İbrahim Sırmalı

Tarih: 10.02.2025 09:34

Hz. Muhammet Sevgisi

Facebook Twitter Linked-in

Hz. Muhammet Sevgisi

Bizi peygamberlerinin en hayırlısıyla birlikte seçen Allah'a hamt olsun. Ve bize en şerefli kitaplarını indirdi. Ve O Allah, bizim için en mükemmel kanunlarını yaptı. Allaha hamt ve şükür ederim. Onun övgülerini sayamam. Allah, bizim için dini kemale erdirdi ve üzerimizdeki nimetini tamamladı. 

Sonra Yüce Allah, Cömert olan Allah şöyle dedi:

حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْزٖيرِ وَمَا اُهِلَّ لِغَيْرِ اللّٰهِ بِهٖ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّطٖيحَةُ وَمَا اَكَلَ السَّبُعُ اِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَاَنْ تَسْتَقْسِمُوا بِالْاَزْلَامِ ذٰلِكُمْ فِسْقٌ اَلْيَوْمَ يَئِسَ الَّذٖينَ كَفَرُوا مِنْ دٖينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِ اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دٖينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتٖى وَرَضٖيتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ دٖينًا فَمَنِ اضْطُرَّ فٖى مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِاِثْمٍ فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ

Maide suresi 5.3 Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah'a itaatten kopmak)tır. Bugün kâfirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı seçtim.  Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse, şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. 

       Allahtan başka ilah olmadığına, tek olduğuna ve ortağı olmadığına şahidim. Yine Hz. Muhammet’in Allah’ın kulu ve Resulü olduğuna şahidim. Allah Hz. Muhammet’e hane halkına ve sahabesine salat ve selam eylesin. 

O halde Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun. Allahtan yaraşır şekilde korkmak Allah’ın bütün mahlukatına vasiyetidir. Ve Resulüllah’ın (Allah Ona salat ve selam eylesin.) ümmetine vasiyetidir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَلِلّٰهِ مَا فِى السَّمٰوَاتِ وَمَا فِى الْاَرْضِ وَلَقَدْ وَصَّيْنَا الَّذٖينَ اُوتُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكُمْ وَاِيَّاكُمْ اَنِ اتَّقُوا اللّٰهَ وَاِنْ تَكْفُرُوا فَاِنَّ لِلّٰهِ مَا فِى السَّمٰوَاتِ وَمَا فِى الْاَرْضِ وَكَانَ اللّٰهُ غَنِيًّا حَمٖيدًا

Nisa suresi 4.131 Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah'ındır. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerede, size de "Allah'a karşı gelmekten sakının" diye tavsiye ettik. Eğer inkâr ederseniz, (bilin ki) göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah'ındır. Allah, zengindir, övülmeye lâyıktır. 

Allah’ın kulları: 

عبادَ اللهِ: كانَ ثوبانُ مولى رسولِ اللهِ - صلى اللهُ عليهِ وسلمَ - شديدَ الحبِّ لهُ، قليلَ الصبرِ عنهُ، فأتاهُ ذاتَ يومٍ وقدْ تغيرَ لونهُ، ونحلَ جسمهُ، يُعرفُ في وجههِ الحزنُ، فقالَ لهُ النبيُّ - صلى اللهُ عليهِ وسلمَ -: مَا غيرَ لونكَ؟! قالَ: يا رسولَ اللهِ، ما بي ضرٌّ ولا وجعٌ غيرَ أني إذا لمْ أركَ اشتقتُ إليكَ واستوحشتُ وحشةً شديدةً حتى ألقاكَ، ثمَّ ذكرتُ الآخرةَ وأخافُ أنْ لا أراكَ هناكَ، لأني عرفتُ أنكَ ترفعُ معَ النبيينَ، وأني إنْ دخلتُ الجنةَ كنتُ في منزلةٍ هيَ أدنى منْ منزلتكَ، وإنْ لمْ أدخلْ لا أراكَ أبدًا،

Resûlullah'ın -Allah ona salât ve selâm etsin- azatlı kölesi Sevban, Resûlullahı çok seviyordu. Fakat Resulullahtan ayrı kalmaya karşı pek sabredemiyordu. Bir gün Resulüllah’ın yanına geldiğinde rengi değişmiş, vücudu zayıflamış, yüzünde hüzün vardı. Peygamber (s.a.v.) ona: Ey Sevban rengini ne değiştirdi?! diye sordu. Dedi ki: Ey Allah'ın Resulü, bende hiçbir sıkıntı ve ağrı yoktur; ancak seni göremeyince seni özlüyorum ve seninle buluşuncaya kadar yoğun bir yalnızlık hissediyorum. Sonra ahireti hatırladım ve seni orada göremeyeceğimden korktum. Çünkü biliyordum ki sen peygamberlerle beraber yükseltileceksin. Eğer cennete girersem senden daha aşağı bir makamda olacağımı ve eğer cennete girmezsem seni bir daha göremeyeceğimi biliyordum.

Bunun üzerine Yüce Allah şu âyeti vahyetti:

وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَالرَّسُولَ فَاُولٰئِكَ مَعَ الَّذٖينَ اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيّٖنَ وَالصِّدّٖيقٖينَ وَالشُّهَدَاءِ وَالصَّالِحٖينَ وَحَسُنَ اُولٰئِكَ رَفٖيقًا

Nisa suresi 4.69 Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddîklarla, şehidlerle ve iyi kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır. 

       Allah'ın kulları: Allah'ın bize olan rahmetinin bir sonucu olarak Hz. Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'i aramıza gönderdi. Ve bize ona inanmamızı, ona tasdikimizi, ona uymamızı, onu örnek almamızı, onu desteklememizi, onu sevmemizi ve onu canımızdan, mallarımızdan ve çocuklarımızdan önde tutmamızı emretti.

 Hz. Muhammet’in elleriyle din tamamlandı ve onun aracılığıyla mesajlar risalat sonuçlandı. Hz. Muhammete en iyi yasalar gönderildi. Ve ona en iyi kitaplar vah yedildi. Hz. Muhammet, Allah’ın dostudur. Allah ile konuşandır. Allah’ın seçilmişidir. Elçisi ve sevgilisidir.

Allah Hz. Muhammed’i iki ağırlığa insanlara ve cinlere bahşetmiştir.  Onu ikisine birden gönderdi. Böylece Allah, Hz. Muhammet’in vasıtasıyla kör gözleri, sağır kulakları, mühürlü kalpleri açtı. Ve Hz. Muhammet ile insanları dalaletten hidayete çıkardı.

 Risaletini en güzel şekilde tebliğ eden, emaneti en güzel şekilde yerine getiren, ümmete nasihat eden ve Allah yolunda hakkıyla cihad eden, Hz. Muhammed'dir (sav).

       Hz. Muhammed bin Abdullah -Allah ona salat ve selam etsin- soy bakımından insanların en şereflisi ve makam bakımından en asil olanıydı. Allah onun aracılığıyla akılları hayrete düşüren mucizeler gösterdi. Ayı ikiye böldü. Hayvanlar onun huzurunda konuştu. Yiyecekler Allah'ı yüceltti ve onun önünde çoğaldı. Taşlar ve ağaçlar Onu selamladı ve hayatı boyunca ve ölümünden sonra da gerçekleşmeye devam eden gaybı bildirdi.

O, Allah'ın diğer elçiler arasında sayısız özelliklerle seçkin kıldığı Muhammed'dir -Allah ona salat ve selam etsin-. Hz. Muhammet, vesile, fazilet, övülen makam ve övgü sancağına sahiptir.

       Hz. Muhammed (s.a.v.) kıyamet günü yeryüzünün ilk yarılıp kendisine cennet kapılarının açıldığı, ilk şefaatçi ve şefaati ilk kabul edilen, bütün Ademoğullarının efendisidir.

Hz. Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- Rabbinin hiçbir mahlukata nasip olmayan bir temizlikle temizlediği kişidir. 

Allah onun zihnini temizledi ve şöyle dedi: 

 

وَالنَّجْمِ اِذَا هَوٰى  .مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمْ وَمَا غَوٰ

Necm suresi 53.1-2) Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı.

وَمَا يَنْطِقُ عَنِ الْهَوٰى

Necm suresi 53.3 - O, nefis arzusu ile konuşmaz.

Allah cc onun kanununu onaylayarak şöyle dedi:

اِنْ هُوَ اِلَّا وَحْيٌ يُوحٰى

Necm suresi 53.4 (Size okuduğu) Kur'an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir. 

Allah cc kalbi temizlendi ve şöyle dedi:

مَا كَذَبَ الْفُؤَادُ مَا رَاٰى

Necm suresi 53.11 Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı. 

Allah cc gözleri düzeldi ve şöyle dedi:

مَا زَاغَ الْبَصَرُ وَمَا طَغٰى

Necm suresi 53.17 Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı.

Allah cc Hz. Muhammet’in arkadaşlarını överek şöyle buyurdu:

مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِ وَالَّذٖينَ مَعَهُ اَشِدَّاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاءُ بَيْنَهُمْ تَرٰیهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَانًا سٖيمَاهُمْ فٖى وُجُوهِهِمْ مِنْ اَثَرِ السُّجُودِ ذٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِى التَّوْرٰيةِ وَمَثَلُهُمْ فِى الْاِنْجٖيلِ كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْپَهُ فَاٰزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوٰى عَلٰى سُوقِهٖ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغٖيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ وَعَدَ اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْرًا عَظٖيمًا

Fetih suresi 48.29 Muhammed, Allah'ın Resûlüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde hâlinde, Allah'tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat'ta ve İncil'de anlatılan durumlarıdır: Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah, kendileri sebebiyle inkârcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir.

Allah Hz. Muhammet’in ahlakını överek şöyle dedi:

وَاِنَّكَ لَعَلٰى خُلُقٍ عَظٖيمٍ

Kalem suresi 68.4 Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.

قُلْ هٰذِهٖ سَبٖيلٖى اَدْعُوا اِلَى اللّٰهِ عَلٰى بَصٖيرَةٍ اَنَا وَمَنِ اتَّبَعَنٖى وَسُبْحَانَ اللّٰهِ وَمَا اَنَا مِنَ الْمُشْرِكٖينَ

Yusuf suresi 12.108 De ki: "İşte bu benim yolumdur. Ben ve bana uyanlar bilerek Allah'a çağırırız. Allah'ın şanı yücedir. Ben, Allah'a ortak koşanlardan değilim." 

       Allah cc Hz. Muhammedi risaletle elçilikle tarif etmiştir.

Fetih suresi 48.29 Muhammed, Allah'ın Resûlüdür.

Ve Allah cc Hz. Muhammede bir çok ayette Nebi olarak hitap etti.

Ve Allah cc Hz. Muhammedi kullukla şereflendirdi ve şöyle buyurdu:

سُبْحَانَ الَّذٖى اَسْرٰى بِعَبْدِهٖ لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِلَى الْمَسْجِدِ الْاَقْصَا الَّذٖى بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ اٰيَاتِنَا اِنَّهُ هُوَ السَّمٖيعُ الْبَصٖيرُ

İsra suresi 17.1 Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed'i) bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.

Bunu kendisinin yaptığını ifade ederek şöyle dedi:

وَاَنَّهُ لَمَّا قَامَ عَبْدُ اللّٰهِ يَدْعُوهُ كَادُوا يَكُونُونَ عَلَيْهِ لِبَدًا

Cin suresi 72.19 "Allah'ın kulu (Muhammed), O'na(Allaha) ibadet etmek için kalktığında cinler nerede ise (Kur'an'ı dinlemek için kalabalıktan) onun etrafında birbirlerine geçiyorlardı.

Muhammed -Allah ona salat ve selam etsin- faziletleri sayısız ve faziletleri saymakla bitmez. Sahip olmadığı hiçbir mükemmellik ve kendisini süslemediği hiçbir güzel özellik yoktur. Allah onun için en yüce makamları, en yüksek dereceleri ve en mükemmel erdemleri toplamıştır.

 Kullar anıldığında, o onların önderidir ve alimler anıldığında, o onların öğretmenidir. Cesurlar övülürse, o onların lideridir ve vaizler takdir edilirse, o onların rol modelidir. Miraç Günü'nde bu dünyada başka hiçbir yaratığın ulaşamadığı bir seviyeye ulaştı ve Tanrı onu Kıyamet Günü'nde tüm yaratıkların onu öveceği övgüye değer makam için seçti ve ona yalnızca ona yakışan bir makam olan Cennet'e giden yolu verdi. 

Hz. Muhammed -Allah ona salat ve selam etsin- Allah tarafından bir şahit, bir müjdeci, bir uyarıcı ve izniyle Allah'a bir davetçi ve bir ışık kaynağı olarak gönderildi. Allah onun göğsünü genişletti. Yükünü hafifletti. Zikrini yükseltti ve alemlerdeki derecesini yükseltti. Hiç kimse ondan korkmadan onu görmezdi. Hiç kimse onunla yaşamadan onu çok sevmezdi. Parlak, saf ve berrak bir yüzü vardı. Her zaman gülümsüyordu. Yakışıklı bir yüzü vardı. Koyu gözlüydü. Dolunay gecesindeki ay gibi aydınlık ve ışıltılıydı. Bir bakireden daha utangaçtı.

 

Hz. Enes -Allah ondan razı olsun- şöyle diyor: -: 

يقولُ أنسٌ - رضيَ اللهُ عنهُ -: «مَا مَسَسْتُ حَرِيرًا وَلاَ دِيبَاجًا أَلْيَنَ مِنْ كَفِّ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ».

‘’Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) elinden daha yumuşak bir ipek veya atlasa dokunmadım.” 

Hz. Muhammet geldiğinde güzel kokusuyla tanınırdı. Karakter ve ahlakça insanların en güzeliydi. En takvalısı, Allahtan en çok sakınanı en cömert olanıydı. İnsanların en mütevazi olanıydı. Fakir ve muhtaçların arasına karışır, onlarla yürürdü. İstediği yere onu elinden tutup götüren küçük kızla giderdi. Görünüşte arkadaşlarından farklı değildir. Arkadaşlarının yaşlılarını ziyaret eder ve çocuklarını selamlardı. Zayıflarını ve hastalarını ziyaret eder ve cenazelerine katılırdı. Yere oturur ve üzerinde yemek yerdi. Koyunları bağlar ve sütünü sağardı. Sandallarını onarır, elbiselerini diker ve ailesine hizmet eder.

Hz. Muhammet geceleri aç kalır, akşam yemeği yemez, açlığının şiddetinden karnına bir iki taş bağlardı. Hediye kabul eder ama sadaka almazdı. İnsanların en cesurudur. insanların en merhametlisidir,

       Şöyle buyuran Allah doğru doğru söyledi:

وَمَا اَرْسَلْنَاكَ اِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَمٖينَ

Enbiya suresi 21.107 (Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik. 

Şair şöyle söyler.

Senden daha güzelini asla görmedi gözüm.

وأجملُ منكَ لمْ ترَ قطُّ عيني 

Senden daha faziletlisini doğurmadı kadın.

وأفضلُ منكَ لمْ تلدِ النساءُ 

Yaratıldın uzaklaşmış olarak her çeşit kusurdan

خُلِقتَ مبرّأً منْ كلِّ عيبٍ 

Sanki sen gerçekten yaratıldın. Sen diledin.

كأنّكَ قدْ خُلِقتَ كما تَشاءُ 

Hz. Muhammet ne büyük adammış! O ne büyük bir peygamberdir! O ne kıymetli bir elçidir! Allah Ona salat ve selam eylesin.

Biz Müslümanlar, bu asil peygamberle iftihar etme ve onu diğer milletlere övme hakkına sahibiz. 

Allah'ın kulları: Gerçek iman kalbimizde tam olmayacak, onun imanın tatlılığını tadamayacağız. Gerçek psikolojik rahatlığı ve güveni hissedemeyeceğiz. Ta ki Peygamber Efendimizi -Allah ona salat ve selam etsin- kendimizden, ailemizden, malımızdan ve bütün dünyadan daha çok sevelim. 

Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: 

فعنْ أبي هريرةَ - رضيَ اللهُ عنهُ - أنَّ رسولَ اللهِ - صلى اللهُ عليهِ وسلمَ - قالَ: «لاَ يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ، حَتَّى أَكُونَ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِنْ وَالِدِهِ وَوَلَدِهِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ»

‘’Sizden hiç kimse, ben kendisine babasından, çocuğundan ve bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça gerçek manada iman etmiş olmaz.”

Bu hadis, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i sevmenin farz olduğunun en açık delillerinden biridir. -; Çünkü mümin, kâmil iman ismine layık değildir ve kurtulanlar arasında da yer almaz; Ta ki Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- kendisine babasından da, evladından da, bütün insanlardan da daha sevgili olsun. 

Onun imanlı olmanın gereklerinden biri de, Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in getirdiği bütün faziletlerde, güzel huylarda, sevaplarda, zorlukta ve kolaylıkta, sıkıntı ve şükürde, işlerin zorluğunda ve kolaylığında, bela ve bereketinde, açlık ve tokluğumuzda, sıkıntı ve refahımızda, zevk ve zorluklarımızda, rahatlık ve sıkıntı halimizde, gazap ve memnuniyet halimizde, hüzün ve sevinç halimizde, bütün emir ve yasaklarından önce gelmesidir. Bütün bu durumlarda Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sevgisini ön planda tutmalıyız.

Sahabeleri, Allah onlardan razı olsun, onu Hz. Muhammedi tarihte eşi benzeri görülmemiş bir sevgiyle seviyorlardı.

Ali bin Ebî Tâlib'e -Allah ondan razı olsun-: "Resûlullah'a -Allah ona salât ve selâm etsin- olan sevgin nasıldı?" diye sorulduğunda, şöyle cevap verdi:

سئلَ عليٌّ بنُ أبي طالبٍ - رضيَ اللهُ عنهُ - كيفَ كانَ حبكمْ لرسولِ اللهِ - صلى اللهُ عليهِ وسلمَ - فقالَ: (كانَ واللهِ أحبَّ إلينا منْ أموالنا وأولادنا وأبنائنا وأمهاتنا ومنَ الماءِ الباردِ على الظمإِ).

(Vallahi O Resulüllah , bize paramızdan, evladımızdan, oğullarımızdan, analarımızdan ve susadığımızda içtiğimiz soğuk sudan daha sevgiliydi.)

Bu Hz. Muhammet (sav) sevginin gereklerinden biri de Müslümanın onu çokça zikretmesi, ona dua etmesi, ona salât ve selâm getirmesi, onu görmeyi arzulaması, onunla buluşmayı özlemesi, Allah’tan kendisini imanda birleştirmesini ve rahmet yurdunda sevdikleriyle bir araya getirmesini istemesidir.

Resulüllah -Allah ona salat ve selam etsin- bu ümmet içinde onu Resulüllahı sahip oldukları her şeyle görmek isteyecek kişiler olacağını söyledi. Müslim, Sahih'inde Ebu Hureyre'den rivayet ederek Allah'ın Elçisi'nin -Allah ona salat ve selam etsin- şöyle dediğini kaydetti:

 وقدْ أخبرَ - صلى اللهُ عليهِ وسلمَ - بأنهُ سيوجدُ في هذهِ الأمةِ منْ يودُّ رؤيتهُ بكلِّ ما يملكونَ، فأخرجَ مسلمٌ في صحيحهِ عنْ أبي هريرةَ أنَّ رسولَ اللهِ - صلى اللهُ عليهِ وسلمَ - قالَ: « مِنْ أَشَدِّ أُمَّتِي لِي حُبًّا، نَاسٌ يَكُونُونَ بَعْدِي، يَوَدُّ أَحَدُهُمْ لَوْ رَآنِي بِأَهْلِهِ وَمَالِهِ »[3]

       "Milletimin beni en çok seven insanları, benden sonra gelecek olanlardır. Her biri beni ailesiyle ve servetiyle görmek ister."

Allah'tan -Allah O'na hamd ve sena olsun- Resulünün sevgisini gönüllerimizde büyütmesini, Resulullah'ın -Allah ona salat ve selam etsin- sevgisini, kendimizden, ailemizden, babalarımızdan, annelerimizden, eşlerimizden ve kızlarımızdan daha üstün kılmasını dilerim. 

Ve Resûlullah'ın -Allah ona salât ve selâm etsin- sevgisini, gönüllerimizin huzur ve sinelerimizin genişlemesi kılmak ve O'nun Resulüllah’ın sevgisini, Yüce Allah'a itaatte ve O'nunla güzel ilişkilerde bize yardımcı kılmasını dilerim. O, -Allah Teâlâ'dır- onun koruyucusudur ve onu yapmaya kadirdir.

Allah beni ve sizi yüce Kur'an ile mübarek kılsın.

İkinci Hutbe

Hz. Muhammet Sevgisi

 

 

Hamt; Hz. Muhammet’in sevgisini (Allah ona salat ve selam eylesin.) imandan eden Allaha aittir. Ve Onun sünnetini cennetlere girmenin yolundan eden Allaha aittir. Ben Allahtan başka ilah olmadığına, tek olduğuna, ortağı olmadığına ve Nebiyi sevmeyi emrettiğine şahidim. 

Ben yine Hz. Muhammet’in Allah’ın kulu olduğuna, elçisi Resulü olduğuna, namaz kılanın ve oruç tutanın hayırlısı olduğuna şahidim. Allah Ona hane halkına ve cömert ashabına salat ve selam eylesin.

       Öyle ise ey Müslümanlar:

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'e olan sevginin asıl delili, O'nu yüceltmek, saygı göstermek ve itaat etmektir. Ve ayrıca sevginin diğer delili, bu ümmetin seleflerinin anladığı ve kendi hayatlarında uyguladığı şekliyle, getirdiği hoşgörülü, saf şeriatı abartı ve sertlikten uzak bir şekilde yüceltmektir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُونٖى يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَحٖيمٌ

Al-i İmran suresi 3.31 De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”

Ey Müslümanlar! Bazı insanlar Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'i sevdiklerini iddia ediyorlar. Fakat siz onun sözlerine ve davranışlarına baktığınızda, bunların Onun şeriatına ve hidayetine aykırı olduğunu görürsünüz.

       Gerçek Müslümanın Hz. Muhammed'le, -Allah ona salat ve selam etsin-, bağlantısı her durumda sürekli bir bağlantıdır. Abdestinde, namazında, orucunda, haccında, zekatında ve tüm alışverişlerinde, yemesinde, içmesinde, uyumasında ve uyanmasında ve tüm ahlakında, davranışlarında ve hareketlerinde Sevgili'nin Hz. Muhammet’in, Allah ona salat ve selam etsin, örneğini yolunu izler.

       Resulullah'a -Allah ona salat ve selam etsin- olan sevgi, sadece arada sırada söylenen söz ve övgülerden veya her yıl bir geceyi ihya etmekten ibaret değildir. Bu ibadethanede dualar okunur, Hz. Peygamber'e övgüler ve tasavvuf duaları okunur.

Bilakis bu din uğruna çalışmak, salih amel işlemek, uymak, vermek ve fedakarlık yapmaktır. Bu yüce Resûlullah'a Hz. Muhammed’e -Allah ona salat ve selam etsin- karşı da bir sevgi, bir hasret, bir özlem ve bir aşk vardır ki, bu sevgi, Resûlullaha itaat etmeyi, O'nu yüceltmeyi ve O'nun şeriatına uymayı gerektirir. Ve onun hidayetine ve sünnetine uymak, ona saygı göstermek, onu savunmak, diri ve ölüsünü desteklemek ve onu layık olduğu şekilde övmektir.   

Hz. Muhammed -Allah ona salat ve selam etsin- bizden doğumunu kutlamamızı değil, sünnetine uymamızı istiyor.

Hz. Muhammet’i sevmek -Allah ondan razı olsun, selamet versin- ona itaat etmek demektir; bazılarının zannettiği gibi onun doğumunu kutlamak değil.

Ey havuz sahibi. İnsanlardan nicesinin vardır emeli.

يا صاحبَ الحوضِ كمْ للناسِ منْ أملٍ 

Ondan istemesidir içmek susuz gününde susuzun.

في وردهِ يومَ تَسقي منهُ كلَّ ظمِي 

Senin hamt sancağın kıyamet gününde onu yükseltir.

لواءكَ الحمدُ يومَ الدينِ ترفعهُ

Bereketli olsun ey bahtiyar. Ona verene destek. 

يمناكَ يا سعدَ منْ تلقاهُ بالدعمِ 

Sen şefaat edensin bize. Bizim şiddetli günümüzde.

أنتَ الشفيعُ لنا في يومِ شدتنا

Sen yalnız kalkarsın. Bütün peygamberler kalkmaz. 

تقومُ وحدكَ كلُّ الرسْلٍ لمْ تقمِ

Her nebi söyler. Kendimden korkuyorum. 

يقولُ كلُّ نبيِّ منْ تهيبهِ نفسي 

Rahmana secde edersin ümmetlerden.

فتسجدُ للرحمنِ منْ أمَمِ 

Sen Rahmana dersin. Halikımız sana der. Şefaat et 

تقولُ أنتَ لها يدعوكَ خالقنا اشفعْ 

Sen orada şefaat edersin. Mahlukatın hepsine.

تشفعْ هنا للخلقِ كلهمِ 

Sen şefaat edensin. Ki umulan şefaati. 

أنتَ الشفيعُ الذي ترجى شفاعتهُ

Yoğun günde. Dehşetten ve intikamdan. 

يومَ الزحامِ منَ الأهوالِ والنقمِ 

Sen cömert olansın. Ki genel oldu cömertliği.

أنتَ الكريمُ الذي عمتْ مكارمهُ 

Bütün mahlukattan. Arap olandan ve acem olandan.

كلُّ الخلائقِ منْ عربٍ ومنْ عجمِ 

Öyleyse bilin ki, ey Allah'ın kulları, Hz. Muhammet’in sevgisinin alametlerinden biri de, Allah ona salat ve selam etsin, her zaman ve her an O'na sık sık salat ve selam göndermektir. Çünkü bunda rahatlık, güven, mükafat ve karşılık vardır. Ve bu sevginin delilidir.

Allahım, Peygamberimiz Muhammed'e salat ve selam eyle. Allahım, onun doğru yola eriştirilmiş halifelerinden, temiz aile halkından, bütün sahabelerinden, tabilerinden ve kıyamete kadar onlara iyilikle uyanlardan ve bizlerden de razı ol. Senin lütfun ve merhametinle, ey merhametlilerin en merhametlisi.

 

       Hutbe Okuyan:Ahmet bin Abdullah El-Huzeymi

       Okunduğu Tarih:10.10.2016

Tercüme Tarih: 09.Şubat.2025

       Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI 

(Emekli Müftü, İcazetli)

www.alukah.net/sharia dan alıntıdır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —