Fatih Sultan KAR


BANA GELMEYİN KENDİNİZE GELİN RİZE KİTAP FUARI’NDAN ARDA KALANLAR

e-mail: fatihsultan.kar@gmail.com - Web: www.fatifsultankar.com


Her yıl geleneksel olan faaliyetler çalışma ön hazırlık için zamanın bol olduğu günlerdir. Bir kitap fuarı, bir Rize günleri faaliyeti bittiğinde insanlar bir tarafa dağılmamalı ilk iş olarak o yıl yapılan etkinliğin bir envanteri çıkarılmalıdır.  Belediyelerin ve Valiliklerin kültür adına ortaya çaba koymaları elzemdir. Ama birinci öncelikleri aslı görevleri fuarlar ve memleket günleri değildir. Bunun için profesyonel bir ekip tanzim etmeleri beklenemez. Şimdi durulacak durulacak, bir yıl boş geçecek etkinliğe bir ay kala telaş başlayacak. Yanlış yapınca da “biz yapmadık. Likapa Ajans yaptı” denirse şaşırmam. 

RİZE KİTAP FUARI İÇİN KOMİSYON KURMAK ZOR MU?

Peki bu eksik nasıl giderilir? Bunu için o alanda emek, yürek ve eser ortaya koymuş isimlerle bir komisyon oluşturursunuz. En az on kişiden oluşan bu komisyon yıl boyunca kim eser ortaya kim o şehir için o alanda başarılı olmuş tespit eder ve geniş istişarelerle davet edilecek yayıncıları yazarları çağırırsın. Bunu yaparken de “onları şu ajans getiriyor, sen kendi imkanlarınla gelebilirsen gel” demezsin. Parti purtu veya herhangi bir ayırım yapmadan oluşturulan kurulun kararları kabul görür. Hatalar azamiye iner istişare hâkim olur. 

BALIK BİLMESE HALİK BİLİR

Yazar Mehmet Bilgin Bir Zamanlar Rize kitabımın giriş yazısında şunları kaleme almıştı: “Yıllardır Rize’nin kültür hayatı, kültürel varlıkları konusunda çalışma ve didinmelerini izlediğimiz Fatih Sultan Kar da bu anlamda Rize’ye hizmet etmek için didinen karıncalardan biridir. Mimar Sinan’ın belgelerdeki imzasında kendini “Sinan ser mimaran-i hassa. Allah yolunda hizmet eden topal bir karınca” olarak tanımladığını düşünürsek bu karıncalara neler borçlu olduğumuzu daha iyi anlarız. Bu hassasiyeti beklemez de emeğe kültüre bile o bizden bu sizden diye bakıldığı bir atmosfere zemin oluşturulmamalıdır. 

HERKES AYNI DÜŞÜNSE GÖKKUŞAĞI TEK RENK OLURDU

Etkinliğe kısa bir zaman kalan bir zat-ı muhteremden yararlanarak yola çıkarsanız birilerini kenarda bırakırsınız. Ortaya güzel eserler konulsa da Rize üzerine yayıncılık kimsenin tekelinde değildir. Rize kültürü tarihi üzerine her gün bir yazı bir kelam ortaya koyan isimleri sizler yok saysanız da balık bilmese halik bilir.  Öyle isimleri kenarda bırakmışsınız ki bir oturuşta ellinin üzerine isim size sayabilirim. Rize-Pazar’da açılmış olan Pazar Kültür ve Sanat Evi, ülkemizde bir ilke imza atarak Rize Pazar’ın bütün köylerini kitap haline getiriyor. Seri halinde onun üzerinde köyün kitabı basıldı. Neden fuarda yoktular. Yayın dünyasında Rize bayrağını en yukarıda taşıyan büyük bir marka olan Kaknüs Yayınlarının Rize Kitap Fuarı’nda yer almaması büyük eksikliktir. Bunun yanında Rizeli yazarlar Vahit Okumuş, Şefik Kantar, Şeref Bilsel, İbrahim Karaca, Hikmet Hatırnaz’ın ve daha birçok ismin davet edilmemesi büyük eksikliktir. Üzüntü ile karşılıyorum. Rize yayıncılığında kendisini tek otorite sananlarla yapılan istişare yetersizdir.

RİZELİ VAR ZEBANI YOK AMERİKALI KATHARINA VARKEN KİM TANIR ÇOBAN HİKMETİ

Geçen gün Rizeli Sanatçı Recebim bir televizyon programında şöyle bir fıkra anlattı:” Bir Allah cc dostu dua eder “Yarabbim beni cehennemine al”. Duası kabul edilir. Cehenneme girer. Her tarafta bir kuyu vardır. Kuyuların başında birer zebanı yer alır. Çıkanın başına vurup geri atarmış. Bakmış bir kuyunun başında zebanı yok. Sormuş “niye zebanı yok”. Kuyudan ses gelmiş:” Burada sadece Rizeliler var. Çıkan Rizeliyi diğer Rizeli ayağından aşağı çekiliyor. Rizeli varsa zebaniye ne gerek var.  Yabancı Yazar

Katharine Branning Bir Çay daha Lütfen diye bir kitap yazar. Kitabında özetle Türk çayından söz eder. ÇAYKUR tarafından (İmdat Sütlüoğlu dönemi) kendisine ev satın alınır. “Amerika’da yeni bir eve taşınıldığı zaman birlikte dua edilir” diyerek Kur’an’dan, İncil’den hazırladığı ve kendisinin yazdığı bir duayı misafirleri ile okur. Ama Yapı Kredi Yayınlarından mükemmel bir çay kitabı çıkaran Dr. Mustafa Duman’ın emeği göz ardı edilir. Dağların Çobanı diye kendini adlandıran ve emek veren yürek veren Hikmet Haberal Rize fuarına çağırılmaz unutulur. Bu kitap fuarında kendisini içeri çadırın içine atan yazarda neme lazım der geçer. 

HAKLISIN AMA SUS

Yeni bir durumla karşı karşıya geliyorum. “Fatih kardeşim çok güzel işler eserler yapıyorsun da bi de sussan” diyor kendince beni seven bazı arkadaşlarım. “Konuştuklarımda hata nerde diyorum” “yok doğrusunda her doğru her yerde denmez” mış. Haksızlık yanlışlık karşısında sus diyorlar yanı dilsiz şeytan ol diyorlar anlayacağınız.  Bu fani dünyada hak etmediğim hiçbir beklentim yok. Ben susarsam; yalakadan kimliksizden ne farkım kalır. Bir Rizeli büyüğümüze koca yaşa geldi hala kurtaramadık ondan deyip görünce, görünce methiye düzenden ne farkım kalır. İnsanlarla yaptığı özel görüşmeleri kaydedip üçüncü şahıslara dinletenden ne farkım kalır.