرا فعليكم بما عرفتم من سنتي وسنة الخلفاء الراشدين المهديين بعدي عضوا عليها بالناجذ وإياكم والأمور المحدثات فإن كل بدعة ضلالة وعليكم بالطاعة وإن عبدا حبشيا فإنما المؤمن كالجمل الأنف حيثما قيد انقاد.

‘’Sizi gecesi gündüzü gibi olan beyaz üzere bıraktım. Helak olandan başkası ondan sapmaz. Sizden yaşayanlar çok ihtilaf görecekler. Benden sonra size düşen görev sünnetimi ve hidayete ermiş hulefa-i raşi dinin sünnetini yerine getirmenizdir. O yol üzerine dişlerinizle yapışın. Sonradan meydana gelen işlerden sakınınız. Çünkü her bidat delalet (sapıklık)tir. Üzerinize düşen görev (devletinizi idare edene) Habeşistanlı köle olsa da itaat etmektir. Mü’min burnundan tutulan deve gibidir. Burnundan hangi tarafa çekilirse o tarafa boyun eğer gider.’’

                Tefsiri’l-Kurtubi. C.7, s.139.

                Allah Teâlâ şöyle buyurdu:

وَاَنَّ هٰذَا صِرَاطٖى مُسْتَقٖيمًا فَاتَّبِعُوهُ وَلَا تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَنْ سَبٖيلِهٖ 

Enam suresi 6.153İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O'nun yolundan ayırır. 

Allah Teâlâ şöyle buyurdu:

ثُمَّ جَعَلْنَاكَ عَلٰى شَرٖيعَةٍ مِنَ الْاَمْرِ فَاتَّبِعْهَا وَلَا تَتَّبِعْ اَهْوَاءَ الَّذٖينَ لَا يَعْلَمُونَ

Casiye suresi 45.18 Sonra da seni din işi konusunda açık bir yola koyduk. Sen ona uy, bilmeyenlerin heva ve heveslerine uyma.

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:

حديث لا يجمع الله عز وجل أمر أمة على الضلالة أبدا اتبعوا السواد الأعظم يد الله على الجماعة من شذ شذ في النار. 

‘’Allah Azze ve Celle ümmetin işlerini ebedi olarak delalet (sapıklık) üzerine bir araya toplamaz. Büyük çoğunluğa tabi olunuz. Allah’ın kudret eli cemaatin üzerinedir. Kim ayrılırsa Cehenneme düşer.’’

Ramuz. S.484. 

                Allah Teâlâ şöyle buyurdu: 

اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الَّذٖينَ يُقَاتِلُونَ فٖى سَبٖيلِهٖ صَفًّا كَاَنَّهُمْ بُنْيَانٌ مَرْصُوصٌ

Saf suresi 61.4 Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:

حديث يأتي على الناس زمان لا تطاق المعيشة فيهم إلا بالمعصية حتى يكذب الرجل ويحلف فإذا كان ذلك الزمان فعليكم بالهرب قيل يا رسول الله وإلى أين المهرب قال إلى الله وإلى كتابه وإلى سنة نبيه. 

‘’İnsanlar üzerine bir zaman gelecektir. O zamanda insanların geçimi çekilmez olacak ancak ma’siyetle (günah işlenerek) olacaktır. Hatta kişi yalan söyleyecek ve yemin edecektir. Böyle bir zaman olduğunda size düşen görev kaçmaktır. Denildi ki Ey Allah’ın Resulü o zaman kaçılacak yer neresidir? Resulülla sav buyurdu: Allah’a, Onun Kitabına ve Onun Nebisinin sünnetine kaçılacaktır.’’

                Ramuz. S.504. 

Allah Teâlâ şöyle buyurdu:

ذٰلِكَ وَمَنْ يُعَظِّمْ شَعَائِرَ اللّٰهِ فَاِنَّهَا مِنْ تَقْوَى الْقُلُوبِ

Hac suresi 22.32 Bu böyle. Her kim de Allah'ın nişanelerini (kurbanlıklarını) yüceltirse, şüphesiz ki bu kalplerin takvasından (Allah'a karşı gelmekten sakınmasından)dır.

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:

حديث "أنا آمركم بخمس الله أمرني بهن السمع والطاعة والجهاد والهجرة والجماعة فإنه من فارق الجماعة قيد شبر فقد خلع ربقة الإسلام من عنقه إلا أن يراجع ومن ادعى دعوى الجاهلية فإنه من جث جهنم فقال رجل يا رسول الله وإن صلى وإن صام فقال نعم وإن صلى وصام فادعوا بدعوى الله الذي سماكم المسلمين المؤمنين". 

Nebi sav buyurdu: Ben size beş şeyi emrediyorum. Allah onları bana emretti. Allahtan gelenleri işitmektir. Allah’a cc itaat etmektir. Allah yolunda cihat etmektir. Allah cc hicret etmektir. Allah cc için bir araya gelip birlik olmaktır. Şu bir gerçektir ki kim bir karış miktarınca cemaatten ayrılırsa İslam boyunduruğunu boynundan çıkarır. Ancak geri dönerse başka olur. Kim cahiliye davasını iddia ederse gerçekten o cehenneme diz çöker. Sahabeden biri sordu? Ya Resulallah bu kişi namaz kılsa ve oruç tutsa aynı mı olur? Resulüllah sav buyurdu: ‘’ Evet o kişi namaz kılsa ve oruç tutsa da. Allah’ın duası ile dua edin. O Allah cc sizi Müslümanlar müminler olarak isimlendirdi. Allah’ın kulları. 

                Şerhi’t-Tirmizi. C.8, s.163.

Allah Teâlâ şöyle buyurdu: 

وَلَا تَكُونُوا كَالَّذٖينَ تَفَرَّقُوا وَاخْتَلَفُوا مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَهُمُ الْبَيِّنَاتُ وَاُولٰئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ عَظٖيمٌ

Al-i İmran suresi 3.105 Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır.

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:

حديث تركتكم على المحجة والطريقة البيضاء وتركت لكم واعظين ناطقا وصامتا فالناطق القرآن والصامت الموت إذا أشكل عليكم أمر فارجعوا إلى القرآن والسنة وإذا قست قلوبكم فليتفكروا بالاعتبار في أحوال الموت.            

‘’Sizi dosdoğru ve beyaz yol üzerine bıraktım. Sizin için iki tane konuşan ve susan vaaz eden bıraktım. Konuşarak vaaz eden K. Kerimdir. Susarak vaaz eden ölümdür.  Üzerinize bir iş zor geldiği zaman K. Kerime ve Peygamberin sünnetine müracaat edin. Kalpleriniz sertleştiği zaman düşünerek ölümün hallerinden ibret alın.’’

                Mevize. S.79.

حديث ليأتين على أمتي ما أتى على بني إسرائيل حذو النعل بالنعل حتى لو كان منهم من يأتي أمه علانية لكان من أمتي من يصنع ذلك وإن بني إسرائيل تفرقت اثنتي وسبعين ملة وتفترق أمتي على ثلاث وسبعين ملة كلهم في النار إلا ملة واحدة قال من هي يا رسول الله قال ما أنا عليه وأصحابي.                                              

                ‘’Elbette benim ümmetimin üzerine de Ben-i İsrail’in üzerine gelen taban tabana gelecektir. Hatta onlardan anası ile alenen cinsi temas eden varsa benim ümmetimden de aynı işi alenen yapan olacaktır. Gerçekten Ben-i İsrail yetmiş iki dini cemaate ayrıldı. Benim ümmetimde yetmiş üç dini cemaate ayrılacaktır. Hepsi cehenneme girecektir.  Ancak bir tane dini cemaat cehenneme girmeyecektir.’’ 

                Tefsiru’l-Kurtubi. C.4, s.160

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:

حديث "يأتي على الناس زمان همهم بطونهم وشرفهم متاعهم وقبلتهم نساؤهم ودينهم دراهمهم ودنانيرهم أولئك شر الخلق لا خلاق لهم". 

‘’İnsanlar üzerine bir zaman gelecektir. Dertleri karınları olacak, şerefleri varlıkları olacak, kıbleleri hanımları olacak, dinleri paraları ve pulları olacak, onlar; halkın şerli olanlarıdır. Onlar hiçbir işe yaramazlar.’’

                Ramuz. S.504.

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu: 

حديث "يأتي على الناس زمان لا تطاق المعيشة فيهم إلا بالمعصية حتى يكذب الرجل ويحلف فإذا كان ذلك الزمان فعليكم بالهرب قيل يا رسول الله وإلى أين المهرب قال إلى الله وإلى كتابه وإلى سنة نبيه". 

‘’             İnsanlar üzerine bir zaman gelecektir. O zamanda insanların geçimi çekilmez olacak ancak ma’siyetle (günah işlenerek) olacaktır. Hatta kişi yalan söyleyecek ve yemin edecektir. Böyle bir zaman olduğunda size düşen görev kaçmaktır. Denildi ki Ey Allah’ın Resulü kaçılacak yer neresidir? Resulülla sav buyurdu: Allah’a, Onun Kitabına ve Onun Nebisinin sünnetine kaçın.’’ 

                Ramuz. S. 504.

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:

حديث "يأتي على الناس زمان المتمسك بسنتي عند اختلاف أمتي كالقابض على الجمر". 

                ‘’İnsanlar üzerine öyle zaman gelecek ki ümmetim ihtilaf ettiği o zaman benim sünnetime sarılıp tutunan köze tutan gibidir.

                Ramuz. S.503.

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:

حديث "يا عائشة إن الذين فارقوا دينهم وكانوا شيعا هم أصحاب البدع وأصحاب الأهواء وأصحاب الضلالة من هذه الأمة ليس لهم توبة يا عائشة إن لكل صاحب ذنب توبة إلا أصحاب الأهواء والبدع أنا منهم برئ وهم مني براء".

‘’Ey Aişe! Hakikaten İslam da tefrik acılık yapan ve dinlerini gruplaştıran kimseler, bid’at ehli, heva ve hevesine kapılanlar ile ehli delalette olanlardır. Bu kimselerin tövbeleri kabul olmaz. Ey Aişe! Her günah sahibinin tövbesi kabul olur. Ancak İslam da tefrik acılık yapan, heva ve hevesine kapılanlar ile ehli delalette olanların tövbesi kabul olmaz. Ben onlardan uzaktayım. Onlarda benden uzaktadırlar:’’

                Ramuz. S.500.

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:         

حديث "إذا رأيتم صاحب بدعة فاكفهروا في وجهه فإن الله يبغض كل مبتدع".

‘’Bidat ehlini gördüğünüz zaman ona yüzünüzü ekşitin. Çünkü Allah cc bidat ehli olanları sevmez’’.

                Kenzu’l-Ummal. C.1, s. 112.

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:         

حديث عن علي يكون قوم في آخر الزمان يسمون الرافضة يرفضون الإسلام ويلفظونه فاقتلوهم فإنهم مشركون.

Hz. Aliden rivayet edildi: ‘’Ahir zamanda topluluk olacaktır. Onlara Rafiziler (red edenler, kabul etmeyenler) denilir. İslami kabul etmezler. İslami kelimelerle telaffuz ederler. Onları öldürün. Çünkü onlar müşriktirler (Allaha şirk koşan).’’

Ez-Zehebi. T.748. Abdullah b. Ahmet Zevai’d-el-Müsnette rivayet etti. S.808. El-Bezzar,499. (Mütercim)

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:          

حديث "أبشروا فإن هذا القرآن طرفه بيد الله وطرفه بأيديكم فتمسكوا به فإنكم لن تهلكوا ولن تضلوا بعده". 

‘’Müjdeliyorum. Muhakkak ki bu Kur’an’ın bir tarafı Allah’ın kudret elinde bir tarafı da sizin ellerinizdedir. Ona sarılın. Muhakkak ki sizler asla helak olmazsınız. Ve asla doğru yoldan sapmazsınız’’.

                S.97. 

                Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:                                        

حديث "أوصيكم بتقوى الله والسمع والطاعة وإن أمر عليكم عبد حبشي فإنه من يعش منكم بعد فسيرى اختلافا كثيرا فعليكم بسنتي وسنة الخلفاء المهديين الراشدين تمسكوا بها وعضوا عليها بالنواجذ وإياكم ومحدثات الأمور فإن كل محدث بدعة وكل بدعة ضلالة". 

‘’Size, Allah’a çok saygı duymanızı, başınıza bir Habeşli köle bile emir olsa, onu dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim. Benden sonra sağ kalıp uzunca bir hayat sürenler pek çok ihtilaflar görecekler. O zaman sizin üzerinize gerekli olan benim sünnetime ve doğru yolda olan Hulefa-yi Raşidin’in sünnetine sarılmanızdır. Bu sünnetlere sımsıkı sarılınız. Sonradan ortaya çıkarılmış bid’atlardan şiddetle kaçınınız. Çünkü her bid’at delalettir, sapıklıktır’’.

                Kenzu’l-Ummal. C.1, s.100.

Ebi Zerden rivayetle hadisi şerifte Resulüllah şöyle buyurdu:  

حديث عن أبي ذر "أنتم اليوم على بينة من ربكم تأمرون بالمعروف وتنهون عن المنكر وتجاهدون في الله ثم يظهر فيكم سكرتان سكرة الجهل وسكرة حب العيش وستحولون عن ذلك فلا تأمرون بالمعروف ولا تنهون عن منكر ولا تجاهدون في الله القائمون يومئذ بالكتاب والسنة لهم أجر خمسين صديقا قالوا يا رسول الله منا أو منهم قال لا بل منكم".        

‘’Siz bugün Rabbinizden size gönderilmiş ayan beyan belli olan bir durum üzerindesiniz. Emr-i maruf, nehyi münker ve Allah için cihat yapıyorsunuz. Sonra ey Ümmet-i Muhammet! Sizin içinizde iki çeşit sarhoşluk meydana çıkacak belirecektir. Bunlar cehalet sarhoşluğu ve dünya hayatını çok sevmek sarhoşluğudur. Önceki durumdan başka bir duruma dönüşeceksiniz. Marufu (İslam’ın iyi dediğini) emretmeyeceksiniz. Münkeri (İslam’ın kötü dediğini) nehy (yasak) etmeyeceksiniz.  Allah cc cihat etmeyeceksiniz. O gün kitap (K.Kerim) ve Sünnet (Peygamberin sünneti) ile doğru yola devam edeceksiniz. Onlara elli sıddık kulun sevabı verilecektir. Sahabe sordu. Ya Resulallah! Bizim aramızda bulunan sıddık kişilerin sevabına mı? Yoksa onların arasındaki Sıddıkların sevabını mı alacaklar. Peygamberimiz onların Sıddıklarının sevabını değil, sizin Sıddıklarınızın sevabını alacaklar buyurdu’’. 

Kenzu’l-Ummal. C.1, s.105.

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:

حديث "مثلي ومثل ما بعثني الله به كمثل رجل أتى قوما فقال يا قوم إني رأيت الجيش بعيني وإني أنا النذر العريان فالنجاء النجاء فأطاعه طائفة من قومه فادلجوا فانطلقوا على مهلهم فنجوا وكذبته طائفة فأصبحوا مكانهم فصبحهم الجيش فأهلكهم وأجناهم فذلك مثل من أطاعني فاتبع بما جئت به ومثل من عصاني وكذب بما جئت به من الحق". 

 ‘’Benim benzerim ile Allah’ın cc benimle gönderdikleri bir adamın benzeri gibidir. Bu adam topluma gelir onlara ey halk gerçekten ben gözümle ordu gördüm. Gerçekten ben kendini adamış çıplak biriyim. Hemen kurtulun. Hemen kurtulun. O toplumdan kendisine bir gurup itaat etti. Gecede olsa yürüdüler. Zamanları süresince gittiler. Ve kurtuldular. Bu adamı halktan başka bir taife yalanladı. Onlar yerlerinde durdular. Oradan başka bir tarafa gitmediler. Ordu onları yakalayıp helak etti. Ve onlara zarar verdi. İşte bana itaat edip getirdiğim dinime tabi olanlar ile bana ası olup haktan(Allahtan) getirdiğim dinimi yalanlayanın benzeri bunun benzeri gibidir. 

                Kenzu’l-Ummal. S.99.

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:

حديث "ما تجالس قوم مجلسا فلم ينصت بعضهم لبعض إلا نزع الله من ذلك المجلس البركة".               

‘’Bir toplum bir mecliste oturur bazısı diğer bazısını susup dinlememezlik yapmadı. Ancak bunlar bir birlerini susup dinlemezlerse Allah cc o meclisten bereketi kaldırır.’’

                Ramuz. S.373.

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu: 

حديث "خير جلسائكم من يذكركم الله رؤيته وزاد في علمكم منطقه وذكركم الآخرة عمله". 

‘’Meclislerde oturanlarınızın hayırlı olanı Allah’ın görüntüsünü size hatırlatanınız, sizin yerinizi mıntıkanızı bilginize artıranınız ve Ahirette amelinizi size hatırlatanınızdır.’’

                Ramuz. S.282

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu: 

حديث "ما جلس قوم يذكرون الله تعالى إلا ناداهم مناد من السماء قوموا فقد بدلت سيئاتكم حسنات وغفرت لكم جميعا وما قعدت عدة من أهل الأرض يذكرون الله إلا قعدت معهم عدة من الملائكة"

‘’Hiçbir topluluk olmadı ki ayakta yürürken oturup Allah Teâlâ’yı zikir ediyor olmasınlar ki muhakkak onlara da gökten nida eden bir nida edici ‘’Kalkınız! Muhakkak ki sizin günahlarınız hasenata dönüştürüldü ve bütün günahlarınız affedildi.’’ söylemiş olmasın.  Yatmış uzanmışken oturup yeryüzü ehlinden birçok kişinin Allah Teâlâ’yı zikir ediyor olmasınlar ki gökyüzü ehlinden de birçoğu onlarla oturmasın.’’

                Şekıku’z-Zahit (Allah Teâlâ ona rahmet eylesin.) şöyle dedi. İnsanlar oturdukları yerden üç sınıf olarak kalkarlar                1-Düpedüz kâfir, 2-Düpedüz münafık ve 3-Düpedüz mümin olarak kalkarlar.

Devamla şöyle dedi. ‘’Ben K. Kerimi tefsir ediyorum. Allahtan cc ve Resulüllahtan sav bahsediyorum. Bahsettiklerimi kim tasdik etmezse o düpedüz kâfirdir. 

Bahsettiklerimden kimin kalbi daralıyorsa o düpedüz münafıktır. 

Bahsettiklerimden kimin yaptıkları kötülüklerden pişman olur bundan sonra günah işlememeye niyet ederse o düpedüz mümindir.   

                El-Fakıh (Allah ondan razı olsun) şöyle dedi: ‘’Denilir ki insanlardan sekiz sınıf ile kim oturursa Allah cc ona sekiz şeyi vererek artırır. Onlar şunlardır. 

1-Kim zenginlerle beraber oturursa Allah cc ona dünya sevgisini ve dünyaya olan isteğini artırır. 

                2-Kim fakirlerle beraber oturursa Allah cc ona şükrünü ve Allah’ın taksimatından kendisine düşen hissesine rıza göstermesini artırır.

                3-Kim sultan ile beraber oturursa Allah cc ona kibrini ve kalbinin katılığını artırır.

                4-Kim kadınlarla beraber oturursa Allah cc onun cehaletini, şehvetini ve kadınların akıllarına olan sempatisini artırır.

                5-Kim çocuklarla beraber oturursa Allah cc onun eğlenceye ve şakaya olan sempatisini artırır. 

                6-Kim günahkârlarla beraber oturursa Allah cc ona günah işleme, ası olma, günahkârın yanına yürüme ve tövbe etmeyi erteleme cesaretini artırır.

                7-Kim salıh olan kimselerle beraber oturursa Allah cc ona itaat etme ve haramlardan sakınma isteğini artırır. 

                8-Kim âlimlerle beraber oturursa Allah cc ona ilmini ve takvalığını artırır.

                Tenbihu’l-Ğafilin. S.145.

                Derler ki üç yerde uyumayı Allah Teala sevmez. Ve üç yerde gülmeyi Allah Teala sevmez. Üç yerdeki uykular; a)Zikir meclisinde, b) Sabah namazından sonra ve son yatsı vaktinden önce ve c)Farz olan namazlarda uyumayı sevmez.

Allah’ın sevmediği üç yerdeki gülmek; a)Cenazenin arkasında, b) Zikir meclisinde ve c) Kabirlerde gülmeği Allah sevmez.

Ebu Yahya El-Verrak dedi ki; Musibetler dört tanedir. A)Namazda ilk tekbirin kaçırılmasıdır. B) Zikir meclisinin kaçırılmasıdır. C) Düşman ile olan savaşa katılmanın kaçırılmasıdır. D) Arafat ta vakfenin kaçırılmasıdır. Yanı hacca gidilir, Arafat ta vakfe yapmak kaçırılırsa hac yapmakta kaçırılmış olur. 

                Denilir ki; âlimlerle oturmak dini tamir etmek ve bedeni süslemektir. Günahkârlarla oturmak dine yara açmak ve bedene kusur getirmektir. 

                Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu: 

حديث "إنه قال النظر فيوجه العالم عبادة والنظر في الكعبة عبادة والنظر في المصحف عبادة".

‘’Şu bir gerçek ki Resulüllah; Alimin yüzüne bakmak ibadettir, Kâbe’ye bakmak ibadettir, Mushafa bakmak ibadettir.’’ Buyurdu. 

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:

حديث "من زار عالما فكأنما زارني ومن صافح عالما فكأنما صافحني ومن جالس عالما فكأنه جالسني ومن جالسني في الدنيا أجلسه الله معي يوم القيامة في الجنة".

‘’Kim âlimi ziyaret ederse sanki beni ziyaret etmiş olur. Kim âlim ile el sıkışıp tokalaşırsa sanki benim ile el sıkışıp tokalaşmış olur. Kim âlim ile oturursa sanki benim ile oturmuş gibi olur. Kim benim ile dünyada oturursa Allah onu kıyamet gününde benim ile cennette oturtur.’’

                Hasan El-Basri’dan (Allah ona rahmet eylesin) rivayet edildi. Muhakkak ki o şöyle dedi: ‘’Âlimlerin benzeri yıldızlar gibidir. O yıldız belirip görüldüğü zaman onun ile doğru yolu bulursunuz. Âlim hal değiştirirse şaşırırsınız. Âlimin ölümü İslam’da gedik gibidir. O gediği geceler ve günler geçse de hiçbir şey kapatamaz.’’

                Tenbihu’l-Ğafilin. S.146. 

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:

حديث "كلمة من الحكمة يتعلمها الرجل خير له من الدنيا وما فيها".

‘’Kişinin hikmetten öğrendiği bir kelime kendisine dünya dan da dünyanın içinde olandan da daha hayırlıdır.’’ 

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:

حديث "بدأ الإسلام غريبا وسيعود كما بدأ فطوبى للغرباء فقيل ومن الغرباء قال الذين يصلحون ما أفسده الناس من سنتين والذي يحيون ما أتوه من سنتي". إحياء علوم ج1ص56.

‘’İslam garip başladı. Başladığı gibi geri dönecektir. Garip olanlara müjdeler olsun. Garipler kimlerdir? Diye soruldu. Resulüllah sav cevap verdi: ‘’İnsanların iki sünnetten bozduklarını ıslah edenlerdir. Onlar benim sünnetimden getirdiklerimi yaşayıp yaşatarak ihya edenlerdir.’’

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:

حديث "الغرباء ناس قليل صالحون بين ناس كثير من يبغضهم في الخلق أكثر من يحبهم".

‘’Garip olanlar az olan insanlardır. İnsanlar arasında salıh kimselerdir. Halk arasında nefret edenleri sevenlerinden daha fazladır.’’

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:

حديث "طوبى لمن شغله عيبه عن عيوب الناس وأنفق من مال اكتسبه من غير معصية وخالط أهل الفقه والحكم وجانب أهل الزلل والمعصية. طوبى لمن ذل في نفسه وحسنت خليقته وصلحت سريرته ولم يعدها إلى بدعة. 

‘’Kişiyi kendi ayıbı başkasının ayıbından daha çok alı koyana, günahsız kazandığı maldan harcama yapana, fıkıh ve hikmet ehline karışana, hata ve günah ehlinden kaçınana müjdeler olsun. Nefsini alçak gönüllü yapıp ahlakını güzel yapana, kendi gidişatını güzelleştirip bidatlere sokmayanlara müjdeler olsun.’’

                İhya-i Ulum. C.1,s.111.                     

وَلَا تُطِعْ مَنْ اَغْفَلْنَا قَلْبَهُ عَنْ ذِكْرِنَا وَاتَّبَعَ هَوٰیهُ وَكَانَ اَمْرُهُ فُرُطًا

Kehf suresi18.28  Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, boş arzularına uymuş ve işi hep aşırılık olmuş kimselere boyun eğme. 

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu: 

حديث "تعلموا اليقين" معناه جالسوا المؤمنين واستمعوا منهم علم اليقين وواظبوا على الاقتداء بهم ليقوى يقينكم كما قوي يقينهم وقليل من اليقين خير من كثير من العمل

‘’Yakını öğrenin.’’ Bunun manası; mümin olanlarla beraber oturun. Onlardan ‘’yakın ilmini’’ öğrenin. Onların görüşlerine uymaya devam edin. Böylece onların yakın ilmi sağlam olduğu gibi sizin de yakın ilminiz sağlam olur. Yakın ilminin az olanı çok amelden daha hayırlıdır. (Yakın ilim: Şüphe götürmeyen kesin ilimdir.) Mütercim.

İhya-i Ulum. C.1,s.101.   

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu: 

حديث "لما قيل له رجل حسن اليقين كثير الذنوب ورجل مجتهد في العبادة قليل اليقين فقال عليه السلام ما من آدمي إلا وله ذنوب ولكن من كان غريزته العقل وسجيته اليقين لم تضره الذنوب لأنه كلما أذنب تاب واستغفر وندم فتكفر ذنوبه ويبقى له فضل يدخل به الجنة.           

‘’Resulüllaha ‘’Yakın ilmi güzel, günahı çok olan adam ve ibadetinde çalışkan, yakın ilmi az olan adam’’ denilince bunun üzerine Resulüllah şöyle buyurdu: Hiçbir ademoğlu olmadı ki onun günahı vardır. Ancak kimin korunağı aklı olursa ve karakteri ilmi yekin olursa ona günah zarar vermez. Çünkü o ne zaman günah işlerse tövbe eder. Allahtan af diler. Pişman olur. Günahı için tefekkür eder. Kendisine fazilet kalır. O fazilet ile cennete girer.’’

                İhya-i Ulum. C.1, s.101.

                Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:

حديث "يا أيها الناس اعقلوا عن ربكم وتواصوا بالعقل تعرفوا ما أمرتم به وما نهيتم عنه واعلموا أنه ينجدكم عند ربكم واعلموا أن العاقل من أطاع الله وأن دميم المنظر حقير الخطر دنئ المنزلة رث الهيئة وأن الجاهل من عصى الله تعالى وإن كان جميل المنظر عظيم الخطر شريف المنزلة حسن الهيئة فصيحا نطوقا فالقردة والخنازير أعقل عند الله تعالى ممن عصاه ولا تغتر بتعظيم أهل الدنيا إياكم فإنهم من الخاسرين. 

‘’Ey insanlar! Rab’ınızı akledip hakikatini anlayınız. Akıl ile vasiyet ediniz. Emir olunduğunuzu ve yasaklandığınızı tanıyınız. Aklınız size Rab’ınızın katında yardım edeceğini biliniz. Akıllı olanın Allaha itaat eden olduğunu biliniz. Ve gerçekten görünüşü bozuk olanın tehlikesi değersizdir. Makamı adidir. Kurduğu tolumu eski yıpranmıştır. Gerçekten cahil olan; görünüşü güzel olsa, görünüşü büyük olsa, makamı şerefli olsa, görünüşü güzel olsa ve fasih konuşsa da Allah Teâlâ’ya asi olandır. Maymunlar ve domuzlar Allah indinde kendisine asi olanlardan daha akıllıdırlar. Dünya ehlini büyüterek aldanma. Onlardan sakınınız. Çünkü onlar kaybedenlerdir. 

                İhya-i Ulum. C.1, s.115.

                Allah Teala şöyle buyurdu:

وَذَرِ الَّذٖينَ اتَّخَذُوا دٖينَهُمْ لَعِبًا وَلَهْوًا وَغَرَّتْهُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا وَذَكِّرْ بِهٖ اَنْ تُبْسَلَ نَفْسٌ بِمَا كَسَبَتْ لَيْسَ لَهَا مِنْ دُونِ اللّٰهِ وَلِىٌّ وَلَا شَفٖيعٌ وَاِنْ تَعْدِلْ كُلَّ عَدْلٍ لَا يُؤْخَذْ مِنْهَا اُولٰئِكَ الَّذٖينَ اُبْسِلُوا بِمَا كَسَبُوا لَهُمْ شَرَابٌ مِنْ حَمٖيمٍ وَعَذَابٌ اَلٖيمٌ بِمَا كَانُوا يَكْفُرُونَ

Enam suresi 6.70 Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri ve dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak. Hiç kimsenin kazandığı yüzünden mahrumiyete sürüklenmemesi için Kur'an ile öğüt ver. Yoksa ona Allah'tan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi. (Kurtuluşu için) her türlü fidyeyi verse de bu ondan kabul edilmez. İşte onlar kazandıkları yüzünden helâke sürüklenmiş kimselerdir. Küfre saplanıp kalmalarından dolayı onlara çılgınca kaynamış bir içecek ve elem dolu bir azap vardır.

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:

حديث "لا تجلسوا عند كل عالم إلا إلى عالم يدعوكم من خمس إلى خمس من الشك إلى اليقين ومن الرياء إلى الإخلاص ومن الرغبة إلى الزهد ومن الكبر إلى التواضع ومن العداوة إلى النصيحة". 

‘’Her âlimin yanına oturmayın. Ancak şu beş şeyden şu beş şeye sizi davet ederse o âlimin yanına oturun. Bunlar:

1-Şüpheli olan şeyden yekin (kesin bilgiye) olana, 

2-Gösterişli şeylerden ihlaslı olana, 

3-Nefsin arzu ve istekli şeylerinden züht ve takvaya,

4-Kibirli olan şeylerden alçak gönüllü olan şeylere 

5- Ve düşmanlık olan şeylerden nasihate davet ederse o âlimlerin yanına oturun.’’ 

                İhya-i Ulum. C.1 s.89.

                El-Halil b. Ahmet şöyle dedi: ‘’Adamlar dört guruptur. 

1-Anlayan adamdır. Anladığı bilinendir. Bundan dolayı âlimdir. Ona tabi olunuz. 

2-Anlayan adamdır. Anladığı bilinmez. Bundan dolayı bu uyuyandır. Onu hemen uyandırın. 

3-Anlamayan adamdır. Anlamadığı bilinir. Bundan dolayı irşat edilmeye ihtiyacı vardır. Onu irşat ediniz. 

4-Anlamayan adamdır. Anlamadığı bilinmez. Bu cahildir. Onu kabul etmeyiniz.’’

                İhya-i Ulum. C.1, s. 85.

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu: 

حديث "لكل شئ آلة وعدة وإن آلة المؤمن العقل ولكل شئ مطية ومطية المرء العقل ولكل شئ دعامة ودعامة الدين العقل ولكل قوم غاية وغاية العباد العقل ولكل قوم داعي وداعي العابدين العقل ولكل تاجر بضاعة وبضاعة المجتهدين العقل ولكل أهل بيت قيم وقيم بيوت الصديقين العقل ولكل خراب عمارة وعمارة الآخرة العقل ولكل امرئ عقب ينسب إليه ويذكر به وعقب الصديقين الذي ينسبون إليه ويذكرون به العقل ولكل سفر فسطاط وفسطاط المؤمنين العقل".

                ‘’Her şeyin bir aleti ve takım taklavatı vardır. Gerçekten müminin aleti aklıdır.  Her şeyin bir aracı vardır. Kişinin aracı aklıdır. Her şeyin desteği payandası vardır. Dinin dayanağı ve payandası akıldır. Her toplumun varacağı hedefi vardır. Kulların varacağı hedefi akıldır. Her toplumun harekete sevk edici unsuru vardır. Kulların harekete sevk edici unsuru akıldır. Her tüccarın ticari eşyası vardır. Müçtehitlerin eşyaları akıllarıdır. Her hane halkının koruyucusu vardır. Sıddıkların evlerinin koruyucuları akıldır. Her yıkılmış harap olmuşun bina edilip bayındır hale getirilmesi vardır. Ahiretin bina edilip bayındır hale getirilmesi akıldır. Her kişinin soyu vardır. O nesebine dayanır. O nesebi ile anılır. Sıddık olanların soyu ki o soya dayanıp ve o soy ile anıldıkları akıldır. Her seferin büyük çadırı otağı vardır. Müminin büyük çadırı otağı akıldır’’.

                İhya-i Ulum. C.1, s.117.

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu: 

حديث "أتمكم عقلا أشدكم لله تعالى خوفا وأحسنكم فيما أمركم به ونهى عنه نظرا وإن كان أقلقكم تطوعا".

‘’Sizin için akıl olarak daha çok tamam olanım. Allah Teâlâ’dan daha çok şiddetle sakınanım. Görüş olarak emir olunandan ve yasaklanandan daha çok iyi olanım. Bu nafile olarak endişelensem de böyledir.’’ 

İhya-i Ulum. C.1, s.117. 

                Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:

حديث "إن عمر بن كعب وأبا هريرة دخلا على رسول الله فقالا يا رسول الله من أعلم الناس قال العاقل قالا فمن أعبد الناس قال العاقل قالا فمن أفضل الناس قال العاقل قالا أليس العاقل من تمت مروءته وظهرت فصاحته وجادت كفه وعظمت منزلته فقال

‘’Muhakkak Ömer b. Ka’b ve Eba Hüreyre ikisi beraber Resulüllah’ın huzuruna girdiler. İkisi beraber Ya Resulallah! ‘’İnsanların en bilgili olanı kimdir?’’ Diye sordular. Resulüllah: ‘’Akıllı olandır.’’ Buyurdu.

Yine sordular. ‘’İnsanların en ibadet edeni kimdir?’’ Resulüllah: ‘’Akıllı olandır.’’ Buyurdu. Yine ikisi sordular. ‘’İnsanların en faziletli olanı kimdir?’’ Resulüllah: ‘’Akıllı olandır.’’ Buyurdu. İkisi yine sordular. Akıllı olmak; mertliğin tamamlayıcısı, konuşmanın akıcılığını ortaya çıkaranı, avucu ile bolca vereni ve makamı yüksek eden değil midir? Resulüllah sav  Allah şöyle buyurdu. Şu ayeti okudu: zührüf 43.35   

وَلِبُيُوتِهِمْ اَبْوَابًا وَسُرُرًا عَلَيْهَا يَتَّكِؤُنَ 

وَزُخْرُفًا وَاِنْ كُلُّ ذٰلِكَ لَمَّا مَتَاعُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةُ عِنْدَ رَبِّكَ لِلْمُتَّقٖينَ

Zuhruf suresi 43.34,35 Evlerine (gümüşten) kapılar ve üzerine yaslanacakları koltuklar ve altın süslemeler yapardık. Bütün bunlar, sadece dünya hayatının geçimliğidir. Rabbinin katında ahiret ise, O'na karşı gelmekten sakınanlarındır.

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu:

حديث "إن العاقل هو المتقي وإن كان في الدنيا خسيسا ذليلا".

‘’Şüphesiz akıllılık o her ne kadar dünyada aşağılık ha kirlik olsa da yine dindarlıktır.’’ 

İhya-i Ulum. C.1,s.119. 

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu: 

حديث "مثل جليس صالح كمثل حامل المسك إن لم يعطك منه أصابك من ريحه ومثل جليس السوء كمثل القين إن لم يحرق ثيابك أصابك من دخانه". 

‘’Salih kişi ile oturmanın benzeri misk kokusu taşıyan ile oturanın benzeri gibidir. Misk taşıyan sana bir şey vermese de miskin kokusu sana isabet eder. Kötü kişinin yanında oturmanın benzeri demircinin yanında oturmak gibidir. Elbiseni yakmasa da onun dumanı sana isabet eder.’’ 

قال الفقيه أبو الليث عن واقد الليثي عن رسول الله بينما هو جالس والناس معه إذ أقبل ثلاثة نفر فأما أحدهم فرأى فرجة في الحلقة فجلس إليها وأما الآخر فجلس خلفه وأما الثالث فأدبر ذاهبا فلما فرغ رسول الله من كلامه قال ألا أخبركم عن النفر الثلاثة فأما الأول فآوى إلى الله فآواه الله وأما الثاني فاستحى من الله أن يؤذي الناس فاستحى الله منه وأما الثالث فأعرض فأعرض الله عنه.

                El-Fakıh Ebu el-Leyis Vakid el-Leyisten rivayetle Resulüllahtan şöyle buyurdu: Vakid el-Leyis insanlarla beraber oturuyorlardı. O anda üç kişi geldi. Gelenlerden biri oturma halkasında boşluk buldu. O boşluğa oturdu. Bir diğeri onun arkasına oturdu. Üçüncü olan ise geri dönüp gitti. Resulüllah sav sözünü tamamlayınca şöyle buyurdu: ‘’Dikkat edin size üç kişi hakkında haber vereyim. Birincisi Allah’a sığındı. Allah da onu sığınağına aldı. İkincisi ise insanlara eziyet etmekten Allahtan utandı. Allah da ondan utandı. Üçüncüsüne gelince; O yüz çevirdi. Allah da ondan yüz çevirdi.’’ 

قال لقمان لابنه يا بني إذا رأيت قوما يذكرون الله فاجلس معهم فإنك إن تك عالما ينفعك علمك وإن تك جاهلا علموك ولعل الله يطلع عليهم برحمته فتصيبك معهم وإذا رأيت قوما لا يذكرون الله تعالى فلا تجلس معهم فإن تك عالما لا ينفعك علمك وإن تك جاهلا يزدك غيا ولعل الله يطلع عليهم بسخطه فيصيبك معهم.

‘’Lokman as oğluna şöyle dedi: Ey oğulcuğum! Allah’ı cc zikreden bir topluluk gördüğün zaman onlarla beraber otur. Eğer sen âlim isen sana ilmin fayda verir. Eğer sen cahil isen seni öğretirler. Umulur ki Allah cc onlara rahmeti ile onlara muamele eder. O rahmet onlarla beraber sana da isabet eder. Allah Teâlâ’yı zikretmeyen bir topluluk görürsen onlarla beraber oturma. Eğer sen âlim isen ilmin sana fayda vermez. Eğer sen cahil isen günahın artar. Umulur ki Allah cc onlara gazabı ile onlara muamele eder. Allah’ın gazabı onlarla beraber sana da isabet eder.’’ 

Ebi Said El-Huriden rivayet edilen hadisi şerifte Resulüllah şöyle buyurdu: 

حديث عن أبي سعيد الخدري قال قال  إن الله تعالى يباهي ملائكته سياحين في الأرض فإذا وجد قوما يذكرون الله تعالى تنادوا وقالوا هلموا إلى بغيتكم فيجيبون فيحفون بهم فإذا صعدوا إلى السماء فيقول الله تعالى على أي شئ تركتم عبادي يضعون وهو أعلم بهم قالوا تركناهم يحمدونك ويسبحونك ويذكرونك فيقول فأي شئ يطلبون فيقولون الجنة فيقول الله تعالى هل رأوه فيقولون لا فيقول فكيف لو رأوها فيقولون لو رأوها لكانوا أشد لها طلبا وأشد عليها حرصا الخ.

                ‘’Şüphesiz Allah Teâlâ yeryüzüne seyahat eden meleklerine latif olur. Allah Teâlâ’yı zikreden bir topluluk bulunca onlar şöyle nida eder. ‘’Arzu ettiğiniz talebinize geliniz.’’ Onlarda buna cevap verirler. Onların etrafını çevrelerler. Gök yüzüne çıktıkları zaman Allah Teala onlara; ‘’Benim kullarımı hangi şeyi yaptıkları üzere onları terk ettiniz.’’ Buyurur. Allah ise onların ne yaptıklarını biliyor. Melekler şöyle cevap verir: ‘’Onları seni hamt, seni tespih ve seni zikrettikleri halde terk ettik.’’ Allah Teâla şöyle buyurur: ’’Hangi şeyi talep ediyorlar.’’ Melekler cevap verir. ‘’Cenneti istiyorlar.’’ Allah Teâla şöyle buyurur: ‘’O kullarım Cenneti gördüler mi?’’ Melekler cevap verir. ‘’Hayır.’’ Allah cc şöyle buyurur: ‘’Şayet Cenneti görse idiler. Ne yaparlardı.’’ Melekler cevap verirler. ‘’Eğer o cenneti görse idiler. Onu daha şiddetle talep ederlerdi. Onu daha şiddetle tamah ederlerdi.’’ V.s. 

                Ka’bı’l-Ahbardan rivayet edilen hadisi şerifte Resulüllah sav şöyle buyurdu:

حديث عن كعب الأحبار قال قال  إن اله عز وجل كتب كلمتين ووضعهما تحت العرش قبل أن يخلق الخلق ولم يعلم الملائكة عن علمهم وأنا أعلم بهما قيل يا أبا إسحق وما هما قال أحدهما كتب لو كان رجل يعمل عمل جميع الصالحين بعد أن تكون صحبته مع الفجار فأنا الذي أجعل عمله إثما وأحشره يوم القيامة مع الفجار. والأخرى لو كان الرجل يعمل عمل جميع الأشرار بعد أن تكون صحبته مع الصالحين والأبرار ويحبهم فأنا الذي أجعل آثامه حسنات وأحشره يوم القيامة مع الأبرار. 

‘’Şüphesiz ki ilah (azze ve celle) iki kelime yazdı. O iki kelimeyi mahlûkatı yaratmadan, melaikeler bu bilgiyi bilmeden arşın altına koydu. Halbuki ben o iki kelimeyi biliyordum.’’ Ey Eba İshak! O iki kelime nedir? Diye soruldu. Cevap verdi: Onlardan bir tanesi. ‘’Şayet adam bütün salıh kişilerin amelini yapsa sonra sohbeti günahkârlar ile beraber olsa Ben onun amelini günah ederim. Onu kıyamet günün günahkârlarla beraber haşr ederim.

Diğeri ise şayet adam bütün şerli kişilerin yaptığı ameli yapsa sonra sohbeti salih kişilerle ve sadık kişilerle beraber olsa onları sevse ben onun günahlarını hasenat ederim. Onu kıyamet günü sadık kişilerle beraber haşr ederim. Yazdı.’’ 

İmam Fakih şöyle dedi: 

قال الفقيه يقال من انتهى إلى العالم وجلس معه ولا يقدر على أن يحفظ العلم فله سبع كرامات أولها ينال فضل المتعلمين والثاني مادام جالسا عنده كان محبوسا عن الذنوب والخطايا والثالث إذا خرج من منزله تنزل عليه الرحمة والرابع إذا جلس عنده فتنزل عليهم الرحمة فتصيبه ببركتهم والخامس ما دام مستمعا تكتب له الحسنة والسادس تحف عليهم الملائكة أجنحتها رضا وهو فيهم والسابع كل قد يرفعه ويضعه يكون كفارة للذنوب ورفعا للدرجات له وزيادة في الحسنات ثم يكرمه الله تعالى بست كرامات أخرى

Denilir ki; kim âlim olanın yanına gider, onun ile oturur, ilimden ezberlemeye gücü olmazsa bu kişiye yedi tane keramet verilir. 

Birincisi; ilim öğrenenlerin faziletine kavuşur. 

İkincisi; âlimin yanında oturduğu sürece günah işlemekten alıkonulmuş olur.

Üçüncüsü; Evinden çıktığı zaman üzerine rahmet iner.

Dördüncüsü; Âlimin yanına oturduğu zaman onların üzerine rahmet iner. Onların bereketi bu kişiye isabet edip dok anır.

Beşincisi; Dinleyip işitici olarak devam ettiği sürece ona hasenat sevap yazılır.

Altıncısı; Melekler razı olduklarından o da onların içinde olduğundan kanatlarını onların üzerine kaplar.

Yedincisi; Her bir melaike onu kaldırır. Onu yere koyar. Bu hareket onun günahına kefaret, derecesine yükseklik, hasenatına ziya delik olur. Sonra Allah cc ona başka altı tane keramet ikram eder.   

أولها يكرمه بحب شهود مجلس العلماء والثاني كلمن يقتدي بهم فله مثل أجورهم من غير أن ينقص من أجورهم شئ والثالث لو غفر لواحد منهم يشفع له والرابع يبرد قلبه من مجلس الفساق والخامس يدخل في طريق المتعلمين والسادس يقيم أمر الله تعالى لأن الله تعالى قال كونوا ربانيين بما كنتم تعلمون الكتاب وبما كنتم تدرسون وقال بعض الحكماء إن لله جنة في الدنيا من دخلها طاب عيشه قلي ما هي قال مجلس الذكر.

Birincisi; Âlimlerin meclisine şahit olma sevgisini Allah cc ona ikram eder.

İkincisi; Kendilerine uyan her kese onların ecirleri kadar ecir verilir. Onların ecirlerinden bir şey eksilmez.

Üçüncüsü; Katıldığı o topluluktan biri af edilirse kendisine de şefaat eder.

Dördüncüsü; Kalbi, günahkârların meclisinden sakinleşmiş olur.

Beşincisi; Âlimlerin yoluna girer.

Altıncısı; Allah Teâlâ’nın emrini yerine getirir. Çünkü Allah Teâla şöyle buyurdu:

وَلٰكِنْ كُونُوا رَبَّانِيّٖنَ بِمَا كُنْتُمْ تُعَلِّمُونَ الْكِتَابَ وَبِمَا كُنْتُمْ تَدْرُسُونَ

Al-i İmran suresi 3.79 - Fakat (şöyle öğüt verir:) "Öğretmekte ve derinlemesine incelemekte olduğunuz Kitap uyarınca rabbânîler (Allah'ın istediği örnek ve dindar kullar) olun." 

Akıl insanlardan bazıları şöyle dedi: Şüphesiz Allah cc yeryüzünde cenneti vardır. Kim o cennete girerse yaşantısı temiz pak olur. O cennet nedir? Diye sorulunca; zikir meclisidir. Diye cevap verildi. 

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu: 

حديث "إنه قال المجلس الصالح يكفر عن المؤمن ألفي ألفي مجلس من مجالس السوء".

‘’Şu bir gerçektir. Salih olan meclis müminden bin bin kötü meclisleri örtüp saklar.’’ 

Ömer bin El-Hattap dan rivayet edildi. Şöyle buyurdu: 

وعن عمر بن الخطاب رضي الله عنه قال إن الرجل ليخرج من منزله وعليه من الذنوب مثل جبال تهامة فإذا سمع العلم خاف واسترجع عن ذنوبه فانصرف إلى منزله وليس عليه ذنب فلا تفارقوا مجالس العلماء فإن الله تعالى يخلق على وجه الأرض بقعة أكرم على الله من مجالس العلماء.

‘’Şüphesiz adam üzerinde dağlar gibi suçlarla günah olduğu halde evinden çıkar. İlmi işittiği zaman korkar ve günahlarından geri döner. Üzerinde günah olmadığı halde evine gelir. Âlimler meclislerinden ayrılmayın. Şüphesiz ki Allah Teâla yeryüzünde âlimlerin meclislerinden Allaha saygın mevkiler yarattı.’’ 

Hadisi şerif. Resulüllah şöyle buyurdu: 

حديث "المرء مع من أحب وأنت مع من أحببت". قال أنس وما رأيت المسلمين فرحوا بشئ كفرحهم بذلك.

‘’Kişi sevdiği ile beraberdir. Sen de sevdiğin ile berabersin.’’ Hz. Enes ‘’Müslümanları bunun ile ferahlandıkları bir şey görmedim.’’ Dedi. 

                İbn-i Mes’ut rivayet etti. Şöyle buyurdu:

                İbn-i Mes’uttan rivayet edildi. Şöyle dedi.

وعن ابن مسعود قال ثلاثة أقولهن حقا لا يتولى الله عبدا في الدنيا فيوليه غيره يوم القيامة وليس من له سهم في الإسلام كمن لا سهم له والمرء مع من أحب.                                                      

Üç tane hakikat vardır. Onları söylüyorum.

  1. Allah cc dünyada hiçbir kulunu yönetici yapmaz ki ahirette onun üzerine başkasını yönetici vali yapmasın. 

2-İslam’dan hissesi payı olmayan hiçbir şeyden hissesi payı olmayan gibidir. 

  1. Kişi sevdiği ile beraberdir. 

Tenbihu’l-Ğafilin. S.144 

 

 

وَمَنْ يَعْشُ عَنْ ذِكْرِ الرَّحْمٰنِ نُقَيِّضْ لَهُ شَيْطَانًا فَهُوَ لَهُ قَرٖينٌ

Zuhruf suresi 43.36 Kim, Rahmân'ın Zikri'ni görmezlikten gelirse, biz onun başına bir şeytan sararız. Artık o, onun ayrılmaz dostudur

هَلْ اُنَبِّئُكُمْ عَلٰى مَنْ تَنَزَّلُ الشَّيَاطٖينُ

Şuara suresi 26.221 - Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi?

تَنَزَّلُ عَلٰى كُلِّ اَفَّاكٍ اَثٖيمٍ

Şuara suresi 26.222 - Onlar, her günahkâr yalancıya inerler.

يُلْقُونَ السَّمْعَ وَاَكْثَرُهُمْ كَاذِبُونَ

Şuara suresi 26.223 - Bunlar da şeytanlara kulak verirler. Onların çoğu ise yalancıdır

 

 

Derleyen: İmam-Hatip Hacı Hafız İbrahim KABA. Mucaz Hoca Efendi.

                Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI. Emekli Müftü.

                24. Temmuz. 2023.