İbrahim Sırmalı

Tarih: 20.01.2025 10:01

İnsanlar Bir Tane Toplumdu.. İnsanın Renklerle Olan İlgisi

Facebook Twitter Linked-in

   İnsanlar Bir Tane Toplumdu..

   İnsanın Renklerle Olan İlgisi

Hamt Allaha aittir. Allaha hamt ediyoruz. Ondan yardım talep ediyoruz. Ondan irşat olmak istiyoruz. Nefislerimizin kötülüklerinden ve amellerimizin çirkinliklerinden Allaha sığınıyoruz. Allah cc kimi doğru yola iletirse kimse onu sapıtamaz. Kimde sapıtırsa kendisine dost ve mürşit bulamaz. 

       Allahtan başka ilah olmadığına, tek olduğuna, ortağı olmadığına Allah’ın Rab olduğunu ikrar edip kabul ederek ve Allah’ı ret edip inkar edene zorla karşı koyarak şahidim. Ve yine Efendimiz Hz. Muhammet’in s.a.s. in Allah’ın Resulü olduğuna, mahlukatın ve beşerin Efendisi olduğuna şahidim. Hiçbir göze onun gibisi ulaşmadı. Veya hiçbir kulak onun gibisinin haberine ulaşmadı.

       Ey Allah’ım! Efendimiz Muhammet üzerine, Hane halkına ve arkadaşlarına salat selam ve mübarek eyle. Zürriyeti üzerine, idarecileri üzerine ve kıyamet gününe kadar Peygamberimize tabi olanlara da salat selam ve mübarek eyle.

       Ey Allah’ım! bize faydalı olanları bizlere öğret. Bize öğrettiklerinle bizleri faydalandır. İlmimizi artır. Ziyadeleştir. Bizlere gerçek doğruları gerçek doğru olarak göster. Onlara tabı olmayı bizlere nasip eyle. Batıl yanlış olanı bize yanlış batıl olarak göster. Batıl ve yanlıştan kaçmayı sakınmayı bizlere nasip eyle. Bizleri sözü işitenlerden ve o sözün güzel olanına tabi olanlardan eyle. Bizleri salih kullarının içine girenlerden eyle. Bizleri cehalet ve yanılgı karanlığından marifet ve ilim aydınlığına çıkar. Şehevi duygulardan cennete yaklaştıracak duygulara çıkar.

       İnsan bir asıldandır bir nesildendir. Ve bir tane fıtrattandır. Bir tane karakterdendir. 

       Ey değerli kardeşler! Allah Teala bakara suresi 213 ayetinde şöyle buyurdu:

كَانَ النَّاسُ اُمَّةً وَاحِدَةً فَبَعَثَ اللّٰهُ النَّبِيّٖنَ مُبَشِّرٖينَ وَمُنْذِرٖينَ وَاَنْزَلَ مَعَهُمُ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِيَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ فٖيمَا اخْتَلَفُوا فٖيهِ وَمَا اخْتَلَفَ فٖيهِ اِلَّا الَّذٖينَ اُوتُوهُ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ فَهَدَى اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا لِمَا اخْتَلَفُوا فٖيهِ مِنَ الْحَقِّ بِاِذْنِهٖ وَاللّٰهُ يَهْدٖى مَنْ يَشَاءُ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ

Bakara suresi 2.213 İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere kitapları hak olarak indirdi. Kendilerine apaçık âyetler geldikten sonra o konuda ancak; kitap verilenler, aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenleri, kendi izniyle, onların hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti. Allah, dilediğini doğru yola iletir.

       Kur’an’ın ayeti her zaman hutbenin konuşmanın ekseni olunca gerçekten ben ayeti kerimeyi tefsir etmiyorum. Ancak bazı iman ile ilgili hatırlatmalar ayetin etrafında geziniyor. Bu imani hatırlatmaları bu hutbenin ayetin tefsiri olmadan sizlere arz ediyorum.

Ey değerli kardeşler!

İnsanlar bir tane ümmet idiler. Şayet Kur’an-i Kerimdeki bir tane kelimesini takip edip bakacak olursak şu ayet-i kerimeleri görüyoruz. Ayet-i kerime şudur:

﴿كَانَ النَّاسُ أُمَّةً وَاحِدَةً﴾ İnsanlar tek bir ümmetti. 

 

يَا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذٖى خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالًا كَثٖيرًا وَنِسَاءً وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّذٖى تَسَاءَلُونَ بِهٖ وَالْاَرْحَامَ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقٖيبًا

Nisa suresi 4.1 Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir. 

Diğer ayet-i kerime şudur:

وَهُوَ الَّذٖى اَنْشَاَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ فَمُسْتَقَرٌّ وَمُسْتَوْدَعٌ قَدْ فَصَّلْنَا الْاٰيَاتِ لِقَوْمٍ يَفْقَهُونَ

Enam suresi 6.98 O, sizi bir tek candan yaratandır. Sizin bir karar kılma yeriniz, bir de emanet bırakılma yeriniz var. Biz anlayan bir toplum için âyetleri ayrı ayrı açıklamışızdır.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَمَا كَانَ النَّاسُ اِلَّا اُمَّةً وَاحِدَةً فَاخْتَلَفُوا وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِنْ رَبِّكَ لَقُضِىَ بَيْنَهُمْ فٖيمَا فٖيهِ يَخْتَلِفُونَ

Yunuz suresi 10.19 İnsanlar (başlangıçta tevhit inancına bağlı) tek bir ümmet idiler; sonra ayrılığa düştüler. Eğer (azabın ertelenmesiyle ilgili olarak ezelde) Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, ayrılığa düştükleri hususlarda aralarında derhal hüküm verilir (işleri bitirilir)di. 

وَلَوْلَا اَنْ يَكُونَ النَّاسُ اُمَّةً وَاحِدَةً لَجَعَلْنَا لِمَنْ يَكْفُرُ بِالرَّحْمٰنِ لِبُيُوتِهِمْ سُقُفًا مِنْ فِضَّةٍ وَمَعَارِجَ عَلَيْهَا يَظْهَرُونَ

Zuhruf suresi 43.33 Eğer bütün insanlar (kâfirlere verdiğimiz nimetlere bakıp küfürde birleşen) bir tek ümmet olacak olmasalardı, Rahmân'ı inkâr edenlerin evlerine gümüşten tavanlar ve üzerine çıkacakları merdivenler yapardık. Bu birinci hakıkattır.

       Kur’an-i kerimde cidden insanların bir asıldan kökten ve bir cibilliyetten meydana geldiğine işaret eden ayetler çoktur. Bir tane hususiyetten bir tane fıtrattan meydana geldiğine işaret eden ayetler çoktur. Bu birinci hakıkattır.

       Hikmet ilahın (Allah’ın) bizleri bir nefisten yarattığıdır:

       Ey değerli kardeşler. Allah a.c. nin kendisine dua etmemizi yalnız duamızı kabul edeceği için emrettiğini, kendisine tövbe etmemizi yalnız tövbemizi kabul edeceği için emrettiğini bize idrak kabiliyetini ancak kendisini tanımamız için verdiğini kıyas ederek söyleriz. Allah bizi neden tek bir ruhtan, tek bir özelliklerden, tek bir içgüdüden, tek ümmetten ve tek cihazlardan yarattı?

       Ey değerli kardeşler! Allah bizi tek ruhtan ancak ittifak etmemiz için yarattı. Yoksa ihtilaf etmek için yaratmadı. Birbirimize yardım etmek için yarattı. Yoksa rekabet etmek için yaratmadı. Birbirimiz ile beraber çalışmak için yarattı. Birbirimizin zıddına çalışalım diye yaratmadı.

       Ey değerli kardeşler! Yaratılışın tek olarak yaratılması uyumu gerektirir. Yaratılışın tek olarak yaratılması bir arada buluşmayı gerektirir. Yaratılışın tek olarak yaratılması yardımlaşmayı gerektirir. Yaratılışın tek olarak yaratılması birleşip ittifak etmeyi gerektirir.

       Ey değerli kardeşler! İhtilaf insanoğlundan her birinin bir yoldan başka bir yol alması bir olmamasıdır. Bu manaya işaret eden ayetler mevcuttur. Allah Teala şöyle buyurdu:

﴿وَلَا يَزَالُونَ مُخْتَلِفِينَ * إِلَّا مَنْ رَحِمَ رَبُّكَ وَلِذَلِكَ خَلَقَهُمْ﴾ 

Hud suresi 11.118-119 Rabbin dileseydi, insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir. Zaten onları bunun için yarattı. Rabbinin, “Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım” sözü kesinleşti.

       Allah Teala insanoğlunu kendilerine merhamet etmesi için yarattı. İttifak edip birbirlerine yardım ettikleri zaman onlara merhamet eder. Ve onlardan bir kısmı da başkalarının yanında kendilerini inkar ederlerse yardım olmaz.

       Ey değerli kardeşler! Sağlıklı durum karşılıklı yardımlaşmaktır. Allah Teala şöyle buyurdu:

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تُحِلُّوا شَعَائِرَ اللّٰهِ وَلَا الشَّهْرَ الْحَرَامَ وَلَا الْهَدْىَ وَلَا الْقَلَائِدَ وَلَا اٰمّٖينَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنْ رَبِّهِمْ وَرِضْوَانًا وَاِذَا حَلَلْتُمْ فَاصْطَادُوا وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاٰنُ قَوْمٍ اَنْ صَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اَنْ تَعْتَدُوا وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوٰى وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ شَدٖيدُ الْعِقَابِ

Maide suresi 5.2 Ey iman edenler! Allah'ın (koyduğu din) nişanelerine, haram aya, hac kurbanına, (bu kurbanlıklara takılı) gerdanlıklara ve de Rab'lerinden bol nimet ve hoşnutluk isteyerek Kâ'be'ye gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınızda (isterseniz) avlanın. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoydular diye birtakımlarına beslediğiniz kin, sakın ha sizi, haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva (Allah'a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah'ın cezası çok şiddetlidir.

       Sağlıklı durum karşılıklı yardımlaşmadır.

Birbirlerini sırf Allah için seven kişileri Allah-ü Teala’nın da seveceğini Rabbimiz kudsi hadiste şöyle belirtiyor; 

(( وَجَبَتْ محبَّتي للمُتَحَابِّينَ فيَّ، والمُتجالِسينَ فيَّ، والمُتزاورينَ فيَّ، والمتباذلينَ فيَّ ، المتحابُّون في جلالي لهم منابرُ من نُور، يغبِطهم النبيُّون والشهداءُ )) 

الترمذي ومالك عن معاذ بن جبل 

 “Sırf benim için birbirini seven, benim rızam için toplanan, benim rızam uğrunda birbirini ziyaret eden ve sadece benim rızam için sadaka verip iyilik edenler, benim sevgimi hak ederler.”

“Benim rızam uğrunda birbirlerini sevenler için peygamberlerin ve şehitlerin bile imreneceği nurdan minberler vardır” buyuruyor. 

İmam Tirmizi ve İmam Malik Muaz bin Cebelden rivayet ediyor.

       Peygamberimiz buyurur:

(يد الله مع الجماعة ، ومن شذ شذّ في النار 

[الحكيم وابن جرير عن ابن عمر ]

Allah’ın gücü kuvveti cemaat ile topluluk ile beraberdir. Kim cemaatten topluluktan ayrılır saparsa cehenneme gider. 

İmam El-Hakim ve İbn-i Cerir İbn-i Ömerden rivayet etti. 

Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

عَلَيْكُمْ بِالْجَمَاعَةِ، وَإِيَّاكُمْ وَالْفُرْقَةَ، فَإِنَّ الشَّيْطَانَ مَعَ الْوَاحِدِ وَهُوَ مِنَ الْاِثْنَيْنِ، أَبْعَدُ. مَنْ أَرَادَ بُحْبُوحَةَ الْجَنَّةِ فَلْيَلْزَمِ الْجَمَاعَةَ. مَنْ سَرَّتْهُ حَسَنَتُهُ وَسَاءَتْهُ سَيِّئَتُهُ فَذَلِكَ الْمُؤْمِنُ

“…Cemaatle birlikte olun! Cemaati terk etmekten sakının! Şüphesiz ki, şeytan tek başına kalan ile beraberdir. İki kişiden ise uzaktır. Kim cennetin ortasını istiyorsa, cemaatle birlikte olsun. İyilik yaptığında ona sevinen, kendisinden bir kötülük meydana geldiğinde ise ona üzülen kimse, mü’mindir.” Tirmizi 

Ey değerli kardeşler! Geçen ayet-i kerimelere şöyle kıyas yapabiliriz: Allah a.c. nin kendisine dua etmemizi yalnız duamızı kabul edeceği için emrettiğini, kendisine tövbe etmemizi yalnız tövbemizi kabul edeceği için emrettiğini bize idrak kabiliyetini ancak kendisini tanımamız için verdiğini kıyas ederek söyleriz. 

Allah bizi neden tek bir ruhtan, tek bir özelliklerden, tek bir içgüdüden, tek ümmetten ve tek cihazlardan yarattı? Cevap bunları birbirimize yardım etmek için yarattı. İttifak etmemiz için ihtilaf etmememiz için yarattı. Birbirimiz ile beraber çalışmak için yarattı. Birbirimizin zıddına çalışalım diye yaratmadı.

       Hayırlı olanın tamamı karşılıklı yardımlaşmak içindir. Kötü olanın tamamı çekişmek içindir.

       Ey değerli kardeşler! Hayırlı olanın tamamı karşılıklı yardımlaşmak içindir. Kötü olanın tamamı çekişmek içindir. 

Allah Teala şöyle buyurdu:

وَاَطٖيعُوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رٖيحُكُمْ وَاصْبِرُوا اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الصَّابِرٖينَ

Enfal suresi 8.46 - Allah'a ve Resûl'üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir. 

       Yani birbiriniz ile çekişirseniz zayıflarsınız. Ve gücünüz kuvvetiniz gider.

       Ey değerli kardeşler! Bir aydınlanma anında kendinize şunu sorun: ‘’Peki insani yeteneklerden dünyevi servete insanlık beş kıtaya astronomik miktarlarda ne kadar para harcıyor? İnsanlar arasında anlaşmazlık yaratmak için enerjilerden kaç can kaybı var? Ne kadar servet israf ediliyor? Anlaşmazlık yüzünden kaç kıtlık yayıldı? Allah Subhanehu ve Teala bizden ittifak etmemizi istedi. Bizden karşılıklı yardımlaşmamızı istedi. Bizleri bir nefisten bir fıtrattan yarattı.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

﴿وَلَا يَزَالُونَ مُخْتَلِفِينَ * إِلَّا مَنْ رَحِمَ رَبُّكَ وَلِذَلِكَ خَلَقَهُمْ﴾

Hud suresi 11.118-119 Rabbin dileseydi, insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir. Zaten onları bunun için yarattı. Rabbinin, "Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım" sözü kesinleşti.

       Ey değerli kardeşler! İçinizden biri Allah'ın kitabını açabilir. Bunda tekrarlanan bir ayet görüyor. O ayeti benim anladığımın dışında anlayabilir. Allah Teala şöyle buyurdu:

وَلَوْ شَاءَ اللّٰهُ لَجَعَلَكُمْ اُمَّةً وَاحِدَةً وَلٰكِنْ يُضِلُّ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدٖى مَنْ يَشَاءُ وَلَتُسْپَلُنَّ عَمَّا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ

Nahıl suresi 16.93 Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.

Bu ayetin bir anlamı var. Bu ayetin bizim bulunduğumuz alandan başka bir alanı var. Bu ayet: Eğer Allah c.c. insanın yapacağı davranışların seçimini ortadan kaldırsaydı. Eğer Allah c.c., bizim irade sahibi insanlar olmamızı istemeseydi, o zaman biz birbirimize benziyor olacaktık. Bu birlik bizi yüceltmez. Bu genel özellik varlığımızı ortadan kaldırır. İnsanın yapacağı davranışları seçmesini ortadan kaldırır. Emaneti ortadan kaldırır. Aziz ve Celil olan Allah’ın katındaki yükselmeyi ortadan kaldırır. 

       Ey değerli kardeşler! Dakik bir ayet. Allah Teala şöyle buyurdu:

﴿وَلَا يَزَالُونَ مُخْتَلِفِينَ * إِلَّا مَنْ رَحِمَ رَبُّكَ وَلِذَلِكَ خَلَقَهُمْ﴾

Hud suresi 11.118-119 Rabbin dileseydi, insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir. Zaten onları bunun için yarattı. Rabbinin, “Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım” sözü kesinleşti.

       Allah onları kendilerine merhamet etmek için yarattı. Onlar aralarında yardımlaştıklar zaman onlara merhamet eder. Allah’ın kuvveti cemaat toplum ile beraberdir.

       Dürüst olan mümin karşılıklı olarak yardımlaşır. Aziz ve Celil olan Allah’ın razı olması için çekişmez. Kavga etmez.

       Ey değerli kardeşler! İkinci defa şunu söyleyebiliriz: İnsanlar arasındaki ihtilaf sebebi ile harcanan bunca israf edilen bu mallar, harpler sebebi ile soğuk savaşlar ve sıcak savaşlar harcanan israf edilen bunca mallar. Bu mallar insanoğlunun tamamına harcansaydı insanoğlu içinde bulunduğu bu halın dışında bir halde olurdu. Büyük bir refahın ve sevginin içinde olurdu. Ancak Allah’ın bileceği mutluluk içinde olurdu. Beşer insanoğlu sapıklık içinde, yoldan çıkma içinde ve ahlaki çöküntü içinde olunca Allahtan kendilerine hakkın dinin geldiği Müslümanlar en azından olması gerekir. Müslümanlar uyum içinde, dostluk içinde, sevgi içinde ve yardımlaşma içinde olmaları gerekir.

       Ey değerli kardeşler! Gerçekten ayrılık ve ihtilaf ile ilgili olan hassas hakikati sizlerin görüşünüze sunuyorum. Birlik ve beraber olmakla ilgili: Hepiniz insan yaratılışının kadına bakmaya meyilli olduğunu bilirsiniz. Allah c.c. insana teklifi sorumluluğu niçin emretti? Bakışını bakmaması sorumluluğu. İnsan kadına bakmaz ise bu davranışı kendisini ahlakı yönden yükseltir. Çünkü insanın yaratılışı kendisine kadına bakmayı emreder. Kadına bakmayınca bu davranış kendisini ahlakı olarak yükseltir. 

Malın alınması onun elde tutulması insanın yaratılışına uyumludur. Fakat Allah insana malını yaratılışının aksine onu harcaması gerekir. Böylece Allah indinde yükselir. İnsan ancak yaratılışına muhalefet ederse ahlaken yükselir. Fakat Allah a.c. tamamen yaratılışına uygun hareket etmesi kanunu koydu. Hak olan dini yaratılış ile ihtilaf ettiğini bulabilirsin. Yaratılış tabiat cisme daha yakındır. Fıtrat mizaç nefse daha yakındır. 

Tabiat yaratılış kadına bakmaya meyyal olması gibidir. Allah tarafından teklif edilen sorumluluk ise gözünü kadına bakmaktan kaçırman şeklindedir.  Tabiat yaratılış malı almaya meyilli istekli olduğu gibidir. Allah tarafından teklif edilen sorumluluk ise malı infak etmeyi (Allah yolunda harcamayı) sana emreder. Tabiat yaratılış kusurları izlemeye meyilli istekli olduğu gibidir. Allah tarafından teklif edilen sorumluluk ise dilini gıybetten söz taşımaktan koruyup tutmandır. 

Tabiat yaratılış; kendisinin güçlü baskıcı ve üstün olmasına meyilli istekli olduğu gibidir.  Allah tarafından teklif edilen sorumluluk ise sana yardımlaşmayı emrediyor. Her insan kendi kardeşi ile yardımlaşır. Bazı isteklerinden şanslarından vaz geçer. Şayet şansları kabul olsaydı kardeşine karşı yüzünü asmaz somurtmazdı. Ekşitmezdi. Her şeyde yalnız kalırdı.

 Bundan dolayı tek kalmamak için Aziz ve Celil olan Allah’ın yardımlaşma emri hususundaki emrini işitmemiz ve ferdi isteklere sürüklenmemiz gerekir. 

Ey değerli kardeşler! Sadık olan mümin müminlerin toplumuna katılmak ister. Sadık olan mümin Allaha davet eder kendisine çağırmaz. Sadık olan mümin karşılıklı yardımlaşır çekişmez. Sadık olan mümin adaletli olur nankör olmaz. Bu ön sözdür. 

Bu sözden sana ulaşmayı şayet sen karşılıklı yardımlaşmayı ortadan kaldırırsan o zaman sen nefsinin isteği doğrultusunda olduğunu ama eğer Allah a.c. nin sözüne itaat ederseniz ve toplulukla beraber olursanız o zaman bedenin bir parçası olduğunuzu kanın bir damlası olduğunuzu belirtmek istedim. O zaman sen geleceğin bazısının parçası olursun. Fakat sen tek deyyan olan Allah’ı kabul etmekten razı mısın?

       İnsanlar arasındaki ihtilafın çeşitleri: 

       1-Tabii ihtilaf:

       Ey değerli kardeşler! Ayet-i kerimeye dönelim. Allah Teala şöyle buyurdu:

كَانَ النَّاسُ اُمَّةً وَاحِدَةً فَبَعَثَ اللّٰهُ النَّبِيّٖنَ مُبَشِّرٖينَ وَمُنْذِرٖينَ وَاَنْزَلَ مَعَهُمُ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِيَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ فٖيمَا اخْتَلَفُوا فٖيهِ وَمَا اخْتَلَفَ فٖيهِ اِلَّا الَّذٖينَ اُوتُوهُ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ فَهَدَى اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا لِمَا اخْتَلَفُوا فٖيهِ مِنَ الْحَقِّ بِاِذْنِهٖ وَاللّٰهُ يَهْدٖى مَنْ يَشَاءُ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ

Bakara suresi 2.213 İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere kitapları hak olarak indirdi. Kendilerine apaçık âyetler geldikten sonra o konuda ancak; kitap verilenler, aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenleri, kendi izniyle, onların hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti. Allah, dilediğini doğru yola iletir.

﴿كَانَ النَّاسُ أُمَّةً وَاحِدَةً﴾ İnsanlar tek bir ümmetti 

Fıtrat üzere bir idiler. Sonradan ayrıldılar.

﴿فَاخْتَلَفُوا﴾ Sonradan ayrıldılar.

       Birinci ihtilaf bilginin eksikliğidir. Karışıklık farkıdır. İhtilafıdır. Cehaletin ihtilafıdır. Akıl yalnız olarak hakikati bilmeye yeterli değildir. Akıl için bu kainatın büyük yaratanının olduğuna ulaşması, bilge bir Rabbın olduğuna ulaşması ve adil bir yolun olduğuna ulaşması mümkündür. 

Akıl, bu Yaratıcının bizim uymamız gereken bir yöntemi olduğu sonucuna varır. O yöntemin üzerinde yürümemiz gerekir. Akıl yöntemin meşruluğunu mucizesinden anlıyor. Akıl bu gelen yönteme ulaşır. 

O gelen yöntemde Allah’ın Resulüdür. Fakat bu yöntemde vahiy olması kaçınılmazdır. Sorumlulukların ayrıntıları bilinmesi kaçınılmazdır.   Senin dünyaya niçin geldiğini, aslında seni niçin yarattığını, ölümden sonra ne olduğunu ve ölümden önce ne olduğunu Allah Tealanın haber vermesi kaçınılmazdır.

 Allah Teala sana, aklınla ulaştığın şeyin ne olduğunu haber vermesi kaçınılmazdır. Bunların hepsinin yaratanı olması kaçınılmaz bir gerçektir. Vahiy sana söylüyor.

Allah Teala şöyle buyurdu: 

اَللّٰهُ الَّذٖى خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فٖى سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ مَا لَكُمْ مِنْ دُونِهٖ مِنْ وَلِىٍّ وَلَا شَفٖيعٍ اَفَلَا تَتَذَكَّرُونَ

Secde suresi 32.4 Allah, gökleri ve yeri, ikisi arasındakileri altı gün içinde (altı evrede) yaratan sonra da Arş'a kurulandır. Sizin için O'ndan başka hiçbir dost, hiçbir şefaatçi yoktur. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız? 

       Senin Allah Teâlâ’nın zatını uzak geçmiş ile, uzak gelecek ile bilmen kaçınılmaz bir gerçektir. Vahiy ve akıl ikisi de beraber mükemmeldirler. Burada hakikatler vardır. Bu hakikatleri akıl yalnız başına bilemez. Bu hakikatleri bilmek için vahiye (Allah’ın bildirmesine) kaçınılmaz olarak ihtiyaç vardır. 

       Allah Subhanehu ve Teala (Bilgi gönderdiğine dair) şöyle buyurdu:

كَانَ النَّاسُ اُمَّةً وَاحِدَةً فَبَعَثَ اللّٰهُ النَّبِيّٖنَ مُبَشِّرٖينَ وَمُنْذِرٖينَ وَاَنْزَلَ مَعَهُمُ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِيَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ فٖيمَا اخْتَلَفُوا فٖيهِ وَمَا اخْتَلَفَ فٖيهِ اِلَّا الَّذٖينَ اُوتُوهُ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ فَهَدَى اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا لِمَا اخْتَلَفُوا فٖيهِ مِنَ الْحَقِّ بِاِذْنِهٖ وَاللّٰهُ يَهْدٖى مَنْ يَشَاءُ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ

Bakara suresi 2.213 İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere kitapları hak olarak indirdi. Kendilerine apaçık âyetler geldikten sonra o konuda ancak; kitap verilenler, aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenleri, kendi izniyle, onların hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti. Allah, dilediğini doğru yola iletir.

       Allah a.c. gerçek olarak gönderdiği kitabı gerçeklere elbise olarak gönderdi.

﴿وَأَنزَلَ مَعَهُمْ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِيَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ فِيمَا اخْتَلَفُوا فِيهِ ﴾ İnsanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere kitapları hak olarak indirdi. 

       Birinci ihtilaf; karışıklık ihtilaf farkı, bilgisizlik ihtilafı, bilgi eksikliği ihtilafıdır. Beraberimizde hassas bilgi yoksa ihtilaf etmemiz kaçınılmazdır. Zan etmek gerçeğin yerini alıyor. Sonra meseleyi halledecek vahiy gelir. İnsanlara gerçeklerin gerçeğini tebliğ etmek için vahiy geliyor. Fakat burada başka bir ihtilaf vardır. Bu ihtilaf kötülenen zem edilen ihtilaftır.

       Birinci ihtilaf tabiidir. Olağandır. Senin bilgin yoktur. Senin aklın yalnız başına yeterli değildir. Aklının kavramakta aciz kaldığı her şeyi sana cevaplamak üzere vahiy geldi. Bu birinci ihtilafı semavi vahiy halletti.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

كَانَ النَّاسُ اُمَّةً وَاحِدَةً فَبَعَثَ اللّٰهُ النَّبِيّٖنَ مُبَشِّرٖينَ وَمُنْذِرٖينَ وَاَنْزَلَ مَعَهُمُ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِيَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ فٖيمَا اخْتَلَفُوا فٖيهِ وَمَا اخْتَلَفَ فٖيهِ اِلَّا الَّذٖينَ اُوتُوهُ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ فَهَدَى اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا لِمَا اخْتَلَفُوا فٖيهِ مِنَ الْحَقِّ بِاِذْنِهٖ وَاللّٰهُ يَهْدٖى مَنْ يَشَاءُ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ

Bakara suresi 2.213 İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere kitapları hak olarak indirdi. Kendilerine apaçık âyetler geldikten sonra o konuda ancak; kitap verilenler, aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenleri, kendi izniyle, onların hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti. Allah, dilediğini doğru yola iletir.

       2-Pis Edebe Aykırı ihtilaftır: 

Fakat ikinci ihtilaf pis edebe aykırı ihtilaftır. Şeytanı ihtilaftır.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

كَانَ النَّاسُ اُمَّةً وَاحِدَةً فَبَعَثَ اللّٰهُ النَّبِيّٖنَ مُبَشِّرٖينَ وَمُنْذِرٖينَ وَاَنْزَلَ مَعَهُمُ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِيَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ فٖيمَا اخْتَلَفُوا فٖيهِ وَمَا اخْتَلَفَ فٖيهِ اِلَّا الَّذٖينَ اُوتُوهُ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ فَهَدَى اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا لِمَا اخْتَلَفُوا فٖيهِ مِنَ الْحَقِّ بِاِذْنِهٖ وَاللّٰهُ يَهْدٖى مَنْ يَشَاءُ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ

Bakara suresi 2.213 İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere kitapları hak olarak indirdi. Kendilerine apaçık âyetler geldikten sonra o konuda ancak; kitap verilenler, aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenleri, kendi izniyle, onların hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti. Allah, dilediğini doğru yola iletir.

       Vahiy geldi. Harfler üzerine noktalar konuldu. Beyan edilenler açıktır. Deliller haykırılarak açıklanmıştır. Kur’an-i Kerim indirilmiştir. İlah (Allah c.c.) birdir. Peygamber birdir. Kitap birdir. 

Öyle ise niçin ihtilaf ediliyor? Niçin ayrılık oluyor? Niçin çekişme oluyor? Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyurdu: Bu ihtilaf bilgi eksikliği sebebi ile değildir. Zan etme sebebi ile değildir. Hayret karışıklık sebebi ile değildir. Şu bir gerçek ki bu ihtilaf haset sebebi iledir.

Allah Teala şöyle buyurdu:

﴿ وَمَا اخْتَلَفَ فِيهِ إِلَّا الَّذِينَ أُوتُوهُ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَتْهُمْ الْبَيِّنَاتُ ﴾ Kendilerine apaçık âyetler geldikten sonra o konuda ancak; kitap verilenler, aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. 

Onlara Tevrat verildi. Deliller onlara geldi. Bununla beraber onlar ihtilaf ettiler. Kendi aralarındaki hasetten dolayı, haksızlıktan dolayı ve düşmanlıktan dolayı ihtilaf ettiler. Bu ihtilaf ikinci ihtilaftır. Şeytanın işi şeytanı ihtilaftır.

Resulüllah s.a.s. şöyle buyurmadı mı? Buyurdu:

 ألم يقل النبي عليه الصلاة والسلام 

إن الشيطان قد يئس أن يعبد في أرضكم

       ‘’Sizin toprağınızda kendisine ibadet edileceğinden ümidini kesti.’’ (Et-Terğib ve Et-Terhip Süleyman bin Amr dan O da babasından rivayet etti.)

[ الترغيب والترهيب عن سليمان بن عمرو عن أبيه]

       Ancak Şeytan neyle razı oldu? Resulüllah gönderildikten sonra Şeytanı ne razı ediyor?

       Resulüllah şöyle buyurdu:

ولكن رضي بالتحريش بين المؤمنين

‘’Ancak Şeytan müminler arasındaki kışkırtmaktan razı oldu.’’

       Her mümin kardeş kendi kardeşi ile çekişir rekabet eder. Kardeşini karalar. Müslümanlar arasını ayırır. Şeytanın hedefi gerçekleşir. Şeytanın hedefi gerçekleşir.

 Ey değerli kardeşler!

Allah Teala şöyle buyurdu:

﴿وَمَا اخْتَلَفَ فِيهِ إِلَّا الَّذِينَ أُوتُوهُ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَتْهُمْ الْبَيِّنَاتُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ﴾

Bakara suresi 2.213 Kendilerine apaçık âyetler geldikten sonra o konuda ancak; kitap verilenler, aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler.

       3-Rekabet ihtilafı:

       Burada üçüncü ihtilaf vardır. Sen islam dairesi içindesin. Sen müminlerle berabersin. Burada değerli iş davranış vardır. Burada daha değerli ş davranış vardır. Burada kendisine mükafat verilecek itaat ibadet vardır. Burada kendisine daha çok mükafat verilecek itaat ibadet vardır. Burada bir şeyi kurban etme vardır. Burada daha büyük bir şeyi kurban etmek vardır. Burada misal vardır. Resulüllah (ona salat ve selam olsun)  namaz  vakti dışında mescitte namaz kılan birini görünce ona sordu: Buyurdu: ‘’Seni kim doyuruyor? Namaz kılan adam cevap verdi.  -Kardeşim beni doyuruyor. Bunun üzerine Resulüllah ona şöyle buyurdu: -‘’Kardeşin senden daha fazla ibadet edendir.’’

 النبي عليه الصلاة والسلام حينما رأى رجلاً يصلي في المسجد في غير أوقات الصلاة سأله ، قال : من يطعمك ؟ قال : أخي ، فقال عليه الصلاة والسلام :

((أخوك أعبد منك

[ ورد في الأثر 

‘’Kardeşin senden daha fazla ibadet edendir.’’ Bu hadis eserde rivayet edildi.

       Öyle ise kazanç elde etmek kaçınılmazdır. Mescide girilince zikir meclisi ve ilim meclisi görür. Resulüllah ilim meclisine katılır. 

Bu şu demektir. Sen Allah’ın evlerinden birine girdiğin zaman, orada ilim meclisi görsen sen orada nafile namaz mı kılacaksın yoksa oradaki dersi mi dinleyeceksin? Sen hak dairesi içindesin. Sen müminlerle berabersin. Burada faziletli ameller vardır. Burada daha faziletli ameller vardır.

Böylece masum bir şekilde rekabet edebiliriz. Aramızdaki görüş yönlerinde değişiklikler olabilir. Bu, onun kalbinin Aziz ve Celil olan Allah'ı anmakla dolmasına vesile olur. Hayattan çekilir. 

Ona şöyle söyleriz: ‘’Hayır. Ey kardeş. Bu durum okumayı etkiliyor. Ve kompozisyon onun anılmasının pahasınadır. Ve ilminin pahasınadır. Biz ona hayır öyle değildir ey kardeş deriz. Bu salih amele tesir eder. 

Kalbine faydası olmadan ve aklına faydası olmadandır. Ona da hayır deriz. Bakış yönleri ihtilaf eder. Bir davranışı diğer davranış üzerine tercih ederiz. Veya bir ilmi diğer ibadet üzerine tercih ederiz. Veya bir davranışı diğer marifet üzerine tercih ediyoruz. Bu üçüncü ihtilaftır. Rekabet ihtilafıdır. Tercih etmek ihtilafıdır. Aziz ve Celil olan Allah’ın razı olacağı ihtilaftır. 

       Allah Teala şöyle buyurdu:

خِتَامُهُ مِسْكٌ وَفٖى ذٰلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ الْمُتَنَافِسُونَ

Muteffifin suresi 83.26 Onun (içiminin) sonu bir misktir (ağızda misk gibi koku bırakır). İşte yarışanlar, bunun için yarışsınlar.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

لِمِثْلِ هٰذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَ

Saffat suresi 37.61 Çalışanlar böylesi için çalışsınlar!

Bu Allah’ı hatırlamaktır. Bu Allah’ın hükümdarlığı hakkında fikir edinmektir. Bu insanlara hizmet etmektir. Bu kitapları çoğaltmaktır. Bu fıkıh ilminde bilgi edinmektir. Bu şekilde müminlerin yarıştığını görüyoruz. Görüşlerinin yönlerinin ihtilaf ettiğini görüyoruz. Fakat Resulüllah s.a.s. bizlere şunu öğretiyor.

 لكن النبي عليه الصلاة والسلام يعلمنا ، 

Sahih-i Müslimde rivayet edilen hadisi şerifte Abdurrahman bin Avftan şöyle dedi:

-Müminlerin annesi Hz. Ayşe ye sordum.

فقد ورد في صحيح مسلم عن عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ قَالَ : سَأَلْتُ عَائِشَةَ أُمَّ الْمُؤْمِنِينَ :

((بِأَيِّ شَيْءٍ كَانَ نَبِيُّ اللَّهِ صَلَّى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَفْتَتِحُ صَلَاتَهُ إِذَا قَامَ مِنَ اللَّيْلِ؟ قَالَتْ : كَانَ إِذَا قَامَ مِنَ اللَّيْلِ افْتَتَحَ صَلَاتَهُ : اللَّهُمّ رَبَّ جَبْرَائِيلَ وَمِيكَائِيلَ وَإِسْرَافِيلَ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ أَنْتَ تَحْكُمُ بَيْنَ عِبَادِكَ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ اهْدِنِي لِمَا اخْتُلِفَ فِيهِ مِنَ الْحَقِّ بِإِذْنِكَ إِنَّكَ تَهْدِي مَنْ تَشَاءُ إِلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ ))[مسلم عن عائشة]

       ‘’Resulüllah s.a.s. gece namazına kalktığı zaman hangi şey ile namazına başlıyordu. Hz. Ayşe şöyle cevap verdi. Gece namaza kalktığı zaman namazını şu dua ile başlıyordu: ‘’Ey Allah’ım! Cebrail’in, Mikail’in, İsrafil’in Rabbi Göklerin ve yerin yaratıcısı, Gaibi ve âlemi bilen Allah’ım. Sen kullarının arasında ihtilaf ettikleri hususlarda hükmediyorsun. İznin ile kendi aralarında ihtilaf ettiklerinin doğru olanına bana yol göster. Muhakkak sen dilediğini doğru yola iletirsin.’’

       Yanı ya Rabbi beni amellerin en büyük olanına ilet. Denize dalınır. Denizden bazen inci çıkar, bazen sedef çıkar. Aralarında ne kadar fark vardır. Mescide girersin. Bazen ilim talep edersin. Bazen nafile namazı kılarsın. Bunların ikisi de hayırdır. İyidir. Ancak ilim talep etmek Aziz ve Celil olan Allah katında daha yüksektir. Aziz ve Celil olan Allah’ı bazen zikredersin. Allah’ı zikretmek hayırlıdır. O amellerin hayırlısıdır. Ancak bu zikre destek olacak başka salıh amelin yapılması kaçınılmazdır. 

       Üstünlük üç tane projeyi beraber harekete geçirmektir. Bunlar akıl, kalp ve davranıştır:

التفوق أن نتحرك على خطوط ثلاثة معاً العقل و القلب و السلوك :

       Ey kardeşler bundan dolayı umulur ki üstünlük üç tane projeyi harekete geçirmekledir. Aklın ilim ile gıdalanır. Kalbin zikir Allah’ı anmakla gıdalanır. Davranışın doğruluk istikamet ve salih amel ile düzeltilir. Gerçekten sen bunu yaparsan o zaman sen Resulüllah s.a.s. ve ashabı gibi olursun.

       Benim ve ashabımın üzerinde bulunduğumuz gibi olun. Birinin hesabi üzerine başka hiçbir yöne büyüme, dinde aşırıya gitme. Taraf olma. İmanını Sahabe-i Kiramın imanının nüshasından eyle. Sahabe-i Kiram onlar; Allah’ın Kur’an-i Kerim ile açık ayetin delili ile razı olduğu kimselerdir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

لَقَدْ رَضِىَ اللّٰهُ عَنِ الْمُؤْمِنٖينَ اِذْ يُبَايِعُونَكَ تَحْتَ الشَّجَرَةِ فَعَلِمَ مَا فٖى قُلُوبِهِمْ فَاَنْزَلَ السَّكٖينَةَ عَلَيْهِمْ وَاَثَابَهُمْ فَتْحًا قَرٖيبًا &وَمَغَانِمَ كَثٖيرَةً يَاْخُذُونَهَا وَكَانَ اللّٰهُ عَزٖيزًا حَكٖيمًا 

Fetih suresi 48.18-19 Şüphesiz Allah, ağaç altında sana bîat ederlerken inananlardan hoşnut olmuştur. Gönüllerinde olanı bilmiş, onlara huzur, güven duygusu vermiş ve onlara yakın bir fetih ve elde edecekleri birçok ganimetler nasip etmiştir. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Bu sahabe ne yaptı? Sahabenin önem öncelik verdikleri bizimde önem öncelik vermemiz gerekenler ve sahabenin önem vermediği bizimde onları terk etmemiz gerekenler nelerdir.

       Ey değerli kardeşler! Resulüllah s.a.s. şöyle buyurdu: 

 يقول عليه الصلاة والسلام :

لا تَسُبُّوا أَصْحَابِي فَوَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَوْ أَنْفَقَ أَحَدُكُمْ مِثْلَ أُحُدٍ ذَهَبًا مَا بَلَغَ مُدَّ أَحَدِهِمْ وَلَا نَصِيفَهُ [متفق عليه عن أبي سعيد الخدري]

       ‘’Ashabıma sövmeyin. Nefsim kudret elinde olan Allaha yemin ederim ki şayet sizden biriniz Uhut dağı kadar altını Allah yolunda infak edip bağışlarsanız sahabenin birinin veya yarısının kıymetine ulaşamazsınız.’’ Bu hadisi Ebi Said El-Hudri rivayet etti. Hadis muttefekun aleyhtir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

كَانَ النَّاسُ اُمَّةً وَاحِدَةً فَبَعَثَ اللّٰهُ النَّبِيّٖنَ مُبَشِّرٖينَ وَمُنْذِرٖينَ وَاَنْزَلَ مَعَهُمُ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِيَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ فٖيمَا اخْتَلَفُوا فٖيهِ وَمَا اخْتَلَفَ فٖيهِ اِلَّا الَّذٖينَ اُوتُوهُ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ فَهَدَى اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا لِمَا اخْتَلَفُوا فٖيهِ مِنَ الْحَقِّ بِاِذْنِهٖ وَاللّٰهُ يَهْدٖى مَنْ يَشَاءُ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ

Bakara suresi 2.213 İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere kitapları hak olarak indirdi. Kendilerine apaçık âyetler geldikten sonra o konuda ancak; kitap verilenler, aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenleri, kendi izniyle, onların hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti. Allah, dilediğini doğru yola iletir.

Sen fıkhi mezhepler arasında bazı ihtilafları görürsen bu ihtilaf; zenginlik ihtilafı ve çeşitlilik ihtilafı olduğunu ilmel yakın bilmiş ol. Bu ihtilaf uyuşmazlık ihtilafı değildir. Görüşlerimizin yönleri ihtilaf edebilir. Fakat temel esas sabittir. Fakat inancın büyük bölümü sabittir.

       Ey değerli kardeşler! Namaz kıldığınız zaman şu duayı yapın.

:" اللَّهُمّ رَبَّ جَبْرَائِيلَ وَمِيكَائِيلَ وَإِسْرَافِيلَ ، فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ، عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ ، أَنْتَ تَحْكُمُ بَيْنَ عِبَادِكَ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ ، اهْدِنِي لِمَا اخْتُلِفَ فِيهِ مِنَ الْحَقِّ بِإِذْنِكَ إِنَّكَ تَهْدِي مَنْ تَشَاءُ إِلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيم ".

‘’Resulüllah s.a.s. gece namazına kalktığı zaman hangi şey ile namazına başlıyordu. Hz. Ayşe şöyle cevap verdi. Gece namaza kalktığı zaman namazını şu dua ile başlıyordu: ‘’Ey Allah’ım! Cebrail’in, Mikail’in, İsrafil’in Rabbi Göklerin ve yerin yaratıcısı, Gaibi ve âlemi bilen Allah’ım. Sen kullarının arasında ihtilaf ettikleri hususlarda hükmediyorsun. İznin ile kendi aralarında ihtilaf ettiklerinin doğru olanına bana yol göster. Muhakkak sen dilediğini doğru yola iletirsin.’’

       Ey değerli kardeşler. Ömür kısadır. Görev büyüktür. En büyük olan ameli işi ve en şerefli olan ilmi seçmemiz gereklidir. Zamanımızı Allah’ın razı olacağı şekilde geçirmemiz gerekmektedir. Bize faydası olanı öğrenmemiz gerekmektedir.

       Resulüllah s.a.s. şöyle dua etmedi mi? Böyle dua etti. Şöyle buyurdu:

 ألم يدع النبي صلى الله عليه وسلم ويقول : اللهم علمنا ما ينفعنا ، وانفعنا بما علمتنا وزدنا علماً ، 

       ‘’Ey Allah’ım! Bize faydası olanı bize öğret. 

       Resulüllah s.a.s. şöyle Allaha sığınmadı mı. Şöyle dua etti:       

ألم يستعذ النبي صلى الله عليه وسلم :

(( أَعُوذُ بِكَ مِنْ عِلْمٍ لَا يَنْفَعُ ، وَمِنْ قَلْبٍ لَا يَخْشَعُ ، وَمِنْ نَفْسٍ لَا تَشْبَعُ ، وَمِنْ دَعْوَةٍ لَا يُسْتَجَابُ لَهَا )[مسلم عن زيد بن أرقم

‘’Ey Allah’ım! Faydasız ilimden, ürperip korkmayan kalpten, doymayan nefisten ve kabul olmayan duadan sana sığınıyorum.’’

       İlim Esastır. (Yani ilim amelin esasıdır.)

       Ey değerli kardeşler! Şayet siz dünyayı arzu edip istiyorsanız ilmi öğrenmeniz gereklidir. Şayet siz ahireti arzu edip istiyorsanız ilmi öğrenmeniz gereklidir. Eğer siz dünyayı ve ahireti arzu edip istiyorsanız ilmi öğrenmeniz gereklidir. Siz kendinizin tamamını ilme vermedikçe ilim bir kısmını size vermez. Siz bir kısmınızı ilme verirseniz ilim size bir şey vermez. Esas olan ilim amelidir. Aziz ve Celil olan Allah’ın Beytine geldiğin zaman ilim talep edip iste. Bu yol kişiyi cennete ulaştırır.

       Ebi Hüreyre rivayet etti. Resulüllah Allah şöyle buyurdu: 

((…وَمَنْ سَلَكَ طَرِيقًا يَلْتَمِسُ فِيهِ عِلْمًا سَهَّلَ اللَّهُ لَهُ بِهِ طَرِيقًا إِلَى الْجَنَّةِ ))[متفق عليه عن أبي هريرة رضي الله عنه]

“Bir kimse, ilim elde etmek arzusuyla bir yola girerse, Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır. Muhakkak melekler yaptığından hoşnut oldukları için ilim öğrenmek isteyen kimsenin üzerine kanatlarını gererler. Göklerde ve yerde bulunanlar, hatta suyun içindeki balıklar bile âlim kişiye Allah’tan mağfiret dilerler. Âlimin âbide karşı üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Şüphesiz ki âlimler, peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler, ne dinar ne dirhem miras bırakırlar, sadece ilmi miras bırakırlar. Kim de ilim elde ederse, bol bir nasib elde etmiştir.” 

       Vaktini ilim talep ederken boşa harcanmasından kaygılanma. Çünkü sen eğer malının zekatını ödediğin zaman Allah senin kalan malını muhafaza eder. Eğer sen vaktinin zekatını ödersen Allah kalan vaktini muhafaza eder. 

Allah Subhanehu ve Teala büyük ameli sana az zamanda mümkün kılar. İnsan önceki bu alimlerden şaşkınlıkla bu kitapları bizlere nasıl bıraktılar? Onlardan her birinin her gün doksan sahife yazması akıl işi midir? Nasıl olur? Allah onların vakitlerine bereket verdi. 

Gerçekten sen eğer ilim talep edersen vaktin zekatını ödemiş olursun. Allah senin vaktini bereketli etmiştir. Böylece senin büyük işini amelini kısa zamanda gerçekleştirmeni güçlendirmiştir. 

       Ey Allah’ım! Bize faydalı olanı bize öğret. Bize öğrettiklerinle bizleri faydalandır. Bizim ilmimizi artır. Hamt alemlerin Rabbi Allaha aittir.

       İkinci Hutbe

       Allahtan başka ilah olmadığına salih olanların dostu olduğuna şahidim. 

Ve yine Efendimiz Hz. Muhammet’in Allah’ın kulu ve Resulü olduğuna ve yüce ahlak sahibi olduğuna şahidim. 

Ey Allah’ım! Efendimiz Hz. Muhammet’e, hane halkına, sahabesine hepsine salat, selam ve mübarek eyle.

       İnsanın renkler ile olan ilgisi:

       Ey değerli kardeşler. Dikkatimizi Kuran-ı Kerime çevirdiğimiz zaman yeşil rengin birçok ayet-i kerimede geçtiğini görürüz. Özellikle yeşil renk.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

مُتَّكِئٖينَ عَلٰى رَفْرَفٍ خُضْرٍ وَعَبْقَرِىٍّ حِسَانٍ

Rahman suresi 55.76 Onlar yeşil yastıklara ve güzel yaygılara yaslanırlar, (nimetlenirler).

فَبِاَیِّ اٰلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Rahman suresi 55.77 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 

       Allah Teala diğer ayet-i kerimede şöyle buyurdu:

عَالِيَهُمْ ثِيَابُ سُنْدُسٍ خُضْرٌ وَاِسْتَبْرَقٌ وَحُلُّوا اَسَاوِرَ مِنْ فِضَّةٍ وَسَقٰیهُمْ رَبُّهُمْ شَرَابًا طَهُورًا

İnsan suresi 76.21 Üstlerinde ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler vardır. Gümüş bileziklerle süsleneceklerdir. Rableri onlara tertemiz bir içecek içirecektir.

       Üçüncü ayet-i kerimede Allah Teala şöyle buyurdu:

يَلْبَسُونَ مِنْ سُنْدُسٍ وَاِسْتَبْرَقٍ مُتَقَابِلٖينَ

Duhan suresi 44.53 Onlar ince ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyinerek karşılıklı olarak otururlar.

Psikologlar insanın renklerle olan ilgisi hakkında ne söylediler? Onlar rengin insan üzerindeki tesiri çok derindir. Renk bazen ayaklarımıza, ebadımıza tesir eder. Renler bazen bize hararet sıcaklık hissettirir. Veya bize soğukluk hissettirir. Bazen bize mutluluk hissettirir. Veya bazen bize mutsuzluk hissettirir. Rengin büyük tesiri vardır. Belki renk bazen insanın şahsiyetine hayata bakışına tesir eder.

Alimler şöyle derler: Sarı renk dalga boyu sinir sisteminde aşırı etkinliği uyarır. Sen genel kara yollarında parlak ilanları yapmak istersen sarı renk renk dalgalarının en uzun olanıdır. Sinir sistemini harekete geçirir. Sinir sistemi üzerinde derin bir tesir eder. 

       Mor eflatun rengi istikrara sebep olur. Mavi renk genişliği ve soğukluğu hissettirir. Kırmızı gece ve o gecenin getirdikleri sıcaklık hissettirir. Fakat renk insanın içine sevinç hissettirir.  Ve bu onda sevinç uyandırıyor. Sevinç uyandıranda yeşil renktir. Bundan dolayıdır ki Allah c.c. bitkileri yeşil renkte yarattı. Yerdeki bu yeşil alanlar insanın nefsine çok rahatlık verir. Bundan dolayı ameliyat edenlerin elbiseleri yeşil renkten seçilerek yapıldı. Çünkü hasta çok yakında üzerinden ameliyat geçeceğini biliyor. Bu yeşil elbise kendisine sevinç hissi verir.

Ey değerli kardeşler! Dikkat çekici olan husus, Yüce Allah'ın cennet ehlinden bahsetmesidir. Cennetteki nimetlerden bahsetti. Bu ayetlerde yeşil renk gelmiştir. Mümin bazı renkleri seçeceği zaman yeşil rengi vahy edildiği şekilde sevinçle ve saadetle seçmesi gereklidir. Bu yeşil rengin seçilmesi ruhu heyecanlandıran şeydir. Psikologların dediği gibidir. O da sevincin nedenleridir.

Ve dua.

 

Tercüme Tarih: 18.Ocak.2025

       Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI 

(Emekli Müftü, İcazetli) 

https://nabulsi.com/web/article. Den alıntıdır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —