Tarih: 07.01.2022 10:15

UNUTTURULMAK İSTENEN AKİF

Facebook Twitter Linked-in

İstik­lal Mar­şı­mı­zın ya­za­rı Meh­met Akif Ersoy İstan­bul'daki Mısır Apart­ma­nı'ndaki evde son gün­le­ri­ni ge­çir­di.
27 Ara­lık 1936 günü son ne­fe­si­ni ve­re­rek ebedi aleme vardı.
Büyük şair ve mü­te­fek­kir Meh­met Akif Ersoy bu dün­ya­ya veda et­miş­ti.
Has­ta­lı­ğı sü­re­sin­ce yal­nız­lı­ğı ya­şa­yan Akif'ten dö­nem­de bizi yö­ne­ten­ler se­be­bi­ni bil­mi­yo­rum hep uzak durdu.
Has­ta­lı­ğı sü­re­sin­de Rus hasta ba­kı­cı­ya muh­taç du­rum­day­dı.
Be­ya­zıt Camii'nde kı­lı­na­cak ce­na­ze na­ma­zı­na, Rah­met­li Aki­fin ta­bu­tu­nu üç hamal ta­şı­mış­tı.
Ce­na­ze bek­le­yen­ler ta­but­ta kim­se­siz bir ga­ri­ba­nın ol­du­ğu­nu san­dı­lar.
Sonra bu çıp­lak ta­bu­tun Meh­met Akif'e ait ol­du­ğu an­la­şı­lın­ca, ca­mi­de ses­siz bir kı­ya­met koptu.
Ce­na­ze­nin Akif ol­du­ğu ha­be­ri­ni alan Da­rül­fü­nun öğ­ren­ci­le­ri her yan­dan ca­mi­ye ak­ma­ya baş­la­dı. Göz­yaş­la­rı için­de çıp­lak ta­bu­ta sa­rıl­dı­lar.
Cami gi­ri­şi­nin kar­şı­sın­da bu­lu­nan bir Lo­kan­ta­da asılı Türk bay­ra­ğı­nı al­dı­lar, Bu bay­rak ile ta­bu­tun ört­tü­ler.
Kabe ör­tü­sü bu­lun­du onu da ta­bu­tun üs­tü­ne koy­du­lar.
Ce­na­ze na­ma­zı son­ra­sı öğ­ren­ci­ler ce­na­ze­nin araca kon­ma­sı­na karşı çı­ka­rak Edir­ne­ka­pı Şe­hit­li­ği­ne kadar eller üze­rin­de ta­şı­mış­tı.
Ta­bu­tu ta­şı­yan­la­rın ba­şın­da İkiz­de­re­li mü­te­fek­kir Fethi Te­ve­toğ­lu bü­yü­ğü­müz­de vardı.
Be­ya­zıt'tan Edir­ne­ka­pı Şe­hit­li­ği'ne kadar Akif eller üs­tün­de, baş­lar hi­za­sın­da ta­şın­dı.
Geç­ti­ği her yer­den in­san­lar ce­na­ze­ye ka­tıl­dı. Adını duyan hür­met­le ayağa kalk­tı, Fa­ti­ha okudu, usul­ca ka­la­ba­lı­ğın ara­sın­da ka­tıl­dı ve yü­rü­dü. Ka­la­ba­lık sa­yı­sı bin­le­re ulaş­tı.
85 yıl önce Edir­ne­ka­pı şe­hit­li­ğin­de kabre kondu. Ha­fız­lar Kuran okudu, imam­lar dua etti.
Sonra genç­ler hep bir­lik­te ayağa kalk­tı­lar, toplu bir şe­kil­de İstik­lal Mar­şı­nı oku­du­lar.
Ka­tı­lan­la­rın hüznü en üst se­vi­ye­dey­di.
Ce­na­ze­ye ka­tı­lan­lar­dan bi­ri­si­de o zaman Ede­bi­yat Fa­kül­te­si öğ­ren­ci­si olan Ab­dül­ka­dir Ka­ra­han'dı.
Ka­tı­lan öğ­ren­ci­ler mezar ta­şı­nı kendi pa­ra­la­rıy­la yap­tır­ma­ya ve her sene bu­ra­da bu­luş­ma­ya söz verip ora­dan ay­rıl­dı­lar.
Ce­na­ze­ye dev­le­ti tem­si­len kim­se­nin ka­tıl­ma­dı­ğı­nı öğ­re­ni­yo­ruz.
Se­be­bi ne bi­lin­mez.
Gö­rev­li­ler ka­tıl­ma­dık­la­rı gibi, ce­na­ze­yi iz­le­miş, ka­tı­lan­lar öğ­ren­ci­ler ve va­tan­daş­lar not edil­miş ve em­ni­yet ta­ra­fın­dan rapor ha­zır­la­na­rak edi­le­rek yu­ka­rı­la­ra bil­di­ril­miş­ti.
Açı­lan so­ruş­tur­ma üç gün sürdü.
Sor­gu­ya çağ­rı­lan­lar­dan bir de orada ko­nuş­ma yapan Ede­bi­yat Fa­kül­te­si öğ­ren­ci­si Ab­dül­ka­dir Ka­ra­han'dı (son­ra­dan aynı fa­kül­te­de pro­fe­sör oldu).
Ka­ra­han sor­gu­sun­da"3 gün sonra beni Yük­sek Öğ­ret­men Oku­lun­dan Em­ni­yet Mü­dür­lü­ğü­ne is­te­di­ler.
Bir şube mü­dü­rü beni sor­gu­ya çekti.
Ne sı­fat­la resmi ma­kam­la­rın tö­re­ne gerek gör­me­di­ği bir şa­irin kabri ba­şın­da ko­nuş­ma yap­tı­ğı­mı sor­muş­tu.
Ce­va­bım yak­la­şık ola­rak şöy­ley­di:
Ben her­han­gi bir şa­irin değil, Türk Bay­ra­ğı gön­de­re çe­ki­lir­ken, yaz­dı­ğı İstik­lal Marşı ile gök­le­re ses­le­nen bir zatın kabri ba­şın­da mil­le­ti­mi­zin duy­gu­su­nu, say­gı­sı­nı dile ge­tir­dim.
Beni bu­ra­ya ça­ğır­mak­la hata iş­le­miş bu­lu­nu­yor­su­nuz" diye ifade ver­miş.
1960 yı­lı­na kadar dev­let Akif'i anma tö­ren­le­rin­de bir tem­sil­ci bu­lun­dur­ma­dı. Eser­le­ri­ni bas­ma­dı ve onu yok saydı.
Ancak se­ven­le­ri ve ya­kın­la­rı her zaman onu me­za­rı ba­şın­da, ilim mec­lis­le­rin­de andı, ha­tır­la­dı, du­alar etti.
Öğ­ren­ci­ler söz ver­dik­le­ri gibi, harç­lık­la­rın­dan top­la­dık­la­rı pa­ra­lar­la mezar ta­şı­nı yap­tı­lar.
Dev­let, mil­le­tin İstik­lal Mar­şı­nı yazan şa­iri­ni resmi ola­rak 1960'tan sonra an­ma­ya baş­la­dı.
Akif'in yal­nız­lı­ğı sa­de­ce tek parti ik­ti­da­rı­nın soğuk dev­let ka­tın­da kaldı.
Her zaman mil­le­tin ve genç­li­ğin gön­lün­de coş­kun bir şe­kil­de anıl­dı.
Ya­şar­ken onu yal­nız­laş­tı­ran, öte­ki­leş­ti­ren, sa­kın­ca­lı bir insan ko­nu­mu­na sokan dev­le­tin soğuk yü­zü­ne kır­gın­lı­ğı­nı hep his­set­tir­di, lakin dile ge­tir­me­di.
12 Ey­lü­lün fa­şist zih­ni­ye­ti­nin Ül­kü­cü­le­re yap­tı­ğı bunca iş­ken­ce­le­ri ya­ban­cı­la­ra ifşa et­me­yen vatan mil­let­se­ver ül­kü­cü­le­rin tavrı Akif'in tav­rı­na çok ben­ze­miş­ti.
Bugün Akif'in ölüm yıl­dö­nü­mü. Me­za­rı ba­şın­da yine se­ven­le­ri anı­yor. Siz de bir Fa­ti­ha ve ar­dın­dan İstik­lal Marşı oku­yun. O'nun yal­nız ol­ma­dı­ğı­nı ge­lecek ne­sil­le­re an­lat­ma­yı unut­ma­ya­lım.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —