“EKONOMİ VE İSTİHDAM İÇİN ACİLEN MESLEK EĞİTİMİNE ÖNEM VERİLMELİ”

“EKONOMİ VE İSTİHDAM İÇİN ACİLEN MESLEK EĞİTİMİNE ÖNEM VERİLMELİ”

EMEKLİ MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ İLYAS TEKİN,

Emekli Milli Eğitim Müdürlerinden İlyas Tekin Ekonomi gelişmesi için acilen Meslek Eğitimine önem verilmeli dedi.

 

Emekli Milli Eğitim Müdürü ve Yazar İlyas Tekin Mesleki eğitimin çok gerekli olduğunu ekonomiye katkı içinde Meslek Liselerine acilen önem verilmelidir diyerek konu hakkında önemli bir yazı kaleme aldı. Eğitimci-Yazar İlyas Tekin hocanın yazısı aşağıdaki gibi’’ İşsizlik önemli bir problem. İşsizlik ve parasızlık, büyük bir moral bozukluğuna ve tehlikeli sosyal olaylara neden olabilir. Bunu en çok yaşayanlar bilir. Ülkemizde 15-34 yaş aralığında 24-25 milyon kadar genç bulunmakta. Genç nüfus, gerektiği gibi hakkıyla değerlendirilirse, aslında çok önemli bir güç. Ama tersi olursa tehlikeli! Araştırmalara göre, bu yaş aralığındaki gençlerin yarıya yakını çalışıyor; okuyanlar çoğunlukta olsa da iki milyonun üzerinde gencin işsiz olduğu anlaşılıyor. Çeşitli sebepleri var. Birisi meslek sahibi olmamaları, diğer bir sebebi de gençlerin çalışma istekleriyle ilgili olabilir. 20-34 yaş arası, insan hayatının en önemli dönüm noktasını teşkil eder. Çünkü çoğunlukla evlilikler bu arada yapılır ve yapılmalıdır da. Gençleri evlendirmek, büyüklere verilmiş önemli bir görevdir. Güzel de evlenmek kolay mı? Önce insanın mutlaka bir işi olması lazım. İş bulmak, hele yeni bir iş kurmak, hiç de kolay değil! İş olmadan da evlilik zor! İşsiz insan evli ve çocuk sahibi ise, çocuklarına harçlık veremiyorsa, çok zor bir durum! Bu durum boşanmaların artmasına da sebep olabilir. Başıboş kalan gençler, orada burada, kötü şeylerle meşgul olmasalar bile, en kıymetli zamanlarını boşa harcamış olurlar.  Onun için Hz. Allah (cc) “(O halde bir işi bitirtip) boş kaldığın zaman, hemen başka bir iş ve ibadete başla.” buyuruyor. Herhangi bir özel iş ve ibadetle sınırlandırmadan önemli işlerden birini tamamlayınca, hemen başka bir işe yönel ki böylece bütün vakitlerini önemli işlerle değerlendirmiş olasın. Bu âyeti kerime ile bütün Müslümanlara tüm zamanlarını hayırlı ve faydalı işlerle değerlendirmeleri; çalışma, üretme, öğrenme, öğretme, yardımlaşma ve dayanışma, ibadet, dua, tebliğ ve irşat gibi dinî ve dünyevî faaliyetlerin hakkını vermeleri isteniyor.5 Zaman çok kıymetli, onu iyi değerlendirmek lazım. 

  1. Çözüm eğitimdir.

    Hiçbir problem çözümsüz değildir. Çözümü eğitimdir. Zaten ekonomi, eğitimle paralel gider. Eğitim sadece ekonominin değil, bütün sorunların çözümüdür. Yalnız okuyabilen okuyacak, hem de hakkıyla okuyacak; okumayanı/okuyamayanı da (orta öğretimde bile) zorlamaya gerek yok; o da küçük yaştan itibaren kendi kabiliyetine göre işine bakacak. Herkesin üniversiteyi bitirmesi şart değil! Bitiren de hakkıyla bitirecek. Seviye düşmeyecek ve kalite mutlaka korunacak. Aksi halde bir sürü diplomalı cahil yetişir, işsizlik daha da artar. İşsizliğin bir sebebi de bu. Çünkü üniversite mezunu her işte çalışmaz. Böyle bir sorun da yok değil!  Bir atasözü şöyle: “Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa!” Ülkede her eğitim seviyesindeki insana ihtiyaç da iş de var. Yeter ki bir meslek sahibi olsun. Üniversite mezunu olmayıp pek çok işi, onlardan çok daha iyi yapan meslek sahipleri var. Meslek, sanat, altın bilezik gibidir; üretim gücümüzü artırır, ekonomiyi güçlendirir. Tüketici bir toplum yerine, üretici bir toplum için buna ihtiyaç var. Çünkü üretim için meslek sahibi olmak lazım. Mesleğim hayatım ve geleceğimdir anlayışıyla ilgi ve beceriye bağlı meslek eğitimi, teorik ve pratik olarak çırak, kalfa, usta ilişkileri içinde, güzel ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin; kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzen olan “Âhilik” kültürümüze ve sevgiye dayalı olarak öğrencilere mesleğin ve sanatın zevkini yaşatarak devam ettirilmelidir. 

b)  Meslek liselerinin avantajları: 

a) Diploma ile beraber iş yeri açma belgesi alırlar, 

b) Eğitimini aldıkları alanda “teknisyenlik” unvanı kazanırlar, 

c) Yurt dışı iş başvurularında EUROPASS sertifika eklerinden faydalanırlar, 

d) Staj yaparken ücret alırlar, döner sermayede çalışanlara ek ücret verilir,

e) Mezun olduktan sonra kendi iş yerlerini açabilirler, KOSGEB tarafından verilen hibe ve faizsiz krediden yararlanabilirler,

f) 9. Sınıftan itibaren mesleki hastalıklara karşı sigortaları başlar. 

g) İşe alımlarda önceliğe sahip olurlar,

h) Erkek mezunlar, mesleğinde çalışırsa askerliği ayrıca 3 yıl daha tecil edilir, 

i) Askerdeyken kadrolu personele geçişte ek %25 puan verilir,

k) 40 saatlik bir kurs sonunda Usta Öğretici Belgesi sahibi olabilirler. 

     Meslek lisesi mezunları, üniversiteye giremeseler bile, rahatlıkla iş bulabilir; hatta iş yeri açma belgesi aldıkları için, kendi işyerini kurar ve başkalarını da çalıştırırlar. Bunlar önemli avantajlar. Ama lise mezunu, üniversite mezunu iş bulamayabilir. Nitekim bir milyona yakın üniversite mezunu öğretmenlik bekliyor ve bunlara her sene yenileri ekleniyor. Diğer birçok bölümden mezun olanlardan da çok sayıda işsiz var ve bazısı ne iş bulursa orada çalışıyor. Sanayiciler vinç operatörü, kaynakçı ustası bulamazken binlerce mühendis işsiz. 

     Bunun yanında meslek liselerinin döküm, yapı, kalıp ve sıhhi tesisat bölümlerine fazla talep olmuyor. Cazip hale getirmek lazım ama para kazanmak da o kadar kolay değil! 

Balık vermek yerine, balık tutmayı öğretmek daha makbuldür. Nitekim bir Çin ozanı Kuan-Tzu’nun eğitimin gücü ve önemi için yazdığı şiir günümüze de ışık tutmaktadır:

“Bir yıl sonrasını düşünüyorsan eğer, tohum ek,

On yıl sonrası ise tasarladığın, ağaç dik,

Ama yüz yıl sonrası için, halkı eğitmeye devam et.

Birisine balık verirsen, doyar bir defalık.

Balık tutmayı öğret doysun ömür boyunca.” 

   c) Peygamberler de meslek sahibi idiler: 

    Mesleğin ve sanatın önemini anlatmak bakımından peygamberleri örnek verebiliriz. Zira peygamberlerin çoğunun bir, hatta birkaç mesleği olduğunu görüyoruz. Ancak bu konu uzun olduğu için geçiyoruz.10 Peygamberlerin bir sanat ve meslek sahibi olmaları, herhalde konunun önemini anlatmaya yeter. Ekonomi ve istihdam için başta tarım ve hayvancılık olmak üzere meslek eğitimine çok önem vermemiz lazım!

     d)Avrupa Birliği ülkelerinde meslek lisesi oranı:

     Avrupa Birliği ülkelerinin büyük çoğunluğunda meslek eğitiminin (orta öğretim içindeki) oranı yüzde 60’in üzerinde; genel lise ise yüzde 40’in altındadır. Mesela en yüksek oran, Avusturya’da: %77, Belçika ve Çek Cumhuriyeti’nde: %73, Finlandiya’da: %70, Hollanda’da: %67, İsveç’te: %66’dir.

     Bizde ise tam tersine genel lise, %60’in üzerinde (%62,5); meslek lisesi ise %40’in altındadır (38,1). Bunun içinde İmam-Hatip Lisesi öğrencileri de var ve oranı %9,4 civarındadır. O zaman gerçek oran, %28,7’dir. 

    Millî Eğitim Bakanlığının verilerine göre; Türkiye'de örgün eğitimde, okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde 9,928304’ü erkek, 9,227267’si kız olmak üzere toplam 19,155571 öğrenci var.

 Öğrencilerden 15,839140’ı resmi, 1,578233’ü özel ve 1,738198’i ise açık öğretim kurumlarındadır. Resmi okullarda eğitim görenlerin 8,147339’u erkek, 7. 691801'i kız. Özel okullarda ise 864762 erkek, 713471 kız. Açık öğretimde kayıtlı aktif öğrencilerin 916203'ünü erkek, 821995'ini kızlar oluşturuyor. 

     e)En fazla öğrenci ortaöğretimde: 

    Örgün eğitimdeki öğrencilerin 1,885004’ü okul öncesi eğitimde, 5,433901’i ilkokulda, 5.293 067'si ortaokulda, 6,543599’u ortaöğretimde. Ortaöğretimdeki 6,543599 öğrencinin 4,092604’ü genel liselerde, (% 62,5), 1,833717’si mesleki ve teknik liselerde, (% 28,7), 617278'i de imam hatip liselerindedir (%9,4).13 Bakanlığın resmi rakamları böyle! 

       f)Meslek Lisesi Memleket Meselesi:

     Meslek Lisesi Memleket Meselesi (MLMM) Projesi, Koç Holding’in 21Haziran 2006’da, 80. kuruluş yıldönümü olması münasebetiyle, Milli Eğitim Bakanlığı işbirliği ve Vehbi Koç Vakfı’nın desteğiyle başlatılan bir projedir. Proje kapsamında VKV’nın, Koç Holding şirketlerinin desteğiyle 7 yılda 8.000 meslek lisesi öğrencisine “staj destekli burs” vermesi ve gençlerin kişisel ve mesleki gelişimine çeşitli programlarla katkıda bulunması öngörülmüştür.

      “Mesleki-Teknik Eğitimi Özendirme Programı” kapsamında gerçekleştirilen projenin amacı, “imkânları kısıtlı, başarılı ilköğretim mezunu gençlerin sanayi, bilişim ve hizmet sektörüne eleman yetiştiren meslek liselerine girmelerinin desteklenmesi; staj imkânı sağlayarak, bilgi, beceri ve yeterliliklerinin artırılması ve ekonominin ihtiyaç duyduğu nitelikli teknik elemanların yetiştirilmesi” olarak tanımlanmıştır. 

     Projeyle, “mesleki-teknik eğitimin ülke ekonomisi açısından önemi konusunda toplumun her kesiminde yönlendirmeyi sağlamak, devlet ile iş dünyası arasında iş birliğinin tohumlarını atmak; kalifiye iş gücünün yetiştirilmesine katkıda bulunarak gençleri meslek eğitimine özendirmek” hedeflenmiştir. 

     Bu proje ile 2006’da %36 olan meslek lisesi oranı, kısa zamanda yüzde 13 artışla %49’lara yükseldi. Bu, çok önemli bir oran. En yüksek olduğu yıl 2014: %49, 2015: %48, 2016: %46. Ne yazık ki bir yıl sonra 2017’de %39’a düştü ve ondan sonra da %40’ın üzerine çıkamadı.

    Cumhuriyet tarihinde meslek lisesi oranının en yüksek olduğu yıl, %67 ile 1923-1924 öğretim yılıdır.1943-1944’te %23’e kadar düştü, 1983-2000 yılları: %40-46 arasındadır. 

      g)      İstenirse olur, olmaması için hiçbir neden yok!

    Demek ki, meslek lisesi oranını yükseltmek, hiç de zor değil. İstenirse olur ve oluyor. Nitekim meslek lisesi oranını, görev yaptığım Ümraniye’de (2001-2011, 6 aylık bir boşluk var) %65’e; Üsküdar’da (2011-2014) ise %62’lere çıkarmıştık. Brifing raporlarında vardır. O dönemlerde görev yapan birçok arkadaşımızın bu yönde güzel çalışmalar yaptığını biliyorum.

     Meslek lisesi oranını, illa da %60’ın üzerine çıkartmak şart değildir; yüzde 50’lere çıkması bile çok şeyi değiştirir.10 yıl önce yüzde 49’a çıkan meslek eğitiminin, %50’nin üzerine çıkmaması için hiçbir neden yok! Yeter ki yönlendirme ve özendirme yapılsın! Bu da zor bir iş değildir. Nitekim meslek eğitimine çok önem veren, dünyanın en büyük ekonomisine sahip ülkelerden Almanya’da bile (geçmişte yüzde 65 olabilir ama) son yıllarda meslek lisesi oranı, bütün eyaletlerde %52’dir. Şüphesiz sadece sayıyı artırmak yetmez; keyfiyet ve kemmiyet, yani nitelik bütün eğitim kademelerinde çok önemli. Niteliksiz nicelik aldatıcı olabilir, hatta olur! 

    i) Mesleki Eğitim Merkezleri: 

Eskiden Çıraklık Eğitim Merkezi olan (şimdiki) Mesleki Eğitim Merkezleri’nde de meslek eğitimi veriliyor. Burada öğrenciler ilgi ve yetenekleri olan meslek alanında hem çalışarak hem de okuyarak eğitim alıyorlar. Eğitim süresi 4 yıldır. Meslek lisesi öğrencisinin okulda aldığı eğitimi, MESEM öğrencisi ağırlıklı olarak işletmelerde almaktadır. Mezun olduğu alanda istihdam oranı %88’dir. 

          Meslek liselerinden farklı olarak; 

     a) Okul eğitimi haftada bir gündür; öğrenciler haftada 1 gün okulda teorik eğitim, 5 gün ise işletmelerde pratik eğitim alırlar. Meslek liselerinde ise, meslek dersleri okulda atölyelerde verilir; son yılda ise, iş yerlerinde staj yapılır.

    b) Mesleki eğitim merkezlerinde 39 alan, 193 farklı dalda istenilen eğitime başvuru yapılabilir. İşletmelerde mesleki eğitim ilk seneden son seneye kadar devam eder. 

     c) Öğrenciler, üçüncü yılın sonunda kalfalık, dördüncü yılın sonunda ise ustalık sınavına girerler. Başarılı olanlara belge verilir. 

     d) Mesleki eğitim merkezi mezunları “Ustalık Belgesi” ile “Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Diploması” alarak, meslek lisesi mezunları gibi, kendi işyerlerini de açabilirler. 

      k) Bazı öneriler:

  1-Bütün meslek liselerinin hangi meslekte eğitim veriyorsa o adla anılması.

Meslek liselerinin “… Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi” adıyla anılması yanlış. Şöyle ki:1992’de yayımlanan 3797 sayılı Millî Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri hakkındaki kanun ile Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü, Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü, Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü, Sağlık İşleri Daire Başkanlığı, Çıraklık ve Mesleki Teknik Eğitimi Geliştirme ve Yaygınlaştırma Dairesi Başkanlığı, Eğitimi Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığı kuruldu. 2011’e kadar devam etti.

    2011 yılında yayımlanan 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile mesleki ve teknik eğitimin yürütülmesinden sorumlu 6 birim, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü adı altında birleştirildi. Çıraklık eğitimi örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınarak Mesleki Eğitim Merkezi olarak meslek liselerinin bağlı olduğu Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlandı. Bu yapılırken, meslek liselerinin adı, “…Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi” olarak değiştirildi. 

    Hâlbuki hiç gerek yoktu, aynı isimle tek genel müdürlüğe bağlı kalabilirlerdi. Dolayısıyla meslek lisesi isimleri eskiden olduğu gibi;

a) Endüstri Meslek, A. Endüstri Meslek Lisesi,

b) Ticaret Meslek, A. Ticaret Meslek Lisesi,

c)Kız Meslek, A. Kız Meslek Lisesi,

d)Sağlık Meslek, A. Sağlık Meslek Lisesi,

e) Tarım Meslek, A. Tarım Meslek Lisesi,

f) Ayakkabıcılık, kuyumculuk, plastik teknolojisi, denizcilik, matbaa, motor, yapı ve turizm otelcilik vb liseler Anadolu Meslek Lisesi olarak değiştirilmelidir. 

  Böylece öğrenci ve veli, hangi okulun hangi meslekte eğitim verdiğini daha ilk başta okulun adından anlar. Kolaylaştırmak varken, zorlaştırmaya ne gerek var?

2- Yöneltme, yönlendirme ve meslek liselerinin tanıtılması: 2003’te yayımlanan “Yöneltme Yönergesi ”ne göre 6, 7 ve 8. sınıflarda yöneltme var. Fakat zorunlu olarak uygulanmıyor ve zorunlu olması da sıkıntılı olabilir. Yukarıda belirtilen avantajlar yeterince anlatılsa herhalde durum değişir. Bunun için rehber öğretmenler ile meslek lisesi yöneticileri tarafından, ortaokul son sınıf öğrencilerine, meslek liselerini tanıtma ile yönlendirme yapılmalıdır. Meslek liseleri, afişler ve videolarla hem kendi sayfalarında ve hem de ortaokullarda öğrencilere tanıtılır. Bu öğrenciler ve velileri, meslek liselerini ziyaret ederek okulu, atölyeleri görüp bilgi sahibi olurlar. 

     Çünkü zaten her gencin içinde gizli bir kabiliyet ve çalışmak istediği bir iş ve meslek vardır. Bunu genelde öğretmen ortaya çıkarır ve velisiyle de istişare eder. Zira eğitimin bir tarifi de: “çocukta var olan gizli kabiliyetlerin ortaya çıkarılmasıdır.” Çocukta var olan gizli kabiliyetlerin ortaya çıkarılması, hayat kurtarmak kadar önemlidir. Doğru meslek seçimi için okul, ilçe ve il milli eğitim müdürlüklerinde rehberlik güçlendirilmeli ve meslek lisesi avantajları iyi anlatılmalı. 

     3- Meslekçi yönetici atanması: Meslek liselerine yönetici atanırken mutlaka meslekçi (atölye, laboratuar veya meslek dersleri öğretmeni) atanması lazım.

     4- Mülakatlar torpile kılıf olmasın! Aslında “mülakat” güzel ve sevdiğim bir kelime; adalet ve hakkaniyetle yapılsa, özellikle öğretmen ve yönetici seçiminde faydalı olur. Ama öyle olmuyor, bu güzel kelime torpile alet ediliyor. Mülakat yerine ehliyet, liyakat ve tecrübeye dayalı başarının esas alınması gerekir. Kanun ve mevzuatta yer alan sözlü sınav (değerlendirme komisyonları) maddeleri, mahkemeler tarafından iptal edilmişti. Ancak öğretmen atamalarında sözlü sınavın 1 Temmuz 2024 tarihinde başlayacağı bakanlığın sitesinde yer alırken;Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçme ve Görevlendirme Yönetmeliği’nde sözlü sınav var. Buna göre, şu anda ilk defa atanacaklarda uygulandığı anlaşılıyor. 

     Eskiden öğrencilere yazılıda aldığı notun altında sözlü notu verilemiyordu, uyumlu olması gerekiyordu. Fakat bu yönetmelik de yürürlükten kaldırıldı. Şimdiki Okul Öncesi ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği ile Ölçme ve Değerlendirme Yönetmeliği’nde “sözlü sınava rastlayamadık. Hiç olmazsa (uygulamalılar hariç) her türlü mülakatta yazılı notun altında sözlü notu verilmemeli. En azından fazla haksızlık yapılmış olmaz.

     Adalet, yüce yaratıcının emridir. Önemine binaen ilgili âyeti kerime, her hafta Cuma namazında hutbenin sonunda okunur.  Adalet gök kubbenin direği ve devletin dinidir. Devlet ancak adaletle ayakta durur. Sevgili peygamberimizin Mekke’nin fethinden sonra, Kâbe’nin anahtarını tekrar (Müslüman olmadan önce, Oğuz Türklerinden) Osman bin Talha (ra)’ya vermesi, ehliyet, liyakat, tecrübenin ve emanetin ne kadar önemli olduğunu gösteren çok anlamlı bir örnektir. Devlet işlerindeki görevler ve makamlar birer emanettir. Emanetin ehline verilmesi de yüce Allah’ın (cc) emridir. Koltuklar da bir gün mutlaka gidecek ve sahipleri yaptıklarıyla baş başa kalacaktır.

      Yönetici vücutta baş gibidir. Baş ne kadar iyi yönetirse, vücut da o kadar rahat eder. Meslek eğitimi konusunda çok tecrübeli, ehliyet ve liyakat sahibi meslekçi yöneticiler var. Onlara yetki ve sorumluluk verilirse, meslek lisesi oranı rahatlıkla yüzde 50’lere çıkabilir. Ama galiba tersi oluyor. Mesela bu konuda 6 kitabı bulunan ve İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nde 2007’den itibaren 10 yıl şube müdürlüğü yaparken meslek eğitimine büyük katkısı olan, çalışkan, konulara vâkıf ve başarılı Erol DEMİR, şu anda Küçükçekmece’de şube müdürü. Hâlbuki İstanbul son durak, bundan sonra artık ilçeler değil, bakanlıkta genel müdürlük olmalı, oralarda değerlendirilmeli. Bunu özellikle meslek eğitiminin gelişmesi için yazıyorum. Fakat sadece büyük şehirlerde değil, taşrada da alanında uzman ve önemli başarıları olan yöneticilerin bakanlıkta değerlendirilmesi gerekir.

    5- Kız Meslek liselerine bayan yönetici atanması. Kız meslek liselerine mutlaka bayan müdür ve müdür yardımcısı atamak gerekir. Okula gidiyorsunuz, öğrencilerin hepsi kız ama müdür ve müdür yardımcıları erkek. Bir yasak olmasa bile, erkek yöneticilerin, hiç olmazsa, kız meslek liselerini bayan yöneticilere bırakmaları (bir erkek müdür yardımcısı olabilir), hem nezaket ve hem öğrenciler açısından daha uygun olmaz mı? Çünkü kızların problemlerini bayanlar daha iyi anlar. Ama doğrusu budur. Biz doğruları yazmak zorundayız. Ancak kanaatimce kız meslek liselerine bayan yönetici atanması konusunda ilgili yönetmeliğe bir cümle eklenmesi gerekir.

    Yeri gelmişken sevindiğim bir hususu da belirtmem gerekir. Şu anda İstanbul’da 5 ilçenin (Adalar, Beykoz, Eyüp, Sancaktepe, Şişli) milli eğitim müdürünün bayan olması, çok sevindirici. Başarılı çalışmalar da yapıyorlar. Bayan yöneticilere fırsat verilirse, güzel işler yaptıkları görülecektir.

    6- Burs verilmesi: DPYB (Devlet Parasız Yatılı Bursluluk) sınavında başarı şartı aranmaksızın ailesinin durumu iyi olmayan meslek lisesi öğrencilerine burs verilmesi. Olabilirse tabii. Fakir ailelere yardım yerine, tıpkı balık vermek yerine, balık tutmayı öğretmek gibi daha uygun olur. 

    7- Ücret verilmesi: Meslek liselerinde okuyan öğrencilere; mümkünse, mesleki eğitim merkezlerinde olduğu gibi. 10. Sınıfta asgari ücretin 1/3, 11. Sınıfta 2/3 ve staj yaparken (12. sınıfta) asgari ücret veya yarısı kadar ücret verilmesi de önemli bir teşvik olur. İmkân varsa, yoksa zaten yeteri kadar avantaj var…

    8- Yükseköğretime geçiş kolaylığı: Üniversite giriş sınavlarında meslek lisesi mezunlarına meslek derslerinden sorular sorulmak suretiyle alanında yüksek öğretime, ön lisans bölümlerine sınavla giriş kolaylığı sağlanabilir. 2002-2017 yılları arasında uygulanan sınavsız geçiş sistemi ile meslek lisesi mezunları, kendi alanlarıyla ilgili meslek yüksek okullarına sınavsız geçiş yapabiliyorlardı. Kaliteyi düşürdüğü gerekçesiyle kaldırıldı.37 Bu normal. Kalite düştüğü için bunun yerine sınavla alanlarında bir kolaylık sağlanabilir. 

    9- Geleceğin Meslekleri: Mesleklerin geleceği ve geleceğin mesleklerini çok iyi hesap ederek planlamak lazım. Çünkü geçmişteki bazı meslekler şu an yok, gelecekte bazı mesleklere ihtiyaç olmayacak! Teknoloji hızla değişiyor ve gelişiyor. Yapay zekâ diye bir olay var.  Nitekim WEF, Dünya Ekonomik Forumu’nun mesleklerin geleceğine ilişkin 2023 raporuna göre, önümüzdeki 5 yılda, mesleklerin neredeyse dörtte birinin (% 23), %12,2’lik büyüme, %12,3’lük düşüş nedeniyle, değişmesi bekleniyor.38 Sanayi kuruluşları ve iş adamlarıyla dayanışma ve istişare ile teknolojik gelişmeleri de takip ederek, gelecekte ihtiyaç duyulan meslek dallarında bölümler açılmalı. Fakat geleceğin mesleklerini sadece internet, bilişim, dijital ve teknolojiden ibaret zannederek insan hayatı için her zaman gerekli olan tarım ve hayvancılık asla ihmal edilmemelidir.   

    10- ÇPL (Çok Programlı Lise): Bölgeye göre (küçük ilçe ve beldelerde) hem lise ve hem de meslek lisesi ihtiyacını karşılamak üzere çok programlı lise açılabilir. Çünkü bu tür okullarda hem lise ve hem de meslek lisesi programı uygulanır. 

      Eğitim, topyekûn bütün milletin geleceği ve beka meselesidir. Yapılacak değişiklikleri çok iyi düşünmek lazım. Gençlerin en kıymetli zamanlarını işsiz ve başıboş geçirmemeleri için; ilgi, istek, yetenek ve kişilik özelliklerinin ortaya çıkarılması, başarılı ve mutlu olabilecekleri bir mesleği seçmeleri, büyük önem arz ediyor. Bakanlığın, il ve ilçe milli eğitim müdürleri ile meslek lisesi müdürlerinin sanayici ve iş adamlarıyla istişare ve teknolojiyi de takip ederek ihtiyaç duyulan meslek dallarında eleman yetiştirilmesi ile hem gençlere iş imkânı sağlanarak işsizlik sorunu çözümlenir ve hem de ekonomiye katkı sağlanmış olur. Ancak bu sayıyı artırma yönündeki çalışmalar, meslek liselerinin yeterli olmasına bağlıdır. Eğer yeterli değilse, mutlaka ihtiyaca göre yenilerinin yapılması gerekir. Şüphesiz ki insanların huzur ve mutluluk içinde yaşamaları, herkesin doğup büyüdüğü yerde iş ve aş imkânı bulmasına bağlıdır. Bunun için de ülkenin her tarafında, bölgenin özelliğine göre, yeni fabrikalar kurulması, hayati öneme haizdir. Bu tedbirleri almak, büyüklerin ve yöneticilerin görevidir. 

Ehliyet, liyakat, tecrübe, adalet ve emanetin ehline verilmesi, aslında pek çok problemin çözümüdür.  Bunlar olduğu zaman, birçok problem ortadan kalkar; esasen bunlar olursa zaten problem olmaz!

                   İlyas Tekin Kimdir?

    1956 yılında Rize´nin İkizdere İlçesinin Ilıca Köyünde dünyaya geldi. İlk tahsilini köyünde tamamladı. Orta ve lise tahsilini İstanbul Şişli´de tamamladı. 1980 yılında Atatürk Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünü, 1983´te Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesini ve daha sonra da Türk Dili Edebiyatı Bölümünü, 1997´de ise Yüksek Lisans eğitimini bitirdi. 

     Üniversite tahsili sırasında ve sonrasında gazetecilik yaptı. 1980 öncesi ve sonrası Dünyada ve Türkiye’de Sabah Gazetesi ile haftalık ve aylık bazı dergilerin yazı işleri müdürlüğü, genel yayın müdürlüğü gibi görevlerde bulundu.1990 öncesi ve sonrası (eski) Tercüman Gazetesinde haftalık Cuma yazıları yazdı. HBB televizyonunda programlar yaptı. 1985 yılında İstanbul Ümraniye Lisesinde öğretmenliğe başladı ve birkaç yıl Nevzat Ayaz Lisesinde idarecilik yaptı. Eğitim faaliyetlerini sürdürürken bazı gazete ve dergilerde haftalık yazılarına devam etti.

      1993 yılında Bağcılar Milli Eğitim Müdürlüğünde Şube Müdürü olarak bir süre çalıştıktan sonra 1994 yılında Ümraniye İlçe Milli Eğitim Şube Müdürlüğüne atandı ve bir yıl sonra da 29 Haziran 1995´de Ümraniye Milli Eğitim Müdürü olarak göreve başladı. Sonra sırasıyla  Sarıyer İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne, Haydarpaşa Endüstri Meslek Lisesi öğretmenliğine, Isparta´nın Yenişarbademli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne, Bolu Seben Milli Eğitim Müdürlüğüne, Tunceli-Mazgirt İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne, Üsküdar Türkan Sabancı Görme Engelliler Okulu öğretmenliğine, Çankırı- Şabanözü İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne, (bir süre bu ilçede Kaymakam Vekili olarak çalıştı), Kadıköy Yahya Kemal Beyatlı İlköğretim Okulu öğretmenliğine 11 Mayıs 2001´de Ümraniye İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne atandı.

     25.07.2006 tarihinde Esenler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü görevinden sonra 24.01.2007 tarihinde Ümraniye İlçe Milli Eğitim Müdürü olarak görev yaptı.  24.01.2011 Tarihinde Üsküdar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü görevine başlayıp ve 18 Nisan 2014 tarihinde İstanbul İl Eğitim Uzmanı olarak ayrıldı.21 Temmuz 2016 tarihinde tekrar Üsküdar Milli Eğitim Müdürlüğü görevine başladı.2018 yılında emekli oldu. Arapça ve İngilizce biliyor.  Basılmış üç kitabı ve yayınlanmış çok sayıda araştırma inceleme yazısı var. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Haber-Foto: İSMET KÖSOĞLU