GELİN AYLA FİLMİ YENİDEN HATIRLAYALIM

GELİN AYLA FİLMİ YENİDEN HATIRLAYALIM

İşte Ayla filmi ve o muh­te­şem ko­nu­su. Film, Kore Sa­va­şı'nda ya­şa­nan ger­çek ve çok dra­ma­tik bir hi­ka­ye­yi beyaz per­de­ye ta­şı­dı. 1950 yı­lın­da Kore'ye git­miş, 25 ya­şın­da bir Türk Ast­su­ba­yı Sü­ley­man Dil Bir­li­ği ile onun ka­nat­la­rı al­tı­na al­dı­ğı küçük bir Ko­re­li kızın hi­ka­ye­si bu.
Sü­ley­man, bu küçük kıza Çin­li­le­re karşı ver­dik­le­ri mü­ca­de­le es­na­sın­da rast­lar. Savaş ala­nın­da gi­decek hiç­bir yeri ol­ma­dı­ğı­nı öğ­ren­di­ği ço­cu­ğu ya­nı­na alır.
Kim­se­siz­dir, çünkü anne ve ba­ba­sı öl­dü­rül­müş­tür. Türk as­ke­ri, bu se­vim­li kıza Ayla is­mi­ni verir.
Türk­çe­yi de hemen söker, hatta ter­cü­man­lık bile yap­ma­ya baş­lar. 1-1.5 yıl bo­yun­ca Ayla'yı ya­nın­dan ayır­maz.
Bu ba­ba-kız iliş­ki­si son­lan­mak zo­run­da kalır. Elden çare gel­me­yin­ce Ayla'yı bir ye­tim­ha­ne oku­lu­na bı­rak­mak zo­run­da kalır.
Ve ara­dan 60 yıl geçer. O Türk as­ke­ri, 85 ya­şı­na gel­di­ğin­de, bu küçük kızın ne­re­de ol­du­ğu­nu, ya­şa­yıp ya­şa­ma­dı­ğı­nı öğ­ren­mek ister.
Türk-Ko­re Sa­va­şı Ga­zi­le­ri Der­ne­ği­ne, adı­mı­nı atar.
Elin­de­ki bütün fo­toğ­raf­la­rı ya­nın­da ge­ti­rir. Tek bil­di­ği ise ona Ayla is­mi­ni ver­di­ği. Türk as­ke­ri­nin üs­sün­de­ki tek yetim Ayla de­ğil­di.
Anne ve ba­ba­sı­nı kay­be­den 20 kadar yetim ço­cu­ğa da sahip çı­kıl­mış An­ka­ra Okulu ku­rul­muş ve on­la­rın ba­kım­la­rı, eği­tim­le­ri bu­ra­da sağ­lan­mış­tı.
Ço­cuk­ken öğ­ren­dik­le­ri Türk­çe marşı hala ez­be­re söy­le­ye­bi­li­yor­lar.
An­ka­ra Okulu öğ­ren­ci­le­rin­den bir adam, Türk as­ke­ri­nin okula ge­tir­di­ği Ayla'yı ha­tır­lar. Kore te­le­viz­yo­nu ile iş­bir­li­ği ya­pı­lır. Ayla'nın ka­pı­sı ça­lı­nır.
Ve Sü­ley­man ile olan fo­toğ­raf­la­rı gös­te­ri­lir. Fo­toğ­raf­lar­dan hemen tanır. Ha­tı­ra­lar can­la­nır. Hıç­kı­ra hıç­kı­ra ağ­la­ma­ya baş­lar…
Bun­dan sonra Sü­ley­man'ı, Kore hü­kû­me­ti ül­ke­ye davet eder. Be­ra­be­rin­de eşi ve 30 Türk Kore ga­zi­si de var­dır. Ga­zi­ler, bu­luş­ma­dan bir gün önce şe­hit­li­ği zi­ya­ret eder­ler. Ha­ya­tı­nı kay­be­den 741 genç­ten 462'si bu­ra­da­dır.
60 yıl önce Sü­ley­man'ın Ayla'yı bı­rak­mak zo­run­da kal­dı­ğı yerde bu­luş­ma ger­çek­le­şir. Sü­ley­man Amca, kendi el­le­riy­le Türk lo­ku­mu ye­di­ri­yor kızı Ayla'ya. Tıpkı 60 yıl önce de yap­tı­ğı gibi.
Sona eren has­re­tin ar­dın­dan ay­rı­lık vakti gelir. Sü­ley­man Amca, kı­zı­nın al­dı­ğı el­bi­se­yi giy­miş­tir. Ayla Anne ve ba­ba­sı­nı uğur­lar. Türk Ast­su­bay Sü­ley­man Dil Bir­li­ği'nin ver­di­ği adla ‘Ayla' yahut ger­çek adıy­la Kim Eunja, o gün­le­ri kı­sa­ca şöyle an­la­tı­yor;
Çok kü­çük­tüm, hava so­ğuk­tu. İlk gör­dü­ğüm­de benim için bir ya­ban­cıy­dı. Asker ol­du­ğu için biraz kork­muş­tum. Türk as­ker­le­ri bana Ayla is­mi­ni koydu ve bir­lik­te zaman ge­çir­me­ye baş­la­dık. Annem ve ba­ba­mın ne­re­de ol­du­ğu­nu bil­mi­yor­dum, ölü­ler mi ha­yat­ta­lar mı en ufak bir fik­rim yoktu. Hiç bi­le­me­dim. O buldu, as­ker­le­rin ya­nı­na gö­tür­dü. Onun­la daha yakın olduk, ona ‘baba' dedim. Bir­lik­te 15 ay ge­çir­dik. Kore'den gi­de­ce­ği­ni an­la­dı­ğım­da çok ağ­la­dı­ğı­mı ha­tır­lı­yo­rum. Adımı sor­duk­la­rın­da Ayla de­mi­şim. Bana şu anki is­mi­mi koy­du­lar, Kim Eunja oldum… O dra­ma­tik bu­luş­ma­yı da Ayla özet­le şöyle an­lat­tı: "Bizi Kore'deki An­ka­ra Parkı'nda bir araya ge­tir­di­ler. Kar­şı­ma çı­kın­ca şoke oldum. Ba­ba­mı ye­ni­den bul­muş­tum. O benim öz babam. Bu­luş­tuk. Ağ­lı­yor­duk. "Neden bu kadar uzun sürdü, neden daha önce gel­me­din, seni çok öz­le­dim?" dedim. Ağ­lı-yor­dum. Mek­tup­laş­ma­ya, bir­bi­ri­mi­ze fo­toğ­raf­la­rı­mı­zı gön­der­me­ye baş­la­dık. Artık Türk­çe ko­nuş­ma­yı unut­muş­tum. Sa­de­ce bir­kaç sayı say­ma­yı ve "Üs­kü­dar'a Gider İken" şar­kı­sı­nı ha­tır­lı­yor­dum. Hi­ka­ye­miz sa­de­ce bel­ge­sel ol­ma­dı, filmi de çe­kil­di. To­run­la­rım be­nim­le gurur du­yu­yor. Tür­ki­ye ve Güney Kore için; "Kar­deş ülke" di­yor­lar. Benim için Tür­ki­ye, baba ül­ke­si. Biz Türk as­ker­le­ri sa­ye­sin­de varız, Kore mil­le­ti ola­rak on­la­ra min­net­ta­rız.