İçinde bulunduğumuz iletişim çağı, oyun ve eğlence araçlarının insan hayatına hükmettiği bir dönemdir. İletişim mekanizmaları insan zihnine her türlü eğlence, oyun, alışkanlık gibi unsurları aşılamakta, özellikle internet, sinema filmleri, müzik, radyo, video oyunları, bilgisayar gibi eğlencelerle birlikte beraber sanal hayat bazen gerçek hayatın yerine geçebilmektedir.
Çeşitli bilgisayar oyunları, sanal kahramanlar, alternatif sanal çevreler, sanal komşular özellikle genç insanları dünyanın her yerindeki düşünce, anlayış, fikir, doktrin, akım, yaşam biçimleri gibi birçok farklı eğilimle baş başa bırakmaktadır. Ayrıca insan yaşamında dinimizin belirlediği ölçüler içerisinde yaşanması gereken cinsel hayatın bütün sapkınlıkları, müstehcenlik, doğal dışı nitelikleri, gerçek hayatta yaşanılması mümkün olmayan sanal fantezileri ile gençleri bu alanda gerçek hayattan koparmakta, gençlerin zihnini körelterek adeta bir işgal bombardımanına tutmaktadır.
Bu baskıların altında ezilen genç beyin ve genç kuşaklar özgünlüğünü, yeteneklerini ve yaratılışına uygun olan doğallığını yitirmekte sanal alem ile gerçek alem arasında savrulmalar yaşamaktadır. Bunun akabinde içine çökmüş bir beyin, gençliğin dinamizmini kurutarak, okul, aile ve toplum yaşamında başarısız olmasına sebep olmaktadır. Böylelikle hayat ile ölüm arasında intihara elverişli bir insan prototipi ortaya çıkmaktadır.
Gençlerimizin sanal alemi bilgi amaçlı, ölçülü eğlence ve hikmet sevgisi arayışı açısından kullanmaları daha makuldür. Fakat bu ilkelerin önüne geçerek insan hayatını işgal edebilen sanal alem; insanın bilgi dünyasında bir bulanıklığa, zihninde bir kirlenmeye sebebiyet vermektedir. Bu durum meslek seçimi aşamasındaki gence olumsuz sonuçlar vermekte, öğrenim açısından zaman kaybına sebep olmaktadır. Ergenlik çağında sanal kahraman, hikaye, sinema, madde bağımlığı ve diğer eğlence türlerine özenen bazı gençlerin intihar düşüncesine kaydıkları ve teşebbüs ettikleri gözlemlenmektedir. İlahî takdirin çizgisi ışığında hayatın dizginlerini elinde tutan genç insan sanal alemin bu tür kötülüklerinin farkında olabilmeli, gençlik döneminin en önemli sermayesi olan zamanını kendi yararına sarf edecek bilinçte olacaktır. (Kaynak: DİB)