بسم الله الرحمن الرحيم الحمد لله رب العالمين
Bundan sonra.
Allah'ın kulları kendi nefsime ve size olan vasiyetim.
Subhan olan Allahtan gizli, aşikar, seferde, yerleşik hayatta, sevinçte, hüzünde, yalnızlıkta ve aşikar olduğunuzda sakınmanızdır.
Çünkü Allah kendisinden sakınanları sever.
Ey İnsanlar!
Cahil toplumlar eski zamanlarda putların pislikleri, putperestlik, şarap, kumar, heykel ve fal okları ile imtihan edilmişlerdir.
Şirk ve delalete düşürme erkekler ve hanımlardan kaynaklanırdı.
Cehalet ve cahilce övünme aralarında hac maksatları Ukkaz panayırındaki toplantılarda yoğunlaşacak kadar olurdu.
Toplumun her tarafından insanlar bu pazarı isterlerdi.
Burada panayır kurulurdu.
Zil-Kaden ayının yarılarının yakınında olurdu.
Ondan sonra onun ardından yer olarak Mekke ye gelirlerdi.
Buna da Mecne panayırı derlerdi.
Burada ayın sonuna kadar panayır devam ederdi.
Sonra daha yakın bir yere gelirlerdi.
Ona da El-Mecaz panayırı denirdi.
Orada panayır terviye (Zilhiccenin 8.günü) gününe kadar devam ederdi. Sonra Mina ya çıkıyorlardı.
Bu panayırlarda arap kabileleri ve idarecilerinin heyetleri hediyelerle ve kurbanlarla putlarının yanına toplanıyorlardı.
Burada şiir söylüyorlardı.
Yaptıkları soygun ve yağma öldürdükleri suçsuz günahsız kusursuz insanlara gurur duyuyorlardı.
Kız çocuklarının hayatlarının başlangıcında yeni doğan kız çocuklarını diri diri öldürmek için baskı uyguluyorlardı.
Yaptıklarını asaletten sayıyorlardı.
Bu alçak aşağılık haramı rahatlıkla yapıyorlardı.
Allah'ın kulları!
Hac zamanında cahiliye vakfeleri rezalet vakfeleriydi.
Onlar ancak zıtlardan, tutarsız ve değişik unsurlardan oluşan uyum sağlamış vakfelerdi.
Tekrar edilen vakfelerde bu açık olarak gözüküyordu.
Hacdaki telbiyeleri (lebbeyk demeleri) onlardan bazılarıdır.
O telbiyede şu şirk kelimesini ilave edip karıştırıyorlardı.
Şöyle diyorlardı:
(لبيك اللهم لبيك لبيك لا شريك لك لبيك الا شريكا هو لك تملكه وما ملك)
''Emrine amadeyim ey Allah'ım.
Emrine amadeyim. Emrine amadeyim.
Senin ortağın yoktur.
Emrine amadeyim.
Ancak ortağın vardır.
O ortak sana aittir.
Ona malik olursun.
Onun malik olduklarına da malik olursun.''
Ak kabilesi bir iş için çıktığı zaman ön tarafına kölelerinden iki siyah köle alırdı.
İkisi kafilenin ön tarafında şöyle derlerdi:
Bizler Ak kabilesinin iki kuzgunlarıyız.
Ak kabilesi onlardan sonra şöyle der.
''Ak kabilesi sana sıkıntı verecektir.
Kölelerin Yemenliler.
İkinci hac yapmak için.
''Bu onların telbiyeleri idi.
Kureyş kabilesi ve kureş kabilesine boyun eğen kabile Müzdelifede vakfe yapıyorlardı (duruyorlardı.) Diğer arap kabileleri Arafatta vakfe yapıyorlardı (duruyorlardı.) Şu ayet nazil olana kadar bu olay devam etti:
ثُمَّ اَفٖيضُوا مِنْ حَيْثُ اَفَاضَ النَّاسُ وَاسْتَغْفِرُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ
Bakara suresi 2.199 - Sonra insanların akın ettiği yerden siz de akın edin ve Allah'tan bağışlanma dileyin.
Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Ey Allah'ın kulları İbni Abbasın r.a. şu sözü ile anlattıkları Hacda cahiliye dönemi görünümlerindendi.
''Cahiliye halkı hac mevsiminde vakfe yapıyorlardı.
Onlardan bir adam şöyle diyordu:
Babam yemek yediriyordu.
Sedye taşıyordu.
Diyet taşıyordu.
Onlardan babalarından başka iş yapan başka adam yoktu.
Şu ayet-i kerime nazil oldu.
فَاِذَا قَضَيْتُمْ مَنَاسِكَكُمْ فَاذْكُرُوا اللّٰهَ كَذِكْرِكُمْ اٰبَاءَكُمْ اَوْ اَشَدَّ ذِكْرًا فَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَقُولُ رَبَّنَا اٰتِنَا فِى الدُّنْيَا وَمَا لَهُ فِى الْاٰخِرَةِ مِنْ خَلَاقٍ
Bakara suresi 2.200 - Hac ibadetinizi bitirdiğinizde, artık (cahiliye döneminde) atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan da kuvvetli bir anışla Allah'ı anın.
İnsanlardan, "Ey Rabbimiz!
Bize (vereceğini) bu dünyada ver" diyenler vardır.
Bunların ahirette bir nasibi yoktur.
Cahiliye dönemi cahilleri ortamında Rahim olan, kadir olan ve Halim olan Rab kullarına son temiz nefis sahibi Nebisi ile kısmetini bol veriyordu.
Nebinin üzerine salatın en faziletlisi ve selamın en temiz olanı olsun.
Okunan kitabın ayetleri indirildi.
Resul davetini tebliğ eyledi.
Sağır olan yüksek sesi işitti.
Kör olan ayetleri gördü.
Müjdeci, uyarıcı ve parlayan kandil geldi.
Putperestlik kökünden kazındı.
Kökü yok oldu.
Hayalleri saçma görüldükten ve ilahları kısa sure içerisinde kusurlu olduktan sonra.
O ki kendi içlerinden ümmi olanlara Resul olarak gönderildi.
Onlara ayetlerini okuyordu.
Ve onları temize çıkarıyordu.
Ayeti kerime:
هُوَ الَّذٖى بَعَثَ فِى الْاُمِّيّٖنَ رَسُولًا مِنْهُمْ يَتْلُوا عَلَيْهِمْ اٰيَاتِهٖ وَيُزَكّٖيهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَاِنْ كَانُوا مِنْ قَبْلُ لَفٖى ضَلَالٍ مُبٖينٍ
Cuma suresi 62. 2 - O, ümmîlere, içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderendir.
Hâlbuki onlar, bundan önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.
Allah Mekke'nin fethini Resulüne uğurlu eyledi.
Orada bulunan putları parçalamasıdır.
Sonra Eba Bekri dokuzuncu senesi insanları yüksek sesle bağırmak üzere hacca gönderip müşrik senesinden sonra hac yapılmayacağı ve çıplak olarak Beytullah tavaf edilmeyeceği sonra Nebi s.a.s. onuncu senesi Müslümanların kafilelerinin tamamını mukaddes Meşair meydanında davetini tamamlamak için geleceğini haber verdi.
Nebi onlara şöyle diyordu:
''Hac menasikini benden alın.
Umulur ki bu seneden sonra sizin ile bir daha karşılaşmayız.
''Arafat meydanında Allah'ın dinini orada tamamladığı o günde orada şu ayet nazil oldu:
حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْزٖيرِ وَمَا اُهِلَّ لِغَيْرِ اللّٰهِ بِهٖ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّطٖيحَةُ وَمَا اَكَلَ السَّبُعُ اِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَاَنْ تَسْتَقْسِمُوا بِالْاَزْلَامِ ذٰلِكُمْ فِسْقٌ اَلْيَوْمَ يَئِسَ الَّذٖينَ كَفَرُوا مِنْ دٖينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِ اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دٖينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتٖى وَرَضٖيتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ دٖينًا فَمَنِ اضْطُرَّ فٖى مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِاِثْمٍ فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ
Maide suresi 5.3 - Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı.
İşte bütün bunlar fısk (Allah'a itaatten kopmak)tır.
Bugün kâfirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler.
Artık onlardan korkmayın, benden korkun.
Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim.
Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı seçtim.
Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse, şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
Allah'ın kulları! Arafa gününde Sevgili (Resulullah) bu toplantının büyük olduğunu, bu kalplerin saf ve ürperen olduğunu ve büyük fırsat olduğunu görüyordu.
Orada büyük kaidelerden söylenecekler anlaşılacaktı.
Muhtemelen onu vasiyet ve şefkatli vedalaşma saydı.
Bineğinin üzerinde duruyordu.
İnsanlara meşhur hutbesini söyledi.
Bu hutbe Ebi Davut'un süneninde, İbni Mace ve diğer kitaplarda rivayet edilmiştir.
O kitapta şöyle buyurmuştu:
(الا ان كل شيئ من امر الجاهلية تحت قدمى موضوع ودماء الجاهلية موضوعة وان اول دم اضع من دمانا دم ابن ربيعة ابن الحارث بن عبد المطلب كان مسترضعا فى بنى سعد فقتلته هذيل ورما الجاهلية موضوع كله واول ربا اضع ربانا ربا العباس بن عبد المطلب فانه موضوع كله)
''Dikkat ediniz, cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır.
Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır.
Kaldırdığım ilk kan davası Abdul Muttalip'in torunu İlyas bin Rabia'nın kan davasıdır.
Beni Sa'da süt emmişti.
Onu Hüzeyil öldürdü.
Cahiliye döneminin faizinin tamamı kaldırılmıştır.
Kaldırdığım ilk faiz Abdulmuttalib'in faizidir.
Faizin tamamı kaldırılmıştır.''
Hadisi şerif.
Bu kelimeler peygamberlik kandilinden gönderilmiştir.
Hz. Mustafa'nın cahiliye halkının muhalefetine karşı kararlılığını onaylamak içindir.
Bununla cahiliye döneminin isimlendirdikleri açıklanmış oluyor.
Yanı ilk önce iş islam olur.
İslam ve cahiliye uyuşmayan iki zıt iştir.
Kesinlikle bir şahısta birleşmez
ler.
Cahiliye kelimesi Nebinin sözünden ahenksiz olmadı.
Hayır.
Asla.
Ancak o vurgulanmış bir kelimedir.
O Allah'ın kitabında ve Resulünün sünnetinde tekrar edilir.
Allahu Teala şöyle buyurdu:
اَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ اَحْسَنُ مِنَ اللّٰهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ
Maide suresi 5.50 - Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar?
Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah'ınkinden daha güzeldir?
Allah a.c. şöyle buyurur:
ثُمَّ اَنْزَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ بَعْدِ الْغَمِّ اَمَنَةً نُعَاسًا يَغْشٰى طَائِفَةً مِنْكُمْ وَطَائِفَةٌ قَدْ اَهَمَّتْهُمْ اَنْفُسُهُمْ يَظُنُّونَ بِاللّٰهِ غَيْرَ الْحَقِّ ظَنَّ الْجَاهِلِيَّةِ يَقُولُونَ هَلْ لَنَا مِنَ الْاَمْرِ مِنْ شَیْءٍ قُلْ اِنَّ الْاَمْرَ كُلَّهُ لِلّٰهِ يُخْفُونَ فٖى اَنْفُسِهِمْ مَا لَا يُبْدُونَ لَكَ يَقُولُونَ لَوْ كَانَ لَنَا مِنَ الْاَمْرِ شَیْءٌ مَا قُتِلْنَا هٰهُنَا قُلْ لَوْ كُنْتُمْ فٖى بُيُوتِكُمْ لَبَرَزَ الَّذٖينَ كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقَتْلُ اِلٰى مَضَاجِعِهِمْ وَلِيَبْتَلِىَ اللّٰهُ مَا فٖى صُدُورِكُمْ وَلِيُمَحِّصَ مَا فٖى قُلُوبِكُمْ وَاللّٰهُ عَلٖيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
Al-i İmran suresi 3.154 - Sonra o kederin ardından (Allah) üzerinize içinizden bir kısmını örtüp bürüyen bir güven, bir uyku indirdi.
Bir kısmınız da kendi canlarının kaygısına düşmüştü.
Allah'a karşı cahiliye zannı gibi gerçek dışı zanda bulunuyorlar;
"Bu işte bizim hiçbir dahlimiz yok" diyorlardı.
De ki: "Bütün iş, Allah'ındır." Onlar sana açıklayamadıklarını içlerinde saklıyorlar ve diyorlar ki: "Bu konuda bizim elimizde bir şey olsaydı, burada öldürülmezdik." De ki: "Evlerinizde dahi olsaydınız, üzerlerine öldürülmesi yazılmış bulunanlar mutlaka yatacakları (öldürülecekleri) yerlere çıkıp gideceklerdi.
Allah, bunu göğüslerinizdekini denemek, kalplerinizdekini arındırmak için yaptı. Allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) bilir."
Allahu Teala şöyle buyuruyor: Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın.
وَقَرْنَ فٖى بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْاُولٰى وَاَقِمْنَ الصَّلٰوةَ وَاٰتٖينَ الزَّكٰوةَ وَاَطِعْنَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ اِنَّمَا يُرٖيدُ اللّٰهُ لِيُذْهِبَ عَنْكُمُ الرِّجْسَ اَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهٖيرًا
Ahzap suresi 33.33 - Evlerinizde oturun.
Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın.
Namazı kılın, zekâtı verin.
Allah'a ve Resûlüne itaat edin.
Ey Peygamberin ev halkı!
Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
Ve yine şöyle buyuruyor:
اِذْ جَعَلَ الَّذٖينَ كَفَرُوا فٖى قُلُوبِهِمُ الْحَمِيَّةَ حَمِيَّةَ الْجَاهِلِيَّةِ فَاَنْزَلَ اللّٰهُ سَكٖينَتَهُ عَلٰى رَسُولِهٖ وَعَلَى الْمُؤْمِنٖينَ وَاَلْزَمَهُمْ كَلِمَةَ التَّقْوٰى وَكَانُوا اَحَقَّ بِهَا وَاَهْلَهَا وَكَانَ اللّٰهُ بِكُلِّ شَیْءٍ عَلٖيمًا
Fetih suresi 48.26 - Hani inkâr edenler kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi.
Allah ise, Peygamberine ve inananlara huzur ve güvenini indirmiş ve onların takva (Allah'a karşı gelmekten sakınma) sözünü tutmalarını sağlamıştı.
Zaten onlar buna lâyık ve ehil idiler. Allah, her şeyi hakkıyla bilmektedir.
İmam Buhari Sahihi Buhari kitabında bir bab (bölüm) açtı.
O bölüme ''Cahiliye İşlerinden İsyanlar'' ismini verdi.
O Bölümde Nebi Efendimizin Ebi Zer'ın bir adamı anası ile ayıpladığı ''Sende cahiliye işi var'' sözünü zikretti.
El-Hafiz ibn-i Hacer şöyle dedi'' Her günah bir vacibin terk edilmesi veya haram bir işin yapılması ile dikkate alınır.
Bu da cahiliye ahlakındandır.
İbn-i Mes'uttan rivayet edildi. Buyurdu: Bir adam ey Allah'ın Resulü.
Biz cahiliye döneminde yaptıklarımızdan hesaba çekilecek miyiz? Resulullah cevap verdi.
''Kim islam'da güzel bir iş yaparsa cahiliye döneminde yaptığından hesaba çekilmez.
Kim İslam'da kötü bir iş yaparsa önceki cahiliye döneminde yaptığından ve İslam'da yaptığından hesaba çekilir.'' Bunu İmam Buharı ve Müslim rivayet etti.
Sabit bin Ed-Dehhak şöyle demişti: Bir adam Bevvane denen yerde deve keseceğine adak adamıştı.
Nebi s.a.s. sordu: Orada cahiliye putlarından kendisine ibadet edilen bir put var mı? Cevap verdiler: Yoktur.
Resulullah yine sordu: Orada cahiliye bayramından bir bayram var mı?
Cevap verdiler: Yoktur.
Resulullah şöyle buyurdu: Yazıklar olsun senin adağına…
Hadis Ebu Davut bunu rivayet etti.
Ey Allah'ın kulları bu hadisi şeriften ve buna benzer hadisi şeriflerden cahiliye işlerinden şiddetle kaçınmaktır.
Veya cahiliye ehline hangi rengine olursa olsun benzemekten kaçınmaktır.
Nasıl kaçınmayalım?
Resulullah buyurdu: Dikkat edin cahiliye işlerinden her biri ayağımın altındadır.
Kaldırılmıştır.''
Şayet çirkin olmasaydı Nebi a.s. cahiliye adetleri ayağımın altındadır hükmünü verir miydi?
Bu küçümsenebilir mi? Bu yeterlidir.
Kitaplara inananlardan ve ümmi olanlardan Müslümanın ihtiyaç duymadığı devre dışı bırakıp o alçaklıkları gerçekleşmesini nefsine önemsemeyeceği şeylerden cahiliye halkının davranışlarına muhalefeti Resulullah vurguladı.
Tehlikesinin şiddetinden Nefsini kurtarsa da tehlike olarak onu vurguladı.
Bu Resulullahın getirdiklerine kalben imanın olmayışındandır.
Bunlardan yanı cahiliye ehlinin güzel gördüğü yanlışları güzel görmekten sizi men ederim.
O yanlışlarla kayıplar ve yokluklar tamam oluyordu.
Allahu Teala şöyle buyurdu:
قُلْ كَفٰى بِاللّٰهِ بَيْنٖى وَبَيْنَكُمْ شَهٖيدًا يَعْلَمُ مَا فِى السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا بِالْبَاطِلِ وَكَفَرُوا بِاللّٰهِ اُولٰئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
Ankebut suresi 29.52 - De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter.
O, göklerde ve yerde olanları bilir.
Batıla inanıp Allah'ı inkâr edenler var ya; işte onlar asıl ziyana uğrayanlardır."
اَفَغَيْرَ دٖينِ اللّٰهِ يَبْغُونَ وَلَهُ اَسْلَمَ مَنْ فِى السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ طَوْعًا وَكَرْهًا وَاِلَيْهِ يُرْجَعُونَ
Al-i İmran suresi 3.83 - Göklerdeki ve yerdeki herkes ister istemez O'na boyun eğmişken ve O'na döndürülüp götürülecekken onlar Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar?
Allah'ın kulları!
İlim ehli cahiliye meselelerinin (sorunlarını) tüm bozukluklarını kitaplarına ve satırlarına kalemleri ve lisanları ile yazmıştır.
Hatta bazıları bu meseleleri (sorunları) 130 meseleye (sorunları) kadar ulaştırmıştır.
Veya bu sorunlar 300 sorun veya biraz daha fazla olabilir.
Cahiliye ehlinin üzerinde bulunduğu davranışların en büyük benzemeler ve en çok yaptıkları dengesizlikler insanların dinine ve dünyalarına üç adet işte idi.
Birincisi: İnsanlardan çoğu salıh olan kişileri dua ederken ve ibadet ederken Allaha ortak koşuyorlardı.
O salih kişilerin Allah indinde o anda onlar kendilerine faydaları ve zararları olmuyor belki Allah'ın affına ve rahmetine ihtiyaç duyuyor dua ettikleri kendilerine şefaat edeceklerini istiyorlardı.
Bu konuda Allah-u Teâlâ şöyle buyurdu:
اُولٰئِكَ الَّذٖينَ يَدْعُونَ يَبْتَغُونَ اِلٰى رَبِّهِمُ الْوَسٖيلَةَ اَيُّهُمْ اَقْرَبُ وَيَرْجُونَ رَحْمَتَهُ وَيَخَافُونَ عَذَابَهُ اِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ كَانَ مَحْذُورًا
İsra suresi 17.57 - Onların yalvardıkları bu varlıklar, "hangimiz daha yakın olacağız" diye Rablerine vesile ararlar.
O'nun rahmetini umarlar, azabından korkarlar.
Çünkü Rabbinin azabı gerçekten korkunçtur.
Ey Allah'ın kulları! İşte bunlar en büyük sorunlardır.
O sorunlarda cahiliye ehlinin Resule sav muhalefeti vardır.
Bu sorunda Resul ile onlar arasında ebedi düşmanlık ve nefret ta ki onlar iman edinceye kadar başladı.
Burada insanlar müslüman ve kâfir olarak ayrıldı.
Bu büyük davadan dolayı Allah yolunda cihat kanunlaştırıldı.
Ve onlarla savaştı.
وَقَاتِلُوهُمْ حَتّٰى لَا تَكُونَ فِتْنَةٌ وَيَكُونَ الدّٖينُ لِلّٰهِ فَاِنِ انْتَهَوْا فَلَا عُدْوَانَ اِلَّا عَلَى الظَّالِمٖينَ
Bakara suresi 2.193 - Hiçbir zulüm ve baskı kalmayıncaya ve din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Onlar savaşmaya son verecek olurlarsa, artık düşmanlık yalnız zalimlere karşıdır.
Üç işten ikincisi şudur.
Cahiliye ehli dinlerinde ve dünyalarında ayrı ayrı görüşte idiler.
Onlar bu konuda fırkalara ve hiziplere ayrılmış idiler.
Her gurup içinde bulunduğu görüşe göre sevinçli idiler.
Her bir gurup kendi görüşünün diğerlerine göre haklı olduğu görüşünde idiler.
Hayrı gösteren, şerri canlandırandı.
Ta ki kişi ancak kendi nefsini tanır.
Sevince ve üzüntüye dikkat etmezdi.
Ancak ona hayırlı olan ve kötü olan dokunduğu zaman dikkat ederdi.
Şefkat ölmüştü.
Nihai ilişkilerdeki ihtimam azalmıştı.
İslami kardeşliğin beraberlik şuuru buydu.
İslam geldi.
Din kardeşliğine davet etti.
Resulullah sav Rabbinin şu ayetini okudu.
شَرَعَ لَكُمْ مِنَ الدّٖينِ مَا وَصّٰى بِهٖ نُوحًا وَالَّذٖى اَوْحَيْنَا اِلَيْكَ وَمَا وَصَّيْنَا بِهٖ اِبْرٰهٖيمَ وَمُوسٰى وَعٖيسٰى اَنْ اَقٖيمُوا الدّٖينَ وَلَا تَتَفَرَّقُوا فٖيهِ كَبُرَ عَلَى الْمُشْرِكٖينَ مَا تَدْعُوهُمْ اِلَيْهِ اَللّٰهُ يَجْتَبٖى اِلَيْهِ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدٖى اِلَيْهِ مَنْ يُنٖيبُ
Şura suresi 42.13 - "Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!" diye Nûh'a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim'e, Mûsâ'ya ve İsâ'ya emrettiğini size de din kıldı.
Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslâm dini), Allah'a ortak koşanlara ağır geldi.
Allah, ona dilediğini seçer.
İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır.
Halıkının şu ayetini okudu.
اِنَّ الَّذٖينَ فَرَّقُوا دٖينَهُمْ وَكَانُوا شِيَعًا لَسْتَ مِنْهُمْ فٖى شَیْءٍ اِنَّمَا اَمْرُهُمْ اِلَى اللّٰهِ ثُمَّ يُنَبِّئُهُمْ بِمَا كَانُوا يَفْعَلُونَ
Enam suresi 6.159 - Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var ya, (senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur.
Onların işi ancak Allah'a kalmıştır.
Sonra (O), yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.
Mustafa sav. Şu meşhur hadisi şerifini ilan ediyordu.
(مثل المؤمنين فى توادهم وتراحمهم كمثل الجسد الواحد اذ اشتكى منه عضو تداعى له سائر الجسد بالحمى والسهر)
''Mü'minlerin birbirini sevmekte, birbirlerine acimakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler.
Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.'' Bunu İmam-i Müslim rivayet etti.
Bu hadisi şerif din kardeşliğini kuvvetlendirir.
Ki bu hadis Islah edici Mü'minlerin karşılıklı yardımlaşmasını farz kılar.
Körü körüne, cahiliye dönemi cahilliğinde övünüp böbürlenmede yardımlaşma yoktur.
Böbürlenmek; hakkı yerine getirmek, batıl olanı yok etmek, haksızlığa uğrayanın hakkını ödemek, sapıklığa düşeni yola getirmek ve küstah olanların küstahlığından alıkoymak için yapılır.
Bunların tamamı Hz. Mustafa sav. Şu hadisinin meyvesidir:
(انصر اخاك ظالما او مظلوما)
''Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yârdim eyle.'' Bunu İmam Buharı rivayet etti.
Allahu Subhanehu Teala insanların nesep ve cinslerini anne ve babalarına dayandırmalarına cevap verdi.
Onların tamamı şekil olarak aynıdır. Babaları Âdem a.s. anneleri Havva'dır. İnsanların asıllarından nesep olarak böbürlenecekleri övünç kaynağı olsaydı o da çamur ve sudur.
Allah c.c. akrabalığı birbirinin buluşma noktası, burada tanıklığı burada buluşması bağları olacak şekilde bunun ile yarattı. Şöyle buyurdu:
يَا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَاُنْثٰى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّٰهِ اَتْقٰیكُمْ اِنَّ اللّٰهَ عَلٖيمٌ خَبٖيرٌ
Hucurat suresi 49.13 - Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.
Bu karşılıklı tanışmadır. Üstünlük için değildir. Yardımlaşmak içindir. İhtilaf için değildir. Şeref ve yükselmek ancak o din kuvvetindedir. Beşeri farklılıkları gidermede kulun kalbinde takvanın yerleştirilesindedir. Resulullah Kureyşin en şereflilerindendir. İnsanlarla beraber durur. Toplumuna şunu buyurur:
ثُمَّ اَفٖيضُوا مِنْ حَيْثُ اَفَاضَ النَّاسُ وَاسْتَغْفِرُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ
Bakara suresi 2.199 - Sonra insanların akın ettiği yerden siz de akın edin ve Allah'tan bağışlanma dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Müslümanlar arasında eşitliği gerçekleştirmek içindir.
Kureyş eşrafından kişi kızını veya kız kardeşini kureyşten olmayan başka insanlarla evlendirmekten kaçınırdı.
Resulullah geldi Esedili Cahşın kızını yanı halasının kızını Zeynebi kölesi Zeyit bin Harise ile evlendirdi.
Ashabından bir adama şöyle buyuruyordu:
(يا بنى بياضة أنكحوا ابا هند وانكحوا اليه)
''Ey Beyaza oğulları, Ebu Hind'i (kızlarınızla) evlendiriniz. Onun (kızlarıy)la da evleniniz.'' O hacamatçı idi. Bu hadisi Ebu Davut ve El-Hakim rivayet etti.
اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ فَاَصْلِحُوا بَيْنَ اَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
Hucurat suresi 49.10 - Mü'minler ancak kardeştirler.
Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin.
Allah'a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.
İKİNCİ HUTBE
Hamt; emrettiği gibi çokça hamt Allaha aittir.
Ben Allahtan başka ilah olmadığına tek olduğuna ortağı olmadığına zorlama ile inkar eden ve kafir olur.
Ve Hz. Muhammed'in Allah'ın kulu olduğuna ve beşerin efendisi Allah'ın resulü olduğuna şahidim.
Mahşerde şefaat edici olduğuna çokça şefaat edici olduğuna şahidim.
Allahın salat ve selamı onun üzerine, ehl-i beytinin üzerine ve parlak efendi arkadaşlarının üzerine olsun.
Bundan sonra.
Allah'ın kulları! Allahtan sakının. Cahiliye işlerinden üçüncü işi biliniz.
O da cahiliye adetleridir.
Zanlarına göre görünmeleridir.
Yöneticilerine muhalif olup onu devirmeleridir.
Yöneticilerini faziletli ve yüksek görüp ona boyun eğmemeleridir. Sözünü işitip ona itaat edip boyun eğmiyorlardı.
Bunu hakir olmaktan, alçaklıktan, mertliğindeki ve bilgideki eksikliğinden yapıyorlardı.
Hz. Mustafa sav bunlara muhalefet etti.
Bu konudaki muhalefetini şer'i yöneticilere şer'i itaat yapılması istenen şeylerde ve zorla yaptırılan şeyleri işitip itaat edilmesi gerektiğini te'kit ederek istedi.
Valilerin adaletsizliklerine sabır edilmesini emretti.
Nasihat ve irşada devam edip Onların aleyhine başkaldırılmamasını emretti.
Bu konuda sertlik gösterip tekraren ortaya çıkardı.
Babam anam yoluna feda olsun. Allah'ın salat ve selamı üzerine olsun.
O şöyle buyurdu:
(من كره من اميره شيئا فليصبر فانه من خرج من السلطان شبرا مات ميتة جاهلية)
''Bir kimse emirinden hoşlanmadığı bir şey görürse sabretsin. Kim Sultana bir karış ayrılır da ölürse, bu bir cahiliyet ölümüdür.'' Bu hadisi İmam Buhari ve İmam Müslim rivayet etti.
Anlatılan bu üç adet işleri Nebi sav şu hadisi şerifinde toplayıp buyurdu:
(ان الله يرضى لكم ثلاثا الا تعبدوا الا الله ولا تشركوا به شيئا وان تعتصموا بحبل الله جميعا ولا تفرقوا وان تناصحوا من ولاه الله امركم)
''Hiç şüphesiz Allah, sizin üç şeyi yapmanızdan hoşnut olur. Hiçbir şeyi ortak koşmaksızın yalnızca kendisine kulluk etmeniz, Topluca Allah'ın ipine sımsıkı sarılmanız, Tefrikaya düşmemeniz. Allah'ın, yönetiminizi uhdesine verdiği kişiler hakkında samimi vehayırhah davranmanız'' Bunu İmam Ahmet rivayet etti.
Allah'ın kulları! Doğrusu şudur ki şuna tembih edilmesi gerekir. O da bu asırda Allah'ın acıdığının dışında insanların çoğunun içine düştüğü durumdur. Allah'ın kitabinin ve Resulunun sünnetinin dışında ve beşerin hükümleri, kanunları ve düsturlarına razı olarak hüküm vermektir. İşte bunlar Allaha yemin olsun ki cahiliye işlerinin aynisidir.
اَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ اَحْسَنُ مِنَ اللّٰهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ
Maide suresi 5.50 - Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar?
Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah'ınkinden daha güzeldir?
Her türlü hayırlı işleri içinde barındıran ve kötülüklere engel olan hükümleri Allah'ın hükmünden çıkaranı Sübhanehu Teala inkar etmiştir.
Birde Allah'ın adaletinden çıkan Beşerin kanunlarından ve örflerinin dışında kalan adaletten ki o adaletleri ve örfleri onların adamları belgeye dayanmadan ve ilimden herhangi bir kalıntı olmadan çıkardı.
Önceki cahiliye ehlinin yaptığı gibi olur.
Tatarların siyasetçilerinin sultanlarından alıp hükmettikleri gibi hüküm verirler.
Bu hükümleri çeşitli şeriatlardan iktibas etmiştiler.
Bunlar Yahudiler, Hiristiyan'lar ve diğer şeriatlardan alındı.
Bu hükümlerden sonra onlar kanun ve takip edilmesi gereken davranışlar olur.
Bunları Allah'ın kitabi ile hükmetmeni ve Resülünün sünneti ile hükmetmenin önüne kakdim ederler.
Onlar bu davranışları ile küfretmiş olurlar.
Allahın hükmü ile hükmetmeye ve Resülüllahın sünneti ile hükmetmeye dönünceye kadar bunlarla mücadele etmek gerekir.
اَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ اَحْسَنُ مِنَ اللّٰهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ
Maide suresi 5.50 - Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar?
Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah'ınkinden daha güzeldir?
فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ حَتّٰى يُحَكِّمُوكَ فٖيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لَا يَجِدُوا فٖى اَنْفُسِهِمْ حَرَجًا مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلٖيمًا
Nisa suresi 4.65 - Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar.
Tercüme Eden
İbrahim SIRMALI
Emekli Müftü ve İcazetli