Bu yazı usta Gazeteci Orhan Uğuroğlu'nun Yeniçağ Gazetesinde yazdı. Dikkat çektiği kadarda çok önemli olduğu için sütunuma aldım.
Konu gündemde çok konuşulan HDP nin kapatılması. Yazı bu bakımdan çok önemli.
''Anayasa Mahkemesinin (AYM) kapatma kararı alması için gerekli oy oranı üçte iki çoğunluk gerektirir. Bir partinin kapatılması için 15 üyenin en az 10'unun oy vermesi gereklidir.
Şimdi AYM'nin üye yapısını açıklayayım.7 üye Abdullah Gül döneminde seçildi, 8 üye Recep Tayyip Erdoğan döneminde seçildi.
Af yasasının kararında gördük ki AYM üyeleri seçildikleri döneme göre de oy kullanıyorlar.
Erdoğan'ın birçok kez kızdığı AYM kararları da var biliyorsunuz.
HDP kapanır mı?
Şimdi gelelim HDP konusunda yaşanan siyasi tartışmalara. Bu konuda 2 önemli püf noktası var:
1. Kapanma. Bir partinin Genel Kurul toplayıp 'kapanma kararı' alması.
2. Kapatma. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Anayasa Mahkemesi'ne 'Kapatma Davası' açması.
Diyelim ki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı;
- Vatan Partisi'nin 3 başvurusu üzerine,
- MHP ve AK Parti'nin yapacakları başvuru üzerine,
- Ya da resen hazırladığı iddianame ile HDP'nin 'kapatılması' için dava açılması için başvuru yaptı.
Anayasa Mahkemesi'nin dava açtığını farz edelim.
HDP duruşmalar öncesi Genel Kurulu toplayıp 'Kapanma Kararı' alırsa bilinsin ki;
- AYM'de duruşmalar başlamadan dava düşüyor.
Dava düşünce;
- Milletvekilleri 'Siyaset Yasağı' almaktan kurtuluyor,
- HDP adı ile yeni bir parti kurulabiliyor,
- Aynı tüzük ve program kullanılabiliyor,
- Malları ve parası Hazineye gelir kaydedilmiyor.
- Aynı Kurucular Kurulu olabiliyor,
- Aynı Genel Başkan,
- Aynı Genel Merkez
- Tüm Milletvekilleri yeni HDP'ye girebiliyor.
Ve HDP yeni bir parti olduğu için yeni doğan çocuk gibi geçmişten sorumlu tutulup kapatılma davası açılamıyor.
AK Parti'nin eseri
Çünkü 1982 Anayasasının 84. Maddesinin son fıkrası şöyleydi:
- 'Anayasa Mahkemesi'nin kararında partinin kapatılmasına eylem ve sözleri ile sebebiyet verdiği belirtilen milletvekilinin üyeliği ile temelli olarak kapatılan siyasi partinin, kapatılmasına ilişkin davanın açıldığı tarihte, parti üyesi olan diğer milletvekillerinin üyeliği, kapatma kararının Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na tebliğ edildiği tarihte sona erer.'
-AK Parti iktidarı 2010 Anayasa değişikliği ile 'parti kapatma' şartlarını zorlaştırmak amacıyla bu hükmü kaldırdı.
Anayasa Mahkemesi 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 108. maddesini iptal etti. Yukarıda tek tek saydığım çok önemli maddeleri yazarken; AYM'nin 5 üyesinin şu karşı oy görüşlerinden yararlandım:
- Bir siyasi partinin Anayasa Mahkemesi'nce yeniden kapatılmasına karar verilemeyeceğinden bu maddenin düzenlenmesine gerek görülmüş ve Anayasa Mahkemesi'nin davayı yürüterek kapatma sebebi sabit olduğu takdirde kapatılma sonuçlarının hükme bağlanmasına olanak sağlanmıştır.
- Anayasa'nın 69. maddesinin sekizinci ve dokuzuncu fıkralarında belirtilen bir başka ad altında kurulamama ve beş yıl süreyle bazı siyasi hakları kullanamama, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 107. maddesi uyarınca da malların hazineye devri gibi olumsuz sonuçlarından kendisini koruyabilecek diğeri ise aynı olanağa sahip olamayacaktır.
Bu durumun, siyasi partiler arasında eşit, adil ve hakkaniyete uygun bir dengenin kurulmasını engelleyeceği açıktır.'
İşte tüm bu hukuki düzenlemeleri AK Parti 'kapatılırım' korkusu ile yaptı.
AK Parti ve MHP bugün neden HDP'nin kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvuru yapmıyor?
Yanıtı şudur:
- Anayasa Mahkemesi kapatma kararı vermezse 'HDP'yi aklarız' korkusu vardır…
- HDP kapatılsa dahi tüm kadrolarının siyasete devam etme imkanı vardır…
Sonuç olarak demem o ki; AK Parti, kendi kazdığı kuyuya düştü…
Haydi, AK Parti, haydi MHP sözde değil özde olun;
- 'HDP kapatılsın' diye başvurun…