İbrahim Sırmalı


Avret Yerlerini Örtmek

  Emekli Müftü - muftu.ibrahim@gmail.com


       Avret Yerlerini Örtmek

       Birinci Hutbe

Alemlerin Rabbi olan Allah'a şükürler olsun. Allah'ım, İslam ve iman nimetine hamd olsun. Bizi Muhammed'in ümmetinden kıldığın için sana hamd olsun, Allah ona salat ve selam etsin. 

Şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, O tektir, ortağı yoktur. 

Şahitlik ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve elçisidir. Allahım, efendimiz Muhammed'e, ailesine ve tüm arkadaşlarına salat ve selam eyle.

Ey Müslümanlar!

Tirmizî, Sünen’inde şöyle rivayet etmiştir: “Behz İbn Hakim, babasından, o da dedesinden rivayet etti ki: Dedim ki: 

روى الترمذي في سننه : (حَدَّثَنَا بَهْزُ بْنُ حَكِيمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ قُلْتُ يَا نَبِيَّ اللَّهِ عَوْرَاتُنَا مَا نَأْتِي مِنْهَا وَمَا نَذَرُ قَالَ

 « احْفَظْ عَوْرَتَكَ إِلاَّ مِنْ زَوْجَتِكَ أَوْ مَا مَلَكَتْ يَمِينُكَ ». قُلْتُ :  يَا رَسُولَ اللَّهِ إِذَا كَانَ الْقَوْمُ بَعْضُهُمْ فِي بَعْضٍ قَالَ :« إِنِ اسْتَطَعْتَ أَنْ لاَ يَرَاهَا أَحَدٌ فَلاَ يَرَيَنَّهَا ». قَالَ قُلْتُ يَا نَبِيَّ اللَّهِ إِذَا كَانَ أَحَدُنَا خَالِيًا قَالَ :« فَاللَّهُ أَحَقُّ أَنْ يَسْتَحْيِىَ مِنْهُ النَّاسُ ».     قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ.

Ey Allah’ın Resulü! Bizim avret yerlerimiz ne olacak? Onlarla ilgili ne yapalım, neyi açıkta bırakalım? Buyurdu ki: ‘Hanımların ve sağ elinin altında bulunanların (Cariyelerin) dışında, avret yerlerini koru.’ 

Dedim ki: Ey Allah’ın Resulü! İnsanlar bir arada iken ne yapsın? Dedi ki: ‘Eğer onları hiç kimsenin görmemesini sağlayabilirsen, onlar da görmesinler.’ 

Dedim ki: Ey Allah’ın Resulü! İçimizden biri yalnız kaldığında: ‘Allah, insanların kendisinden utanmasına daha layıktır’ derdi.” Ebû İsa dedi ki: Bu güzel bir hadistir.

Ey Müslümanlar

İslam hukuku bize iyi olan her şeyi emretmek ve kötü olan her şeyden bizi sakındırmak için gelmiştir. Çünkü o, Âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir. O, her şeyi bilendir, kulları için neyin iyi olduğunu bilendir. Yüce Allah'ın şanı yücedir. Bu kanunun güzelliklerinden biri de, namusu örtmektir. Çünkü bu, yozlaşmayı önler.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

قُلْ لِلْمُؤْمِنٖينَ يَغُضُّوا مِنْ اَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْ ذٰلِكَ اَزْكٰى لَهُمْ اِنَّ اللّٰهَ خَبٖيرٌ بِمَا يَصْنَعُونَ

Nur suresi 24.30 Mü'min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.

وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ اَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدٖينَ زٖينَتَهُنَّ اِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلٰى جُيُوبِهِنَّ وَلَا يُبْدٖينَ زٖينَتَهُنَّ اِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ اَوْ اٰبَائِهِنَّ اَوْ اٰبَاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اَبْنَائِهِنَّ اَوْ اَبْنَاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَنٖى اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَنٖى اَخَوَاتِهِنَّ اَوْ نِسَائِهِنَّ اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُهُنَّ اَوِ التَّابِعٖينَ غَيْرِ اُولِى الْاِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ اَوِ الطِّفْلِ الَّذٖينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلٰى عَوْرَاتِ النِّسَاءِ وَلَا يَضْرِبْنَ بِاَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفٖينَ مِنْ زٖينَتِهِنَّ وَتُوبُوا اِلَى اللّٰهِ جَمٖيعًا اَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

Nur suresi 24.31 Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babalarından, yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü'minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!

İmam Müslim Sahih’inde şöyle rivayet etmiştir: (Abdurrahman b. Ebi Said el-Hudri’nin babasından rivayetine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur

وروى الإمام مسلم في صحيحه : (عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ « لاَ يَنْظُرُ الرَّجُلُ إِلَى عَوْرَةِ الرَّجُلِ وَلاَ الْمَرْأَةُ إِلَى عَوْرَةِ الْمَرْأَةِ وَلاَ يُفْضِى الرَّجُلُ إِلَى الرَّجُلِ فِى ثَوْبٍ وَاحِدٍ وَلاَ تُفْضِى الْمَرْأَةُ إِلَى الْمَرْأَةِ فِى الثَّوْبِ الْوَاحِدِ ».

“Bir erkek başka bir erkeğin, bir kadın da başka bir kadının avret yerlerine bakmasın. Bir erkek başka bir erkekle aynı elbise içinde, bir kadın da başka bir kadınla aynı elbise içinde yakınlaşmasın.”

 İslam, insan ırkını birçok alanda onurlandırmıştır. Bunların en önemlisi, Allah’ın insanlığa şeref vermesidir. Ona avret yerlerini örtmesini emrederek, buna süs adını vermiş, avret yerlerini göstermesini yasaklamış ve bunu da bir imtihan olarak adlandırmıştır.

       Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyurdu:

يَا بَنٖى اٰدَمَ لَا يَفْتِنَنَّكُمُ الشَّيْطَانُ كَمَا اَخْرَجَ اَبَوَيْكُمْ مِنَ الْجَنَّةِ يَنْزِعُ عَنْهُمَا لِبَاسَهُمَا لِيُرِيَهُمَا سَوْاٰتِهِمَا اِنَّهُ يَرٰیكُمْ هُوَ وَقَبٖيلُهُ مِنْ حَيْثُ لَا تَرَوْنَهُمْ اِنَّا جَعَلْنَا الشَّيَاطٖينَ اَوْلِيَاءَ لِلَّذٖينَ لَا يُؤْمِنُونَ

Araf suresi 7.27 Ey Âdemoğulları! Avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini soyarak ana babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın. Çünkü o ve kabilesi, onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz, şeytanları, iman etmeyenlerin dostları kılmışızdır.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

يَا بَنٖى اٰدَمَ خُذُوا زٖينَتَكُمْ عِنْدَ كُلِّ مَسْجِدٍ وكُلُوا وَاشْرَبُوا وَلَا تُسْرِفُوا اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُسْرِفٖينَ

Araf suresi 7.31 Ey Âdemoğulları! Her mescitte ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin). Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.

Hadisi-i Şerifte geçen ‘'Avret” kelimesi; ayıp, çirkin şey, açığa vurulması yasak olan şey demektir. Eksiklik, kusur anlamına gelen “awr” kelimesinden türemiştir. “Avrah” kelimesine “avrah” da denir. Zira görünüşü çirkindir. Ve onu açığa vurmak, onu açığa vuran kişiye zillet ve utanç getirir.

 İslam hukukuna göre avret; Yüce Allah'ın, kimsenin bakmaması için göstermesini haram kıldığı, örtülmesi zorunlu olup da gösterilmesi caiz olmayan her şeydir.

       Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyurdu:

وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ اَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدٖينَ زٖينَتَهُنَّ اِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلٰى جُيُوبِهِنَّ وَلَا يُبْدٖينَ زٖينَتَهُنَّ اِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ اَوْ اٰبَائِهِنَّ اَوْ اٰبَاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اَبْنَائِهِنَّ اَوْ اَبْنَاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَنٖى اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَنٖى اَخَوَاتِهِنَّ اَوْ نِسَائِهِنَّ اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُهُنَّ اَوِ التَّابِعٖينَ غَيْرِ اُولِى الْاِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ اَوِ الطِّفْلِ الَّذٖينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلٰى عَوْرَاتِ النِّسَاءِ وَلَا يَضْرِبْنَ بِاَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفٖينَ مِنْ زٖينَتِهِنَّ وَتُوبُوا اِلَى اللّٰهِ جَمٖيعًا اَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

Nur suresi 24.31 Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babalarından, yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü'minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!

Âlimlerin çoğunluğuna göre erkeğin avret yeri göbek ile diz arası, uyluk ise avrettir.

Sahih-i Buhari’de şöyle buyurulmuştur: (İbn Abbas, Cerhad ve Muhammed ibn Cahş’ın rivayetleriyle, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) rivayetiyle 

كما في صحيح البخاري : (عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ وَجَرْهَدٍ وَمُحَمَّدِ بْنِ جَحْشٍ عَنِ النَّبِىِّ – صلى الله عليه وسلم – « الْفَخِذُ عَوْرَةٌ »،

“Uyluk avrettir.” 

Kadına gelince, âlimlerin sahih görüşüne göre hür kadının bütün bedeni avrettir. Allah, avret yerini örtmeyi takvadan ayırmıştır. 

       Allah Teala şöyle buyurdu:

يَا بَنٖى اٰدَمَ قَدْ اَنْزَلْنَا عَلَيْكُمْ لِبَاسًا يُوَارٖى سَوْاٰتِكُمْ وَرٖيشًا وَلِبَاسُ التَّقْوٰى ذٰلِكَ خَيْرٌ ذٰلِكَ مِنْ اٰيَاتِ اللّٰهِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ

Araf suresi 7.26 Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah'a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah'ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdik).

       Allah'ın, avret yerlerini örtmek için emrettiği elbise ile ilgili hükmünün, süslenme ve takva ile ilişkisi vardır. Zira ikisi de birer elbisedir. Biri kalbin avret yerlerini örter ve onu güzelleştirir. Diğeri de vücudun avret yerlerini örter ve onu güzelleştirir. İkisi de iç içedir. Allah'a karşı takva sahibi olan kimseden, O'na karşı haya duygusu, avret yerlerini açmanın çirkinliği de doğar.

 Allah'tan korkmayan, O'ndan utanmayan, çıplak olmaktan, çıplaklığa davet edilmekten ve icabet etmekten çekinmeyen kişidir. Örtünme, hayâdan, imandan ve takvadan gelir. 

Çıplaklık ise bunların yokluğundan gelir. Avret yerlerinin örtülmemesi ise hayvanlığa, ilkel hayata dönüştür. Gerçekten insanın sahip olduğu en kıymetli şeylerden biri hayâ, iffet ve namustur. 

İşte şeriat İslam dini, avret yerlerinin örtülmesini emretmiştir. Zira avret yerlerinin örtülmesi bir korunmadır. Çünkü Allah Teala'nın emrettiği gözün aşağı bakmasına yardımcı olur ve bu sebeple bundan sonra bu ayet-i kerimede zikredilmiştir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

قُلْ لِلْمُؤْمِنٖينَ يَغُضُّوا مِنْ اَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْ ذٰلِكَ اَزْكٰى لَهُمْ اِنَّ اللّٰهَ خَبٖيرٌ بِمَا يَصْنَعُونَ

Nur suresi 24.30 Mü'min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.

وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ اَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدٖينَ زٖينَتَهُنَّ اِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلٰى جُيُوبِهِنَّ وَلَا يُبْدٖينَ زٖينَتَهُنَّ اِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ اَوْ اٰبَائِهِنَّ اَوْ اٰبَاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اَبْنَائِهِنَّ اَوْ اَبْنَاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَنٖى اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَنٖى اَخَوَاتِهِنَّ اَوْ نِسَائِهِنَّ اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُهُنَّ اَوِ التَّابِعٖينَ غَيْرِ اُولِى الْاِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ اَوِ الطِّفْلِ الَّذٖينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلٰى عَوْرَاتِ النِّسَاءِ وَلَا يَضْرِبْنَ بِاَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفٖينَ مِنْ زٖينَتِهِنَّ وَتُوبُوا اِلَى اللّٰهِ جَمٖيعًا اَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

Nur suresi 24.31 Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babalarından, yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü'minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!

Eğer birincisini başarmak istiyorsak, ikincisini başarmamız gerekir. Bakış, kalbe arzu eker, arzu ise harama sürükler. Bunun üzerine Allah, mümin kadınlara, cahiliye dönemindeki kadınların âdetlerini kınayarak şöyle buyurdu:

وَقَرْنَ فٖى بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْاُولٰى وَاَقِمْنَ الصَّلٰوةَ وَاٰتٖينَ الزَّكٰوةَ وَاَطِعْنَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ اِنَّمَا يُرٖيدُ اللّٰهُ لِيُذْهِبَ عَنْكُمُ الرِّجْسَ اَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهٖيرًا

Ahzap suresi 33.33 Evlerinizde oturun. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin. Allah'a ve Resûlüne itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı! Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.

       İslam öncesi dönemlerde kadınlar, göğüsleri açık, boğazları ortada, kolları çıplak bir şekilde erkeklerin arasında dolaşırlardı. Ve belki de vücutlarının güzelliklerini ve saçlarının tutamlarını gösterirlerdi. Bu davranış erkekleri baştan çıkarmak içindi.

Ey Müslümanlar

Hadis-i şerifte, “Hanımından ve sağ elinin altında bulunanlardan başka, avret yerlerini koru.” buyurularak, erkeğin karısının avret yerlerine, karısının da erkeğin avret yerlerine bakmasına ruhsat verildiği gibidir.

وفي قوله صلى الله عليه وسلم :« احْفَظْ عَوْرَتَكَ إِلاَّ مِنْ زَوْجَتِكَ أَوْ مَا مَلَكَتْ يَمِينُكَ » ، فيه جواز نظر الرجل إلى عورة امرأته وعكسه، ويؤيده 

“Hanımından ve sağ elinin altında bulunanlardan başka, avret yerlerini koru.”

Buhari ve Müslim’in rivayet ettiği şu hadis de bunu desteklemektedir: (Âişe (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: 

ما رواه البخاري ومسلم : (عن عائشةَ رضي الله عنها أنَّها قالت: “كُنْتُ أَغْتَسِلُ أَنَا وَرَسُولُ الله صلى الله عليه وسلم منْ إِنَاءٍ بَيْني وَبَيْنَهُ وَاحِدٍ، فَيُبَادِرَني حَتَّى أَقُولَ: دَعْ لي، دَعْ لي”   

 “Ben ve Resûlullah (s.a.v.), benimle kendisi arasında aynı kaptan yıkanırdık. O da bana doğru gelirdi, ben de: Bana bir miktar bırak, bana bir miktar bırak, derdim.”

Müslümanın, avret yerleri açık olarak herhangi bir kimsenin önünde yıkanması haramdır.

Sünen-i Ebû Dâvûd ve başkalarında: (Ata’dan, Ya’lâ’dan rivayetle) Resûlullah (s.a.v.) tuvalette peştamalsız abdest alan bir adam gördü. Minbere çıktı, Allah’a hamd ve senada bulundu, sonra Allah ona salât ve selâm etsin, 

 ففي سنن أبي داود وغيره : (عَنْ عَطَاءٍ عَنْ يَعْلَى أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- رَأَى رَجُلاً يَغْتَسِلُ بِالْبَرَازِ بِلاَ إِزَارٍ فَصَعِدَ الْمِنْبَرَ فَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ ثُمَّ قَالَ -صلى الله عليه وسلم- « إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ حَيِىٌّ سِتِّيرٌ يُحِبُّ الْحَيَاءَ وَالسَّتْرَ فَإِذَا اغْتَسَلَ أَحَدُكُمْ فَلْيَسْتَتِرْ ».

, “Şüphesiz ki Allah hayâlıdır ve gizler. Hayâyı ve gizlemeyi sever. Bu sebeple sizden biriniz abdest aldığı zaman gizlensin.” dedi.

Sünen-i Tirmizî ve başkalarında: (Behz İbn Hakim babasından rivayetle bize şöyle dedi:

وفي سنن الترمذي وغيره : (حَدَّثَنَا بَهْزُ بْنُ حَكِيمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ قُلْتُ يَا نَبِىَّ اللَّهِ .. إِذَا كَانَ أَحَدُنَا خَالِيًا قَالَ « فَاللَّهُ أَحَقُّ أَنْ يَسْتَحْيِىَ مِنْهُ النَّاسُ ». 

Dedim ki: Ey Allah’ın Resûlü! Bizden biri yalnız kaldığında: “Allah, insanların kendisinden hayâ etmelerine daha layıktır.” derdi. 

Öyleyse insan, Allah’tan hayâ etmek ve kaydeden meleklere hürmet etmek için zaruret olmadıkça avret yerlerini açmamalıdır.

Resûlullah İbn Ömer’den rivayetle, Allah ona salat ve selam etsin, şöyle buyurmuştur:

وعَنِ ابْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ « إِيَّاكُمْ وَالتَّعَرِّى فَإِنَّ مَعَكُمْ مَنْ لاَ يُفَارِقُكُمْ إِلاَّ عِنْدَ الْغَائِطِ وَحِينَ يُفْضِى الرَّجُلُ إِلَى أَهْلِهِ فَاسْتَحْيُوهُمْ وَأَكْرِمُوهُمْ »  رواه الترمذي

“Çıkarmaktan sakının, çünkü yanınızda, büyük abdestinizi yaparken ve bir erkek karısının yanına gittiğinde sizden ayrılmayanlar var. Onlardan utanın ve onlara ikramda bulunun.” Tirmizi rivayet etmiştir.

 “Şüphesiz ki Allah hayâlıdır ve gizler. Hayâyı ve gizlemeyi sever. Bu sebeple sizden biriniz abdest aldığı zaman gizlensin.” dedi. 

Söylediklerimi söylüyorum ve kendim ve sizin için Allahtan af diliyorum.

İkinci hutbe: 

Avret yerlerini örtmek

“Avret yerlerini koru; ancak hanımların ve sağ elinin altında bulunanlar müstesna.”

Alemlerin Rabbi olan Allah'a şükürler olsun. Allah'ım, İslam ve iman nimetine hamd olsun. Bizi Muhammed'in ümmetinden kıldığın için sana hamd olsun, Allah ona salat ve selam etsin. 

Şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, O tektir, ortağı yoktur. 

Şahitlik ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve elçisidir. Allahım, efendimiz Muhammed'e, ailesine ve tüm arkadaşlarına salat ve selam eyle.

Ey Müslümanlar!

İçinde bulunduğumuz bu çağda insanlık, Allah ve Resulünün avret yerlerini örtme emrine karşı gelmiş. Bu yüzden sahillerde, plajlarda, tatil yerlerinde ve turizm adını verdikleri yerlerde avret yerlerini açmışlar. 

Stadyumlarda avret yerlerini açmışlar. Pazarlarda avret yerlerini açmışlar. Avret yerlerini açmak; Bu çağda hareket eden insan hayvanlarının bir özelliği haline gelmiş. 

Çıplaklar için kulüpler, çıplaklar için sokaklar oluşmuş. Endüstriyel, tarımsal ve ticari ilerlemelerine rağmen hayvan hayatına geri dönmüşler. Ancak inanç ve hayâ noktasında hayvanlardan daha aşağı bir seviyede kalmışlardır. 

Ve Müslümanlar arasında bazı bireylerin kâfirleri taklit ederek avret yerlerini açma konusunda onların yaklaşımını izlemeleri üzücü ve talihsizdir. 

Ve bazı Müslüman erkeklerin bu şortları giydiğini ve sokaklarda koşma oyununu oynadıklarını görüyorsunuz. Yabancıları taklit ederek, böyle yapıyorlar.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bizlere varacağımız bu acınacak durumu haber vermiştir. Elbiselerinin altında uzun pantolon giymeden mecliste oturanlar, bacak bacak üstüne atarlar. Böylece uylukları açıkta kalır. Bu yasaktır ve caiz değildir. 

O halde dikkat edin, Allah size rahmet etsin. Bu çağda, avret yerlerinin teşhir edilmesi, fuhuşun yaygınlaşmasına yol açmıştır. İnsanlar avret yerlerini örtselerdi, birçok kötülükten kurtulurduk. 

Ancak özel bölgelerin teşhiri yaygındır. Ve kamuoyunun gözü önünde yapılmaktadır. Bunu her zaman görüyorlar ve bundan dolayı içgüdüler harekete geçiyor ve insan yasak şeylere düşüyor. O halde size başladığım noktayı hatırlatayım:

Allah Resulü'nün (s.a.v.) şu sözü:

إنه قول رسول الله صلى الله عليه وسلم :                                            « احْفَظْ عَوْرَتَكَ إِلاَّ مِنْ زَوْجَتِكَ أَوْ مَا مَلَكَتْ يَمِينُكَ ». قُلْتُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ إِذَا كَانَ الْقَوْمُ بَعْضُهُمْ فِي بَعْضٍ قَالَ :« إِنِ اسْتَطَعْتَ أَنْ لاَ يَرَاهَا أَحَدٌ فَلاَ يَرَيَنَّهَا ». قَالَ قُلْتُ يَا نَبِيَّ اللَّهِ إِذَا كَانَ أَحَدُنَا خَالِيًا قَالَ :« فَاللَّهُ أَحَقُّ أَنْ يَسْتَحْيِىَ مِنْهُ النَّاسُ ».

"Kadınlarınız ve sağ elinizin altında bulunanlar hariç, avret yerlerinizi koruyun." Dedim ki: Ey Allah’ın Resulü! Bir kısım insanlar, diğerlerinin arasında bulundukları zaman, Resûlullah (s.a.s.): “Eğer onu hiç kimsenin görmemesini sağlayabilirsen, hiç kimse görmesin.” buyurdu. Dedi ki: Dedim ki: Ey Allah'ın Resulü! İçimizden biri tek başına ise: "Allah, insanların kendisinden utanmasına daha layıktır." Buyurdu:

 

Tercüme Tarih: 05 Mayis.2025 

Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI 

(Emekli Müftü, İcazetli)

 Okunuş Tarihi: 07.05.2022 

https://hamidibrahem.com dan alıntıdır.