Diyabet, diğer bir adıyla diabetes mellitus, kandaki şeker (glikoz) seviyesinin aşırı derecede yükselmesine (hiperglisemi) neden olan bir hastalıktır. Diabetes mellitus, Yunanca'da şekerli idrar anlamına gelir. Bunun nedeni kanda çok yoğun olan şekerin idrara karışmasıdır. Bu hastalık, kalıtsal ve çevresel etkenlerin birleşimi ile oluşur. Diyabet, birçok hastalığın oluşmasında birinci sırada rol alır. İnsanların sağlığını tehdit eden bu hastalık tüm dünyada yaygın şekilde görülmektedir ve tıbbi gelişmeler sayesinde maksimum derecede kontrol altında tutulmaktadır. Diyabeti kontrol altında tutabilmek için son dönemde yeni cihazlar da üretilmektedir. Bu cihazlar sayesinde hastaların kan şekeri ölçümleri sürekli ve anlık olarak yapılabilmektedir. Ölçüm sonuçları, mobil aygıtlara anlık olarak gönderilebilmekte veya internet üzerinden farklı veri tabanlarına kaydedilebilmektedir.
Pankreas, karın boşluğunda, omurganın bel bölümünün önünde yer alan salgı bezidir. Pankreas, yeterli miktarda insülin hormonu üretemediğinde veya üretilen insülin hormonunu vücutta etkili şekilde kullanılamadığında diyabet oluşur. Diyabetli bir hastada, kana geçen glikoz hücrelerde kullanılamaz ve glikozun kandaki seviyesi yükselir.
Kan Şekeri Ölçümünde Umut Verici Gelişmeler
Son dönemde tıp dünyasında, diyabetin tedavisiyle ilgili kaydedilen belirgin bir ilerleme söz konusu değildir. Bir asırdan daha yakın bir zaman önce, diyabet kontrol edilemez bir hastalık olarak görülüyordu ve özellikle "tip 1 diyabet" ölümcül bir hastalık olarak kabul ediliyordu. 1920'lerde insülinin keşfi ve hasta bireylerde kullanımı, diyabeti belirli bir ölçüde kontrol edebilme imkanı sağlamıştır. Ancak kan şekeri testi teknikleri o tarihten itibaren 50 yıl daha mümkün olmamıştır. Hasta bireyler yaklaşık son 40 yıldır kendi kan testlerini yaparak şeker oranlarını takip edebilmektedir.
Eskiden hastaların günlük yaşamları diyabetin tedavisi ve kontrol altında tutulması etrafında dönüyordu. Bu durum şırıngaları kaynatmak, hayvansal insülin formülasyonları, katı ve değişmez diyetler ve günlük spor aktiviteleriyle kan şekeri seviyelerini kısıtlı bir şekilde kontrol edebilmeyi içeriyordu. Son on yılda diyabetle ilgili önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Özellikle, hastaların kan şekeri seviyelerini kontrol edebilmeleri için geliştirilen cihazlar test için gereken zamanı oldukça aza indirmiştir. Saniyeler içinde ölçümler yaparak kandaki şeker miktarını test etmek mümkündür. Bu sayede insülin tedavisinin doğru zamanda ve şekilde uygulanabilmesi sağlanmaktadır. İnsülin tedavisinin amacı kandaki glikoz seviyesini normale getirmektir. Glikoz seviyesinin normale dönmesi komplikasyonların gelişme riskini azaltmaktadır.
Özellikle son birkaç yılda geliştirilen yeni cihazlar sayesinde kanda biriken glikoz miktarının tespit edilmesi ve kayıt altına alınması çok kolaylaşmıştır. Vücuda herhangi bir şey batırmadan ve dokuyu kanatmadan sürekli ölçüm sonucu alabilmek mümkün olmuştur. Hatta çıkan sonuçlara göre insülin uygulaması da otomatik hale dönüştürülmüştür. Cihazlar artık sürekli olarak vücuda bağlı şekilde durmaktadır ve anlık ölçümlerle ihtiyaç olan doğru miktardaki insülini kana vermektedir.
Yeni Cihazlar Diyabet Kontrolünü Kolaylaştırıyor
Yeni araştırmalar, sürekli kan şekeri ölçümü yapan sensörler ile insülin pompalarının birleştirilmesini sağlamıştır. Bu sayede takip ve tedavi daha düzenli yapılabilmektedir. Bu sistem önceki geleneksel yöntemlere göre kan şekeri kontrolünün daha iyi yapılabilmesini sağlamaktadır. Kandaki şeker miktarı yemekten önce ve uyku sırasında düşer, tokluk haline yükselir. Gün boyunca değişkenlik gösteren kan şekeri düzenli olarak ölçülmeli ve doğru bir şekilde kayıt altına alınmalıdır. Bu kayıtlar hekimler tarafından kontrol edilerek hastalığın seyri ve tedavi yöntemleri belirlenir. Maalesef hastalar ölçüm sonuçlarının doğru şekilde kaydedilmesi konusuna yeteri derecede riayet etmemektedir. Hasta yakınları ise sürekli olarak buna bir çözüm aramakla meşgul olurlar ve hastayı ikna etmeye çalışırlar. Ancak çoğu zaman başarısız olurlar. Geleneksel yöntemde ölçüm sonuçları hastalar tarafından manipüle edilebilir. Çünkü çıkan sonuçların takip çizelgesine doğru bir şekilde yazılması tamamen hastanın inisiyatifindedir. Hastalar, rutin doktor kontrolünden, hastaneye gitmekten veya insülin uygulamasından bıktıkları için ölçüm sonuçlarını farklı şekilde kayıt altına alabilmektedir. Bu sorunun çözümü için ihtiyaç olan şey otomatik olarak çalışan cihazlardır. Yeni üretilen bu cihazlar hastanın vücuduna bağlı kalır. Belirli sürelerde vücuda bağlı sensörlerin yenilenmesi gerekir. Bunun dışında cihazların kullanımı ve bakımı geleneksel yöntemlere göre oldukça kolaydır. Hasta inisiyatifini devre dışı bırakan bu sistemler günümüzde üretilmektedir ve herkesin ulaşabilmesi için makul fiyatlarda satılmaktadır. Diyabetle ilgili takip ve kontrolü kolaylaştıran bu cihazların genel adı mobil sağlık takip sistemidir. Bu cihazlar, yapılan ölçümleri hem kendi hafızalarına kaydeder hem de kişinin cep telefonuna gönderir. Bunun dışında, veri tabanlarına internet üzerinden kaydedilen ölçüm sonuçları istenildiğinde hastalar, hasta yakınları veya hekimler tarafından grafiksel olarak da incelenebilir. Böylece hastalığın toplumdaki dağılımı ve tedavi etkinliği istatistiksel olarak da değerlendirilebilir ve yeni tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesine katkı sağlayabilir. Diyabette kullanılan cihazlar dışında tansiyon aletleri, pulse oksimetre cihazları ve basküller gibi evde kullanılan birçok tıbbi cihaz da birbiriyle haberleşebilir veya ölçümleri internet üzerinden kayıt altına alabilir şekilde geliştirilmiştir. Yeni geliştirilen ve tamamen otomatik çalışan bu cihazların ölçümleri akıllı telefonlardan da takip edilebilmektedir. Ayrıca, ölçüm sonuçları hastanın yakınına veya primer hekimine SMS olarak gönderilebilir. Bu sayede bakıma ihtiyaç duyan hastalar sürekli olarak kontrol altında tutulabilir. Ölçüm sonuçları hayati değerlerin dışında olursa acil durum prosedürlerini hızlıca uygulamak mümkün olabilir. Bu cihazlar sayesinde ölçümler ve insülin uygulamaları otomatik hale dönüşmüştür. Bu durum hem verilerin doğru ve otomatik olarak işlenmesini hem de kişinin rahatsızlıklarının rutin bir iyileşme sürecine girmesini sağlamaktadır. Yapılan klinik çalışmalar, düzenli ölçümlerin ve sürekli takibin diyabet hastalarında olumlu sonuçlar doğurduğunu göstermektedir. Mobil takip sistemleri hem hastaların 24 saat kontrol altında olmasını ve ölçümlerini düzenli bir şekilde yapmasını hem de sürekli olarak aile ve doktor gözetiminde olmasını sağlamaktadır. Birbirleriyle iletişim kurabilen mobil tıbbi cihazlar artık sağlığımızın bir parçası olmuştur. Saat gibi kola takılabilen glikoz ölçümü yapan cihazlar da piyasaya sunulmuştur. Yakın bir zamanda diyabetli hastalar parmaktan kan alma yöntemiyle kan şekeri ölçmekten kurtulacaklardır. Mobil sağlık takip sistemlerine entegre edilebilen bu tip ürünler ile ölçümler otomatik olarak internet üzerinde saklanmaktadır. Bu da hastaların ve sağlık profesyonellerinin üzerindeki büyük bir yükü ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca hasta yakınlarına güven veren bir durum oluşturmaktadır. Bu sistemlere eklenen ücretsiz tıbbi danışma hizmetleri sayesinde de hasta veya hasta yakınları istedikleri an telefonun diğer ucunda bir uzman hekimle görüşme fırsatı bulabilmektedir.