İbrahim Sırmalı

Tarih: 27.12.2024 09:25

Keşke Bende Onlar ile Beraber Olsaydım Kurtulurdum

Facebook Twitter Linked-in

Hamt; Âlemlerin Rabbi Allah’a aittir. Ey Allahım! İslam ve iman nimetinden dolayı hamt sana aittir. Bizi Ümmeti Muhammetten (ona salat ve selam olsun) eylediğinden dolayı hamt sana aittir.

        Allahtan başka ilah olmadığına, tek olduğuna ve ortağı olmadığına şahadet ederrim. Ve yine Hz. Muhammetin Allah’ın kulu ve Resulu olduğuna şahadet ederim. Şuna şahitlik ederiz ki Muhammet peygamberliği tebliğ eyledi. Emaneti eda eyledi. Ümmete nasihat eyledi. 

Ey Allahım! Hz. Muhammete, Hane halkına ve arkadaşlarına hepsine salat ve selam eyle.  Onları mübarek eyle.                               

        Bundan sonra ey Müslümanlar! 

        Allah Teala muhkem olan ayet-i kerimesinde -O Allah konuşanların en doğru söyleyenidir.- şöyle buyurur: 

وَلَوْ اَنَّا كَتَبْنَا عَلَيْهِمْ اَنِ اقْتُلُوا اَنْفُسَكُمْ اَوِ اخْرُجُوا مِنْ دِيَارِكُمْ مَا فَعَلُوهُ اِلَّا قَلٖيلٌ مِنْهُمْ وَلَوْ اَنَّهُمْ فَعَلُوا مَا يُوعَظُونَ بِهٖ لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْ وَاَشَدَّ تَثْبٖيتًا

Nisa suresi 4.66 Eğer biz onlara, “Hayatlarınızı feda edin veya yurtlarınızdan çıkın” diye yazmış olsaydık, içlerinden pek azı hariç, bunu yapmazlardı. Eğer kendilerine verilen öğütleri tutsalardı, elbette haklarında hem daha hayırlı, hem de (imanlarını) daha çok pekiştirici olurdu. 

وَاِذًا لَاٰتَيْنَاهُمْ مِنْ لَدُنَّا اَجْرًا عَظٖيمًا

Nisa suresi 4.67 O zaman kendilerine elbette katımızdan büyük bir mükâfat verirdik. 

وَلَهَدَيْنَاهُمْ صِرَاطًا مُسْتَقٖيمًا

Nisa suresi 4.68 Onları elbette doğru yola iletirdik. 

وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَالرَّسُولَ فَاُولٰئِكَ مَعَ الَّذٖينَ اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيّٖنَ وَالصِّدّٖيقٖينَ وَالشُّهَدَاءِ وَالصَّالِحٖينَ وَحَسُنَ اُولٰئِكَ رَفٖيقًا

Nisa suresi 4.69 Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddîklarla, şehidlerle ve iyi kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır. 

ذٰلِكَ الْفَضْلُ مِنَ اللّٰهِ وَكَفٰى بِاللّٰهِ عَلٖيمًا

Nisa suresi 4.70 Bu lütuf Allah’tandır. Hakkıyla bilen olarak Allah yeter. 

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا خُذُوا حِذْرَكُمْ فَانْفِرُوا ثُبَاتٍ اَوِ انْفِرُوا جَمٖيعًا

Nisa suresi 4.71 Ey iman edenler! (Düşmana karşı) tedbirinizi alıp, küçük birlikler hâlinde, yahut topluca savaşa gidin. 

وَاِنَّ مِنْكُمْ لَمَنْ لَيُبَطِّئَنَّ فَاِنْ اَصَابَتْكُمْ مُصٖيبَةٌ قَالَ قَدْ اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَیَّ اِذْ لَمْ اَكُنْ مَعَهُمْ شَهٖيدًا

Nisa suresi 4.72 Şüphesiz, aranızda öyle kimseler var ki, (onların her biri savaşa gitme konusunda) hakikaten pek ağır davranır. Eğer başınıza bir musibet gelirse, “Allah, bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım” der. 

وَلَئِنْ اَصَابَكُمْ فَضْلٌ مِنَ اللّٰهِ لَيَقُولَنَّ كَاَنْ لَمْ تَكُنْ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُ مَوَدَّةٌ يَا لَيْتَنٖى كُنْتُ مَعَهُمْ فَاَفُوزَ فَوْزًا عَظٖيمًا

Nisa suresi 4.73 Eğer Allah’tan size bir lütuf (zafer) erişse, bu sefer de; sizinle kendisi arasında hiç tanışıklık yokmuş gibi şöyle der: “Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete) ulaşsaydım.” 

فَلْيُقَاتِلْ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ الَّذٖينَ يَشْرُونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا بِالْاٰخِرَةِ وَمَنْ يُقَاتِلْ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ فَيُقْتَلْ اَوْ يَغْلِبْ فَسَوْفَ نُؤْتٖيهِ اَجْرًا عَظٖيمًا

Nisa suresi 4.74 O hâlde, dünya hayatını ahiret hayatı karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz. 

        İslam kardeşleri.

Kimdir o kimseler ki bugün haklarında şu ayet söylenir.  

يَا لَيتَنِي كُنتُ مَعَهُمْ فَأَفُوزَ فَوْزًا عَظِيمًا 

“Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete) ulaşsaydım.” Denilir.

        Cevap şüphesiz ve tereddütsüz (onlar sahabelerin nesilleridir.) (Allah’ın razılığı onların üzerine olsun.) Muhakkak ki nesiller, tek olarak, ayrıcalıklı olarak bil fiil sahabenin nesli gibi bizlere bu işte en yüksek ahlaki örnek olur. Bu örnek olmak onlara şeref olarak ve gurur olarak yeterlidir. 

Çünkü onların arasında Resulüllah vardı. Bu topluluk dünyayı unuttular. Söz ve iş olarak ahiret ile meşgul oldular. Dünyayı ve ahireti kazandılar. (Allah onların hepsinden razı olsun.) Allah Tealanın El-Aziz olan Kitabında vasıflandırdığı onlara gurur ve şeref olarak yeter.

        Allah Teala şöyle buyurur:

مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِ وَالَّذٖينَ مَعَهُ اَشِدَّاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاءُ بَيْنَهُمْ تَرٰیهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَانًا سٖيمَاهُمْ فٖى وُجُوهِهِمْ مِنْ اَثَرِ السُّجُودِ ذٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِى التَّوْرٰيةِ وَمَثَلُهُمْ فِى الْاِنْجٖيلِ كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْپَهُ فَاٰزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوٰى عَلٰى سُوقِهٖ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغٖيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ وَعَدَ اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْرًا عَظٖيمًا

Fetih suresi 48.29 Muhammed, Allah'ın Resûlüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde hâlinde, Allah'tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat'ta ve İncil'de anlatılan durumlarıdır: Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah, kendileri sebebiyle inkârcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir. 

Bu ayette geçen Allah’ın övdüğü övgüye layık olmak gerçekten arzu edilen şeydir. 

وَلَئِنْ اَصَابَكُمْ فَضْلٌ مِنَ اللّٰهِ لَيَقُولَنَّ كَاَنْ لَمْ تَكُنْ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُ مَوَدَّةٌ يَا لَيْتَنٖى كُنْتُ مَعَهُمْ فَاَفُوزَ فَوْزًا عَظٖيمًا

Nisa suresi 4.73 Eğer Allah’tan size bir lütuf (zafer) erişse, bu sefer de; sizinle kendisi arasında hiç tanışıklık yokmuş gibi şöyle der: “Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete) ulaşsaydım.” 

        Öyle ise bugün gençliğimiz nerededir. Bugün ümmetimiz bu zirvedekilerin ve yüce olanların neresindedir. Kim dünyayı ayakları altına aldı. Ehemmiyet önem verdikleri tek şey o da (Allah Tealanın rizası)dır. Allah onların kalplerini birleştirdi. Allah’ta onları kendi izine doğru yoluna iletti… Şayet onlar gibi olamaz iseniz de onlara benzeyiniz. Muhakkak ki şerefli olana benzemek kurtuluştur.

        Müslüman kardeşim. 

        Bir gün kendi nefsine şu soruyu sordun mu: Yarın Allah Teâlâ’ya huzurunda durduğum zaman ve bu ayetten bana sorduğu zaman ne söyleyeceğim. Ayet Kerime şudur:

وَلَئِنْ اَصَابَكُمْ فَضْلٌ مِنَ اللّٰهِ لَيَقُولَنَّ كَاَنْ لَمْ تَكُنْ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُ مَوَدَّةٌ يَا لَيْتَنٖى كُنْتُ مَعَهُمْ فَاَفُوزَ فَوْزًا عَظٖيمًا

Nisa suresi 4.73 Eğer Allah'tan size bir lütuf (zafer) erişse, bu sefer de; sizinle kendisi arasında hiç tanışıklık yokmuş gibi şöyle der: "Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete) ulaşsaydım." 

 ففي الصحيحين (عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ – رضى الله عنه – عَنِ النَّبِيِّ – صلى الله عليه وسلم – قَالَ « إِنَّ أَهْلَ الْجَنَّةِ يَتَرَاءَيُونَ أَهْلَ الْغُرَفِ مِنْ فَوْقِهِمْ كَمَا يَتَرَاءَيُونَ الْكَوْكَبَ الدُّرِّيَّ الْغَابِرَ فِي الأُفُقِ مِنَ الْمَشْرِقِ أَوِ الْمَغْرِبِ ، لِتَفَاضُلِ مَا بَيْنَهُمْ » . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ ، تِلْكَ مَنَازِلُ الأَنْبِيَاءِ لاَ يَبْلُغُهَا غَيْرُهُمْ قَالَ     « بَلَى وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ ، رِجَالٌ آمَنُوا بِاللَّهِ وَصَدَّقُوا الْمُرْسَلِينَ » ،

Sahihayın kitabında bir hadiste şöyle geçmektedir: Ebi Said el-Hudri -Allah ondan razı olsun.- Resulüllah s.a.s. şöyle buyurdu: “Cennet ehli, yukarılarında bulunan odalarda bulunan cennet ehlini, doğudan veya batıdan geçen parlak gezegeni gördükleri gibi görürler.” Bunun üzerine sahabeler: Ey Allah’ın Rasulu! O makamlar peygamberlerin makamıdır, kimse onlara erişemez. Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem: “Canım onun elinde olan Allah’a yemin ederim ki Allah’ inanmış ve peygamberleri doğrulamış adamlar ulaşır.”

        Rabbim bana sorduğu zaman nasıl cevap vereceğim. ..Bunlar beni zikreden kullarımdır. ..Sen onların derecelerini görüyor musun?.. Sen onların mekanlarını biliyor musun?  ..Sen niçin onlar ile beraber olmayasın? (o biliniyor).. Seni onlardan ayıran nedir? ..O mal mıdır? ..Malı kendine sigortaladım. ..O rızık mıdır? ..Rızkı sana ben taksim etti. Ömrün mudur?  .. Ömrünü ben takdir eyledim. .. Yoksa orada benden daha faziletli nedir? Senin yanında daha büyük benden seni alıkoyan nedir… gibi sorular.   

        Sahihi Müslim hadis kitabında vardır. (Ebi Hureyreden rivayet edilen hadisi şerifte:

 وفي صحيح مسلم (عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يَسِيرُ فِي طَرِيقِ مَكَّةَ فَمَرَّ عَلَى جَبَلٍ يُقَالُ لَهُ جُمْدَانُ فَقَالَ « سِيرُوا هَذَا جُمْدَانُ سَبَقَ الْمُفَرِّدُونَ ». قَالُوا وَمَا الْمُفَرِّدُونَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ « الذَّاكِرُونَ اللَّهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتُ ».

Resulüllah s.a.s. Mekke yolunda yürüyordu. Bir dağın üzerine uğradı. O dağa Cümdan deniyordu. Resulüllah buyurdu: ‘’Yürüyün. Bu Cümdandır. Muferrid olanlar öne geçtiler.’’ Sahabe sordu. Ya Resulüllah muferrid olanlar kimlerdir? Resulüllah cevap verdi: ‘’Çokça Allah’ı zikreden erkekler ve Allah’ı çokça zikreden hanımlardır.’’ 

Evet. Hasretin fayda vermediği zamanda hasret çekersin. Pişman olmanın sana fayda vermediği zamanda pişman olursun. O zamanda söylersin. Bütün acı ile söylersin. Bütün hasret ile söylersin. Bütün pişmanlıkla söylersin. 

وَلَئِنْ اَصَابَكُمْ فَضْلٌ مِنَ اللّٰهِ لَيَقُولَنَّ كَاَنْ لَمْ تَكُنْ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُ مَوَدَّةٌ يَا لَيْتَنٖى كُنْتُ مَعَهُمْ فَاَفُوزَ فَوْزًا عَظٖيمًا

Nisa suresi 4.73 Eğer Allah’tan size bir lütuf (zafer) erişse, bu sefer de; sizinle kendisi arasında hiç tanışıklık yokmuş gibi şöyle der: “Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete) ulaşsaydım.” 

        Yarın uzaktan şehitlerin makamlarını görürsün. O zaman ileride keşke söylersin. Allah Tealadan onların yüce mekanlarını görürsün. O zaman keşke sende onlar ile beraber olmayı arzu edersin. Allah Teala sana şöyle buyurur: ‘’Bu kimseler benim yolumda savaşırken, dinimin yücelmesi için çalışırken ve bana davet ederken.. Niçin onlar ile beraber olmadınız? (Allah onları biliyor.) Seni onlardan ayıran ne idi? O dünya ve dünya sevgisi miydi? Pişmanlıktan ve zarardan başka bu dünya için ne yaptın? 

        Sahihi Buharide Peygamberimiz şöyle buyuru:

 وفي صحيح البخاري  « إِنَّ فِي الْجَنَّةِ مِائَةَ دَرَجَةٍ أَعَدَّهَا اللَّهُ لِلْمُجَاهِدِينَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ، مَا بَيْنَ الدَّرَجَتَيْنِ كَمَا بَيْنَ السَّمَاءِ وَالأَرْضِ  )

‘’Cennette Allah yolunda cihat edenlere Allah’ın hazırladığı yüz adet derece vardır. İki derecenin arasındaki mesafe gök ile yer arasındaki mesafe gibidir.’’ 

        Allah Tealanın Yarın geceyi ibadet ile geçirenlere müreffeh kalıcı nimetlerden hazırladığı makamlarını uzaktan gördüğün zaman o nimetlerin yüceliğini ancak Allah Tealanın bildiğinde o zaman sen keşke bende onlar ile beraber olsaydım isteğinde bulunursun. Onların bazı nimetlerine kavuşursun. Ancak muhakkak ki yapması mümkün değil zamanlar elden gitmiştir. O zaman sana keder ve pişmanlık nöbeti gelmiştir. Sen o zaman keşke ben de onlar ile beraber geçeği ibadet ile geçirseydim söylersin. Üzüntüm Allah’ın huzurunda gevşek davranmamdadır. Buna şu ayeti kerimeler delildir. 

وَاتَّبِعُوا اَحْسَنَ مَا اُنْزِلَ اِلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَاْتِيَكُمُ الْعَذَابُ بَغْتَةً وَاَنْتُمْ لَا تَشْعُرُونَ

اَنْ تَقُولَ نَفْسٌ يَا حَسْرَتٰى عَلٰى مَا فَرَّطْتُ فٖى جَنْبِ اللّٰهِ وَاِنْ كُنْتُ لَمِنَ السَّاخِرٖينَ

Zumer suresi 39.55-56 Farkında olmadan azap size ansızın gelmeden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun ki, kişi, "Allah'ın yanında, işlediğim kusurlardan dolayı vay hâlime! Gerçekten ben alay edenlerden idim" demesin. 

        Gaflet içinde olan kardeşim.

        Gece ibadeti yapılırken sen aralarında değil misin? Allah zikredilirken sen aralarında değil misin? Oruç tutanlar oruç nafile orucu) tutarken sen aralarında değil misin? Namaz kılanlar namaz kılarken sen aralarında değil misin? Sana yazıklar olsun. Aşırıya giden kul. Allah’ın sevgisini iddia edipte Allah’a itaat etmeyen yalan söylemiştir. Allah’ın sevgisini iddia edipte Ona yaklaşmak için girişimde bulunmayan yalan söylemiştir.  Allah’ın sevgisini iddia edipte Allah’ın cennetine cennetinin civarına aşık olmayan yalan söylemiştir. Allah’ın sevgisini iddia edipte gece olunca uyuyup yatan yalan söylemiştir. Her sevgili sevdiği ile ilgilenmez mi? 

وَلَئِنْ اَصَابَكُمْ فَضْلٌ مِنَ اللّٰهِ لَيَقُولَنَّ كَاَنْ لَمْ تَكُنْ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُ مَوَدَّةٌ يَا لَيْتَنٖى كُنْتُ مَعَهُمْ فَاَفُوزَ فَوْزًا عَظٖيمًا

Nisa suresi 4.73 Eğer Allah’tan size bir lütuf (zafer) erişse, bu sefer de; sizinle kendisi arasında hiç tanışıklık yokmuş gibi şöyle der: “Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete) ulaşsaydım.”

        Ey insan dünyada yaşamaya devam ettiğini bilmiş ol. Şu an zikredenlerin saflarında bulunman mümkündür. Gece ibadet edenlerin saflarında bulunman mümkündür. Mücahitlerin saflarında, oruç tutanların saflarında, namaz kılanların saflarında ve itaatkâr kulların saflarında bulunman mümkündür. Yukarda sayılanların saflarına zamanlar geçmeden önce iltihak edip niçin katılmayasınız. Şöyle olduğu denilir. 

Ahiret yurdunda insana günlerinin ve gecelerinin saatleri hazinelerin içerisinde gösterilir. Her gün ve gece yirmi dört saat saatleri sayısınca gösterilir. İnsan Allaha itaat ettiği saatin hazinesini nur ışık ile dolu saat olarak görür. Bundan dolayı da çokça sevinir. İnsan Allaha isyan ettiği saatin hazinesini karanlık ile dolu saat olarak görür. İnsan ibadet ve isyan etmediği saatin hazinesini boş olarak görür. O zamanda boş hazineye baktığı zaman pişmanlığı ve hasreti artar. Boş hazinelerin Celil ve Yüce Allah’ın zikri ile dolu olmalarını temenni edip ister. Şöyle söyler. "Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete) ulaşsaydım." Ayet-i Kerime:

وَلَئِنْ اَصَابَكُمْ فَضْلٌ مِنَ اللّٰهِ لَيَقُولَنَّ كَاَنْ لَمْ تَكُنْ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُ مَوَدَّةٌ يَا لَيْتَنٖى كُنْتُ مَعَهُمْ فَاَفُوزَ فَوْزًا عَظٖيمًا

Nisa suresi 4.73 Eğer Allah'tan size bir lütuf (zafer) erişse, bu sefer de; sizinle kendisi arasında hiç tanışıklık yokmuş gibi şöyle der: "Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete) ulaşsaydım." 

وَاتَّبِعُوا اَحْسَنَ مَا اُنْزِلَ اِلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَاْتِيَكُمُ الْعَذَابُ بَغْتَةً وَاَنْتُمْ لَا تَشْعُرُونَ

اَنْ تَقُولَ نَفْسٌ يَا حَسْرَتٰى عَلٰى مَا فَرَّطْتُ فٖى جَنْبِ اللّٰهِ وَاِنْ كُنْتُ لَمِنَ السَّاخِرٖينَ

Zumer suresi 39.55-56 Farkında olmadan azap size ansızın gelmeden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun ki, kişi, "Allah'ın yanında, işlediğim kusurlardan dolayı vay hâlime! Gerçekten ben alay edenlerden idim" demesin. 

        O zaman şöyle söyler: Zümer suresinin 55,56 inci ayetler söylenir. Bu ayette geçtiği gibi erkek ve kadın var mıdır? Bizler onlardan olmayalım. 

        Ebu Osman El-Nehdi şöyle dedi: "Ben Ebu Hureyre de yedi gece kaldım. O ve karısı geceleri üç ayırıyorlardı."..

Diğeri şöyle söyledi: Ben topluluklara kavuştum. Onlar gece karanlığında uyku boyunca geceyi ibadetle ihya ediyorlardı. Muhakkak ki o Allah’ın tarafında idi. Hareket ettiğinde kendisine şöyle diyordu. ‘’Kalk.  Hisseni payını ahiretten al. .. 

Muhakkak ev o evde gece ibadet ile geçirilirse o evden ışık çıkar. O ışığı gök eli görür. Bu evlerin üzerine nurdan çadırlar dikilir. Oraya gökteki melaikere yol göstermek için ve orasını içinde ibadet edilmeyen evlerden ayırmak için yapılır. Göklere bakıp kesinlikle yıldızları tamamen gördüğün gibi melaikelerde yeryüzüne bakar onlarda ev halkının kıldıkları nafile namazın nuru ile aydınlanan evin nurunun ışığını görürler.

        Umulur ki burada şaşılacak şey her gün melaikelerin senin evinin nurunu görmeyi adet edip bir günde olsun orasını nurlu görmemesidir. Kendine sor. O melaike senin evini karanlık gördü. Onlara geceyi ibadetle geçirmedin. Sen hasta mısın? Yoksa kederli misin? Yoksa başka bir şey mi var? Melaikeler şifa için, kederinin genişlemesi için sana dua etmeye başlar. Şu bir gerçek ki melaikeler nurun ışığın görülmesini çok arzu ediyorlar. Bu nur senin evinin yan taraflarından çıkıyor. 

        Allah için kardeşlerim.

        Sizlerin tüm bu hayırlı olanları işittikten sonra sizler oturmaya devam etmeniz akıllı bir davranış mıdır. Yanlış yapmaya devam ediyorsunuz. Uyumaya gafil olmaya devam ediyorsunuz. Zaman ile yarış yapmaya benim ile beraber kalkın. Saatları günlerimizin ve gecelerimizin sandıklarını Rabbimizin zikri ile dolduralım. Bunu bütün hayatımızın o günün işlediğimiz işimiz yapalım. 

        Allah Teala şöyle buyurur: 

يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ

Şuara suresi 26.88 "O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!" 

        Allah Teala şöyle buyurdu:

 يَعْلَمُ اَنَّكَ تَقُومُ اَدْنٰى مِنْ ثُلُثَیِ الَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ وَطَائِفَةٌ مِنَ الَّذٖينَ مَعَكَ وَاللّٰهُ يُقَدِّرُ الَّيْلَ وَالنَّهَارَ عَلِمَ اَنْ لَنْ تُحْصُوهُ فَتَابَ عَلَيْكُمْ فَاقْرَؤُا مَا تَيَسَّرَ مِنَ الْقُرْاٰنِ عَلِمَ اَنْ سَيَكُونُ مِنْكُمْ مَرْضٰى وَاٰخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِى الْاَرْضِ يَبْتَغُونَ مِنْ فَضْلِ اللّٰهِ وَاٰخَرُونَ يُقَاتِلُونَ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ فَاقْرَؤُا مَا تَيَسَّرَ مِنْهُ وَاَقٖيمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَقْرِضُوا اللّٰهَ قَرْضًا حَسَنًا وَمَا تُقَدِّمُوا لِاَنْفُسِكُمْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِنْدَ اللّٰهِ هُوَ خَيْرًا وَاَعْظَمَ اَجْرًا وَاسْتَغْفِرُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ

Muzemmil suresi 73.20 (Ey Muhammed!) Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor. Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah, gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna (gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete) gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı (yükünüzü hafifletti.) Artık, Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Allah, içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah'ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir kısmınızın ise Allah yolunda çarpışacağını bilmektedir. O hâlde, Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah'a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz, onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükâfat olarak bulursunuz. Allah'tan bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. 

Senden rica ediyorum. Bu ayete uğrarsan 

"Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete) ulaşsaydım." O zaman dünyada onlar ile beraber olmaya daha hırslı ol. Yarın onlar ile beraber olmadığından pişman olmaman için bugün onları araştır. Allah Subhanehu Azidir. Ganidir. Allah davranışlarınızla sizi bırakmasın. Bilakis göz açıp kapayıncaya ondan daha az zaman bizi nefsimiz ile baş başa bırakmaması için Allaha samimiyetle dua ediniz. Böylece doğruluk hak üzere olalım. Bize gerekli olan Aziz olan Kitap Kur’an’a ve tertemiz olan Resulüllah’ın sünnetine sarılmaktır. Yine bize gerekli olan salih alimlerin meclislerini bilmek ve onlarla beraber olmaktır. Çünkü o meclislerde hayir ve sevap olan doğrular vardır. Böylece treni kaçırmayalım. Kıyamet gününde iflas etmiş olarak getirilip orada şu Ayeti Kerimeyi söyleriz: 

وَلَئِنْ اَصَابَكُمْ فَضْلٌ مِنَ اللّٰهِ لَيَقُولَنَّ كَاَنْ لَمْ تَكُنْ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُ مَوَدَّةٌ يَا لَيْتَنٖى كُنْتُ مَعَهُمْ فَاَفُوزَ فَوْزًا عَظٖيمًا

Nisa suresi 4.73 Eğer Allah'tan size bir lütuf (zafer) erişse, bu sefer de; sizinle kendisi arasında hiç tanışıklık yokmuş gibi şöyle der: "Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete) ulaşsaydım." 

        O gün şu ayetteki gündür:

فَيَوْمَئِذٍ لَا يَنْفَعُ الَّذٖينَ ظَلَمُوا مَعْذِرَتُهُمْ وَلَا هُمْ يُسْتَعْتَبُونَ

Rum suresi 30.57 O gün zulmedenlere mazeretleri fayda sağlamaz, Allah’ı razı edecek amelleri işleme istekleri de kabul edilmez. 

        Allahtan sakın. Muhakkak ki helal olanın beyan edilmiş, muhakkak ki haram olanın beyan edilmiş olduğunu bilmiş ol. Ömrün saat olduğunu bilmiş ol. Ömür saatını Rabbine itaat eyle. Nefsinin isteklerine ve sapıklıklara bakma. Onlardan olmadığını üzülme. Fakat dinin ile gururlan. Rehberin Resulüllah s.a.s dir. Alimlerden olmadığından, gerçekten mücahitlerden olmadığından ve halisane olarak dine davet edenlerden olmadığından dolayı kederlenip hayıflan. 

Tarih: 26. Aralık.2024 Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI (Emekli Müftü, İcazetli) Okunuş Tarihi 04.Haziran 2016/hamidibrahem.com dan alıntıdır. 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —