Seçim yaklaştıkça daha da belirginleşti… Evet, 12 Haziranda yapılacak genel seçimleri Ak Parti kazanacak. Bundan kimsenin şüphesi yok artık.
(…)
Doğru; demokrasidir, serbest seçimlerdir, halk ne derse o olur (aslında burası biraz şüpheli ya, her neyse!), kimi isterse onu seçer vs. Evet de mesele tam bu noktada başlıyor işte. İster seçim sistemindeki yanlışlardan, ister siyasi partiler kanunundaki eksiklerden, ister milletin yanlış tercihinden (!) olsun genel tabloya şöyle bir bakıldığında görünen fotoğraf, demokrasinin gelişmişliği açısından hiç de ferahlatıcı değil.
TBMM çatısı altında yeterli muhalefet yok ve yakın gelecekte de olacak gibi görünmüyor. Dışarıdaki muhalefetin (STK lar, medya, aydınlar vs.) durumu parlak değil. Yargı'da (özellikle Yüksek Yargı) yapılan değişiklikler ve çıkarılan kanunlar o cenahın da direncini (aslında siyasallaşmış ideolojik yapılanmayı) törpülemiş bulunuyor. Bu arada, Asker'in siyaset üzerindeki vesayeti (balans ayarlama gücü!) ise (şükür ki) büyük ölçüde kırılmış. Bütün partilerde (eskisinden daha da güçlü bir şekilde) lider sultası hakim. Milletvekillerinin neredeyse -gerektiğinde zülfü yare de dokunabilen, adam gibi- söz söyleme hakkı yok.
Egemenliğin kayıtsız şartsız sahibi olan milletin temsil edildiği Yasama organının Yürütme, onun da Başbakan'ın emrine girmiş olduğu gibi bir görüntü veriyor devlet organizasyonunun çatısı.
Evet, kimse kızmasın ama toplumun genelinde (Bir kısım Ak Parti'liler de dahil) algılanan "memleket manzarası" bu. Bundan korkan "Nereye gidiyoruz? İdollükten diktatoryaya mı?" diye soranların sayısı hiç de az değil. Öyle bir korku var ve bu laikinden liberaline, Alevi'sinden Sünni'sine, CHP'lisinden AK Parti'lisine kadar giderek yayılıyor.
Ülke idaresinin bütün yükü en yukarıda bir tek noktada toplanıyor ve bir kişinin omuzlarına biniyor, bindiriliyor. Tabii yükle beraber bütün yetki de. Ve doğal olarak bu kadar yük ve yetkinin kontrolü zorlaşıyor; "kontrolsüz bir güç" söz konusu oluyor. Kanımca asıl korkutan, gerçekte korkulması gereken de bu.
(…)
Oysa çok bilinen şeylerdir ki "her şey zıddı ile kaimdir", "muhalefetsiz demokrasi olmaz" ve "kontrolsüz güç güç değildir".
Böyle bir kontrolsüzlük aklı devre dışı bırakır, insanı sarhoş eder. İktidar sahibine ölçüsüz cesaret verir. Had aşılır, itidal kaybolur, ifrat-tefrit başlar. Kararlar makul ve mantıklı olmaktan çıkar. Muktedirlik duygusu benliği sarar, büyüklük vehmine kapılır insan; ayakları yerden kesilir, dayanılmaz tutkular, beklenmedik arzular gelişir.
Hak ve hakikatten uzaklaşılır, adalet duygusu zayıflar. Kutsal bir varlıkmış hissine kapılır insan; sadece kendi aklını beğenir, görüşlerinin mutlak doğru olduğuna inanır, narsizm gelişir. Hoşgörüyü kaybeder, istişareye önem vermez, ortak aklı reddeder. Olimpos Dağında Tanrı Zeus'un oğlu (!) kutsal (…) misali; her durumun, her kurumun, her değerin hatta her insanın sahibi zanneder kendini!
İktidarına halel geldiği vehmine kapıldığında ise bu halet-i ruhiyyeden olumsuzluklar doğmaya başlar. Önce keskin bir buyurganlık kendini gösterir. Sonra insanları susturacak, değişik düşünceleri yasaklayacak, farklı insanları dışlayacak, parti içi ve dışı muhalefeti bertaraf edecek uygulamalara geçilir.
Katı bir hükümranlık dönemidir bu ki sakatlandığı düşüncesine kapılındığı durumlarda şiddete başvurulur. Güç kaynağını liyakat ve maharetten almak yerine zorbalığa ve tahakküme yönelinir. Bu arada kapıkulları, dalkavuklar aranır ve onlara etkin görevler verilir…
Bu süreç hızla diktatoryaya doğru gider.
Kontrolsüz güçte, tek kelime ile her türlü "ölçü" kaçar. "Dikkatli, adil, hassas ve düşünceli olma, duygu, düşünce ve davranışlarda dengeli ve kontrollü olarak yaşama hali" diye tarif edilen "ölçülü olmak" durumu bozulur. Nerede nasıl davranılacağı, hangi durumlarda nelerin ne ölçüde konuşulacağını bilme durumu ortadan kalkar. Dile sahip olunamaz, davranış biçimleri değişir. Ölçülü iken, sahip olunan gücün "efendisi" olan insan, ölçü kaybedildiğinde onun "kölesi" olma durumuna düşer.
(…)
Ak Parti'nin bu dönemdeki en büyük sınavı kanımca "ölçülü olmayı başarabilmek" olacaktır.