İbrahim Sırmalı

Tarih: 28.01.2025 09:25

Doğru Yol Hatalı Yol (Hidayet Delalet)

Facebook Twitter Linked-in

Doğru Yol

Hatalı Yol

(Hidayet Delalet)

Hamt alemlerin Rabbi Allaha aittir. Ey Allah im! Hamt ancak sana aittir. Sana çokça, temiz ve mübarek olan hamt ile hamt olsun. Sözünün eri olan hamt ve fazlası ile mükafatlandırılan hamt sana aittir. 

Allahtan başka ilah olmadığına, tek olduğuna ve ortağı olmadığına şahitlik ederim. Ve yine muhakkak Hz. Muhammed’in Allah’ın cc. Kulu ve resulü olduğuna şahitlik ederim. Ey Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e, hane halkına ve sahabesine hepsine salat (dua), selam (esenlik) ve kutlu eyle.

       Ey Müslümanlar!

       Allah Teala şöyle buyuruyor:

وَيَقُولُ الَّذٖينَ كَفَرُوا لَوْلَا اُنْزِلَ عَلَيْهِ اٰيَةٌ مِنْ رَبِّهٖ قُلْ اِنَّ اللّٰهَ يُضِلُّ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدٖى اِلَيْهِ مَنْ اَنَابَ

Rad suresi 13.27 İnkâr edenler diyorlar ki: "Ona (Muhammed'e) Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!" De ki: "Şüphesiz Allah dilediğini saptırır, kendisine yöneleni de doğru yola eriştirir."

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَمَا اَرْسَلْنَا مِنْ رَسُولٍ اِلَّا بِلِسَانِ قَوْمِهٖ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ فَيُضِلُّ اللّٰهُ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدٖى مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزٖيزُ الْحَكٖيمُ

       İbrahim suresi 14.4 Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allah'ın emirlerini) iyice açıklasın. Allah, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَلَوْ شَاءَ اللّٰهُ لَجَعَلَكُمْ اُمَّةً وَاحِدَةً وَلٰكِنْ يُضِلُّ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدٖى مَنْ يَشَاءُ وَلَتُسْپَلُنَّ عَمَّا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ

       Nahil suresi 16.93 Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

اَفَمَنْ زُيِّنَ لَهُ سُوءُ عَمَلِهٖ فَرَاٰهُ حَسَنًا فَاِنَّ اللّٰهَ يُضِلُّ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدٖى مَنْ يَشَاءُ فَلَا تَذْهَبْ نَفْسُكَ عَلَيْهِمْ حَسَرَاتٍ اِنَّ اللّٰهَ عَلٖيمٌ بِمَا يَصْنَعُونَ

       Fatır suresi 35.8 Kötü ameli kendisine süslü gösterilip de onu güzel gören kimse, ameli iyi olan kimse gibi mi olacaktır? Şüphesiz Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir. (Ey Muhammed!) Onlar için duyduğun üzüntüler yüzünden kendini helâk etme! Şüphesiz ki Allah, onların yaptıklarını hakkıyla bilendir. 

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَمَا جَعَلْنَا اَصْحَابَ النَّارِ اِلَّا مَلٰئِكَةً وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ اِلَّا فِتْنَةً لِلَّذٖينَ كَفَرُوا لِيَسْتَيْقِنَ الَّذٖينَ اُوتُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذٖينَ اٰمَنُوا اٖيمَانًا وَلَا يَرْتَابَ الَّذٖينَ اُوتُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَ وَلِيَقُولَ الَّذٖينَ فٖى قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْكَافِرُونَ مَاذَا اَرَادَ اللّٰهُ بِهٰذَا مَثَلًا كَذٰلِكَ يُضِلُّ اللّٰهُ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدٖى مَنْ يَشَاءُ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ اِلَّا هُوَ وَمَا هِىَ اِلَّا ذِكْرٰى لِلْبَشَرِ

       Muddesir suresi 74.31 Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkâr edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanı artsın, kendilerine kitap verilenler ve mü'minler şüpheye düşmesin, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ile kâfirler, "Allah, örnek olarak bununla neyi anlatmak istedi" desinler. İşte böyle. Allah, dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlar için ancak bir uyarıdır. 

       Müslüman Kardeşler!

       Allah Teala şöyle buyuruyor:

اَفَمَنْ زُيِّنَ لَهُ سُوءُ عَمَلِهٖ فَرَاٰهُ حَسَنًا فَاِنَّ اللّٰهَ يُضِلُّ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدٖى مَنْ يَشَاءُ فَلَا تَذْهَبْ نَفْسُكَ عَلَيْهِمْ حَسَرَاتٍ اِنَّ اللّٰهَ عَلٖيمٌ بِمَا يَصْنَعُونَ

       Fatır suresi 35.8 Kötü ameli kendisine süslü gösterilip de onu güzel gören kimse, ameli iyi olan kimse gibi mi olacaktır? Şüphesiz Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir. (Ey Muhammed!) Onlar için duyduğun üzüntüler yüzünden kendini helâk etme! Şüphesiz ki Allah, onların yaptıklarını hakkıyla bilendir.

       Bir anda zihne gelen soru; Allah cc kimi sapıtır? Allah Subhanehu ve Teala kimi hidayete doğru yola iletir? 

Başlangıçta şunu bilmemiz gereklidir. Gerçekten Allah Teala idare etme sahibidir. Adalet doğruluk sahibidir. Gerçekten Allah Subhanehu çok bilgi sahibidir. Çok doğru görüş sahibidir. Senin Rabbin asla kimseye zulmetmez.  Yukardaki ayette geçen ‘’Şüphesiz Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir.’’ Buyurmasının manası

Yanı beyan ettikten sonra delilleri aleyhlerine getirip açıkladıktan sonradır. Allah Teala kullarından dilediğini doğru yoldan delalete düşürüyor, dilediğini hak yola Allah’ın yoluna iletiyor. Ehl-i Sünnet ve el-Cemaat itikadına iletiyor. Gerçekten hidayet ve delalet Allah Teâlâ’nın kudret elindedir. Gerçekten Allah Teala ve Subhanehu kullarını ve kullarının fiillerini yaratandır. O Allah doğru yola gireni doğru yola iletendir. Sapık yola gireni de sapıtandır.

 Gerçek olan şudur; bu kainatta Allah c.c. Subhanehu dilemesi dışında bir şey olmaz. ‘’Şüphesiz Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir.’’ Ayet-i kerimesinin manası; yanı gerçekten Allah Teala dilediğini hidayete erdirmesi ve dilediğini sapıtması bu kulun fiillerindeki sorumluluk duygusunu ortadan kaldırmaz. Ancak kul dilemesi ile seçmesi ile iradesi ile kendisi sapıttı. Ancak bunu Allah’ın dilemesi ve ihtiyarı ile yaptı.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

اِنْ هُوَ اِلَّا ذِكْرٌ لِلْعَالَمٖينَ  . لِمَنْ شَاءَ مِنْكُمْ اَنْ يَسْتَقٖيم

Tekvir suresi 81.27-28 O (Kur’an-i Kerim), âlemler için, içinizden dürüst olmak isteyenler için, ancak bir öğüttür. 

وَمَا تَشَاؤُنَ اِلَّا اَنْ يَشَاءَ اللّٰهُ رَبُّ الْعَالَمٖينَ

Tekvir suresi 81.29 Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.

Allah kim doğru yola iletirse kimse onu sapıtamaz. Kim de yolunu sapıtırsa kimse onu doğru yola iletemez. Kul sapıtan da doğru yola girende kendisidir. Doğru yol ve sapık yol Allah Subhanehunun fiili ve kudreti iledir. (Allah doğru olanı da sapık olanı da yaratandır. Bunlardan birini seçen kuldur.)

Yüce Subhan olan Allah dilediğini saptırır. Sapıklığı tercih edenin kim olduğunu biliyor.  Allah sapıklığı tercih edeni adaleti gereği doğru yola iletmez. Allah dilediğini doğru yola iletir. Allah kimin hak doğruluk üzere olduğunu bilir. Allah bu kimseyi fazli keremi gereği doğru yola iletir. Kişinin bu doğru olanı dilemesi hikmeti olana daha yakındır. 

 Peki Allah’ın a.c. hikmeti kimi gerektiriyordu. Sapıklık onu saptırır. Allah’ın cc hikmeti kimi gerektiriyor. Hidayet onu doğru yola iletir. Hidayet ve delalet ya adalet ya fazilet olduğunu biliniz. Delalet sapıklık adalettir. Çünkü kişi isteği iradesi doğrultusunda karşılığını aldı. Kul delaleti sapıklığı isteğince arzu edince kalbi saptı. Kendisi de saptı. 

Hidayet ise doğru yola gitmek ise o Aziz olan Celil olan Allah’ın faziletinden ikramındandır. Allah c.c. kullarından dilediklerine ikram ediyor hidayet ediyor. Allah kime hidayet ediyorsa bu Allah’ın faziletindendir. Allah kimi sapıtırsa bu da Allah’ın adaletindendir.

       Ey Müslümanlar!

       Allah Teala bizlere kulun doğru yolda olmasının ve orada kalmasının sebeplerini kulun doğru yola yönelmesi, doğru yolu elde etmesi için çalışması ve bu konuda bildikleri ile amel eylemesi olduğunu haber verdi.

       Allah Subhanehu şöyle buyurdu:

وَالَّذٖينَ اهْتَدَوْا زَادَهُمْ هُدًى وَاٰتٰیهُمْ تَقْوٰیهُمْ

Muhammet suresi 47.17 Hidayete erenlere gelince, Allah onların hidayetini artırır. Onların Allah'a karşı gelmekten sakınmalarını sağlar. 

Allah Teala şöyle buyurdu:

وَالَّذٖينَ جَاهَدُوا فٖينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَا وَاِنَّ اللّٰهَ لَمَعَ الْمُحْسِنٖينَ

Ankebut suresi 29.69 Bizim uğrumuzda cihad edenler var ya, biz onları mutlaka yollarımıza ileteceğiz. Şüphesiz Allah, mutlaka iyilik yapanlarla beraberdir. 

Allah Teala şöyle buyurdu:

وَلَوْ اَنَّا كَتَبْنَا عَلَيْهِمْ اَنِ اقْتُلُوا اَنْفُسَكُمْ اَوِ اخْرُجُوا مِنْ دِيَارِكُمْ مَا فَعَلُوهُ اِلَّا قَلٖيلٌ مِنْهُمْ وَلَوْ اَنَّهُمْ فَعَلُوا مَا يُوعَظُونَ بِهٖ لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْ وَاَشَدَّ تَثْبٖيتًا

Nisa Suresi 4.66 Eğer biz onlara, “Hayatlarınızı feda edin veya yurtlarınızdan çıkın” diye yazmış olsaydık, içlerinden pek azı hariç, bunu yapmazlardı. Eğer kendilerine verilen öğütleri tutsalardı, elbette haklarında hem daha hayırlı, hem de (imanlarını) daha çok pekiştirici olurdu. 

وَاِذًا لَاٰتَيْنَاهُمْ مِنْ لَدُنَّا اَجْرًا عَظٖيمًا

Nisa suresi 4.67 O zaman kendilerine elbette katımızdan tarafımızdan büyük bir mükâfat verirdik.

وَلَهَدَيْنَاهُمْ صِرَاطًا مُسْتَقٖيمًا

Nisa Suresi 4.68 Onları elbette doğru yola iletirdik. 

Yoldan sapmaya delalete gelince bu dalalet ise: Allah'ın kulundan başarısını alıkoyması ve kulunu Allah o günahlarla baş başa bırakmasıyladır. Allah, kulunu zalim ve cahil nefsiyle baş başa bırakırsa, bu durum onun hidayete ermek yerine dalaleti seçmesine sebep oldu. Kulun Allah’ın gazap edeceği sapıklığı seçmesi ile Allah onun sapıklığını sapıklık üzerine artırır. 

Ve Allah'ın bütün bunlarda mükemmel bir hikmeti vardır. Allah’ın yaptıklarının tamamı hayırlı olan dır.   Kötülük Allaha hiçbir şekilde yaklaşmaz. Ancak kötülük, kulun işlerindedir. Kötülük kul olana aittir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

فَمَا لَكُمْ فِى الْمُنَافِقٖينَ فِئَتَيْنِ وَاللّٰهُ اَرْكَسَهُمْ بِمَا كَسَبُوا اَتُرٖيدُونَ اَنْ تَهْدُوا مَنْ اَضَلَّ اللّٰهُ وَمَنْ يُضْلِلِ اللّٰهُ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ سَبٖيلًا

Nisa suresi 4.88 Size ne oluyor da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Allah, onları yaptıkları işlerden dolayı baş aşağı ederek eski konumlarına (küfre) döndürmüştür. Allah'ın saptırdığını yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa, sen onun için asla bir çıkış yolu bulamazsın. 

Allah Teala şöyle buyurdu:

وَالَّذٖينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا صُمٌّ وَبُكْمٌ فِى الظُّلُمَاتِ مَنْ يَشَاِ اللّٰهُ يُضْلِلْهُ وَمَنْ يَشَاْ يَجْعَلْهُ عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ

Enam suresi 6.39 Âyetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklar içerisindeki birtakım sağırlar ve dilsizlerdir. Allah, kimi dilerse onu şaşırtır.  Kimi de dilerse onu dosdoğru yol üzere kılar.

       Aziz ve Celil olan Allah bu ayetlerle mümin kullarına gerçekten şaşırtanda dosdoğru yola ileten de Allah olduğunu bildiriyor. Peygamberi de hidayete erdiremeyeceğini ancak Allah hidayet ederse hidayete erebileceğini bildiriyor. Hidayet reddedilmez. Ancak Allah kimi dilerse onu şaşırtır. Bu kişi Allah’ın hidayeti olmadan Resullerin ve Enbiyaların yol göstermesi ile doğru yolu bulsa o zaman kendilerine gelen peygamberlerin her biri hidayete erdirenler olurdu. 

Muhakkak ki peygamberler alemlere rahmet olarak gönderildi. Yaratılanların tamamından kendilerine itaat edenlere nasihat eden olarak gönderildi. Şayet hidayet Resuller ve Nebiler vasıtasıyla olsaydı kendilerine gelenlerden hiçbiri sapıtmazdı. Hepimiz Allah Teala Mevla’mızın Nebimiz Muhammete  s.a.s. olan nasıhatını ve Hz. Muhammet’in bizim imanımıza olan hırsını arzusunu işittik. Bu şu ayette belirtilmiştir. 

لَقَدْ جَاءَكُمْ رَسُولٌ مِنْ اَنْفُسِكُمْ عَزٖيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرٖيصٌ عَلَيْكُمْ بِالْمُؤْمِنٖينَ رَؤُفٌ رَحٖيمٌ

Tevbe suresi 9.128 Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü'minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.

وَلَا يَنْفَعُكُمْ نُصْحٖى اِنْ اَرَدْتُ اَنْ اَنْصَحَ لَكُمْ اِنْ كَانَ اللّٰهُ يُرٖيدُ اَنْ يُغْوِيَكُمْ هُوَ رَبُّكُمْ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ

Hud suresi 11.34 Ben size öğüt vermek istesem de, eğer Allah sizi azdırmak istemişse, öğüdüm size fayda vermez. O, sizin Rabbinizdir ve O'na döndürüleceksiniz.

Hidayetin ve delaletin hakikaten Allah Tealanın kudret elinde olması kul olanın salih amel etmesine, hayırlı olan davranışlara koşmasına, hasenat işlerini kazanmasına ve kötülüklerden kaçınmasına engel olmaz. Gerçekten hidayet ve delalete götürecek sebepler vardır.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

اِنَّ سَعْيَكُمْ لَشَتّٰى

Leyil Suresi 92.4 Şüphesiz sizin çabalarınız elbette çeşit çeşittir. 

فَاَمَّا مَنْ اَعْطٰى وَاتَّقٰى  وَصَدَّقَ بِالْحُسْنٰى فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْيُسْرٰى

Leyil Suresi 92.5-7 Onun için kim (elinde bulunandan) verir, Allah'a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca iletiriz.

وَاَمَّا مَنْ بَخِلَ وَاسْتَغْنٰى .وَكَذَّبَ بِالْحُسْنٰى. فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْعُسْرٰى

Leyil Suresi 92.8-10 Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah'a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz. Sahihayın kitabında şu hadis rivayet edildi.

 وفي الصحيحين: (عَنْ عَلِيٍّ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- ذَاتَ يَوْمٍ جَالِسًا وَفِى يَدِهِ عُودٌ يَنْكُتُ بِهِ فَرَفَعَ رَأْسَهُ فَقَالَ «مَا مِنْكُمْ مِنْ نَفْسٍ إِلاَّ وَقَدْ عُلِمَ مَنْزِلُهَا مِنَ الْجَنَّةِ وَالنَّارِ». قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ فَلِمَ نَعْمَلُ أَفَلاَ نَتَّكِلُ قَالَ «لاَ. اعْمَلُوا فَكُلٌّ مُيَسَّرٌ لِمَا خُلِقَ لَهُ». ثُمَّ قَرَأَ (فَأَمَّا مَنْ أَعْطَى وَاتَّقَى وَصَدَّقَ بِالْحُسْنَى) إِلَى قَوْلِهِ ( فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْعُسْرَى)،

Ali radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Bakîü’l-ğarkad Kabristanı’nda bir cenazenin defni için bulunuyorduk. Derken Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem elinde baston olduğu halde yanımıza geldi, oturdu. Biz de çevresine oturduk. Başını eğdi ve bastonuyla yere bir şeyler çizmeye başladı. Sonra da şöyle buyurdu:

- “İçinizde, cennet veya cehennemdeki yeri önceden bilinmeyen kimse yoktur.”  Orada bulunanlar:

- Ey Allah’ın Resulü! Biz akıbetimizi ezeldeki o yazıya havale edip ameli bırakalım mı? dediler. Hz. Peygamber:

“- (Hayır) siz görevinizi yapmaya bakın. Herkes niçin yaratıldı ise onu kolayca elde eder” buyurdu.

Sonra leyl suresini beşinci ayetinden onuncu ayetine kadar olan kısmını okudu.

       İmam Sadi şöyle dedi: ‘’Biz onu en kolay olana kolayca iletiriz.’’ Ayetinden maksadın işlerinin kolaylaştırılması, her hayırlı olanı kendisine kolay eyleriz. Her kötü olanı terk etmesi kendisine kolay olur. Çünkü bu kolay olanın sebeplerini yerine getirdi. Allah’ta kendisine bunu kolay eyledi. Biz de onu en zor olana kolayca iletiriz. Bu ayette ise yani zor halde, kötü özelliklerle bu nerede olursa olsun kötü olana kolaylıkla gider. Kötü davranışları iyi olana bedel olarak yapar.

وقال السَّعديُّ: (فَسُنَيِّسُرُهُ لِلْيُسْرَى أي: نُسَهِّلُ عليه أمرَه، ونجعَلُه مُيَسَّرًا له كُلُّ خيرٍ، مُيَسَّرًا له تَركُ كُلِّ شَرٍّ؛ لأنَّه أتى بأسبابِ التيسيرِ، فيسَّر اللهُ له ذلك… فَسُنَيِّسُرُهُ لِلْعُسْرَى أي: للحالةِ العَسِرةِ، والخِصالِ الذَّميمةِ، بأن يكونَ مُيَسَّرًا للشَّرِّ أينما كان، ومقيَّضًا له أفعالُ المعاصي)، 

       Ey Müslümanlar!

Kur’an-i Kerimin ayetlerini düzenleyip tasarlamak ona Kur’an’da hidayetin dört tane nevi olduğuna açıklık getirir. 

       Birinci nevi hidayet. Genel umumi hidayettir. Bu genel hidayeti Allah her nefse cana hibe eyledi. Allah bunu o canın şanının düzelmesine, hayatının düzelmesine, karakterinin kendisine faydalı olanı elde edip ve zararlı olanı reddetmesine düzelmesine doğruya ulaşmak için yaptı.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

 

قال تعالى: “الَّذِي خَلَقَ فَسَوَّى * وَالَّذِي قَدَّرَ فَهَدَى” (الأعلى 2-3)، 

 

اَلَّذٖى خَلَقَ فَسَوّٰى

Ala Suresi 87.2 O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır. 

وَالَّذٖى قَدَّرَ فَهَدٰى

Ala Suresi 87.3 O, (her şeyi) ölçüyle yapıp yönlendirendir.

Allah Teala şöyle buyurdu:

قَالَ رَبُّنَا الَّذٖى اَعْطٰى كُلَّ شَیْءٍ خَلْقَهُ ثُمَّ هَدٰى

Taha suresi 20.50 Mûsâ, "Rabbimiz, her şeye hilkatini (yaratılış özelliklerini) veren, sonra onlara yol gösterendir" dedi. 

Bu hidayet ile kainattaki çiftler eşler eşleşmeye ve çoğalmaya yavrularına korumaya doğru yolu bularak canlıların yavruları da annenin memesinden gıdalanmaya ve gıdaları arzu ederek doğru olan yolu bulmuştur.

İkinci nevi hidayet: O da yol gösterme ve irşat etme hidayetidir. Bu hidayet; peygamberlerin vazifeleri ve indirilen kitaplardır. Bu da insanlara kurtuluş yollarının izah edilmesi ve helak yollarının izah edilmesidir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

اَلَمْ نَجْعَلْ لَهُ عَيْنَيْنِ  .وَلِسَانًا وَشَفَتَيْنِ .وَهَدَيْنَاهُ النَّجْدَيْنِ

Beled suresi 90.8-10 Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi? 

Allah Teala şöyle buyurdu:

وَاَمَّا ثَمُودُ فَهَدَيْنَاهُمْ فَاسْتَحَبُّوا الْعَمٰى عَلَى الْهُدٰى فَاَخَذَتْهُمْ صَاعِقَةُ الْعَذَابِ الْهُونِ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ

Fussilet suresi 17.41 Semûd kavmine gelince, biz onlara doğru yolu göstermiştik. Ama onlar körlüğü hidayete tercih etmişler ve yaptıklarına karşılık, alçaltıcı azap yıldırımı onları çarpmıştı.

Burada hidayet öğretme yol göstermesidir. Allah Teala bu hidayeti mahlukatından kimseden men etmedi. Belki mahlukatından kendilerine hidayet öğretilmeyenlerden azabı men eyledi.

       Allah Subhanehu şöyle buyurdu:

مَنِ اهْتَدٰى فَاِنَّمَا يَهْتَدٖى لِنَفْسِهٖ وَمَنْ ضَلَّ فَاِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰى وَمَا كُنَّا مُعَذِّبٖينَ حَتّٰى نَبْعَثَ رَسُولًا

İsra suresi 17.15 Kim doğru yolu bulmuşsa, ancak kendisi için bulmuştur; kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe azap edici değiliz. 

Üçüncü nevi hidayet: Muvaffakiyet ve yardım destek hidayetidir. Bunlardan maksat o da hidayetin ve anlayışın hakka gerçeğe doğru fazlalaşmasıdır.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَيَزٖيدُ اللّٰهُ الَّذٖينَ اهْتَدَوْا هُدًى وَالْبَاقِيَاتُ الصَّالِحَاتُ خَيْرٌ عِنْدَ رَبِّكَ ثَوَابًا وَخَيْرٌ مَرَدًّا

Meryem Suresi 19.76 Allah, doğruya erenlerin hidayetini artırır. Kalıcı salih ameller, Rabbinin katında sevap bakımından da daha hayırlıdır, sonuç itibari ile de.

Allah Teala şöyle buyurdu:

نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ نَبَاَهُمْ بِالْحَقِّ اِنَّهُمْ فِتْيَةٌ اٰمَنُوا بِرَبِّهِمْ وَزِدْنَاهُمْ هُدًى

Kehf Suresi 18.13 Biz sana onların haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz: Şüphesiz onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.

 Hidayetin bu çeşit inin şartı vardır. Bu şart insanın hidayete girişimde bulunmasıdır. 

       Allah Teala şöyle buyurdu:

قال تعالى: “يَهْدِي بِهِ اللَّهُ مَنِ اتَّبَعَ رِضْوَانَهُ سُبُلَ السَّلَامِ” (المائدة:15)،

~~5.15~

يَا اَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَثٖيرًا مِمَّا كُنْتُمْ تُخْفُونَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَعْفُوا عَنْ كَثٖيرٍ قَدْ جَاءَكُمْ مِنَ اللّٰهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبٖينٌ

Maide Suresi 5.15 Ey kitap ehli! Artık size elçimiz (Muhammed) gelmiştir. O, kitabınızdan gizleyip durduğunuz gerçeklerden birçoğunu sizlere açıklıyor, birçoğunu da affediyor. İşte size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap (Kur’an) gelmiştir.

يَهْدٖى بِهِ اللّٰهُ مَنِ اتَّبَعَ رِضْوَانَهُ سُبُلَ السَّلَامِ وَيُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِ بِاِذْنِهٖ وَيَهْدٖيهِمْ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ

Maide Suresi 5.16 Allah, onunla rızası peşinde olanları selâmet yollarına iletir ve onları izniyle, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp kendilerini dosdoğru bir yola iletir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَيَقُولُ الَّذٖينَ كَفَرُوا لَوْلَا اُنْزِلَ عَلَيْهِ اٰيَةٌ مِنْ رَبِّهٖ قُلْ اِنَّ اللّٰهَ يُضِلُّ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدٖى اِلَيْهِ مَنْ اَنَابَ

Rad suresi 13.27 İnkâr edenler diyorlar ki: "Ona (Muhammed'e) Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!" De ki: "Şüphesiz Allah dilediğini saptırır, kendisine yöneleni de doğru yola eriştirir." 

Allah c.c. doğru yolu seçeni tercih edeni veya doğru olana koşanı sapıtmaz. Ancak sapıklığı seçeni, günahı seçeni ve itaatsızlığı seçeni sapıtır

       Allah Teala şöyle buyurdu:

اِنَّ اللّٰهَ لَا يَسْتَحْيٖ اَنْ يَضْرِبَ مَثَلًا مَا بَعُوضَةً فَمَا فَوْقَهَا فَاَمَّا الَّذٖينَ اٰمَنُوا فَيَعْلَمُونَ اَنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْ وَاَمَّا الَّذٖينَ كَفَرُوا فَيَقُولُونَ مَاذَا اَرَادَ اللّٰهُ بِهٰذَا مَثَلًا يُضِلُّ بِهٖ كَثٖيرًا وَيَهْدٖى بِهٖ كَثٖيرًا وَمَا يُضِلُّ بِهٖ اِلَّا الْفَاسِقٖينَ

Bakara suresi 2.26 Allah, bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten çekinmez. İman edenler onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler. Küfre saplananlar ise, "Allah, örnek olarak bununla neyi kastetmiştir?" derler. (Allah) onunla birçoklarını saptırır, birçoklarını da doğru yola iletir. Onunla ancak fasıkları saptırır.

Allah Teala şöyle buyurdu:

يُثَبِّتُ اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا بِالْقَوْلِ الثَّابِتِ فِى الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَفِى الْاٰخِرَةِ وَيُضِلُّ اللّٰهُ الظَّالِمٖينَ وَيَفْعَلُ اللّٰهُ مَا يَشَاءُ

İbrahim Suresi 14.27 Allah, iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sabit bir sözle sağlamlaştırır, zalimleri ise saptırır. Ve Allah dilediğini yapar. 

Allah Teala şöyle buyuru:

وَلَقَدْ جَاءَكُمْ يُوسُفُ مِنْ قَبْلُ بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا زِلْتُمْ فٖى شَكٍّ مِمَّا جَاءَكُمْ بِهٖ حَتّٰى اِذَا هَلَكَ قُلْتُمْ لَنْ يَبْعَثَ اللّٰهُ مِنْ بَعْدِهٖ رَسُولًا كَذٰلِكَ يُضِلُّ اللّٰهُ مَنْ هُوَ مُسْرِفٌ مُرْتَابٌ

Mümin suresi 40.34 Andolsun, daha önce Yûsuf da size apaçık deliller getirmişti de, onun size getirdikleri hakkında şüphe edip durmuştunuz. Daha sonra o ölünce de, "Allah, ondan sonra aslâ peygamber göndermez" demiştiniz. İşte Allah, aşırı giden şüpheci kimseleri böyle saptırır. 

Allah Teala şöyle buyurdu:

ثُمَّ قٖيلَ لَهُمْ اَيْنَ مَا كُنْتُمْ تُشْرِكُونَ  مِنْ دُونِ اللّٰهِ قَالُوا ضَلُّوا عَنَّا بَلْ لَمْ نَكُنْ نَدْعُوا مِنْ قَبْلُ شَيْپًا كَذٰلِكَ يُضِلُّ اللّٰهُ الْكَافِرٖينَ

Mümin Suresi 40.73-74 Sonra onlara, "Allah'ı bırakıp da ortak koştuklarınız nerede?" denilir. Onlar da, "(Yüzüstü bırakıp) bizden uzaklaştılar. Hayır, demek ki, biz önceleri hiçbir şeye tapmıyormuşuz, (taptıklarımız bir hiçmiş)" derler. İşte Allah, inkârcıları böyle saptırır. 

Allah Teala şöyle buyurdu:

سَاَصْرِفُ عَنْ اٰيَاتِىَ الَّذٖينَ يَتَكَبَّرُونَ فِى الْاَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَاِنْ يَرَوْا كُلَّ اٰيَةٍ لَا يُؤْمِنُوا بِهَا وَاِنْ يَرَوْا سَبٖيلَ الرُّشْدِ لَا يَتَّخِذُوهُ سَبٖيلًا وَاِنْ يَرَوْا سَبٖيلَ الْغَىِّ يَتَّخِذُوهُ سَبٖيلًا ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا وَكَانُوا عَنْهَا غَافِلٖينَ

Araf suresi 7.146 Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları âyetlerimden uzaklaştıracağım. (Onlar) her âyeti görseler de ona iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Ama sapıklık yolunu görseler onu (hemen) yol edinirler. Bu, onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan hep gafil olmaları sebebiyledir. 

Dördüncü nevi hidayet: Cennete ve Cehenneme yol göstermektir. Müslüman dünya hayatında hidayeti seçip tercih edendir. Allah’ta ona hidayetini doğru yolunu artırmıştır. Allah onu kıyamet gününde cennetine rehberlik edecektir. 

       Allah Teala şöyle buyurdu:

اِنَّ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ يَهْدٖيهِمْ رَبُّهُمْ بِاٖيمَانِهِمْ تَجْرٖى مِنْ تَحْتِهِمُ الْاَنْهَارُ فٖى جَنَّاتِ النَّعٖيمِ

Yunus Suresi 10.9 (Fakat) iman edip salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları imanları sebebiyle, hidayete erdirir. Nimetlerle dolu cennetlerde altlarından ırmaklar akar. 

Zalimler ise onların varacağı yer cehennemdir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

اُحْشُرُوا الَّذٖينَ ظَلَمُوا وَاَزْوَاجَهُمْ وَمَا كَانُوا يَعْبُدُونَ .مِنْ دُونِ اللّٰهِ فَاهْدُوهُمْ اِلٰى صِرَاطِ الْجَحٖيمِ   .وَقِفُوهُمْ اِنَّهُمْ مَسْئُولُونَ 

Saffat Suresi 37.22-24 Allah, meleklere şöyle emreder: "Zulmedenleri, eşlerini ve Allah'ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir." 

Sözümü söylüyorum. Benim için ve sizin için Allahtan af diliyorum.

İkinci Hutbe

 Doğru Yol

Hatalı Yol

       Hidayet delalet.

Hamt alemlerin Rabbi Allaha aittir. Ey Allah im! Hamt ancak sana aittir. Sana çokça, temiz ve mübarek olan hamt ile hamt olsun. Sözünün eri olan hamt ve fazlası ile mükafatlandırılan hamt sana aittir. 

Allahtan başka ilah olmadığına, tek olduğuna ve ortağı olmadığına şahitlik ederim. Ve yine muhakkak Hz. Muhammed’in Allah’ın cc. Kulu ve resulü olduğuna şahitlik ederim. 

Ey Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e, hane halkına ve sahabesine hepsine salat (dua), selam (esenlik) ve kutlu eyle.

       Ey Müslümanlar!

       Hidayette ve delalette Allah’ın sünneti kanunu: Gerçekten hidayet doğru yol doğru yolu artırır. Delalette sapıklıkta sapıklığı artırır.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَالَّذٖينَ اهْتَدَوْا زَادَهُمْ هُدًى وَاٰتٰیهُمْ تَقْوٰیهُمْ

Muhammet Suresi 47.17 Hidayete erenlere gelince, Allah onların hidayetini artırır. Onların Allah'a karşı gelmekten sakınmalarını sağlar. 

Allah Teala şöyle buyurdu:

كَلَّا بَلْ رَانَ عَلٰى قُلُوبِهِمْ مَا كَانُوا يَكْسِبُونَ

Mutafifin Suresi 83.14 Hayır, hayır! Doğrusu onların kazanmakta oldukları kalplerini paslandırmıştır. 

 Allah Teala şöyle buyurdu:

وَاِذْ قَالَ مُوسٰى لِقَوْمِهٖ يَا قَوْمِ لِمَ تُؤْذُونَنٖى وَقَدْ تَعْلَمُونَ اَنّٖى رَسُولُ اللّٰهِ اِلَيْكُمْ فَلَمَّا زَاغُوا اَزَاغَ اللّٰهُ قُلُوبَهُمْ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِى الْقَوْمَ الْفَاسِقٖينَ

Saf Suresi 61.5 Hani Mûsâ kavmine, "Ey kavmim! Allah'ın size gönderdiği peygamberi olduğumu bilip durduğunuz hâlde, niçin bana eziyet ediyorsunuz?" demişti. Onlar yoldan sapınca, Allah da kalplerini (doğru yoldan) saptırdı. Allah, fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez. 

Hidayet sünnetinin kaidesinin kaide kurallarının bazıları; inat üzerine, yalanlama üzerine ısrarla inat edenleri Allah muvaffak etmez. Belki Allah onun kalbini mühürler. Kibirlenen kimse, kötülüğe ısrar eden, peygamberleri yalanlayan bunlara ancak kalplerine damga, mühür, Allah’ın huzurundan kovulmaya ve sapıklığa nail olurlar.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَاَقْسَمُوا بِاللّٰهِ جَهْدَ اَيْمَانِهِمْ لَئِنْ جَاءَهُمْ نَذٖيرٌ لَيَكُونُنَّ اَهْدٰى مِنْ اِحْدَى الْاُمَمِ فَلَمَّا جَاءَهُمْ نَذٖيرٌ مَا زَادَهُمْ اِلَّا نُفُورًا

Fatır Suresi 35.42 Müşrikler, eğer kendilerine bir uyarıcı gelirse, ümmetlerden herhangi birinden daha çok doğru yol üzere olacaklarına dair en güçlü şekilde Allah'a yemin etmişlerdi. Fakat onlara bir uyarıcı gelince, bu ancak onların nefretlerini artırdı.

اِسْتِكْبَارًا فِى الْاَرْضِ وَمَكْرَ السَّيِّئِ وَلَا يَحٖيقُ الْمَكْرُ السَّيِّئُ اِلَّا بِاَهْلِهٖ فَهَلْ يَنْظُرُونَ اِلَّا سُنَّتَ الْاَوَّلٖينَ فَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّتِ اللّٰهِ تَبْدٖيلًا وَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّتِ اللّٰهِ تَحْوٖيلًا

Fatir Suresi 35.43 Yeryüzünde büyüklük taslamak ve kötü tuzak kurmak için (böyle davranıyorlardı). Oysa kötü tuzak, ancak sahibini kuşatır. Onlar ancak öncekilere uygulanan kanunu bekliyorlar. Sen Allah'ın kanununda hiçbir değişiklik bulamazsın. Sen, Allah'ın kanununda hiçbir sapma bulamazsın. 

Allah Subhanehu şöyle buyurdu:

كَذٰلِكَ حَقَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ عَلَى الَّذٖينَ فَسَقُوا اَنَّهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ

Yunus Suresi 10.33 Rabbinin yoldan çıkanlar hakkındaki, "Onlar artık imana gelmezler" sözü, işte böylece gerçekleşmiştir. 

Biz bunu bildikten sonra hidayet sebeplerini almamız ve sapıklık sebeplerinden de kaçınmamız kaçınılmazdır. Şunlar hidayet sebeplerinin bazılarındandır:

       Dua:

اِھْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقٖيمَ   .صِرَاطَ الَّذٖينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّالّٖينَ

Fatıha Suresi 1.6-7 Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil. 

Sahihayın kitabında şu rivayet vardır.

وفي صحيح مسلم: (عَنْ عَلِىٍّ قَالَ قَالَ لِي رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- «قُلِ اللَّهُمَّ اهْدِنِي وَسَدِّدْنِي وَاذْكُرْ بِالْهُدَى هِدَايَتَكَ الطَّرِيقَ وَالسَّدَادِ سَدَادَ السَّهْمِ»،

 Alî'den naklen rivayet ederken dinledim. Alî şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana şöyle buyurdular:

‘’Allahım! Bana hidayet ver! Beni doğruya muvaffak kıl de! Hüdâ ile seni yola getirdiğini; doğrulukla da ok'u doğrulttuğunu hatırla.’’»

Rakip olandan Allaha sığınma duası da aynıdır.

 وكذا الاستعاذة من الضد: ففي صحيح مسلم: (عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- كَانَ يَقُولُ « اللَّهُمَّ لَكَ أَسْلَمْتُ وَبِكَ آمَنْتُ وَعَلَيْكَ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْكَ أَنَبْتُ وَبِكَ خَاصَمْتُ اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِعِزَّتِكَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ أَنْ تُضِلَّنِي..)، 

Rakip olandan Allaha sığınma duası. İbn-i Abbastan rivayetle Resulüllah s.a.s. şöyle dua ederdi. 

«اَللّٰهُمَّ لَكَ أَسْلَمْتُ، وَبِكَ آمَنْتُ، وَعَلَيْكَ تَوَكَّلْتُ، وَإِلَيْكَ أَنَبْتُ، وَبِكَ خَاصَمْتُ، أَعُوذُ بِعِزَّتِكَ أَنْ تُضِلَّنِي، لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَنْتَ الْحَيُّ الَّذِي لاَ تَمُوتُ، وَالْجِنُّ وَالْإِنْسُ يَمُوتُونَ»

“Allah’ım sana teslim oldum. Sana îman ettim. Sana tevekkül ettim. Sana yöneldim. Seninle düşmanlarımı yendim. Beni dalâlete düşürmenden Senin izzetine sığınıyorum. Senden başka ilâh yoktur. Sen ölümsüz olan dirisin. İnsanlar ve cinler ise ölümlüdürler.”

       İman hidayetin bazı sebeplerindendir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

مَا اَصَابَ مِنْ مُصٖيبَةٍ اِلَّا بِاِذْنِ اللّٰهِ وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللّٰهِ يَهْدِ قَلْبَهُ وَاللّٰهُ بِكُلِّ شَیْءٍ عَلٖيمٌ

Teğabun Suresi 64.11 Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musibet başa gelmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya iletir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.

Hidayetin bazı sebeplerindendir: Tövbe ve vekil olarak atamadır: Kim tövbe eder vekil olarak atama yaparsa Allah cc onu doğru yola iletir. Ve onu her hayırlı olana muvaffak eder.

       Hidayetin bazı sebeplerindendir: Kur’an-i Kerim.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

اِنَّ هٰذَا الْقُرْاٰنَ يَهْدٖى لِلَّتٖى هِىَ اَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِنٖينَ الَّذٖينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ اَجْرًا كَبٖيرًا .وَاَنَّ الَّذٖينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ اَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابًا اَلٖيمًا 

İsra Suresi 17.9-10 Gerçekten bu Kur'an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü'minler için büyük bir mükâfat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler. 

Mücahide çok çalışmak hidayetin bazı sebeplerindendir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَالَّذٖينَ جَاهَدُوا فٖينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَا وَاِنَّ اللّٰهَ لَمَعَ الْمُحْسِنٖينَ

Ankebut Suresi 29.69 Bizim uğrumuzda cihad edenler var ya, biz onları mutlaka yollarımıza ileteceğiz. Şüphesiz Allah, mutlaka iyilik yapanlarla beraberdir.

Güzel sohbette hidayetin bazı sebeplerindendir:

       Allah Teala şöyle buyurdu:

قُلْ اَنَدْعُو مِنْ دُونِ اللّٰهِ مَا لَا يَنْفَعُنَا وَلَا يَضُرُّنَا وَنُرَدُّ عَلٰى اَعْقَابِنَا بَعْدَ اِذْ هَدٰینَا اللّٰهُ كَالَّذِى اسْتَهْوَتْهُ الشَّيَاطٖينُ فِى الْاَرْضِ حَيْرَانَ لَهُ اَصْحَابٌ يَدْعُونَهُ اِلَى الْهُدَى ائْتِنَا قُلْ اِنَّ هُدَى اللّٰهِ هُوَ الْهُدٰى وَاُمِرْنَا لِنُسْلِمَ لِرَبِّ الْعَالَمٖينَ

Enam Suresi 6.71 De ki: "Allah'ı bırakıp da bize faydası olmayan, zararı da dokunmayan şeylere mi tapalım? Allah, bizi hidayete kavuşturduktan sonra gerisingeri (şirke) mi döndürülelim? Arkadaşları ‘bize gel!' diye doğru yola çağırdıkları hâlde, yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşıp şeytanların ayarttığı kimse gibi mi (olalım)?" De ki: "Hiç şüphesiz asıl doğru yol Allah'ın yoludur. Bize âlemlerin Rabbine boyun eğmek emrolundu." 

Allaha bağlanmak tutunmak hidayetin bazı sebeplerindendir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَكَيْفَ تَكْفُرُونَ وَاَنْتُمْ تُتْلٰى عَلَيْكُمْ اٰيَاتُ اللّٰهِ وَفٖيكُمْ رَسُولُهُ وَمَنْ يَعْتَصِمْ بِاللّٰهِ فَقَدْ هُدِىَ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ

Al-i İmran Suresi 3.101 Size Allah'ın âyetleri okunup dururken ve Allah'ın Resûlü de aranızda iken dönüp nasıl inkâr edersiniz? Kim Allah'a sımsıkı bağlanırsa, kesinlikle o, doğru yola iletilmiştir. 

Resulüllah s.a.s. a itaat etmek hidayetin bazı sebeplerindendir.

ومن أسباب الهداية: طاعة الرسول ﷺ:

       Allah Teala şöyle buyurdu:

قُلْ اَطٖيعُوا اللّٰهَ وَاَطٖيعُوا الرَّسُولَ فَاِنْ تَوَلَّوْا فَاِنَّمَا عَلَيْهِ مَا حُمِّلَ وَعَلَيْكُمْ مَا حُمِّلْتُمْ وَاِنْ تُطٖيعُوهُ تَهْتَدُوا وَمَا عَلَى الرَّسُولِ اِلَّا الْبَلَاغُ الْمُبٖينُ

Nur Suresi 24.54 "Allah'a itaat edin, peygambere itaat edin" de. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki ona yüklenen sorumluluğu ancak ona ait; size yüklenen görevin sorumluluğu da yalnızca size aittir. Eğer ona itaat ederseniz doğru yola erersiniz. Peygambere düşen ancak apaçık bir tebliğdir. 

Şunlar hidayetin bazı sebeplerindendir: İlim meclislerinde bulunmak, kalpleri şefkate getiren ve nefisleri temizleyen vaaz meclislerinde bulunmaktır. 

Hidayetin bazı sebeplerindendir: Başkalarını doğru yola davet etmek ve salih amellerle meşgul olmaktır.

       Hidayetin engelleyenlere ve sapıklığın sebeplerine gelince bunlar çoktur. Bunlardan bazıları: Gelenekler görenekler, taklitler, sahtecilikler, şehevi duygulara ilgiler, nefsi duygulara tabi olmalar, baştan savmalar, oyalamalar, uzun beklentiler, kadere özür bulmaklar, günah işlemeye ısrar etmeler, doğruyu bulmada anlayışı aciz olmalar, orta yolu bulmada hatalı anlayışta olmalar, azgın olmada çok olmalar, şöhret sarhoşu olmalar, makam sarhoşu olmalar, parıltıyı sevmeler ve efelik yapmalardır.

Tercüme Tarih: 27.Ocak.2025

       Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI 

(Emekli Müftü, İcazetli)

Okunma tarihi:12. Ocak.2025

https://hamidibrahem.com/ dan alıntıdır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —