Hamt; El-Aziz- El-Vehhap olan Allah’a aittir. Allah Kur’an-ı indiren, bulutları yürüten ve gurup-partileri hezimete uğratandır. Rabbimizin isimleri kutsallaştı. Bildiğimiz ve bilmediğimiz verdiği nimetlerinden dolayı büyük sevap alınacağı razı olacağı daimi hamt ile hamt ona aittir.
Allah’tan başka ilah olmadığına, tek olduğuna, ortağı olmadığına, af edici olduğuna ve tövbeleri kabul eden olduğuna ben şahidim.
Yine Nebimiz, Efendimiz Muhammet’in Allah’ın kulu, Resulü, hikmet ile faziletlenmiş ve hitap etmekle ayrılmış olduğuna şahidim.
Ey Allah’ım! Kuluna, Resulüna Muhammet’e, Ehl-i Beytine hane halkına ve Arkadaşlarına salat, selam ve mübarek eyle.
Hamt ve salat selamdan sonra.
Ni’meti ile sizleri yöneten, rahmeti ile hepinizi kapsayan, afiyeti ile sizlere mal veren ve isyan edenlere acele ile azap etmeyen Allah Teala’dan korkup tedbirli ol.
Allah Teala şöyle buyurdu:
يَا اَيُّهَا النَّاسُ اَنْتُمُ الْفُقَرَاءُ اِلَى اللّٰهِ وَاللّٰهُ هُوَ الْغَنِىُّ الْحَمٖيدُ
Fatır suresi 35.15 Ey insanlar! Siz Allah'a muhtaçsınız. Allah ise her bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye hakkıyla lâyık olandır.
Allah’ın kulları: Muhakkak Rab’ınız ihtiyaçlarınızın zaruretini o ihtiyaçlarınızda dininiz ve dünyanıza uygun olanları bildi. Rabbiniz beşerin aklının tecrübelerinden yükselip belli seviyeye ulaşınca da dünyaya ve ahirete ait saadet mutluluk sebeplerini asla anlayamayacağını bildi. Bundan dolayı Allah cc dünyaya ve ahirete ait saadet yollarını kullarına beyan etti. Ve kullarını dünya ve ahiret mutsuzluğundan uyardı. Bu uyarı Tebareke ve Teala olan Rabbın merhametindendir. Fazlındandır. Delillerini mahlukatına ikame edip inşa etmesindendir.
Akıl yönünden, hikmet yönünden ve yaratılış yönünden mahlukatın en mükemmeli ve yaratılış yönünden, ahlak yönünden ve Beşerin Efendisi Muhammet s.a.s. mahlukatın en mükemmeli olmasına rağmen Allah Teala kendisine öğretmeden bilgiye sahip olmadı. Allah kendisine saadet sebeplerine giden yolu öğretmeden doğru yolu bulamadı. Bunları ancak Hz. Muhammet s.a.s. vahiy yolu ile kitap ile hikmet ile vahiy ile buldu. Ümmeti Muhammet’ten başkası bilgi edinmeye ve doğru yolu bulmaya kim evla olabilir. Kimse dünyaya ve ahirete ait mutluluk yollarını asla bilemez. Bunları ancak Allah’ın Nebisi Muhammet s.a.s. üzerine gönderdiği ayeti kerimeler ile bilebilir. Bu konuda Allah Teala Nebisine (Ona selam olsun) şöyle buyurduğu gibidir:
وَلَوْلَا فَضْلُ اللّٰهِ عَلَيْكَ وَرَحْمَتُهُ لَهَمَّتْ طَائِفَةٌ مِنْهُمْ اَنْ يُضِلُّوكَ وَمَا يُضِلُّونَ اِلَّا اَنْفُسَهُمْ وَمَا يَضُرُّونَكَ مِنْ شَیْءٍ وَاَنْزَلَ اللّٰهُ عَلَيْكَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَعَلَّمَكَ مَا لَمْ تَكُنْ تَعْلَمُ وَكَانَ فَضْلُ اللّٰهِ عَلَيْكَ عَظٖيمًا
Nisa suresi 4.113 (Ey Muhammed!) Eğer Allah’ın sana lütuf ve merhameti olmasaydı, onlardan bir grup seni saptırmaya çalışırdı. Hâlbuki onlar, ancak kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah, sana kitabı (Kur’an’ı) ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah’ın sana lütfu çok büyüktür.
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَكَذٰلِكَ اَوْحَيْنَا اِلَيْكَ رُوحًا مِنْ اَمْرِنَا مَا كُنْتَ تَدْرٖى مَا الْكِتَابُ وَلَا الْاٖيمَانُ وَلٰكِنْ جَعَلْنَاهُ نُورًا نَهْدٖى بِهٖ مَنْ نَشَاءُ مِنْ عِبَادِنَا وَاِنَّكَ لَتَهْدٖى اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ
صِرَاطِ اللّٰهِ الَّذٖى لَهُ مَا فِى السَّمٰوَاتِ وَمَا فِى الْاَرْضِ اَلَا اِلَى اللّٰهِ تَصٖيرُ الْاُمُورُ
Şura suresi 42.52-53 İşte sana da, emrimizle, bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz ki sen doğru bir yola iletiyorsun; göklerdeki ve yerdeki her şeyin sahibi olan Allah'ın yoluna. İyi bilin ki, bütün işler sonunda Allah'a döner.
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَلَسَوْفَ يُعْطٖيكَ رَبُّكَ فَتَرْضٰى
Duha suresi 93.5 Şüphesiz, Rabbin sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın.
اَلَمْ يَجِدْكَ يَتٖيمًا فَاٰوٰى
Duha suresi 93.6 Seni yetim bulup da barındırmadı mı?
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَيَسْئَلُونَكَ عَنِ الرُّوحِ قُلِ الرُّوحُ مِنْ اَمْرِ رَبّٖى وَمَا اُوتٖيتُمْ مِنَ الْعِلْمِ اِلَّا قَلٖيلًا
İsra suresi 17.85 Sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: "Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az ilim verilmiştir."
وَلَئِنْ شِئْنَا لَنَذْهَبَنَّ بِالَّذٖى اَوْحَيْنَا اِلَيْكَ ثُمَّ لَا تَجِدُ لَكَ بِهٖ عَلَيْنَا وَكٖيلًا
Nisa suresi 17.86 Andolsun, dileseydik biz sana vahyettiğimizi tamamen ortadan kaldırırdık; sonra bu konuda bize karşı kendine hiçbir yardımcı da bulamazdın.
اِلَّا رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَ اِنَّ فَضْلَهُ كَانَ عَلَيْكَ كَبٖيرًا
İsra suresi 17.87 Ancak Rabbin'den bir rahmet olarak böyle yapmadık. Çünkü O'nun sana olan lütfu büyüktür.
İnsan; Akli baliğ olur ise, idrak etmesi güçlenirse, tecrübeleri çoğalırsa ve ömrü uzanırsa dünya ve ahiret saadet yollarını bulamaz. Ancak peygamberlere (Onlara selam olsun.) gönderilen vahiy ile saadet yolları bulunur. Aziz ve Celil olan Allah’ın ilmi insanın saadet yollarını tafsılatı ile Allahi bilmesinin acziyetinden ve insanın ilahi dini kuralları koymanın çoğu esrarının bilmesinin acziyetindendir. Allah Teala peygamberlere bu hakıkatı beyan eyledi. İnsanlarada beyan eyledi.
Allah Subhanehu şöyle buyurdu:
كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَكُمْ وَعَسٰى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْپًا وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ وَعَسٰى اَنْ تُحِبُّوا شَيْپًا وَهُوَ شَرٌّ لَكُمْ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ وَاَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
Bakara suresi 2.216 Savaş, hoşunuza gitmediği hâlde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
Allah Teala miras hakkında şöyle buyurdu:
يُوصٖيكُمُ اللّٰهُ فٖى اَوْلَادِكُمْ لِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الْاُنْثَيَيْنِ فَاِنْ كُنَّ نِسَاءً فَوْقَ اثْنَتَيْنِ فَلَهُنَّ ثُلُثَا مَا تَرَكَ وَاِنْ كَانَتْ وَاحِدَةً فَلَهَا النِّصْفُ وَلِاَبَوَيْهِ لِكُلِّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا السُّدُسُ مِمَّا تَرَكَ اِنْ كَانَ لَهُ وَلَدٌ فَاِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُ وَلَدٌ وَوَرِثَهُ اَبَوَاهُ فَلِاُمِّهِ الثُّلُثُ فَاِنْ كَانَ لَهُ اِخْوَةٌ فَلِاُمِّهِ السُّدُسُ مِنْ بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصٖى بِهَا اَوْ دَيْنٍ اٰبَاؤُكُمْ وَاَبْنَاؤُكُمْ لَا تَدْرُونَ اَيُّهُمْ اَقْرَبُ لَكُمْ نَفْعًا فَرٖيضَةً مِنَ اللّٰهِ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلٖيمًا حَكٖيمًا
Nisa suresi 4.11 Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Bu manada çok ayet-i kerime vardır. Allah cc mahlukatının rızıklarına kefil oldu. Bunu şu ayet-i kerime ile beyan eyledi.
وَمَا مِنْ دَابَّةٍ فِى الْاَرْضِ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَا كُلٌّ فٖى كِتَابٍ مُبٖينٍ
Hud suresi 11.6 Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın. Her birinin (dünyada) duracakları yeri de, (öldükten sonra) emaneten konulacakları yeri de O bilir. Bunların hepsi açık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da yazılı)dır.
Kulları için tam hidayeti beyan edeceğine kendisinden rahmet olarak ve fazilet olarak kefil oldu.
Allah Teala şöyle buyurdu:
اِنَّ عَلَيْنَا لَلْهُدٰى
Leyl suresi 92.12 Şüphesiz bize düşen sadece doğru yolu göstermektir.
Allah Teala şöyle buyurdu:
يُرٖيدُ اللّٰهُ لِيُبَيِّنَ لَكُمْ وَيَهْدِيَكُمْ سُنَنَ الَّذٖينَ مِنْ قَبْلِكُمْ وَيَتُوبَ عَلَيْكُمْ وَاللّٰهُ عَلٖيمٌ حَكٖيمٌ
Nisa suresi 4.26 Allah, size (hükümlerini) açıklamak, size, sizden öncekilerin yollarını göstermek ve tövbelerinizi kabul etmek istiyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Allah Teala şöyle buyurdu:
اِنَّ هٰذَا الْقُرْاٰنَ يَهْدٖى لِلَّتٖى هِىَ اَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِنٖينَ الَّذٖينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ اَجْرًا كَبٖيرًا
وَاَنَّ الَّذٖينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ اَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابًا اَلٖيمًا
İsra suresi 17.9-10 Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü’minler için büyük bir mükâfat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler.
Allah Subhanehu şöyle buyurdu:
وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمٖيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ اِذْ كُنْتُمْ اَعْدَاءً فَاَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَاَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهٖ اِخْوَانًا وَكُنْتُمْ عَلٰى شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَاَنْقَذَكُمْ مِنْهَا كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ اٰيَاتِهٖ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
Al-i İmran suresi 3.103 Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.
Doğru yolun tafsilatını ve sapıklığın tafsilatını beyan ettikten sonra kullar üzerindeki Allah için deliller ortaya konuldu. Dileyen iman etsin. Dileyen kafir olsun. Kullar dünyada ve ahirette amelleri üzerinde ceza (sevap veya günah) alacaklardır.
Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyurdu:
فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ
Zilzal suresi 99.7 Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir.
وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ
Zilzal suresi 99.8 Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.
Rabbimiz karar verdi. Hükmünü ortaya koydu. Hayatta ve ölümden sonra, ebedi hayatın nimetleri saadetini; bu saadetin iki kelimede olduğunu vaat edip söz verdi. Bu iki kelime Allah’ın kelamındaki imanda ve Allah’ın kelamındaki ameldedir.
Allah Teala şöyle buyurdu:
يَا بَنٖى اٰدَمَ اِمَّا يَاْتِيَنَّكُمْ رُسُلٌ مِنْكُمْ يَقُصُّونَ عَلَيْكُمْ اٰيَاتٖى فَمَنِ اتَّقٰى وَاَصْلَحَ فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Araf suresi 7.35 Ey Âdemoğulları! İçinizden size benim âyetlerimi anlatan Peygamberler gelir de her kim Allah’a karşı gelmekten sakınır ve hâlini düzeltirse, artık onlara korku yoktur. Onlar üzülecek de değillerdir.
Allah Teala şöyle buyurdu:
قَالَ اهْبِطَا مِنْهَا جَمٖيعًا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ فَاِمَّا يَاْتِيَنَّكُمْ مِنّٖى هُدًى فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَایَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشْقٰى
Taha suresi 20.123 Allah, şöyle dedi: “Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin. Eğer tarafımdan size bir yol gösterici (kitap) gelir de, kim benim yol göstericime uyarsa artık o, ne (dünyada) sapar ne de (ahirette) sıkıntı çeker.”
قال ابن عباس -رضي الله عنهما-: "لا يضل في الدنيا ولا يشقى في الآخرة".
İbn-i Abbas şöyle dedi: ‘’Dünyada sapıtmaya ahirette mutsuz olmaz.’’
İnsanlık ve peygamberler (onlara salat ve selam olsun.) tarihi ümmetleri ile beraber doğru şahittirler. Hiçbirinin inkar etmediği hakikatleri konuşuyorlar. O da şudur: gerçekten mesut olanlar, felaha kurtuluşa erenler, kazananlar, yeryüzünü ıslah edenler, dünyanın rezilliğinden ve ahiretin azabından kurtulanlar ve seçilmiş olanlar peygamberler ve onlara -Allah’ın kelamına iman eden ve Allah’ın kelami ile amel ederek.) tabi olanlardır. Ey insan onlarla beraber olmayı sen istemez misin? İnsanlığın ilki babamız Adem -Allah ona salat ve selam eylesin.- Hata yaptıktan sonra tam olarak saf olmaya ve doğru yolu bulmaya ulaşamadı. Ancak Allah Teâlâ’nın kelamına iman ederek ve onun ile amel ederek ulaştı.
Allah Teala şöyle buyurdu:
فَتَلَقَّى اٰدَمُ مِنْ رَبِّهٖ كَلِمَاتٍ فَتَابَ عَلَيْهِ اِنَّهُ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحٖيمُ
Bakara suresi 2.37 Derken, Âdem (vahy yoluyla) Rabbinden birtakım kelimeler aldı, (onlarla amel edip Rabb’ine yalvardı. O da) bunun üzerine tövbesini kabul etti. Şüphesiz O, tövbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır.
Allah Subhanehu şöyle buyurdu:
فَاَكَلَا مِنْهَا فَبَدَتْ لَهُمَا سَوْاٰتُهُمَا وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِنْ وَرَقِ الْجَنَّةِ وَعَصٰى اٰدَمُ رَبَّهُ فَغَوٰى
Taha suresi 20.121 Bunun üzerine onlar (Âdem ve eşi Havva) o ağacın meyvesinden yediler. Bu sebeple ayıp yerleri kendilerine göründü ve cennet yaprağından üzerlerine örtmeye başladılar. Âdem, Rabbine isyan etti ve yolunu şaşırdı.
ثُمَّ اجْتَبٰیهُ رَبُّهُ فَتَابَ عَلَيْهِ وَهَدٰى
Taha suresi 20.122 Sonra Rabbi onu seçti, tövbesini kabul etti ve ona doğru yolu gösterdi.
Sonra Ademden (ona salat ve selam olsun.) sonra nebi ve resullere Allah kelami ile ve vahyı -onu noksan sıfatlardan uzak tutarız.- ile nimet verdi. Onları ve kendilerine tabi olanları Allah’ın ayetlerini kabul ettikleri, onun ile amel ettikleri ve insanları Allah’ın ayetlerine davet ettikleri zaman en güzel övgü ile övdü.
Allah Tebareke ve Teala şöyle buyurdu:
اُولٰئِكَ الَّذٖينَ اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيّٖنَ مِنْ ذُرِّيَّةِ اٰدَمَ وَمِمَّنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍ وَمِنْ ذُرِّيَّةِ اِبْرٰهٖيمَ وَاِسْرَایٖٔلَ وَمِمَّنْ هَدَيْنَا وَاجْتَبَيْنَا اِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِمْ اٰيَاتُ الرَّحْمٰنِ خَرُّوا سُجَّدًا وَبُكِيًّا ﴿Secde﴾ -
Meryem suresi 19.58 İşte bunlar, Âdem’in ve Nûh ile beraber (gemiye) bindirdiklerimizin soyundan, İbrahim’in, Yakub’un ve doğru yola iletip seçtiklerimizin soyundan kendilerine nimet verdiğimiz nebîlerdir. Kendilerine Rahmân’ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.
Allaha, onun kelamına iman etmek ve o kelam ile amel etmek kurtuluştur. Felaha ermektir. Dünya saadetidir. Ahiret nimetleridir.
Allah cc kulun ibadetini kabul etmez. Hiç kimseyi cehennemden kurtarmaz. Ancak onları Allah’ın kitaplarına rükünleri ile beraber iman etmekle kurtarır kabul eder. Allah bakara suresinin sonunda gerçekten peygamberler (onların üzerine salat ve selam olsun.) ve onlara tabi olanlar bu imanı hak ettiklerini haber verdi.
Allah Teala şöyle buyurdu:
اٰمَنَ الرَّسُولُ بِمَا اُنْزِلَ اِلَيْهِ مِنْ رَبِّهٖ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَمَلٰئِكَتِهٖ وَكُتُبِهٖ وَرُسُلِهٖ لَا نُفَرِّقُ بَيْنَ اَحَدٍ مِنْ رُسُلِهٖ وَقَالُوا سَمِعْنَا وَاَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَاِلَيْكَ الْمَصٖيرُ
Bakara suresi 2.285 Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de (iman ettiler). Her biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: "Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz." Şöyle de dediler: "İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır."
اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذٖى حَاجَّ اِبْرٰهٖيمَ فٖى رَبِّهٖ اَنْ اٰتٰیهُ اللّٰهُ الْمُلْكَ اِذْ قَالَ اِبْرٰهٖيمُ رَبِّىَ الَّذٖى يُحْيٖ وَيُمٖيتُ قَالَ اَنَا اُحْيٖ وَاُمٖيتُ قَالَ اِبْرٰهٖيمُ فَاِنَّ اللّٰهَ يَاْتٖى بِالشَّمْسِ مِنَ الْمَشْرِقِ فَاْتِ بِهَا مِنَ الْمَغْرِبِ فَبُهِتَ الَّذٖى كَفَرَ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِى الْقَوْمَ الظَّالِمٖينَ
Bakara suresi 2.258 Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye (şımarıp böbürlenerek) Rabbi hakkında İbrahim ile tartışanı görmedin mi? Hani İbrahim, “Benim Rabbim diriltir, öldürür.” Demiş; o da, “Ben de diriltir, öldürürüm” demişti. (Bunun üzerine) İbrahim, “Şüphesiz Allah güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir” deyince, kâfir şaşırıp kaldı. Zaten Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
Yeryüzünü ıslah etmez ve toplumu ıslah etmez. Ancak onları Allah’ın kelamı ve koyduğu ilahi kanunlar ıslah eder. Ve Allah’ın kitabını kaldırıp dikerek-ki o kitap yaşantının ve rızıkların genişlemesinin sebebidir.
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَلَوْ اَنَّهُمْ اَقَامُوا التَّوْرٰیةَ وَالْاِنْجٖيلَ وَمَا اُنْزِلَ اِلَيْهِمْ مِنْ رَبِّهِمْ لَاَكَلُوا مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ اَرْجُلِهِمْ مِنْهُمْ اُمَّةٌ مُقْتَصِدَةٌ وَكَثٖيرٌ مِنْهُمْ سَاءَ مَا يَعْمَلُونَ
Maide suresi 5.66 Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rableri tarafından kendilerine indirileni (Kur'an'ı) gereğince uygulasalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (bol bol rızık) yiyeceklerdi. Onlardan orta yolu tutan bir zümre vardır. Ama onların birçoğunun yaptığı ne kötüdür!
Müfessirler dediler: Onlara indirildi den murat edilen mananın Kur’an-i Kerimdir. Çünkü K.Kerim kitap üzerinde egemendir. Önce gelen kitapları tasdik edicidir. Bilakis fert kişi özellikleri ile hali ve hayatı ıslah olmaz. Ancak Kur’an-i Kerim ile ıslah olur. Düzelir.
Allah Teala şöyle buyurdu:
مَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِنْ ذَكَرٍ اَوْ اُنْثٰى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيٰوةً طَيِّبَةً وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ اَجْرَهُمْ بِاَحْسَنِ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Nahil suresi 16.97 Erkek veya kadın, kim mü’min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz.
Güzel bir hayatı vadettikten sonra Kur’an okumayı hatırlama muhakkak ki Allah kelamını okumanın ve onun ile amel eylemenin Cennet hayatına ve Cennet nimetlerine sebep olacağına işarettir. Bilakis Cennet ve nihayetsiz ebedi nimetlerden orada olanlar; Allah onları Kelamına (K. Kerime) iman edenlere ve o kelam ile amel edenlere vereceğini yazıp takdir etti.
Allah Teala şöyle buyurdu:
يَا عِبَادِ لَا خَوْفٌ عَلَيْكُمُ الْيَوْمَ وَلَا اَنْتُمْ تَحْزَنُونَ
اَلَّذٖينَ اٰمَنُوا بِاٰيَاتِنَا وَكَانُوا مُسْلِمٖينَ
Zuhruf suresi 43.68-69 (Allah, şöyle der “Ey âyetlerimize iman eden ve Müslüman olan kullarım! Bugün size korku yoktur, siz üzülmeyeceksiniz de.”
اُدْخُلُوا الْجَنَّةَ اَنْتُمْ وَاَزْوَاجُكُمْ تُحْبَرُونَ
Zuhruf suresi 43.70 “Siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde cennete giriniz.”
يُطَافُ عَلَيْهِمْ بِصِحَافٍ مِنْ ذَهَبٍ وَاَكْوَابٍ وَفٖيهَا مَا تَشْتَهٖيهِ الْاَنْفُسُ وَتَلَذُّ الْاَعْيُنُ وَاَنْتُمْ فٖيهَا خَالِدُونَ
Zuhruf suresi 43.71 – Onlar için altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Canlarının istediği ve gözlerinin hoşlandığı her şey oradadır. Siz orada ebedî olarak kalacaksınız.
وَتِلْكَ الْجَنَّةُ الَّتٖى اُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Zuhruf suresi 43.72 İşte bu, yapmakta olduklarınıza karşılık size mîras verilen cennettir.
لَكُمْ فٖيهَا فَاكِهَةٌ كَثٖيرَةٌ مِنْهَا تَاْكُلُونَ
Zuhruf suresi 43.73 Orada sizin için bol bol meyve var, onlardan yersiniz.
Allah cc: Allah’ın kelamına iman edip onun ile amel eden kullarına övüp methetti. Yine Allah’ın bu imandan dolayı övgü için seçtiği kişiler arasında, Allah katında yaratılmışların en şereflisi Muhammed’dir -Allah onu kutsasın ve ona huzur versin.
Allah Teala şöyle buyurdu:
قُلْ يَا اَيُّهَا النَّاسُ اِنّٖى رَسُولُ اللّٰهِ اِلَيْكُمْ جَمٖيعًا الَّذٖى لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ يُحْيٖ وَيُمٖيتُ فَاٰمِنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِهِ النَّبِىِّ الْاُمِّىِّ الَّذٖى يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَكَلِمَاتِهٖ وَاتَّبِعُوهُ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
Araf suresi 7.158 (Ey Muhammed!) De ki: "Ey insanlar! Şüphesiz ben, yer ve göklerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah'ın hepinize gönderdiği peygamberiyim. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, diriltir ve öldürür. O hâlde, Allah'a ve O'nun sözlerine inanan Resûlüne, o ümmî peygambere iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız."
Allaha göre bu şerefli olan Nebi; Allah cc onu bu tam kolaylık dini şeriatın tamamı ile hususi kıldı. Bu din insanların tamamını kapsamı içine aldı. Bu dinde fazilet değerli olma Allah Teala indinde takvadadır. Onun emirlerini yerine getirmekte ve yasaklarından kaçınmaktadır. Allah Teala bu Kur’an ile beşeriyete ihsan edip iyilik etti. Allah cc bu Kur’an da kitap ehlinin (Yahudi ve hiristiyanların) ihtilaf ettiği gerçekleri beyan eyledi.
Allah Teala şöyle buyurdu:
يَا اَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَثٖيرًا مِمَّا كُنْتُمْ تُخْفُونَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَعْفُوا عَنْ كَثٖيرٍ قَدْ جَاءَكُمْ مِنَ اللّٰهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبٖينٌ
Maide suresi 5.15 Ey kitap ehli! Artık size elçimiz (Muhammed) gelmiştir. O, kitabınızdan gizleyip durduğunuz gerçeklerden birçoğunu sizlere açıklıyor, birçoğunu da affediyor. İşte size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap (Kur’an) gelmiştir.
يَهْدٖى بِهِ اللّٰهُ مَنِ اتَّبَعَ رِضْوَانَهُ سُبُلَ السَّلَامِ وَيُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِ بِاِذْنِهٖ وَيَهْدٖيهِمْ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ
Maide suresi 5.16 Allah, onunla rızası peşinde olanları selâmet yollarına iletir ve onları izniyle, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp kendilerini dosdoğru bir yola iletir.
Bu Ümmi Nebi (Ona salat ve selam olsun.) İbrahim (Ona salat ve selam olsun.) Milleti ile geldi. Ki Allah cc İbrahim Milletini övüp metih eyledi.
Allah Teala şöyle buyurdu:
مَا كَانَ اِبْرٰهٖيمُ يَهُودِيًّا وَلَا نَصْرَانِيًّا وَلٰكِنْ كَانَ حَنٖيفًا مُسْلِمًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكٖينَ
Al-i İmran suresi 3.67 İbrahim, ne Yahudi idi, ne de Hıristiyan. Fakat o, Hanif (Allah’ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir Müslümandı. Allah’a ortak koşanlardan da değildi.
اِنَّ اَوْلَى النَّاسِ بِاِبْرٰهٖيمَ لَلَّذٖينَ اتَّبَعُوهُ وَهٰذَا النَّبِىُّ وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا وَاللّٰهُ وَلِىُّ الْمُؤْمِنٖينَ
Al-i İmran suresi 3.68 Şüphesiz, insanların İbrahim’e en yakın olanı, elbette ona uyanlar, bir de bu peygamber (Muhammed) ve mü’minlerdir. Allah da mü’minlerin dostudur.
Bu şeriatın (İslam dininin) eksiksiz olması ve orada şefkat acımanın olması; muhakkak bütün insanların ihtiyaçlarını adalet ile, sadakat ile ve doğruluk ile yerine getirmeyi gerçekleştirir. Şeriatın (İslam dininin) eksiksiz olması; Hayatın her yönünü her yönden en üst seviyeye yükseltir.
Bazı Müslümanlarda bulunan bazı eksiklikler şeriattan dinden değildir. Belki onlar uygulamadaki kasıtlı ve kasıtsız cahilliktendir. Şeriat Garra (İslam dini) asla acze düşmez. Çözümü zor işlerde ve ümmete inen problemlerde şeri hükümler koymaktan acze düşmez. Çünkü hüküm kaynakları sabittirler. Değişmezler. İstek ve arzular buraya girmez.
Dini hükümler Allah’ın kitabından alınır. Eğer hüküm Allah’ın Kitabında bulunmuyorsa hüküm Resulullahs.a.s. sünnetinden alınır. Hüküm Resulullah’ın sünnetinde bulunmuyorsa o zaman icmadan alınır. İcma; Müctehit alimlerin görüş birliğinde oldukları hükümlerdir.
Kast edilen ise: Muhakkak İslam dini tamamen dine ait ve dünyaya ait insanların menfa atlarının garantiye alır. Çünkü İslam Dini Allah’ın kelami üzerine ve Resulullah’ın kelami üzerine bina edilmiştir. Kim islam dinine sarılırsa kurtulur. Kim onu arkasına alırsa helak olur. Onu Nuh a.s un gemisine benzetirler.
قال صلى الله عليه وسلم: "إِنَّ اللهَ يَرْفَعُ بِهَذَا الْكِتَابِ أَقْوَامًا، وَيَضَعُ بِهِ آخَرِينَ"،
Resulullah s.a.s. şöyle buyurdu:
‘’Muhakkak Allah bu Kur’an ile toplumları yükseltir. Diğerlerini de alçaltır.’’
Allah cc dünya saadetinin mutluluğunun ve ahiretin nimetlerinin Allah’ın kelamına iman eden ve onun dini ile amel edenler için olduğuna hüküm verdi. Aynı şekilde dünyada azabın ve azgınlığın, cehenneme gitmenin, Allah’ın kelamını yalanlayana ve onun ile amel etmeyi terk edene ait olduğu görüşünü bildirip hüküm koydu.
Allah Teala şöyle buyurdu:
اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذٖينَ يُجَادِلُونَ فٖى اٰيَاتِ اللّٰهِ اَنّٰى يُصْرَفُونَ
Mumin suresi 40.69 Allah’ın âyetleri hakkında tartışanları görmedin mi? Nasıl da döndürülüyorlar?
اَلَّذٖينَ كَذَّبُوا بِالْكِتَابِ وَبِمَا اَرْسَلْنَا بِهٖ رُسُلَنَا فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
Mumin suresi 40.70 Onlar, kitabı (Kur’an’ı) ve elçilerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlardır. Onlar bilecekler.
اِذِ الْاَغْلَالُ فٖى اَعْنَاقِهِمْ وَالسَّلَاسِلُ يُسْحَبُونَ
فِى الْحَمٖيمِ ثُمَّ فِى النَّارِ يُسْجَرُونَ
Mumin suresi 40.71-72 O zaman onlar, boyunlarında demir halkalar ve zincirler olduğu hâlde kaynar suda sürüklenecekler, sonra da ateşte yakılacaklardır.
Allah cc geçmiş ümmetleri helak etmedi. Ancak onları Allah’ın ayetlerini yalanlamaları sebebi ile helak eyledi.
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَتِلْكَ عَادٌ جَحَدُوا بِاٰيَاتِ رَبِّهِمْ وَعَصَوْا رُسُلَهُ وَاتَّبَعُوا اَمْرَ كُلِّ جَبَّارٍ عَنٖيدٍ
Hud suresi 11.59 İşte Âd kavmi! Rablerinin âyetlerini inkâr ettiler. O’nun peygamberlerine karşı geldiler ve inatçı her zorbanın emrine uydular!
وَاُتْبِعُوا فٖى هٰذِهِ الدُّنْيَا لَعْنَةً وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِ اَلَا اِنَّ عَادًا كَفَرُوا رَبَّهُمْ اَلَا بُعْدًا لِعَادٍ قَوْمِ هُودٍ
Hud suresi 11.60 Onlar, hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde lânete uğratıldılar. Biliniz ki Âd kavmi, Rablerini inkâr etti. (Yine) biliniz ki Hûd’un kavmi Âd, Allah’ın rahmetinden uzaklaştı.
Helak olanların diğerleri de ayetleri yalanlamada onlar gibidirler.
Ey insanlar! Hidayete erenlerin kurtulanların yolu size beyan edilmiştir. Sizlere helak olanların sapıtanların yolları da beyan edildi. Ey Allah’ın kulları hidayete erenlerden ve kurtulanlardan olunuz. Helak olanlardan olmayınız.
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَاَنَّ هٰذَا صِرَاطٖى مُسْتَقٖيمًا فَاتَّبِعُوهُ وَلَا تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَنْ سَبٖيلِهٖ ذٰلِكُمْ وَصّٰیكُمْ بِهٖ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Enam suresi 6.153 - İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O'nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah sakınasınız diye emretti.
Allah cc beni ve sizleri Yüce Kur’anda mübarek eylesin. Beni ve sizleri kur’anda bulunan ayetlerle hikmeti zikir ile faydalandırsın. Peygamberlerin Efendisi Muhammet’in doğru yolu ve hadisleri ile faydalandırsın. İşittiklerinizi söylüyorum. Allahtan bağışlanmamı istiyorum. O çok bağışlayandır. Çok merhamet edendir.
İkinci Hutbe
Dünya-Ahiret Saadetine
Ulaşmanın Sebepleri
Hamt Allaha aittir. Hamt celal ve ikram sahibi Allaha aittir. Görülmeyen mülk sahibi Allaha aittir. Kendisine danışılamayan izzet sahibi Allaha aittir. Verdiği nimetlerinden dolayı hamt Rabbimize aittir.
Allahtan başka ilah olmadığına, tek olduğuna, ortağı olmadığına, El-Melik olduğuna
Hamt Allaha aittir. Hamt celal ve ikram sahibi Allaha aittir. Görülmeyen mülk sahibi Allaha aittir. Kendisine danışılamayan izzet sahibi Allaha aittir. Verdiği nimetlerinden dolayı hamt Rabbimize aittir.
Allahtan başka ilah olmadığına, tek olduğuna, ortağı olmadığına, El-Melik olduğuna, El-Kuddüs olduğuna ve Es-Selam olduğuna şahitlik ederim. Muhakkak Nebimiz Efendimiz Muhammet’in Allah’ın Kulu, Resulü ve insanoğlunun hayırlısı olduğuna şahitlik ederim.
Ey Allah’ım! Kulun Resulün Muhammet’e, Hane Halkına ve cömert arkadaşlarına salat selam ve mübarek eyle.
Hamt ve salat selamdan sonra: Allah’ın kulları Allahtan gereği gibi sakının. Hayırlı işler yapmakta ancak muttaki olanlar kurtuluşa kavuşur.
Ey Müslümanlar:
Allah Teala şöyle buyurdu:
قُلْ هٰذِهٖ سَبٖيلٖى اَدْعُوا اِلَى اللّٰهِ عَلٰى بَصٖيرَةٍ اَنَا وَمَنِ اتَّبَعَنٖى وَسُبْحَانَ اللّٰهِ وَمَا اَنَا مِنَ الْمُشْرِكٖينَ
Yusuf suresi 12.108 De ki: “İşte bu benim yolumdur. Ben ve bana uyanlar bilerek Allah’a çağırırız. Allah’ın şanı yücedir. Ben, Allah’a ortak koşanlardan değilim.”
وفي الحديث: "كلّكم يدخل الجنة إلا من أبى، قالوا: ومن يأبى قال: من أطاعني دخل الجنة، ومن عصاني فقد أبى"،
Hadisi şerifte Peygamberimiz şöyle buyurur: ‘’Hepiniz cennete girersiniz. Ancak kabul etmeyen cennete giremez.’’
Sahabe sordu: Kabul etmeyen ne demektir?
Peygamberimiz buyurdu: ’’Kim bana itaat ederse cennete girer. Kim bana asi olursa kabul etmemiş olur.’’
Rabbinize karşı amellerinizi davranışlarınızı sözlerinizi halisane samimi olarak yapın. Çünkü Allah cc gönüllerde olanları biliyor. Muhakkak Allah cc ancak halis samimi olanları kabul eder. Duayı çokça yapın. Dua ile kimse helak olmadı.
Ey Allah’ın kulları.
اِنَّ اللّٰهَ وَمَلٰئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِىِّ يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلٖيمًا
Ahzap suresi 33.56 Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber'e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.
وقد قال صلى الله عليه وسلم: "مَنْ صلَّى عليَّ صلاةً واحدةً صلَّى اللهُ عليه بها عَشْرًا"
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kim bana bir defa salâtü selâm getirirse, bu sebeple Allah Teâlâ da ona on misli merhamet eder.”
Öyle ise öncekilerin ve sonrakilerin efendisi üzerine ve peygamberlerin imamı üzerine salat ve selam eyleyin.
اللهم صلِّ على محمدٍ وعلى آلِ محمدٍ، كما صليتَ على آلِ إبراهيمَ، وبارِكْ على محمدٍ وعلى آلِ محمدٍ، كما باركتَ على آل إبراهيمَ، إنكَ حميدٌ مجيدٌ، وسلَّم تسليمًا كثيرًا،
Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine, İbrahim ve onun ailesi üzerine salât ettiğin gibi salât et! Şüphe yok ki, sen çokça hamdedilen ve şanı yüce olansın. Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine, İbrahim ve ailesine bereket ihsan ettiğin gibi bereket ihsan eyle! Şüphesiz ki, sen çokça hamdedilen ve şanı yüce olansın.”
اللهم وارضَ اللهمَّ عن الخلفاء الراشدينَ، الأئمة المهديينَ؛ أبي بكر، وعمر، وعثمان، وعليّ، وعن سائر الصحابة أجمعينَ، ومَنْ تَبِعَهم بإحسانٍ إلى يوم الدينِ، وعنَّا معهم برحمتكَ يا أرحمَ الراحمينَ.
Ey Allah’ım! Doğru yola ileten imamlardan Hülefa-i Raşidin’den razı ol. Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali ve diğer sahabelerin hepsinden razı ol. İyilikle kıyamet gününe kadar bizden onlara tabi olanlardan da rahmetinle razı ol. Ey merhametli olanların en merhametlisi olan Allah’ım.
اللهم وصلِّ وسلِّم عليهم وعلى التابعين ومَنْ تبعهم بإحسان إلى يوم الدين، اللهم وارضَ عنَّا معَهم، اللهم وارضَ عن الصحابة وارض عن التابعين، ومَنْ تَبِعَهم بإحسانٍ إلى يوم الدين، يا ربَّ العالمينَ، اللهم وارضَ عنَّا معهم بِمَنِّكَ وكرمِكَ ورحمتِكَ، يا أرحم الراحمين،
Ey Allah’ım! Sahabeye ve onlara tabi olan tabiine iyilikle kıyamete kadar onlara tabi olanlara salat ve selam eyle. Ey Allah’ım! Onlarla beraber bizden de razı ol. Ey Allah’ım! Sahabeden razı ol. Tabiinden razı ol. İyilikle kıyamet gününe kadar onlara tabi olanlardan da razı ol. Ey Alemlerin Rabbi olan Allah’ım. Ey Allah’ım! Onlarla beraber bizden de iyiliğin, keremin ve rahmetinle razı ol. Ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allah’ım.
اللهم أَعِزَّ الإسلامَ والمسلمينَ، ، إلى يوم الدين، برحمتك يا أرحم الراحمين، إنَّكَ على كل شيء قديرٌ، اللهم أبطل خطط أعداء الإسلام التي يكيدون بها للإسلام، يا ربَّ العالمينَ، اللهم أبطل خططهم، اللهم أبطل مكرهم الذي يمكرون به لكيد الإسلام يا ربَّ العالمينَ، إنَّكَ على كل شيء قديرٌ،
Ey Allah’ım! Rahmetinle kıyamet gününe kadar İslami ve Müslümanları aziz eyle. Ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allah’ım. Sen her şeye kadirsin. Ey Allah’ım! İslam’a hile ettikleri İslam’ın düşmanlarının entrika ve dolaplarını iptal edip bozguna uğrat. Ey alemlerin Rabbi olan Allah’ım. Allah’ım onların entrika ve dolaplarını iptal eyle. Allah’ım onların İslam’a hile yapmak için yaptıkları entrika ve dolaplarını iptal eyle. Ey alemlerin Rabbi. Sen her şeye gücü yetensin.
اللهم أذل البدع، التي تضاد دينك، الذي ارتضيته لنفسك، وارتضيته لنبيك محمد -صلى الله عليه وسلم-، وارتضيتَه للمسلمين، يا ربَّ العالمينَ،
Ey Allah’ım! Kendi nefsine ve Nebin Muhammet’e s.a.s. ve Müslümanlara razı kıldığın senin dinine zıt olarak yenilik çıkaranları bidat çıkaranları zelil eyle. Ey alemlerin Rabbi.
اللهم فرق جمع البدع إلى يوم الدين يا ربَّ العالمينَ، اللهم اجعلنا من المتمسكين بسنة نبيك محمد -صلى الله عليه وسلم-، وبدينه الذي ارتضيته لنفسك يا ربَّ العالمينَ، حتى نلقاك وأنت راض عَنَّا يا ذا الجلال والإكرام.
Ey Allah’ım! Kıyamet gününe kadar bidat çıkaranların birliğini ayır. Ey alemlerin Rabbi. Ey Allah’ım! Bizleri Kendi nefsine razı olduğun dinine ve Nebin Muhammet’in s.a.s. sünnetine sarılıp sünneti yerine getirenlerden eyle. Ey alemlerin Rabbi. Öyle ki sen bizden razı olarak sana kavuşalım. Ey Celal ve İkram sahibi Allah’ım.
اللهم إنَّا نسألكَ فِعْلَ الخيراتِ وتَرْكَ المنكَراتِ، اللهم استعملنا في طاعاتك، وجنبنا معاصيك يا ربَّ العالمينَ،
Ey Allah’ım! Bizler senden hayırlı olanların yapılmasını ve iğrenç olanların terk edilmesini istiyoruz. Ey Allah’ım! Senin itaatinde amel eyledik. Sana ası olmaktan kaçındık. Ey alemlerin Rabbi.
اللهم فرج أمر كل مؤمن ومؤمنة، اللهم فرج كربات المسلمين، اللهم فَرِّجْ همَّ المهمومينَ من المسلمين، اللهم اقضِ الدَّيْنَ عن المدينين من المسلمين يا ربَّ العالمينَ،
Ey Allah’ım! bütün mümin erkeklerin ve mümine hanımların işlerini geniş eyle. Ey Allah’ım! Müslümanların sıkıntılarını genişlet. Ey Allah’ım! Müslümanlardan endişeli olanların endişelerini genişlet. Ey Allah’ım! Müslümanlardan borçlu olan borçlarını sen öde. Ey alemlerin Rabbi.
اللهم اشف مرضانا ومرضى المسلمين، برحمتك يا أرحم الراحمين.
Ey Allah’ım! Bizim hastalarımızı ve Müslümanların hastalarına şifa ver. Ey merhametli olanın en merhametlisi olan Allah.
اللهم انصر دينك وكتابك وسُنَّة نبيِّكَ يا قوي يا عزيز يا حكيم، إنَّكَ على كل شيء قديرٌ،
Ey Allah’ım! Dinine, kitabına, Nebinin sünnetine yardım eyle. Ey kuvvetli olan, ey aziz olan, ey hikmet sahibi olan Allah. Muhakkak sen her şeye gücü yetensin.
اللهم اغفر لموتانا وموتى المسلمين، يا ربَّ العالمينَ، برحمتك يا أرحم الراحمين،
Ey Allah’ım! Ölülerimizi ve Müslümanların ölülerini af eyle. Ey alemlerin Rabbi rahmetinle merhamet edenlerin merhamet edeni Allah’ım.
اللهم أعذنا وأَعِذْ ذرياتِنا من إبليس وذريته وشياطينه وأوليائه يا ربَّ العالمينَ، إنَّكَ على كل شيء قديرٌ.
Ey Allah’ım! Bizleri koru. İblisten ve iblisin zürriyetinden, onun şeytanlarından, onun dostlarından zürriyetimizi koru. Ey alemlerin Rabbi. Muhakkak sen her şeye kadirsin.
اللهم أعذنا من شرور أنفسنا، ومن سيئات أعمالنا، اللهم أغثنا يا أرحم الراحمين، اللهم إنا خلق من خلقك، ولا غنى بنا عن رحمتك، ربنا لا تؤاخذنا بما فعل السفهاء منا يا ربَّ العالمينَ.
Ey Allah’ım! Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüklerinden bizleri koru. Ey Allah’ım! bizlere yardım eyle. Ey merhamet edenlerin en merhametlisi olan Allah’ım. Ey Allah’ım! Bizler senin mahlukatının evlatlarıyız. Senin rahmetinden başka zenginlik tanımıyoruz. Ey Rabbimiz. Bizim içimizden olan akılsızlarımızın yaptıklarından bizi hesaba çekme. Ey alemlerin Rabbi.
Ey Allah’ım! Bizden kabul eyle. Muhakkak sen işitensin. Bilensin.
وَمِنْهُمْ مَنْ يَقُولُ رَبَّنَا اٰتِنَا فِى الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِى الْاٰخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Bakara suresi 2.201 Onlardan, "Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru" diyenler de vardır.
اللهم ثبِّت قلوبَنا على طاعتك يا ربَّ العالمينَ، اللهم أرنا الحق حقًّا وارزقنا اتباعه، وأرنا الباطل باطلًا وارزقنا اجتنابه، ولا تجعله ملتبِسًا علينا، اغفر لنا ما قدَّمنا وما أخَّرنا، يا أرحم الراحمين، نسألك الجنة وما قرَّب إليها من قول وعمل، ونعوذ بك من النار وما قرَّب إليها من قول وعمل.
Allah'ım, kalplerimizi itaatte sabit kıl. Ey alemlerin Rabbi! Bize hakkı hak olarak göster ve bize batılı batıl olarak göster ve ondan sakınmayı bize nasip et. Öne koyduklarımızdan ve geciktirdiklerimizden dolayı bizi bağışla. Ey merhametlilerin en merhametlisi. Senden cenneti ve bizi ona yaklaştıran söz ve amelleri isteriz. Ateşten ve cehennemden sana sığınırız. Cehennemi kendisine yaklaştıran söz ve fiillerden sana sığınırız.
Allah’ın kulları:
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اذْكُرُوا اللّٰهَ ذِكْرًا كَثٖيرًا
Ahzap suresi 33.41 Ey iman edenler! Allah'ı çokça zikredin.
وَسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَاَصٖيلًا
Ahzap suresi 33.42 O'nu sabah akşam tespih edin.
اِنَّ اللّٰهَ يَاْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالْاِحْسَانِ وَاٖيتَاٸِ ذِى الْقُرْبٰى وَيَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ وَالْبَغْیِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
Nahil suresi 16.90 Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.
اذكروا الله العظيم الجليل يذكركم، واشكروه على نعمه يزدكم، ولذكر الله أكبر، والله يعلم ما تصنعون. شارك وانشر
Büyük olan celil olan Allah’ı zikredin. O da sizi zikretsin. Verdiği nimetlerinden dolayı ona şükredin size daha fazlasını versin. Allah’ı zikretmek en büyük olandır. Allah cc yaptıklarınızı biliyor.
Tarih: 12 Aralık 2024
Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI
Emekli Müftü, İcazetli
https://khutabaa.com dan alıntıdır.
Not: Hutbe Ali Abdurrahman El-Huzeyfi Mescidi Nebi İmamı tarafından 02.06.2023 tarihinde okunmuştur.