İbrahim Sırmalı

Tarih: 17.12.2024 11:30

Kur’an-i Kerimin Büyüklüğü

Facebook Twitter Linked-in

Kur’an-i Kerimin Büyüklüğü

Birinci Hutbe

تَبَارَكَ الَّذٖى نَزَّلَ الْفُرْقَانَ عَلٰى عَبْدِهٖ لِيَكُونَ لِلْعَالَمٖينَ نَذٖيرًا

Furkan suresi 25.1 Âlemlere bir uyarıcı olsun diye kuluna Furkân'ı indiren Allah'ın şanı yücedir.

اَلَّذٖى لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَلَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَمْ يَكُنْ لَهُ شَرٖيكٌ فِى الْمُلْكِ وَخَلَقَ كُلَّ شَیْءٍ فَقَدَّرَهُ تَقْدٖيرًا

Furkan suresi 25.2 O, göklerin ve yeryüzünün mülkü (hükümranlığı) kendisine ait olandır. Çocuk edinmemiştir. Mülkünde hiçbir ortağı da yoktur. O, her şeyi yaratmış ve yarattığı o şeyleri bir ölçüye göre takdir etmiştir. 

       Rabbime hamt ediyorum. Ona çokça şükrediyorum. Allahtan başka ilah olmadığına, tek olduğuna, ortağı olmadığına, rahmet olarak ve ilim olarak her şeyden geniş olduğuna muhakkak Allah cc alim ve kadir olduğuna şahitlik ederim. Nebimiz Efendimiz Muhammet Allah’ın kulu ve Resulu olduğuna şahitlik ederim. Allah cc onu kıyametin önünde şahit olarak, müjdeleyici olarak, uyarıcı olarak, Allah’ı izni ile Allaha davet edici olarak, aydınlatıcı kandil olarak gönderdiğine şahidim. Ey Allah’ım! Kulun resulün Muhammet’e Hane Halkına ve arkadaşlarına çokça salat selam ve mübarek eyle.

       Allah Teala’dan gerçek dindarlıkla korkup sakının. Felaha kurtuluşa kavuşanlardan olursunuz. Allah’ın emirlerini kaybetmeyin. Kim dindarlıktan takvadan mahrum olursa kaybedenlerden olur.   

       Allah’ın kulları: Kur’an-i Kerimin nimetlerini ki Allah o nimetleri alemlere rahmet eylediği nimetleri hatırlayın. En sağlam olan hidayet doğru yola yönelirsiniz. Bütün hayır ile müjdelenirsiniz. Bütün kötülüklerden sakınırsınız.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

يَا اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءَتْكُمْ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَشِفَاءٌ لِمَا فِى الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِنٖينَ

Yunus suresi 10.57 Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur'an) geldi. 

Allah Teala şöyle buyurdu:

وَمَا اَرْسَلْنَاكَ اِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَمٖينَ

Enbiya suresi 21.107 (Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.

       Müslüman bu Yüce Kur’an’ın yüceliğini bilip anlayınca, onun faziletini değerini bilip anlayınca -ki o değeri ancak Onu indiren (Allah) ilmi ile bilir-. Allah’ın inayeti bu aziz olan Kitap ile yüce oldu. Bu zikri hakim olan Kur’an’a Müslümanın ilgisi alakası daha fazla oldu. Müslüman çalışmasını cömertçe ortaya koydu. Gücünü takatinin genişliğini Kur’an’ın öğrenmesine, öğretmesine, düşünmesine, Allah’ın muvaffak eylediği kadar yardım ettiği kadar onun ile amel etmesinin emrine verdi. Onun ile amel eyledi.

             Müslüman Kur’an-i Kerim ile bir amel yerine getirince o amel kendisini Kur'an'ın hakkını yerine getirmeye sevk eder. Müslüman davranışı ile Allah’ın c.c. Kitabının nimetinin şükrünü yerine getirir. Müslüman Allah Teâlâ’nın ibadetinin hakkını eksiksiz tam olarak yerine getirir. 

Müslüman gevşektir ve zayıftır. Fakat Allah Tebareke ve Teala merhamet eder. İyilik eder. Az olanı da kabul eder. Bitip tükenmeyen mükafat verir.   

       Ey Müslüman: Kur’an-i Kerimin yüceliğini kalbindeki kıymetini bildin mi? Tanıdın mı? Onun faziletinin değerini, onun hayrının, bereketinin ve faydasının hepsini tam bir idrak ile kavradın mı? 

       -Ey Müslüman- Yüce Kur’an’ın büyüklüğünün hakikatini ve kabindeki kıymetinin kadrini bilmeyeceksin. Ancak onu Aziz ve Celil olan Allah’ın Kitabına olan tazimini, Kurana olan övgüsünü, alemlerin rabbinin katında mekanının yüksekliğini bilirsen onun kadrini kıymetini bilirsin. Sen melaike-i kiram katında Kur’an’ın kadrinin kıymetinin büyüklüğünü bilirsin. 

Sen kendin onun kıymetini bilmezsen O’nun değerini faziletini peygamberler katında onların ümmetleri katında kitap ehli katında, insanlar ve cinler katında bilirsin. Buna şahit olarak Allah yeter.

       Ey Müslümanlar:

       Muhakkak İzzet ve Celalın Rabbi Allah Kur’an-i Kerimi büyüttü, kadrini ehil olduğu ve övgüden hak ettiği gibi bütün güzel anlatımı ile yükseltti. Allah cc Aziz olan bu kitabi anılmasını zikredilmesini çokça zikredip onu en aziz makama çıkarıp anlattı. 

Bunu en güzel sıfatlarla en saygın şekilde yaptı. Bunu Kur’an-i Kerimi büyüklüğünü insanlar öğrensinler diye yaptı. Ve kulları üzerine Allah’ın kelamının nimetinin kadrini kıymetini öğrensinler diye yaptı. Öyle ise nimetlerin en büyüyü nedir? İman ve Kurandır.

       Diğer kelamlar üzerine Allah’ın kelamının fazileti mahlukatın üzerine Allah’ın fazileti gibidir.

       Allah cc Kur’an-i Kerimi ‘’hak gerçek’’ olarak vasıflandırdı.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

اَمْ يَقُولُونَ افْتَرٰیهُ بَلْ هُوَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ لِتُنْذِرَ قَوْمًا مَا اَتٰيهُمْ مِنْ نَذٖيرٍ مِنْ قَبْلِكَ لَعَلَّهُمْ يَهْتَدُونَ

Secde suresi 32.3 Yoksa "Onu Muhammed uydurdu" mu diyorlar? Hayır o, kendilerine senden önce hiçbir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için, doğru yolu bulsunlar diye Rabbin tarafından indirilmiş gerçektir.

Hak gerçek: o sabit olup değişmeyendir. Onu hiçbir geçersiz kılamaz. Onda noksanlık olmaz. Onun saflığını batıl bozamaz.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

اِنَّ الَّذٖينَ كَفَرُوا بِالذِّكْرِ لَمَّا جَاءَهُمْ وَاِنَّهُ لَكِتَابٌ عَزٖيزٌ

Fussılet suresi 41.41 Kur'an kendilerine geldiğinde onu inkâr edenler mutlaka cezalarını göreceklerdir. Şüphesiz o, çok değerli ve sağlam bir kitaptır. 

لَا يَاْتٖيهِ الْبَاطِلُ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَلَا مِنْ خَلْفِهٖ تَنْزٖيلٌ مِنْ حَكٖيمٍ حَمٖيدٍ

Fussilet suresi 41.42 Ona ne önünden ne de ardından batıl gelemez. O, hüküm ve hikmet sahibi, övülmeye lâyık olan Allah tarafından indirilmiştir. 

       Allah Teala bu Kur’an-i tanıtırken şöyle buyurdu:

الرٰ كِتَابٌ اُحْكِمَتْ اٰيَاتُهُ ثُمَّ فُصِّلَتْ مِنْ لَدُنْ حَكٖيمٍ خَبٖيرٍ

اَلَّا تَعْبُدُوا اِلَّا اللّٰهَ اِنَّنٖى لَكُمْ مِنْهُ نَذٖيرٌ وَبَشٖيرٌ 

Hud suresi 11.1-2 Elif Lâm Râ. Bu Kur'an; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan Allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık) kılınmış, sonra da Allah'tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır. (De ki:) "Şüphesiz ben size O'nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim." 

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَلَقَدْ جِئْنَاهُمْ بِكِتَابٍ فَصَّلْنَاهُ عَلٰى عِلْمٍ هُدًى وَرَحْمَةً لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ

Araf suresi 7.52 Andolsun biz onlara, bilerek açıkladığımız bir kitabı, inanan bir toplum için bir yol gösterici ve rahmet olarak getirdik. 

       Allah Teala şöyle buyurdu:

الر تِلْكَ اٰيَاتُ الْكِتَابِ الْحَكٖيمِ

Yunus suresi 10.1 Elif, Lâm, Râ.  Bunlar hikmet dolu Kitap’ın ayetleridir. 

Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyurdu:

بَلْ هُوَ قُرْاٰنٌ مَجٖيدٌ

Buruc suresi 85.21 Hayır, o (yalanlamakta oldukları kitap) şanı yüce bir Kur'an'dır. 

Allah Tebareke ve Teala şöyle buyurdu:

هٰذَا هُدًى وَالَّذٖينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِ رَبِّهِمْ لَهُمْ عَذَابٌ مِنْ رِجْزٍ اَلٖيمٌ

Casiye suresi 45.11 İşte bu (Kur'an) bir hidayettir. Rablerinin âyetlerini inkâr edenlere ise elem dolu çok kötü bir azap vardır. 

Allah Teala şöyle buyurdu:

فَاٰمِنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِهٖ وَالنُّورِ الَّذٖى اَنْزَلْنَا وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبٖيرٌ

Tegabun suresi 64.8 Artık siz Allah'a, peygamberine ve indirdiğimiz nûra (Kur'an'a) iman edin. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. 

Allah Teala şöyle buyurdu:

وَهٰذَا كِتَابٌ اَنْزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ مُصَدِّقُ الَّذٖى بَيْنَ يَدَيْهِ وَلِتُنْذِرَ اُمَّ الْقُرٰى وَمَنْ حَوْلَهَا وَالَّذٖينَ يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ يُؤْمِنُونَ بِهٖ وَهُمْ عَلٰى صَلَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ

Enam suresi 6.92 İşte bu (Kur'an) da, bereket kaynağı, kendinden öncekileri (ilâhî kitapları) tasdik eden ve şehirler anasını (Mekke'yi) ve bütün çevresini (tüm insanlığı) uyarasın diye indirdiğimiz bir kitaptır.  Ahirete iman edenler, ona da inanırlar. Onlar namazlarını vaktinde kılarlar. 

Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyurdu:

وَاِنَّهُ فٖى اُمِّ الْكِتَابِ لَدَيْنَا لَعَلِىٌّ حَكٖيمٌ

Zuhruf suresi 43.4 Şüphesiz o, katımızdaki ana kitapta (Levh-i Mahfuz’da) mevcuttur, çok yücedir, hikmetlerle doludur. 

       Allah cc Kur’an’da her şeyi açıkladı.

       Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyurdu:

وَيَوْمَ نَبْعَثُ فٖى كُلِّ اُمَّةٍ شَهٖيدًا عَلَيْهِمْ مِنْ اَنْفُسِهِمْ وَجِئْنَا بِكَ شَهٖيدًا عَلٰى هٰؤُلَاءِ وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ تِبْيَانًا لِكُلِّ شَیْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً وَبُشْرٰى لِلْمُسْلِمٖينَ

Nahil suresi 16.89 (Ey Muhammed!) Her ümmetin kendi içinden üzerlerine bir şahit göndereceğimiz, seni de onların üzerine bir şahit olarak getireceğimiz günü düşün. Sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve  üslümanlar için bir müjde olarak indirdik.

       Allah cc Kur’an-i Kerimi fazlalıktan ve noksanlıktan koruyup muhafaza etti. 

       Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyurdu:

اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ

Hicr suresi 15.9 Şüphesiz o Zikr'i (Kur'an'ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.

       Kur’an’ın isimlerinin ve yüce isimlerinin çok olması Kur’an’ın önemli manalarının adedine ve çokluğuna delalet eder. Anlattığımız manalar çok olandan az olanıdır. Melaike-i kiram bu Kur’an-i faziletini bildiklerinden büyütüyorlar.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

لٰكِنِ اللّٰهُ يَشْهَدُ بِمَا اَنْزَلَ اِلَيْكَ اَنْزَلَهُ بِعِلْمِهٖ وَالْمَلٰئِكَةُ يَشْهَدُونَ وَكَفٰى بِاللّٰهِ شَهٖيدًا

Nisa suresi 4.166 Fakat Allah, sana indirdiğini kendi ilmiyle indirmiş olduğuna şahitlik eder. Melekler de buna şahitlik eder. Şahit olarak Allah yeter.

Allah Tebareke ve Teala bu Kur’an’dan bahsederken şöyle buyurdu:

فٖى صُحُفٍ مُكَرَّمَةٍ . مَرْفُوعَةٍ مُطَهَّرَةٍ    . بِاَيْدٖى سَفَرَةٍ    .كِرَامٍ بَرَرَةٍ

Abese suresi 80.13-16 O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.

وعن عائشة – رضي الله عنها – عن رسول الله – صلى الله عليه وسلم – قال: «الذي يقرأُ القرآن وهو ماهرٌ به مع الكرام البرَرة»؛ رواه البخاري ومسلم.

       Hz. Aişe -Allah ondan razı olsun-Resulüllah s.a.s. den rivayet etti. Resulüllah şöyle buyurdu: ‘’Kur’an-i mahir olduğu halde okuyan kimse hürmetkar cömert melaike ile beraberdir.’’

       İmam Buhari ve İmam Müslim rivayet etti.

       Kur’an-i Mecide Enbiyalar nezdinde ve onların ümmetleri nezdinde tazim ve hürmet edilmesine gelince bu konuda Allah cc şöyle buyurdu:

وَاِنَّهُ لَفٖى زُبُرِ الْاَوَّلٖينَ

Şuera suresi 26.196 Şüphesiz bu (Kur’an’ın indirileceği) öncekilerin kitaplarında da vardı. 

       İmam İbn-i Kesir -Allah ona rahmet eylesin.- tefsirinde şöyle buyurdu: ‘’Bu Kur’an’ın zikredilip anılması ve aydınlatılması evvelkilerin peygamberlerinden nakledilen kitaplarında mevcuttur. O peygamberler kitapları ile eski ve yeni zamanlarda müjdelediler. Allah onlardan bu konuda yemin ile söz aldı.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ كَانَ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ وَكَفَرْتُمْ بِهٖ وَشَهِدَ شَاهِدٌ مِنْ بَنٖى اِسْرَایٖٔلَ عَلٰى مِثْلِهٖ فَاٰمَنَ وَاسْتَكْبَرْتُمْ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِى الْقَوْمَ الظَّالِمٖينَ

Ahkaf suresi 46.10 De ki: "Ne dersiniz? Şayet bu, Allah katından ise ve siz onu inkâr etmişseniz, İsrailoğullarından bir şahit de bunun benzerini (Tevrat'ta görerek) şahitlik edip inandığı hâlde, siz yine de büyüklük taslamışsanız (haksızlık etmiş olmaz mısınız?). Şüphesiz Allah, zâlimler topluluğunu doğru yola iletmez." 

Allah Teala şöyle buyurdu:

قُلْ اٰمِنُوا بِهٖ اَوْ لَا تُؤْمِنُوا اِنَّ الَّذٖينَ اُوتُوا الْعِلْمَ مِنْ قَبْلِهٖ اِذَا يُتْلٰى عَلَيْهِمْ يَخِرُّونَ لِلْاَذْقَانِ سُجَّدًا ﴿Secde﴾ -

İsra suresi 17.107 De ki: "Ona ister inanın, ister inanmayın. Şüphesiz, daha önce kendilerine ilim verilenler, Kur'an kendilerine okunduğunda derhal yüzüstü secdeye kapanırlar." Not: Bu ayeti okuyan tilavet secdesi yapsın.

وَيَقُولُونَ سُبْحَانَ رَبِّنَا اِنْ كَانَ وَعْدُ رَبِّنَا لَمَفْعُولًا

İsra suresi 17.108 "Rabbimizin şanı yücedir. Rabbimizin va'di mutlaka gerçekleşecektir" derler. 

وَيَخِرُّونَ لِلْاَذْقَانِ يَبْكُونَ وَيَزٖيدُهُمْ خُشُوعًا

İsra suresi 17.109 Onlar ağlayarak yüzüstü yere kapanırlar. Bu da onların derin saygısını artırır.

Allah Teala doğru, hak ve gerçeklere itaat eden papaz ve ruhban hakkında şöyle buyurdu.

وَاِذَا سَمِعُوا مَا اُنْزِلَ اِلَى الرَّسُولِ تَرٰى اَعْيُنَهُمْ تَفٖيضُ مِنَ الدَّمْعِ مِمَّا عَرَفُوا مِنَ الْحَقِّ يَقُولُونَ رَبَّنَا اٰمَنَّا فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدٖينَ

Maide suresi 5.83 Peygamber’e indirileni (Kur’an’ı) dinledikleri zaman hakkı tanımalarından dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. “Ey Rabbimiz! İnandık. Artık bizi (hakikate) şahitlik edenler (Muhammed’in ümmeti) ile beraber yaz” derler. 

       Cinler bu Kur’an-i işitince ona iman ettiler. Kur’an-ı yüceltip kendi kavimlerinin artlarında olanları Kur’an-i kabul etmeye davet ettiler.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَاِذْ صَرَفْنَا اِلَيْكَ نَفَرًا مِنَ الْجِنِّ يَسْتَمِعُونَ الْقُرْاٰنَ فَلَمَّا حَضَرُوهُ قَالُوا اَنْصِتُوا فَلَمَّا قُضِىَ وَلَّوْا اِلٰى قَوْمِهِمْ مُنْذِرٖينَ

Ahkaf suresi 46.29 Hani Kur’an’ı dinlemek üzere cinlerden bir grubu sana yöneltmiştik. Onlar, onun huzuruna gelince birbirlerine, “Susun!” dediler. Kur’an’ın okunması bitince de uyarıcı olarak kavimlerine döndüler. 

قَالُوا يَا قَوْمَنَا اِنَّا سَمِعْنَا كِتَابًا اُنْزِلَ مِنْ بَعْدِ مُوسٰى مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ يَهْدٖى اِلَى الْحَقِّ وَاِلٰى طَرٖيقٍ مُسْتَقٖيمٍ

Ahkaf suresi 46.30 Dediler ki: “Ey kavmimiz! Şüphesiz biz, Mûsâ’dan sonra indirilen, kendinden önceki kitapları doğrulayan, gerçeğe ve doğru yola ileten bir kitap dinledik.”

       Resulüllah s.a.s bu Kur’an-ı beşerden her birinin yanında her okuyuşta; o kişi kibirden, zevklerinden, hasetten, gururdan dünya süsünden dünya malından arınmış olursa mekânında Müslüman olurdu. Onun Müslüman olması beşerî her mekânda mucize olurdu. Bu kalpler üzerinde Kur’an’ın sultanının gücünün kuvveti oluyordu. Ve nefisler üzerinde Kur’an’ın tesirinin şiddeti oluyordu.

       Ey Müslüman sen alemlerin Rabbi olan Allah’ın katında -ki onu kendisi gönderdi-, melaikeler katında, peygamberler ve ümmetleri katında, hakkı gerçeği tasdik edip kabul eden kitap ehli katında, sahabeler katında ve cinler katında bu Kur’an’ın büyüklüğünü ve kıymetini tanıyıp bildiğin zaman; işte o zaman Kur’an’ın kıymetini kalbinde tanıyıp bilirsin. Ey Müslüman sen bunu nefsinde tamamen bilirsin.

       Eğer Kur’an’ın yüceliği kalbinde mertebesi kalbinde Kur’an için gereği gibi bu kitaba layık olduğu gibi olursa ve Allah’ın sevdiği ve razı olduğu gibi olursa Allah Teâlâ’ya bu nimetlerinden dolayı hemen hamt eyle. 

Allah Tebareke ve Teâlâ’dan Kur’an-i mecide yüceltmeye sebat etmeyi, onun ile amel eylemeyi iste. Eğer Kur’an’ın yüceltilmesi ve mertebesi kalbinde gerektiğinden daha az ise, Yüce Kur’an’a layık olduğundan daha az ise hemen Allaha tövbe eyle. Noksanlığı anlayıp kavra. Ömürden kaybettiklerini elde eyle. Dünyada içinde bulunduğun hayrın, nimetin ve itaatin bunların ahirette olacakları cennet nimetleri işte bunların sebebi Kur’an’dır. Onun kıymetini bil. Ona ne yapman gerekiyorsa onu yap.   

       Allah cc beşerin Efendisi Muhammet s.a.s. i çok mucize ile kuvvetlendirdi. O mucizelerin benzerine insanlar iman ederler. Ancak Nebi s.a.s. için verilen mucizelerin en büyük olanı Yüce Kur’an’dır. Bu konuda şöyle bir hadis mevcuttur.

لقول النبي - صلى الله عليه وسلم -: «ما من نبيٍّ بعثَه الله إلا أُوتِي ما مثلُه آمنَ عليه البشر، وإنما الذي أُوتيتُه وحيًا، فأرجو أن أكون أكثرهم تابِعًا»؛ رواه البخاري من حديث أبي هريرة - رضي الله عنه -.

       Ebu Hureyre'den Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

"Bütün Nebilere, insanların onların benzerine iman ettiği bir takım mu'cizeler verilmiştir. Bana verilen mu'cize ise, Allah'ın bana ilka ettiği vahiydir. Bu nedenle, kıyamet günü Nebiler arasında kendisine uyanların en çok olduğu Nebi olmayı umuyorum. "İmam Buharı rivayet etti.

       Yüce Kur’an her zaman en büyük mucizedir. Kıyamet gününe kadar ahır zamana kadar bakı kalacaktır. Yüce Kur’an’ın eşsizliği; onun şiirselliğinde, güzel söz söyleme sanatında, kanun koymasında, hükümlerinin kapsamlı olmasında, adaletinde, rahmetinde, bilgeliğinde hikmetinde, beşerin ihtiyaçlarını yerine getirmesinde, ilavesiz ve noksansız bakı kalmasının ebedi oluşunda ve kalpler üzerinde büyük tesirindedir. 

İnsanlar ve cinler onun gibi bir kitabi getirmede ve benzeri on tane sure getirmede aciz ve eksik kaldılar.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

قُلْ لَئِنِ اجْتَمَعَتِ الْاِنْسُ وَالْجِنُّ عَلٰى اَنْ يَاْتُوا بِمِثْلِ هٰذَا الْقُرْاٰنِ لَا يَاْتُونَ بِمِثْلِهٖ وَلَوْ كَانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهٖيرًا

İsra suresi 17.88 De ki: “Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler.” 

       Onlar Kur’an’ın benzeri bir sureyi getirmede aciz ve eksik kaldılar. Kevser suresi onlar acze düşürdü. O sure on kelimedir. (On kelimelik bir sureyi insanlar ve cinler getiremediler.)

       Kafirler maddi ayetlerden sorunca Allah cc Kur’an’ın mucizelerin en büyük olduğunu beyan eyledi.

       Allah Tebareke ve Teala şöyle buyurdu:

وَقَالُوا لَوْلَا اُنْزِلَ عَلَيْهِ اٰيَاتٌ مِنْ رَبِّهٖ قُلْ اِنَّمَا الْاٰيَاتُ عِنْدَ اللّٰهِ وَاِنَّمَا اَنَا نَذٖيرٌ مُبٖينٌ

Ankebut suresi 29.50 Dediler ki: “Ona Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!” De ki: “Mucizeler ancak Allah katındadır ve ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.”

اَوَلَمْ يَكْفِهِمْ اَنَّا اَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ يُتْلٰى عَلَيْهِمْ اِنَّ فٖى ذٰلِكَ لَرَحْمَةً وَذِكْرٰى لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ

Ankebut suresi 29.51 Kendilerine okunan kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi?  Şüphesiz bunda inanan bir kavim için bir rahmet ve bir öğüt vardır. 

       Allah Teala şöyle buyurdu:

اَوَلَمْ يَنْظُرُوا فٖى مَلَكُوتِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا خَلَقَ اللّٰهُ مِنْ شَیْءٍ وَاَنْ عَسٰى اَنْ يَكُونَ قَدِ اقْتَرَبَ اَجَلُهُمْ فَبِاَیِّ حَدٖيثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ

Araf suresi 7.185 Onlar göklerdeki ve yerdeki sınırsız hükümranlık ve nizama , Allah'ın yarattığı her şeye, ecellerinin yaklaşmış olabileceğine hiç bakmadılar mı? Peki, bundan sonra artık hangi söze inanacaklar? 

       Kur’an-i Kerim her zaman ve her mekânda kanıt ve delillerle beşerî akla hitap ediyor. O delil ve kanıtlara akıl boyun eğer ve ona teslim olur. İnsan razı olarak tercih ederek hayırlı olanı gerçekleri severek Hakka gerçeklere boyun eğer. Doğru olmayan batıl ve şerden nefret eder. 

Veya insan inat ile kibir ile ilan edip açığa vurur. İnsana bu Kur’an ile hak ve gerçekler beyan olmuştur. Ona doğru olmayan batıl da beyan olmuştur. İnsanın aleyhine Allah’ın delilleri ortaya konulmuştur. İnsan ancak kendi nefsine zarar verir.

       Kur’an-i Kerim mükellef sorumlu olanların doğru yola girmeleri için çeşitli faydalı yolları benimsemiştir. Beşer aklı o yolları bulmada yetersiz kalır.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

اِنَّ هٰذَا الْقُرْاٰنَ يَهْدٖى لِلَّتٖى هِىَ اَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِنٖينَ الَّذٖينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ اَجْرًا كَبٖيرًا

وَاَنَّ الَّذٖينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ اَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابًا اَلٖيمًا 

İsra suresi 17.9-10 Gerçekten bu Kur'an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü'minler için büyük bir mükâfat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler. 

       Yüce Kur’an mükellef akıl baliğ olanlara en büyük faydayı verir. Toplumu düzeltir. Merhameti ve adaleti yayar. Kalpleri düzeltir. Hayırlı olanları elde eder. Akıl baliğ olan kimseler Kur’an okumaya, onun manasını düşünmeye, onun ile amel etmeye, onu öğrenmeye, onu çocuklarına ve topluma öğretmeye devam ettiği zaman kötülükleri helak edici şeyleri giderir.

       Bu yöntem sahabeye -Allah onlardan razı olsun.- Resulullah’ın s.a.s vasiyeti ile Kuran’ı Kerim öğretmeyi amel olarak ümmete alışkanlık yaptırdı. Hz. Ömer r.a. çalışanlarına ve sahabeye şehirlerde insanlara Kur’an ve hadisten birazını öğretmeyi emir vermişti. Şöyle buyurdu:

‘’İnsanların Kuran'dan uzaklaşmaması için emir vermişti.’’

       Kur’an onların hayatı, şerefi ve aralarını ayıran fasıla idi. Aralarında büyük veya küçük sorun yanlış olursa onun hükmünü Kur’an’da buluyorlardı. Kur’an onların hayatlarının ışığı idi. Kendilerini her hayırlı olana götürecek lideri ve İslam Ümmetinin ıslah edicisiydi. Dikkat et! Onların yoluna gir. Onların eserlerine tabi ol. Kur’an İslam Ümmetini fitnelerden korur. Ve toplumun kalplerinin arasını birleştirir. Sorunlarını çözer.   

عن علي - رضي الله عنه - قال: قال رسول الله - صلى الله عليه وسلم -: «ألا إنها ستكون فتنة». فقلت: ما المخرجُ منها يا رسول الله؟ قال: «كتاب الله؛ فيه نبأُ ما قبلكم، وخبر ما بعدكم، وحُكم ما بينكم، وهو الفصلُ ليس بالهَزل، من تركَه من جبَّار قصمَه الله، ومن ابتغَى الهُدى في غيره أضلَّه الله، وهو حبلُ الله المتين، وهو الذِّكرُ الحكيم، وهو الصراطُ المُستقيم، هو الذي لا تزيغُ به الأهواء، ولا تلتبِسُ به الألسِنة، ولا يشبَع منه العلماء، ولا يخلَقُ على كثرة الردِّ، ولا تنقضِي عجائِبُه، هو الذي لم تنتهِ الجنُّ إذ سمِعَته

Hz. Ali radıyallahu anh der ki:

Bir gün Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem’in- şöyle buyurduğunu işittim:

− “Dikkat edin ileride büyük bir fitne olacaktır!” Ben:

− “Ey Allah’ın Rasûlü! Bu fitneden kurtuluş nasıl olacaktır?” dedim. Rasulullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

− “Allah’ın Kitabı’na sarılmakla… Çünkü onda sizden öncekilerin tarihi, sizden sonrakilerin haberi, aranızdaki meselelerin hükmü vardır. O, hak ile batılı birbirinden ayıran kesin bir hüküm olup gayesiz bir kelam değildir. Her kim zorbalık yaparak ondan uzaklaşırsa Allah onun işini bitirir. Her kim de doğru yolu ondan başkasında ararsa Allah onu sapıklığa düşürür. O, Allah’ın sağlam ipidir ve hikmet dolu sözleridir. O, Sırat-ı müstakîm’ (Doğru yoldur.) dir. Arzu ve istekler sadece onunla hakkın dışına çıkmaz, diller onunla karışıklığa düşmez. Âlimler ona doyamaz. Fazla tekrarlamaktan dolayı eskimez ve tadı azalmaz. Onun hayranlık veren mesajları, bitip tükenmez. O, öyle bir kitaptır ki: Cinlerden bir grup onu dinleyince şöyle demek mecburiyetinde kalmışlardır: “Biz ne güzel bir Kur’ân dinledik, doğruyu eğriden ayırt etme bilincine ulaştıran bir Kur’ân ve böylece ona iman ettik artık bundan sonra Rabbimizden başkalarına ilahlık yakıştırmayacağız.” (Cin sûresi, 1-2) 

Cinler şöyle dediler:

قُلْ اُوحِىَ اِلَیَّ اَنَّهُ اسْتَمَعَ نَفَرٌ مِنَ الْجِنِّ فَقَالُوا اِنَّا سَمِعْنَا قُرْاٰنًا عَجَبًا

يَهْدٖى اِلَى الرُّشْدِ فَاٰمَنَّا بِهٖ وَلَنْ نُشْرِكَ بِرَبِّنَا اَحَدًا 

Cin suresi 72.1-2 (Ey Muhammed!) De ki: "Bana cinlerden bir topluluğun (Kur'an'ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi: "Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur'an dinledik de ona inandık. Artık, Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız."

“Kim ona dayanarak konuşursa doğru söz söylemiştir. Kim onunla amel ederse sevap kazanır. Kim onunla hüküm verirse adaletli davranmış olur. Ona davet eden doğru yola iletilir.” (Tirmizî,

       Şayet akıl baliğ olan mükellefler ilk Müslümanlar gibi Kur’an-i öğrenme, öğretme ve uygulama tatbik yönünden Kur’an’a sarılırlarsa bugün Müslümanların durumu daha iyi olur. Ve yine onlar kendilerini sevindiren itibar şeref içinde, düşmanları da felaket içinde olurlar. Müslümanlara Kur’an’ın öğrenilmesinde, öğretilmesinde, okunmasında, onun ile amel edilmesinde ve ona özen ihtimam gösterilmesinde eksiklik oldu.   

       Allah Teala Kur’an’ın okunmasını ibadet eyledi.

Hadis-i şerif:

 فـ «من قرأ منه حرفًا فله بكل حرفٍ عشرُ حسنات»؛ رواه الترمذي من حديث ابن مسعود – رضي الله عنه -.

‘’Kim Kur’an’dan bir harf okursa okuduğu her harf karşılığında kendisine on sevap verilir.’’ Bu hadisi İmam Tirmizi İbn-i Mesudun hadisinden rivayet etti.

وعن ابن عباس - رضي الله عنهما - قال: قال رجلٌ: يا رسول الله! أيُّ العمل أحبُّ إلى الله؟ قال: «الحالُّ المُرتحِل». قال: وما الحالُّ المُرتحِل؟ قال: «الذي يضرِبُ من أول القرآن إلى آخره، كلما حلَّ ارتحَل»؛ رواه الترمذي.

İbni Abbas'ın rivayetine göre, bir adam gelip: Ey Allah'ın peygamberi, hangi amel daha faziletlidir? diye sormuş. Hz. Peygamber ona şu cevabı vermiş: Sana konup göçen gibi olmanı tavsiye ederim. Adam: Konup göçen ne demektir, diye sorunca Hz. Peygamber şu cevabı verir: Kur'an okuyan kişi, başından başlar, sonuna gelince tekrar başına geçer. Her konduğunda hemen göçer.” 

Hadisi İmam Tirmizi rivayet etti.

       Sevap olan Kur’an’ı ezbere ve Mushaf’a bakarak yüzünden okuyandır.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

اِنَّ الَّذٖينَ يَتْلُونَ كِتَابَ اللّٰهِ وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاَنْفَقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً يَرْجُونَ تِجَارَةً لَنْ تَبُورَ

Fatır suresi 35.29 Şüphesiz, Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, gizlice ve açıktan Allah yolunda harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret umabilirler. 

لِيُوَفِّيَهُمْ اُجُورَهُمْ وَيَزٖيدَهُمْ مِنْ فَضْلِهٖ اِنَّهُ غَفُورٌ شَكُورٌ

Fatır suresi 35.30 Allah, kendilerine mükâfatlarını tam olarak versin ve kendi lütfundan daha da artırsın diye (böyle yaparlar). Şüphesiz O, çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir.

Allah cc beni ve sizleri Yüce Kur’anda mübarek eylesin. Beni ve sizleri kur’anda bulunan ayetlerle hikmeti zikir ile faydalandırsın. İşittiklerinizi söylüyorum. Allahtan bağışlanmamı, sizin bağışlanmanızı ve Müslümanların bağışlanmasını istiyorum. Bütün günahlardan bağışlanmak istiyorum. 

Kur’an-i Kerimin Büyüklüğü

İKİNCİ HUTBE

Hamt; el-Aziz ve el-Vehhab olan Allaha aittir. O Allah Kur’an Kitabini indirdi. Rabbime hamt ediyorum. Ona şükrediyorum. Ona tövbe ediyorum. Ondan af diliyorum. 

Allah’tan başka ilah olmadığına, tek olduğuna, ortağı olmadığına, çok merhametli olduğuna ve tövbeleri kabul ettiğine ben şahidim. 

Ve ben Nebimiz Efendimiz Muhammet’in Allah’ın Kulu ve Onun Resulü, hesap günü şefaat edeni olduğuna şahitlik ederim. Ey Allah’ım! Kulun Resulün Muhammet’e, Hane halkına, saygın, Kendisinin Sünnetine ve Kur’an’a tabi olan sahabesine salat selam ve mübarek eyle.

       Salih ibadetlerle kendisine yaklaşarak ve haramlardan kaçınarak Allah’tan sakın.

       Ey Müslümanlar!

Muhakkak Nebi s.a.s. in Veda Haccındaki son vasiyeti Allah’ın Kitabi Kur’an’a ve Resulullah’ın s.a.s. sünnetine sağlam bir şekilde sarılıp yerine getirmektir. Bu konuyu toparlayan hadisi şerifte Resulullah -Ona salat ve selam olsun- şöyle buyurdu: 

 قال - عليه الصلاة والسلام -: «تركتُ فيكم ما إن تمسَّكتم به لن تضلُّوا بعدي: كتابَ الله وسُنَّتي».

‘’Size iki şey bıraktım ki, onlara sarıldığınız sürece sapıtmazsınız: Allah'ın Kitabı ve Peygamberinin sünneti.’’

Kur’an; gökten yeryüzüne indirilmiş olan hablullah (Allah'ın ipi), Allah'ın kitabıdır. Kim ona sarılırsa o kişiyi Allah’ın razı olduklarına ve cennetlerin nimetlerine, bütün hayırlara ulaştırır. Ve Bütün kötülüklerden ve belalardan da korur.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمٖيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ اِذْ كُنْتُمْ اَعْدَاءً فَاَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَاَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهٖ اِخْوَانًا وَكُنْتُمْ عَلٰى شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَاَنْقَذَكُمْ مِنْهَا كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ اٰيَاتِهٖ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ

Al-i İmran suresi 3.103 Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَهٰذَا كِتَابٌ اَنْزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ فَاتَّبِعُوهُ وَاتَّقُوا لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ

Enam suresi 6.155 – Bu (Kur’an) da bizim indirdiğimiz bereket kaynağı bir kitaptır. Artık ona uyun ve Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.

       Kim Rabbinin kendisi ile konuşmasını istiyorsa Onun Kitabini -Kur’an-okusun.

       Allah’ın cc kulları:

اِنَّ اللّٰهَ وَمَلٰئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِىِّ يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلٖيمًا

Ahzap suresi 33.56 Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar.  Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin. 

       Resulullah s.a.s. şöyle buyurdu:

وقد قال - صلى الله عليه وسلم -: «من صلَّى عليَّ صلاةً واحدةً صلَّى الله عليه بها عشرًا».

"Kim bana bir defa salât getirirse, Allâh o kimseye on defâ salât eder.’’

       Öncekilerin, sonrakileri, peygamberlerin imamı Hz. Muhammet üzerine salat ve selam getirin

فصلُّوا وسلِّموا على سيد الأولين والآخرين وإمام المرسلين

اللهم صلِّ على محمد وعلى آل محمد، كما صلَّيت على إبراهيم وعلى آل إبراهيم، إنك حميدٌ مجيد، اللهم بارك على محمد وعلى آل محمد، كما باركت على إبراهيم وعلى آل إبراهيم، إنك حميدٌ مجيد.

Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine, İbrahim ve onun ailesi üzerine salât ettiğin gibi salât et! Şüphe yok ki, sen çokça hamt edilen ve şanı yüce olansın. Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine, İbrahim ve ailesine bereket ihsan ettiğin gibi bereket ihsan eyle! Şüphesiz ki, sen çokça hamt edilen ve şanı yüce olansın.”

اللهم وارضَ عن الصحابة أجمعين، اللهم وارضَ عن الخلفاء الراشدين، الأئمة المهديين: أبي بكر، وعمر، وعثمان، وعلي، وعن سائر أصحاب نبيِّك أجمعين، وعن التابعين ومن تبِعَهم بإحسانٍ إلى يوم الدين، اللهم وارضَ عنا معهم بمنِّك ورحمتك يا أرحم الراحمين.

Ey Allah’ım! Bütün sahabeler den razı ol.

Ey Allah’ım! Doğru yola ileten imamlardan Hülefa-i Raşidin’den razı ol. Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali ve diğer peygamberinin sahabelerinden hepsinden razı ol. İyilikle kıyamet gününe kadar bizden onlara tabi olanlardan da rahmetinle razı ol. Ey merhametli olanların en merhametlisi olan Allah’ım.

اللهم أعِزَّ الإسلام والمسلمين، اللهم أذِلَّ الكفر والكافرين، اللهم انصُر دينك وكتابك وسُنَّة نبيِّك يا رب العالمين.

Ey Allah’ım! İslami ve Müslümanları aziz eyle. 

Ey Allah’ım! Küfrü ve kafirlerin değerini düşür.

Ey Allah’ım! Dinine, Kitabına ve Peygamberinin sünnetine yardım eyle.

اللهم انصر إخواننا المسلمين، اللهم انصر المؤمنين، اللهم انصُر المسلمين في كل مكان، اللهم انصُر المسلمين في كل مكان، اللهم وتُب علينا وعليهم يا رب العالمين، إنك على كل شيء قدير.

Ey Allah’ım! Müslüman kardeşlerimize yardım eyle.

Ey Allah’ım! Mü’min kardeşlerimize yardım eyle. 

Ey Allah’ım! Her yerde Müslüman kardeşlerimize yardım eyle. Ey Allah’ım! Her mekanda Müslüman kardeşlerimize yardım eyle. Ey Allah’ım! Bizim ve onların tövbelerini kabul eyle. Ey Alemlerin Rabbi. Muhakkak ki sen her şeye gücü yetensin.

Ey Allah’ım! Şam’da Müslüman kardeşlerimize yardım eyle. Ey Allah’ım! Şam’da Müslüman kardeşlerimize yardım eyle. Ey Allah’ım! Senden başka onlara yardım eden yoktur. Ey Alemlerin Rabbi. Ey Allah’ım! Onlara zulmedenlere karşı onlara yardım eyle. Ey Allah’ım! Onlara zulmedenlere zulümlerine yardım edenlere Şam halkına yardım eyle. Ey Alemlerin Rabbi. 

اللهم انصر المسلمين في الشام، اللهم انصر المسلمين في الشام، اللهم إنه لا ناصر لهم غيرُك يا رب العالمين، اللهم انصرهم ممن ظلمَهم، اللهم عليك بمن يعتدي عليهم ومن ظلمهم ومن عاونَ ظالميهم يا رب العالمين.

       Ey Allah’ım! Onlara yardım eyle. O zalimler seni aciz bırakamazlar. Günahkâr kullardan geri çevrilemeyecek gücünü kuvvetini onların üzerine indir. Orada bizlere kudretinin harikalarını göster. Ya Rabbi onları sonradan geleceklere rezillikte ve göz dağında geciktirmeden acilen ibret eyle. Muhakkak ki senin her şeye gücün yeter. 

اللهم عليك بهم فإنهم لا يُعجِزونك، اللهم أنزِل بهم بأسَك الذي لا يُردُّ عن القوم المُجرمين، اللهم أرِنا فيهم عجائبَ قُدرتك، اللهم اجعلهم عبرةً لمن بعدَهم يا رب العالمين في الخِزي والنَّكال عاجلاً غير آجل، إنك على كل شيء قدير.

اللهم وفِّق نائِبَيه لما تحبُّ وترضى، اللهم وفِّقهما لهُداك، واجعَل عملَهما في رِضاك وأعِنهما على كل خير يا رب العالمين لبلادهم وللمسلمين، إنك على كل شيء قدير.

Ey Allah’ım! Bizler senden hallerimizi doğrultmanı itiyoruz. Ey Allah’ım! Hallerimizi düzelt. Ey Hayy olan ey Kayyum olan; rahmetinle yardımını talep ediyoruz. Bütün vaziyetimizi ıslah eyle. Ey Allah’ım! Senin haramına muhtaç olmadan Senin helal olanlarından bizleri zengin hale getir. İsyanına muhtaç olmadan itaatin ile bizleri zengin eyle. Fazlınla kereminle senden başkasına muhtaç olmadan bizleri zengin eyle. Ey alemlerin Rabbi Allah’ım. 

اللهم إنا نسألُك أن تُصلِح أحوالنا، اللهم أصلِح أحوالنا يا حي يا قيوم، برحمتك نستغيث، أصلِح لنا شأنَنا كلَّه، اللهم أغنِنا بحلالك عن حرامِك، وبطاعتِك عن معصيتِك، وبفضلِك عمن سِواك يا رب العالمين.

       Ey Allah’ım! Günahlarımızı ve işlerimizdeki haddi aşıp aşırıya gitmelerimizi bağışla af eyle. Ey Allah’ım! Bizleri af eyle. Ey merhametli olanların en merhametlisi.

اللهم اغفر لنا ذنوبَنا، وإسرافَنا في أمرنا، اللهم اغفر لنا يا أرحم الراحمين.

اللهم أعِذْنا وذريَّاتنا من الشيطان الرجيم وذريَّته وشياطينه يا رب العالمين، إنك على كل شيء قدير.

Ey Allah’ım! Bizleri ve zürriyetimizi İblisten ve İblisin zürriyetinden, onun şeytanlarından, onun dostlarından koru. Ey alemlerin Rabbi. Muhakkak sen her şeye kadirsin.

اللهم آتِنا في الدنيا حسنة، وفي الآخرة حسنة، وقِا عذابَ النار.

Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru.

اللهم لا تكِلنا إلى أنفُسنا طرفةَ عينٍ.

       Ey Allah’ım! Bizleri göz açıp kapayıncaya kadar nefsimizin eline bırakma.

اللهم إنا نسألُك يا ذا الجلال والإكرام أن تغفر لموتانا وموتى المسلمين، اللهم اغفر لموتانا وموتى المسلمين يا رب العالمين.

       Ey Allah’ım! Ey Celal ve İkram sahibi senden ölülerimizi ve Müslümanların ölülerini af eylemeni istiyoruz. Ey alemlerin Rabbi.

       Allah’ın kulları!

اِنَّ اللّٰهَ يَاْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالْاِحْسَانِ وَاٖيتَاٸِ ذِى الْقُرْبٰى وَيَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ وَالْبَغْیِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ

Nahil suresi 16.90 Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.

وَاَوْفُوا بِعَهْدِ اللّٰهِ اِذَا عَاهَدْتُمْ وَلَا تَنْقُضُوا الْاَيْمَانَ بَعْدَ تَوْكٖيدِهَا وَقَدْ جَعَلْتُمُ اللّٰهَ عَلَيْكُمْ كَفٖيلًا اِنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ مَا تَفْعَلُونَ

Nahil suresi 16.91 Antlaşma yaptığınız zaman, Allah'a karşı verdiğiniz sözü yerine getirin. Allah'ı kendinize kefil kılarak pekiştirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı bilir. 

Büyük olan celil olan Allah’ı zikredin. O da sizi zikretsin. Verdiği nimetlerinden dolayı ona şükredin size daha fazlasını versin. Allah’ı zikretmek en büyük olandır. Allah cc yaptıklarınızı biliyor.

 

       Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI

Emekli Müftü, İcazetli 

https://www.alukah.net/sharia netten alıntıdır.

Not: Hutbe Ali Abdurrahman El-Huzeyfi Mescidi Nebi İmamı tarafından 31 ocak 2014 tarihinde okunmuştur.

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —