Tarih: 01.11.2021 10:35

RİZE GÜNEŞSPOR FUTBOLUMUZDA DOĞAN "GÜNEŞ" VE FUTBOLUN ÇORÇİL'İ ŞEMSİ ÇEPNİ

Facebook Twitter Linked-in

1948 Ta­ri­hin­de Rize fut­bo­lun­da bir ‘Güneş' do­ğu­yor­du…
Adı gibi ışıl­tı­lar saçan Gü­neşs­por, Rize fut­bo­lun­da pek çok gence spor ocak­lı­ğı yap­tı­ğı gibi, par­lak ba­şa­rı­la­rı ile gurur kay­na­ğı oldu. Türk Fut­bo­lu­nun ilk dö­nem­le­rin­de ‘Güneş', pek çok ili­miz­de çok se­vi­len bir kulüp ismi ola­rak be­nim­sen­miş, bu adla pek çok spor yu­va­sı spo­ru­mu­za hiz­met ver­miş­tir. Rize Gü­neşs­por 1 Nisan 1948 Ta­ri­hin­de ku­rul­du. Ku­ru­cu­su ve Baş­ka­nı Şem­set­tin Çepni, Rize'nin ilk fut­bol­cu­la­rın­dan­dı. ‘Fut­bo­lun Cör­çil'i' ola­rak da ni­te­le­nen Çepni, bir dönem Beden Ter­bi­ye­si İl Mü­dür­lü­ğü gö­re­vi­ni de yü­rüt­müş­tü. Sö­zü­nün eri, mert ve say­gın ki­şi­li­ğin­den do­la­yı Şem­set­tin Hoca diye anı­lır­dı. Güneş Mat­ba­ası ve Güneş Ga­ze­te­si­nin sa­hi­biy­di.
YIL­DIZ­LAR TOP­LU­LU­ĞU
Yavuz Şim­şek ve Şenol Birol'un ilk du­ra­ğı Gü­neşs­por'du.
1949 yı­lın­dan baş­la­mak üzere Meh­met Salih Şamlı, uzun yıl­lar Gü­neşs­por'un ka­le­si­ni ko­ru­ya­rak, ku­lü­bün simge isim­le­rin­den biri oldu. Ab­la­sı Rize'ye tayin olan Yavuz Şim­şek (1963), Gü­neşs­por'daki yö­ne­ti­ci­le­rin dik­ka­ti­ni çe­ki­yor­du. Gü­neşs­por'la ilk se­zo­nun­da Rize Lig şam­pi­yon­lu­ğu­nu elde edi­yor­du. Şenol Birol'un ya­nı­sı­ra, Manc­hes­ter Fa­ti­hi ola­rak da ün­le­nen, Fe­ner­bah­çe'nin eski ka­le­ci­le­rin­den Yavuz Şim­şek'in ta­kım­dan ye­tiş­me­le­ri, Gü­neşs­por için sü­rek­li bir gurur kay­na­ğı ol­muş­tu. Ay­rı­ca Bey­koz'da da top koş­tur­muş olan Ay­va­za­ğa Recep Ali Ayvaz Gü­neşs­por pa­tent­li idi. Ay­rı­ca si­ya­set dün­ya­sı­nın renk­li ismi Güm­rük ve Tekel Eski Ba­ka­nı Tun­cay Ma­ta­ra­cı ile Ri­zes­por iki ku­ru­cu­su Mu­har­rem Kürk­çü ve Atıf Ta­vi­loğ­lu Gü­neşs­por for­ma­sı­nı ba­şa­rı ile ta­şı­mış­lar­dı.
TÜRK FUT­BO­LU­NUN YIL­DI­ZI YAVUZ ŞİMŞEK BİR ŞEMSİYE KAR­ŞI­LI­ĞI RİZE GÜ­NEŞS­POR'A TRANS­FER OL­MUŞ­TU

Türk fut­bo­lu­nun unu­tul­maz yıl­dız­la­rın­da Yavuz Şim­sek'in fut­bol ha­ya­tı­nın ilk du­rak­la­rın­dan bi­ri­nin Rize Gü­neşs­por ol­du­ğu­nu bi­li­yor muy­du­nuz? Yavuz Şim­şek, 1967-77 yıl­la­rı ara­sın­da on yıl Fe­ner­bah­çe ka­le­si­ni ko­ru­du. 251 kar­şı­laş­ma­da yer aldı. 1967-68 se­zo­nun­da Av­ru­pa Şam­pi­yon Ku­lüp­ler Ku­pa­sı ilk tu­run­da Manc­hes­ter City ile 18 Eylül 1968'de oy­na­nan ilk kar­şı­laş­ma­da ba­şa­rı­lı bir oyun ser­gi­le­di. Manc­hes­ter Fatih'i ola­rak anıl­ma­ya baş­lan­dı. Manc­hes­ter ile ya­pı­lan ikin­ci kar­şı­laş­ma­nın 2-1 ka­za­nıl­ma­sıy­la Fe­ner­bah­çe'nin 2. tura geç­me­sin­de önem­li bir pay sa­hi­bi oldu. Fe­ner­bah­çe'de 4 Lig şam­pi­yon­lu­ğu ya­şa­dı. Yavuz Şim­şek, fut­bol­cu­lu­ğun yanı sıra, renk­li ka­rak­te­ri ile de dik­kat çek­miş­ti. Şim­şek, Kemal Sunal'ın ‘Gol Kralı' fil­min­de ‘Duvar Ahmet' ka­rak­te­ri­ni can­lan­dır­mış­tı. Ay­rı­ca fut­bol­cuy­ken şar­kı­cı­lık da yaptı. İzmir'de Fuar'a, Zeki Müren'in alt kad­ro­sun­da yer aldı. Ba­şa­rı­lı bir ka­le­ci ol­du­ğu için mil­yon­lar­ca hay­ra­nı vardı. Hay­ran­la­rı onu din­le­me­ye ge­li­yor­du. Müren, ken­di­si­ni kıs­ka­nıp bir son­ra­ki tur­ne­ye ça­ğır­ma­dı.
BİR ŞEMSİYE KAR­ŞI­LI­ĞI RİZE GÜ­NEŞS­POR­LU OLDU
Ka­le­ci Yavuz Şim­şek'in de kırık par­mak­la ka­le­si­ni ko­ru­du­ğu Gü­neşs­por'un Tür­ki­ye Ama­tör Lig Şam­pi­yo­na­sı'nda grup bi­rin­ci­li­ği­nin ar­dın­dan çey­rek final oy­na­ma­sı, Rize Fut­bo­lu için unu­tul­maz bir se­vinç kay­na­ğı ol­muş­tu. Yavuz Şim­şek'in Gü­neşs­por ma­ce­ra­sı yıl­lar sonra Ra­di­kal Ga­ze­te­si'nin 25 Eylül 2001 ta­rih­li fut­bol ekin­de," İlk trans­fer Rize Gü­neşs­por'a. Kar­şı­lı­ğı ne ya­ta­cak yer ve bir şem­si­ye. Hep yağ­mur ya­ğar­dı Rize'ye. Hep ya­ğar­dı" şek­lin­de yer almış.
BİZ KIT­LIK GÜN­LERİ İNSAN­LA­RI­YIZ
Türk fut­bo­lu­nun ef­sa­ne ismi Şenol Birol ken­di­siy­le yap­tı­ğım bir söy­le­şi de Gü­neşs­por gün­le­ri­ni şöyle an­lat­mış­tı: Biz Rize'nin zor dö­nem­le­ri­ni ya­şa­mış in­san­la­rız. İkinci dünya harbi sı­ra­sın­da 8-10 yaş­la­rın­day­dım. Rize'de kor­kunç bir fa­kir­lik vardı. Para pul yoktu. Bir ekmek ala­bi­len adama ma­şal­lah de­nir­di. Bu ko­şul­lar al­tın­da bile fut­bol oy­na­mak için uğraş ve­ri­yor­du. 1953 yı­lın­da Rize'ye dön­dü­ğü­müz­de fut­bol oy­na­ya­cak saha, mal­ze­me, fut­bol topu, forma so­ru­nu çok bü­yük­tü. Temel ağa­be­yi­min yalın ayık gelip sa­ha­da ant­ren­man yap­tı­ğı­nı bugün gibi ha­tır­la­rım. Bi­zim­le be­ra­ber takır tukur oy­nar­dı. Hiç kork­maz­dı. Bugün ayak­ka­bı­lı fut­bol­cuy­la yalın ayak bir oyun­cu ka­pı­şa­bi­lir mi? Ağa­be­yi­min çok güzel bir ana­to­mik ya­pı­sı vardı. Topa çok güzel vu­rur­du.

GÜ­NEŞS­POR BİR OKUL­DU
Daha sonra Gü­neşs­por gün­le­ri­miz baş­la­dı. Gü­neşs­por bir okul Şem­set­tin Çepni de ba­şöğ­ret­me­ni­miz­di. Gü­neşs­por'da ka­le­ci­miz Meh­met Salih Şam­lı­oğ­lu idi, sa­vun­ma­da Lütfi De­ve­ci, or­ta­da Musa Dal santr­for oy­nar­dı. Beni çok se­ver­di. Ta­kı­mın yaş or­ta­la­ma­sı 30'du, bense 14 ya­şın­day­dım. Orada or­ta­ya koy­du­ğum fut­bol­la ye­ri­mi aldım. Gü­neşs­por'da dört yıl fut­bol oy­na­dım. Son sene beni üzen bir olay ya­şan­dı. Fener Genç­lik ile yap­tı­ğı­mız kar­şı­laş­ma 0 - 0 devam eder­ken çıkan olay­la hiç il­gi­miz ol­ma­ma­sı­na kar­şın beni ve Tun­cay Ma­ta­ra­cı'yı olaya dahil et­ti­ler. Tun­cay Ma­ta­ra­cı Trab­zon'a, Murat Kum­ba­sar Kars'a ben de Art­vin'e sü­rül­düm. Hal­bu­ki olay­la uzak­tan ya­kın­dan ilgim yoktu.
SEN GÖ­RÜR­SÜN GÜ­NÜ­NÜ
Daha son­ra­ki dönem Gü­neşs­por fut­bol ta­kı­mı ile Ordu'ya git­tik. Grup maç­la­rın­da­ki ba­şa­rı­lar­dan sonra dö­nüş­te Trab­zon'a uğ­ra­dık. Bir te­le­fon geldi, Sa­rı­yers­por'dan. ‘Atla bir tak­si­ye hemen gel' di­yor­lar­dı. Sa­rı­yer o zaman bi­rin­ci ligde. Po­pü­ler bir takım. Sa­rı­yer'le yap­tı­ğı­mız maçı 3-2 kay­bet­tik. O maçla il­gi­li bir anımı hiç unut­mam. Ser­best vuruş ata­ca­ğım. Topu ceza sa­ha­sı­nın kö­şe­si­ne koy­dum. Baraj ya­pı­lır­ken ka­le­ci oyun­cu­la­ra ba­ğır­dı. ‘Kal­dı­rın ba­ra­jı, ora­dan gol ata­maz' diye. Bu söz beni daha da hırs­lan­dır­dı. ‘Sen şimdi gö­rür­sün gü­nü­nü' dedim ve topa ge­ril­dim. Top tam dok­san­dan di­rek­le be­ra­ber içeri girdi ve gol oldu. Ka­le­ci öyle ba­ka­kal­dı. Pazar günü bir kez daha kar­şı­laş­tık Sa­rı­yer'le. Yen­dik. Sa­rı­yers­por çok iyi bir ta­kım­dı. Ku­lü­bün ka­fi­le baş­ka­nı Fran­sa'da tah­sil gör­müş kül­tür­lü bir in­san­dı. Bana ‘Ev­la­dım seni çok be­ğen­dik, Sa­rı­yer'e ala­ca­ğız, ne zaman ge­lir­sin?' diye sordu. Üni­ver­si­te­ye baş­la­ya­ca­ğı­mı söy­le­dim. Art­vin Li­se­si'ni bi­tir­dik­ten sonra, İkti­sat Fa­kül­te­si için İstan­bul'a git­tim. Bak­tım ki beş yö­ne­ti­ci li­man­da beni bek­li­yor. Alıp Sa­rı­yers­por'a gö­tür­dü­ler..
UNU­TUL­MAZ KALECİ
Meh­met Salih Şamlı, Gü­neşs­por ka­le­si­ni altı yıl ko­ru­muş, bu sü­re­de ba­şa­rı­la­ra imza at­mış­tı. Rize İdman Yurdu'ndan bu­gü­ne değin Rize fut­bo­lu­nun 11 ada­mı­nın kim­ler ol­du­ğu­nu sor­du­ğu Şenol Birol'un 1 nu­ma­ra­ya Topal Meh­met Salih'i koy­ma­sı onun ba­şa­rı­la­rı­nın bir ka­nı­tı olsa gerek. Meh­met Salih, Şenol Birol bir­le­rin­den hiç ay­rıl­maz her zaman bir­lik­te do­la­şır­lar­dı. De­ği­şik­lik ve ma­ce­ra Meh­met Salih'in yaşam bi­çi­mi idi. 1955 yı­lın­da yeni bir ma­ce­ra­ya atı­lı­yor, Rize Fener Genç­lik ta­kı­mı­na trans­fer olu­yor­du. Bu trans­fer­de Recep Ali Kulak lo­ca­nın rolü bü­yük­tü. Şamlı, bu­ra­da 3 yıl ka­le­ci­lik yap­tık­tan sonra Zon­gul­dak Kö­mürs­por'a ge­çi­yor­du. Meh­met Salih Şamlı bu süre içe­ri­sin­de Fe­de­ras­yon Kar­ma­sı ve Ama­tör Milli Takım kad­ro­la­rı­na se­çi­li­yor ve ili­mi­zi ba­şa­rıy­la tem­sil edi­yor­du.
ÖRNEK DOST­LUK
Tek­rar Rize'ye dönen Meh­met Salih Şamlı ilk ta­kı­mı Gü­neşs­por ile ye­ni­den an­la­şı­yor­du. 1964 yı­lın­da fut­bo­lu bı­ra­kan Şamlı, İstan­bul Ni­şan­ta­şı To­pa­ğa­cı'nda bi­lor­do ve okey sa­lo­nu iş­le­ti­yor­du. Bir gün sa­lo­nun ka­pı­sı­na resmi pla­ka­lı lüks bir araba ya­na­şı­yor, içer­de­ki­le­rin me­rak­lı ba­kış­la­rı ara­sın­da araç­tan dö­ne­min Güm­rük ve Tekel Ba­ka­nı Tun­cay Ma­ta­ra­cı ini­yor­du. Artık ara­mız­da ol­ma­yan Topal Meh­met Salih, Rize fut­bo­lun­da unu­tul­maz­lar ara­sın­da­ki ye­ri­ni alı­yor­du.
MA­TA­RA­CI GÜ­RE­SUNS­POR'U DİZE GETİRDİ
Ger­çek­ten adı gibi ışıl­tı­lar saçan Gü­neşs­por, Rize fut­bo­lun­da pek çok gence spor ocak­lı­ğı yap­tı­ğı gibi, par­lak ba­şa­rı­la­rı ile gurur kay­na­ğı oldu. Güneş'in eski ka­le­ci­le­rin­den Meh­met Salih Şamlı, üze­rin­den yarım asır­dan daha fazla bir süre geçen bir unu­tul­maz dep­las­man ma­çı­nı nak­le­der­ken, aynı gün­le­ri ye­ni­den ya­şı­yor gi­biy­di: "Yıl 1953. 29 Ekim Cum­hu­ri­yet Bay­ra­mı günü Ordu ilin­de, Or­dus­por'la, Gü­neşs­por ola­rak maç ya­pa­ca­ğız. Ye­ni­le­ce­ği­mi­ze hük­me­di­li­yor­du ki, bü­yük­le­ri­miz ba­şı­mız­da bu­lun­mak­tan im­ti­na idi­yor­du. Vel­ha­sıl, ka­fi­le baş­kan­lı­ğı­nı rah­met­li Ömer Oğuz üs­len­di. Ordu'ya ha­re­ket ettik. İda­re­ci­ler demir ar­mu­du, çay ve­sa­ire Ordu Va­li­si'ne ve Ordu'lu hem­şe­ri­le­ri­mi­ze yol­la­dı­lar. Onlar da bir se­pet­te, eski tip bir oto­bü­sün için­de. Ordu ta­kı­mın­da za­ma­nın meş­hur oyun­cu­la­rı var. Ka­le­ci Necip santr­for, son­ra­dan Ordu Bölge Mü­dü­rü oldu.Sa­rı­yer'de oy­na­yan Cev­det, Genç Milli Metin, zehir gibi ta­kım­la­rı var. Bizim ta­kım­da yal­nız Fener'den Sedat'ı tak­vi­ye ola­rak al­mı­şız. Ben Ka­le­ci Meh­met Salih Şamlı (Topal), li­be­ro Tun­cay Ma­ta­ra­cı, sol­bek Sedat Hü­se­yi­noğ­lu, sağ­bek Lütfü Tabağ (De­ve­ci), sağ­haf Musa Dal, Sol­haf Ali (Gö­re­le­li), santr­for Meh­met Ali Ma­ta­ra­cı, Soliç Erol Ak­gü­re, sağiç Murat Kum­ba­sar (Elmiş), so­la­çık Aynur Çolak, sa­ğa­çık Murat hoca ile maça çık­tık.
İYİDERE KÖPRÜ'DE KAR­ŞI­LA­MA
Ka­la­po­to­moz (İyi­de­re) köp­rü­sü üze­rin­de Gü­neşs­por­lu'lar bizi kral­lar gibi kar­şı­la­dı.
Maç 3-2 ga­li­bi­ye­ti­miz­le bitti. Aley­hi­mi­ze dört pe­nal­tı veren ha­ke­min hak­sız­lı­ğı­na Allah da razı ol­ma­dı. Pe­nal­tı­nın iki­si­ni ben kur­tar­dım. Akif Tuzcu da biz­den yan ha­kem­di. Bizim gol­le­rin iki­si­ni, santr­for oy­na­yan Meh­met Ali Ma­ta­ra­cı attı. Üçün­cü golü ise Erol aslen Gi­re­sun­lu attı. Maç son­ra­sı Ordu'da bu­lu­nan bütün hem­şeh­ri­ler bize sa­rı­lıp öpü­yor­lar­dı. Hemen ha­re­ket ede­rek Gi­re­sun'daki Gü­ve­li Otel'e gel­dik, ge­ce­yi orada ge­çir­dik. Er­te­si günü akşam üstü Rize'ye gel­dik. Ka­la­po­to­moz (İyi­de­re) köp­rü­sü üze­rin­de Gü­neşs­por­lu­lar bizi kar­şı­la­dı­lar. Rah­met­li Şemsi hoca, Ali Tufan, Osman Kum­ba­sar, Azmi Bil­gin ve pek çok ta­raf­tar sa­rı­lıp öp­tü­ler bizi.
SAKIN TOPU BI­RAK­MA
Maçta en­te­re­san bir olay da, sa­ha­da­ki su­la­rı sü­pür­ge ile sü­pür­müş­ler­di. Sü­pür­ge, ka­le­nin ar­ka­sın­da bir va­tan­da­şın elin­de du­ru­yor­du. Pe­nal­tı­yı ya­ka­la­yın­ca, sü­pür­ge­li adam, sü­pür­ge­yi be­li­me ya­pış­tır­dı. Sedat Hü­se­yi­noğ­lu da bana ba­ğı­rı­yor­du: Topal sakın topu bı­rak­ma!.."
FE­DA­KÂR­LI­ĞIN EN GÜZELİ
1940'ların so­nun­da ku­ru­lu­şuy­la Rize fut­bo­lu­na ha­re­ket ge­ti­ren Gü­neşs­por, aynı dö­nem­de 6 ta­kı­mın ka­tı­lı­mı ile yerel lig maç­la­rı­nın renk­li bir ha­va­ya bü­rün­me­si­ne de ola­nak sundu. Gü­neşs­por, kulüp ileri ge­len­le­ri­nin büyük fe­da­kar­lık­la­rı so­nu­cu deniz ke­na­rın­da mü­kem­mel bir lo­ka­le ka­vuş­ma­sıy­la, ger­çek an­lam­da bir çe­ki­ci güç oldu.
Rize ileri ge­len­le­ri ve çok ka­la­ba­lık bir ta­raf­tar kit­le­si­nin hazır bu­lun­du­ğu bir tö­ren­le 21 Nisan 1958'de iş­let­me­ye açı­lan lokal, ku­lü­be bir gelir kay­na­ğı da oluş­tur­du.
1968 yı­lın­da Ri­zes­por pro­fes­yo­nel­li­ği se­çin­ce Şem­set­tin Çepni gözü gibi bak­tı­ğı ku­lü­bü­nü bir ka­lem­de ka­pa­tı­yor ve ku­lü­bü­nü Ri­zes­por' dev­re­di­yor­du. Çünkü Rize onun için her şeyin önün­dey­di. Ken­di­si de Ri­zes­por'un ku­ru­cu­la­rı ara­sın­da ye­ri­ni alı­yor­du.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —