İnsanların beyinlerinin sadece yüzde 10’unu kullanabildiği veya beyninizin sağ ya da sol tarafının daha çok çalıştığı gibi konularla ilgili açıklama yapan Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “İddialarının bilimsel temeli bulunmuyor” dedi.
Sık sık hangi beyin yarımızı kullanıyoruz sorularını duymuşsunuzdur. Sağ beyin ve sol beyin birbirinden bağımsız olarak değil işbirliği içinde çalışıyor. Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, özellikle nöromitler gibi bilimsel temele dayanmayan inanışların hızla yayıldığına işaret etti. Beyin fonksiyonlarının sadece belirli bir kısmının kullanıldığına dair yanlış bir inanış olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Tarlacı, “Aslında, beyin her zaman tam kapasitesiyle çalışır ve her iki tarafı da birlikte kullanılır. Eğitim sistemlerinin veya şirketlerin ‘sağ beyinli’ veya ‘sol beyinli’ yetiştirme iddialarının bilimsel temeli bulunmuyor” dedi.
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, insan beyni ile ilgili doğru bilinen yanlışları anlattı. Günümüzde her insanın beynini gerektiği kadar kullandığını kaydeden Prof. Dr. Tarlacı, “Uykuda bile beyin çalışır ve gündüzden daha aktif olabilir. Bir dönem, çocukların müzisyen olmasıyla zekalarının artacağına dair popüler bir inanış yaygındı. Özellikle 1990'larda, Amerika'da vali seçimlerinde yeni doğan ailelere müzik CD'leri dağıtılarak çocukların ‘hayata 1-0 önde başlaması’ gibi bir yaklaşım benimsenmişti. Ayrıca, uykuda yabancı dil öğrenme gibi fikirler de ortaya atılmıştı. Ancak, günümüzde bu tür iddiaların bilimsel geçerliliği tartışmalıdır” ifadelerini kullandı.
Beyin hakkındaki yanlış inanışlar neler?
Beyin hakkındaki yanlış inançlardan birinin de beyin fonksiyonlarının sadece belirli bir kısmının kullanıldığı yönünde olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarlacı, “Aslında, beyin her zaman tam kapasitesiyle çalışır ve her iki tarafı da birlikte kullanılır. Eğitim sistemlerinin veya şirketlerin ‘sağ beyinli’ veya ‘sol beyinli’ yetiştirme iddialarının bilimsel temeli bulunmuyor. Bilimsel araştırmaların popülerleştirilmesi sırasında bilgi kaybı ve çarpıtılma riski vardır. Bu, akademisyenlerin karmaşık bilimsel dilini basitleştirmesi gerektiği gibi, sosyal medyada da bilgilerin yanlış anlaşılmasına veya çarpıtılmasına neden olabilir” dedi.
Yanlış haberler ve yorumların bilimsel gerçeklerin yanlış anlaşılmasına neden olabildiğine dikkati çeken Prof. Dr. Tarlacı, “Bilgiye hızlı erişim ve paylaşım imkanları, sosyal medya gibi platformlarda doğru bilgilerin yanlış anlaşılmasına veya çarpıtılmasına neden olabilir. Özellikle nöromitler gibi bilimsel temele dayanmayan inanışların sosyal medyada hızla yayılması yaygındır” ifadelerini kullandı.
Kadınlar daha çok renk tonunu algılayabilir mi?
Cinsiyetin de renk algısını etkileyen bir diğer faktör olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tarlacı, “Araştırmalar, kadınların genellikle daha fazla renk tonunu ayırt edebildiğini göstermektedir. Kadınlar, erkeklere göre daha zengin ve çeşitli renk tonlarını algılayabilirler. Bu nedenle, kadınlar genellikle daha renkli ve çeşitli giysilere ilgi gösterirler. Sonuç olarak, renk algısı karmaşık bir konudur ve birçok farklı faktörden etkilenir. Sosyal medyada paylaşılan bir görselin renkleri hakkında yapılan tartışmalarda, bu faktörlerin dikkate alınması ve farklı renk algılarının varlığına saygı gösterilmesi önemlidir” dedi.
Kısa videolar izleyerek bilgi edinme mümkün mü?
Beynin, karar vermek için hızlı bilgi istediğini dile getiren Prof. Dr. Tarlacı, “Bu nedenle, insanlar genellikle ön yargılarını kullanarak hızlı bir şekilde diğer insanlar hakkında sonuçlar çıkarmaya eğilimlidirler. Ancak, bu doğal eğilim, yanlış sonuçlara yol açabilir. Örneğin, kısa videolar izleyerek veya kısa metinler okuyarak bilgi edinme eğiliminde olan insanlar, aslında bilgi parçacıklarıyla dolu kopuk bağlantılardan oluşan enformasyonla karşılaşırlar. Gerçek bir öğrenme ve verimlilik ise zaman ayırarak, konuyu derinlemesine araştırarak ve farklı kaynaklardan bilgi toplayarak gerçekleşir” dedi.
Haber-Foto: Sibel Yazıcı