İbrahim Sırmalı

Tarih: 19.05.2025 17:28

Bağışın vakfın fazileti ve bağışın vakfın teşviki

Facebook Twitter Linked-in

 

 

 

 

Bağışın vakfın fazileti ve bağışın vakfın teşviki 

Vaazın unsurları

1/ Peygamber'in vakıfları teşvik etme konusundaki eğitim yaklaşımı. 

2/ Sahabe'nin vakıflar için rekabeti. 

3/ Vakıfların tanımı. 

4/ Vakıfların Erdemleri.

5/ Vakıfların Faydaları. 

6/ Vakıfların Alanları. 

7/ Sadece bir pay ile bile olsa vakıflara katılmaya bir çağrı.

Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'e Halid b. Velid'in (r.a.) zekât vermeyi reddettiği haber verildiğinde, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Halid'e gelince, sen Halid'e haksızlık ediyorsun; çünkü o, Allah yolunda zırhını ve erzakını alıkoymuştur." buyurdu. Burada ittifak vardır. Bu, Halid bin Velid'in (radıyallahu anh) cihada olan sevgisinden dolayı, sahip olduğu zırhını, savaş araç ve gereçlerini, silahlarını ve hayvanlarını Allah yolunda cihada adadığı vakfettiği anlamına gelmektedir. (Buda zekat sayılır.)

ولما قيل للنبي -صلى الله عليه وسلم- إن خالد بن الوليد -رضي الله عنه- منع الزكاة ولم يؤدها، قال -عليه الصلاة والسلام-: " أما خالد فإنكم تظلمون خالداً، فقد احتبس أدراعه وأعتاده في سبيل الله" متفق عليه، يعني أن خالد بن الوليد -رضي الله عنه- أوقف دروعه وآلات الحرب من السلاح والدواب التي يملكها على الجهاد في سبيل الله من حبه -رضي الله عنه- للجهاد ..

"Halid'e gelince, sen Halid'e haksızlık ediyorsun; çünkü o, Allah yolunda zırhını ve erzakını alıkoymuştur." buyurdu. Burada ittifak vardır. Bu, Halid bin Velid'in (radıyallahu anh) cihada olan sevgisinden dolayı, sahip olduğu zırhını, savaş araç ve gereçlerini, silahlarını ve hayvanlarını Allah yolunda cihada adadığı vakfettiği anlamına gelmektedir. (Bunlar zekat sayılır.)

Hamd Allah'a mahsustur. Allaha hamd eder, O'ndan yardım diler, O'ndan bağışlanma dileriz. Nefsimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allah'a sığınırız. 

Allah'ın hidayet ettiğini kimse saptıramaz, saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, O birdir, ortağı yoktur. 

Yine şahadet ederim ki Muhammed O’nun kulu ve elçisidir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ حَقَّ تُقَاتِهٖ وَلَا تَمُوتُنَّ اِلَّا وَاَنْتُمْ مُسْلِمُونَ

Al-i İmran suresi 3.102 Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece sakının ve siz ancak müslümanlar olarak ölün.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

يَا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذٖى خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالًا كَثٖيرًا وَنِسَاءً وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّذٖى تَسَاءَلُونَ بِهٖ وَالْاَرْحَامَ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقٖيبًا

Nisa suresi 4.1 Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَقُولُوا قَوْلًا سَدٖيدًا..يُصْلِحْ لَكُمْ اَعْمَالَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فَازَ فَوْزًا عَظٖيمًا

Ahap suresi 33.70-71 Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve Resûlüne itaat ederse, muhakkak büyük bir başarıya ulaşmıştır.

İşte o zaman: Sözlerin en hayırlısı Allah'ın kelamıdır. Yolların en hayırlısı da Hz. Muhammed'in (s.a.v.) yoludur. İşlerin en kötüsü, onların din adına uydurdukları bid'atlerdir. Her bid'at dalâlettir. Ve her dalâlet ateştedir.

Allah'ın kulları: Muhacirler Medine'ye geldiklerinde, onun suyunu görünce şaşırdılar. İçinde Ruma adlı bir kuyu veya kaynaktan başka tatlı su yoktu. Kuyunun sahibi bir su kırbasını bir çamur karşılığında satardı. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Kim kendi parasıyla onu satın alır da içindeki kovası Müslümanların kovaları gibi olur ve cennette ona bundan daha hayırlı bir şey verilir?” buyurdu.

فقال النبي -صلى الله عليه وسلم-: "مَن يشتريها من خالص ماله فيكون دلوه فيها كدُلِي المسلمين، وله خير منها في الجنة؟"، 

 “Kim kendi parasıyla kuyuyu satın alır da içindeki kovası ile Müslümanların ihtiyacına verirse kendisine kuyunun karşılığında cennette bundan daha hayırlı bir şey verilir?” buyurdu. 

Başka bir rivayette: “Cennette kendisine bir pınar vardır.” Bu erdeme fazilete sevaba ilk ulaşanın kim olduğunu biliyor musunuz? Bu en çok harcama yapan da her zaman Osman bin Affan'dı (r.a.) Bunu otuz beş bin dirheme satın aldı. Kuyu çukurunu genişletti ve Müslümanların parasız sulayıp içebilmeleri için kullanıma açtı. Bu hadisi İmam Buhari, İmam Ahmed, İmam Tirmizi, İmam Nesai ve başkaları rivayet etmiştir. Allah, Resûlullah'ın iki kızının kocası Osman Zülnureyn'den razı olsun -Allah ona salat ve selam etsin. Onun mükafatı ne kadar büyüktür! Ne büyük mükafat! Rivayet eden ve ben Hz. Osmanı vakıf yapma hususunda öne geçemem. Dedi. 

Allah'ın kulları: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Medine'ye geldiğinde, kendisine mescid yapılmasını emretti. Seçilen yer Beni Neccar'a ait araziydi. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: 

فقال النبي -صلى الله عليه وسلم-: "يا بني النجار، ثامنوني حائطكم هذا"، يعني بيعوه علي بثمنه، فقالوا: لا والله يا رسول الله، لا نطلب ثمنه إلا مِن الله؛ فأوقفوا أرضهم لمسجد رسول الله -صلى الله عليه وسلم-. رواه البخاري.

“Ey Neccaroğulları! Şu duvarınızı yerinizi bana satın.” Yani bedelini bana ödeyin. Neccaroğulları dediler ki: “Hayır, vallahi ey Allah’ın Resulü, biz onun bedelini ancak Allah’tan isteriz.” Topraklarını Allah Resulü'nün (s.a.v.) mescidine vakfettiler. Hadisi İmam Buhari rivayet etmiştir. 

Allah büyüktür! Tebrikler size, Beni Neccar. Resûlullah (s.a.v.)'in mescidi onların topraklarında inşa edildiği günden bu yana, o mübarek yerde namaz kılan, Allah'a ibadet edenlerin sevabı kadar sevap almış olan Benî Neccar halkı, kıyamete kadar da bu sevapla anılmaya devam edecektir.

Müslümanların sayısı artıp, Resûlullah (s.a.v.)’in mescidi dar gelince Resûlullah (s.a.v.): 

ولما كثُر أهل الإسلام، وضاق مسجد رسول الله -صلى الله عليه وسلم-، قال رسول الله -صلى الله عليه وسلم-: "مَن يشتري بقعة آل فلان فيزيدها في المسجد بخيرٍ منها في الجنة؟" فسارع عثمان -رضي الله عنه- وأرضاه إلى ذلك وسبق، فاشتراها من حُرِّ ماله بخمسة وعشرين ألف درهم ووسع بها المسجد. أخرجه الترمذي والنسائي وغيرهما وصحَّحه الألباني، رضي الله عن عثمان، وتَبَّاً ثُم تَبَّاً لألسن وأقلام طعنت في أمير المؤمنين عثمان!.

“Falanca kişinin ailesinin arsasını kim satın alır da mescide cennettekinden daha hayırlı bir şey ekler?” buyurdu. Osman -Allah ondan razı olsun- hemen harekete geçti ve bunu yapanların ilki oldu. Kendi parasıyla yirmi beş bin dirhem ödeyerek satın aldı ve bununla mescidi genişletti. Bu hadisi Tirmizi, Nesai ve başkaları rivayet etmiş, Elbani de sahihlemiştir. 

Allah Osman'dan razı olsun. Ve lanet olsun, lanet olsun, Müminlerin Emiri Osman'a iftira atan lanet eden dillere ve kalemlere lanet olsun! 

Ey insanlar! Ebû Talha el-Ensârî -radıyallâhu anh- Medine halkından olup, hurma ağaçları en çok olanlardandı. En kıymetli serveti ise, Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-'in mescidinin yakınında bulunan ve Birha adı verilen güzel bir bahçeydi. Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- buraya girer, içinde güzel su bulunan bir sudan içerdi.

Yüce Allah'ın Al-i İmran Suresi'nde (Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe asla iyiliğe eremezsiniz) [Al-i İmran: 92] ayeti nazil olduğu zaman

لَنْ تَنَالُوا الْبِرَّ حَتّٰى تُنْفِقُوا مِمَّا تُحِبُّونَ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ شَیْءٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِهٖ عَلٖيمٌ

Al-i İmran suresi 3.92 Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.

       Ebû Talha, Peygamber (s.a.v.)'e gelerek şöyle dedi: Ey Allah'ın Resulü! Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: {Sevdiğin şeylerden infak etmedikçe asla iyiliğe eremezsin.} Benim için malın en sevimlisi (Beyruha)'dır. Allah'a verilmiş bir sadakadır. Vakıftır. Onun sevabını ve Allah katında saklanmasını umuyorum. O halde onu Allah'ın sana gösterdiği yere harca. Ey Allah'ın Resulü. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

 جاء أبو طلحة إلى النبي -صلى الله عليه وسلم- فقال: يا رسول الله، إن الله تعالى يقول: (لَنْ تَنَالُوا البِرَّ حَتَّى تُنْفِقُوا مِمَّا تُحِبُّونَ)، وإن أحب أموالي إليَّ (بَيْرُحاء)، وإنها صدقة لله أرجو بِرَّها وذخرها عند الله، فضعها حيث أراك اللهُ يا رسول الله، فقال النبي -صلى الله عليه وسلم-: "بَخٍ بَخٍ! ذلك مالٌ رابحٌ، وقد سمعتُ ما قلتَ، وإني أرى أن تجعلها في الأقربين"، فقال أبو طلحة: أفعَلُ ذلك يا رسول الله. فقسمها أبو طلحة في أقاربه وبني عمه. متفق عليه.

"Güzel, güzel! Bu kazançlı bir servettir. Söylediklerinizi duydum ve bence bunu akrabalarınıza vermelisiniz." Ebû Talha: “Ben öyle yaparım, ey Allah’ın Resulü” dedi. Ebû Talha bunu akrabaları ve amcaoğulları arasında taksim etti. Bu kabul edildi.

Evet yemin ederim! Bu Allah cc ile karlı bir ticarettir. Allah Teala şöyle buyurdu:

اِنَّ اللّٰهَ اشْتَرٰى مِنَ الْمُؤْمِنٖينَ اَنْفُسَهُمْ وَاَمْوَالَهُمْ بِاَنَّ لَهُمُ الْجَنَّةَ يُقَاتِلُونَ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ فَيَقْتُلُونَ وَيُقْتَلُونَ وَعْدًا عَلَيْهِ حَقًّا فِى التَّوْرٰيةِ وَالْاِنْجٖيلِ وَالْقُرْاٰنِ وَمَنْ اَوْفٰى بِعَهْدِهٖ مِنَ اللّٰهِ فَاسْتَبْشِرُوا بِبَيْعِكُمُ الَّذٖى بَايَعْتُمْ بِهٖ وَذٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظٖيمُ

Tevbe suresi 9.111 Şüphesiz Allah, mü'minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah, bunu Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da kesin olarak va'detmiştir. Kimdir sözünü Allah'tan daha iyi yerine getiren? O hâlde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır.

Allah’ın rızasını kazanmak, O’nun sevdiği ve hoşnut olduğu şeyleri yerine getirmekte ne güzel bir itaat ve acelecilik!

Bu Ömer el-Faruk'tur. -Allah ondan razı olsun- Hayber'de bir arazi edinmişti. Bunun üzerine Peygamber'e -Allah ona salat ve selam etsin- geldi ve şöyle dedi: "Hayber'de bir arazi edindim. Ve bundan daha değerli bir servet edinmedim. Şimdi sen bana bununla ne yapmamı emrediyorsun?" Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: 

وهذا عمر الفاروق -رضي الله عنه-، أصاب أرضاً بخيبر، فأتى النبيَّ -صلى الله عليه وسلم- فقال أصبت أرضاً بخيبر لم أصب مالاً قط أنفس منه، فكيف تأمرني به؟ فقال رسول الله -صلى الله عليه وسلم-: "إن شئتَ حبَسْتَ أصلها وتصدَّقْتَ بها"، فتصدق بها عمر -رضي الله عنه- لا يُباعُ أصلُها، ولا يوهَبُ ولا يورث، في الفقراء والقربى والرقاب وفي سبيل الله والضعيف وابن السبيل. متفق عليه.

“Dilersen ana toprağı kendine sakla, ürününden sadaka olarak dağıt.” Hz. Ömer de Allah ondan razı olsun, onun ürününü sadaka olarak verdi. Vakfetti. Ana yer satılamaz, hibe edilemez, miras bırakılamaz; ancak elde edilen ürünler fakirlere, akrabalara, kölelere, Allah yolunda çalışanlara, zayıflara ve yolda kalmışlara verilebilir. Bu görüş ittifak ile kabul edildi. 

Ve bundan sonra ey insanlar! İşte Muhammed (s.a.v.)'in ashabı, sadakaların en hayırlısı, en hayırlısı ve en sevaplısı olan vakıf konusunda böyle yarıştılar.

Hatta Cabir -radıyallâhu anh- şöyle demiştir: Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'in ashabından vakıf yapma imkânına sahip olan hiçbir kimse kalmadı ki, o da vakıf yapmasın. Hepsi vakıf yaptılar. İmam Şafii -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir: Bana ulaştığına göre, Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in ashabından Ensar'dan seksenden fazla kişi vakıflardan sadaka veriyordu.

Allah'ın kulları: Vakıf, bir kimsenin, asıl malı olan gayrimenkul veya başka bir maldan, kullanılmaya elverişli bir kısmını, esasını aslını koruyarak, faydasını hayır yollarına harcayarak, devamlı olarak dağıtması işlemidir. 

Vakıf kurucusu, mal varlığının bir kısmı üzerindeki tasarrufunu ve bir kısmı üzerindeki tasarrufunu durdurur ve bu mal varlığını hayır amaçlı kullanır. Bu, hayatta iken ve ölümünden önce tamamlanan bir hayır işidir. Dolayısıyla hayattayken mülkiyeti ona kalır. Mesela bir kimse, hayatta iken bir binayı vakfedip, faydasını ve kirasını hayır yolunda bağışlasa, daha sonra bu vakfı ölüm şartına bağlarsa, artık bu vakfın vasiyeti olur. Vakıf olmaz. 

Vakıf, Allah'ın kulları için en faziletli, en faydalı, en sevaplı sadakalardan biridir. Nitekim vakıf, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in şu sözünde kastedilen devamlı sadakadır: 

في قول النبي -صلى الله عليه وسلم-: "إذا مات العبد أنقطع عمله إلا من ثلاث: صدقة جارية، أو علم ينتفع به، أو ولد صالح يدعو له" رواه مسلم.

“Kul öldüğü zaman, üç şey hariç ameli kesilir. Sadaka-i cariye, faydalı ilim veya kendisine dua eden salih evlat.” Hadisi İmam Müslim rivayet etmiştir.

İnsanlar vasiyetnameler hakkında çok şey biliyorlar, ama vakıflar, bunların faydaları, etkileri, yönleri ve getirdikleri büyük mükafatlar hakkında çok az şey biliyorlar. 

Dolayısıyla, zamanımızda vakıfların azaldığını, azaldığını, cami inşa etme alanı hariç, birçok zengin arasında neredeyse terk edilmiş bir gelenek haline geldiğini görüyoruz.

Değerli halkımız, Vakıf, başkalarına fayda sağladığı sürece sevabı da devam eden bir hayır işidir. Vakıf, paranın devamlılığını ve faydalarının uzun süre elde edilmesini garanti altına alır. 

Vakıf, ailevi ve toplumsal dayanışmanın çok faydalı bir aracıdır. Vakıf, kullanım alanlarını çeşitlendirerek günümüzün pek çok ekonomik sorununa en iyi çözenlerden biridir. Vakıf, milletin menfaatlerini gerçekleştirir ve ihtiyaçlarını karşılar.

Vakıf, Müslüman toplumun ilerlemesinin direği ve kalkınmanın itici gücüdür. Çünkü vakıf, kalkınma projelerine ve bilimsel araştırmalara destek sağlıyor.

Vakıf, Allah'ın kulları olarak sadece cami yaptırmak, yoksul ve muhtaçlara yardım etmekle sınırlı değildir. Bunun ötesinde, pek çok iyilik ve hayırseverliği de içine alır. 

Vakıflar, fakir, yoksul, yetim ve benzeri kimselerin çocuklarına okul bağışlamak gibi ilim ve eğitim alanında olabileceği gibi, ilim talebelerine, kitap basımına, Kur’an nüshaları ve ilmî araştırmalara bağış yapmak gibi alanlarda da olabilir.

Üniversitelerimizde giderek artan ve adını duymaya başladığımız araştırma kürsüleri, bilgi alanında harcamanın güzel bir örneği olup, bunların eğitim sürecini destekleyen kalıcı vakıflara dönüşmesini sabırsızlıkla bekliyoruz.

Vakıf, Kur'an-ı Kerim'i ezberletmek ve öğretmek amacıyla yapılabileceği gibi, hac yaptırmak, binaları inşa ettirmek ve oruçlulara iftar imkânı sağlamak amacıyla da yapılabilir.

Vakıflar, hastaneler inşa etmek ve hayır amaçlı vakıf eczaneleri açmak suretiyle ihtiyaç sahipleri ve diğer kişiler için sağlık alanında kullanılabilir.

Yetimhaneler, dul evleri, yaşlılar, engelliler evleri vb. gibi sosyal bakım alanında olabilir. Aile kurma, genç erkek ve kadınları evlendirme, onları şehvetin cazibelerinden koruma ve güçlendirme alanında da olabilir ki bu da toplumdaki sapkınlık problemlerini azaltır.

Bu, insanları inançlarından uzaklaştırmayı amaçlayan açık medya çağında, muhafazakâr, amaçlı medya alanında olabilir. Bu, Yüce Allah'a çağırma alanında da olabilir. Allah'a çağıranları desteklemek ve bu çağın insanlarına Allah'a çağırmanın uygun araçlarını sağlamak alanında da olabilir. Allah'ım, Müslümanların yararına vakıf yapma imkânı olan her kişinin gönlünü aç.

Allah, Kur’an-ı Kerim’i bana ve size mübarek kılsın ve içindeki ayetler ve hikmetli zikirlerle beni ve sizi faydalandırsın. 

Bunu söylüyorum ve kendim, siz ve bütün Müslümanlar için her türlü günahtan dolayı Allah'tan af diliyorum. Çünkü O, çok bağışlayandır. Çok merhamet edendir.

       Bütün dinlere üstün kılmak için, elçisini ve hak dini gönderen Allah'a hamd olsun. Şahit olarak Allah yeter. 

Allah'tan başka ilah olmadığına, tek ve ortağı olmadığına, O'nu tasdik ve birliğini ilan etmek üzere şehadet ederim. 

Şahitlik ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve elçisidir. Allah'ın salât ve selâmı ona, ailesine ve ashabına olsun ve onlara bol bereket ihsan eylesin.

Peki, şimdi: Ey insanlar! Sadakanın malı eksilttiğini mi sanıyorsunuz? Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: 

والنبي -صلى الله عليه وسلم- يقول: "ما نقصت صدقة من مال" رواه مسلم.

 “Sadaka malı eksiltmez.” Müslim rivayet etmiştir.

"Hanginiz varisinin malını kendi malından daha çok sever?" Bu, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) ashabına sorduğu bir sorudur. Dediler ki, Allah onlardan razı olsun: “Bizden malını bizden daha çok sevmeyen yoktur.” Allah ona salât ve selâm etsin, şöyle buyurdu: 

"أيكم مال وارثه أحبُّ إليه من ماله؟"، سؤال طرحه النبي صلى الله عليه وسلم- على الصحابة، فقالوا -رضوان الله عليهم-: ما منا احد إلا ماله أحبّ إليه، فقال -عليه الصلاة والسلام-: "فإن ماله ما قدم، ومال وارثه ما أخَّر" رواه البخاري.

“Kişinin malı, önceden ahirete gönderdiğidir. Bıraktığı varisinin malı da geride bıraktığı malıdır.” İmam Buhari rivayet etmiştir.

Genel olarak Müslümanlara, özel olarak da zengin ve varlıklı kesimlere bir çağrı: Vakıf geleneğini canlandırın. Ömrün uzun, hayırlı işlerin bol olsun ve bunlar vefatından sonra da sana faydalı olmaya devam etsin.

Sadaka vermenin her alanında bağış geleneğini canlandırın. Çünkü sizin mallarınızdan, sadaka olarak verdiğiniz ve harcadığınız dışında hiçbir şeye hakkınız yoktur. Geriye ne kalırsa ölüp gideceksin, halka bırakacaksın. Müslim rivayet etmiştir.

أحيوا سنة الوقف في جميع أبواب البر، فإنه ليس لكم من مالكم إلا ما تصدقتم به فأمضيتم، وما سوى ذلك فأنتم ذاهبون وتاركوه للناس. رواه مسلم. 

Allah Teala şöyle buyurdu:

وَلَقَدْ جِئْتُمُونَا فُرَادٰى كَمَا خَلَقْنَاكُمْ اَوَّلَ مَرَّةٍ وَتَرَكْتُمْ مَا خَوَّلْنَاكُمْ وَرَاءَ ظُهُورِكُمْ وَمَا نَرٰى مَعَكُمْ شُفَعَاءَكُمُ الَّذٖينَ زَعَمْتُمْ اَنَّهُمْ فٖيكُمْ شُرَكٰٶُا لَقَدْ تَقَطَّعَ بَيْنَكُمْ وَضَلَّ عَنْكُمْ مَا كُنْتُمْ تَزْعُمُونَ

Enam suresi 6.94 Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geldiniz. Size verdiğimiz dünyalık nimetleri de arkanızda bıraktınız. Hani hakkınızda Allah'ın ortakları olduğunu zannettiğiniz şefaatçilerinizi de yanınızda görmüyoruz? Artık aranızdaki bağlar tamamen kopmuş ve (Allah'ın ortağı olduklarını) iddia ettikleriniz, sizi yüzüstü bırakıp kaybolmuşlardır. 

Sana verdiğimiz dünya malını senden sonra gelecek mirasçılara bıraktın.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَاَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاكُمْ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَاْتِىَ اَحَدَكُمُ الْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَا اَخَّرْتَنٖى اِلٰى اَجَلٍ قَرٖيبٍ فَاَصَّدَّقَ وَاَكُنْ مِنَ الصَّالِحٖينَ

Münafikun suresi 63.10 Herhangi birinize ölüm gelip de, "Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!" demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın.

وَلَنْ يُؤَخِّرَ اللّٰهُ نَفْسًا اِذَا جَاءَ اَجَلُهَا وَاللّٰهُ خَبٖيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ

Münafikun suresi 63.11 Allah, eceli geldiğinde hiçbir kimseyi asla ertelemez. Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

       Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

وقال رسول الله -صلى الله عليه وسلم-: "إن مما يلحق المؤمن من عمله وحسناته بعد موته علماً نشَرَه، وولداً صالحاً تركه، ومصحفاً ورَّثَه، أو مسجداً بناه، أو بيتاً لابن السبيل بناه، أو نهراً أجراه، أو صدقة أخرجها من ماله في صحته وحياته تلحقه بعد موته" رواه ابن ماجه.

“Mü’minin ölümünden sonra amellerinden ve iyi amellerinden ona ulaşacak olan şeyler şunlardır: Yayıp yaydığı ilim, geride bıraktığı salih çocuk, geride bıraktığı bir nüsha Kur’an, inşa ettiği bir mescid, yolcular için yaptığı bir ev, akıttığı bir nehir, sağlığında malından verdiği bir sadaka, bunlar ölümünden sonra kendisine ulaşır.” İbn Mace rivayet etmiştir. 

O halde ey Müslümanlar, küçük şeyleri küçümsemeyin. Müstakil olarak vakıf kurma imkânı olmayan kimse, gücüne göre malının bir kısmını başkalarıyla birlikte ortak vakıf kurarak bağışlayabilir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

فالنبي -صلى الله عليه وسلم- يقول: "اتقوا النار ولو بشق تمرة"، ويقول -عليه الصلاة والسلام-: "مَن تصدق بعدل تمرة من كسْبٍ طيِّبٍ، ولا يقبل الله إلا الطيب، فإن الله يتقبلها بيمينه، ويربيها لصاحبها كما يربى أحدكم فلوّه، حتى تكون مثل الجبل العظيم".

“Yarım hurma ile de olsa, kendinizi ateşten koruyun.” Ayrıca şöyle buyurmuştur: “Kim helal kazancından bir hurma kadar sadaka verirse -ki Allah sadece helal olanı kabul eder- Allah onu sağ eline alır ve onu sahibi için tıpkı sizden birinizin tayını büyütmesi gibi büyütür, sonunda o, büyük bir dağ gibi olur.” 

Allah'ım, lütfun ve büyük ikramın için sana hamd olsun. Ey Allah'ım.

Tercüme Tarih: 19 Mayis.2025 

Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI 

(Emekli Müftü, İcazetli)

Okuyan: Muhammed bin Abdul Rahman Al-Arifi 

 Yayın Tarihi:11.10.2022 

https://alimam.ws/ref  dan alıntıdır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —