İbrahim Sırmalı

Tarih: 06.03.2025 13:27

Hayırlarda Yarışın

Facebook Twitter Linked-in

Hamt Allah'a mahsustur. Yine hamt Allah'a mahsustur ki O yarattığını yarattı. Yarattığını mükemmel kıldı. Yarattığı her şeyi mükemmel kıldı. Koyduğu ilahi tabiat kanunlarını koydu. Her şey O'nun kudretine boyun eğdi. Şanı yücedir. Hamt O'na mahsustur. Ümit O'nun rahmetindedir, Lütuf O'nun bağışlamasındadır.

Şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. Tektir. Ortağı yoktur. Allah yücedir ve şanında yücedir. Yaratılışında tektir. Bu yüzden verir ve tutar. Alçaltır ve yükseltir. 

Şahitlik ederim ki Muhammed Allah'ın kulu ve elçisidir. O'nun seçilmişidir. Ve yakın dostudur. Uyulacak en güzel örnektir. Ve uyulacak en mükemmel kişidir. Allah'ın salatı ve selamı Hz. Muhammed’e sav, ailesine ve ashabına, erdemli, takvalı ve Allah korkusu olanlara ve kıyamete kadar onlara iyilikle uyanlara olsun. 

Öyleyse: Allah'tan korkun ve iyilik yapanlardan olun. Çünkü iyilik yapanlar, Yüce ve Büyük olan Allah'ın beraberinde olanlarla birlikte, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الَّذٖينَ اتَّقَوْا وَالَّذٖينَ هُمْ مُحْسِنُونَ          

Nahil suresi 16.128 Şüphesiz Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanlar ve iyilik yapanlarla beraberdir. 

Onlar, âlemlerin Rabbinin rahmetine en yakın olanlardır:

 Allah Teala şöyle buyurdu:

وَلَا تُفْسِدُوا فِى الْاَرْضِ بَعْدَ اِصْلَاحِهَا وَادْعُوهُ خَوْفًا وَطَمَعًا اِنَّ رَحْمَتَ اللّٰهِ قَرٖيبٌ مِنَ الْمُحْسِنٖينَ

Araf suresi 7.56 Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah'a (azabından) korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin. Şüphesiz, Allah'ın rahmeti iyilik edenlere çok yakındır.

Ve onlara daha fazlası vaat ediliyor: Allah Teala şöyle buyurdu:

وَاِذْ قُلْنَا ادْخُلُوا هٰذِهِ الْقَرْيَةَ فَكُلُوا مِنْهَا حَيْثُ شِئْتُمْ رَغَدًا وَادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا وَقُولُوا حِطَّةٌ نَغْفِرْ لَكُمْ خَطَايَاكُمْ وَسَنَزٖيدُ الْمُحْسِنٖينَ

Bakara suresi 2.58 Hani, "Şu memlekete girin. Orada dilediğiniz gibi, bol bol yiyin. Kapısından eğilerek tevazu ile girin ve "hıtta!" (Ya Rabbi, bizi affet) deyin ki, biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere ise daha da fazlasını vereceğiz" demiştik.

Onların mükafatları muhafaza altına alınmıştır. 

Allah Teala şöyle buyurur:

مَا كَانَ لِاَهْلِ الْمَدٖينَةِ وَمَنْ حَوْلَهُمْ مِنَ الْاَعْرَابِ اَنْ يَتَخَلَّفُوا عَنْ رَسُولِ اللّٰهِ وَلَا يَرْغَبُوا بِاَنْفُسِهِمْ عَنْ نَفْسِهٖ ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ لَا يُصٖيبُهُمْ ظَمَاٌ وَلَا نَصَبٌ وَلَا مَخْمَصَةٌ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ وَلَا يَطَؤُنَ مَوْطِئًا يَغٖيظُ الْكُفَّارَ وَلَا يَنَالُونَ مِنْ عَدُوٍّ نَيْلًا اِلَّا كُتِبَ لَهُمْ بِهٖ عَمَلٌ صَالِحٌ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُضٖيعُ اَجْرَ الْمُحْسِنٖينَ

Tevbe suresi 9.120 Medine halkı ve onların çevresinde bulunan bedevîlere, Allah'ın Resûlünden geri kalmak, kendi canlarını onun canından üstün tutmak yaraşmaz. Çünkü onların, Allah yolunda çektikleri susuzluk, yorgunluk, açlık, kâfirleri öfkelendirmek üzere bir yere adım atmaları ve düşmana karşı herhangi bir başarı kazanmaları gibi hiçbir olay yoktur ki karşılığında kendilerine iyi bir amel(in sevabı) yazılmış olmasın. Şüphesiz Allah, iyilik yapanların mükâfatını elbette zayi etmez. 

Hala müjdelenmeye devam ediyorlar. 

Allah Teala şöyle buyurdu:

لَنْ يَنَالَ اللّٰهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلٰكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوٰى مِنْكُمْ كَذٰلِكَ سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰیكُمْ وَبَشِّرِ الْمُحْسِنٖينَ

Hac suresi 22.37 Onların etleri ve kanları asla Allah'a ulaşmaz. Fakat O'na sizin takvanız (Allah'a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı büyük tanıyasınız. İyilik edenleri müjdele.

Onların en büyük mükafatı Allah’ı görmektir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

لِلَّذٖينَ اَحْسَنُوا الْحُسْنٰى وَزِيَادَةٌ وَلَا يَرْهَقُ وُجُوهَهُمْ قَتَرٌ وَلَا ذِلَّةٌ اُولٰئِكَ اَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمْ فٖيهَا خَالِدُونَ

Yunus suresi 10.26 Güzel iş yapanlara (karşılık olarak) daha güzeli ve bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de bir zillet. İşte onlar cennetliklerdir ve orada ebedî kalacaklardır.

       Değerli inananlar, bugün, Allah'ın izniyle ve O'nun yardımıyla, çok sayıda ayetin peygamberlik eylemleri ve talimatlarıyla işaret edilen derin bir Kur'anî anlam ve kesin bir peygamberlik yaklaşımının önünde duruyoruz. Müminin bunları dikkatlice tefekkür etmesi, iyi anlaması ve sonra bunları kendi yaklaşımı ve yolu haline getirmesi uygundur. Çünkü Allah'a yemin ederim ki, bunlar kurtuluş ve mutluluğa giden yoldur. Ve bu dünyada ve ahirette başarıya giden yoldur.

O halde dinleyin ve dikkat edin; Yüce Allah şöyle buyuruyor:

وَلِكُلٍّ وِجْهَةٌ هُوَ مُوَلّٖيهَا فَاسْتَبِقُوا الْخَيْرَاتِ اَيْنَ مَا تَكُونُوا يَاْتِ بِكُمُ اللّٰهُ جَمٖيعًا اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدٖيرٌ

Bakara suresi 2.148 Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Haydi, hep hayırlara koşun, yarışın! Nerede olsanız Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz, Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter.

       Allah Tebareke ve Teala şöyle buyurdu:

وَاَنْزَلْنَا اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا اَنْزَلَ اللّٰهُ وَلَا تَتَّبِعْ اَهْوَاءَهُمْ عَمَّا جَاءَكَ مِنَ الْحَقِّ لِكُلٍّ جَعَلْنَا مِنْكُمْ شِرْعَةً وَمِنْهَاجًا وَلَوْ شَاءَ اللّٰهُ لَجَعَلَكُمْ اُمَّةً وَاحِدَةً وَلٰكِنْ لِيَبْلُوَكُمْ فٖى مَا اٰتٰیكُمْ فَاسْتَبِقُوا الْخَيْرَاتِ اِلَى اللّٰهِ مَرْجِعُكُمْ جَمٖيعًا فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ فٖيهِ تَخْتَلِفُونَ

Maide suresi 5.48 (Ey Muhammed!) Sana da o Kitab'ı (Kur'an'ı) hak, önündeki kitapları doğrulayıcı, onları gözetici olarak indirdik. Artık, Allah'ın indirdiği ile aralarında hükmet ve sana gelen haktan ayrılıp da onların arzularına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol koyduk. Eğer Allah dileseydi, elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı. Öyle ise iyiliklerde yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O zaman anlaşmazlığa düşmüş olduğunuz şeyleri size bildirecektir. 

       Noksan sıfatlardan uzak ve kendisine hamt edilen Allah cc şöyle buyurdu:

اِنَّ الَّذٖينَ هُمْ مِنْ خَشْيَةِ رَبِّهِمْ مُشْفِقُونَ

Muminun suresi 23.57 Rablerinin azametinden korkup titreyenler,

وَالَّذٖينَ هُمْ بِاٰيَاتِ رَبِّهِمْ يُؤْمِنُونَ

Muminun suresi 23.58 Rablerinin âyetlerine inananlar, 

وَالَّذٖينَ هُمْ بِرَبِّهِمْ لَا يُشْرِكُونَ

Muminun suresi 23.59 Rablerine ortak koşmayanlar, 

وَالَّذٖينَ يُؤْتُونَ مَا اٰتَوْا وَقُلُوبُهُمْ وَجِلَةٌ اَنَّهُمْ اِلٰى رَبِّهِمْ رَاجِعُونَ

Muminun suresi 23.60 Rabblerine dönecekleri için verdiklerini kalpleri ürpererek verenler,

اُولٰئِكَ يُسَارِعُونَ فِى الْخَيْرَاتِ وَهُمْ لَهَا سَابِقُونَ

Muminun suresi 23.61 İşte bunlar hayır işlerine koşuşurlar ve o uğurda öne geçerler.

وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِقُ بِالْحَقِّ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ

Muminun suresi 23.62 Biz hiçbir kimseye gücünün yettiğinden fazla yük yüklemeyiz. Katımızda hakkı söyleyen bir kitab vardır. Onlar zulme, haksızlığa uğratılmazlar.

بَلْ قُلُوبُهُمْ فٖى َمْرَةٍ مِنْ هٰذَا وَلَهُمْ اَعْمَالٌ مِنْ دُونِ ذٰلِكَ هُمْ لَهَا عَامِلُونَ

Muminun suresi 23.63 Ancak kâfirlerin kalbleri bu Kur’an’a karşı bir gaflet içindedir. Onların bundan başka yapageldikleri birtakım (kötü) işleri de vardır.

حَتّٰى اِذَا اَخَذْنَا مُتْرَفٖيهِمْ بِالْعَذَابِ اِذَا هُمْ يَجْپَرُون

Muminun suresi 23.64 Nihayet refah ve bolluk içinde olanlarını azapla kıskıvrak yakaladığımız zaman, bakmışsın ki feryat edip duruyorlar.

لَا تَجْپَرُوا الْيَوْمَ اِنَّكُمْ مِنَّا لَا تُنْصَرُون

Muminun suresi 23.65 Boşuna feryat edip durmayın bugün. Zira bizden yardım görmeyeceksiniz.

قَدْ كَانَتْ اٰيَاتٖى تُتْلٰى عَلَيْكُمْ فَكُنْتُمْ عَلٰى اَعْقَابِكُمْ تَنْكِصُونَ   --.  مُسْتَكْبِرٖينَ بِهٖ سَامِرًا تَهْجُرُونَ

Muminun suresi 23.66-67 Çünkü âyetlerim size okunurdu da siz buna karşı büyüklük taslayarak arkanızı döner, geceleyin toplanıp hezeyanlar savururdunuz. 

اَفَلَمْ يَدَّبَّرُوا الْقَوْلَ اَمْ جَاءَهُمْ مَا لَمْ يَاْتِ اٰبَاءَهُمُ الْاَوَّلٖينَ

Muminun suresi 23.68 Onlar bu sözü (Kur’an’ı) hiç düşünmediler mi? Yoksa kendilerine, önceki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?

اَمْ لَمْ يَعْرِفُوا رَسُولَهُمْ فَهُمْ لَهُ مُنْكِرُونَ

Muminun suresi 23.69 Ya da onlar henüz kendi peygamberlerini tanımadılar da o yüzden mi onu inkâr ediyorlar?

اَمْ يَقُولُونَ بِهٖ جِنَّةٌ بَلْ جَاءَهُمْ بِالْحَقِّ وَاَكْثَرُهُمْ لِلْحَقِّ كَارِهُونَ

Muminun suresi 23.70 Yoksa “O cinnet getirmiş” mi diyorlar? Hayır o, onlara hakkı getirdi. Hâlbuki onların pek çoğu haktan hoşlanmamaktadırlar. 

وَلَوِ اتَّبَعَ الْحَقُّ اَهْوَاءَهُمْ لَفَسَدَتِ السَّمٰوَاتُ وَالْاَرْضُ وَمَنْ فٖيهِنَّ بَلْ اَتَيْنَاهُمْ بِذِكْرِهِمْ فَهُمْ عَنْ ذِكْرِهِمْ مُعْرِضُونَ

Muminun suresi 23.71 Eğer hak onların arzularına uysaydı, gökler ile yer ve onlarda bulunanlar elbette bozulur giderdi. Hayır, biz onlara  şereflerini (Kur’an’ı) getirdik. Onlar ise bu şereflerinden yüz çeviriyorlar. 

اَمْ تَسْپَلُهُمْ خَرْجًا فَخَرَاجُ رَبِّكَ خَيْرٌ وَهُوَ خَيْرُ الرَّازِقٖينَ

Muminun suresi 23.72 Ey Muhammed! Yoksa sen onlardan bir vergi mi istiyorsun (da inanmıyorlar)? Rabbinin vergisi daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır. 

وَاِنَّكَ لَتَدْعُوهُمْ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ

Muminun suresi 23.73 Şüphesiz sen onları doğru bir yola çağırıyorsun. 

وَاِنَّ الَّذٖينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ عَنِ الصِّرَاطِ لَنَاكِبُونَ

Muminun suresi 23.74 Fakat ahirete inanmayanlar, ısrarla bu yoldan çıkmaktadırlar. 

وَلَوْ رَحِمْنَاهُمْ وَكَشَفْنَا مَا بِهِمْ مِنْ ضُرٍّ لَلَجُّوا فٖى طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ

Muminun suresi 23.75 Biz onlara merhamet edip başlarına gelen zararı giderseydik, yine de azgınlıkları içinde bocalayıp kalırlardı.

       Allah Tebareke ve Teala şöyle buyurdu:

لَيْسُوا سَوَاءً مِنْ اَهْلِ الْكِتَابِ اُمَّةٌ قَائِمَةٌ يَتْلُونَ اٰيَاتِ اللّٰهِ اٰنَاءَ الَّيْلِ وَهُمْ يَسْجُدُونَ

Al-i İmran suresi 3.113 Onların (Kitap ehlinin) hepsi bir değildir. Kitap ehli içinde, gece saatlerinde ayakta duran, secdeye kapanarak Allah'ın âyetlerini okuyan bir topluluk da vardır. 

يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَيَاْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُسَارِعُونَ فِى الْخَيْرَاتِ وَاُولٰئِكَ مِنَ الصَّالِحٖينَ

Al-i İmran suresi 3.114 Onlar, Allah'a ve ahiret gününe inanırlar. İyiliği emrederler. Kötülükten men ederler, hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar salihlerdendir. 

وَمَا يَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ فَلَنْ يُكْفَرُوهُ وَاللّٰهُ عَلٖيمٌ بِالْمُتَّقٖينَ

Al-i İmran suresi 3.115 Onlar ne hayır işlerlerse karşılıksız bırakılmayacaklardır. Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları bilir

Allah cc Subhanehu ve Teala şöyle buyurdu:

وَسَارِعُوا اِلٰى مَغْفِرَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمٰوَاتُ وَالْاَرْضُ اُعِدَّتْ لِلْمُتَّقٖينَ

Al-i İmran suresi 3.133 Rabbinizin bağışına, genişliği göklerle yer arası kadar olan ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun. 

       Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyurdu:

سَابِقُوا اِلٰى مَغْفِرَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا كَعَرْضِ السَّمَاءِ وَالْاَرْضِ اُعِدَّتْ لِلَّذٖينَ اٰمَنُوا بِاللّٰهِ وَرُسُلِهٖ ذٰلِكَ فَضْلُ اللّٰهِ يُؤْتٖيهِ مَنْ يَشَاءُ وَاللّٰهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظٖيمِ

Hadid suresi 57.21 Rabbinizden bir bağışlanmaya ve eni, gökle yerin genişliği kadar olan, Allah’a ve Resûlüne inananlar için hazırlanan cennete yarışırcasına koşun. İşte bu, Allah’ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, büyük lütuf sahibidir. 

       Celil ve Yüce olan Allah şöyle buyurdu:

وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَ    ..اُولٰئِكَ الْمُقَرَّبُونَ

Vakıa suresi 56.10-11 (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir.

فٖى جَنَّاتِ النَّعٖيمِ

Vakıa suresi 56.12 Onlar, Naîm cennetlerindedirler. 

Allah cc dostlarım. Kur’an-i Kerimin şu ifadelerini düşünelim. Bu ifadeler iyilik yapmakta;

"Birbirinizle yarışın", "Acele edin", "İyiliklerde yarışın" 

"İyilik yapmakta acele ederler ve onları ilk yapanlar da kendileridir."

تأملتم أحبتي في الله: ﴿ سَابِقُوا ﴾، ﴿ سَارِعُوا ﴾، ﴿ فَاسْتَبِقُوا الْخَيْرَاتِ ﴾، ﴿ يُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ وَهُمْ لَهَا سَابِقُونَ ﴾، 

Sahih hadiste Resulüllah sav şöyle buyurdu:

وفي الحديث الصحيح: "بادروا بالأعمال فتنًا كقطع الليل المظلم"، وفي لفظ آخر: "بادِرُوا بِالأَعْمَالِ سَبْعًا، هَلْ تَنْتَظِرُونَ إلاَّ فَقرًا مُنسيًا، أَوْ غِنىً مُطغِيًا، أَوْ مَرَضًا مُفسِدًا، أَوْ هَرَمًا مُفْندًا، أَوْ مَوتًا مُجْهزًا، أَوْ الدَّجَّالَ فَشَرُّ غَائِبٍ يُنْتَظَرُ، أَوْ السَّاعَةَ فالسَّاعَةُ أدهَى وَأَمَرُّ"، 

 “Karanlık gecenin parçaları gibi fitneler gelmeden önce iyi işler yapmaya koşun.” Başka bir ifadeyle: “Yedi şey gelmeden önce iyi işler yapmaya koşun. Sizi unutturan fakirlikten. Kibirlendiren zenginlikten. Bozan ifsat eden hastalıktan. Sizi mahveden ihtiyarlıktan. Yaklaşan ölümden. Beklenen en kötü şey olan Deccal’den. Ya da kıyametten başka bir şey mi bekliyorsunuz. Zira o saat daha korkunçtur. Ve daha acıdır.”

Başka bir hadiste Peygamberimiz şöyle buyurdu:

وفي الحديث الآخر: «اغتَنِم خَمسًا قبلَ خَمسٍ: شَبابَك قبلَ هَرَمِك، وصِحَّتَك قبلَ سَقَمِك، وغِناكَ قبلَ فَقرِك، وفَراغَكَ قبلَ شُغلِك، وحياتَك قبلَ مَوتِك»،

“Beş şey gelmeden önce beş şeyi ganîmet bil: İhtiyarlığından önce gençliğini, hastalanmadan önce sıhhatini, fakirliğinden önce zenginliğini, meşgul zamanlarından önce boş vakitlerini ve ölümünden önce hayatını ganimet zenginlik bil. Onları iyi değerlendir.

"Âhiret amel(ler)i dışında (kalan) her işte teenni (elden bırakılmamalıdır.)" İzah: Teenni: Yavaş ve yumuşak hareket etmek demektir. 

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

 ويقولُ صلى الله عليه وسلم: "التؤدةُ في كلِّ شيءٍ إلا في عمل الآخرة"؛ قالَ اللهُ تعالى على لسان موسى عليه السلام: ﴿ وَعَجِلْتُ إِلَيْكَ رَبِّ لِتَرْضَى ﴾ [طه: 84]، 

 “Her şeyde dikkatli olmak, ancak ahiret işlerinde dikkatli olmak hariç.” Yüce Allah, Hz. Musa (a.s.)'ın diliyle şöyle buyurmuştur: "Ve ben, Sana acele ettim ki, razı olasın, ey Rabbim." [Ta-Ha: 84]

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) de şöyle buyurmuştur: “Her şeyde tedbir, ancak ahiret işlerinde tedbir.” Yüce Allah, Hz. Musa (a.s.)'ın diliyle şöyle buyurmuştur: "Ve ben, Sana acele ettim ki, razı olasın, ey Rabbim." [Ta-Ha: 84]

قَالَ هُمْ اُولَاءِ عَلٰى اَثَرٖى وَعَجِلْتُ اِلَيْكَ رَبِّ لِتَرْضٰى

Taha suresi 20.84 Mûsâ, şöyle dedi: "Onlar, işte onlar hemen arkamdalar. Rabbim! Sen hoşnut olasın diye, acele ederek sana geldim."

وقال صلى الله عليه وسلم: "من خافَ أدلج، ومن أدلجَ بلغَ المنزل"،

Resulüllah sav şöyle buyurdu: ‘’Kim korkarsa erkenden yol alır. Erkenden yol alan menziline gideceği yere varır.’’

Sahih rivayete göre Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: 

 وصَحَّ عنه عليه الصلاة والسلام أنه قال: "لا تزولُ قدما عبدٍ يومَ القيامةِ حتى يُسألَ عن أربع: عن عُمُرِه فيم أفناه, وعن شبابهِ فيم أبلاه, وعن مالهِ من أين اكتسبهُ وفيم أنفقهُ, وعن علمهِ ماذا عملَ به"،

 “Kıyamet günü bir kulun ayağı, kendisine dört şey sorulmadıkça kımıldamaz. Hareket edip başka yere gitmez: Ömrünü nerede geçirdiği, gençliğini nerede harcadığı, malını nereden kazanıp nerede harcadığı, ilmi ve onu ne amaçla kullandığı. Bunlar kendisine sorulur.”

Sahih-i Müslim'de Resulüllah sav şöyle buyurdu:

 وفي صحيح مُسلم: «لا يَزال قَومٌ يتأخَّرُون حتى يُؤخِّرهم اللهُ في النار»، 

"Bir topluluk, Allah onları cehenneme atıncaya kadar geciktirilmeye devam edecektir. (Öyle ise Cehenneme girmemek için hayırlı davranışta bulunmak gerekir.)"

Sahabenin gayretine ve onların hayırlı işlere acele etmelerine bakınız. Bunu Peygamberimizin şu hadisi ifade eder. 

فحين سألَ النبيُّ صلى الله عليه وسلم أصحابَه: «مَن أصبَحَ مِنكم صائِمًا؟»، قال أبو بكرٍ: أنا، فقال صلى الله عليه وسلم: «مَن تبِعَ مِنكم اليومَ جنازةً؟»، قال أبو بكرٍ: أنا، فقال صلى الله عليه وسلم: «ومَن عادَ مِنكم مريضًا؟»، فقال أبو بكرٍ: أنا، فقال رسولُ الله صلى الله عليه وسلم: «ما اجتَمعنَ في امرِئٍ إلا دخلَ الجنَّة»،

Peygamber (s.a.s.) ashabına: “Bu sabah hanginiz oruç tuttu?” diye sorunca, Hz. Ebû Bekir: “Ben oruç tuttum.” dedi. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Bugün hanginiz bir cenazeyi takip etti?” Hz. Ebû Bekir: “Ben cenazeyi takip ettim.” dedi. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Peki hanginiz bir hastayı ziyaret etti?” Hz. Ebû Bekir: “Ben hastayı ziyaret ettim.” dedi. Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Bunlar bir kimsede birleşirse, o kimse cennete girer.”

والحديث في مسلم، وقال الصحابي الجليل عبدالله بن مسعود رضي الله عنه: "ما ندمت على شيء ندمي على يوم غربت شمسه, نقص فيه أجلي ولم يزدد فيه عملي"،

Hadis Müslim'dedir. Büyük sahabi Abdullah bin Mesud, Allah ondan razı olsun, şöyle demiştir: "Güneşi batmış, ömrüm kısalmış ve amellerim artmamış bir güne duyduğum pişmanlık kadar hiçbir şeye pişman olmadım."

 وقال وهيب بن الورد رحمه الله: "إن استطعت أن لا يسبقك إلى الله أحدٌ فافعَل"،

Vehib bin el-Verd (r.a.) şöyle demiştir: “İyilik yaparak senden önce birinin Allah’a ulaşmasını engellemeye gücün yeterse o iyiliği sen yaparak onu engelle.”

Halid bin Ma'dan şöyle demiştir: "Sizden birine hayır kapısı açılırsa hemen ona koşsun. Çünkü o kapının kendisine ne zaman kapanacağını bilemez."

Şu’be İbnu’l-Haccac şöyle dedi: “Boş oturma, çünkü ölüm sizi arıyor.”

Hasan-ı Basri dedi ki: “Gece gündüz sizin üzerinizde çalışır, siz de onların üzerinde çalışın.”

El-Cüneyd, ruhu onu terk edene kadar Kur'an-ı Kerim okumaya devam etti. Ona: "Şu anda!" denildi. O: "Ben aceleyle sahifelerimi Kur’an okuyarak katlıyorum. Ömrümü tamamlıyorum." dedi. Yanı hayırlı iş yapıyorum. Kur’an-i Kerim okumak en hayırlı olan işlerdendir. 

İbn Kayyım (r.a.) şöyle demiştir: “Dünyada salih amelleri ilk yapanlar, kıyamet günü cennete ilk girecek olanlardır.”

Allah ona rahmet etsin, şöyle buyuruyor: “Zamanı boşa geçirmek ölümden daha kötüdür. Çünkü zamanı boşa geçirmek insanı Allah’tan ve ahiretten uzaklaştırır; ölüm ise dünyadan ve dünya ehlinden uzaklaştırır.”

Bazı akıllı adamlar şöyle demişlerdir: “İyilikleri ertelemek fırsatların kaybıdır. Fırsatların kaybı ise üzüntüdür.”

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım, Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.

Allah Teala şöyle buyurdu:

أعوذ بالله من الشيطان الرجيم، بسم الله الرحمن الرحيم: 

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تُلْهِكُمْ اَمْوَالُكُمْ وَلَا اَوْلَادُكُمْ عَنْ ذِكْرِ اللّٰهِ وَمَنْ يَفْعَلْ ذٰلِكَ فَاُولٰئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ

Munafıkun suresi 63.9 Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi, Allah'ı zikretmekten alıkoymasın. Her kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.

وَاَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاكُمْ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَاْتِىَ اَحَدَكُمُ الْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَا اَخَّرْتَنٖى اِلٰى اَجَلٍ قَرٖيبٍ فَاَصَّدَّقَ وَاَكُنْ مِنَ الصَّالِحٖينَ

Munafıkun suresi 63.10 Herhangi birinize ölüm gelip de, "Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!" demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın.

وَلَنْ يُؤَخِّرَ اللّٰهُ نَفْسًا اِذَا جَاءَ اَجَلُهَا وَاللّٰهُ خَبٖيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ

Munafikun suresi 63.11 Allah, eceli geldiğinde hiçbir kimseyi asla ertelemez. Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

İkinci Hutbe

Hayırlarda Yarışın

Yüce Allah'a, azametine, güzelliğine ve kemaline yaraşır şekilde hamd olsun.

Ey Allah'ın kulları, Allah'tan korkun ve doğrularla beraber olun.

Ey değerli iman edenler. Hayırda yarışmak; büyük bir fazilettir. Ancak ciddi ve kararlı, yüksek idealleri olan, güçlü azim ve kararlılığı olan, ciddi bir iradeye sahip olanların erişebileceği asil bir yoldur.

Hayırda yarışmak yüksek statü yüksek hırslarla elde edilir. Ve bir kişinin şanı en yüksek şeyleri aramasında yatar. En yüksek şeyler sıkı çalışmayla elde edilir. En yüksek şeyleri arayan kişi uykusuz geceler geçirir ve en yüksek şeyleri sıkı çalışmadan arayan kişi imkansızı arayarak hayatını boşa harcar.

Şiir.

Rüzgarlarınız eserse onları yakalayın *** Çünkü her çırpınan rüzgarın bir sakinliği vardır.

إذا هبَّت رياحك فاغتنِمها *** فإن لكل خافقةٍ سكونَا

Ruhlar yüce olursa bedenler arzularının peşinde yorulurlar.

وإذا كانت النفوس كبارًا *** تعِبت في مُرادها الأجسام

İnsanların kusurlarında kusur görmedim *** mükemmel bir işi yapabilecek olanların beceriksizliği gibi.

ولم أر في عيوب الناس عيبًا *** كعجز القادرين على التمام

Dağlara tırmanmaktan korkan *** sonsuza dek çukurlarda yaşar

ومن يتهيَّب صعود الجبال *** يعش أبد الدهر بين الحفر

Öyleyse, iyi işler yapmak için acele edin. Çünkü Allah’ın zamanlarını harcamak, dakikalarını, saniyelerini ve anlarını yatırmak için acele eden insanları vardır. Günlerini geçirmeden önce ve hayatlarını sona ermeden önce harcamak için acele ederler. Hayat kısa, fırsatlar sınırlı, dikkat dağıtan şeyler ve meşguliyetler çoktur. Günler hızla geçer. Ve birbiri ardına geçer gider.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَهُمْ يَصْطَرِخُونَ فٖيهَا رَبَّنَا اَخْرِجْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا غَيْرَ الَّذٖى كُنَّا نَعْمَلُ اَوَلَمْ نُعَمِّرْكُمْ مَا يَتَذَكَّرُ فٖيهِ مَنْ تَذَكَّرَ وَجَاءَكُمُ النَّذٖيرُ فَذُوقُوا فَمَا لِلظَّالِمٖينَ مِنْ نَصٖيرٍ

Fatır suresi 35.37 Onlar cehennemde, “Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki dünyada iken işlemekte olduğumuzdan başka ameller, salih ameller işleyelim” diye bağrışırlar. (Onlara şöyle denilir “Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. Öyle ise tadın azabı. Çünkü zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.” 

       Allah Teala şöyle buyurdu:

حَتّٰى اِذَا جَاءَ اَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ رَبِّ ارْجِعُونِ  --:لَعَلّٖى اَعْمَلُ صَالِحًا فٖيمَا تَرَكْتُ كَلَّا اِنَّهَا كَلِمَةٌ هُوَ قَائِلُهَا وَمِنْ وَرَائِهِمْ بَرْزَخٌ اِلٰى يَوْمِ يُبْعَثُونَ 

Muminun suresi 23.99-100 Nihayet onlardan birine ölüm gelince, "Rabbim! Beni dünyaya geri gönderiniz ki, terk ettiğim dünyada salih bir amel yapayım" der. Hayır! Bu, sadece onun söylediği (boş) bir sözden ibarettir. Onların arkasında, tekrar dirilecekleri güne kadar (devam edecek, dönmelerine engel) bir perde (berzah) vardır. 

Onlara cevap: Asla. Hiçbir zaman olmaz. Olur.

Ecel tükenmeden, son gün geçmeden, iş durmadan, ümit ve beklenti kesilmeden önce hayırlı işler yapmaya koşun.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَاتَّبِعُوا اَحْسَنَ مَا اُنْزِلَ اِلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَاْتِيَكُمُ الْعَذَابُ بَغْتَةً وَاَنْتُمْ لَا تَشْعُرُونَ     .--اَنْ تَقُولَ نَفْسٌ يَا حَسْرَتٰى عَلٰى مَا فَرَّطْتُ فٖى جَنْبِ اللّٰهِ وَاِنْ كُنْتُ لَمِنَ السَّاخِرٖينَ

Zumer suresi 39.55-56 Farkında olmadan azap size ansızın gelmeden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun ki, kişi, “Allah’ın yanında, işlediğim kusurlardan dolayı vay hâlime! Gerçekten ben alay edenlerden idim” demesin. 

اَوْ تَقُولَ لَوْ اَنَّ اللّٰهَ هَدٰینٖى لَكُنْتُ مِنَ الْمُتَّقٖينَ

Zumer suresi 39.57 Yahut, “Allah beni doğru yola iletseydi, elbette O’na karşı gelmekten sakınanlardan olurdum” demesin. 

اَوْ تَقُولَ حٖينَ تَرَى الْعَذَابَ لَوْ اَنَّ لٖى كَرَّةً فَاَكُونَ مِنَ الْمُحْسِنٖينَ

Zümer suresi 39.58 Yahut azabı gördüğünde, “Keşke benim için dünyaya bir dönüş daha olsa da iyilik yapanlardan olsam” demesin 

İyilik yapmakta yarışın. Çünkü iyilikler geniş ve çeşitlidir: Bunlar; namaz, zekât, oruç, sadaka, kitap okumak, zikir, akrabalık bağlarını sürdürmek, anne babaya iyilik etmek, ihtiyaç sahiplerine yardım etmek, sıkıntıda olanlara yardım etmek, hastaları ziyaret etmek, komşuya iyilik etmek, ilim öğrenmek, Allah'a çağırmak, iyiliği emretmek, kötülüğü yasaklamak gibidir. 

             Allah Teala şöyle buyurdu:

مَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِنْ ذَكَرٍ اَوْ اُنْثٰى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيٰوةً طَيِّبَةً وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ اَجْرَهُمْ بِاَحْسَنِ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

Nahil suresi 16.97 Erkek veya kadın, kim mü'min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz. 

       Hayırlı işlerde yarışın. Zira kim gayret eder ve kendini yükseltirse yükselir ve çok iyi olur. Kim de eksik kalır ve kendini alçaltırsa düşer ve kötüleşir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَمَنْ اَرَادَ الْاٰخِرَةَ وَسَعٰى لَهَا سَعْيَهَا وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَاُولٰئِكَ كَانَ سَعْيُهُمْ مَشْكُورًا

İsra suresi 17.19 Kim de mü'min olarak ahireti ister ve ona ulaşmak için gereği gibi çalışırsa, işte bunların çalışmalarının karşılığı verilir.

İyilik yapmak için yarışın. Onlarda yarışın ki, onun iyiliğin ehlinden olasınız. İyilikleri sık sık yapın ki, onlara aşina olasınız ve alışabilesiniz. İyiliklere yapışın ki, onlar tarafından tanınasınız ve onlarla akraba olasınız.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَالَّذٖينَ اهْتَدَوْا زَادَهُمْ هُدًى وَاٰتٰیهُمْ تَقْوٰیهُمْ

Muhammet suresi 47.17 Hidayete erenlere gelince, Allah onların hidayetini artırır. Onların Allah'a karşı gelmekten sakınmalarını sağlar. 

Hayırlı işler yapmak için yarışın. Dünya için gücünüz yettiği kadar çalışın. Ahiret için gücünüz yettiği kadar çalışın. Allah'ı sevdiğiniz ve rızasını aradığınız kadar çalışın. Cennete özlem ve arzu duyduğunuz kadar çalışın.

Hayırlı işlerde yarışın. Yarışanların yarıştığı gibi siz de yarışın ki onlara yetişesiniz. Yarışanların yarıştığı gibi siz de yarışın ki onlarla birlikte büyük bir zafer kazanasınız.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَالسَّابِقُونَ الْاَوَّلُونَ مِنَ الْمُهَاجِرٖينَ وَالْاَنْصَارِ وَالَّذٖينَ اتَّبَعُوهُمْ بِاِحْسَانٍ رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ وَاَعَدَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرٖى تَحْتَهَا الْاَنْهَارُ خَالِدٖينَ فٖيهَا اَبَدًا ذٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظٖيمُ

Tevbe suresi 9.100 İslâm'ı ilk önce kabul eden muhâcirler ve ensar ile, iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş; onlar da O'ndan razı olmuşlardır. Allah, onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarıdır. 

       İyi işler yapmak için yarışın, kendinizi motive edin ve azminizi güçlendirin, çünkü bir kişi azmiyle ölçülür. Kimin sağlam bir azmi varsa ve bunda samimiyse, bunun ötesindeki eylemleri sağlam olur. Pek çok azim zirveye götürür.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَالَّذٖينَ جَاهَدُوا فٖينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَا وَاِنَّ اللّٰهَ لَمَعَ الْمُحْسِنٖينَ

Ankebut suresi 29.69 Bizim uğrumuzda cihad edenler var ya, biz onları mutlaka yollarımıza ileteceğiz. Şüphesiz Allah, mutlaka iyilik yapanlarla beraberdir.

Öyleyse ey Allah'ın kulları. Allah'tan korkun ve hayırlarda yarışın. Acele edin ve yarışın. Sabredin ve çok sabredin. Allah'tan korkun ve sabredin. Kim Ahirette rahatlık istiyorsa, Dünyada burada rahatı bıraksın. Kim Ahirette yorulmak istemiyorsa, Dünyada burada yorulsun.

       Ey Adem oğlu. Dilediğin kadar yaşa. Çünkü öleceksin. Dilediğini sev. Çünkü ondan ayrılacaksın. Dilediğini yap. Çünkü bunun için ödüllendirileceksin. Doğruluk eskimez. Günah unutulmaz. Yargılayan Allah cc ölmez. Ve sen yargıladığın gibi sen de yargılanacaksın. Ey Allah’ım Hz. Muhammed’e salat ve selam eyle. 

 

Okuyan: Eş-Şeyh Abdullah Muhammet Et-Tevvale

Tercüme Tarih: 06. Mart. 2025

       Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI 

(Emekli Müftü, İcazetli) 

https://www.alukah.net/sharia dan alıntıdır. 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —