ÇAĞIMIZIN YENİ DÜNYA DÜZENİ- 1NCİ BÖLÜM
TARİH BOYUNCA KURULAN YENİ DÜNYA DÜZENLERİNİN TARİHİ
Değişmeyen bir tek şey var o da değişimdir. Her şey değişmekteyken elbette Dünya’nın siyasi yapılanması da tarih boyunca değişime uğramaktadır. Vakti zamanında Dünya da şehir devletler vardı. Sonrasında Feodal sistem sahnedeki yerini aldı. Dini otoritenin baskın olduğu teokratik yönetim şekilleri de insanlara kan kusturdu. Dinlerin kendi aralarındaki üstünlük savaşları inanılmazdır. Tanrı adına işlenen cinayetler, sadece basit bir şehir olan Kudüs için düzenlenen nice haçlı seferleri, dinini yaymak maksadıyla yıkılan, yakılan ve yağmalanan daha nice şehirler, ülkeler, tarihe göz atan ve henüz insanlığını yitirmemiş kişilere, son derece korkunç duygular yaşatıyor.
Sonrasında asırlar süren kılıç kalkan savaşlarının hüküm sürdüğü imparatorluklar devri, babadan oğula geçen tahtlar ve taht uğruna verilen savaşlar da dâhil yapılan çok kanlı savaşlar ile insanlar nice çileler çekti. 1nci ve 2nci Dünya savaşlarında milyonlarca insan bir hiç uğruna öldü. Yaralandı, sakat kaldı. İnsanoğlu atom bombasını icat etti ve maalesef kullandı. Nihayetinde imparatorluklar birer birer yok oldu. Yerine milliyetçilik akımlarıyla ortaya çıkan ulus devletler boy gösterdi. Halen de Dünya ulus devletler olarak son yüzyıldır siyasi varlığını devam ettiriyor. İçinde bulunduğumuz çağda ulus devletler ön plana çıkmış ve dünya ulus devletler bütünü haline gelmiştir.
Ancak yine bir değişimin arifesindeyiz. Yaşanan keşifler, teknolojik gelişmeler bu düzenin değişeceğinin ilk sinyallerini vermiştir. Sanayi devrimi sonrası süreçte buharlı makinelerin kullanılmaya başlaması, denizaşırı ülkelere buharlı gemi ve trenlerle kolayca gidilmesi küreselleşmeye zemin oluşturmuştur.
SÖMÜRGECİLİĞİN YAYILMASI
Avrupa devletlerinin sömürgecilik faaliyetleri 1nci Dünya savaşına kadar sürmüş ve tüm insanlığa kan ağlatmıştır. Afrikalı siyahi insanların başta Amerika olmak üzere Avrupa’nın sömürgeci emperyalist devletleri tarafından köleleştirilmesi, insanlık utancı olarak tarihin kara sayfalarına kanla yazılmıştır. Britanya, İspanya, Portekiz, Fransa gibi ülkelerin gerek Amerika’da gerekse Asya ve Afrika’daki sömürgecilik faaliyetleri insanlığın ilerlemesini durduran bir başka dünya düzeni olmuştur. İngiliz, Portekiz, Fransa’nın Kızılderili soykırımları, Fransa’nın Cezayir katliamları, İngiltere’nin Hindistan işgali ve sömürüsü insanlık adına unutulmaz yüz karalarıdır.
Uluslararası sömürü pazarında bir yer edinmek isteyen Almanya ve İtalya da bu işlerin içine girmek isteyince 1. Dünya Savaşı kaçınılmaz olmuştur. 1. Dünya Savaşı ile sömürgeci devletler birbirleriyle kıyasıya savaşırken, sömürge altındaki devletler de savaşın sonrasında imparatorlukların zayıflamasını bir fırsat bilerek, bağımsızlıkları için mücadele etmiştir. Böylece bağımsızlıklarını kazanmalarıyla birlikte, ulus devletlerin hüküm süreceği yeni Dünya düzeni de kurulmuş oldu. Elbette eski düzenden yenisine geçişler oldukça sancılı olmaktadır. Yeni düzenin insanlar tarafından hazmedilmesi öyle kolay bir süreç değildir. İnsan düzeninin bozulmasından hoşlanmaz. Bunun için savaş gibi çok güçlü bir ateşleyiciye ihtiyaç olur. Dikkat ederseniz düzenden düzene geçişler her zaman büyük savaşlarla olmuştur. İnsan pes etmiş ve sonunda ne olacaksa olsun da yeter ki bu savaşlar bitsin diyerek boyun eğmek zorunda bırakılmıştır.
1NCİ DÜNYA SAVAŞI VE SONRASI DÜNYA’NIN YENİ DÜZENİ: MİLLİYETÇİLİK
1. Dünya savaşından sonra yolunda gitmeyen şeyler vardı. Bazı devletler ülkelerin paylaşılmasını ve Osmanlı, Almanya, Avusturya-Macaristan imparatorluklarının yıkılışının ardından ortaya çıkan ulus devletlerin sınırlarının belirlenmesindeki haksızlıkları kabul etmediler. Almanya kendisine diretilen yoğun isteklere karşı içinde zamanı gelince patlayacak korkunç bir kin büyüttü. Böylece ulus devletçilik olan yeni Dünya düzeninin yerine oturabilmesi için 2. Dünya savaşı çıktı. Yine milyonlar öldü. Evler yakıldı, yıkıldı. Sakatlıklar, hastalıklar, kıtlıklar ve daha niceleri sokaklarda kol geziyordu. Ancak istenen hedefe ulaşılmıştı. Milliyetçilik kökenli ulus devletler birer birer yerine oturmuştu. Bunlardan en önemlisi de Ortadoğu’da bir İsrail devleti kuruldu.
2NCİ DÜNYA SAVAŞI VE SONRASI SOĞUK SAVAŞ DÖNEMLERİ
2. Dünya Savaşı’nın ardından ise Soğuk Savaş denilen yeni bir savaş anlayışı ortaya çıkmış ve bunun ortaya çıkmasıyla da Dünya, iki kutuplu bir sisteme dönüşüvermişti. Bir tarafta Amerika, diğer tarafta da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği vardı. Anlaşmalara göre ise bir tarafta NATO diğer tarafta da VARŞOVA PAKTI bulunuyordu. 20. Yüzyılın en etkili gelişmelerinden birisi de Komünizmin başarıya ulaşmasıydı. SSCB’ de örnek bir Komünist rejim kurulmuştu. Bu rejim 1991’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin dağılmasına kadar devam etti. 1991’de SSCB’nin yıkılmasıyla iki kutuplu sistem de sona erdi. Hemen sonrasında da ulus devletçilik akımı dağılan SSCB’nin topraklarında bir güneş gibi doğdu ve onlarca irili ufaklı devletler kurulmaya başladı. Bu gelişmeler bizi çok yakından ilgilendiriyordu. Çünkü kurulan bu devlerin çoğu Türk devletleriydi.
DEVAM EDECEK – 1.BÖLÜM
Hoşça kalın ve uyanık kalın. Sevgi ışığınız, kalbiniz rehberiniz olsun.