İbrahim Sırmalı


Dine Saldırmak

  Emekli Müftü - muftu.ibrahim@gmail.com


Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. Allah'ım! Bol, temiz ve mübarek hamd Sana mahsustur. Nimetlerine denk ve ihsanına layık bir hamd olsun. 

Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, tektir, ortağı yoktur. Muhammed'in Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna da şahitlik ederim. 

Allah'ım! Peygamberimiz Muhammed'e, ailesine ve tüm sahabelerine salat ve selam eyle. 

Ey Müslümanlar! Yüce Allah şöyle buyuruyor:

وَاِنْ نَكَثُوا اَيْمَانَهُمْ مِنْ بَعْدِ عَهْدِهِمْ وَطَعَنُوا فٖى دٖينِكُمْ فَقَاتِلُوا اَئِمَّةَ الْكُفْرِ اِنَّهُمْ لَا اَيْمَانَ لَهُمْ لَعَلَّهُمْ يَنْتَهُونَ

Tevbe suresi 9.12 Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozup dininize dil uzatırlarsa, küfrün elebaşlarıyla savaşın. Çünkü onlar yeminlerine riayet etmeyen kimselerdir. Umulur ki, vazgeçerler.

Allah Teala şöyle buyurdu:

اِنَّ الَّذٖينَ يُؤْذُونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ فِى الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ وَاَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا مُهٖينًا

Ahzap suresi 33.57 Şüphesiz Allah ve Resûlünü incitenlere, Allah dünya ve ahirette lânet etmiş ve onlara aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.

Taberani rivayet etmiş ve Elbani de sahih olarak Hz. Peygamber'in (s.a.v.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: 

 ورَوَى الطَّبَرَانِيُّ وَصَحَّحَهُ الأَلْبَانِيُّ: (قَالَ النَّبِيُّ ﷺ: «إِنَّ مِنْ أَعْظَمِ النَّاسِ جُرْمًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ رَجُلًا قَتَلَ نَبِيًّا، أَوْ قَتَلَهُ نَبِيٌّ، أَوْ قَتَلَ أَحَدَ وَالِدَيْهِ، وَرَجُلًا سَبَّ نَبِيًّا، وَرَجُلًا طَعَنَ فِي الدِّينِ»

"Kıyamet Günü'nde en büyük günahkârlar, bir peygamberi öldüren, bir peygamber tarafından öldürülen veya anne babasından birini öldüren, peygambere hakaret eden ve dine iftira atan kimselerdir."

İslam Kardeşleri! Gerçekten de Yüce Allah'ın dini, Allah'ın kullarına bahşettiği en büyük nimettir. Din, sağlam bir iptir. Ona sarılan kurtulur. Ondan yüz çeviren ise helak olur. 

Din, Allah'ın insanoğlunu yarattığı doğuştan gelen bir özelliktir. Dünyada bunu kendi içinde bulamayan hiç kimse yoktur ki, dinsiz ancak zorluk ve sıkıntıyla yaşayabilsin.

İnsanlığın dine ve dini uygulamalara olan ihtiyacı, yeme-içme ihtiyacından daha büyüktür. Din, hem birey hem de toplum üzerindeki olumlu etkileri göz önüne alındığında da önem kazanır. 

Hem dini hem de deneysel kanıtlar, insanlığın dine ve dini uygulamalara olan ihtiyacını doğrulamaktadır.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَاِذْ اَخَذَ رَبُّكَ مِنْ بَنٖى اٰدَمَ مِنْ ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَاَشْهَدَهُمْ عَلٰى اَنْفُسِهِمْ اَلَسْتُ بِرَبِّكُمْ قَالُوا بَلٰى شَهِدْنَا اَنْ تَقُولُوا يَوْمَ الْقِيٰمَةِ اِنَّا كُنَّا عَنْ هٰذَا غَافِلٖينَ

Araf suresi 7.172 Hani Rabbin (ezelde) Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şahit tutarak, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" demişti. Onlar da, "Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)" demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir.

İki Sahih'te (Buhari ve Müslim) Ebu Hureyre (r.a.) şöyle dedi: 

وفي الصحيحين: (أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ – رضي الله عنه – قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ – صلى الله عليه وسلم – «مَا مِنْ مَوْلُودٍ إِلاَّ يُولَدُ عَلَى الْفِطْرَةِ، فَأَبَوَاهُ يُهَوِّدَانِهِ أَوْ يُنَصِّرَانِهِ أَوْ يُمَجِّسَانِهِ، كَمَا تُنْتَجُ الْبَهِيمَةُ بَهِيمَةً جَمْعَاءَ، هَلْ تُحِسُّونَ فِيهَا مِنْ جَدْعَاءَ». ثُمَّ يَقُولُ أَبُو هُرَيْرَةَ رضي الله عنه (فِطْرَةَ اللَّهِ الَّتِى فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَا لاَ تَبْدِيلَ لِخَلْقِ اللَّهِ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ)، 

Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Her doğan çocuk bir fıtrat üzere doğar. Sonra anne-babası onu Yahudi, Hıristiyan veya Mecusi yaparlar. Tıpkı bir hayvanın tam ve mükemmel bir hayvanı doğurması gibi. Bunlardan sakat doğmuş birini görüyor musun?" Bunun üzerine Ebu Hureyre (r.a.) şu ayeti okudu: 

فَاَقِمْ وَجْهَكَ لِلدّٖينِ حَنٖيفًا فِطْرَتَ اللّٰهِ الَّتٖى فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَا لَا تَبْدٖيلَ لِخَلْقِ اللّٰهِ ذٰلِكَ الدّٖينُ الْقَيِّمُ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ

Rum suresi 30.30 Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah'ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata sımsıkı tutun. Allah'ın yaratmasında hiçbir değiştirme yoktur.  İşte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler.

Sahih-i Müslim'de ise: (İyaz bin Himar (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

وفي صحيح مسلم: (عن عياض بن حمار رضي الله عنه أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (قال الله: (وَإِنِّي خَلَقْتُ عِبَادِي حُنَفَاءَ كُلَّهُمْ وَإِنَّهُمْ أَتَتْهُمُ الشَّيَاطِينُ فَاجْتَالَتْهُمْ عَنْ دِينِهِمْ وَحَرَّمَتْ عَلَيْهِمْ مَا أَحْلَلْتُ لَهُمْ وَأَمَرَتْهُمْ أَنْ يُشْرِكُوا بِي مَا لَمْ أُنْزِلْ بِهِ سُلْطَانًا(

Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Ben kullarımın hepsini müminler olarak yarattım. Fakat şeytanlar onlara geldiler ve onları dinlerinden saptırdılar. Onlara helal kıldığım şeyleri haram kıldılar. Onlara, hakkında hiçbir delil indirmediğim şeyleri bana ortak koşmalarını emrettiler.")

Bu, insan ruhunun kendisini koruyacak ve kötülüklerden koruyacak bir Allaha, davranışlarını ve inançlarını yönlendirecek bir din ve yasaya ihtiyaç duyduğunu gösterir.

Yüce Allah'ın şu sözlerinde ifade edildiği gibidir.

وَاِذَا مَسَّكُمُ الضُّرُّ فِى الْبَحْرِ ضَلَّ مَنْ تَدْعُونَ اِلَّا اِيَّاهُ فَلَمَّا نَجّٰیكُمْ اِلَى الْبَرِّ اَعْرَضْتُمْ وَكَانَ الْاِنْسَانُ كَفُورًا

İsra suresi 17.67 Denizde size bir sıkıntı dokunduğunda bütün taptıklarınız (sizi yüzüstü bırakıp) kaybolur, yalnız Allah kalır. Fakat sizi kurtarıp karaya çıkarınca yüz çevirirsiniz. Zaten insan çok nankördür.

Bunlar, dehşet ve imtihanlara tanıklık eden müşriklerdi. Böylece dalalet yanılgıları üzerlerinden dağıldı. Sahte tanrıları yıkıldı ve kalplerinde Tek Hak Allah’ın hakikati ortaya çıktı. Allaha yaklaştılar ve O'ndan kurtuluş ve merhamet dilediler.

Ey Müslümanlar! İnsanlığın dine ve dini yaşama olan ihtiyacına rağmen, Allah düşmanları bu dine saldırmaya, hükümleriyle alay etmeye, temel ilkelerini sorgulamaya, ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmeye ve din konusunda insanları şaşkınlığa düşürmeye devam ediyorlar.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

يُرٖيدُونَ اَنْ يُطْفِؤُا نُورَ اللّٰهِ بِاَفْوَاهِهِمْ وَيَاْبَى اللّٰهُ اِلَّا اَنْ يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ

Tevbe suresi 9.32 Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa kâfirler hoşlanmasalar da Allah, nurunu tamamlamaktan başka bir şeye razı olmaz.

هُوَ الَّذٖى اَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدٰى وَدٖينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدّٖينِ كُلِّهٖ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ

Tevbe suresi 9.33 O, Allah'a ortak koşanlar hoşlanmasalar bile dinini, bütün dinlere üstün kılmak için, peygamberini hidayetle ve hak dinle gönderendir

Dine yönelik bu saldırı yeni değil, bilakis mesajların kendisi kadar eskidir. Zira Allah bir peygamber göndermeden önce mutlaka onunla alay eden, onu yalanlayan ve ona eziyet eden biriyle karşılaşır.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَلَقَدِ اسْتُهْزِئَ بِرُسُلٍ مِنْ قَبْلِكَ فَحَاقَ بِالَّذٖينَ سَخِرُوا مِنْهُمْ مَا كَانُوا بِهٖ يَسْتَهْزِٶُنَ

Enam suresi 6.10 (Ey Muhammed!) Andolsun, senden önce de birçok peygamber alaya alınmıştı da onlarla alay edenleri, alay ettikleri şey kuşatıp mahvetmişti.

       Kur'an bize dine saldırmanın münafıkların yolu olduğunu öğretiyor.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

يَحْذَرُ الْمُنَافِقُونَ اَنْ تُنَزَّلَ عَلَيْهِمْ سُورَةٌ تُنَبِّئُهُمْ بِمَا فٖى قُلُوبِهِمْ قُلِ اسْتَهْزِٶُا اِنَّ اللّٰهَ مُخْرِجٌ مَا تَحْذَرُونَ

Tevbe suresi 9.64 Münafıklar, kalplerinde olan şeyleri, yüzlerine karşı açıkça haber verecek bir sûrenin üzerlerine indirilmesinden çekinirler. De ki: "Siz alay ede durun! Allah, çekindiğiniz o şeyi ortaya çıkaracaktır."

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ لَيَقُولُنَّ اِنَّمَا كُنَّا نَخُوضُ وَنَلْعَبُ قُلْ اَبِاللّٰهِ وَاٰيَاتِهٖ وَرَسُولِهٖ كُنْتُمْ تَسْتَهْزِٶُنَ

Tevbe suresi 9.65 Şâyet kendilerine (niçin alay ettiklerini) sorsan, "Biz sadece lâfa dalmıştık ve aramızda eğleniyorduk", derler. De ki: "Allah'la, O'nun âyetleriyle ve peygamberiyle mi eğleniyordunuz?"

لَا تَعْتَذِرُوا قَدْ كَفَرْتُمْ بَعْدَ اٖيمَانِكُمْ اِنْ نَعْفُ عَنْ طَائِفَةٍ مِنْكُمْ نُعَذِّبْ طَائِفَةً بِاَنَّهُمْ كَانُوا مُجْرِمٖينَ

Tevbe suresi 9.66 Boşuna özür dilemeyin! Çünkü siz, (sözde) iman ettikten sonra küfrünüzü açığa vurdunuz. İçinizden (tövbe eden) bir zümreyi affetsek bile, suçlarında ısrar etmeleri sebebiyle, diğer bir zümreye azap edeceğiz.

Münafıklar her zaman ve her yerde dine kurnazca yöntemlerle saldırırlar. Bazen vahiy metinlerine şüphe düşürerek, bazen din ehliyle alay ederek, bazen de dindarlık imajını çarpıtarak vb ile saldırırlar.

Dine saldırı biçimleri arasında müşriklerin ve Yahudilerin Kur'an'ın Yüce Allah'a atfedilmesinin doğruluğuna yönelik saldırıları da yer alır. 

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَاِذَا بَدَّلْنَا اٰيَةً مَكَانَ اٰيَةٍ وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِمَا يُنَزِّلُ قَالُوا اِنَّمَا اَنْتَ مُفْتَرٍ بَلْ اَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ

Nahl suresi 16.101 Biz bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini gayet iyi bilir- onlar Peygamber'e, "Sen ancak uyduruyorsun" derler. Hayır, onların çoğu bilmezler.

Allah Teala şöyle buyurdu:

قُلْ نَزَّلَهُ رُوحُ الْقُدُسِ مِنْ رَبِّكَ بِالْحَقِّ لِيُثَبِّتَ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَهُدًى وَبُشْرٰى لِلْمُسْلِمٖينَ

Nahl suresi 16.102 Ey Muhammed! De ki: "Ruhu'l-Kudüs (Cebrail), inananların inançlarını sağlamlaştırmak, müslümanlara doğru yolu göstermek ve onlara bir müjde olmak üzere Kur'an'ı Rabbinden hak olarak indirdi."

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَقَالَ الَّذٖينَ كَفَرُوا اِنْ هٰذَا اِلَّا اِفْكٌ افْتَرٰیهُ وَاَعَانَهُ عَلَيْهِ قَوْمٌ اٰخَرُونَ فَقَدْ جَاؤُ ظُلْمًا وَزُورًا

Furkan suresi 25.4 İnkâr edenler, "Bu Kur'an, Muhammed'in uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir. Başka bir topluluk da bu konuda ona yardım etmiştir" dediler. Böylece onlar haksız ve asılsız bir söz uydurdular.

Allah onlara şu cevabı verdi:

وَمَا كَانَ هٰذَا الْقُرْاٰنُ اَنْ يُفْتَرٰى مِنْ دُونِ اللّٰهِ وَلٰكِنْ تَصْدٖيقَ الَّذٖى بَيْنَ يَدَيْهِ وَتَفْصٖيلَ الْكِتَابِ لَا رَيْبَ فٖيهِ مِنْ رَبِّ الْعَالَمٖينَ

Yunus suresi 10.37 Bu Kur'an, Allah'tan (indirilmiş olup) başkası tarafından uydurulmamıştır.  Fakat o, kendinden öncekileri doğrulayıcı ve Kitab'ı (Allah'ın Levh-i Mahfuz'daki yazısını) açıklayıcı olarak, indirilmiştir. Bunda hiçbir şüphe yoktur. (O) âlemlerin Rabbi tarafındandır.

Dine saldırmanın yollarından biri de bazı kimselerin Kur'an benzeri bir şey kitap ortaya koyabileceklerini iddia etmeleridir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَاِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِمْ اٰيَاتُنَا قَالُوا قَدْ سَمِعْنَا لَوْ نَشَاءُ لَقُلْنَا مِثْلَ هٰذَا اِنْ هٰذَا اِلَّا اَسَاطٖيرُ الْاَوَّلٖينَ

Enfal suresi 8.31 Onlara karşı âyetlerimiz okunduğu zaman, "Duyduk, istesek biz de bunun benzerini elbette söyleriz. Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir" dediler.

Allah onları Kur’an’ın benzerini getirmeye çağırdı. Ama başaramadılar. Sonra onlara Kur’an’a benzer on sure getirmelerini söyledi. Ama başaramadılar. Son olarak onlara Kur’an’a benzer tek bir sure bile getirmelerini söyledi. Ama başaramadılar.

Dine yönelik saldırı biçimleri arasında, bazılarının bu Kur'an'ın yalnızca eskilerin hikâyeleri ve geçmişin efsaneleri olduğunu iddia etmeleri de vardır.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَقَالُوا اَسَاطٖيرُ الْاَوَّلٖينَ اكْتَتَبَهَا فَهِىَ تُمْلٰى عَلَيْهِ بُكْرَةً وَاَصٖيلًا

Furkan suresi 25.5 "(Bu Kur'an, başkalarından) yazıp aldığı öncekilere ait efsanelerdir. Bunlar ona sabah akşam okunmaktadır" dediler.

Dine saldırmanın bir yolu da Kur’an’ın Peygamber Efendimiz ‘den geldiğini, Allah'tan olmadığını iddia etmeleridir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَاِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِمْ اٰيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ قَالَ الَّذٖينَ لَا يَرْجُونَ لِقَاءَنَا ائْتِ بِقُرْاٰنٍ غَيْرِ هٰذَا اَوْ بَدِّلْهُ قُلْ مَا يَكُونُ لٖى اَنْ اُبَدِّلَهُ مِنْ تِلْقَاٸِ نَفْسٖى اِنْ اَتَّبِعُ اِلَّا مَا يُوحٰى اِلَیَّ اِنّٖى اَخَافُ اِنْ عَصَيْتُ رَبّٖى عَذَابَ يَوْمٍ عَظٖيمٍ

Yunus suresi 10.15 Âyetlerimiz kendilerine apaçık birer delil olarak okunduğunda, (öldükten sonra) bize kavuşmayı ummayanlar, "Ya (bize) bundan başka bir Kur'an getir veya onu değiştir" dediler. De ki: "Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben ancak bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edecek olursam, elbette büyük bir günün azabından korkarım."

قُلْ لَوْ شَاءَ اللّٰهُ مَا تَلَوْتُهُ عَلَيْكُمْ وَلَا اَدْرٰیكُمْ بِهٖ فَقَدْ لَبِثْتُ فٖيكُمْ عُمُرًا مِنْ قَبْلِهٖ اَفَلَا تَعْقِلُونَ

Yunus suresi 10.16 De ki: "Eğer Allah dileseydi, ben size onu okumazdım, Allah da size onu bildirmezdi. Ben sizin aranızda bundan (Kur'an'ın inişinden) önce (kırk yıllık) bir ömür yaşadım. Hiç düşünmüyor musunuz?"

Dine saldırmanın bir şekli de Hz. Peygamber'i (s.a.v.) şair olmakla, büyülenmekle, büyücü olmakla, şeytanlardan gelen büyülere maruz kalmakla, mecnun olmakla, gördüğü şeylerin de birtakım rüyalar olduğunu iddia etmektir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

اِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرٖيمٍ

Hakke suresi 69.40 Şüphesiz Kur’ân, çok şerefli bir elçinin sözüdür.

وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِرٍ قَلٖيلًا مَا تُؤْمِنُونَ

Hakke suresi 69.41 O, bir şairin sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz! 

وَلَا بِقَوْلِ كَاهِنٍ قَلٖيلًا مَا تَذَكَّرُونَ

Hakke suresi 69.42 Bir kâhinin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz! 

تَنْزٖيلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَمٖينَ

Hakke suresi 69.43 O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir.

Ey Müslümanlar! Fakat içinde bulunduğumuz çağda dine yönelik saldırılar yeni biçimler aldı. Bazı insanlar artık fikir özgürlüğü, aydınlanma veya insan hakları kisvesi altında Allah'ın kanunlarına saldırıyor. 

Başörtüsüyle alay ediyor, Sünnet'i küçümsüyor, Kuran'a şüpheyle yaklaşıyor, âlimlere ve vaizlere saldırıyor ve dini geri kalmışlık olarak gösteriyorlar.

 Katı bir tavır sergiliyorlar ve İslam Peygamberi'ne (Allah ona rahmet etsin ve barış versin) hakaret eden çizimler yayınlıyor veya Kuran'ı yakıyorlar.

İşte bu, Allah'a yemin olsun ki, apaçık bir dalalettir. Zira dine saldırmak, bir fikri görüş veya kültürel farklılık değil, hakaret ve alay amacıyla yapılıyorsa, küfür ve İslam'dan çıkmaktır.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ لَيَقُولُنَّ اِنَّمَا كُنَّا نَخُوضُ وَنَلْعَبُ قُلْ اَبِاللّٰهِ وَاٰيَاتِهٖ وَرَسُولِهٖ كُنْتُمْ تَسْتَهْزِٶُنَ

Tevbe suresi 9.65 Şâyet kendilerine (niçin alay ettiklerini) sorsan, "Biz sadece lâfa dalmıştık ve aramızda eğleniyorduk", derler. De ki: "Allah'la, O'nun âyetleriyle ve peygamberiyle mi eğleniyordunuz?"

لَا تَعْتَذِرُوا قَدْ كَفَرْتُمْ بَعْدَ اٖيمَانِكُمْ اِنْ نَعْفُ عَنْ طَائِفَةٍ مِنْكُمْ نُعَذِّبْ طَائِفَةً بِاَنَّهُمْ كَانُوا مُجْرِمٖينَ

Tevbe suresi 9.66 Boşuna özür dilemeyin! Çünkü siz, (sözde) iman ettikten sonra küfrünüzü açığa vurdunuz. İçinizden (tövbe eden) bir zümreyi affetsek bile, suçlarında ısrar etmeleri sebebiyle, diğer bir zümreye azap edeceğiz.

Ve ilginç olan şu ki, bugün bazı Müslümanlar farkında olmadan bu duruma düşmüşler, tehlikeli sözleri tekrarlamaya başlamışlar, hatta içlerinden biri Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in sünnetiyle, itaat ehliyle, miras, şahitlik ve kadın hakları ayetleriyle alay ediyor. 

Bir diğeri Allah düşmanlarının sözlerini tekrarlıyor ve yetmiş yıl boyunca kendisini cehenneme atacak bir söz söylemiş olabileceğinin farkında değil.

İki Sahih'te (Buhari ve Müslim): Peygamber (s.a.v.)'den rivayet edildiğine göre, 

 ففي الصحيحين: (عَنِ النَّبِيِّ – صلى الله عليه وسلم – قَالَ «… وَإِنَّ الْعَبْدَ لَيَتَكَلَّمُ بِالْكَلِمَةِ مِنْ سَخَطِ اللَّهِ لاَ يُلْقِي لَهَا بَالاً يَهْوِي بِهَا فِي جَهَنَّمَ» 

"...ve şüphesiz bir kimse, Allah'ın hoşuna gitmeyecek bir sözü, hiç düşünmeden söyler de bu söz onu cehennem ateşine atar."

Ve başka bir rivayette:

وفي رواية: (قَالَ ﷺ: «إِنَّ الرَّجُلَ لَيَتَكَلَّمُ بِالْكَلِمَةِ لَا يَرَى بِهَا بَأْسًا، يَهْوِي بِهَا سَبْعِينَ خَرِيفًا فِي النَّارِ» (رَوَاهُ التِّرْمِذِيُّ (.

Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Doğrusu bir kimse, hiç düşünmeden bir söz söyler de bu söz onu yetmiş yıl cehennem ateşine atar." (Tirmizi rivayet etmiştir).

Dine saldırının bir diğer şekli de sahabe ve âlimlere saldırmaktır.

İmam Ebû Zür’a er-Razi şöyle demiştir: “Resûlullah’ın (s.a.v.) sahabelerinden herhangi birini kötüleyen birini görürseniz, bilin ki o bir sapkındır. 

Çünkü Resûlullah (s.a.v.) bizim nazarımızda haktır ve Kur’an da haktır. Bu Kur’an’ı ve Sünneti bize ulaştıranlar, Resûlullah’ın (s.a.v.) sahabeleridir. Ona saldıranlar, sadece Kitap ve Sünneti geçersiz kılmak için şahitlerimizi itibarsızlaştırmaya çalışırlar. İşte itibarsızlaştırılmayı hak edenler onlardır ve onlar sapkındır. Sapıktır.”

Dine saldırının bazı biçimleri şunlardır: Dini hükümlerin uygulanmasını terk etmek, tağyir ve insan yapımı kanunlara başvurmak, şeriat hükümlerine göre hareket edenlerle alay etmek, namaz, tesettür, haram ve helaller konusunda sanki bunlar ikinci plandaymış gibi ihmalkâr davranmaktır.

Dine saldırmanın yollarından biri de batılı yaldızlı isimlerle süslemektir. Faizi fayda sağlamak, zinayı ilişki, şarabı manevi içecek olarak adlandırmak ve tüm bunları yaparak Allah'ın koyduğu sınırları gizlemektir.

Ve yine dine saldırmanın yollarından şekillerinden biri de: Sünnet-i Seniyye'ye ve itikada inanca saldırmak, şüphe ve kuşku uyandırmak, vesîka ve inkâr itikadına saldırmak, kabir azabı ve saadetine saldırmak, sahabe faziletine saldırmak, hicabın örtünmenin farziyetine saldırmak, nikabın örtünün farz olduğuna meşruluğuna saldırmak, miras paylarına saldırmak ve dinde zaruretle bilinen yerleşik hususlara saldırmak gibidir.

Dini eleştiren birinin, akıl şunu kabul eder, bunu kabul etmez vb. diyerek bahaneler üretmesi ise daha da çirkinleşir. 

Biz böylelerine deriz ki: Akıl, şeriatı anlamak içindir. Kanun koymak için teşri için değil. Akıl bir araçtır. Amaç değil ve araç amacı ortadan kaldırmaz. 

Akıl, Yüce Allah'ın bir lütfudur. Şeriatı anlayıp kavramanın bir yoludur. Yüce Allah'ın mahlukatına olan nimetlerini ve Allah’ın onlar üzerindeki hakkını kavramanın bir yoludur.

Ey Müslümanlar! Müminlerin, dine yönelik bu vahşi saldırıya karşı koymaları, inançları uğruna gayretli olmaları, inançlarını akıl ve bilgiyle savunmaları ve ahlaklarıyla örnek olmaları, böylece insanlara İslam'ın merhamet, adalet ve akıl dini olduğunu göstermeleri gerekmektedir.

Sahabeler, Allah onlardan razı olsun, Allah'ın dinine son derece bağlıydılar. İbn Ömer, bir adamın Kur'an'la alay ettiğini duyunca ona vurarak, "Bir daha yapacağını bilseydim, bir daha yapardım" dedi. Ömer bin Hattab ise, "Dini hafife alan helak olmuştur" derdi.

Dine saldırı içeren herhangi bir söz veya videonun yayılmasına sebep olmaktan sakının. Çünkü sözler tehlikelidir ve bunlara gülerek bile olsa katılan günaha ortak olur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

قَالَ النَّبِيُّ ﷺ: «مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَرًا فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ، فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِلِسَانِهِ، فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِقَلْبِهِ» (رَوَاهُ مُسْلِمٌ).

"Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin; buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle değiştirsin." (Müslim rivayet etmiştir)

Bunu söylüyor ve kendim ve sizin için Allah'tan bağışlanma diliyorum.

İkinci Hutbe (Dine Saldırı)

Bütün hamdler Âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. Allah'ım! Bütün hamdler sana mahsustur. Bol, hayırlı ve mübarek olsun. Nimetlerine denk ve ihsanına layık olsun. 

Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, tektir, ortağı yoktur. Ve yine şehadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve elçisidir. Allah'ım! Efendimiz Muhammed'e, ailesine ve tüm ashabına salat ve selam eyle.

Öyleyse ey Müslümanlar! Dine yapılan saldırılara şiddetle veya öfkeyle değil, bilgi, hikmet ve sabırla karşılık verilmelidir. Zira saldıranlar arasında cahil olanlar, sapmış olanlar ve heva ve heveslerine kapılmış olanlar vardır.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

اُدْعُ اِلٰى سَبٖيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُمْ بِالَّتٖى هِىَ اَحْسَنُ اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَبٖيلِهٖ وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَدٖينَ

Nahl suresi 16.125 (Ey Muhammed!) Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir.

Dini savunmak, insanlara karşı sert olmak değildir. Allah'ın âlemlere rahmet olarak indirdiği İslam'ı en güzel şekilde sunmaktır. 

Dini insanların kalplerinde güçlendirmenin en önemli yollarından biri, onu kendi içimizde, salih amel, iyi ameller ve bid'atlerden ve günahlardan uzak durarak yerleştirmektir. Yaşamaktır. 

Zira dine saldıran kişi, Müslümanların sözleri ile eylemleri arasındaki çelişkiyi gördüğünde yolunu bulur.

Her birimiz dürüstlük, doğruluk ve iffet konusunda örnek olalım ve ahlakımız Allaha bir çağrı olsun. 

Çocuklarımızı dini sevip yüceltecek şekilde yetiştirmeli. Onları dini ritüellerle alay eden medya kuruluşlarından ve imanı zayıflatan kötü arkadaşlıklardan korumalıyız.

Müminin gönlüne şu hidayet olsun iyi anlaşılsın ki, bu din baki kalacak, saldıranların okları dini söndüremeyecek, dine karşı çıkanlar da dine zarar veremeyecektir. Yeter ki samimi olarak dini savunanlar olsun.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرٰى عَلَى اللّٰهِ الْكَذِبَ وَهُوَ يُدْعٰى اِلَى الْاِسْلَامِ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِى الْقَوْمَ الظَّالِمٖينَ

Saf suresi 61.7 Kim, İslâm'a davet olunduğu hâlde, Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalimdir? Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.

يُرٖيدُونَ لِيُطْفِؤُا نُورَ اللّٰهِ بِاَفْوَاهِهِمْ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِهٖ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ

Saf suresi 61.8 Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.

هُوَ الَّذٖى اَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدٰى وَدٖينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدّٖينِ كُلِّهٖ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ

Saf suresi 61.9 O, kendisine ortak koşanlar hoşlanmasa da, dinini bütün dinlere üstün kılmak için peygamberini hidayet ve hak din ile gönderendir. 

Dua.

 

Tercüme Tarih: 11.Kasım.2025 

Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI 

(Emekli Müftü, İcazetli) 

Tarihi: 10.Kasım.2025

Hamed İbrahim'in Cuma Hutbesi

Konu:Dine Saldırmak.

https://hamidibrahem.com

dan alıntıdır.