RİZE ÇAYINA ADANAN BİR ÖMÜR: HIZIR NURİK VE NURİKOĞLU HALİM EFENDİ'YE DAİR HATIRALAR
1914 yılında Rize'de doğdu, ilk ve orta öğrenimini Rize'de lise öğrenimini Trabzon'da, yükseköğrenimini 1941 yılında Ankara Ziraat Fakültesinde tamamladı. 28 Mayıs 1941 tarihinde Tarım Bakanlığı Ziraat İşleri Genel Müdürlüğünde mesleki görevine başladı. 13 Haziran 1941'de Rize Çay ve Narenciye Fidanlığı Ziraat Muallimliğine naklen atandı. 30 Nisan 1942'de bu görevinden ayrıldı. Yedek Subay olarak askerliğini tamamladıktan sonra, 17 Mart 1945 tarihinde ikinci kez Rize Çay ve Narenciye Fidanlıklarında görev aldı.
ÇAY TARIMIYLA ŞEÇEN 38 YIL
1953 yılında Çay Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcılığına atandı. 28 Ağustos 1988 tarihin de yeniden Çay Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü'ne atandı. Bu görevi sırasında; incelemelerde bulunmak, çay konusunda bilgi ve görüşümü artırmak amacıyla 17 Ağustos 1964 tarihinde Pakistan (Bangladeş) ve İran çay bölgelerinde 45 günlük bir inceleme gezisi yaptı. Çay Araştırmadaki görevi müddetince çay tarımı ve ıslahı alanlarında 28 adet araştırma projesi yürürlüğe koydu. Çay teknolojisi konusunda araştırmalar yapmak üzere, küçük kapasiteli bir çay fabrikası kurdu. Enstitü laboratuvarını geliştirerek çayla ilgili araştırmaları başlattı. Enstitünün amacına uygun olarak bölgede yetişen meyve cins ve türlerinden turunçgiller, yumuşak ve sert çekirdekli meyvelerden koleksiyon bahçeleri tesis etti. Klonal seleksiyonla elde edilen üstün nitelikli çay fidanlarıyla damızlık çay bahçelerinin kurulmasına önayak oldu. 1924 yılından başlayarak Zihni Derin ile uzun süre beraber çalıştı. Fakülte öğrenimi sırasında (1938-40) Merkez Fidanlığındaki laboratuvarda Hoca ile beraber çalışmalar yaptı. 1941 yılında fidanlıkta görevli iken Fidanlık Memurluğu, Çay Eksperliği, imalat Amirliği ve çay bölgelerinde görev yapmıştı. Kamu kesiminde otuz sekiz sene hizmet verdikten sonra 1977 yılının Haziran ayında kendi isteğiyle emekli oldu.
ÇAYA GÖNÜL VERENLER VE HIZIR NURİK
Dr. Muharrem Öksüz; Çaykur Dergisi için hazırladığı "Çaya Gönül Verenler" bölümü ile büyük bir vefa örneği göstererek çay tarımına katkıda bulunan isimlerle söyleşiler yapmış ve onların emeklerinin yarına taşınmasına büyük katkı sağlamıştır. Öksüz; bu vefa çalışması kapsamında Hızır Nurik ile de görüşmüştür. Bu söyleşi den bazı bölümleri buraya alıyorum: "Yıl 1924, 406 sayılı kanun yürürlüğe girmiş ve buna dayanılarak çeşitli meyve fidanları ile birlikte Batum'dan gelen yirmi kilo çay tohumu ile işe başlandı. Bilinçli olarak ele alınan çay tarımının ihtiyacı için ilk büyük parti çay tohumu 1937 yılında gelmiş, faaliyete geçmiş olan narenciye fidanlığına ile kurulmakta olan Hayrat fidanlığına ekilmiş, artan miktarı ile de bölgenin çeşitli yerlerinde numune bahçeleri tesis edilmiştir. Bu işlerde emekleri geçen Müdür Ali Kemal Atilla ile çalışma arkadaşlarımın çabaları büyüktür.
ŞARTLAR ÇOK ZORDU
Çay tarımı çok güç şartlar altında yürütülerek bugünkü haline getirilmiştir. Bu gelişmede emekleri geçen Ali Kemal Atilla, Kazım Kartal, Rauf Başar, Asım Zihnioğlu, Hüseyin Cahit Yılmaz, Salih Yılmaz, soyadlarını hatırlayamadığım Hakkı, Kazım, Hilmi Somay, Selahattin Türüt, Hilmi Alova ve Şinasi Türel'in katkıları büyüktür. Yıl 1941, çay tarımı ve işlemesi ile uğraşan o zamanki adı Narenciye Fidanlığında görevli iken, evimin fidanlığa yakınlığı nedeniyle, Müdür Hilmi Alova ile beraber rahmetli Zihni Derin'in nezaretinde gece gündüz demeden nöbetleşerek fidanlıktaki ilk çay atölyesinde sabahlara kadar çay imalatını yürütürdük. Aynı yıllarda eleman yetersizliği nedeniyle mevcut elemanlar çeşitli işlerde çalıştırılırlardı. Benim de fidanlık işlerimin yanında üçüncü çay bölgesi olan Tuğlalı çay bölgesinin işlerini de yürütürdüm. Haftanın üç gününü bölgedeki çay dikim ve bakım iş leri ile geçirirdim. O zamanın şartlarında bu işler hep yaya olarak görülürdü. Yıl 1948, bölgelerde çay dikim alanı 29888 dekardır. Gerçek miktarın bu kadar olmadığı kanaati mevcuttur.
Müdür Şinasi Türel zamanında altışar kişilik ekipler halinde çay bölgeleri taranmakta ve mevcut çaylıklar teker teker ölçülmekteydi. İşte böyle bir zamanda benim ekip başkanlığını yaptığım arkadaşlarım ile beraber bir gün Salarha bölgesinin Kömürcüler köyünün tepesine tırmanıyorduk. Hava sıcak, buram buram terliyoruz. Hiç unutmam, köyün tam tepesine tırmanmıştık ki, ben çamaşırlarımı çıkarıp atletimi sıkarak terini akıttım ve bir dala asarak kurumasını beklerken diğer taraftan da öğle yemeğini yemeye başladık. Bunu anlatmaktaki amacım, çalışmalarımızı ne gibi şartlar altında yürüttüğümüzü hatırlatmaktır. Çaycılığımızın bugünkü hale gelmesinde alın teri döken bütün mesai arkadaşlarımın çalışmalarını yad etmemi bir borç bilmekteyim.
RİZE'NİN UNUTULMAZ SİMALARINDAN NURİKOĞLU HALİM EFENDİ
Hızır Nurik'in babası Halim Efendi 1880-1950 tarihleri arasında yaşamıştır. Eski Valikonağı yanında evi vardı. Esas mesleği iskele kahyalığıydı. Uzun boylu, daima elleri arkasında, 'hafif öne bükülmüş surette ve yavaş adımlarla yürür, az konuşur, daima tebessüm eder ve insanlara sempatik davranırdı.
Kırık ve çıkık konusunda şöhreti Rize Vilayeti hudutlarını aşmıştı. Evinin geniş avlusu onun tedavi atölyesi idi. Omuz çıkıkları için ucu çatallı sırık, kalça kırıkları için binek tahtası kullanırdı. Hastaları için şehir dışına ve hatta şehir içindeki evlere gittiği nadirdi. Çoğunlukla hastalarını evinde kabul eder ve kesinlikle ücret kabul etmezdi. Koskoca vilayette bir iki doktorun bulunduğu devirlerde bile hekimi ilgilendiren vakaları hekime gönderen ve bu yüzden hekimlerde dahil olmak üzere herkes tarafından sevilir ve sayılırdı. Onun ismi yediden yetmişe tüm Rizelilerin kalbine yer edilmişti. Onun ilginç bir yanı da Türk Musikisine olan hayranlığı idi. Bir oğluna Keman (Yüksek Ziraat Mühendisi Hızır Nurik) bir oğluna (İlyas Nurik) ud dersi aldırmıştı. Bazı tatil günleri evinin arkasındaki bahçede şehrin ileri gelenlerine konserler verdirirdi. Mezarı Çay kur araştırma Enstitüsünün arkasındaki bahçededir.
Kaynak
Çaya Gönül Verenler Dr. Muharrem Öksüz ÇAYKUR Dergisi Sayı: 11- 1986
Nurikoğlu Halim Efendi Dr. Kerim Vardal Rize Haber Dergisi Ocak 1987
Not: Çaya Gönül Verenler yazı dizisiyle büyük vefa örneği gösteren Dr. Muharrem Öksüz'e teşekkür ediyorum. Rize'ye dair hatıralarını bize miras bırakan Dr. Dr. Kerim Vardal ve çaya gönül veren Hızır Nurik'i rahmetle minnetle anıyorum.