İbrahim Sırmalı


Kur’an-i Kerimin Kanunları İyice Saran ve kaplayan kanunlar

  Emekli Müftü - muftu.ibrahim@gmail.com


Kur’an-i Kerimin Kanunları

İyice Saran ve kaplayan kanunlar

       Hamt Allaha aittir. Allaha hamt ediyoruz. Ondan yardım talep ediyoruz. Ondan irşat olmak istiyoruz. Nefislerimizin kötülüklerinden ve amellerimizin çirkinliklerinden Allaha sığınıyoruz. Allah cc kimi doğru yola iletirse kimse onu sapıtamaz. Kimde sapıtırsa kendisine dost ve mürşit bulamaz.

       Allahtan başka ilah olmadığına, tek olduğuna, ortağı olmadığına Allah’ın Rab olduğunu ikrar edip kabul ederek ve Allah’ı ret edip inkar edene zorla karşı koyarak şahidim. Ve yine Efendimiz Hz. Muhammet’in s.a.s. in Allah’ın Resulü olduğuna, mahlukatın ve beşerin Efendisi olduğuna şahidim. Hiçbir göze onun gibisi ulaşmadı. Veya hiçbir kulak onun gibisinin haberine ulaşmadı.

       Ey Allah’ım! Efendimiz Muhammet üzerine, Hane halkına ve arkadaşlarına salat selam ve mübarek eyle. Zürriyeti üzerine, idarecileri üzerine ve kıyamet gününe kadar Peygamberimize tabi olanlara da salat selam ve mübarek eyle.

 Ey Allah’ım! bize faydalı olanları bizlere öğret. Bize öğrettiklerinle bizleri faydalandır. İlmimizi artır. Ziyadeleştir. Bizlere gerçek doğruları gerçek doğru olarak göster. Onlara tabı olmayı bizlere nasip eyle. Batıl yanlış olanı bize yanlış batıl olarak göster. Batıl ve yanlıştan kaçmayı sakınmayı bizlere nasip eyle. Bizleri sözü işitenlerden ve o sözün güzel olanına tabi olanlardan eyle. Bizleri salih kullarının içine girenlerden eyle. Bizleri cehalet ve yanılgı karanlığından marifet ve ilim aydınlığına çıkar. Şehevi duygulardan cennete yaklaştıracak duygulara çıkar.

       Allah cc için mahlukatında değişmeyen kurallar ve kanunlar vardır.

       Ey cömert kardeşlerim. Kur’an-i Kerimde birkaç ayet-i kerimeler vardır. Bunlar gerçekten Allah’ın mahlukatında metotlar olduğuna işaret eder. Yanı kanunlar vardır. Bu metotlarda değiştirme olmaz. Sapma dönüştürme olmaz. Bedel olmaz. Değişiklik olmaz. Değişikliğe uğratılmaz. Böbürlenilmez. Eğilip bükülmez. Hükmü ortadan kalkmaz. 

       Allah Teala şöyle buyurdu: 

سُنَّةَ اللّٰهِ فِى الَّذٖينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلُ وَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّةِ اللّٰهِ تَبْدٖيلًا

Ahzap suresi 33.62 Daha önce gelip geçenler hakkında da Allah'ın kanunu böyledir. Allah'ın kanununda asla değişme bulamazsın. 

اِسْتِكْبَارًا فِى الْاَرْضِ وَمَكْرَ السَّيِّئِ وَلَا يَحٖيقُ الْمَكْرُ السَّيِّئُ اِلَّا بِاَهْلِهٖ فَهَلْ يَنْظُرُونَ اِلَّا سُنَّتَ الْاَوَّلٖينَ فَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّتِ اللّٰهِ تَبْدٖيلًا وَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّتِ اللّٰهِ تَحْوٖيلًا

Fatır suresi 35.43 Yeryüzünde büyüklük taslamak ve kötü tuzak kurmak için (böyle davranıyorlardı). Oysa kötü tuzak, ancak sahibini kuşatır. Onlar ancak öncekilere uygulanan kanunu bekliyorlar. Sen Allah'ın kanununda hiçbir değişiklik bulamazsın. Sen, Allah'ın kanununda hiçbir sapma bulamazsın. 

Bu metotlar genel kaidelerdir. Her zamanı ve mekanı kapsamı içine alırlar.

       Ey kardeşler! Mümin sabit değişmeyen kaidelerle, sağlam kanunlar ile ve köklü metotlarla Allah cc ile karşılıklı muamele yaparsa Allah ile olan ilişkilerinde memnun olur. Burada başlangıçta takdimler vardır. Burada sonuçlar vardır. Kim iyi bir başlangıca başlarsa iyi sonuca ulaşır.

       Allah c.c. ın mahlukatı ile olan muamelelerinin sünnetlerindendir: 

       1-Örtüp sarmak (korumak) kaplamak (kurtulmak) kanunu: 

Değerli kardeşler! Bu kanunlardan bunlara örtme sarmak kanunu ve kaplama kanunu derler. İnsanlar senin etrafını ne zaman örtüp sarar. İnsanlar senden ne zaman kurtulmak ister. Mizacı kanun gerçekten kanun ilmi olduğudur. Bu kanun Allah Teâlâ’nın şu ayetinde mevcuttur.

فَبِمَا رَحْمَةٍ مِنَ اللّٰهِ لِنْتَ لَهُمْ وَلَوْ كُنْتَ فَظًّا غَلٖيظَ الْقَلْبِ لَانْفَضُّوا مِنْ حَوْلِكَ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِى الْاَمْرِ فَاِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلٖينَ

Al-i İmran suresi 3.159 Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah'tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever. 

Yani bize olan bağlılığından onlara olan yumuşaklığından rahmet sebebi ile senin kalbine karar kıldı ey Muhammet. Ey Muhammet sen onlara yumuşak olunca etrafına sarıldılar. Sana doğru yöneldiler. Seni dikkatle dinlediler. Emrine itaat ettiler. Şayet sen bizim ile ilişkiyi kesseydin kalp kasavetle acımasızlıkla dolardı. Acımasızlık kabalığa dönerdi. O zaman etrafında olanlar etrafından ayrılırlardı. Bu kanun beraber olmak, merhamet acıma, yumuşak olmak ve sarıp kollamak kanunudur. İlişkiyi kesmek acımasızlıktır. Kabalıktır. İlgiyi kesmektir.

       Bu kanuna kim muhtaçtır?

       Bu kanuna baba muhtaçtır. Bu kanun sayesinde evlatları etrafına sarılsınlar. Bu kanun sayesinde kendisine yönelip ona itaat etsinler.

       Bu kanuna kim muhtaçtır? Anne muhtaçtır.

       Bu kanuna kim muhtaçtır? Öğretmen muhtaçtır.

       Gerçekten hangi idare edecek makam sahibi ise bu kanuna muhtaçtır. Bu kişinin kalbi Allaha bağlı olduktan sonra merhamet acıma ile dolar. Bu rahmet idarede yumuşaklığa dönüşür. Bu yumuşaklık insanları sana çeker. İnsanlar etrafını sarar. Davetinden etkilenirler. Sana uyarlar. Sana itaat ederler. Allah Teala şöyle buyurdu: 

فَبِمَا رَحْمَةٍ مِنَ اللّٰهِ لِنْتَ لَهُمْ وَلَوْ كُنْتَ فَظًّا غَلٖيظَ الْقَلْبِ لَانْفَضُّوا مِنْ حَوْلِكَ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِى الْاَمْرِ فَاِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلٖينَ

Al-i İmran suresi 3.159 Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah'tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever. 

Ey değerli kardeşler! Her baba islam kültüründe muhteremdir. Fakat her baba sevilen değildir. Baba kâmil olursa sevilir. Sen evladının elini alıp Allah c.c. ve Resulüne götürmeyi arzu ettiğin zaman, evladının Salihlerden olmayı arzu ettiğin zaman, evladının senin ve annelerinin gözünün bebeği olmasını arzu ettiğin zaman bağlantını Allaha olmasına hüküm ver. Kalbinin rahmet ile dolması için, kalbine dolan rahmetin yumuşaklığa dönüşmesi için, evlatlarının etrafında olmaları için bağlantını Allaha olmasına hüküm ver.

Müessesenin kurumun müdürü, hasta hane müdürü, üniversite müdürü, daire başkanı, iş sahibi, tesis sahibi, çiftlik sahibi, yani eli altında bazı şahıslar bulunan insan; bu insanın merhameti ile yumuşaklığı ile diğer insanlar onun etrafını sarar. Eğer bu insan acımasız ise kaba ise insanlar etrafından dağılır gider.   

2-Emniyet güven kanunu:

       Ey değerli kardeşler. Emniyet kanunu bu sabit olan Allah’ın kanunlarının bazılarındandır. İki nimetin en büyüğü tartışmasız mutlak olarak açlıktan doymak nimeti ve emniyet güven nimetidir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

لِاٖيلَافِ قُرَيْشٍ  اٖيلَافِهِمْ رِحْلَةَ الشِّتَاءِ وَالصَّيْفِ  فَلْيَعْبُدُوا رَبَّ هٰذَا الْبَيْتِ

اَلَّذٖى اَطْعَمَهُمْ مِنْ جُوعٍ وَاٰمَنَهُمْ مِنْ خَوْفٍ

Kureyi Suresi 106. 1-4 Kureyş’i ısındırıp alıştırdığı; onları kışın (Yemen’e) ve yazın (Şam’a) yaptıkları yolculuğa ısındırıp alıştırdığı için, Kureyş de, kendilerini besleyip açlıklarını gideren ve onları korkudan emin kılan bu evin (Kâbe’nin) Rabbine kulluk etsin. 

       İçerisinde itaatsızlığın çok olduğu bir beldeyi anlatıp anlamaya gelince Allah tarafından böyle yere nasıl ceza verilir?

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَضَرَبَ اللّٰهُ مَثَلًا قَرْيَةً كَانَتْ اٰمِنَةً مُطْمَئِنَّةً يَاْتٖيهَا رِزْقُهَا رَغَدًا مِنْ كُلِّ مَكَانٍ فَكَفَرَتْ بِاَنْعُمِ اللّٰهِ فَاَذَاقَهَا اللّٰهُ لِبَاسَ الْجُوعِ وَالْخَوْفِ بِمَا كَانُوا يَصْنَعُونَ

Nahil suresi 16.112 Allah, şöyle bir kenti misal verdi: Orası güven ve huzur içinde idi. Oraya her taraftan bolca rızık gelirdi. Fakat Allah'ın nimetlerine nankörlük ettiler; bu yüzden yaptıklarına karşılık, Allah onlara şiddetli açlık ve korku ıstırabını tattırdı.

Yoksulluk içinde yoksulluk korkusundansın. Hastalık içinde hastalık korkusundansın. Sen bu musibetten daha büyük bir musibet umuyorsun. Emniyet güven nimetine mutlak surette hiçbir nimet denk değildir. 

Emniyet güven mümin içindir.

Korku ise müşrik Allaha şirk koşan içindir.

       Emniyet güven nimeti belirtili ve kısıtlayıcı olarak ancak müminin yanında olur. Bunun delili ise şu ayeti kerimedir. Allah Teala şöyle buyurdu:

وَكَيْفَ اَخَافُ مَا اَشْرَكْتُمْ وَلَا تَخَافُونَ اَنَّكُمْ اَشْرَكْتُمْ بِاللّٰهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهٖ عَلَيْكُمْ سُلْطَانًا فَاَیُّ الْفَرٖيقَيْنِ اَحَقُّ بِالْاَمْنِ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ

Enam suresi 6.81 “Allah’ın, size, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O’na ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden ne diye korkayım? Öyle ise iki taraftan hangisi güvende olmaya daha lâyıktır? Eğer biliyorsanız söyleyin.” 

اَلَّذٖينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُوا اٖيمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُولٰئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ

Enam suresi 6.82 İman edip de imanlarına zulmü (şirki) bulaştırmayanlar var ya; işte güven onların hakkıdır. Doğru yolu bulmuş olanlar da onlardır.

       Allaha c.c. şirk koşanı anlatmaya gelince gerçekten şirkin gerekleri korku ve terördür. 

Allah Teala şöyle buyurdu:

سَنُلْقٖى فٖى قُلُوبِ الَّذٖينَ كَفَرُوا الرُّعْبَ بِمَا اَشْرَكُوا بِاللّٰهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهٖ سُلْطَانًا وَمَاْوٰیهُمُ النَّارُ وَبِئْسَ مَثْوَى الظَّالِمٖينَ

Al-i İmran suresi 3.151 Hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri Allah'a ortak koştuklarından dolayı; inkâr edenlerin kalplerine korku salacağız. Barınakları da cehennemdir. Zalimlerin kalacakları yer ne kötüdür.

Bu inkar edenlerin kalbine korku salınması kanundur. Bu sabit metottur. Eğer mümin isen ve kalbine zulüm ilave etmediysen sen emniyet güven nimeti ile nimetlendin. Eğer böyle değilsen korkuyu kalbine indirdiğin elbette gereklidir.

Allah Teala şöyle buyurdu:

سَنُلْقٖى فٖى قُلُوبِ الَّذٖينَ كَفَرُوا الرُّعْبَ بِمَا اَشْرَكُوا بِاللّٰهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهٖ سُلْطَانًا وَمَاْوٰیهُمُ النَّارُ وَبِئْسَ مَثْوَى الظَّالِمٖينَ

Al-i İmran suresi 3.151 Hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri Allah’a ortak koştuklarından dolayı; inkâr edenlerin kalplerine korku salacağız. Barınakları da cehennemdir. Zalimlerin kalacakları yer ne kötüdür. 

       Emniyet güven konusunda mümin olanlara gelince:

وَكَيْفَ اَخَافُ مَا اَشْرَكْتُمْ وَلَا تَخَافُونَ اَنَّكُمْ اَشْرَكْتُمْ بِاللّٰهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهٖ عَلَيْكُمْ سُلْطَانًا فَاَیُّ الْفَرٖيقَيْنِ اَحَقُّ بِالْاَمْنِ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ

Enam suresi 6.81 "Allah'ın, size, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O'na ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden ne diye korkayım? Öyle ise iki taraftan hangisi güvende olmaya daha lâyıktır? Eğer biliyorsanız söyleyin." 

اَلَّذٖينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُوا اٖيمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُولٰئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ

Enam suresi 6.82 İman edip de imanlarına zulmü (şirki) bulaştırmayanlar var ya; işte güven onların hakkıdır. Doğru yolu bulmuş olanlar da onlardır. 

قُلْ لَنْ يُصٖيبَنَا اِلَّا مَا كَتَبَ اللّٰهُ لَنَا هُوَ مَوْلٰینَا وَعَلَى اللّٰهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ

Tevbe suresi 9.51 De ki: "Bizim başımıza ancak, Allah'ın bizim için yazdığı şeyler gelir. O, bizim yardımcımızdır. Öyleyse mü'minler, yalnız Allah'a güvensinler." 

Bize salıh olanlarımıza hayırlı olanlarımıza Allahtan müminlere güven olduğu yazıldı.

Allah Teala şöyle buyurdu:

اِنَّ الَّذٖينَ قَالُوا رَبُّنَا اللّٰهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا تَتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ الْمَلٰئِكَةُ اَلَّا تَخَافُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَاَبْشِرُوا بِالْجَنَّةِ الَّتٖى كُنْتُمْ تُوعَدُونَ

Fussılet suresi 41.30 Şüphesiz “Rabbimiz Allah’tır” deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki: “Korkmayın, üzülmeyin, size (dünyada iken) va’dedilmekte olan cennetle sevinin!” 

نَحْنُ اَوْلِيَاؤُكُمْ فِى الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَفِى الْاٰخِرَةِ وَلَكُمْ فٖيهَا مَا تَشْتَهٖى اَنْفُسُكُمْ وَلَكُمْ فٖيهَا مَا تَدَّعُونَ   .  نُزُلًا مِنْ غَفُورٍ رَحٖيمٍ 

 

Fussılet suresi 41.31-32 “Biz dünya hayatında da âhirette de sizin dostlarınızız. Çok bağışlayan ve çok merhametli olan Allah’tan bir ağırlama olarak, orada canlarınızın çektiği her şey var, istediğiniz her şey orada sizin için var.” 

       Emniyet güven nimeti; ona hiçbir nimet denk değildir. Emniyet güven nimeti müminin özelliklerindendir. 

       Allah Teala şöyle buyurdu:

فَلَا تَدْعُ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهًا اٰخَرَ فَتَكُونَ مِنَ الْمُعَذَّبٖينَ

Şuara suresi 26.213 Öyle ise sakın Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarma, sonra azaba uğratılanlardan olursun! 

Allaha şirk koşmanın gereği lazım olanı nefsi azaptır. 

Nefsi azabın sebeplerinin en büyük olanı Allah ile beraber başka ilaha ibadet etmektir. Bu ayetin manası puta ibadet etmek değildir. İslam aleminde açık olarak Allaha şirk koşulacak mekan yoktur. Fakat islam alemi gizlice Allaha şirk ile doludur.

Şeddad bin Evsten rivayet edilen hadisi şerifte Resulüllah s.a.s. şöyle buyurdu:

 عَنْ شَدَّادِ بْنِ أَوْسٍ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ

إِنَّ أَخْوَفَ مَا أَتَخَوَّفُ عَلَى أُمَّتِي الْإِشْرَاكُ بِاللَّهِ، أَمَا إِنِّي لَسْتُ أَقُولُ: يَعْبُدُونَ شَمْسًا، وَلَا قَمَرًا، وَلَا وَثَنًا، وَلَكِنْ أَعْمَالًا لِغَيْرِ اللَّهِ، وَشَهْوَةً خَفِيَّةً 

''Ümmetimle ilgili korktuklarımın en önemlisi Allaha ortak koşmalarıdır. Dikkat edin, ben size onlar aya güneşe putlara tapacaklar demiyorum. Fakat Allah’tan başkasının arzularına ve emirlerine göre ve gizli şehvet ile yaşayacaklar.'' İbn-i Mace

       Ey değerli kardeşler! Eğer sen emniyet güven nimetini arzu ediyorsan, eğer sen istikrar bir yerde devamlı kalmak nimetini arzu ediyorsan, eğer sen kendinde rahat olmak nimetini istiyorsan ve eğer sen Allah’ın rızasını arzu ediyorsan hemen Allaha iman eyle. Öyle iman eyle ki o iman seni Allaha itaat etmeye götürsün. Hemen ahiret gününe iman eyle. Öyle iman iman eyle ki o iman seni karıncaya eziyet etmekten men eylesin. O zaman emniyet güven nimetinden faydalanırsın. Bu nimet; mutlak surette buna denk nimet yoktur. 

3-Kolaylık ve zorluk kanunu:

       Ey değerli kardeşler! Bizden kim kolaylığı sevmez. Bizden kim zorluktan acı duymaz. Burada kelimeler vardır. İnsanların geneli o kelimeleri mutlak surette manası olmayan şeytani kelimeler diye onu tekrar eder. Onlardan biri şöyle diyor: ‘’Zaman beni kalkanın sırtına çevirdi.’’ Zaman nedir? Zamanı bilmek. Hadisi kudsi de Resulüllah s.a.s. şöyle buyurdu: ‘’İnsan oğlu zamana sövdüğü zaman bana söver. Ben zamanım. Onu istediğim tarafa çeviririm.’’

 Kader benden emrine verildi. Bu insan eli yeşildir. Bu kız onun şansı yoktur. Elinde avucunda bir şey yoktur. Bunların her biri manası olmayan kelamdır. Bunlar şirktir. Bunların arasını ayıran fasıla ise şu ayettir. 

       Allah Teala şöyle buyurdu: 

فَاَمَّا مَنْ اَعْطٰى وَاتَّقٰى   .وَصَدَّقَ بِالْحُسْنٰى   .فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْيُسْرٰى 

Leyil suresi 92. 5-6-7 Onun için kim (elinde bulunandan) verir, Allah’a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca iletiriz.

Cennet için yaratıldığının doğru oldu kabul ederse. Gerçekten bu dünya geçittir. Devamlı kalınacak yer değildir. Bu dünya sorumluluk yeridir. Şeref verme yeri değildir. Dünya çalışma yeridir. Beklenti ümit yeri değildir. Dünya itaat etme yeridir. Ceza ve mükafat yeri değildir. Bunları kabul edip tasdik ederse karşılığı şu ayette mevcuttur.

       Allah Teala şöyle buyurdu: 

فَاَمَّا مَنْ اَعْطٰى وَاتَّقٰى   .وَصَدَّقَ بِالْحُسْنٰى   .فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْيُسْرٰى 

Leyil suresi 92. 5-6-7 Onun için kim (elinde bulunandan) verir, Allah’a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca iletiriz. 

       Kur’an’da geçen ‘’en güzel’’ o cennettir. Kendisinin cennet için yaratıldığını tasdik eder kabul ederse bu tasdikten dolayı Allaha ası olmaktan sakınırsa, bu tasdik ve kabulden dolayı hayatını elinde bulunan imkanlardan verip bağışlamaya bina ederse ‘’en güzel ‘’ olanı tasdik edip kabul eder. Bundan sonra Allaha ası olmaktan sakınır. Hayatını elinde bulunan imkanlardan verip bağışlamaya bina ederse o zaman ilahi cevap Allah’ın kendisine ikramı ne olur.

       Allah Teala şöyle buyurdu: 

فَاَمَّا مَنْ اَعْطٰى وَاتَّقٰى   .وَصَدَّقَ بِالْحُسْنٰى   .فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْيُسْرٰى 

Leyil suresi 92. 5-6-7 Onun için kim (elinde bulunandan) verir, Allah'a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca iletiriz.

Muvaffakıyet, yardım, destek, kolaylık. Bunlar; güzel olana iman edenlere ödüldür. Allaha ası olmaktan korkanlara ve hayatını elinde olanı başkasına vermeye bina edenlere ödüldür. Allah c.c. senin ile beraber olunca senin aleyhine kim olabilir. Allah c.c. senin aleyhine olunca senin ley hine kim olabilir. Ey Rabbim! Seni bulan neyi kaybeder? Seni kaybeden neyi bulur?

 

- أوْحَى اللهُ تعالى إلى داوُدَ: ما من عبدٍ يَعتصِمُ بِي دُونَ خَلْقِي، أعرِفُ ذلكَ من نِيَّتِه فَتَكِيدُه السَّمواتُ بِمنْ فيها، إِلَّا جَعلْتُ له من بينِ ذَلِكَ مَخْرَجًا، ومَا من عبدٍ يَعتصِمُ بَمخلوقٍ دُونِي، أعرِفُ ذَلِكَ من نِيَّتِه، إِلَّا قَطعتُ أسبابَ السَّماءِ بين يدَيْهِ، وأَرْسَخْتُ الهَوَي من تحتِ قَدَمَيْهِ، وما من عبدٍ يُطيِعُنِي إِلَّا وأَنا مُعطِيهِ قبلَ أنْ يَسْألَنِي، وغَافِرٌ لهُ قبلَ أنْ يَستغفِرَنِي. 

Allah Teala Davut a.s. şöyle vahyetti: ‘’Hangi bir kul mahlukatıma değil de bana tutunup bağlanırsa bunu niyetinden bilirim. Gökte olanlar ona hile yaparlar. Böyle olursa bunların arasından kendisine bir çıkış yaparım. Hangi bir kul benden başka mahlukatımdan birine tutunup bağlanırsa onu ben niyetinden bilirim. Böyle olursa önündeki gökten gelen sebeplerini keserim. Ayağının altından geçen havayı yere çakarım. Hangi bir kul bana itaat ederse ben ona benden bir şey istemeden istediğini kendisine veririm. Benden af dilemeden kendisini af ederim.’’

Kolaylık: Onun kanunu Allaha iman etmektir.

       Kolaylık; onun parası belki kanunu gerçekten senin cennet için yaratıldığına iman etmendir. Bu iman sana Allaha ası olmaktan uzaklaşmayı sana verir. Hayatını elinde olandan başkasına vermek üzere bina etmeyi sana verir. Ancak cennete gitmeyi yalanlar, dünyaya iman ederse, Allaha itaat etmeyi terk ederse ve hayatını dünya malını almak üzere bina ederse o zaman şu ayetler devreye girer. 

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَاَمَّا مَنْ بَخِلَ وَاسْتَغْنٰى   .وَكَذَّبَ بِالْحُسْنٰى  .فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْعُسْرٰى 

Leyil suresi 92. 8-10 Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah'a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz. 

Bu ayet kolaylık ve zorluk kanunudur. Eğer sen kolaylık istiyorsan, eğer sen uygun olmak istiyorsan, eğer sen başarılı olmak istiyorsan, eğer sen muhafaza etmek istiyorsan, eğer sen yardım almak istiyorsan ve eğer sen arzu ettiklerine kavuşmak istiyorsan şu ayet-i kerimeyi tatbik et uygula. 

Allah Teala şöyle buyurdu:

فَاَمَّا مَنْ اَعْطٰى وَاتَّقٰى  .وَصَدَّقَ بِالْحُسْنٰى   .فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْيُسْرٰى 

Leyil suresi 92.5-7 Onun için kim (elinde bulunandan) verir, Allah'a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca iletiriz.

وَاَمَّا مَنْ بَخِلَ وَاسْتَغْنٰى   .وَكَذَّبَ بِالْحُسْنٰى  .فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْعُسْرٰى

Leyil suresi 92. 8-10 Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah'a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.

       Ey değerli kardeşler! Bundan dolayı beşerin piramitinin başı üzerinde iki zümre bulunur. Güçlü olanlar. Enbiya (peygamber) olanlar. Güçlü olanlar insanlardan aldılar. İnsanlara vermediler. Enbiyalar insanlara verdiler. İnsanlardan almadılar. Güçlü olanlar insanların boyunlarına malik oldular. Enbiyalar kalplere malik oldular. Güçlü olanlar insanlar onlar için yaşadı. Enbiyalar insanlar için yaşadı.

 İnsanların hepsi ya güçlü olanlara tabidir. Veya enbiya olanlara tabidir. Güçlü olana tabi olanlar güçlüye ait olmayanı almak için güçlünün kuvvetine hizmet eder. Nebiye tabi olanlara gelince onlarda kalplerin tamamına malik olmak için hizmet ederler. İnsanların tamamı ya güçlü olan tabi olur. Veya nebi (peygamber) (peygamberin yolundan) olana tabi olur. Bundan dolayı insanlar enbiyaları sevdi. Güçlü olanlardan korktu.

       4-Güzel hayat kanunu ve sıkıntılı yaşantı kanunu:

       Ey değerli kardeşler! Dördüncü kanun ve dördüncü sünnet. O güzel hayat kanunu sıkıntılı yaşantı kanunudur. Allah’ın sünnetidir. Her zamanda, her mekanda, her asırda ve her şehirde güzel hayat sıkıntılı hayat kanun olarak ve genel sabit alaka olarak vardır.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

مَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِنْ ذَكَرٍ اَوْ اُنْثٰى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيٰوةً طَيِّبَةً وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ اَجْرَهُمْ بِاَحْسَنِ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

Nahıl suresi 16.97 Erkek veya kadın, kim mü’min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz. 

       Kadın erkeğe görev almakta, şerefli olmada ve sorumlulukta tamamen eşittir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

مَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِنْ ذَكَرٍ اَوْ اُنْثٰى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيٰوةً طَيِّبَةً وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ اَجْرَهُمْ بِاَحْسَنِ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

Nahıl suresi 16.97 Erkek veya kadın, kim mü'min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz. 

       Bu Allah’ın verdiği sözdür. Allah’ın müminlere verdiği sözü yerine getirmemesinden kainatı yok etmesi daha kolaydır. Güzel hayat her zaman, her mekan, her asır, her şehirde müminin hakkıdır.

       Muaz bin Cebelden r.a. rivayet edildi. Şöyle dedi: 

 عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ: بَيْنَا أَنَا رَدِيفُ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَيْسَ بَيْنِي وَبَيْنَهُ إِلَّا أَخِرَةُ الرَّحْلِ، فَقَالَ:

(( يَا مُعَاذُ بْنَ جَبَلٍ، قُلْتُ: لَبَّيْكَ رَسُولَ اللَّهِ وَسَعْدَيْكَ، ثُمَّ سَارَ سَاعَةً، ثُمَّ قَالَ: يَا مُعَاذُ، قُلْتُ: لَبَّيْكَ رَسُولَ اللَّهِ وَسَعْدَيْكَ، ثُمَّ سَارَ سَاعَةً، ثُمَّ قَالَ: يَا مُعَاذُ، قُلْتُ: لَبَّيْكَ رَسُولَ اللَّهِ وَسَعْدَيْكَ، قَالَ: هَلْ تَدْرِي مَا حَقُّ اللَّهِ عَلَى عِبَادِهِ ؟ قُلْتُ: اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ،

قَالَ: حَقُّ اللَّهِ عَلَى عِبَادِهِ أَنْ يَعْبُدُوهُ وَلَا يُشْرِكُوا بِهِ شَيْئًا، ثُمَّ سَارَ سَاعَةً، ثُمَّ قَالَ: يَا مُعَاذُ بْنَ جَبَلٍ، قُلْتُ: لَبَّيْكَ رَسُولَ اللَّهِ وَسَعْدَيْكَ، فَقَالَ: هَلْ تَدْرِي مَا حَقُّ الْعِبَادِ عَلَى اللَّهِ إِذَا فَعَلُوهُ ؟ قُلْتُ: اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ، قَالَ: حَقُّ الْعِبَادِ عَلَى اللَّهِ أَنْ لَا يُعَذِّبَهُمْ ))[ البخاري ]

Muâz İbni Cebel radıyallahu anh şöyle dedi:

Ben, merkeb üzerinde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in terkisinde idim. Hz. Peygamber:

- “Ey Muâz! Allah’ın kullar üzerinde, kulların da Allah üzerinde ne hakkı vardır, bilir misin?” buyurdu. Ben:

- Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dedim. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

- “Allah’ın, kulları üzerindeki hakkı, onların sadece Allah’a kulluk etmeleri ve hiçbir şeyi O’na ortak tutmamalarıdır. Kulların da Allah üzerindeki hakkı, kendisine hiçbir şeyi ortak tutmayan(lar)a azâb etmemesidir” buyurdu. Buhârî 

Şiir 

فلو شاهدت عيناك من حسننا الذي      رأوه لما وليت عنـــــا لغيرنا

Şayet gözlerin gördüğü güzelliğimizi görseydi bizden başkasına yüz çevirmezdin.   

ولـو سمعت أذناك حسن خطابنا      خلعت عنك ثياب الـعجب و جئتنا

Eğer kulakların güzel sözlerimizi duysaydı kibir elbiselerini çıkarıp yanımıza gelirdin. 

و لـو ذقت من طعم المحبة ذرة      عذرت الــذي أضحى قتيلاً بحبنا

Eğer aşk yemeğinden azıcık tatsaydın sevgimizden öldürdüklerinden özür dilerdin.

و لـو نسمت من قربنا لك نسمة      لــــمت غريباً و اشتياقاً لقربنا

Eğer yakınlığımızdan güzel koku koklasaydın. Garip olarak ve yakınlığımızı arzu ederek ölürdün. 

و لو لاح مـن أنوارنا لـك لائح      تركت جميع الكائنات لأجلنـــا

Eğer ışıklarımızdan biri sana parlasa bizim uğrumuzda bütün kainatı terk edersin.

فـما حبنا سهل وكل من ادعى      سهولته قـــــلنا له قد جهلتنا

Bizim aşkımız kolay değil, kolay olduğunu iddia eden herkese de ‘’Bizi cahil bıraktınız’’ dedik.

       Ey değerli kardeşler! Kim zikirden (Kur’an’dan) yüz çevirirse. 

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَمَنْ اَعْرَضَ عَنْ ذِكْرٖى فَاِنَّ لَهُ مَعٖيشَةً ضَنْكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ اَعْمٰى

Taha suresi 20.124 “Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.” 

Bu zikirden yüz çeviren güçlü olsun veya zengin olsun dünyada hangi konumda ise kim benim zikrimden yüz çevirirse kanundur. Sabit olan Allah’ın sünnetidir. Bu sünnet zamanın ve mekanın değişmesi ile dönüştürülmez, değiştirilmez.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَمَنْ اَعْرَضَ عَنْ ذِكْرٖى فَاِنَّ لَهُ مَعٖيشَةً ضَنْكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ اَعْمٰى

Taha suresi 20.124 "Her kim de benim zikrimden (Kur'an'dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz."

قَالَ رَبِّ لِمَ حَشَرْتَنٖى اَعْمٰى وَقَدْ كُنْتُ بَصٖيرًا

Taha suresi 20.125 O da şöyle der: "Rabbim! Dünyada gören bir kimse olduğum hâlde, niçin beni kör olarak haşrettin?" 

قَالَ كَذٰلِكَ اَتَتْكَ اٰيَاتُنَا فَنَسٖيتَهَا وَكَذٰلِكَ الْيَوْمَ تُنْسٰى

Taha suresi 20.126 Allah, "Evet, öyle. Âyetlerimiz sana geldi de sen onları unuttun. Aynı şekilde bugün de sen unutuluyorsun" der

İnsan ey kardeşler sıkıntıya düştüğü zaman kendi nefsini suçlaması gerekir. Sahih hadis-i kutside şu hadis mevcuttur.

       Sahih hadisi kudside Peygamberimiz şöyle buyurdu:

(( يَا عِبَادِي، لَوْ أَنَّ أَوَّلَكُمْ وَآخِرَكُمْ وَإِنْسَكُمْ وَجِنَّكُمْ قَامُوا فِي صَعِيدٍ وَاحِدٍ، فَسَأَلُونِي، فَأَعْطَيْتُ كُلَّ إِنْسَانٍ مَسْأَلَتَهُ مَا نَقَصَ ذَلِكَ مِمَّا عِنْدِي إِلَّا كَمَا يَنْقُصُ الْمِخْيَطُ إِذَا أُدْخِلَ الْبَحْرَ، يَا عِبَادِي، إِنَّمَا هِيَ أَعْمَالُكُمْ أُحْصِيهَا لَكُمْ، ثُمَّ أُوَفِّيكُمْ إِيَّاهَا،

Ey kullarım! Sizin evveliniz ve ahiriniz, insanınız ve cininiz, şayet düz bir alanda ayakta toplansanız, Buna müteakiben Ben’den isteseniz, Ben de sizden her birinize istediklerini versem o, Benim katımda olanlardan ancak, bir iğnenin denize girdiği vakit, denizden eksilttiği su kadar eksiltir! Ancak o sizin amellerinizdir. Onu sizin için sayıyorum. Sonra onu size ödeyeceğim.

Hadisi şerifte Resulüllah s.a.s. buyurdu: ‘’

فَمَنْ وَجَدَ خَيْرًا فَلْيَحْمَدْ اللَّهَ، وَمَنْ وَجَدَ غَيْرَ ذَلِكَ فَلَا يَلُومَنَّ إِلَّا نَفْسَهُ 

       Kim hayır bulursa Allaha hamt eylesin. Kim bunun dışında başka bir şey bulursa ancak kendisini kınasın. İmam Müslim rivayet etti.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَمَا اَصَابَكُمْ مِنْ مُصٖيبَةٍ فَبِمَا كَسَبَتْ اَيْدٖيكُمْ وَيَعْفُوا عَنْ كَثٖيرٍ

Şura suresi 42.30 Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder.

       Hadisi şerif:      

(( ما من عثرة، ولا اختلاج عرق، ولا خدش عود إلا بما قدمت أيديكم، وما يغفر الله أكثر ))

[ أخرجه ابن العساكر عن البراء ]

       ‘’Hiçbir tökezleme, hiçbir terleten sarsıntı, hiçbir değnekli parçalama olmadı. Şayet oldu ise bu sizin kendinizin elleri ile yaptıklarınızdır. Allah c.c. bundan daha fazlasını af eder.’’ Bu hadisi İbn’ul-Asakir El-Berradan rivayet etti.

       5-Şeref itibar ve rezalet utanç kanunu:

       Beşinci kanun ve beşinci ilahi sünnet. İnsan ne zaman şeref itibar hisseder? Ve ne zaman rezalet utanç hisseder? Gerçekten bu şeref itibar ve rezalet utanç kanunudur.

       İyilik; şeref itibar elde eder.

Sevgili kardeşler! Bu soruya yüce Allah cevaplıyor.

Allah Teala şöyle buyurdu:

لِلَّذٖينَ اَحْسَنُوا الْحُسْنٰى وَزِيَادَةٌ وَلَا يَرْهَقُ وُجُوهَهُمْ قَتَرٌ وَلَا ذِلَّةٌ اُولٰئِكَ اَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمْ فٖيهَا خَالِدُونَ

Yunus suresi 10.26 Güzel iş yapanlara (karşılık olarak) daha güzeli ve bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de bir zillet. İşte onlar cennetliklerdir ve orada ebedî kalacaklardır.

Sen ihsan ettiğin sürece sen ihsan eden babasın. Değerli nefissin. 

Sen ihsan eden hanımsın. Değerli nefissin.

Sen işinde ve vatandaşlara hizmet etmede iyi bir çalışansınız. Senin şanın şerefin büyüktür.

Sen iyilik yapan öğretmensin. Öğrencilerine haklarını veriyorsun. Sen işverenler indinde, idare indinde ve talebeler indinde değerli kimsesin.

       Sen iyilik yapan doktorsun. Hastaya hakkını veriyorsun. Hastanın malına şantaj yapmıyorsun. Onu aldatmıyorsun. Sen iyilik yapansın.

       İhsan kapsamlı bir kelimedir. Anne babaya, komşulara, kardeşlere, dostlara, zanaatkarlara ve görevlilere harcama yapmaktır.

Ebu Yala: Şeddad bin Evs (r.a)’dan rasulullah (sav)’in şöyle buyurduğu rivayet edildi:

(( إنَّ اللَّهَ تَعالى كَتَبَ الإِحْسانَ على كُلَ شَيْءٍ، فإذَا قَتَلْتُمْ فأحْسِنُوا القِتْلَةَ، وَإِذَا ذَبَحْتُمْ فأحْسِنُوا الذَّبْحَ، وَلْيُحِدَّ أحَدُكُمْ شَفْرَتَهُ، وَلْيُرِحْ ذَبِيحَتَهُ ))

[ رواه مسلم عن شداد بن أوس ]

Allah her bir şey üzerine iyilik yazdı, öldürdüğünüz zaman öldürmeyi iyi yapınız, boğazladığnız zaman boğazlamayı iyi yapınız, sizden biriniz, bıçağını keskinleştirsin, ve hayvanını rahatlatsın “Bunu Müslim rivayet etti.

Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyurdu:

لِلَّذٖينَ اَحْسَنُوا الْحُسْنٰى وَزِيَادَةٌ وَلَا يَرْهَقُ وُجُوهَهُمْ قَتَرٌ وَلَا ذِلَّةٌ اُولٰئِكَ اَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمْ فٖيهَا خَالِدُونَ

Yunus suresi 10.26 Güzel iş yapanlara (karşılık olarak) daha güzeli ve bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de bir zillet. İşte onlar cennetliklerdir ve orada ebedî kalacaklardır. 

       Günah karşılığında rezaleti boyun eğmeyi getirir. 

İnsan ne zaman rezaleti boyun eğmeyi hisseder? Ne zaman utanmayı hisseder? Ne zaman darlandığını hisseder? Ne zaman günahtan geri duruyor?

Amelinde hata eyledin. Görevini yerine getirmedin. Bu hastanın ilacında eksiklik yaptın. Hasta senden şikayetçidir. Gazetelerde senin hakkında yazıyor. Bu yaptığın hata yüzünden başına geldi. 

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَالَّذٖينَ كَسَبُوا السَّيِّپَاتِ جَزَاءُ سَيِّئَةٍ بِمِثْلِهَا وَتَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ مَا لَهُمْ مِنَ اللّٰهِ مِنْ عَاصِمٍ كَاَنَّمَا اُغْشِيَتْ وُجُوهُهُمْ قِطَعًا مِنَ الَّيْلِ مُظْلِمًا اُولٰئِكَ اَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فٖيهَا خَالِدُونَ

Yunus suresi 10.27 Kötü işler yapmış olanlara gelince, bir kötülüğün cezası misliyledir ve onları bir zillet kaplayacaktır. Onları Allah'(ın azabın)dan koruyacak hiçbir kimse de yoktur. Sanki yüzleri, karanlık geceden parçalarla örtülmüştür. İşte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.

       Bundan dolayı Resulüllah s.a.s. şöyle buyurdu:

    لذلك قال النبي عليه الصلاة والسلام:

إياك وكلّ ما يعتذر منه 

[ الجامع الصغير عن أنس بسند حسن ]

       ‘’Özür dileyeceğin her şeyden sakın.’’ Hasen senet ile Hz. Enes rivayet etti. El-Cami Es-Sağır.

Özür dilemeniz gereken durumu yapmaktan sakın. Böylece başın dik durur. Kendin şerefli kalırsın. Kendinizin değeri ile ihtiyaçlarınızı isteyiniz. Gerçekten işler kısım kısım akar gider. Mümin kendisini alçaltması gerekli değildir.

       6- Sevgi kanunu:

Ey değerli kardeşler! Aziz ve Celil Olan Allah’ın kanunu: Allah’ın kanunu; bunu her insan iddia eder:

Ve herkes iddialı bağlantılıymış leyla. Ve leyla onları kabul etmez. Bununla.

(Yanı Allah’ı sevdiğini iddia ediyorsun. Allah senin sevgini kabul ediyor mu?) 

وكلٌّ يدَّعي وصلاً بليلى      وليلى لا تقرّ لهم بذاكا

       Sevgiyi iddia edenler çok oldu. Tutku denizinde yüzdüler. İddia ettiler. İmtihan olup denenmediler. Şu bir gerçek ki sevgiyi iddia eden çok oldu. Sevgiyi delil ile talep ettiler. Allah’ı sevdiğini iddia edenin delili Allahtan şudur: Allah Teala şöyle buyurdu:

قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُونٖى يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَحٖيمٌ

Al-i İmran suresi 3.31 De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”

       Sen Resulüllah’ın s.a.s. yolundan gitmediğin sürece bu ayetin delili ile Allah’ı sevenlerden asla olamazsın. 

Enes İbni Mâlik radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 

عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ:

(( ثَلَاثٌ مَنْ كُنَّ فِيهِ وَجَدَ حَلَاوَةَ الْإِيمَانِ: أَنْ يَكُونَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِمَّا سِوَاهُمَا، وَأَنْ يُحِبَّ الْمَرْءَ لَا يُحِبُّهُ إِلَّا لِلَّهِ، وَأَنْ يَكْرَهَ أَنْ يَعُودَ فِي الْكُفْرِ كَمَا يَكْرَهُ أَنْ يُقْذَفَ فِي النَّارِ ))

“Üç özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar:

Allah ve Resûlünü, (bu ikisinden başka) herkesden fazla sevmek.

Sevdiğini Allah için sevmek.

Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.” Buhârî,

Allah ve Resûlünü, (bu ikisinden başka) herkesden fazla sevmek. 

 

Resulüllah s.a.s hadisinin manası:

“Üç özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar: 

ثَلَاثٌ مَنْ كُنَّ فِيهِ وَجَدَ حَلَاوَةَ الْإِيمَانِ: أَنْ يَكُونَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِمَّا سِوَاهُمَا

       Hadis yorumcuları şöyle dedi: Allah’ın kendi Kur’an’ında olduğu Kur’an’ın emirleri ve Kur’an’ın yasaklarının sevimli olduğudur. Resul de sünnetindedir. Resûlullahın emirlerinde ve Onun yasaklarındadır. Bu emir ve yasaklar başkaları ile karşılaşıp çatışınca Allah cc ve Resulüllah’ın emir ve yasaklarını sevip onları tatbik edip yaşamasıdır.

Çıkarlarınız dinin metinleri delilleri ile çatıştığı zaman, zannı kuruntulu çıkarlarınız dinin metinleri delilleri ile çatıştığı zaman o zaman sen dinin metinleri delilleri tarafında durursun bulunursun. Bu zannı kuruntulu çıkarlarınız iman tatlılığının parasını ödediğin zaman sizi yormaz. İmanın tatlılığı bir şey imanın hakikatleri başka bir şeydir. İman hakikatleri; köşk haritasına sahip olan kimse gibidir. Bu kimsenin mülkünde kulübe dahi yoktur. Ancak yanında köşk haritası vardır. İman hakikatleri; Lüks bir aracın resmine sahip olan kimse gibidir. Kelime olarak bin milyon ile konuşan ve cebinde bir kuruş olmayan kimse gibidir. İmanın tatlılığına gelince ise o köşke sahip olman o köşkte oturmandır. Lüks araca sahip olman ve ona binmendir. Bu bin milyon paraya sahip olman onu harcamandır. İşte buna imanın tatlılığı denir. Menfaatlerinden fedakarlık etsen bile imanın tatlılığını dini yönden gerekli görüyorsan onun fiyatı yüksektir.       

       Ey değerli kardeşler! Kur’an-i Kerimi okuduğunuz zaman. Her gün onu okumanız gerekir. Kanun ifade eden ayetleri inceleyin kontrol edin. Çoğu durumda o ayetlerde isim vardır. Veya kelimenin sonunu harekesiz okutan şart harfi vardır. Şart fiili vardır. Şartın cevabı vardır.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَمَنْ اَعْرَضَ عَنْ ذِكْرٖى فَاِنَّ لَهُ مَعٖيشَةً ضَنْكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ اَعْمٰى

 Taha suresi 20.124 "Her kim de benim zikrimden (Kur'an'dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz."

مَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِنْ ذَكَرٍ اَوْ اُنْثٰى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيٰوةً طَيِّبَةً وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ اَجْرَهُمْ بِاَحْسَنِ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

Nahil suresi 16.97 Erkek veya kadın, kim mü'min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz.

Şart cümlesi: ‘’Kim iyi iş işlerse’’ şartın cevabı: ‘’elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız’’dır. (Yukarda ki ayet) Şart sığası şekli alan şu ayetler. Şart fiil ve şartın cevabı. İsim veya şartın harfi. Bu ayetler Kur’an-i Kerimde kanunlar olarak sayılır. Bununla amel eyle.

       Ey değerli kardeş! Sorumlu tutulmadan kendinizi sorumlu tutun. Amelleriniz aleyhinize tartılmadan önce kendiniz amellerinizi tartınız. Ölüm meleğinin bizi başkalarına hata ettirdiğini biliniz. Başkaları da bize hata yaptığını biliniz. Uyarılarımızı alalım. Akıllı olan nefsini kontrol edip ölümden sonrası için çalışandır. Aciz olan nefsini şehevi isteklerine tabi edip ve Allahtan kuruntu bekleyendir. 

Hamt alemlerin Rabbi Allaha aittir.

       İkinci Hutbe 

       Hamt alemlerin Rabbi olan Allaha aittir. Allahtan başka ilah olmadığına Salihlerin dostu olduğuna şahidim. Gerçekten Efendimiz Muhammet’in Allah’ın kulu, Resulü ve büyük halkın sahibi olduğuna şahidim. Ey Allah’ım Efendimiz Muhammet üzerine, hane halkına, arkadaşlarına hepsinin üzerine salat eyle, selam eyle ve mübarek eyle

       Tekbir (Allah’u Ekber) demek bayramın nişanelerinden ritüellerindendir. 

       Ey değerli kardeşler! Yarın mübarek Ramazan Bayramıdır. Her yıl sizler hayırda olunuz. Aziz ve Celil olan Allah oruç ayetlerinde şöyle buyuruyor:

شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذٖى اُنْزِلَ فٖيهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ وَمَنْ كَانَ مَرٖيضًا اَوْ عَلٰى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ اَيَّامٍ اُخَرَ يُرٖيدُ اللّٰهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا يُرٖيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُوا الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

Bakara suresi 2.185 (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur'an'ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah'ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir. 

 Ramazan ayında ferahlanmanın şiddetinden ve kazançlı olmanın şiddetinden Allaha hediye ettiğin gerçeğidir. ‘’Kul Allaha döndüğü zaman gökte ve yerde nida eden tebrikler Allah ile anlaşma yapıldı diye nida edilir.’’

       1-Gereği gibi senin ‘’Allahu Ekber’’ (Allah büyüktür) söylemen gereklidir: 

       Bundan dolayı tekbir getirip Allahu Ekber söylemen bayramın nişanelerindendir. Fakat bu kelimeyi Müslümanlar yer kürenin çeşitli yerlerinde tekrar ediyorlar. Bir buçuk milyar Müslüman bu kelimeyi bayramda tekrar ediyorlar. Küslümanların kelimeleri yukarda değildir. İşleri idareleri kendi ellerinde değildir. Diğer taraftan aleyhlerine bin tane yol vardır. Yollar nasıl yanı? Müslümanlar Allahu ekber kelimesini gereği gibi söylemediler. 

Mallarında Müslümanları aldatanları kontrol edin. Ne görülüyor? Bu miktar Müslümanlara yapılan eziyetten elde edildiği görülür. Bu eziyeti kendine göre Allahtan daha büyük olduğunu o zaman Allahu ekber bir defa olsa bile söylemezdi. Dili ile bu kelimeyi bin defa tekrar etse de durum değişmez. (Müslümanların dışardan eziyet gördüğü gerçeğini bilmesi gerektir.)

       2-Allaha isyan etmekte Allahtan başkasına itaat etmekte gerçekten Allahu ekber söylemiş olmaz. Bu kimse Allaha isyan edip hanımına itaat ederse Allaha ası olursa Allahu ekber (Allah büyüktür) söylememiş olur. Bir defa da olsa söylememiş olur.

 Çükü bu kimse hanımını razı etmeyi Allahı razı etmekten daha büyük önemli gördü. Bu kelime tehlikelidir. Allah için kınayanların kınamasına bakmayacaksın. Allahu ekber dediğin zaman mahluk olana itaat etmemen gerekir. Halıkına ası olmaman gerekir. Allahu ekber dediğin zaman Müslümanlara eziyet edecek bir şey yapmaman gerekir. 

       3-Din genel ve özel hayattan nasıl ayrıldı!?

Ey değerli kardeşler. Din hayattan nasıl ayrıldı? İslam yalnız camide nasıl oldu. Sokaklara gelince. Yalan söylemek. Sahtekarlık. Hile yapmak. Yalan yemin yapmak. Nasıl olur? Bundan dolayı dediğine dikkat et. Sadece Allahu ekber Allah büyüktür dediğine dikkat eyle. Büyük kâr karşılığında Müslümanlara eziyet ediyor mu? Sen bu malı sana göre Allaha itaat etmekten büyük olduğunu görüp zannede bilirsin. Gerçekten sen hanımını razı etmeyi sana göre Allahı razı etmekten daha büyük olduğunu görüp zannedebilirsin. Allahu ekber söyleme bir defa olsa da söyleme. Bunu dili ile bin defa tekrar etse de.. Kim yaratılan itaat eder yaratana ası olursa Allahu ekber allah büyüktür söylemesin. Bir defa olsa da söylemesin. Bunu dili ile bin defa söylese de faydası yoktur.

4-O soyutlanmış sadece kelimelerdir. Gerçeklerden mahrum bırakılmıştır.

       Bu yüzden Müslümanların hayatında büyük kelimeler içeriğinden kapsamından mahrum oldu. Bu büyük sorundur. Sen Allahu ekber (Allah büyüktür) Allah her şeyden, her davranıştan ve her toplantıdan büyüktür söylüyorsun. Müezzin Allahu ekber dediği zaman bu namaza davettir çağrıdır. Bu davet her şeyden büyüktür. Bundan dolayı sizler yarın Allahu ekberden (Allah büyüktür) den tereddüt ediyorsunuz. 

İnsan yaratılana itaat ettiği zaman ve Yaratana ası olduğu zaman, başkaları ile olan muamelelerinde kötülük yaptığı zaman fiilen davranış olarak ne olduğuna gördüğüne dikkat ediniz! Bu kötü muamelede bu miktarı kendisine göre Allahtan daha büyük olduğunu gördü. Bu yüzden derler ki bir tarafta söz ile söylemek vardır. Diğer tarafta davranışı ile söylemek vardır. Sözlü lisani ile davranışı lisani arasında çatışma vardır. (Bir tarafta Allah büyüktür söyle diğer tarafta haram olan davranışı yap.)     

Bayramda birinci ibadet akraba ziyaretidir. 

Ey değerli kardeşler! Başka şey. Bayramda birinci ibadet akraba ziyaretidir. Akraba ziyaretinden neyi kastediyorsun? 

Akrabanı ziyaret etmek ne anlama geliyor? Bu akrabanızın kapısını vurmakla durum şuna geldi. Sen o anda o akrabanı evinde olmamasını istiyorsun. Kendisine bayram tebrik kartı bırakmak istiyorsun. İşin bitmesini istiyorsun. Bu akraba ziyareti değildir. Akraba ziyareti ziyaret için akrabaya gidip onu ziyaret etmektir. Akraba ziyareti akrabasının işlerini kontrol etmektir. Akraba ziyareti; yardım için akrabasına elini uzatmaktır. Sen akrabandan daha kuvvetli ise kuvvetinle ona yardım eyle. Sen akrabandan zengin isen malın ile ona yardım eyle. Sen akrabandan daha fazla biliyorsan ona ilmin ile yardım eyle.

       Akraba ziyareti iyi iştir. Akraba ziyareti toplumsal dayanışmadır. Akraba ziyareti toplum adamı olmaktır. Alimler akrabaların tamamının baba tarafından ve ana tarafından akraba olduğunda görüş birliğine vardılar. Aileyi birbirine bağlamak ziyaret etmek anlamına gelir. Akraba da ziyarette ve yardımlaşma da kayboldu. 

Ancak bu karşılıklı ilişkili ibadetin zirvesi yakınının elinden tutup onu Allaha götürmendir. O akrabana rehberlik edip onu mescide getirmendir. Ona kaset vermendir. Onu doğru olana ikna etmendir. Akrabalık bağı Allah Azze ve Celleye en büyük yakınlıklardandır.

       Bunun için değerli dostlar! Biz burada bayramda evlerde çokça bir araya geliyoruz. Neyi elde ediyoruz. Cevap boş söz elde ediyoruz.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَالَّذٖينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَ

Müminun suresi 23.3 Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler. 

Bu saçmalık. Herkesin bildiği bilgiler. Bu haberi işittin mi? Bunu sana söyler. Bunu işittim der. Konuşma hava durumundan, fiyatlardan, yabancı paraların fiyatlarından, genel durumdan ve siyasi durumdandır. Bu sayılan sözleri herkes biliyor. Çünkü haberler hiçbir şey bırakmaz. Hepsini anlatırlar. Ancak sen Ramazan ayında zikirden Kur’an’dan ne işittin? Ayeti kerimelerden ve hadisi şeriflerden ne işittin? Teravih namazında bakışınla neyi yakaladın? Cuma hutbesinde anlayışınla neyi yakaladın?

Allah Teala şöyle buyurdu:

فَاذْكُرُونٖى اَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُوا لٖى وَلَا تَكْفُرُونِ

Bakara suresi 2.152 Öyleyse yalnız beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin.

     عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: يَقُولُ اللَّهُ تَعَالَى:

(( أَنَا عِنْدَ ظَنِّ عَبْدِي بِي، وَأَنَا مَعَهُ إِذَا ذَكَرَنِي، فَإِنْ ذَكَرَنِي فِي نَفْسِهِ ذَكَرْتُهُ فِي نَفْسِي، وَإِنْ ذَكَرَنِي فِي مَلَإٍ ذَكَرْتُهُ فِي مَلَإٍ خَيْرٍ مِنْهُمْ، وَإِنْ تَقَرَّبَ إِلَيَّ بِشِبْرٍ تَقَرَّبْتُ إِلَيْهِ ذِرَاعًا، وَإِنْ تَقَرَّبَ إِلَيَّ ذِرَاعًا تَقَرَّبْتُ إِلَيْهِ بَاعًا، وَإِنْ أَتَانِي يَمْشِي أَتَيْتُهُ هَرْوَلَةً ))

Ebi Hureyre r.a. rivayet etti. Resulullah (sav) buyurdular ki:

"Allah Teala Hazretleri diyor ki: Ben, kulumun benim hakkımda yaptığı zanna göreyim. O, beni zikretti mi onunla beraberim. Eğer o beni nefsinde zikrederse ben de onu onunkinden daha hayırlı bir cemaat içerisinde zikrederim. O bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir zira yaklaşırım, o bana bir zira' yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak giderim." [Buhari, Tevhid

       Sen Allah’ı zikredip hatırladığın zaman Allaha olan kulluk görevini yerine getirirsin. Ancak Allah seni zikredip hatırladığı zaman sana neyi ayrıcalıklı olarak verir? Allah sana ayrıcalıklı olarak hikmet (bilgelik) verir. 

       Allah Teala şöyle buyurdu:

يُؤْتِى الْحِكْمَةَ مَنْ يَشَاءُ وَمَنْ يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ اُوتِىَ خَيْرًا كَثٖيرًا وَمَا يَذَّكَّرُ اِلَّا اُولُوا الْاَلْبَابِ

Bakara suresi 2.269 Allah, hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çokça hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar.

Ancak Allah seni zikredip anarsa sana neyi ayrıcalıklı olarak verir? Allah sana güvenlik nimetini veriyor. Ancak Allah seni zikredip anarsa sana neyi ayrıcalıklı olarak verir? Allah sana kendi memnuniyetini veriyor. Ancak Allah seni zikredip anarsa sana neyi ayrıcalıklı olarak verir? Allah sana mutluluk veriyor. Ancak Allah seni zikredip anarsa sana neyi ayrıcalıklı olarak verir? Allah sana barışı veriyor. Her şeyi kaybetsen de o barış ile mutlu oluyorsun. Her şeye sahip olsan da barış olmayınca mutsuz oluyorsun.

       Ey değerli kardeşler! akrabalarınızı ziyaret ediniz. Onlara Rabbinizden konuşun. Onlar sizden fakir iseler onlara yardım ediniz. Sizden zayıf iseler onlara güç verin. Eğer ilme ulaşamıyorlarsa onlara ilim öğretin. İlim sayesinde akrabalarınızın elinden tutun onları Allaha götürün. Akrabalarınıza Allahtan bahsedin.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

اَلَّذٖينَ اٰمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللّٰهِ اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ

Rad suresi 13.28 Onlar, inananlar ve kalpleri Allah'ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur.

Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

 ــ وعن أبى هريرة رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ. ]أنَّ رسولَ اللَّه # قالَ: مَا اجْتَمَعَ قَوْمٌ في بيْتٍ مِنْ بُيُوتِ اللَّهِ تعالى يَتْلُونَ كِتَابَ اللَّهِ وَيَتَدَارَسُونَهُ بَيْنَهُمْ إَّ نَزَلَتْ عَلَيْهِمُ السَّكِينَةُ، وَغَشِيَتْهُمُ الرَّحْمَةُ، وَحَفّتْهُمُ الْمََئِكَةُ، وَذَكَرَهُمُ اللَّهُ فِيمَنْ عِنْدَهُ[. أخرجه أبو داود

"Bir grup, Kitâbullah'ı okuyup ondan ders almak üzere Allah'ın evlerinden birinde bir araya gelecek olsalar, mutlaka üzerlerine sekinet iner ve onları Allah'ın rahmeti bürür. Melekler de kanatlarıyla sararlar. Allah, onları, yanında bulunan yüce cemaatte anar." (Ebû Dâvud,

مَا مِنْ قَوْمٍ يَقُومُونَ مِنْ مَجْلسٍ لا يَذْكُرُونَ اللَّهَ تَعالى فِيهِ إِلاَّ قامُوا عَنْ مثْلِ جِيفَةِ حِمارٍ وكانَ لَهُمْ حَسْرَةً 

[ رواه أبو داود وغيره عن أبي هريرة رضي اللّه عنه ]

“Herhangi bir topluluk oturdukları meclisten Allah’ı zikretmeden kalkarlarsa, merkep leşi yanından kalkmış gibi olurlar. O meclis de onlar için bir pişmanlık olur.” Bu hadisi şerifi imam ebu davut ve diğerleri Hz. Ebi Hüreyreden rivayet ettiler.

       Bayramın üç gününde ziyaretler, karşılaşmalar ve konuşmalar. Konuşmalarını Aziz ve Celil olan Allahtan yap. Peygamberimiz buyurdu:

أمرني ربي بتسع خشية الله في السر والعلانية، كلمة العدل في الغضب والرضا، القصد في الفقر والغنى، وأن أصل من قطعني، وأن أعفو عمن ظلمني، وأن أعطي من حرمني، وأن يكون صمتي فكراً، ونطقي ذكراً، ونظري عبرة 

 ورد في الأثر

Dokuz şeyi Rabbim bana emretti. 1-Bunlar gizli ve aşikare Allahtan korkmam, 2-Kelimenin tam anlamı ile kızgınlık anında adaletle Allah’ın rızasını almam, 3-zenginlikte ve fakirlikte orta yolda olmam, 4-benden ilgiyi kesene ilgi kurmam, 5-bana zulmedeni af etmem, 6-beni bir şeyden mahrum edene ikram edip vermem, 7-benim susmam fikirdir, 8-konuşmam zikirdir, 9-bakışım ibrettir.    

       Ey değerli kardeşler! Allahtan bana ve sizlere bayram günlerinin salıh amel günleri olmasını gıybetten ve söz taşımaktan uzak, öne geçirmeyip arkaya bırakmayan boş konuşmaktan uzak Allahı zikretmeye yakın olmasını istiyorum. Birinci derece akrabalarını ziyaret etmeni hele bunları yalnız bayram günlerinde ziyaret ediyorsan bugün onları ziyaret etmeni istiyorum. Burada her gün kendisi ile yaşayanlar vardır. Birinci olarak bayramda ziyaret edeceğin yalnız bayramda ziyaret edeceğin akrabalarındır. Çünkü bu ziyaret rızkı artırır. Ömrü uzatır. Bayramda ve bayram dışında akrabalarını ziyaret edene Aziz ve Celil olan Allah’ın ödüllerindendir. Muhakkak ki bu akraba ziyareti rızkı artırır ve eceli geciktirir.

 

Tarih: 26. Aralık.2024 

Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI 

(Emekli Müftü, İcazetli)

 Okunuş Tarihi 12.10.2007 

Nabulsi.com dan alıntıdır