Tarih: 02.03.2022 10:49

BİR TEZKERE HİKAYESİ

Facebook Twitter Linked-in

Oğul Bush dö­ne­mi… ABD'nin Irak'ı işgal etme pla­nı­nı ha­ya­ta ge­çir­mek is­te­di­ği yıl­lar. Ge­rek­çe­si ise, 11 Eylül 2001 ta­ri­hin­de ka­çır­dık­la­rı uçak­lar­la Dünya Ti­ca­ret Mer­ke­zi ve Pen­ta­gon'a in­ti­har sal­dı­rı­sı­nı ger­çek­leş­ti­ren el-Ka­ide­li 19 hava kor­sa­nı­nın Sad­dam hü­kü­me­tiy­le sözde iliş­ki­li ol­ma­la­rıy­dı. Ay­rı­ca Irak'ın kitle imha si­lah­la­rı­na sahip ol­du­ğu ya­la­nı da bir başka ba­ha­ney­di.
Ame­ri­kan is­tih­ba­ra­tı bu iş­gal­de, Irak için­de kul­la­nı­la­cak yerel güç­le­re önem ve­ri­yor­du. Bu yüz­den Irak'ın ku­ze­yin­de­ki Peş­mer­ge'yi iş­ga­lin kuzey cep­he­si­ni ha­zır­la­mak için or­ga­ni­ze et­ti­ler. Böl­ge­de­ki yerel güç­le­ri kul­la­na­rak, gücü gün­den güne eri­yen Irak or­du­su­nu ku­zey­den aşa­ğı­ya doğru it­ti­ler.
Ay­rı­ca ABD Peş­mer­ge güç­le­ri­ni de ya­nı­na ala­rak Irak iş­ga­li­ni ku­zey­den ger­çek­leş­tir­mek is­ti­yor­du. Bu se­bep­le Tür­ki­ye'ye ih­ti­ya­cı vardı.
Bunun için TBMM'nin onay ver­me­si ge­re­ki­yor­du. Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri'nin Kuzey Irak'a gön­de­ril­me­si­ne; muh­te­mel bir as­ke­ri ha­re­kat çer­çe­ve­sin­de ya­ban­cı si­lah­lı kuv­vet­le­re men­sup as­ker­le­rin ko­nuş­lan­ma­sı, hava un­sur­la­rı­nın Türk hava sa­ha­sı­nı, deniz un­sur­la­rı­nın Türk li­man­la­rı­nı, Türk ma­kam­la­rı ta­ra­fın­dan be­lir­le­necek esas­la­ra ve ku­ral­la­ra göre kul­lan­ma­la­rı için ge­rek­li dü­zen­le­me­le­rin ya­pıl­ma­sı ge­re­ki­yor­du.
Tez­ke­re henüz mec­li­se su­nul­ma­mış­tı ama ABD' or­du­su Mar­din Nu­say­bin'e yer­leş­me­ye baş­la­mış­tı bile. Sa­nı­yo­rum ABD'ye tez­ke­re­nin ge­çe­ce­ği yö­nün­de bir söz ve­ril­miş­ti.
Sene 2002-2003 yıl­la­rı­nı kap­sa­yan dö­nem­de ben de Mar­din Kı­zıl­te­pe'dey­dim. Her gün hem de­mir­yo­lun­dan hem de ka­ra­yo­lun­dan Nu­say­bin'e ina­nıl­maz bir silah sev­ki­ya­tı­na tanık olu­yor­duk. Yanı ABD'nin Irak iş­ga­lin­de kul­la­na­ca­ğı bütün tankı, topu, fü­ze­si, zırh­lı aracı va­gon­lar­la, tır­lar­la Nu­say­bin'e yı­ğıl­mış­tı. Yı­ğı­nak­la­rın ya­pıl­dı­ğı yer­le­rin et­ra­fı top­rak­la, taşla dağ gibi çev­ril­miş­ti ve ses­siz bir bek­le­yiş dö­ne­mi­ne gi­ril­miş­ti. Ta ki TBMM'de 1 Mart Tez­ke­re­si oy­la­na­na kadar…
TBMM'de ya­pı­lan oy­la­ma­ya 533 mil­let­ve­ki­li ka­tıl­dı, 250 ret, 264 kabul, 19 çe­kim­ser oyu kul­la­nıl­dı. Ancak, Ana­ya­sa'nın 96. mad­de­sin­de ön­gö­rü­len 267 salt ço­ğun­lu­ğa ula­şı­la­ma­dı. Bu du­rum­da tez­ke­re mec­lis­ten geç­me­di ve ki­bar­ca "Par­don!" ku­zey­den gi­re­mez­si­niz, dedik. As­lı­na bu in­san­lık için, Or­ta­do­ğu için, Tür­ki­ye için, Tür­ki­ye'nin pres­ti­ji için olum­lu bir şeydi. Ama keşke başta par­don, biz komşu bir ül­ke­nin top­rak­la­rı­nı bizim ül­ke­mi­zi kul­la­na­rak işgal et­me­ni­ze izin ve­re­me­yiz, de­sey­dik.
Sonra ne mi oldu? Tez­ke­re­nin red­de­dil­me­si Ame­ri­ka­lı­lar­da hayal kı­rık­lı­ğı ya­rat­tı. Gel­dik­le­ri gibi ses­siz­ce git­ti­ler; bunun he­sa­bı­nı so­ra­rız der­ce­si­ne… Ay­lar­ca yap­tı­ğı yı­ğı­nak­la­rı tek­rar Ak­de­niz'deki ge­mi­le­ri­ne gö­tü­rüp Basra Kör­fe­zi­ne ta­şı­dı­lar. Irak iş­ga­li ge­cik­miş­ti. Bu sü­reç­te ya­şa­dık­la­rı as­ke­ri güç­lük­le­ri ta­ma­men 1 Mart tez­ke­re­si­ne bağ­la­dı­lar.
Yö­ne­ti­ci­ler sez­miş ola­cak ki, bunun be­de­li­ni hep be­ra­ber öde­riz, de­di­ler.
Öde­dik mi?
Bun­dan sonra ABD ile iliş­ki­le­ri­miz hep so­run­lu oldu. As­ker­le­ri­mi­zin ba­şı­na çuval ge­çi­ril­di.
4 Tem­muz 2003 cuma günü ABD Kara Kuv­vet­le­ri'ne bağlı 173. Hava İndir­me Tu­ga­yı as­ker­le­ri, Kuzey Irak Sü­ley­ma­ni­ye'deki Türk Özel Kuv­vet­le­ri Bü­ro­su'na yap­tık­la­rı bas­kın so­nu­cu 3'ü subay 8'i ast­su­bay 11 Türk as­ke­ri­ni esir aldı.
Ame­ri­ka­lı­lar daha sonra baş­la­rı­na çuval ge­çi­rip Türk yet­ki­li­le­ri 8 araç­lık bir kon­voy­la yan­la­rın­da peş­mer­ge­ler, Irak'ın iş­ga­lin­den sonra ABD güç­le­ri­nin böl­ge­de ka­rar­gah ola­rak kul­lan­dı­ğı Ker­kük Ha­va­li­ma­nı'na gö­tür­dü­ler.
Savaş son­ra­sı Peş­per­ge ABD'nin en önem­li müt­te­fi­kiy­di, ama Tür­ki­ye Irak ko­nu­sun­da ma­sa­da yoktu.
Ay­rı­ca PKK'ya silah ve para des­te­ği ar­tı­rıl­dı.
Irak'a gir­dik, PKK kamp­la­rı­nı yerle bir ede­cek­tik, ABD sa­vun­ma ba­kan­lı­ğı­nın bas­kı­la­rı so­nu­cun­da geri dön­mek zo­run­da kal­dık.
ABD uzun za­man­dır plan­la­dı­ğı Fetö ya­pı­lan­ma­sı­na hız verdi. Belki de 15 Tem­muz darbe gi­ri­şi­mi­nin aşa­ma­la­rı bu sü­reç­te birer birer plan­lan­dı.
Bop be­la­sı­nı ba­şı­mı­za sar­dı­lar, ar­ka­mız­da du­rur­muş gibi yap­tı­lar, ancak her or­tam­da Tür­ki­ye'nin men­fa­at­le­ri­ni bal­ta­la­dı­lar, ba­şı­mı­zı sı­kın­tı­ya sok­tu­lar.
Em­per­ya­lizm­le gö­rü­lecek he­sa­bı­mız var. Ancak bu sa­de­ce si­lah­la ola­cak iş değil el­bet­te. Bu bir duruş, ka­rar­lı­lık, st­ra­te­ji, plan­la­ma ve ön gürü işi­dir aynı za­man­da.
Mont­rö, Lozan gibi bir­çok ko­nu­da yıl­lar son­ra­sı­na ışık tutan Mus­ta­fa Kemal Ata­türk'ün iz­le­di­ği yol ve tutum bize önem­li ders­ler ver­me­li­dir. Saygı du­yu­lan, sö­zü­nün ar­ka­sın­da duran; top­lum­da­ki bö­lün­müş­lü­ğün bit­ti­ği, eko­no­mik, as­ke­ri, si­ya­si yön­den güçlü bir Tür­ki­ye ya­rat­mak he­pi­mi­zin gö­re­vi­dir.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —