Allah’ın Zaferi
Allah müminlere zafer vermeye kadirdir.
Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Allahım! Sana çokça, çokça, çokça ve çokça hamd olsun. Öyle bir hamd olsun ki, nimetlere denktir ve Allah cc daha fazlasını verir.
Şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. O birdir, ortağı yoktur. Yine şahadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve elçisidir. Allahım! Efendimiz Muhammed'e ve onun bütün âline ve ashabına salat ve selam eyle.
Ey Müslümanlar! Allah Teala şöyle buyurdu:
اُذِنَ لِلَّذٖينَ يُقَاتَلُونَ بِاَنَّهُمْ ظُلِمُوا وَاِنَّ اللّٰهَ عَلٰى نَصْرِهِمْ لَقَدٖيرٌ
Hac suresi 22.39 Kendilerine savaş açılan müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle cihad için izin verildi. Şüphe yok ki Allah'ın onlara yardım etmeğe gücü yeter.
اَلَّذٖينَ اُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ بِغَيْرِ حَقٍّ اِلَّا اَنْ يَقُولُوا رَبُّنَا اللّٰهُ وَلَوْلَا دَفْعُ اللّٰهِ النَّاسَ بَعْضَهُمْ بِبَعْضٍ لَهُدِّمَتْ صَوَامِعُ وَبِيَعٌ وَصَلَوَاتٌ وَمَسَاجِدُ يُذْكَرُ فٖيهَا اسْمُ اللّٰهِ كَثٖيرًا وَلَيَنْصُرَنَّ اللّٰهُ مَنْ يَنْصُرُهُ اِنَّ اللّٰهَ لَقَوِىٌّ عَزٖيزٌ
Hac suresi 22.40 Onlar, haksız yere, sırf, "Rabbimiz Allah'tır" demelerinden dolayı yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah'ın, insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmesi olmasaydı, içlerinde Allah'ın adı çok anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler muhakkak yerle bir edilirdi. Şüphesiz ki Allah, kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder. Şüphesiz ki Allah, çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.
اَلَّذٖينَ اِنْ مَكَّنَّاهُمْ فِى الْاَرْضِ اَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتَوُا الزَّكٰوةَ وَاَمَرُوا بِالْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا عَنِ الْمُنْكَرِ وَلِلّٰهِ عَاقِبَةُ الْاُمُورِ
Hac suresi 22.41 Onlar öyle kimselerdir ki, şâyet kendilerine yeryüzünde imkân ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar. Bütün işlerin âkıbeti Allah'a aittir.
Müslüman kardeşler
Allah'ın yüce kitabındaki bu mübarek ayetlerde Yüce Allah, mümin kullarının kendilerini ve yurtlarını savunma hakkına sahip olduklarına, çünkü onların zalim değil mazlum, saldırgan değil saldırı altında olduklarına hükmetmiştir.
Ve sadece bu kadar da değil, Yüce Allah onlara, kendilerini koruyup kolladığından ve desteklediğinden emin olmaları için şu bilgiyi de vermiştir: Şöyle buyurmuştur:
وَإِنَّ اللَّهَ عَلَى نَصْرِهِمْ لَقَدِيرٌ
Hac suresi 22.39 Şüphe yok ki Allah'ın onlara yardım etmeğe gücü yeter.
Allah cc, müminlere zafer ihsan etmeye kadirdir. Kendilerini, yurtlarını ve mukaddes mekânlarını savunmak için verilen bu ilahi izinden sonra, "Mazlumun zalimi defetme ve savunma hakkı yoktur!" deme hakkı var mıdır? Elbette yoktur. Ve zayıfın, zulmün kendisinden kaldırılmasını isteme hakkı yoktur! Denilemez.
Ve Yüce Allah, mümin topluluğuna savaşa çıkma izni vermeden önce, onları koruyacak olanın kendisi olduğunu, kendilerinin O'nun koruması ve emniyeti altında olduklarını bildirdi.
Allah Teala şöyle buyurdu:
اِنَّ اللّٰهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ خَوَّانٍ كَفُورٍ
Hac suresi 22.38 Şüphesiz, Allah inananları savunur. Doğrusu Allah hiçbir haini, nankörü sevmez.
Elbette bu vaat, zafer için gerekli tüm adımların atılmasına bağlıdır. İmam Razi şöyle dedi: {Ve şüphesiz Allah, onlara zafer kazandırmaya kadirdir.} (Hac: 39) Bu ayet, Yüce Allah'ın onlara zafer vereceğine dair bir vaadidir.
Öyleyse Allah'ın Müslümanlara, kendilerine karşı savaşan düşmanları olan kâfirlere karşı zafer vermesi, hak bir vaat ve hak bir sözdür.
Yüce Allah cc, onu zaferi müminlere vaad etmiş ve onun yakın olduğunu onlara bildirmiştir. Ancak bunu çok önemli sebeplerden dolayı geciktiriyor.
Kim güçlü bir imana ve kesin bir yakine sahipse, Yüce Rabbinin kendisine bildirdiği gibi, onun yakın olduğunu bilir.
O, mü'min kullarına savaşmadan zafer ihsan etmeye kadirdir, fakat kullarının kendisine itaatte azami gayret göstermelerini ister.
Allah Teala şöyle buyurdu:
فَاِذَا لَقٖيتُمُ الَّذٖينَ كَفَرُوا فَضَرْبَ الرِّقَابِ حَتّٰى اِذَا اَثْخَنْتُمُوهُمْ فَشُدُّوا الْوَثَاقَ فَاِمَّا مَنًّا بَعْدُ وَاِمَّا فِدَاءً حَتّٰى تَضَعَ الْحَرْبُ اَوْزَارَهَا ذٰلِكَ وَلَوْ يَشَاءُ اللّٰهُ لَانْتَصَرَ مِنْهُمْ وَلٰكِنْ لِيَبْلُوَا بَعْضَكُمْ بِبَعْضٍ وَالَّذٖينَ قُتِلُوا فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ فَلَنْ يُضِلَّ اَعْمَالَهُمْ
Muhammet suresi 47.4 (Savaşta) inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları çökertip etkisiz hâle getirdiğinizde bağı sıkı bağlayın (sağ kalanlarını esir alın). Artık bundan sonra (esirleri) ya karşılıksız ya da fidye karşılığı salıverin. Savaş sona erinceye kadar hüküm budur. Eğer Allah dileseydi, onlardan öç alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek için böyle yapıyor. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmayacaktır.
سَيَهْدٖيهِمْ وَيُصْلِحُ بَالَهُمْ
Muhammet suresi 47.5 Onları doğruya ve güzele erdirecek ve durumlarını düzeltecektir.
وَيُدْخِلُهُمُ الْجَنَّةَ عَرَّفَهَا لَهُمْ
Muhammet suresi 47.6 Onları, kendilerine tanıttığı cennete koyacaktır.
Allah Teala şöyle buyurdu:
اَمْ حَسِبْتُمْ اَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَعْلَمِ اللّٰهُ الَّذٖينَ جَاهَدُوا مِنْكُمْ وَيَعْلَمَ الصَّابِرٖينَ
Al-i İmran suresi 3.142 Yoksa siz; Allah, içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ حَتّٰى نَعْلَمَ الْمُجَاهِدٖينَ مِنْكُمْ وَالصَّابِرٖينَ وَنَبْلُوَا اَخْبَارَكُمْ
Muhammet suresi 47.31 Andolsun, içinizden, cihad edenleri ve sabredenleri belirleyinceye ve durumlarınızı ortaya koyuncaya kadar sizi deneyeceğiz.
Seyyid Kutub (Fi Zilal'il-Ku’an kitabında) şöyle der: "Yüce Allah, iman edenlerin savunmasının, savaş sırasında olgunlaşabilmeleri için, kendileri aracılığıyla yapılmasını istedi.
İnsan yapısı, tehlikeyle karşılaştığında, zorladığında ve savunduğunda ve saldırgan kuvvete karşı koymak için tüm gücünü topladığında olduğu gibi, depolanmış enerjilerinin hepsini uyandırmaz.
Sonra her hücre, rolünü yerine getirmek, diğer hücreleri ortak operasyonlarda desteklemek, elinden gelenin en iyisini vermek, içindekilerin sonunu vermek ve kendisi için mümkün olanın en eksiksizine ve mükemmellik açısından hazır olduğu şeye ulaşmak için içine depolanmış tüm hazırlıkla motive edilir."
Çaba gerektirmeyen, rahatlayıp oturanlara kolayca ve yumuşakça gelen hızlı bir zafer, o enerjilerin ortaya çıkmasını engeller; Çünkü onu ne motive ediyor ne de davet ediyor... Bütün bunlara ve Allah'ın bildiği başka şeylere rağmen, Allah, iman edenlerin savunmasını bizzat kendileri aracılığıyla gerçekleştirmiş ve bunu onlara gökten zahmetsizce inen bir bulgu haline getirmemiştir.”
Zafer, tıpkı rızık gibidir; ancak onun elde edilmesine bağlı sebepleri aramak ve ona ulaşmaya götüren yollarda çabalamakla gelir. Allah'ın kanunu bozulmaz veya değişmez.
Ey Müslümanlar!
Düşmana karşı kazanılan zaferin, Müslümanların Allah'ın izniyle düşmanlarına karşı da zafer kazanmalarına vesile olduğu bilinen bir gerçektir. Bu sebeplerin başında iman ve salih amel gelir:
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَعَدَ اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِى الْاَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذٖينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دٖينَهُمُ الَّذٖى ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ اَمْنًا يَعْبُدُونَنٖى لَا يُشْرِكُونَ بٖى شَيْپًا وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذٰلِكَ فَاُولٰئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
Nur suresi 24.55 Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.
Zaferin sebepleri arasında: Allah Teala'nın dinine sahip çıkmak, söz, inanç, amel ve tebliğle ona bağlı kalmak vardır.
Allah Teala şöyle buyurdu:
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِنْ تَنْصُرُوا اللّٰهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ اَقْدَامَكُمْ
Muhammet suresi 47.7 Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.
وَالَّذٖينَ كَفَرُوا فَتَعْسًا لَهُمْ وَاَضَلَّ اَعْمَالَهُمْ
Muhammet suresi 47.8 İnkâr edenlere gelince, yıkım onlara! Allah, onların işlerini boşa çıkarmıştır.
Zaferin sebepleri arasında; Allah’a güvenmek, gerekli tedbirleri almak da vardır.
Allah Teala şöyle buyurdu:
فَبِمَا رَحْمَةٍ مِنَ اللّٰهِ لِنْتَ لَهُمْ وَلَوْ كُنْتَ فَظًّا غَلٖيظَ الْقَلْبِ لَانْفَضُّوا مِنْ حَوْلِكَ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِى الْاَمْرِ فَاِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلٖينَ
Al-i İmran suresi 3.159 Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah'tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَاَعِدُّوا لَهُمْ مَا اسْتَطَعْتُمْ مِنْ قُوَّةٍ وَمِنْ رِبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِهٖ عَدُوَّ اللّٰهِ وَعَدُوَّكُمْ وَاٰخَرٖينَ مِنْ دُونِهِمْ لَا تَعْلَمُونَهُمْ اَللّٰهُ يَعْلَمُهُمْ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ شَیْءٍ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ يُوَفَّ اِلَيْكُمْ وَاَنْتُمْ لَا تُظْلَمُونَ
Enfal suresi 8.60 Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez.
Zaferin sebepleri arasında; İslam ordularını harekete geçirmek için yetkililer arasında istişare yapılması da vardır.
Subhan olan Allah şöyle buyurdu:
فَمَا اُوتٖيتُمْ مِنْ شَیْءٍ فَمَتَاعُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَمَا عِنْدَ اللّٰهِ خَيْرٌ وَاَبْقٰى لِلَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَلٰى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ..وَالَّذٖينَ يَجْتَنِبُونَ كَبَائِرَ الْاِثْمِ وَالْفَوَاحِشَ وَاِذَا مَا غَضِبُوا هُمْ يَغْفِرُونَ..وَالَّذٖينَ اسْتَجَابُوا لِرَبِّهِمْ وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاَمْرُهُمْ شُورٰى بَيْنَهُمْ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ..وَالَّذٖينَ اِذَا اَصَابَهُمُ الْبَغْیُ هُمْ يَنْتَصِرُونَ
Şura suresi 42.36-39 (Dünyalık olarak) size her ne verilmişse, bu dünya hayatının geçimliğidir. Allah'ın yanında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Bu mükâfat, inananlar ve Rablerine tevekkül edenler, büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınanlar, öfkelendikleri zaman bağışlayanlar, Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namazı dosdoğru kılanlar; işleri, aralarında şûrâ (danışma) ile olanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcayanlar, bir saldırıya uğradıkları zaman, aralarında yardımlaşanlar içindir.
Zaferin sebeplerinden biri: Düşmanla karşılaştığında sebat etmektir.
İki Sahih’te Buhari ve Müslimde: (Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-’dan rivayetle - Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem - şöyle buyurmuştur:
ومن أسباب النصر: الثبات عند لقاء العدو: ففي الصحيحين: (عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ – رضي الله عنه – عَنِ النَّبِيِّ – صلى الله عليه وسلم – قَالَ «لاَ تَمَنَّوْا لِقَاءَ الْعَدُوِّ، فَإِذَا لَقِيتُمُوهُمْ فَاصْبِرُوا»، وفي رواية: (ثُمَّ قَامَ فِي النَّاسِ فَقَالَ «أَيُّهَا النَّاسُ لاَ تَمَنَّوْا لِقَاءَ الْعَدُوِّ وَسَلُوا اللَّهَ الْعَافِيَةَ، فَإِذَا لَقِيتُمُوهُمْ فَاصْبِرُوا وَاعْلَمُوا أَنَّ الْجَنَّةَ تَحْتَ ظِلاَلِ السُّيُوفِ – ثُمَّ قَالَ – اللَّهُمَّ مُنْزِلَ الْكِتَابِ وَمُجْرِىَ السَّحَابِ وَهَازِمَ الأَحْزَابِ اهْزِمْهُمْ وَانْصُرْنَا عَلَيْهِمْ»،
“Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin, karşılaştığınız zaman sabredin.” Başka bir rivayette: (Sonra Resulullah insanların arasına çıktı ve şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin, Allah’tan afiyet isteyin, karşılaştığınız zaman sabredin. Ve bilin ki cennet kılıçların gölgesi altındadır.” Sonra şöyle dedi: Ey kitabı gönderen, bulutları sürükleyen, düşmanları hezimete uğratan Allah’ım. Onlara meydan oku ve bize onlara karşı zafer ver.)
Zaferin sebepleri arasında; cesaret, fedakarlık ve cihadın ne ölümü getirdiğine ne de geciktirdiğine inanmak vardır.
Allah Teala şöyle buyurdu:
اَيْنَ مَا تَكُونُوا يُدْرِكْكُمُ الْمَوْتُ وَلَوْ كُنْتُمْ فٖى بُرُوجٍ مُشَيَّدَةٍ وَاِنْ تُصِبْهُمْ حَسَنَةٌ يَقُولُوا هٰذِهٖ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ وَاِنْ تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ يَقُولُوا هٰذِهٖ مِنْ عِنْدِكَ قُلْ كُلٌّ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ فَمَالِ هٰؤُلَاءِ الْقَوْمِ لَا يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ حَدٖيثًا
Nisa suresi 4.78 Nerede olursanız olun, sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır. Onlara bir iyilik gelirse, "Bu, Allah'tandır" derler. Onlara bir kötülük gelirse, "Bu, senin yüzündendir" derler. (Ey Muhammed!) De ki: "Hepsi Allah'tandır." Bu topluma ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar!
Zaferin sebepleri arasında şunlar da vardır: Allah'a dua etmek ve O'nu çokça zikretmek; Allah'tan yardım dilemek ve O'nu çokça zikretmek; Zaferin bir sebebidir. Çünkü Allah cc, Yücedir. Güçlüdür. Düşmanlarını yenmeye ve dostlarına zafer bahşetmeye kadirdir.
Allah Teala şöyle buyurdu:
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِذَا لَقٖيتُمْ فِئَةً فَاثْبُتُوا وَاذْكُرُوا اللّٰهَ كَثٖيرًا لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Enfal suresi 8.45 Ey iman edenler! (Savaş için) bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.
Ganimet elde etmenin ve zaferin sebeplerinden biri de: Allah'a ve Resulüne itaattir.
وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَيَخْشَ اللّٰهَ وَيَتَّقْهِ فَاُولٰئِكَ هُمُ الْفَائِزُونَ
Nur suresi 24.52 Kim Allah'a ve Resûlüne itaat eder, Allah'tan korkar ve O'na karşı gelmekten sakınırsa, işte onlar başarıyı elde edenlerin ta kendileridir.
Zaferin sebepleri arasında birlik ve beraberlik ve ihtilafın olmaması da vardır. Mücahitlerin zaferin temel unsurlarından olan Allah'a sımsıkı sarılmayı, dayanışmayı, ihtilaf ve tefrikadan uzak olmayı başarmaları gerekmektedir.
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَاَطٖيعُوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رٖيحُكُمْ وَاصْبِرُوا اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الصَّابِرٖينَ
Enfal suresi 8.46 Allah'a ve Resûl'üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.
Zaferin sebeplerinden biri de Cenab-ı Hakk'a samimiyettir. Bir savaşçı veya gazi, ihlas olmadan Allah yolunda mücahit olamazlar.
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَلَا تَكُونُوا كَالَّذٖينَ خَرَجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ بَطَرًا وَرِئٰاءَ النَّاسِ وَيَصُدُّونَ عَنْ سَبٖيلِ اللّٰهِ وَاللّٰهُ بِمَا يَعْمَلُونَ مُحٖيطٌ
Enfal suresi 8.47 Şımarıp böbürlenmek, insanlara gösteriş yapmak ve (halkı) Allah yolundan alıkoymak için yurtlarından çıkanlar (Mekke müşrikleri) gibi olmayın. Allah, onların yaptıklarını kuşatıcıdır.
Zaferin sebeplerinden biri de liderliğin iman edenlere emanet edilmesidir: Yani orduların, bölüklerin, alayların ve cephelerin liderliğinin tam imanları ve salih amelleriyle tanınan kişilere, sonra da en iyi ve en iyi olanlara verilmesidir.
Allah Teala şöyle buyurdu:
يَا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَاُنْثٰى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّٰهِ اَتْقٰیكُمْ اِنَّ اللّٰهَ عَلٖيمٌ خَبٖيرٌ
Hucurat suresi 49.13 Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.
Sahih-i Buhari’de: Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
وفي صحيح البخاري: (عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ – رضي الله عنه – قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ – صلى الله عليه وسلم – «إِذَا ضُيِّعَتِ الأَمَانَةُ فَانْتَظِرِ السَّاعَةَ». قَالَ كَيْفَ إِضَاعَتُهَا يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ «إِذَا أُسْنِدَ الأَمْرُ إِلَى غَيْرِ أَهْلِهِ ،فَانْتَظِرِ السَّاعَةَ»
“Emanet zayi olduğu zaman kıyameti bekle.” “Nasıl kaybolur, ey Allah’ın Resulü?” diye sordular. Resulüllah buyurdu ki: “İş, ehil olmayanlara bırakıldığı zaman, artık kıyameti bekleyin.”
Ey Müslümanlar!
Allah'ın zaferi, mümin kulları için gecikebilir; Bu, Allah'ın kullarına olan vaadinden döneceği anlamına gelmez. Bilakis, müminlerin kesin olarak bilmeleri gerekir ki, zaferin gecikmesinin arkasında, O'ndan başka hiç kimsenin bilmediği bir hikmet vardır.
Zaferin gecikmesi ancak bazı sebeplerden kaynaklanabilir. Seyyid Kutub, Allah ona rahmet etsin, onu ayırdı ve şöyle dedi: “Zafer gecikebilir, çünkü inanan milletin yapısı henüz olgunlaşmadı, henüz tamamlanmadı ve henüz enerjilerini harekete geçirmedi. Eğer o zaman zafer elde etseydi, onu uzun süre koruyup muhafaza edemediği için yakında kaybederdi!”
Zafer, iman eden milletin gücünün ve imkanlarının son damlasını harcayıp, geride değerli ve kıymetli hiçbir şey bırakmayıp, Allah yolunda önemsiz veya ucuz bir şekilde feda edinceye kadar gecikebilir.
Zafer, iman eden milletin son gücünü test edip, bu güçlerin tek başına, Allah'ın desteği olmadan zaferi garanti edemeyeceğini anlayana kadar ertelenebilir.
Zafer, milletin gücünün son damlasını ortaya koyup işi Allah'a bırakmasıyla Allah'tan gelir.
Zafer yavaş gelebilir; Milletin imanını güçlendirmek, acı çekerken, ızdırap çekerken, verirken Allah'la olan bağını kuvvetlendirmek, Allah'tan başka destek bulamamak, O'ndan başka yöneleceği kimse olmaması.
Bu ilişki, Allah'ın izniyle zaferden sonra onun doğru yola bağlı kalmasının, Allah'ın kendisine zafer bahşettiği hak, adalet ve iyilikten sapmamasının ilk garantisidir.
Zafer yavaş gelebilir; Zira iman eden millet henüz Allah yolunda mücadelesine, fedakarlıklarına ve vermeye tam anlamıyla kendini adamış değildir.
Ya elde ettiği kazanç için savaşır. Ya kendini beğenmişlik için savaşır. Ya düşmanları karşısında yiğitçe savaşır. Ya desteklediği parti için savaşır. Ya da yükselttiği dünya bayrakları için savaşır. Ve Allah cihadın sadece kendisi için ve kendi yolunda olmasını, cihada eşlik eden diğer duygulardan uzak olmasını ister.
Sahih-i Buhari'de Ebû Musa radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelerek şöyle dedi: "İnsan gayretinden dolayı savaşır, cesaretinden dolayı savaşır ve gösteriş için savaşır." Bunlardan hangisi Allah yolundadır? Peygamberimiz buyurdu ki:
ففي صحيح البخاري: (عَنْ أَبِي مُوسَى قَالَ جَاءَ رَجُلٌ إِلَى النَّبِيِّ – صلى الله عليه وسلم – فَقَالَ الرَّجُلُ يُقَاتِلُ حَمِيَّةً وَيُقَاتِلُ شَجَاعَةً وَيُقَاتِلُ رِيَاءً، فَأَيُّ ذَلِكَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ قَالَ «مَنْ قَاتَلَ لِتَكُونَ كَلِمَةُ اللَّهِ هِيَ الْعُلْيَا ، فَهْوَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ»
“Kim Allah’ın kelimesi yücelsin diye savaşırsa, o Allah yolundadır.”
Zafer yavaş gelebilir; Zira mümin milletin mücadele ettiği kötülüklerin içinde bir hayır kalıntısı vardır. Ve Allah kötülüğü ondan çıkarmak istemektedir; Saf ve bütünüyle, ve tek başına gitmek, kaybolmak, içinde tek bir iyilik zerresi bile kalmamak, fırtınanın ortasında kaybolmak!
Zafer yavaş gelebilir; Zira mümin milletin mücadele ettiği bâtıl henüz insanlara bâtıl olarak tam olarak ortaya çıkmamıştır. Eğer o zaman müminler onu mağlup edecek olsalardı, belki de ona aldanmış olanlar, onun bozuluşuna ve yok oluşunun kaçınılmazlığına henüz ikna olmamış olanlar arasında taraftar bulabilirlerdi.
Böylece, hakikat henüz kendilerine açıklanmamış olan masumların ruhlarında kök salmaya devam edecektir. Sonra Allah, bâtılın bütün çıplaklığıyla insanlara gösterilinceye ve pişmanlık duyulmadan tarihin çöplüğüne gidinceye kadar kalmasını ister!
Zafer yavaş gelebilir; Zira iman eden milletin temsil ettiği hakikati, iyiliği ve adaleti almaya ortam henüz müsait değildir; Eğer kazanırsa, çevresinden uzlaşamayacağı bir muhalefetle karşılaşacak ve çatışma devam edecektir.
Böylece etrafındaki ruhlar muzaffer gerçeği almaya ve onu korumaya hazır olsunlar. Bütün bunlara ve Allah'ın bildiği başka şeylere rağmen, zafer gecikebilir. Böylece fedakarlıklar çoğalabilir, acılar çoğalabilir, Allah inananları savunur ve sonunda onlar için zafere ulaşır.
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَقَالَ الَّذِى اشْتَرٰیهُ مِنْ مِصْرَ لاِمْرَاَتِهٖ اَكْرِمٖى مَثْوٰیهُ عَسٰى اَنْ يَنْفَعَنَا اَوْ نَتَّخِذَهُ وَلَدًا وَكَذٰلِكَ مَكَّنَّا لِيُوسُفَ فِى الْاَرْضِ وَلِنُعَلِّمَهُ مِنْ تَاْوٖيلِ الْاَحَادٖيثِ وَاللّٰهُ غَالِبٌ عَلٰى اَمْرِهٖ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
Yusuf suresi 12.21 Onu satın alan Mısırlı kişi, hanımına dedi ki: "Ona iyi bak. Belki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz." İşte böylece biz Yûsuf'u o yere (Mısır'a) yerleştirdik ve ona (rüyadaki) olayların yorumunu öğretelim diye böyle yaptık. Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
Söylediklerimi söyle ve kendim ve senin için Allah'tan af diliyorum.
İkinci Hutbe
Allah, Müminlere Zafer Vermeye Kadirdir
Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Allahım! Sana çokça, çokça, çokça ve çokça hamd olsun. Öyle bir hamd olsun ki, nimetlere denktir ve daha fazlasını verir.
Şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. O birdir, ortağı yoktur. Yine şahadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve elçisidir. Allahım! Efendimiz Muhammed'e ve onun bütün âline ve ashabına salat ve selam eyle.
Ey Müslümanlar
Bütün bunlardan sonra birisinin şöyle dediğini duyabiliriz: Müminlerin çeşitli yerlerde ve zamanlarda sık sık zulüm gördüklerini, zarar gördüklerini, hatta öldürüldüklerini gördüğümüzde, bu zafer nerede?! Bu sorunun cevabından önce, bu Kur'an'ın Allah'ın sözü olduğuna ve onun önünden ve ardından bâtılın yaklaşamayacağı yüce bir kitap olduğuna inanan, böylece Allah'ın vaadinin hak olduğuna ve vaadinden dönmeyeceğine kesin bir inanç duyan, bundan tam bir güven ve eminlik duyan her müminin kalbinde sağlam bir şekilde yer etmesi gereken bir iman gerçeği gelmelidir.
Eğer müminler, Allah'ın kitabında vadettiğinin dışında bir şey görürlerse, o zaman sadece iki seçenekleri vardır: Birincisi: Zafer şartını yerine getirmede yetersiz kaldıklarını ve şu anki halleriyle Allah'ın vaadini yerine getirmeye layık olmadıklarını iddia ederler; Çünkü Allah, zaferi hak edene ve şartlarını yerine getirene vadetmiştir.
Subhan olan Allah şöyle buyurdu:
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِنْ تَنْصُرُوا اللّٰهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ اَقْدَامَكُمْ
Muhammet suresi 47.7 Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.
İlk müminlerin durumu da böyleydi. Eğer zafer gecikirse, kendilerini sorguya çeker, günahlarını ve hatalarını ararlardı. Çünkü Allah'ın vaadinin asla boşa çıkmayacağından emin oldukları için, eğer galip gelemezlerse, bunun sebebi günahları olabilir.
Allah Teala şöyle buyurdu:
اَوَ لَمَّا اَصَابَتْكُمْ مُصٖيبَةٌ قَدْ اَصَبْتُمْ مِثْلَيْهَا قُلْتُمْ اَنّٰى هٰذَا قُلْ هُوَ مِنْ عِنْدِ اَنْفُسِكُمْ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ قَدٖيرٌ
Ali-i İmran suresi.165 Onların (müşriklerin) başına (Bedir'de) iki mislini getirdiğiniz bir musibet (Uhud'da) sizin başınıza geldiğinde, "Bu, nereden başımıza geldi?" dediniz, öyle mi? De ki: "O (musibet), kendinizdendir." Şüphesiz Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter.
İkinci husus: Onlar, Âlemlerin Rabbinin güçlendirme vaatlerindeki sözlerini anlamamış olabilirler.
Bunun iki sebebi vardır: Birinci sebep: Zafere ulaşmada ilahi kanunları anlamamış olabilirler. Zira Yüce Allah, kullarına yeryüzünde ancak imtihandan geçtikten sonra güç verir. Allah Resulü'nün -Allah ona salat ve selam etsin- biyografisinde bunun güzel bir örneği vardır.
Mekke döneminde kendisi ve ashabı zulme uğramış, hicretten sonra vefatına kadar Allah onlara güç vermiştir. Bu sebeple İmam Şafii'ye -Allah ona rahmet etsin-: "İnsan için hangisi daha iyidir: Güçlendirilmek mi, yoksa imtihana tabi tutulmak mı?" diye sorulduğunda, “Sınanmadıkça ona güç verilmez.” dedi.
İkinci sebep: Zaferin gerçekliğini kavrayamamak ve onu tek bir zihinsel imgeye hapsetmek. Allah’ın müminler üzerindeki zaferinin akla gelen bu tasvirin dışında daha birçok şekilleri vardır. Ve dua.
Tercüme Tarih: 22 Mayis.2025
Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI
(Emekli Müftü, İcazetli)
Yayın Tarihi: 12.05.2025
https://hamidibrahem.com
den alıntıdır.