İbrahim Sırmalı

Tarih: 22.04.2025 08:54

Allah Adaleti, İyilik Yapmayı, Akrabaya Vermeyi Emreder.

Facebook Twitter Linked-in

 

Allah Adaleti, İyilik Yapmayı, 

Akrabaya Vermeyi Emreder.

Allah Teala şöyle buyurdu:

يَا اَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُوا رَبَّكُمُ الَّذٖى خَلَقَكُمْ وَالَّذٖينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

Bakara suresi 2.21 Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki, Allah'a karşı gelmekten sakınasınız.

Ey Müslümanlar! Kalplerin öğütlendiği, ruhların temizlendiği en hayırlı şey, uzuvların doğru yola iletildiği en büyük şey, içindeki sûreler, ayetler, hükümler, kıssalar ve vaazlarla birlikte aziz olan Allah'ın kitabıdır.

اِنَّ هٰذَا الْقُرْاٰنَ يَهْدٖى لِلَّتٖى هِىَ اَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِنٖينَ الَّذٖينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ اَجْرًا كَبٖيرًا..وَاَنَّ الَّذٖينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ اَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابًا اَلٖيمًا 

İsra suresi 17.9-10 Gerçekten bu Kur'an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü'minler için büyük bir mükâfat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler. 

O halde bugün, kürsülerde sıkça duyduğumuz, vaizlerin vaazlarını bu ayetle bitirdikleri ve vaazlarının bu ayetle son bulduğu büyük bir ayet üzerinde düşünmek için bir duraklayalım.

 En güzel ahlakı toplamış, en güzel amelleri yapmıştır. Kişinin halinin düzelmemesi için üç şeyi emretmiş, bozulmanın temeli olan üç şeyi de yasaklamıştır. 

Müslümanın üzerinde düşünmesi ve tefekkür etmesi gereken bir gerçektir. Anlamı vardır ve hayatının her alanında buna göre çalışır. Hareketlerini ve hareketsizliğini buna göre kontrol eder. Bunlar her türlü iyiliği elde etmek ve her türlü kötülükten korunmaktır.

       Bu Yüce Allah’ın şu ayet-i kerimesidir.

اِنَّ اللّٰهَ يَاْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالْاِحْسَانِ وَاٖيتَاٸِ ذِى الْقُرْبٰى وَيَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ وَالْبَغْیِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ

Nahl suresi 16.90 Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.

Bu ayet-i kerime, iyiliğin esaslarını içermekte ve onları emretmekte, kötülüğün esaslarını zikretmekte ve onları yasaklamaktadır. 

Bir kimse, bir bireyin veya toplumun elde ettiği hayırları, dünyada meydana gelen düzensizliği, istikrarsızlığı, korkuyu ve kötülüğü düşünecek olursa, bütün bunların ya bu ayette emredilenlere ya da yasaklananlara dayandığını görür. 

Hayat ancak adalet, iyilik ve akrabalık üzerine kurulur. Toplumlar çökmez. Medeniyetler çökmez. Ancak çirkinliklerin, iğrençliklerin ortaya çıkması ve adaletsizliğin yaygınlaşmasıyla çöker. 

Adalet ise; hakkaniyet, eşitlik, denge, her şeyi yerli yerine koymak, her hakkı olana hakkını vermektir. En büyük adalet, kulun kendisini yaratan, onu düzenleyen, rızıklandıran ve kendisine ihsanda bulunan Rabbine karşı adaletidir. 

Bunu da ancak O'na ibadet ederek, başkasına kulluk etmeyerek, O'na şükrederek, O'na nankörlük etmeyerek, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayarak, İslam'ın getirdiği orta yolu izleyerek, aşırılığa ve taşkınlığa kaçmadan yapmasıdır. 

Ne abartı, ne sertlik, ne şiddet, ne de gevşeklik. Eğer Allah yaratıyorsa ve ibadet edilecek olan Allahtan başkası ise; eğer Allah rızık veriyorsa ve rızkın karşılığında şükredilecek olan da Allahtan başkası ise, bu en büyük zulüm ve haksızlıktır.

       Allah Subhanehu şöyle buyurdu:

وَاِذْ قَالَ لُقْمٰنُ لِابْنِهٖ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَیَّ لَا تُشْرِكْ بِاللّٰهِ اِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظٖيمٌ

Lokman suresi 31.13 Hani Lokmân, oğluna öğüt vererek şöyle demişti: "Yavrum! Allah'a ortak koşma! Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür."

Ey Müslümanlar! İbadetlerde adalet; haramlardan uzak durmak ve farzları gücümüz yettiğince yerine getirmektir. Bunların en büyüğü beş vakit namazı kılmak, Allah'ın emrettiği şekilde ve O'nun emrettiği şekilde kılmak, farz olan zekâtı vermek, Ramazan orucunu tutmak ve haccetmektir. Kim itaat ederse cennete, isyan ederse cehenneme gireceğini bilir de sonra gevşeklik edip itaati terk ederse ve isyanda aşırı giderse kendine zulmetmiş olur. 

Yüce Allah, asi bir topluluk hakkında şöyle buyurmuştur:

وَظَلَّلْنَا عَلَيْكُمُ الْغَمَامَ وَاَنْزَلْنَا عَلَيْكُمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوٰى كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَمَا ظَلَمُونَا وَلٰكِنْ كَانُوا اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ

Bakara suresi 2.57 Bulutu üstünüze gölge yaptık. Size, kudret helvası ile bıldırcın indirdik. "Verdiğimiz rızıkların iyi ve güzel olanlarından yiyin" (dedik). Onlar (verdiğimiz nimetlere nankörlük etmekle) bize zulmetmediler, fakat kendilerine zulmediyorlardı.

Allah'a karşı, O'nun birliğini tasdik edip O'na itaat etmekle, günahları terk etmekle de kendi nefsine karşı adaletten sonra, mahlukat arasında da adalet vardır. 

Adaletsizlikten, zulümden ve her türlü saldırganlıktan uzak, hayvanlara ve hayvanlara karşı bile olsa, adaletsizlikten, zulümden ve saldırganlıktan uzak bir şekilde olmaktır.

İbn Ömer (r.a.)'den rivayetle, Peygamber (s.a.v.)'den rivayetle iki Sahih'te şöyle buyurmuştur: 

 فَفِي الصَّحِيحَينِ عَنِ ابنِ عُمَرَ - رَضِيَ اللهُ عَنهُمَا - عَنِ النَّبيِّ - صَلَّى اللهُ عَلَيهِ وَسَلَّمَ - أَنَّهُ قَالَ: " دَخَلَتِ امرَأَةٌ النَّارَ في هِرَّةٍ رَبَطَتهَا، فَلَم تُطعِمْهَا وَلَم تَدَعْهَا تَأكُلُ مِن خَشَاشِ الأَرضِ "

"Bir kadın, bağladığı ve yerin haşeratından yemediği ve ona yiyecek vermediği bir kedi yüzünden cehenneme girdi."

Bir kimseye servet, güç veya makam verilmişse, bunları kendi arzularına göre veya arzularının emrettiği şekilde kullanması hiçbir şekilde adaletli değildir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَلَا تَجْعَلْ يَدَكَ مَغْلُولَةً اِلٰى عُنُقِكَ وَلَا تَبْسُطْهَا كُلَّ الْبَسْطِ فَتَقْعُدَ مَلُومًا مَحْسُورًا

İsra suresi 17.29 Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.

Ve O -Allah Teâlâ'nın şanı yücedir- Rahman'ın kullarını överek şöyle buyurmuştur:

وَالَّذٖينَ اِذَا اَنْفَقُوا لَمْ يُسْرِفُوا وَلَمْ يَقْتُرُوا وَكَانَ بَيْنَ ذٰلِكَ قَوَامًا

Furkan suresi 25.67 Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır. 

       Subhan olan Allah şöyle buyurdu:

وَاِنْ خِفْتُمْ اَلَّا تُقْسِطُوا فِى الْيَتَامٰى فَانْكِحُوا مَا طَابَ لَكُمْ مِنَ النِّسَاءِ مَثْنٰى وَثُلٰثَ وَرُبَاعَ فَاِنْ خِفْتُمْ اَلَّا تَعْدِلُوا فَوَاحِدَةً اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ ذٰلِكَ اَدْنٰى اَلَّا تَعُولُوا

Nisa suresi 4.3 Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın.  Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız, o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur. 

Numan İbnu Beşir (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; o şöyle demiştir: Babam malından bana sadaka olarak verdi. Annem Amre binti Ravaha: "Allah Resulü'nü şahit tutmadıkça razı olmam." dedi. Bunun üzerine babam, yaptığım hayırlara şahitlik etmesi için Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) yanına gitti. Resûlullah (s.a.v.) ona: 

 وَعَنِ النُّعمَانِ بنِ بَشِيرٍ – رَضِيَ اللهُ عَنهُ - قَالَ: تَصَدَّقَ عَلَيَّ أَبي بِبَعضِ مَالِهِ، فَقَالَت أُمِّي عَمْرَةُ بِنْتُ رَوَاحَةَ لا أَرضَى حَتَّى تُشْهِدَ رَسُولَ اللهِ، فَانطَلَقَ أَبي إِلى النَّبيِّ -صَلَّى اللهُ عَلَيهِ وَسَلَّمَ - لِيُشهِدَهُ عَلَى صَدَقَتي، فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللهِ - صَلَّى اللهُ عَلَيهِ وَسَلَّمَ -: " أَفَعَلتَ هَذَا بِوَلَدِكَ كُلِّهِم ؟! " قَالَ: لا. قَالَ: " اتَّقُوا اللهَ وَاعدِلُوا في أَولادِكُم " فَرَجَعَ أَبي فَرَدَّ تِلكَ الصَّدَقَةَ. رَوَاهُ مُسلِمٌ.

"Bunu bütün çocuklarına mı yaptın?!" diye sordu. "Hayır" dedi. “Allah’tan korkun ve çocuklarınız arasında adaletli olun.” dedi. Bunun üzerine babam geri döndü ve o sadakayı iade etti. Müslim rivayet etmiştir. 

Ey Müslümanlar! Allah'ın emrettiği adalet, sabit bir yol ve değişmez bir üsluptur. Hiçbir nefsin heva ve hevesine, keyfine ve hevesine tabi değildir. Ne büyük bir sevgi ve muhabbetten, ne de yoğun bir nefret ve kin duygusundan etkilenmez. 

Yakın olanın artması onu artırmaz, uzak olanın uzak olması da onu engellemez. Ne zenginin serveti onu çağırır, ne de fakirin fakirliği onu engeller. Müslüman, güçlü bir kişiden korktuğu için oraya yaklaşmaz. Ünlüdür, sonra her zayıf ve meçhul kişiyle aşırı gider. Ama adaletin başlangıç noktası Allah korkusudur. Adaleti harekete geçiren şey O’nun şerefini aramak ve O’nunla buluşma gününde elindekileri saymaktır. 

       Allah Teala şöyle buyurdu:

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا كُونُوا قَوَّامٖينَ بِالْقِسْطِ شُهَدَاءَ لِلّٰهِ وَلَوْ عَلٰى اَنْفُسِكُمْ اَوِ الْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَبٖينَ اِنْ يَكُنْ غَنِيًّا اَوْ فَقٖيرًا فَاللّٰهُ اَوْلٰى بِهِمَا فَلَا تَتَّبِعُوا الْهَوٰى اَنْ تَعْدِلُوا وَاِنْ تَلْوُا اَوْ تُعْرِضُوا فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبٖيرًا

Nisa suresi 4.135 Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

Yüce olan Allah şöyle buyurdu:

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا كُونُوا قَوَّامٖينَ لِلّٰهِ شُهَدَاءَ بِالْقِسْطِ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاٰنُ قَوْمٍ عَلٰى اَلَّا تَعْدِلُوا اِعْدِلُوا هُوَ اَقْرَبُ لِلتَّقْوٰى وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ خَبٖيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ

Maide suresi 5.8 Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

Hz. Peygamber Allah ona salat ve selam etsin, şöyle buyurdu: 

 وَقَالَ - صَلَّى اللهُ عَلَيهِ وَسَلَّمَ -: " إِنَّ المُقسِطِينَ عِندَ اللهِ عَلَى مَنَابِرَ مِن نُورٍ يَومَ القِيَامَةِ، الَّذِينَ يَعدِلُونَ في حُكمِهِم وَأَهلِيهِم وَمَا وَلُوا " رَوَاهُ مُسلِمٌ.

Adil olanlar, kıyamet günü Allah katında nurdan minberler üzerinde olacaklardır. Hükümlerinde, ailelerinde ve idareleri altında bulunanlara karşı adil davrananlar.” Müslim rivayet etmiştir. 

 İşte adalet budur ey Müslümanlar. Her türlü şekil ve şekliyle farzdır. İhsan ise; mükemmellik ve kemaldir. Farz olan her işi en mükemmel ve tam şekilde yapmaktır. İnsan karakterinin genişliğidir ki, zorunlu olanla sınırlı olmayıp, zorunlu olmayana cömert davranmayı, belirli olmayana da cömert olmayı gerektirir. 

Çeşitleri ve şekilleri vardır. Bir kısmı vaciptir, bir kısmı da menduptur. Tavsiye olunan ve istenendir. Kulun Rabbiyle olan ilişkisini, kendi kendisiyle olan ilişkisini ve çevresindekilerle olan ilişkisini kapsar. Böylece Rabbine ibadetini, O'nu görüyormuş gibi yaparak daha da güzelleştirir. Eğer Allah’ı görmüyorsa, Yaratıcı’nın kendisini gördüğünü ve işinden hiçbir şeyin O’na gizli kalmadığını yakinen bilen birinin ibadetiyle O’na ibadet eder. 

Allah'a iyilik yapmaktan maksat, O'nun sevdiği amellerle O'na yakınlaşmaktır. Ve nafile ibadetleri çoğaltmaya şevk ve ondan sonra kişinin etrafındaki herkese ve etrafındakilere söz ve fiil, fiil ve hareketle iyilik yapması, iyiliğe daha fazlasıyla, kötülüğe de bağışlamayla karşılık vermesi gelir. 

Allah Teala şöyle buyurdu: 

وَاِذْ اَخَذْنَا مٖيثَاقَ بَنٖى اِسْرَایٖٔلَ لَا تَعْبُدُونَ اِلَّا اللّٰهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا وَذِى الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاكٖينِ وَقُولُوا لِلنَّاسِ حُسْنًا وَاَقٖيمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ اِلَّا قَلٖيلًا مِنْكُمْ وَاَنْتُمْ مُعْرِضُونَ

Bakara suresi 2.83 Hani, biz İsrailoğulları'ndan, "Allah'tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz, herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazı kılacaksınız, zekâtı vereceksiniz" diye söz almıştık. Sonra pek azınız hariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz.

Allah Teala şöyle buyurur:

وَلَا تَسْتَوِى الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ اِدْفَعْ بِالَّتٖى هِىَ اَحْسَنُ فَاِذَا الَّذٖى بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَاَنَّهُ وَلِىٌّ حَمٖيمٌ

Fussilet suresi 41.34 İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir. 

Hz. Peygamber Allah ona rahmet etsin ve selamet versin, şöyle buyurdu:

 وَقَالَ - صَلَّى اللهُ عَلَيهِ وَسَلَّمَ -: " إِنَّ اللهَ كَتَبَ الإِحسَانَ عَلَى كُلِّ شَيءٍ، فَإِذَا قَتَلتُم فَأَحسِنُوا القِتلَةَ، وَإِذَا ذَبَحتُم فَأَحسِنُوا الذِّبحَةَ، وَلْيُحِدَّ أَحَدُكُم شَفرَتَهُ، وَلْيُرِحْ ذَبِيحَتَهُ " رَوَاهُ مُسلِمٌ. 

Allah her şeyde iyi güzel olmayı farz kılmıştır. Öyleyse öldürdüğünüz zaman güzel öldürün. Boğazladığınız zaman da güzel boğazlayın. Her biriniz bıçağını bilesin ve kestiğiniz hayvanı rahat bıraksın.” Müslim rivayet etmiştir.

İnsanlara karşı en büyük iyiliklerden biri de akrabaya yardım etmek, onlarla ilişkileri sürdürmek, onlara iyilik etmek, onları onurlandırmak, onlara şefkat ve merhamet göstermek, onları takdir ve saymak, onlara sabır göstermek, eziyetlerine tahammül etmektir. 

Gerçekte bağları sürdürmek, sadakattir. İyi bir ahde vefa göstermektir. Güzel ahlakı korumaktır. Gerçekten de güzel ahlakın ve temiz tabiatın bir işaretidir. Bunda kusur etmek, iman zaafının, ruhun zilletinin, alçaklığın, basiretin körlüğünün ve Allah’ın rahmetinden uzaklığın alametidir. 

       Subhan olan Allah şöyle buyurdu:

فَهَلْ عَسَيْتُمْ اِنْ تَوَلَّيْتُمْ اَنْ تُفْسِدُوا فِى الْاَرْضِ وَتُقَطِّعُوا اَرْحَامَكُمْ

Muhammet suresi 47.22 Demek, yüz çevirdiğinizde yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak ve akrabalık bağlarını koparacaksınız, öyle mi? 

اُولٰئِكَ الَّذٖينَ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ فَاَصَمَّهُمْ وَاَعْمٰى اَبْصَارَهُمْ

Muhammet suresi 47.23 İşte bunlar, Allah'ın lânetleyip, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimselerdir.

Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: 

 وَقَالَ - صَلَّى اللهُ عَلَيهِ وَسَلَّمَ -: " مَن كَانَ يُؤمِنُ بِاللهِ وَاليَومِ الآخِرِ فَلْيَصِلْ رَحِمَهُ " وَقَالَ - عَلَيهِ الصَّلاةُ وَالسَّلامُ -: " مَن أَحَبَّ أَن يُبسَطَ لَهُ في رِزقِهِ، وَيُنسَأَ لَهُ في أَثَرِهِ، فَلْيَصِلْ رَحِمَهُ " مُتَّفَقٌ عَلَيهِمَا.

“Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa akrabalık bağlarını gözetsin.” Ayrıca şöyle buyurmuştur: “Kim rızkının bol olmasını ve ömrünün uzamasını isterse akrabalık bağlarını gözetsin.” Hadis ittifak ile rivayet edilmiştir. 

Akrabaya yapılacak en büyük iyilik, anne babaya iyilik etmek ve onlara iyilik etmek, sonra en yakın akrabaya, sonra da en yakın akrabaya iyilik etmektir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَقَضٰى رَبُّكَ اَلَّا تَعْبُدُوا اِلَّا اِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا اِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ اَحَدُهُمَا اَوْ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُلْ لَهُمَا اُفٍّ وَلَا تَنْهَرْهُمَا وَقُلْ لَهُمَا قَوْلًا كَرٖيمًا

İsra suresi 17.23 Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara "öf!" bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle.

Yüce Allah Teala şöyle buyurdu:

وَاعْبُدُوا اللّٰهَ وَلَا تُشْرِكُوا بِهٖ شَيْپًا وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا وَبِذِى الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاكٖينِ وَالْجَارِ ذِى الْقُرْبٰى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالْجَنْبِ وَابْنِ السَّبٖيلِ وَمَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ مُخْتَالًا فَخُورًا

Nisa suresi 4.36 Allah'a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.

Tarık el-Muharibi (r.a.)’den rivayet edildiğine göre: Medine’ye vardık ve Resûlullah (s.a.v.)’in minberde durmuş, insanlara hitap ettiğini gördük. Şöyle buyuruyordu: 

 وَعَن طَارِقٍ المُحَارِبيِّ قَالَ: قَدِمنَا المَدِينَةَ فَإِذَا رَسُولُ اللهِ - صَلَّى اللهُ عَلَيهِ وَسَلَّمَ - قَائِمٌ عَلَى المِنبَرِ يَخطُبُ النَّاسَ وَهُوَ يَقُولُ: " يَدُ المُعطِي العُليَا، وَابدَأْ بِمَن تَعُولُ، أُمَّكَ وَأَبَاكَ، وَأُختَكَ وَأَخَاكَ، ثُمَّ أَدنَاكَ أَدنَاكَ " رَوَاهُ النَّسَائِيِّ وَصَحَّحَهُ الأَلبَانيُّ.

“Verenin eli en üstündür. Öyleyse önce elinizin altındakilerden başlayın: Anneniz, babanız, kız kardeşiniz, erkek kardeşiniz, sonra size en yakın olanlardan, sonra da size en yakın olanlardan yârdim etmeye başlayın.” Hadisi İmam Nesai rivayet etmiş, İmam Elbani hadis sahihtir. Demiştir. 

Ey Müslümanlar, iyiliğin esasları şunlardır: Adalet, iyilik ve akrabalık bağlarını gözetmek. Öyleyse Allah'tan korkun, iyi işler yapın ve iyilik yapın. Çünkü Allah iyilik edenleri sever. Bunu kendi içinizde yapmaya gayret edin, Allah sizinle beraber olacaktır. 

Allah cc, şöyle buyurandır: Onu tenzih ederim. 

وَالَّذٖينَ جَاهَدُوا فٖينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَا وَاِنَّ اللّٰهَ لَمَعَ الْمُحْسِنٖينَ

Ankebut suresi 29.69 Bizim uğrumuzda cihad edenler var ya, biz onları mutlaka yollarımıza ileteceğiz. Şüphesiz Allah, mutlaka iyilik yapanlarla beraberdir.

İkinci Hutbe

Allah Teala'dan korkun.

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَلْتَنْظُرْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ لِغَدٍ وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ خَبٖيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ

59.18 Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

       Ey Müslümanlar! Yüce Allah iyiliğin temellerini ve ilkelerini emrettiği gibi, kötülüğün temellerini ve kaynaklarını da yasaklamıştır. Allah cc, çirkin işleri, kötülüğü ve haddi aşmayı yasaklamıştır. 

Kötü söze gelince; bu, fıtratların yaratılışa uyanların ve doğru, hikmetli kanunların hoş görmediği büyük günahlardan olan söz ve hareketten kaynaklanan her türlü çirkin şeydir.

 Allah'a ortak koşmak ve haksız yere cana kıymak gibi.  Zina, hırsızlık ve benzeri felaket getiren çirkinlikler. Kötü olan ise günahlar, kötü işler ve Allah Teâlâ'nın emirlerine ve Resulünün -Allah ona salat ve selam etsin- emirlerine aykırı olan her şeydir.

Allah'ın yasakladığı üçüncü şey ise, her türlü zulmü içine alan aşırılıktır. Bunların en kötüsü, Allah'a ortak koşmaktır. Sonra insanlara karşı büyüklük taslamak, kibirlenmek, onlara karşı büyüklük taslamak veya kanlarında, ırzlarında ve mallarında haddi aşmak suretiyle insanlar arasındaki hakları çiğnemektir.

Hz. Peygamber -Allah ona salât ve selâm etsin- şöyle buyurmuştur: 

قَالَ - صَلَّى اللهُ عَلَيهِ وَسَلَّمَ -: " كُلُّ المُسلِمِ عَلَى المُسلِمِ حَرَامٌ، دَمُهُ وَمَالُهُ وَعِرضُهُ " رَوَاهُ مُسلِمٌ. 

 “Müslümanın her şeyi diğer Müslüman için mukaddestir, haramdır: Kanı, malı ve namusu haramdır.” Müslim rivayet etmiştir.

Eğer selim tabiatlı bir kimse, çirkin işlere, kötülüklere ve büyük günahlara düşmekten korkarsa, küçük günahlara düşmek, onları küçümsemek, kınamamak ve onlardan tövbe etmeyi geciktirmek, şeytanın kulu en çirkin kötülüklere sürüklemek ve onu en korkunç çirkinliklere sürüklemek için şeytanın bir kapısıdır. 

       Yüce olan Allah şöyle buyurdu:

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ وَمَنْ يَتَّبِعْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ فَاِنَّهُ يَاْمُرُ بِالْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ وَلَوْلَا فَضْلُ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ مَا زَكٰی مِنْكُمْ مِنْ اَحَدٍ اَبَدًا وَلٰكِنَّ اللّٰهَ يُزَكّٖى مَنْ يَشَاءُ وَاللّٰهُ سَمٖيعٌ عَلٖيمٌ

Nur suresi 24.21 Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, bilsin ki o hayâsızlığı ve kötülüğü emreder. Eğer Allah'ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, sizden hiçbiriniz asla temize çıkamazdı. Fakat Allah, dilediği kimseyi tertemiz kılar. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Öyleyse şeytanın adımlarından sakının ve Rahman ve Rahim olana tövbe edelim. Samimiyetle Allah için çalışalım. Namazı kılalım. Çünkü bu, kulu koruyan ve onu fuhuş ve kötülüğe düşmekten alıkoyan ve onu bunlardan men eden en büyük şeylerden biridir. 

Haksızlıktan, zulümden ve aile bağlarını koparmaktan kaçınalım. Şüphesiz ki, yüce Allah, haddi aşanları, büyüklük taslayanları, üstünlük taslayanları, haddi aşanları, akrabalık bağlarını koparanları ve onlara iyi davranmayanları gözetlemektedir.

Yüce Allah, Yusuf aleyhisselam hakkında şöyle buyurmuştur:

وَلَقَدْ هَمَّتْ بِهٖ وَهَمَّ بِهَا لَوْلَا اَنْ رَاٰ بُرْهَانَ رَبِّهٖ كَذٰلِكَ لِنَصْرِفَ عَنْهُ السُّوءَ وَالْفَحْشَاءَ اِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُخْلَصٖينَ

Yusuf suresi 12.24 Andolsun, kadın ona (göz koyup) istek duymuştu. Eğer Rabbinin delilini görmemiş olsaydı, Yûsuf da ona istek duyacaktı. Biz, ondan kötülüğü ve fuhşu uzaklaştırmak için işte böyle yaptık. Çünkü o, ihlâsa erdirilmiş kullarımızdandı.      

Subhan olan Allah şöyle buyurdu:

اُتْلُ مَا اُوحِىَ اِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَاَقِمِ الصَّلٰوةَ اِنَّ الصَّلٰوةَ تَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ وَلَذِكْرُ اللّٰهِ اَكْبَرُ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ

Ankebut suresi 29.45 (Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah'ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı biliyor.

Hz. Peygamber Allah ona salât ve selâm etsin, şöyle buyurmuştur: 

 وَقَالَ - صَلَّى اللهُ عَلَيهِ وَسَلَّمَ -: " مَا مِن ذَنبٍ أَجدَرُ أَن تُعَجَّلَ لِصَاحِبِهِ العُقُوبَةُ في الدُّنيَا مَعَ مَا يُدَّخَرُ لَهُ في الآخِرَةِ مِنَ البَغيِ وَقَطِيعَةِ الرَّحِمِ " 

“Dünyada cezasını çekmeye ve ahirette karşılığını görmeye en layık günahlardan biri, zulüm ve akrabalık bağlarını koparmaktır.” 

Öyleyse ey Müslümanlar, Allah'tan korkun ve gücümüz yettiğince iyilik yapalım. Kötülükten uzak duralım. Ondan kaçınalım. Çünkü Allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ

Zilzal suresi 99.7 Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir. 

وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ

Zilzal suresi 99.8 Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir. 

 

Tarih: 21 Nisan.2025 

Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI 

(Emekli Müftü, İcazetli)

 Yayın Tarihi: 09.03.2018

https://www.alukah.net/sharia

dan alıntıdır. 

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —