İbrahim Sırmalı


İSRAİL

  Emekli Müftü - muftu.ibrahim@gmail.com


جَاءَ وَعْدُ الْآخِرَةِ جِئْنَا بِكُمْ لَفِيفًا ) 

       Hamt alemlerin Rabbi Allaha aittir. Ey Allah im! İslam ve iman nimeti verdiğinden hamt ancak sana aittir. Yine bizleri ümmeti Muhammet’ten (Ona salat ve selam olsun) eylediğinden hamt sana aittir. 

Allahtan başka ilah olmadığına, tek olduğuna ve ortağı olmadığına şahitlik ederim. Ve yine muhakkak Hz. Muhammed’in Allah’ın cc. kulu ve resulü olduğuna şahitlik ederim. Ey Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e, hane halkına ve sahabesine hepsine salat (dua), selam (esenlik) ve kutlu eyle. 

Bundan sonra ey Müslümanlar.

       Allah Teala Muhkem ayetlerinde şöyle buyuruyor: 

وَلَقَدْ اٰتَيْنَا مُوسٰى تِسْعَ اٰيَاتٍ بَيِّنَاتٍ فَسْپَلْ بَنٖى اِسْرَایٖٔلَ اِذْ جَاءَهُمْ فَقَالَ لَهُ فِرْعَوْنُ اِنّٖى لَاَظُنُّكَ يَا مُوسٰى مَسْحُورًا

İsra suresi17.101   Andolsun, biz Mûsâ'ya apaçık dokuz mucize verdik. İsrailoğullarına sor (sana anlatsınlar): Hani Mûsâ onlara gelmiş ve Firavun da ona, "Ben senin kesinlikle büyülendiğini zannediyorum ey Mûsâ!" demişti. 

قَالَ لَقَدْ عَلِمْتَ مَا اَنْزَلَ هٰؤُلَاءِ اِلَّا رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ بَصَائِرَ وَاِنّٖى لَاَظُنُّكَ يَا فِرْعَوْنُ مَثْبُورًا

İsra suresi 17.102 Mûsâ ise, "İyi biliyorsun ki, bunları ancak, göklerin ve yerin Rabbi apaçık deliller olarak indirmiştir. Ey Firavun, ben de seni kesinlikle helâk olmuş bir kişi olarak görüyorum" demişti.

فَاَرَادَ اَنْ يَسْتَفِزَّهُمْ مِنَ الْاَرْضِ فَاَغْرَقْنَاهُ وَمَنْ مَعَهُ جَمٖيعًا

İsra suresi 17.103 Bunun üzerine Firavun (işkence etmek ve öldürmek suretiyle) o yerden onların kökünü kazımak istedi. Biz de onu ve beraberindekileri hep birden suda boğduk. 

وَقُلْنَا مِنْ بَعْدِهٖ لِبَنٖى اِسْرَایٖٔلَ اسْكُنُوا الْاَرْضَ فَاِذَا جَاءَ وَعْدُ الْاٰخِرَةِ جِئْنَا بِكُمْ لَفٖيفًا

İsra suresi 17.104 Bunun ardından İsrailoğullarına şöyle dedik: "Bu topraklarda oturun, ahiret va'di (kıyamet) gelince hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz." 

       İslam Kardeşleri!

       Bugünkü karşılaşmamız -İnşaellah Teala-aziz olan Allah’ın Kitabından bu mübarek ayet-i kerimeler ile beraber olacaktır. Bu ayet-i kerimeleri düzenliyoruz. Manalarını anlıyoruz.  Ve onun mühürlü leziz içeceklerini yudumluyoruz. 

İsra suresinden bu ayetleri tertiplemek Hz. Musa (Ona selam olsun) kıssasının olayını ve Beni İsrail olayını hatırlamayı açığa çıkarıp izah esiyoruz. 

İsra Suresi'nin bağlamına bütünüyle uygundur. Bu olaya İsrail oğullarından ve onların yer yüzüne bozgunculuk çıkarmalarından bahseden olay ile başladım. 

Olay daha sonra İsrailoğullarından bazılarının takındığı inkarcı tutumlardan biri hakkındaki konuşmayı burada tekrarladı. Bu dokuz göz kamaştırıcı mucize göndermesine rağmendir. Bu olay deniz ikiye bölündüğü zamanda gözleriyle gördükleri büyük mucizeye rağmendir. 

Bu ayetler, İsrailoğullarına bu topraklardaki yerleşmelerinden dolayı duyulan şükran bağlamında geldi. Ve onlara Firavun'dan kurtuluşlarını ve onun yaptıklarını hatırlatmalarından geldi. Onlara bu topraklara yerleşme imkanı belli bir süre için olduğunu nasihat ile bildirdi.

Ayrıca bu ayetler, Allah'ın Elçisi Muhammed -Allah'ın bereketi ve selamı üzerine olsun- için de müjde niteliğindedir. Tıpkı Mekke-i Mükerreme’de kendisinin ve Müslümanların zayıfladığı gibi bu durumdan zorla Mekke’den çıkarıldılar. 

Bu çıkarılış Musa ve İsrailoğullarının durumuyla aynıdır. Sonra Allah, kâfirlerin onları (İsrailoğullarını) küçük düşürmesinden sonra, Firavun'un ülkesini -Mısır'ı- İsrailoğullarına miras bıraktı. 

Aynı sahne Mekke'nin fethinde de tekrarlandı. Allah'ın Elçisi Muhammet’in -Allah onu kutsasın ve ona huzur versin- İsrailoğullarının Mısır'a girdiği gibi güçlü ve galip olarak Mekke’ye girdiğinde oldu.

Ey Müslümanlar!

Şayet eski tefsir kitaplarında dolaşırsak. Ve hatta İsrail Devleti'nin kurulmasından önceki dönemdeki tefsirlerle çağdaş tefsirleri okuyarak dolaşırsak. O tefsirlerin hepsinde İsrail oğullarının yeryüzünde fesat bozgunculuk çıkardığını elbette buluruz. 

Bu iki fesadın bozgunculuğun önceleri meydana geldiğini buluruz. Bunların ikisi AllahTealanın şu ayetinde kastedilmiştir.

وَقَضَيْنَا اِلٰى بَنٖى اِسْرَایٖٔلَ فِى الْكِتَابِ لَتُفْسِدُنَّ فِى الْاَرْضِ مَرَّتَيْنِ وَلَتَعْلُنَّ عُلُوًّا كَبٖيرًا

İsra suresi 17.4 Biz, Kitap'ta (Tevrat'ta) İsrailoğullarına, "Yeryüzünde muhakkak iki defa bozgunculuk yapacaksınız ve büyük bir kibre kapılarak böbürleneceksiniz" diye hükmettik.

Belki daha önceki yorumcular çeşitli nedenlerden dolayı bu görüşe yönelmişlerdir. Bu görüşlerin mühim olanları şunlardır: 

İsrailoğullarının dünyada savunmasız ve evsiz insanlar olarak anılmasını beklemiyorlardı. Önceleri onların başına gelenler olduktan sonra tekrar onların şöhreti, kuvveti ve yükselişlerinin olacağı beklenmiyordu. Ayrıca tefsir kitaplarında ve tarih kitaplarında da bunlar bahsedildi. 

Tarih aynı zamanda önceleri zamanımızda yüksek makamda oldukları gibi İsrailoğullarının pek de yüksek bir seviyede olmadıklarına da tanıklık ediyor. Bu yükseklik tarihte eski ve yeni müfessirlerin tercih edilen görüşlerinin aksine üzerinde durduğum baş faktördür.

       Anlatılan bunların büyüklüğü tarihlerinde meydana gelmedi. Hatta Allah’ın Nebisi Süleyman as ve bizim Peygamberimizin diğer Allah’ın cc nebileri zamanında da meydana gelmedi. 

Bugün gördüğümüz Yahudilerin dünyadaki mal, ilan enformasyon ve siyasi egemenliğidir. Şayet Yahudilerden bir tanesi dünyanın bir ucunda yardım talep etse kendilerine yardım edecek on binlercesini kesinlikle bulurlar.

       Eğer ilgili iki fesat ve yolsuzluk tarihte meydana gelip gelmediği hususuna buna karar verirsek.  Aynı husus İsra Suresi'nin sonunda bildirildiği gibi Cenab-ı Hakk'ın şu ayetiyle de sabittir. Ayet-i Kerime şudur:

وَقُلْنَا مِنْ بَعْدِهٖ لِبَنٖى اِسْرَایٖٔلَ اسْكُنُوا الْاَرْضَ فَاِذَا جَاءَ وَعْدُ الْاٰخِرَةِ جِئْنَا بِكُمْ لَفٖيفًا

İsra suresi 17.104 Bunun ardından İsrail oğullarına şöyle dedik: "Bu topraklarda oturun, ahiret va'di (kıyamet) gelince hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz."

Çoğu müfessir burada ahiretten kastedilenin kıyamet günü olduğunu, burada kastedilen yerin ise Şam ve Mısır olduğunu söylemektedir.

Gerçek ise, eski müfessirlerin İsrailoğullarına bakış açıları ve onların herhangi bir statü veya nüfuza sahip olacaklarına dair beklentilerinin olmaması ile aynıdır.

       Dikkate alınması gereken gerçek: İçinde yaşadığımız gerçek, büyük bir fitne, güç ve üstünlük gerçeğidir. Ve Yahudilere para ve çocuk verildi. Onlar daha güçlüdürler. 

Yani savaşmaya muktedirdirler. Ve birçok insan ve birçok ülke tarafından yardım görürler.  Ancak bu uzun sürmeyecek, çünkü bu yolsuzluğun biteceği zamana göre belirleniyor. 

Allah'ın onu Âhiret olarak nitelendirmesi, ondan sonra hiçbir fitnenin olmayacağına delalet etmektedir. İkinci fitnenin sona erdirilmesinden bahsederken Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur:

ثُمَّ رَدَدْنَا لَكُمُ الْكَرَّةَ عَلَيْهِمْ وَاَمْدَدْنَاكُمْ بِاَمْوَالٍ وَبَنٖينَ وَجَعَلْنَاكُمْ اَكْثَرَ نَفٖيرًا

İsra suresi 17.6 Sonra onlara karşı size tekrar egemenlik verdik. Mallar ve çocuklarla sizi güçlendirdik; sayınızı daha da çoğalttık.

اِنْ اَحْسَنْتُمْ اَحْسَنْتُمْ لِاَنْفُسِكُمْ وَاِنْ اَسَاْتُمْ فَلَهَا فَاِذَا جَاءَ وَعْدُ الْاٰخِرَةِ لِيَسُؤُا وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ اَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبٖيرًا

İsra suresi 17.7 İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis'e) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye (üzerinize yine düşmanlarınızı gönderdik.) 

عَسٰى رَبُّكُمْ اَنْ يَرْحَمَكُمْ وَاِنْ عُدْتُمْ عُدْنَا وَجَعَلْنَا جَهَنَّمَ لِلْكَافِرٖينَ حَصٖيرًا

İsra suresi 17.8 Umulur ki Rabbiniz size merhamet eder. Eğer yine eski duruma dönerseniz, biz de (cezaya) döneriz. Biz cehennemi kâfirlere bir zindan yapmışızdır.

Yeryüzüne ikinci kez fesat çıkaracaksınız bunun açıklaması, ikinci ve son kez olan fesat çıkarmadır. İlk sefer ne olursa olsun bizi ilgilendiren şey, Yahudilerin daha önce şimdiki kadar yücelmemiş olmalarıdır. 

Bugün üçüncü defa bozulmaları mümkün değildir. Büyük yüksekliğin tanımı iki bozulmayla birlikte geldi: Ayet-i Kerime şöyledir:

 وَقَضَيْنَا اِلٰى بَنٖى اِسْرَایٖٔلَ فِى الْكِتَابِ لَتُفْسِدُنَّ فِى الْاَرْضِ مَرَّتَيْنِ وَلَتَعْلُنَّ عُلُوًّا كَبٖيرًا

İsra suresi 17.4 Biz, Kitap'ta (Tevrat'ta) İsrailoğullarına, "Yeryüzünde muhakkak iki defa bozgunculuk yapacaksınız ve büyük bir kibre kapılarak böbürleneceksiniz" diye hükmettik.

Dolayısıyla bugün Yahudilerle yaşadığımız ikinci ve son fitnedir ve Cenab-ı Hak yine salih kulların eliyle buna son vereceğini bildirmektedir.

 Bu konuda Allah Teala şöyle buyuruyor: 

فَاِذَا جَاءَ وَعْدُ اُولٰیهُمَا بَعَثْنَا عَلَيْكُمْ عِبَادًا لَنَا اُولٖى بَاْسٍ شَدٖيدٍ فَجَاسُوا خِلَالَ الدِّيَارِ وَكَانَ وَعْدًا مَفْعُولًا

İsra suresi 17.5 Nihayet bu iki bozgunculuktan ilkinin zamanı gelince (sizi cezalandırmak için) üzerinize, pek güçlü olan birtakım kullarımızı gönderdik. Onlar evlerinizin arasına kadar sokuldular. Bu, herhâlde yerine gelmesi gereken bir va'd idi. 

İkinci fesadın yolsuzluğun sona erdirilmesinden bahsetmeye gelince bu hususta Allah Teala şöyle buyurdu:

فَاِذَا جَاءَ وَعْدُ الْاٰخِرَةِ لِيَسُؤُا وُجُوهَكُمْ 

İsra suresi 17.7 İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler. 

Onlar son derece cesaretin kullarıdır. Ve mescide ilk girdikleri gibi girecek olanlardır.

Sûrenin başında “ahiret”le ilgili olarak söylenenlere uygun olan, iki fitneden sonuncusundan söz etmektir. Sonunda Yahudiler bir araya geldi. Tutarlı bir şey olmalı. Yeryüzünde bozgunculuk yaptılar ve her yerde büyük derecelere ulaştılar. 

Gece Yolculuğu hikayesinde bahsedilen Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa sadece Filistin’de ya da iki cami arasında değildir. 

       Ey Müslümanlar!

Şeyh El-Şaravi, İman Düşünceleri'nde şu ayeti izah ederken şöyle diyor: Yüce Allah şöyle buyuruyor: {Yeryüzünde yaşayın} 

Bu ayet Yahudilerin böylece belirli bir yerle sınırlı kalmadan, Kur'an'ın yeryüzüne yayılmasını emreden ayetlerle tutarlı olmak içindir. 

Yahudilerin içinde toplanacakları vatanları olmaz. Allah Teala Yahudiler ile ilgili aynı şekilde şöyle buyuruyor:

وَقَطَّعْنَاهُمْ فِى الْاَرْضِ اُمَمًا مِنْهُمُ الصَّالِحُونَ وَمِنْهُمْ دُونَ ذٰلِكَ وَبَلَوْنَاهُمْ بِالْحَسَنَاتِ وَالسَّيِّپَاتِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ

Araf suresi 7.168 Biz onları yeryüzünde parça parça topluluklara ayırdık. Onlardan iyi kimseler vardır. İçlerinden öyle olmayanları da vardı. Belki dönüş yaparlar diye de onları güzellikler ve kötülükler ile sınadık.

Hakikat ve gerçekler bunu destekliyor. Bunları dünya ülkelerinin her yerine dağılmış halde görüyoruz. Ancak toplandıkları belirli yerlere yönelirler. 

Diğer halklarda çözülüp onlara karışmazlar. Hayır, Yahudileri her parçasını sanki kendi başına bağımsız bir milletmiş gibi, diğerleriyle karışmış halde buluyorsun. Allah Teala şöyle buyuruyor:

وَقُلْنَا مِنْ بَعْدِهٖ لِبَنٖى اِسْرَایٖٔلَ اسْكُنُوا الْاَرْضَ فَاِذَا جَاءَ وَعْدُ الْاٰخِرَةِ جِئْنَا بِكُمْ لَفٖيفًا

İsra suresi17.104 Bunun ardından İsrailoğullarına şöyle dedik: "Bu topraklarda oturun, ahiret va'di (kıyamet) gelince hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz."

Ahiret vaadi ile kastedilen: Bu, İsrailoğullarının ikinci bozgunculuğudur. Cenâb-ı Hak, Resûlullah (s.a.v.) dönemindeki ilk fitneler hakkında şöyle buyuruyor: Allah ona salât ve selâm versin:

وَقَضَيْنَا اِلٰى بَنٖى اِسْرَایٖٔلَ فِى الْكِتَابِ لَتُفْسِدُنَّ فِى الْاَرْضِ مَرَّتَيْنِ وَلَتَعْلُنَّ عُلُوًّا كَبٖيرًا

İsra suresi 17.4 - Biz, Kitap'ta (Tevrat'ta) İsrailoğullarına, "Yeryüzünde muhakkak iki defa bozgunculuk yapacaksınız ve büyük bir kibre kapılarak böbürleneceksiniz" diye hükmettik. 

فَاِذَا جَاءَ وَعْدُ اُولٰیهُمَا بَعَثْنَا عَلَيْكُمْ عِبَادًا لَنَا اُولٖى بَاْسٍ شَدٖيدٍ فَجَاسُوا خِلَالَ الدِّيَارِ وَكَانَ وَعْدًا مَفْعُولًا

İsra suresi 17.5 Nihayet bu iki bozgunculuktan ilkinin zamanı gelince (sizi cezalandırmak için) üzerinize, pek güçlü olan birtakım kullarımızı gönderdik. Onlar evlerinizin arasına kadar sokuldular. Bu, herhâlde yerine gelmesi gereken bir va'd idi. 

Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- onların Medine'deki, Beni Kureyza, Benî Kaynuka ve Benî Nadir'deki evlerini dolaşıp inceledi. Onları Şam’daki Azeruata tahliye etti. 

Daha sonra Müslümanlarla Yahudiler arasındaki bağlantı bir süreliğine kesildi. Sonra Cenab-ı Hak, İsrailoğullarının ikinci fitnesi hakkında şöyle buyuruyor:

اِنْ اَحْسَنْتُمْ اَحْسَنْتُمْ لِاَنْفُسِكُمْ وَاِنْ اَسَاْتُمْ فَلَهَا فَاِذَا جَاءَ وَعْدُ الْاٰخِرَةِ لِيَسُؤُا وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ اَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبٖيرًا

İsra suresi 17.7 İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis'e) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye (üzerinize yine düşmanlarınızı gönderdik.) 

Şu anda uğraştığımız şey bu yolsuzluktur. Yahudilerin Tanrı'nın onları yok etme vaadini yerine getirmek için tek bir vatanda toplanacakları yer. Müslümanlar, Yahudiler yeryüzüne dağılmışken onlara saldırabilirler mi? 

Yüce Allah onlara kendilerine ait bir milli vatanda toplanma fikrini ilham etmiş olmalı. Dedikleri gibi, onları almak istese bile kaçamazlar ve onları güçlü ve güçlü olanın yardımıyla alırdı. 

Yüce Allah'ın şu sözüyle isteni kastedilen şudur:

وَقُلْنَا مِنْ بَعْدِهٖ لِبَنٖى اِسْرَایٖٔلَ اسْكُنُوا الْاَرْضَ فَاِذَا جَاءَ وَعْدُ الْاٰخِرَةِ جِئْنَا بِكُمْ لَفٖيفًا

İsra suresi 17.104 Bunun ardından İsrailoğullarına şöyle dedik: "Bu topraklarda oturun, ahiret va'di (kıyamet) gelince hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz."

Yani çeşitli ülkelerden bir araya gelmek. Şu anda Filistin topraklarında olan da budur.

Ey Müslümanlar!

Belki de Musa a.s. ın ayetler ile getirip konuşulan son yer ve iskan etmeleri istenen yer o yerde burada (Mukaddes toprak) erdi mukaddesedir. Hatta son vadedilen zaman gelince Yahudiler buraya toplanıp getirilecektir. 

Burada kastedilenin son günün kıyamet günü olduğu imkansız olduğu düşünülmektir. Bu surenin sonunda olsa da daha doğrusu bağlam ilgilidir. 

O bağlam Yahudileri (Mukaddes toprak) erdi mukaddes yerinde toplanmaları haberinin verilmesidir. Onları o topraklara toplayıp getirilme haberidir. 

Bu olay kendilerine vatanlarına ikamet etmek için Filistin’e hicret etmeye müsaade edilmekle meydana gelmiştir. Hatta siyasileri ve hahamları (Mukaddes toprağa) ard-i makdese kim hicret etmez ise onun ilahi (Tanrısı) yoktur fetvasını verdiler. 

Umulur ki Yahudilerin şimdiki çalışmaları Yahudi devletinin kurulması içindir. Filistinlileri yeniden vatanlarından göç ettirme girişimleri Yahudi devletinin kurulması içindir.

 Bu, daha fazla insanın göçünü kolaylaştırmak konusunda aradıkları güvencenin bir işareti.

Sözümü söylüyorum. Benim ve sizler için Allahtan bağışlanmak istiyorum.

İKİNCİ HUTBE

وَقُلْنَا مِنْ بَعْدِهٖ لِبَنٖى اِسْرَایٖٔلَ اسْكُنُوا الْاَرْضَ فَاِذَا جَاءَ وَعْدُ الْاٰخِرَةِ جِئْنَا بِكُمْ لَفٖيفًا

İsra suresi 17.104 Bunun ardından İsrailoğullarına şöyle dedik: "Bu topraklarda oturun, ahiret va'di (kıyamet) gelince hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz." 

       Hamt alemlerin Rabbi Allaha aittir. Ey Allah im! İslam ve iman nimeti verdiğinden hamt ancak sana aittir. Yine bizleri ümmeti Muhammet’ten (Ona salat ve selam olsun) eylediğinden hamt sana aittir. 

Allahtan başka ilah olmadığına, tek olduğuna ve ortağı olmadığına şahitlik ederim. 

Ve yine muhakkak Hz. Muhammed’in Allah’ın cc. kulu ve resulü olduğuna şahitlik ederim. Ey Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e, hane halkına ve sahabesine hepsine salat (dua), selam (esenlik) ve kutlu eyle. 

Bundan sonra ey Müslümanlar. 

       Şaşılacak şey ayette geçen lefif kelimesinin manasındadır. Lefif: Her neviden cinsten karışarak oluşan büyük toplantı demektir. Bu ahır son güne uygun olmuştur. Aynı şekilde çeşitli kabilelerden ve çeşitli milletlerden arabından, aceminden, Avrupalısından ve Amerikalısından.. Filistine toplanan Yahudilere de uygun olmuştur. 

Bundan dolayıdır. Her bir Yahudi’nin Filistin’e gelip Toplanmaları önemli değildir. Umulur ki kast edilenin onların galip olmasıdır. Şayet böyle değilse Deccal olayında şu bir gerçektir ki Deccala 70000 İsfahanlı Yahudi tabi olacaktır. 

Orada Yahudilerden başkalarının olması yakınında ve uzağında olması kesindir. Belki Yahudi fırkalarından uzakta olanlar onlar Yahudi devletinin kuruluşuna karşı olanlardır. 

Yahudi devletinin kuruluşu kuruluştan maksadın İsrail oğullarının helakidir. Buna Kur’an-i Kerimin kanıt getirdiği gibi var oluşlarının tamamen sona ermesidir. 

       Kendisinden bahsedeceğimiz gelecekten uzak olarak mıdır? Bilmiyoruz. Yakın olacağını umuyoruz. Bizden istenen ise şuurlu olmak, anlayışlı olmak, ayet-i kerimeleri tasdik edip amel eylemektir.

       Ahiret ile kast edilen ahir gün olması ile son ifsat zamanı olması benzer şeydir. İtikat edip kesin inancımız İsrail oğullarının sonunun gelmesidir. O sonun gelmesi de yakındır. 

Onların baş kaldırmaları, ayağa kalkmaları, yükselmeleri ve uluslararası bozgunluklarının sürdürülmesi mümkün değildir. 

Uluslararası siyasi pozisyonlar ve kontroller de mümkün olamaz. Hatta ümmetimizin de olduğu gibi kalması mümkün olamaz.  Bir anda bu milletin gerçek iradesinden hak ve doğru olanı savunup yardım etmesi gereklidir. O kendi kararının sahip olur. Depresyondan çıkar. Kendine gelir.

Dua.

       Tarih: 10 Ekim 2024

       Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI

(Emekli Müftü, İcazetli)

Hamidi İbrahem netten alıntıdır. 22.Mayis 2021