Rize İline sınır, Ovit tünelinin Erzurum çıkışında, İspir İlçesinin ilk köylerinden ve daha çok eski ismi Çapans olarak bilinen, yeni ismi ise Çayırözü olan dedesinin köyünde yaşayan Furkan YILMAZ (23) geçen yıl, Düzce Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyat Bölümünden mezun oldu.
Üniversite mezunu Furkan YILMAZ, “Çocukluğum ve gençliğim büyüklerimin yanında geçti. Çayırözü köyümüz İspir ilçemize çok yakın olup, ayrıca benim ailemin de yaşadığı komşu ilimiz Rize’ye Erzurum ilimizden daha yakındır. O nedenle Rizeli hemşerilerimizde köyümüzü çok severler. Köyümüz nüfusunun önemli bir kısmı Rize’de yaşamaktadır. Bu köyde üretilen hayvansal gıda ihtiyaçlarını köyümüzden temin ederler. Köyümüzün başlıca geçim kaynağı hayvancılık üzerinedir. Ovit dağının devamında rakım olarak yüksek bir konumda bulunan köyümüzün, doğası, havası, çiçek florası ve merası çok verimli ve sağlıklıdır. O nedenle, büyükbaş hayvancılığının yanında, taze peyniri, eski peynir, yayla tereyağı, sütü, balı ve hayvanlara yedirdiğimiz otunuz çok meşhurdur. Köyümüzde elma başta olmak üzere artık birçok meyvede yetişmektedir.” diye açıkladı.
FURKAN YILMAZ; ÜNİVERSİTE MEZUNU OLARAK NEDEN HAYVANCILIĞI SEÇTİM
Kışın köyde yaşayan tek Üniversiteli Furkan YILMAZ; Köyde yaşayan tek gencim. Köyde yaşayan nüfusun yaş ortalaması 70 yaşın üzerinde. Gençler batı illeri başta olmak üzere, Üniversite okumaya ve çeşitli şehirlere çalışmaya gidiyorlar. İhtiyar insanlara ayak uydurarak onlarla arkadaş olarak yaşıyorum. Köyümüzdeki hayvanlara ilgim ve sevgim rahmetli dedem ve ninemle ahırlara ve hayvanları otlatmaya gittiklerinde başladı. Onların peşine takılarak, hayvan beşinciliğini öğrendim. Onlarda vefat edince, hayvanları yaylada otlatmaya, sütlülerini sağlamaya, yaş ve peynir yapmaya tek başıma yapmaya başladım. Bir yandan eğitimimi tamamladım. Bir yandan da hayvanlarla ilgilendim, ailemin ve kendi geçimimi onlardan elde ettiğim ürünleri satarak geçiniyorum. Elde ettiğim yüzde yüz doğal ve sağlığa uygun kaliteli peynir, tereyağı, süt gibi ürünleri satmakta zorluk yaşamıyorum. Hatta müşterilerime aylar sonrasına tarih veriyorum. Hayvanlar benim, evladım ve kardeşlerim gibi. Onları çok seviyorum.4-5 senedir tek başıma zor olan bu işimi severek yapıyorum. Sabah erkenden hayvanlarımı 6 km. uzaklıktaki yaylaya getiriyorum. Onların çobanda ben, sütünü sağanda ben, karınlarını doyuranda ben. Türk hayvancılığına ve tarımına katkı sunmam için, yor
gunluk demeden, zevkle hayvancılık mesleğini her yıl büyüterek bu bölgenin en tanınmış hayvan besicisi ve üreticisi olmak istiyorum. Yeri gelince ot biçiyorum, Köyümüz mezralarında kuşburnu topluyor, reçel ve marmelat yapıyorum. Tandırda kendi ekmeğimi kendim yapıp pişiriyorum. Gelen misafirlerime ikram ediyorum. Üniversiteden sonra KPSS’de istediğim puanı elde edemediğim için, hayvancılıkla uğraşmanın bana daha uygun olduğuna karar verdim. Çünkü bu işi çocukluğumdan bu yana çok iyi biliyorum ve severek yapıyorum. Şehri hayatını değil, köy hayatını seviyorum.” diye konuştu.
Rötortaj: Bayram Ali KAVALCI