GÖĞSÜNDE AYYILDIZLI ARMAYI TAŞIYAN OLİMPİYATLARA DAMGASINI VURMUŞ RİZELİ GÜREŞÇİLER

GÖĞSÜNDE AYYILDIZLI ARMAYI TAŞIYAN OLİMPİYATLARA DAMGASINI VURMUŞ RİZELİ GÜREŞÇİLER

Türk güreş ta­ri­hin­de Ri­ze­li gü­reş­çi­ler ba­şa­rı­la­rıy­la altın say­fa­lar açmış olim­pi­yat şam­pi­yon­luk­la­rı ka­zan­mış­tır. Mit­hat Bay­rak (2 kez), Kazım Ayvaz, Meh­met Akif Pirim olim­pi­yat şam­pi­yo­nu olmuş, ay yıl­dız­lı bay­ra­ğı­mı­zı gön­de­re ta­şı­mış­lar­dır. Ay­rı­ca Ri­ze­li Halil Kaya (2 kez) , Şeref Tü­fenk gümüş, Dur­sun Ali Erbaş bronz ma­dal­ya ka­zan­mış­lar­dır. Ay­rı­ca Türk gü­re­şi­ne büyük kat­kı­la­rı olan Ri­ze­li hem­şe­ri­miz Meh­met Yaşar Türüt de olim­pi­yat­lar­da ül­ke­mi­zi tem­sil et­miş­tir. Dünya ve olim­pi­yat­la­rı ye­tiş­ti­ren Rize ili son yıl­lar­da ses­siz­li­ği­ni ko­ru­mak­ta­dır. Çay­kur bün­ye­sin­de var olan güreş ta­kı­mın­da işi­nin ehli ho­ca­la­rın ol­ma­sı­na kar­şın o eski gün­le­rin geri gel­me­si için yet­ki­li­le­rin bu alana ya­tı­rım yap­ma­sı des­tek ver­me­si ge­rek­mek­te­dir.

OLİMPİYAT VE DÜNYA ŞAMPİYONU RİZE'NİN GU­RU­RU: KAZIM AYVAZ
1938 yı­lın­da Rize'de doğdu. Daha çocuk sa­yı­la­cak yaşta min­de­rin güçlü isim­le­ri Celal Atik, Mah­mut Ata­lay, İsmail Oğan'ı teker teker ye­ne­rek is­mi­ni du­yur­ma­ya baş­la­dı. Onun dö­ne­min­de de­niz­ci­lik, Ri­ze­li­ler ara­sın­da yay­gın­dı. O da de­ni­ze, gezip gör­me­ye me­rak­lıy­dı. Ge­mi­ci cüz­da­nı­nı ce­bi­ne koyar, ok­ya­nu­sa açı­lır, ye­ti­şir­se güreş kam­pı­na ka­tı­lır, seç­me­le­re girer, ra­kip­le­ri­ni yener, milli ta­kı­ma girer ve şam­pi­yon ola­rak yurda dö­ner­di. 1956 Olim­pi­yat­la­rı'na gi­de­cek­ti. Mit­hat Bay­rak, hem­şe­ri­si Kazım'ı ye­ne­mi­yor­du. O sı­ra­lar­da Ya­lo­va'daki kamp­ta 'ha­va­ga­zı' açık kal­mış, on sekiz ya­şın­da­ki Ayvaz, gaz­dan et­ki­len­miş ve olim­pi­yat­la­ra ka­tı­la­ma­mış­tı. 73 kilo, Kazım'ın esas sık­le­ti 1956 Olim­pi­yat­la­rı şam­pi­yo­nu Mit­hat'a ve­ril­di, O'nu da 79 ki­lo­ya sür­dü­ler. 1956 Olim­pi­yat­la­rı'na gö­tü­rül­me­di. İki yıl sonra Ma­ca­ris­tan'ın baş­şeh­ri Bu­da­peş­te'de dü­zen­le­nen Dünya Şam­pi­yo­na­sı'na ge­mi­den ine­rek ta­kı­ma girip de gitti.
HA­YAL­LERİ GER­ÇEK OLDU
Sev­di­ği ve is­te­di­ği 73 ki­lo­day­dı. 19 spor­cu ara­sın­da 2 kura nu­ma­ra­sı ile maç­la­rı­na baş­la­dı. İlk turda İsveç­li Ber­til Nyst­röm'ü sayı ile yendi, ikin­ci turda Bul­gar Mitu Pet­kov'u tuş­la­dı. O ta­rih­ler­de gre­ko­ro­men tür bir gü­reş­te Bul­ga­ris­tan'ı tem­sil eden bir spor­cu­yu tuş­la­ya­bil­mek, adeta 'hayal' den iba­ret­ti; Kazım, bunu ba­şar­dı. Üçün­cü turda Fin­lan­di­ya­lı Olavi Niemi, Ayvaz'ı yendi. Dör­dün­cü tur­da­ki Çek Jiri Mek­hed de da­ya­nık­lı bir spor­cuy­du. Üs­te­lik gre­ko­ro­me­ni iyi bi­li­yor­du. Finli'ye kay­be­den Kazım Ayvaz'ın elen­me­mek için mut­la­ka bu en­ge­li aş­ma­sı ge­re­ki­yor­du. Çek ra­ki­bi­ni tuşla ye­ne­rek kötü puan du­ru­mu­nu or­ta­la­dı. Be­şin­ci turda Rus Gri­go­ri Ga­ma­rik, us­ta­la­rın us­ta­sı Yu­gos­lav Ste­fan Hor­vat'la ka­pış­tı ve mü­sa­ba­ka­dan sayı ile galip ay­rıl­ma­yı ba­şar­dı. Ru­men­le­rin tarih bo­yun­ca ye­tiş­tir­di­ği en iyi gre­ko­ro­men­ci­ler­den biri sa­yı­lan Va­le­riu Bu­lar­ca'yı da Kazım Ayvaz'ın önüne sür­dü­ler. Bu­lar­ca, orta sık­le­tin dün­ya­da­ki en ender gö­rü­len gü­reş­çi­le­rin­den biri sa­yı­lan Kazım'a sayı ile ye­nil­mek üze­rey­ken jüri, kar­şı­laş­ma­nın be­ra­be­re ol­du­ğu­nu ilan etti.
DENİZ TUT­KU­NU ŞAMPİYON
Yarı fi­nal­de Bu­lar­ca, tek ka­la­rak tur ge­çer­ken Kazım Ayvaz, Rus Gri­go­ri Ga­ma­mik ile kol bağ­la­dı. 1956 Olim­pi­yat­la­rı'nun bu çetin Rus gü­reş­çi­si Kazım Ayvaz'a sayı ile ye­nil­di. Rumen Bu­lar­ca, Rus Ga­mar­nik'le ikin­ci­lik- üçün­cü­lük maçı atar­lar­ken mü­sa­ba­ka­la­rı­nı ta­mam­la­yan Kazım Ayvaz (2 tuş, 2 sayı ile ga­li­bi­yet, 1 be­ra­ber­lik, 1 ye­nil­gi) tri­bün­ler­de he­ye­can için­de bu mü­sa­ba­ka­yı iz­li­yor­du. Ga­ma­mik, bütün var­lı­ğı­nı min­der­le­re döktü ve hatta Rumen Bu­lar­ca'yı tuşla yendi ama bi­rin­ci­lik treni çok­tan kalk­mış, altın ma­dal­ya açık de­niz­le­rin, kar­lı-buz­lu ha­va­la­rın bir nu­ma­ra­lı tut­ku­nu Kazım Ayvaz'ın ol­muş­tu. Şam­pi­yo­na­dan hemen sonra Kazım yine uç­suz-bu­cak­sız de­niz­le­re açıl­dı. Ne ya­pı­yor­du? Sı­ra­dan ge­mi­ler­de tay­fa­lık, başka bir şey değil, ama bu ya­şan­tı­yı se­vi­yor­du. O yıl­lar­da "Ge­mi­ci Cüz­da­nı" çı­kar­ta­bil­mek bir hü­ner­di. Bunun için Top­ha­ne ta­raf­la­rı­na büyük pa­ra­lar öde­mek ge­re­ki­yor­du. Kazım 1961 Yo­ko­ha­ma Dünya Şam­pi­yo­na­sı'na ye­ti­şe­me­di. 1962 To­le­do Dünya Şam­pi­yo­na­sı'nın hangi ta­rih­ler­de ya­pı­la­ca­ğı­nı ge­mi­si İzmir li­ma­nı­na ya­naş­tı­ğın­da öğ­ren­di, hemen işini terk ede­rek milli takım kam­pı­na girdi.
YENDİĞİ BUL­GAR GÜREŞİ BI­RAK­TI
1958-1960 yıl­la­rı arası bo­şu­na geç­miş­ti. To­le­do'da 70 ki­lo­da ay yıl­dız­lı ma­yo­yu giyen Kazım Ayvaz, yirmi bir gü­reş­çi ara­sın­da yirmi nu­ma­ra­yı seçti ve ilk turda Da­ni­mar­ka­lı Keltd Mad­sen'ı sayı ile yendi. İkinci turda Bul­gar Gurov vardı. Ken­di­si­ne çok gü­ve­nen Gurov, Kazım Ayvaz'dan öyle bir sille yedi ki, bir daha Bul­gar ta­kı­mın­da onu gören ol­ma­dı. Ri­ze­li gü­reş­çi iki da­ki­ka için­de salto ile Bul­gar Gurov'un sır­tı­nı min­de­re ya­pış­tır­dı. Üçün­cü turda tek ka­la­rak tur geçti. İranlı Hü­se­yin ib­ra­hi­mi­an'ı da sayı ile ye­ne­rek ele­dik­ten sonra Mı­sır­lı Mah­mud İbra­him'le tu­tuş­tu.
İKİNCİ KEZ DÜNYA ŞAMPİYONU
Yarı fi­nal­de Mı­sır­lı gü­reş­çi­yi sayı ile yen­dik­ten sonra final kar­şı­laş­ma­sı­na ha­zır­la­nan Kazım Ayvaz, Rus Vla­di­mir Rosin'le ko­zu­nu pay­la­şır­ken, diğer yanda Yu­gos­lav Ste­fan Hor­vat da Bir­le­şik Ame­ri­ka­lı James Burke ile tu­tu­şu­yor­du. Hor­vat, Ame­ri­ka­lı Burke'yi sayı ile yendi, tuşla mağ­lup ede­bil­sey­di, altın ma­dal­ya­yı ala­cak­tı. Ama bunu ba­şa­ra­ma­dı. Böy­le­ce dört kötü pu­an­la fi­na­le gelen Kazım Ayvaz, Rus Vla­di­mir Rosin'i sayı ile ye­ne­rek bi­rin­ci­lik tah­tı­na ku­ru­lu­yor, Yu­gos­lav Hor­vat ikin­ci, Bir­le­şik Ame­ri­ka­lı Burke de üçün­cü olu­yor­lar­dı. Kazım Ayvaz, us­ta­lı­ğı­nı bir kez daha gös­te­ri­yor ve ikin­ci kez dünya şam­pi­yon­lu­ğu altın ma­dal­ya­sı ile ku­cak­la­şı­yor­du.
KAY­BET­MEYİ SEV­MEZDİ
Kazım, bir yıl sonra Hel­sing­borg'ta hiç gay­ret gös­ter­me­di. Yine 73 ki­lo­day­dı ama yap­tı­ğı iki mü­sa­ba­ka­yı da (Yu­nan­lı Mo­is­si­dis ile Nor­veç­li Ska­u­en) sayı ile kay­be­de­rek tri­bün­le­re çıktı. 1965 Tam­pe­re ta­kı­mı­na onu al­ma­dı­lar. Oysa o, 1964 Tokyo Olim­pi­yat­la­rı şam­pi­yo­nuy­du. 1960 Roma'da esas ki­lo­su yet­miş üç ol­du­ğu halde yet­miş do­kuz­da gü­reş­me­yi kabul etti. Roma'da yirmi dört gü­reş­çi ara­sın­da on nu­ma­ray­dı. İlk turda İtal­yan Mag­na­ni'yi tuş­la­dı. Daha sonra sı­ra­sıy­la Lük­sem­burg­lu Sc­hum­mer'i yine tuşa ge­tir­di, İranlı Man­sur Haz­re­ti Kha­dem'i sayı ile yendi. Çek Jiri Kor­ma­nik ki daha son­ra­ki yıl­lar­da bizim sek­sen yedi ki­lo­la­rı­mı­zı bile yen­miş­ti. Dör­dün­cü turda Kazım'ın kar­şı­sı­na çıktı. Kazım, tuşla galip geldi. Be­şin­ci turda Po­lan­ya­lı Do­bic­ki ile be­ra­be­re kal­ma­sı onu altın ma­dal­ya­dan etti. Bütün güreş ar­zu­su kaçtı. Zaten, ya­ra­dı­lış ola­rak anın­da çö­zü­len ve ka­ram­sar­lı­ğa ka­pı­lan bir ki­şiy­di. Yarı fi­nal­de Bul­gar Di­mi­tar Dob­rev, al­lem-ka­lem ga­li­bi­ye­ti aldı. Dob­rev gibi Rumen İon Ta­ra­nu da 79 ki­lo­nun yer­le­şik spor­cu­la­rıy­dı, vü­cut­la­rı bu ki­lo­ya alı­şık­tı. Üçün­cü­lük kar­şı­laş­ma­sın­da, hiç­bir zaman ikin­ci ya da üçün­cü olmak is­te­me­di­ğin­den Rumen Ta­ra­nu'ya bronz ma­dal­ya­yı adeta ar­ma­ğan ede­rek dör­dün­cü­lü­ğe düştü.

ONDAN VAZ­GEÇ­MEDİLER
Tokyo'da çok sev­di­ği 70 ki­lo­ya ye­ni­den indi. Al­man­ya ve İsveç'te, açık de­niz­ler­de gur­bet­çi­lik ya­şar­ken milli ta­kı­ma alın­ma­sı ger­çek bir ha­di­sey­di. İstan­bul Orman Fa­kül­te­si'ndeki kamp­ta Adil Gün­gör'le çetin seç­me­ler yap­tı­lar. Hatta Adil, bir seç­me­de (2-1) Kazım'a üstün geldi. Ne var ki, Adil, Kazım'ın güreş sti­li­ni bi­li­yor, aynı za­man­da o gün­ler­de­ki yer­le­şik fikre göre dış ka­pış­ma­lar­da ba­şa­rı ka­za­na­mı­yor­du. O halde milli ta­kı­ma Kazım Ayvaz gibi daha önce iki kez dünya şam­pi­yon­lu­ğu ka­zan­mış bi­ri­ni al­mak­ta yarar ola­cak­tı. Bu ko­nu­da­ki karar, Dev­let Ba­ka­nı Malik Yolaç ile fe­de­ras­yon baş­ka­nı Suat Bo­la­yır ve Baş Ant­re­nör Celal Atik'ten çıktı.
US­TA­LA­RIN US­TA­SI
Tokyo min­der­le­rin­de on dokuz gü­reş­çi yer aldı. Kazım Ayvaz, bu on dokuz spor­cu ara­sın­da on sekiz nu­ma­ra­ya yer­leş­ti. Çok iyi bir ku­ray­dı bu. İlk turda Mı­sır­lı Mah­mut İbra­him'i sayı ile yendi. Rus Davit Gvan­sa­lad­ze'yi sayı ile, tek ka­la­rak tur geçti, Rumen Ve­le­riu Bu­lar­ca'yı sayı ile yen­mek üzere iken son sa­ni­ye­ler­de ra­ki­bi­ne be­ra­ber­lik pu­anı­nı ar­ma­ğan etti. Zaten, Bu­lar­ca, Kazım Ayvaz'ın sa­ye­sin­de Rumen milli ta­kı­mı­na gir­miş­ti. 1964 yı­lın­da Kös­ten­ce'de dü­zen­le­nen Bal­kan Şam­pi­yo­na­sın­da Kazım Ayvaz, ya­şan­tı­sın­da ilk ve son kez ola­rak ikin­ci ol­muş­tu. Bi­rin­ci­li­ği kapan Bu­lar­ca, böy­le­ce Kazım'ın yar­dı­mıy­la Tokyo Ta­kı­mı­na gi­re­bil­di. Spor­cu­muz, Bul­gar İvan iva­nov'u sayı ile ye­ne­rek son de­re­ce güçlü bir en­ge­li daha aştı. Yarı fi­nal­de Japon Fu­ji­ta, tek ka­la­rak tur ge­çer­ken Kazım Ayvaz, maç­la­rı­nı ta­mam­la­mış mü­sa­ba­ka­la­rı iz­li­yor­du. Bu turda Bu­lar­ca, Rus Gvan­sa­lad­ze'i sayı ile yendi. Japon Fu­ji­ta, daha sonra Gvan­sa­lad­ze'ye sayı ile ye­nil­di. İkin­ci­lik, üçün­cü­lük kar­şı­laş­ma­sın­da Rumen Bu­lar­ca, Japon Fu­ji­ta'yı bütün uğ­raş­ma­la­rı­na rağ­men ye­ne­me­di. Bir ba­kı­ma bu ne­ti­ce işine de ge­li­yor, ha­kem­le­re aktif gö­rün­me­ğe ça­lı­şı­yor­du, bu iki spor­cu­nun be­ra­be­re kal­ma­la­rın­dan sonra Fu­ji­ta, dör­dün­cü, Rus Gvan­sa­lad­ze üçün­cü, Rumen Bu­lar­ca ikin­ci ve us­ta­la­rın us­ta­sı Kazım Ayvaz da şam­pi­yon olu­yor­lar­dı. 19 Ocak 2020 ta­ri­hin­de İsveç'in Hel­sing­borg şeh­rin­de vefat etti.
KAZIM AYVAZ'IN BA­ŞA­RI­LA­RI
1958 yılı Bu­da­peş­te, Ma­ca­ris­tan'da Gre­ko­ro­men stil 73 Kg'da Dünya Bi­rin­ci­si. 1959 yılı İstan­bul'da Gre­ko­ro­men stil 73 Kg'da Bal­kan Bi­rin­ci­si. 1960 yılı Bur­gaz'da Ser­best stil 73 Kg'da Bal­kan İkin­ci­si
1960 yılı Roma Olim­pi­yat­la­rı'nda Gre­ko­ro­men stil 79 Kg'da Dör­dün­cü­sü, 1962 yılı To­le­do, ABD'de Gre­ko­ro­men stil 70 Kg'da Dünya Bi­rin­ci­si, 1964 yılı Tokyo Olim­pi­yat­la­rı'nda Gre­ko­ro­men stil 70 Kg'da Olim­pi­yat Bi­rin­ci­si, 1964 Yılı Kös­ten­ce, Ro­man­ya'da Gre­ko­ro­men stil 70 Kg'da Bal­kan İkin­ci­si, 1966 yılı Essen Fe­de­ral Al­man­ya'da Gre­ko­ro­men stil 70 Kg'da Av­ru­pa Dör­dün­cü­sü, 1966 yılı To­le­do, ABD'de Gre­ko­ro­men stil 70 Kg'da Dünya Al­tın­cı­sı, Me­ka­nın cen­net olsun Koca Şam­pi­yon
MİTHAT BAY­RAK'IN HA­YA­TI
3 Mart 1929 ta­ri­hin­de Ada­pa­za­rı'nda dün­ya­ya geldi. Aslen Ri­ze­li­dir. Spora Ada­pa­za­rı'nda öğ­re­nim ya­par­ken fut­bol oy­na­ya­rak baş­la­dı. Önce Ada Genç­lik sonra da Sa­kar­ya Gü­neşs­por ta­kım­la­rın­da oy­na­dı. 1948'de Gü­neşs­por ku­lü­bün­de gü­re­şe baş­la­dı. 1949'da 72 ki­lo­da Tür­ki­ye İkin­ci­si oldu. 1954'te Türk milli güreş ta­kı­mı­na se­çil­di. Gre­ko­ro­men sti­lin­de Tür­ki­ye'nin en ba­şa­rı­lı gü­reş­çi­le­rin­den biri ola­rak ken­di­ni gös­ter­di. 1956 Mel­burn ve 1960 Roma olim­pi­yat­la­rın­da 73 kilo şam­pi­yon­luk­la­rı­nı ka­za­na­rak iki altın ma­dal­ya elde etti. Ay­rı­ca 1956 Dünya Ku­pa­sı, 1959 Bal­kan Şam­pi­yo­na­sı ve 1959 Ak­de­niz Oyun­la­rı'nda gümüş ma­dal­ya ka­zan­dı.
Milli spor­cu Bay­rak, ka­ri­ye­ri bo­yun­ca Ga­zan­fer Bilge, Meh­met Oktav, Hü­se­yin Erk­men ve Celal Atik gibi ant­re­nör­ler ile ça­lış­mış­tır. 20 Nisan 2014 ta­ri­hin­de Al­man­ya'nın Dort­mund şeh­rin­de vefat et­miş­tir. An­ka­ra'da Kar­şı­ya­ka Me­zar­lı­ğı'nda top­ra­ğa ve­ril­miş­tir.
MİTHAT BAY­RAK'IN BA­ŞA­RI­LA­RI
1955 - Bar­ce­lo­na Ak­de­niz Oyun­la­rı 73 Kg Dör­dün­cü­sü
1956 - Mel­bo­ur­ne Olim­pi­yat­la­rı 73 Kg Şam­pi­yo­nu
1959 - Bey­rut Ak­de­niz Oyun­la­rı 73 Kg İkin­ci­si
1959 - İstan­bul Bal­kan Şam­pi­yo­na­sı 79 Kg İkin­ci­si
1960 - Roma Olim­pi­yat­la­rı 73 Kg Şam­pi­yo­nu

MEH­MET AKİF PİRİM GU­RU­RU­MUZ OLDU
1968 yı­lın­da Rize'de dün­ya­ya geldi. İlko­ku­la gi­der­ken ka­fa­sı­na iyi bir gü­reş­çi ol­ma­yı koy­muş­tu. Her­kes oku­lu­nu ba­şa­rıy­la bi­tir­me­ye uğ­ra­şır­ken, Pirim iyi bir gü­reş­çi olmak dü­şün­ce­siy­le plan­lar yap­ma­ya baş­la­mış­tı bile. Gü­re­şe 1986 yı­lın­da Rize Çay­kur Ku­lü­bü'nde baş­la­dı. 1964 Tokyo Olim­pi­yat­la­rı'ndan sonra yirmi sekiz yıl olim­pi­yat­lar­da altın ma­dal­ya­ya has­ret kalan Tür­ki­ye'nin has­re­ti, 1992 Bar­ce­lo­na Olim­pi­yat­la­rı'nda 62 ki­lo­da altın adam ola­rak kür­sü­ye çıkan Meh­met Akif Pirim ile din­miş­ti. Olim­pi­yat şam­pi­yon­lu­ğu­nu ka­za­nan Pirim; Sedat Si­ma­vi Spor Ödülü ile de ba­şa­rı­sı­nı zen­gin­leş­tir­di. 1995 yı­lın­da va­ta­ni gö­re­vi­ni ye­ri­ne ge­tir­mek üzere as­ke­re gitti. Aynı yıl İtalya'da ya­pı­lan as­ke­ri olim­pi­yat­lar­da bi­rin­ci oldu. Gös­ter­di­ği ba­şa­rı ve tec­rü­be­sin­den do­la­yı Ame­ri­ka'da ya­pı­lan olim­pi­yat­la­ra gö­tü­rül­dü. Çok iyi maç­lar çı­kar­tan ve hiç ye­nil­gi al­ma­yan Pirim ha­kem­le­re yenik düştü. Grup fi­na­lin­de 1-1 biten maçı ha­kem­ler Bul­gar gü­reş­çi­ye ver­di­ler. Pirim ancak olim­pi­yat üçün­cü­sü ola­bil­di. 1997'de ise ka­tıl­dı­ğı Ak­de­niz oyun­la­rın­da bi­rin­ci oldu. Ra­kip­le­ri­ne karşı ayak­ta bele girme, tek kol, künde'yi iyi yapan Pirim spor­cu­lu­ğu sü­re­sin­ce 48, 52 ,57 ve 62 ki­lo­da gü­reş­ti. Halk Ban­ka­sı, Çay­kur Rize, An­ka­ra TMO ku­lüp­le­rin­de mayo giydi. Ava çık­ma­yı, kitap oku­ma­yı ve tar­tış­ma­yı seven Meh­met Akif Pirim'e göre şam­pi­yon­lu­ğa giden yol, inan­mak­tan ve bi­lim­sel ça­lış­mak­tan ge­çi­yor. Ka­ri­ye­ri bo­yun­ca ant­re­nör­le­ri: Bay­ram Ali Ka­ra­ali, Osman Des­te­ba­şı, Sa­pu­nov Ge­nady, Bilal Tabur, Ömer Suzan, Meh­met Acak, Haluk Koç, Yakup Topuz'dur. Meh­met Akif Pirim adına her yıl Rize'de Ulus­la­ra­ra­sı Yıl­dız­lar Gre­ko­ro­men Güreş Şam­pi­yo­na­sı dü­zen­len­mek­te­dir.
RUS'U MİNDERE YA­PIŞ­TIR­DI
O dönem ef­sa­ne ant­re­nör Sa­pu­nov'la ça­lı­şan Meh­met Akif Pirim, olim­pi­yat­lar­dan 1 yıl önce 1991 yı­lın­da Bul­ga­ris­tan'ın Varna şeh­rin­de ya­pı­lan dünya şam­pi­yo­na­sın­da Rus gü­reş­çi­ye 1-0 ön­dey­ken basit bir hata ile ye­ni­le­rek şam­pi­yon­lu­ğu kay­be­der ve ikin­ci olur. Ho­ca­sı Pirim'e, 'Onu ye­ne­bi­lir­sin, bir daha kar­şı­laş­tı­ğı­nız­da ye­ne­cek­sin, tamam mı?" der. Pirim de "tamam hocam, ye­ne­ce­ğim" diye cevap verir. Ve tek amacı Dünya şam­pi­yo­na­sın­da ye­nil­di­ği Rus gü­reş­çi­yi kar­şı­sı­na ilk çık­tı­ğı yerde de­vir­mek olan Meh­met Akif Pirim, 1 yıl bo­yun­ca ho­ca­sı Sa­pu­nov'un ne­za­re­tin­de çok ama çok ça­lı­şır. 1992 yılı ya­zın­da Bar­ce­lo­na Olim­pi­yat­lar'ı gelip çatar. Pirim'in kar­şı­sı­na 1 yıl önce ye­nil­di­ği Rus çıkar ve onu ye­ne­rek ama­cı­na ula­şır. Meh­met Akif, Rus'u yenip kendi ama­cı­nı ger­çek­leş­tir­miş ol­muş­tur ama ne büyük bir iş ba­şar­dı­ğı­nı, Tür­ki­ye'ye dön­dük­ten sonra an­la­ya­cak­tır.
MEH­MET AKİF PİRİM'IN BA­ŞA­RI­LA­RI
1988 yılı Walbrzych Po­lan­ya Av­ru­pa Gre­ko-Ro­men stil 57 Kg'da 7.si, 1991 yılı Asc­haf­fen­burg Al­man­ya Gre­ko-Ro­men stil 62 Kg'da Av­ru­pa 9.su, 1991 yılı Atina Yu­na­nis­tan Gre­ko-Ro­men stil 62 Kg'da Ak­de­niz Oyun­la­rı 1.si, 1991 yılı Varna Bul­ga­ris­tan Gre­ko-Ro­men stil 62 Kg'da Dünya 2.si, 1992 yılı Ko­pen­ha­gen Da­ni­mar­ka Gre­ko-Ro­men stil 62 Kg'da Av­ru­pa 7.si, 1992 Ba­ce­lo­na Olim­pi­yat­la­rın­da Gre­ko-Ro­men stil 62 Kg'da 1.si, 1993 yılı Aagde Fran­sa Gre­ko-Ro­men stil 62 Kg'da Ak­de­niz Oyun­la­rı 1.si, 1995 yılı Be­son­con Fran­sa Gre­ko-Ro­men stil 62 Kg'da Av­ru­pa 6.sı, 1996 yılı Bu­da­peş­te Ma­ca­ris­tan Gre­ko-Ro­men stil 62 Kg'da Av­ru­pa 5.si, 1996 yılı At­lan­ta Olim­pi­yat­la­rı Gre­ko-Ro­men stil 62 Kg'da 3.sü, 1997 yılı Bari İtalya Gre­ko-Ro­men stil 63 Kg'da Ak­de­niz Oyun­la­rı 1.si
TARİHE HÜK­ME­DEN DEMİR YÜ­REKLİ PEHLİVAN: HALİL KAYA
Ri­ze­li Gü­reş­çi­ler­le il­gi­li güzel bir ar­şi­ve sahip ol­ma­ma rağ­men Meş­hur Gü­reş­çi Halil Kaya'nın Ri­ze­li ol­du­ğu­nu bil­mi­yor­dum. Güreş ta­ri­hiy­le il­gi­li arşiv yapan Ri­ze­li­ler bo­yu­tun­da da bana yar­dım­cı olan ar­ka­da­şım, Halil Kaya ar­şi­vi­ni şah­sı­ma he­di­ye et­me­siy­le Ri­ze­li, Mal­pet­li (De­re­pa­zar­lı) ol­du­ğu­nu öğ­ren­dim.
DEMİR YÜ­REKLİ PEHLİVAN
Ga­ze­te­ci Nu­ret­tin Güler ondan Ta­ri­he hük­me­den demir yü­rek­li peh­li­van ola­rak söz edi­yor­du. Halil Kaya, 1948 Lond­ra Olim­pi­yat Oyun­la­rın­da gre­ko­ro­men gü­reş­te Gre­ko­ro­men 52 - 57 kg'da gümüş ma­dal­ya ka­zan­mış­tır. Bu ba­şa­rı son­ra­sı yurda dö­nün­ce İstan­bul'da Ga­la­ta köp­rü­sü üze­rin­de omuz­da ta­şın­mış, hal­kın yoğun il­gi­siy­le kar­şı­laş­mış­tı. Ef­sa­ne gü­reş­çi Yaşar Doğu'nun en sa­mi­mi ar­ka­da­şıy­dı… 1950 yı­lın­da ya­pı­lan olim­pi­yat­lar­da ikin­ci­si oldu.
TÜRK GİBİ KUV­VETLİ
Türk gibi kuv­vet­li sö­zü­nü dün­ya­ya bir kere daha ta­nı­tan demir ku­şak­lı cihan peh­li­van­la­rı­mız­dan bi­ri­si de hiç şüp­he­siz ki Halil Kaya ol­muş­tu. 1948 Lond­ra Olim­pi­yat­la­rın­da ayağı sakat ol­du­ğu halde son ma­çı­nı Mı­sır­lı­ya karşı ya­pı­nı ve iki bir gü­re­şi kay­be­de­rek dünya üçün­cü­sü ol­muş­tur. Fakat bu ta­lih­siz­li­ği­nin acı­sı­nı, Son Türk - İsveç kar­şı­laş­ma­la­rın­da, yani Güreş İhti­sas Ku­lü­bü saf­la­rın­da yer ala­rak dünya şam­pi­yo­nu Pet­ter­sen'le yap­tı­ğı gü­re­şin­de almış ve şam­pi­yo­nu adeta min­der­de fır­tı­na­ya tu­tu­lan yap­rak gibi yer­le­re çal­mış­tır. Kaya, hiç bir gü­reş­çi­ye nasip ol­ma­yan bir cev­her­di. O üstün spor­cu­lu­ğu genç yaşta gü­re­şi bı­ra­ka­rak ken­di­si­ni spor­cu ye­tiş­tir­me­ye ada­mış, Türk spo­ru­na büyük kat­kı­lar sağ­la­mış­tır.
HO­CA­LA­RIN HO­CA­SI MEH­MET TÜRÜT
İETT güreş ta­kı­mı­nın önce spor­cu­su sonra da uzun yıl­lar ho­ca­sı olan Türüt, 1945 yı­lın­da İzmir'in Kar­şı­ya­ka il­çe­sin­de doğdu. Aslen Rize Am­bar­lık kö­yün­den­dir. Öğ­re­ni­mi­nin ar­dın­dan İETT'de işçi kad­ro­sun­da spor­cu ola­rak gö­re­ve baş­la­dı. Top­ka­pı ga­ra­jın­da kan­tin gö­rev­li­si ola­rak ça­lış­tı. 1972 yı­lın­da Münih'te ya­pı­lan olim­pi­yat­lar­da ül­ke­mi­zi tem­sil etti. Gre­ko-ro­men stil­de, 75 ki­lo­da Ar­jan­tin­li Gon­za­les´i 2 da­ki­ka 20 sa­ni­ye­de tuşla yen­dik­ten sonra Bul­gar Kolev ve Çek Macha´ya sayı he­sa­bıy­la ye­nil­di ve elen­di. Gü­reş­çi­si ol­du­ğu İETT ta­kı­mın­da daha sonra uzun yıl­lar ho­ca­lık yaptı ve dünya ça­pın­da ba­şa­rı­lı gü­reş­çi­ler ye­tiş­tir­di. Ge­çir­di­ği kalp krizi so­nu­cu ha­ya­tı­nı kay­bet­ti. Türüt aile­sin­de Sedat ve Osman adlı iki gü­reş­çi daha var­dır.
ADI İYİDERE'DE YA­ŞA­TI­LAN ŞAMPİYON DUR­SUN ALİ ERBAŞ
Dur­sun Ali Erbaş, 1933 yı­lın­da Rize'nin, İyi­de­re İlçesi Yap­rak­lar Ma­hal­le­sin­de dün­ya­ya geldi. 1947'de gel­di­ği İstan­bul'da Fes­ha­ne'deki güreş ku­lü­bün­de gü­re­şe baş­la­dı. 1956 Mel­bo­ur­ne Olim­pi­yat­la­rın­da Gre­ko­ro­men da­lın­da 52 kg. da bronz ma­dal­ya ka­zan­dı.1959′da Ak­de­niz Oyun­la­rı ve Bal­kan şam­pi­yo­nu oldu. 1960′ta Bal­kan üçün­cü­lü­ğü­nü elde etmiş, Tür­ki­ye ve Rize'nin gü­reş­te ül­ke­si­ne önem­li ta­ri­hi ma­dal­ya­lar ka­zan­dı­ran gü­reş­çi­siy­di. Ka­ri­ye­ri bo­yun­ca dünya, Ak­de­niz ve Bal­kan şam­pi­yon­la­rın­da ma­dal­ya­lar ka­za­nan Dur­sun Ali Erbaş, 1965 yı­lın­da gü­re­şi bı­rak­tı ve ti­ca­ret­le uğ­raş­tı. Milli Gü­reş­çi, mer­hum 2011 yı­lın­da, İstan­bul'da dü­zen­le­nen Dünya Güreş Şam­pi­yo­na­sı'na, Çay­kurs­por Ku­lü­bü Mü­dü­rü ola­rak ka­tıl­mış­tı. Genç­lik ve Spor Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan ismi doğ­du­ğu İlçe İyi­de­re'de adına ku­ru­lan Dur­sun Ali Erbaş Güreş Eği­tim Mer­ke­zi Ri­ze­li gü­re­şi­ci­le­ri ye­tiş­tir­me­ye devam edi­yor. 2014 yı­lın­da vefat eden Erbaş'ın me­za­rı Mal­te­pe Ba­şı­bü­yük Me­zar­lı­ğı'nda­dır.
ŞEREF TÜ­FENK
22 Eylül 1983 ta­ri­hin­de Rize'de doğdu. 1.72 m bo­yun­da, 80 kg. dır. Rize Çay­kur Güreş ta­kı­mın­da fi­liz­len­miş ye­tiş­miş, İstan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­yes­por'da da güreş yap­mış­tır. Atina 2004 Yaz Olim­pi­yat­la­rı'nın 74 kg er­kek­ler gre­ko­ro­men güreş ya­rış­la­rı­nı 8. ta­mam­la­mış­tır. İzmir 2005 Yaz Oyun­la­rı'nda 74 kg gre­ko­ro­men ya­rış­la­rı fi­na­lin­de Po­lon­ya­lı ra­ki­bi Ra­dos­law Trusz­ko­ws­ki'yi mağ­lup ede­rek altın ma­dal­ya­ya ulaş­mış­tır.
Tam­pe­re'de, ger­çek­le­şen 2008 Av­ru­pa Güreş Şam­pi­yo­na­sı 74 kg er­kek­ler gre­ko­ro­men güreş fi­na­lin­de Macar ra­ki­bi Peter Bacsi'ye ye­ni­le­rek gümüş ma­dal­ya elde et­miş­tir. Pekin 2008 Yaz Olim­pi­yat­la­rı kap­sa­mın­da 13 Ağus­tos günü güreş mü­ca­de­le­si­nin ilk tur ele­me­le­rin­de Azeri ra­ki­bi İlgar Ab­du­lov'a 2-0 ye­nil­miş­tir.