"BENİM EN BÜYÜK ESERİM…"

Mus­ta­fa Kemal, 19 Mayıs 1919'da Sam­sun'a çı­ka­rak Ana­do­lu'ya geç­ti­ği sı­ra­da, artık Türk ço­ğun­lu­ğu­na da­ya­nan yeni bir dev­let kur­mak ve çe­şit­li in­kı­lap­lar­la Tür­ki­ye'yi mo­dern bir ülke ha­li­ne ge­tir­mek ge­rek­ti­ği fik­ri­ni iyice be­nim­se­miş­ti. Ni­te­kim, son­ra­dan Nutuk'unda, Sam­sun'a çık­tı­ğı zaman "genel durum" ve dü­şü­nü­len "kur­tu­luş" ça­re­le­ri hak­kın­da bilgi ver­dik­ten sonra kendi ka­ra­rı­nı şu şe­kil­de be­lir­tir: "Efen­di­ler, bu va­zi­yet kar­şı­sın­da bir tek karar var­dır. O da ha­ki­mi­yet-i mil­lî­ye­ye da­ya­nan, ka­yıt­sız ve şart­sız müs­ta­kil yeni bir Türk dev­le­ti tesis et­mek­tir!"
Mus­ta­fa Kemal 11 Eylül 1923'te bir grup mil­let­ve­ki­li ile soh­bet eder­ken sözü Cum­hu­ri­yet'e ge­ti­rir. Yunus Nadi, "Bunu en kuv­vet­li za­ma­nı­mız­da yap­ma­lı­yız" de­yin­ce Ata­türk elin­de­ki ka­le­mi ma­sa­ya vu­ra­rak "En kuv­vet­li zaman bu­gün­dür" de­dik­ten sonra yeni ana­ya­sa­nın ilk mad­de­si­ni okur: "Tür­ki­ye Cum­hu­ri­yet usulü ile idare olu­nur bir halk dev­le­ti­dir."
Dev­let şekli Cum­hu­ri­yet ola­rak be­nim­se­nen yeni Türk dev­le­ti, Mi­sak-ı Millî ile çi­zi­len, millî sı­nır­la­rın üze­rin­de millî dev­let an­la­yı­şı­nı, mil­let ve dev­let bir­li­ği­ni, bü­tün­lü­ğü­nü ifade et­miş­tir. Bu bü­tün­lü­ğü Ata­türk İzmir'de 14 Ekim 1925'te yap­tı­ğı ko­nuş­ma­da şu şe­kil­de de­ğer­len­dir­miş­tir: 'Bu günkü hü­kû­me­ti­miz, teş­ki­lat-ı dev­le­ti­miz doğ­ru­dan doğ­ru­ya mil­le­tin kendi ken­di­li­ğin­den yap­tı­ğı bir teş­ki­lat-ı dev­let ve hü­kû­met­tir ki, onun ismi Cum­hu­ri­yet­tir. Artık hü­kû­met ile mil­let ara­sın­da ma­zi­de­ki ay­rı­lık kal­ma­mış­tır. Hü­kû­met mil­let­tir, mil­let hü­kü­met­tir." Ne­ti­ce iti­ba­rıy­la Tür­ki­ye'de Cum­hu­ri­yet re­ji­mi, en ge­liş­miş dev­let şekli ola­rak Türk in­kı­la­bı­nın so­nu­cu­dur, ba­şa­rı­sı­dır. Bu iti­bar­la bir­ta­kım ara­yış­la­ra ih­ti­yaç du­yul­ma­ya­cak şe­kil­de bir dev­let şekli ola­rak al­ter­na­tif­siz­dir.
Cum­hu­ri­ye­tin İlanı
Os­man­lı Dev­le­ti, 1876 yı­lı­na kadar mut­lak mo­nar­şi, 1876-1878 ve 1908-1918 ara­sın­da meş­ru­ti mo­nar­şi ile yö­ne­til­miş­ti. I. Dünya Sa­va­şı'nda ye­nil­gi­ye uğ­ra­ma­sı­nın ar­dın­dan iş­ga­le uğ­ra­yan Ana­do­lu'da hal­kın iş­gal­ci­le­re karşı Mus­ta­fa Kemal Paşa ön­der­li­ğin­de ver­di­ği Millî Mü­ca­de­le, 1923 yı­lın­da millî güç­le­rin za­fe­ri ile so­nuç­lan­dı. Bu sü­reç­te, 'Büyük Mil­let Mec­li­si' adıy­la 23 Nisan 1920'de An­ka­ra'da top­la­nan hal­kın tem­sil­ci­le­ri, 20 Ocak 1921'de Teş­ki­lat-ı Esa­si­ye Ka­nu­nu adlı ya­sa­yı kabul ede­rek ege­men­li­ğin Türk ulu­su­na ait ol­du­ğu­nu ilan etmiş ve 1 Kasım 1922'de al­dı­ğı ka­rar­la sal­ta­na­tı kal­dır­mış­tı. Ülke, mec­lis hü­kû­me­ti ta­ra­fın­dan yö­ne­til­mek­tey­di.
27 Ekim 1923'te İcra Ve­kil­le­ri He­ye­ti'nin is­ti­fa­sı ve ye­ri­ne mec­li­sin gü­ve­ni­ni ka­za­na­cak yeni bir ka­bi­ne­nin ku­ru­la­ma­ma­sı üze­ri­ne Mus­ta­fa Kemal Paşa, yö­ne­tim bi­çi­mi­nin Cum­hu­ri­yet ol­ma­sı için İsmet Paşa ile bir­lik­te bir kanun de­ği­şik­li­ği ta­sa­rı­sı ha­zır­la­ya­rak 29 Ekim 1923'te Mec­lis'e sundu. Teş­ki­lat-ı Esa­si­ye Ka­nu­nu'nda ya­pı­lan de­ği­şik­lik­le­rin ka­bu­lü ile Cum­hu­ri­yet, Tür­ki­ye Büyük Mil­let Mec­li­si ta­ra­fın­dan ilan edil­miş oldu. Cum­hu­ri­ye­tin ilanı, An­ka­ra'da 101 pare top atışı ile du­yu­rul­du ve 29 Ekim ge­ce­si ile 30 Ekim 1923 ta­ri­hin­de başta An­ka­ra olmak üzere tüm ül­ke­de bir bay­ram ha­va­sın­da kut­lan­dı.
29 Ekim'in Bay­ram Kabul Edil­me­si
Cum­hu­ri­yet ilan edil­di­ği sı­ra­da henüz 29 Ekim günü bay­ram ilan edil­me­miş, kut­la­ma­lar ko­nu­sun­da bir dü­zen­le­me ya­pıl­ma­mış­tı; 29 Ekim ge­ce­si ve 30 Ekim gü­nün­de­ki şen­lik­le­ri halk ken­di­li­ğin­den or­ga­ni­ze etti. Er­te­si yıl, 26 Ekim 1924 ta­rih­li 986 nu­ma­ra­lı ka­rar­na­me ile Cum­hu­ri­yet'in ila­nı­nın 101 pare top atı­la­rak ve plan­la­na­cak özel bir prog­ram­la kut­lan­ma­sı­na karar ve­ril­di. 1924 yı­lın­da ya­pı­lan kut­la­ma­lar, daha sonra ya­pı­la­cak olan Cum­hu­ri­yet'in ilanı kut­la­ma­la­rı­nın baş­lan­gı­cı oldu. 2 Şubat 1925'te Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğın­da dü­zen­le­nen bir kanun tek­li­fin­de 29 Ekim'in bay­ram ol­ma­sı öne­ril­di. Bu tek­lif Mec­lis Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nu ta­ra­fın­dan in­ce­len­di ve 18 Nisan'da ka­ra­ra bağ­lan­dı, 19 Nisan'da ise tek­lif TBMM ta­ra­fın­dan kabul edil­di. 'Cum­hu­ri­ye­tin İla­nı­na Mü­sa­dif 29 Teş­ri­ni­ev­vel Gü­nü­nün Milli Bay­ram Addi Hak­kın­da Kanun' ile 29 Ekim'de Cum­hu­ri­yet Bay­ra­mı'nın millî bay­ram ola­rak kut­lan­ma­sı resmi bir hüküm şek­li­ne geldi. Cum­hu­ri­ye­tin ilan edil­di­ği gün, 1925'ten iti­ba­ren ülke için­de ve dış tem­sil­ci­lik­ler­de resmî bir bay­ram ola­rak kut­lan­ma­ya baş­la­dı. Hü­kû­met 27 Mayıs 1935'te milli bay­ram­lar hak­kın­da yeni bir dü­zen­le­me ya­pa­rak ül­ke­de kut­la­nan bay­ram­la­rı ve içe­rik­le­ri­ni ye­ni­den be­lir­le­di. Daha evvel Meş­ru­ti­yet'in ilan günü olan Hür­ri­yet Bay­ra­mı ile Sal­ta­na­tın kal­dı­rı­lış günü olan Ha­ki­mi­yet Bay­ra­mı millî bay­ram­lar ara­sın­dan kal­dı­rı­la­rak kut­lan­ma­sı­na son ve­ril­di. Cum­hu­ri­yet'in ilan edil­di­ği 29 Ekim günü 'ulu­sal bay­ram' ola­rak ilan edil­di ve dev­let adına yal­nız o gün tören ya­pıl­ma­sı ka­ra­ra bağ­lan­dı.
Cum­hu­ri­yet Fa­zi­let­tir
Sa­vaş­tan yeni çık­mış, yok­luk ve im­kan­sız­lık­lar­la sı­na­nan bir mil­le­ti tüm dün­ya­ya örnek bir li­der­lik ile ayağa kal­dı­ran Mus­ta­fa Kemal Ata­türk, ül­ke­mi­zin ortak de­ğe­ri ve en önem­li bir­leş­ti­ri­ci gü­cü­dür. Mus­ta­fa Kemal Ata­türk'ün kendi de­yi­miy­le; ""Benim en büyük ese­rim…" de­di­ği cum­hu­ri­yet aydın, çağ­daş ne­sil­le­rin ye­tiş­me­si­nin de gü­ven­ce­si­dir. Büyük Önder Ata­türk'ün eşsiz viz­yo­nu ile biz­le­re ema­net et­ti­ği la­ik­lik, de­mok­ra­si ve hukuk dev­le­ti an­la­yı­şı­na da­ya­lı Cum­hu­ri­yet de­ğer­le­ri­ni sa­hip­len­mek ortak so­rum­lu­lu­ğu­muz­dur. Bu de­ğer­le­ri ko­ru­mak ve yeni ne­sil­le­re ak­tar­mak refah ve öz­gür­lü­ğün hüküm sür­dü­ğü onur­lu bir ya­şa­mın te­mi­na­tı­dır. Cum­hu­ri­yet, halk­ça ve hakça pay­laş­ma­nın adı­dır. 'Cum­hu­ri­yet`in te­me­li kül­tür, yol gös­te­ri­ci­si de bi­lim­dir.' O ne­den­le­dir ki hal­kın ay­dın­lan­ma­sı ge­re­ki­yor­du. Ay­dın­lan­ma­nın ko­şu­lu eği­tim­di. 'Düş­le­rim eği­tim­le ger­çek­le­şecek.' di­yor­du Ata­türk. O, akıl­cı ve bi­lim­le do­nan­mış, çağ­daş, özgür yurt­taş­lar dü­şü­nü ku­ru­yor­du. Onun kur­du­ğu düşü ger­çek­leş­tir­mek de biz­le­re düş­mek­te­dir.
Cum­hu­ri­yet Bay­ra­mı'nız Kutlu Olsun.