Geçmiş tarihimizde, Avrupa'ya medeniyet götüren Endülüs Emevi Devleti'nin yıkılarak tarihin sayfalarında yerini aldığı gündür.
Müslümanlar, büyük komutan Tarık bin Ziyad'la İspanya'ya girdiler. Kısa zamanda Endülüs İslam Devleti'ni kurarak; Avrupalılara insanlığı, medeniyeti öğrettiler… Endülüs'te ilim ve fen çok ilerledi.
Saray ve devlet daireleri birer ilim kaynağı oldu. Her memleketten ilim öğrenmek için başşehir Kurtuba'ya akın akın geldiler. Avrupa'da ilk olarak mükemmel bir Tıp Fakültesi kuruldu.
Peki, böyle bir medeniyet nasıl yıkıldı? Çünkü insanlar bu medeniyetin lokomotifi olan İslam ahlakını, Allahü telanın emirlerini bıraktılar.
Din yerine felsefi inançlara sarıldılar. Yalnız ilim ve fennin tek başına kendilerini hedefe götüreceğini zannettiler. İlk yıllarda Hristiyanlara tesir eden Müslümanlar bu sefer onların etkisi altında kaldılar. Kurtuba doğumlu İbn-i Rüşd Endülüs'te Aristo'nun varisi oldu. Onun eserlerini şerh etti ve Ehl-i sünnet itikadını tahrip etti.
Böyle oldukları için de devlet çöktü. Daha sonra, İspanyollar, Gırnata şehrini de alıp Müslümanları kılıçtan geçirdiler. Son Sultan Ebu Abdullah, ailesiyle birlikte Gırnata'dan ayrılırken hıçkırıklara boğulur. Annesi Ayşe Sultan o anda oğluna, tarihe geçen şu sözleri söyler: "Ağla oğlum ağla! Zamanında erkek gibi savunamadığın vatanın için şimdi kadınlar gibi ağla!.."
Osmanlı'yı yıkmakla, hak din İslamı bozmakla görevli; Türkçe, Arapça ve Farscayı ana dili gibi bilen İngiliz ajanı Hempher "Hatıratım" (1710) isimli eserinde (İngiliz Casusunun İtirafları-Hakikat Kitabevi) diyor ki: "8 asırlık Endülüs'ü şaraba ve kumara alıştırarak, aralarına fitne ve fesad sokarak, Kur'an-ı kerim ve diğer İslam kaynaklarını (Sünnet, İcma-i ümmet ve Kıyas-ı fukahayı) tartışır hale getirerek ve dinlerinden kopararak yıktık. Osmanlı'yı ve diğerlerini de bu silahları kullanarak yıkacağız!.."
"Müslüman devlet adamlarının etrafına casuslarımızı yerleştirip, onlar vasıtasıyla, İngiliz Dışişleri'nin arzularını tatbik etmek için, onları bu devlet adamlarının müsteşarları haline getirmeliyiz…"
Dediği gibi olmadı mı? Ne dersiniz?
Kaynak: Osmanlı Tarihi