“GÜÇLÜ BİR GELECEK ANCAK GÜÇÜ KADINLARIN EMEĞİYLE GERÇEKLEŞEBİLİR”

“GÜÇLÜ BİR GELECEK ANCAK GÜÇÜ KADINLARIN EMEĞİYLE GERÇEKLEŞEBİLİR”

Eğitim Bir Sen Rize Şube Başkanı Seyfettin AFACANLAR;

 Eği­tim Bir Sen Rize Şu­be­si Baş­ka­nı Sey­fet­tin Afa­can­lar ya­yım­la­mış ol­du­ğu basın bül­te­nin­den; “Kadın, aile başta olmak üzere, top­lu­mun tüm kat­man­la­rı­nın ta­şı­yı­cı un­su­ru, ne­sil­ler ye­tiş­ti­ren mü­reb­bi­ye­si, ça­lış­ma ha­ya­tı­nın önem­li ak­tö­rü­dür. Bir insan ola­rak ha­ya­tı­mı­zın her dö­ne­mi­ni fark­lı rol­ler­le ku­şa­tan ka­dın­la­rın top­lum­sal ko­nu­mu­nu ör­se­le­me­den, say­gın­lı­ğı­nı mu­ha­fa­za ede­rek hak­kı­nı tes­lim etmek sağ­lık­lı bir top­lu­mun ol­maz­sa ol­ma­zı­dır. “dedi.
 Baş­kan Afa­can­lar; “Bir me­de­ni­ye­tin bü­yük­lü­ğü­nün en ön­lem­li gös­ter­ge­le­rin­den biri, ka­dı­na bakış açı­sı­dır. Bizim me­de­ni­ye­ti­miz­de ta­ri­hin her dö­ne­min­de ka­dın­la­rı­mız ha­ya­tın her ala­nın­da yer almış, top­lum kendi için­den tarih ya­pı­cı örnek şah­si­yet ni­te­li­ğin­de ka­dın­lar çı­kar­mış­tır.
 Bizim inan­cı­mız, kız ço­cuk­la­rı­nı hor gören, diri diri top­ra­ğa gömen ca­hi­li­ye­yi yık­mış, ka­dı­nı baş tacı etmiş, ‘Cen­net an­ne­le­rin ayak­la­rı­nı al­tın­da­dır’ di­ye­rek ka­dın­la­rı yü­celt­miş, on­la­ra ne kadar değer ver­di­ği­ni or­ta­ya koy­muş­tur.
Sa­na­yi­leş­mey­le bir­lik­te ka­pi­ta­lizm her şeyi esir ala­rak de­ğer­siz­leş­tir­di­ği, ken­di­si için kul­la­nış­lı bir nes­ne­ye dö­nüş­tür­dü­ğü gibi, ka­dın­lı­ğı ve ka­dın­la­ra bakış açı­sı­nı da de­je­ne­re et­miş­tir. Anne olmak ile ka­ri­yer yap­mak karşı kar­şı­ya ge­ti­ril­miş, eko­no­mi ve aile ha­ya­tı ara­sın­da aç­maz­lar üre­til­miş, top­lu­mun öz­ne­si olan ka­dın­lar ka­pi­ta­list dü­ze­nin nes­ne­si ol­ma­ya zor­lan­mış­tır.
Ka­pi­ta­list Batı dün­ya­sın­da ka­dı­nın var­lı­ğı­nı an­lam­lı kılan bütün de­ğer­ler, fe­mi­nist büyü ve öz­gür­lük ya­la­nıy­la yağ­ma­lan­mış­tır. Bu zih­ni­yet şimdi de ‘top­lum­sal cin­si­yet’ veya ‘cin­si­yet öz­gür­lü­ğü’ mak­ya­jıy­la in­sa­nın fıt­rat ve do­ğa­sı­na ay­kı­rı bir sap­kın­lı­ğı, kü­re­sel öl­çek­te yay­ma­nın, başka bir ifa­dey­le da­yat­ma­nın ça­lış­ma­sı için­de­dir.
Ka­dın­lar, sos­yal çö­zül­mey­le hız­la­nan ah­la­ki çö­kü­şün üret­ti­ği şid­de­tin, terör ve sa­va­şın ağır yükü al­tın­da bedel öde­mek­te­dir. Ka­dı­na yö­ne­lik ve doğ­ru­dan insan ma­su­mi­ye­ti­ni ve de­ğe­ri­ni hedef alan her türlü şid­de­ti red­de­di­yo­ruz. Ça­lı­şan ka­dın­la­rın, işi ve aile­si ara­sın­da ço­ğa­lıp çe­şit­le­nen so­run­la­rı­nı ge­le­nek­sel ya­pı­mı­zı boz­ma­dan, aile ya­pı­mı­zı ifsat et­me­yi amaç­la­yan gi­ri­şim­le­re fır­sat ver­me­den top­lum­sal ve kül­tü­rel has­sa­si­yet­le­ri gö­ze­te­rek çözme ira­de­si­nin sür­dü­rül­me­si çok önem­li­dir. Zira güçlü kadın, güçlü aile­yi; güçlü aile ise güçlü top­lu­mu mey­da­na ge­ti­rir. Bütün adım­lar bu bi­linç­le atıl­ma­lı; top­lu­mun do­ku­su­nu ko­ru­yan, ça­lış­ma ha­ya­tın­da üre­ten ka­dın­la­rın hak et­ti­ği değer bir günün değil, her günün ko­nu­su ol­ma­lı­dır.
Doğum ve süt iz­nin­den kreş dü­zen­le­me­le­ri­ne kadar ya­pı­lan iyi­leş­tir­me­ler isa­bet­li ol­muş­tur. Yine bu bağ­lam­da, doğum ön­ce­si ve son­ra­sı ebe­veyn izin­le­ri ar­tı­rıl­ma­lı, çocuk okula baş­la­yın­ca­ya kadar ebe­veyn­le­re yarı za­man­lı ça­lış­ma hakkı ve­ril­me­li­dir. Ay­rı­ca, doğum yar­dı­mı mik­ta­rı ar­tı­rıl­ma­lı, kadın kamu gö­rev­li­le­ri­nin emek­li­li­ğe iliş­kin yaş ve hiz­met sü­re­si şartı her çocuk için bir yıl eksik uy­gu­lan­ma­lı, yarım za­man­lı ça­lış­ma uy­gu­la­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak ikin­cil mev­zu­at dü­zen­le­me­si/yö­net­me­lik­ler ive­di­lik­le ha­zır­la­na­rak yü­rür­lü­ğe ko­nul­ma­lı­dır.
Eği­tim-Bir-Sen ola­rak, 8 Mart Dünya Ka­dın­lar Günü’nün, bir de­ğe­ri ve de­ğer­le­ri an­la­ma, ka­dın­la­rın hak­kı­nı tes­lim etme, eme­ği­nin kar­şı­lı­ğı­nı esir­ge­me­me ko­nu­sun­da bir bi­linç ta­ze­le­me günü ola­rak da de­ğer­len­di­ril­me­si­ni is­ti­yor; ka­dın­la­ra, aile, iş ve ça­lış­ma ha­yat­la­rın­da ba­şa­rı­lar di­li­yo­ruz.” şek­lin­de açık­la­dı.


Ha­ber-Fo­to: Bay­ram Ali KA­VAL­CI