Merhamet Ahlakı
Hamt; tövbeyi kabul eden, şefkat eden, halım (kızgınlık anında kendisine hakim) olan ve büyük olan Allaha aittir. Rabbime hamt ediyorum. Ona şükrediyorum. Ona tövbe ediyorum. Ondan affımı istiyorum.
Allahtan başka ilah olmadığına, tek olduğuna, ortağı olmadığına ve kerim olan arşın sahibi olduğuna şahitlik ederim.
Yine Nebimiz ve Efendimiz Muhammet’in Allah’ın kulu ve resulü bütün şerefli ahlaklarla gönderilmiş olduğuna şahitlik ederim.
Ey Allah’ım! Kulun ve Resulün Muhammet’e, hane halkına doğru olan Allah’ın dinine yardım eden arkadaşlarının üzerine salat selam ve mübarek eyle.
Bundan sonra.
O halde Allah'tan takva gereği ile korkun. Sizde takva ehlinden olursunuz. Allah cc takva ehline en büyük sevabı vereceğini vadetti. Allah cc takva ehlini azaptan koruyacağını vadetti.
Ey Müslümanlar:
Allah'ın kulları üzerine nimeti ne kadar büyüktür. Bu kul her bir salıh amelini yaparak kendi nefsine ihsan etmeye muvaffak olduğu zaman olur. Yine Allah’ın mahlukatına dinlerinde ve dünyalarına fayda verecek ihsan etmeye muvaffak olduğu zaman olur. İşte bu hayırlı işlerde başarı elde etmektir. Ve helak edici işlerden kurtulmaktır.
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَسَارِعُوا اِلٰى مَغْفِرَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمٰوَاتُ وَالْاَرْضُ اُعِدَّتْ لِلْمُتَّقٖينَ
Al-i imran suresı 3.133 Rabbinizin bağışına, genişliği göklerle yer arası kadar olan ve Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun.
اَلَّذٖينَ يُنْفِقُونَ فِى السَّرَّاءِ وَالضَّرَّاءِ وَالْكَاظِمٖينَ الْغَيْظَ وَالْعَافٖينَ عَنِ النَّاسِ وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنٖينَ
Al-i İmran suresi 3.134 Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah, iyilik edenleri sever.
Buna dikkat edin. Muhakkak ki faziletli ahlakın ve methedilmiş güzel sıfatların Allah Teala indinde bunların en büyük menzilleri vardır. Bu menziller ile hesap gününde mizanda tartıda ağır gelir. Ve menziller ile kitap temiz olur.
عن أبي الدرداء - رضي الله عنه - عن النبي - صلى الله عليه وسلم - أنه قال: «ما من شيءٍ أثقلَ في ميزان المؤمن يوم القيامة من خُلُقٍ حسنٍ، وإن الله تعالى يُبغِضُ الفاحشَ البَذِيء»؛ رواه الترمذي، وقال: "حديثٌ حسنٌ صحيحٌ".
Ebi Derda’dan -Allah ondan razı olsun- Nebi s.a.s. den rivayet edilen hadiste Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurur:
“Kıyâmet gününde mü’min kulun terâzisinde güzel ahlâktan daha ağır bir şey bulunmaz. Allah Teâlâ çirkin hareketler yapan, çirkin sözler söyleyen kimseden nefret eder.”
Tirmizî, Hadistir. Hasendir. Sahihtir.
وعن عائشة - رضي الله عنها - عن النبي - صلى الله عليه وسلم - قال: «إن المؤمنَ ليُدرِك بحُسن خُلُقه درجةَ الصائم القائم»؛ رواه أبو داود، وابن حبان في "صحيحه"، والحاكم، وقال: "صحيحٌ على شرطِهما".
Hz. Aişeden -Allah ondan razı olsun- Nebi s.a.s. den rivayet edilen hadiste Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurur: Bir mü’min, güzel ahlâkı sayesinde, gündüz oruç tutup gece namaz kılan kimselerin derecesine ulaşır.”
Ebû Dâvûd, ve İbn-i Habban Sahih kitabında ve El-Hakem şartlarında sahihtir.
وعن النوَّاس بن سمعان - رضي الله عنه - عن النبي - صلى الله عليه وسلم - قال: «البرُّ حُسن الخُلُق، والإثمُ ما حاكَ في صدرِك وكرِهتَ أن يطَّلِع عليه الناس»؛ رواه مسلم.
Nevvâs İbni Sem’ân radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “İyilik güzel ahlâktan ibarettir. Günah ise kalbini tırmalayıp durduğu halde insanların bilmesini istemediğin şeydir.” Müslim, rivayet etti.
Allah’ın kulları:
Muhakkak ki rahmet acımak büyük ahlaki değerlerdendir. Allah onu mahlukatından dilediğine bıraktı. Mahlukatından sefil alçak olana rahmeti haram eyledi. İslam rahmet acımak ahlakı ile ahlaklanmayı teşvik etti. Allah cc rahmete değerli mükafat vadetti. Dünyada ve ahirette saadeti vadetti.
Allah Teala Nebilerin ve Resullerin sonuncusu -onlara salat ve selam olsun- Nebimiz Muhammet s.a.s. hakkında ve Onun ümmeti dile getirdi. Şöyle buyurdu:
مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِ وَالَّذٖينَ مَعَهُ اَشِدَّاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاءُ بَيْنَهُمْ تَرٰیهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَانًا سٖيمَاهُمْ فٖى وُجُوهِهِمْ مِنْ اَثَرِ السُّجُودِ ذٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِى التَّوْرٰيةِ وَمَثَلُهُمْ فِى الْاِنْجٖيلِ كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْپَهُ فَاٰزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوٰى عَلٰى سُوقِهٖ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغٖيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ وَعَدَ اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْرًا عَظٖيمًا
Fetih suresi 48.29 Muhammed, Allah’ın Resûlüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde hâlinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan durumlarıdır: Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah, kendileri sebebiyle inkârcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir.
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَالَّذٖينَ تَبَوَّؤُ الدَّارَ وَالْاٖيمَانَ مِنْ قَبْلِهِمْ يُحِبُّونَ مَنْ هَاجَرَ اِلَيْهِمْ وَلَا يَجِدُونَ فٖى صُدُورِهِمْ حَاجَةً مِمَّا اُوتُوا وَيُؤْثِرُونَ عَلٰى اَنْفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌ وَمَنْ يُوقَ شُحَّ نَفْسِهٖ فَاُولٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Haşr suresi 59.9 Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
Allah Teala ana-abaya rahmet etmek hakkında şöyle buyurdu:
وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُلْ رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانٖى صَغٖيرًا
İsra suresi 17.24 Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.”
Allah Teala şu bir gerçek ki Beşerin Efendisi Muhammet’i s.a.s. rahmet olarak gönderdiğini haber verdi. Allah Teala şöyle buyurdu:
وَمَا اَرْسَلْنَاكَ اِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَمٖينَ
Enbiya suresi 21.107 (Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.
Allah’ın merhamet edenlere olan sevaplarındandır: Muhakkak ki Allah cc onlara merhamet eder. Allah cc kime merhamet ederse ebedi olarak kötü olmaz.
عن عبدالله بن عمرو بن العاص - رضي الله عنهما - عن النبي - صلى الله عليه وسلم - قال: «الرَّاحِمون يرحمُهم الرحمن، ارحَموا من في الأرض يرحمُكم من في السماء»؛ رواه أبو داود، والترمذي، وقال: "حديثٌ حسنٌ صحيحٌ".
Abdullah bin Amr bin El-As -Allah ondan razı olsun- rivayet etti. Nebi s.a.s. şöyle buyurdu:
“Merhamet edene Rahman olan Allah da merhamet eder. Siz yerdeki bütün mahlûkata merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin.” Ebu Davut ve İmam Tirmizi rivayet etti. Hadistir. Hasendir. Sahihtir.
Kimin kalbinde merhamet yoksa o kimse zorbadır. Kötüdür.
عن أبي هريرة – رضي الله عنه – عن النبي – صلى الله عليه وسلم – قال: «لا تُنزَعُ الرحمةُ إلا من شقيٍّ»؛ رواه أبو داود والترمذي – واللفظُ له -، وقال: "حديثٌ حسنٌ”.
Ebi Hüreyre -Allah ondan razı plsun.- Nebi s.a.s. den rivayet etti. Şöyle buyurdu: ‘’Rahmet ancak zorba olan kimseden çıkarılır.’’ Ebu Davut ve İmam Tirmizi rivayet etti. Hadistir. Hasendir.
Hayat toplumda karşılıklı merhamet ve sevgi ile tatlı olur. Doğru olur. Gelişir. Toplumlar zulüm, düşmanlık ve karşılıklı merhametin kaybolması ile zorba olur.
عن النُّعمان بن بشير - رضي الله عنهما - عن النبي - صلى الله عليه وسلم - أنه قال: «مثَلُ المؤمنين في توادِّهم وتراحُمهم وتعاطُفهم مثَلُ الجسَد الواحد إذا اشتكَى منه عضوٌ تداعَى له سائرُ الجسَد بالسَّهَر والحُمَّى»؛ رواه البخاري ومسلم.
Numân İbni Beşir radıyallahu anhümâ’ dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” Buhârî; Müslim, rivayet etti.
وعن أبي موسى - رضي الله عنه - قال: قال رسول الله - صلى الله عليه وسلم -: «المؤمنُ للمُؤمن كالبُنيان يشدُّ بعضُه بعضًا - وشبَّك بين أصابعِه -»؛ رواه البخاري ومسلم.
Ebû Mûsâ radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Mü’minin mü’mine karşı durumu, bir parçası diğer parçasını sımsıkı kenetleyip tutan binalar gibidir.” İmam Buharı ve İmam Müslim rivayet etti.
Rahmet; imanın özelliklerinin en büyüklerinden ve iyilik yapmanın çeşitlerinin en yüce olanlarındandır. Rahmet; sorumlu olan kimsede kalbin yumuşaklığıdır. Bu hayırlı olanın yapmak için çaba göstermek, merhamet edilene menfaat temin etmek ve ona eziyet vereni ortadan kaldırmak gerekir.
Rahmet; mükellefte mükemmellik sıfatıdır. Rahmetin mükemmel sıfatı ile Nebimiz Muhammet s.a.s. ve beşerden daha aşağıda olanlarda bu büyük sıfat ile vasıflandılar.
Allah Teala şöyle buyurdu:
لَقَدْ جَاءَكُمْ رَسُولٌ مِنْ اَنْفُسِكُمْ عَزٖيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرٖيصٌ عَلَيْكُمْ بِالْمُؤْمِنٖينَ رَؤُفٌ رَحٖيمٌ
Tevbe suresi 9.128 Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.
Mükellef olan kimsede rahmet acıma sıfatının kaybolması noksanlık ve ayıptır. Rahmetin kaybolması ile mükellef olan kimseye kötülükler ve afatlar girer. Bunları Allahtan başka kimse kavrayamaz.
Ancak alemlerin Rabbinin rahmet sıfatına gelince biz onun manasını tespitini Allah azze ve celleye yaraşır şekilde yapacağız. Allah’ın rahmet sıfatının keyfiyetini sahabe ve tabiinden sabit olduğu şekilde iyice araştırırız. -Allah onlardan razı olsun.-
Dünyadaki ve ahiretteki nimetlerin tamamı Allah’ın rahmetinin eserlerindendir. Bu nimetler ezeli ve ebedi olarak vasıflandırılan Allah’ın rahmetine delalet eder. Bu sıfatlar Allaha gerektiği ve layık olduğu gibidir.
Allah Teala şöyle buyurdu:
فَانْظُرْ اِلٰى اٰثَارِ رَحْمَتِ اللّٰهِ كَيْفَ يُحْيِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا اِنَّ ذٰلِكَ لَمُحْيِ الْمَوْتٰى وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ قَدٖيرٌ
Rum suresi 30.50 Allah’ın rahmetinin eserlerine bak! Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor. Şüphe yok ki O, ölüleri de elbette diriltecektir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
Kim Allah’ın rahmetini sevap ve nimetlerle tefsir ederse o kimse selef-i salıhının görüşüne muhaliftir. Allah’ın rahmeti mahlukatın rahmetine benzemez. Bu Allah Teâlâ’nın zatın mahlukattan kimseye benzemediği gibidir.
عن أبي هريرة - رضي الله عنه - عن النبي - صلى الله عليه وسلم - قال: «لما خلقَ الله الخلقَ كتبَ كتابًا فهو عنده فوق العرش: إن رحمتِي تغلِبُ غضبي»؛ رواه البخاري ومسلم.
Ebi Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Allahu Teâlâ (c.c), mahlûkatı yarattığı vakit kendi nezdinde, arşın üstünde bulunan kitabına: “Muhakkak benim rahmetim gazabıma galebe çalar. Benim rahmetim gazabımı geçmiştir.” buyurmuştur. İmam Buhari ve İmam Müslim rivayet etti.
İslam’da rahmet Müslüman o rahmet ile Allah Teâlâ’ya ehil olana hayvanlar dahil onu yayarak yaklaşır.
عن أبي هريرة - رضي الله عنه - عن النبي - صلى الله عليه وسلم - قال: «بينما رجلٌ يمشِي بطريقٍ اشتدَّ عليه العطشُ، فوجدَ بئرًا فنزلَ فيها فشرِبَ، ثم خرجَ. فإذا كلبٌ يلهثُ يأكلُ الثَّرَى من العطش. فقال الرجلُ: لقد بلغَ هذا الكلبَ من العطش مثلُ الذي كان بلغَ بي، فنزلَ البئرَ فملأَ خُفَّه ماءً ثم أمسكَه بفِيه حتى رَقِيَ فسقَى الكلبَ، فشكرَ الله له، فغفَرَ له». فقالوا: يا رسول الله! إن لنا في البهائِم أجرًا؟ فقال: «في كل كبدٍ رطبةٍ أجرٌ»؛ رواه البخاري ومسلم.
Ebu Hureyre -radıyallahu anh- rivayet ediyor: Bir adam, yolda giderken çok susadı. Sonunda bir kuyuya rastladı. İçine inip susuzluğunu giderdi. Çıkınca susuzluktan soluyup toprağı yemekte olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine: 'Bu köpek de benim gibi çok susamış.' deyip hemen kuyuya indi, mestini su ile doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allah onun bu davranışını övdü ve günahlarını affetti." Rasûlullah'ın yanındakilerden bazıları:"Ey Allah'ın Rasûlü! Yani bize hayvanlara (yaptığımız iyilikler) için de ecir mi var?" dediler.
Resulullah buyurdu: “Hayvanlara yapılan iyiliğin her nemli karaciğerinde bir ödül vardır.”
İmam Buhari ve İmam Müslim rivayet etmiştir.
وعن عبدالرحمن بن عبدالله عن أبيه قال: كُنَّا مع النبي - صلى الله عليه وسلم - في سفَرٍ، فانطلقَ لحاجته. فرأينا حُمُرة معها فرخَان، فأخذنا فرخَيْها، فجاءت الحُمُرة - وهي نوعٌ من الطير -، فجعلَت تعرِشُ وتُرفرِفُ، فلما جاء النبي - صلى الله عليه وسلم - قال: «من فجِعَ هذه بولدَيْها؟ ردُّوا ولدَها إليها».
Abdurrahman bin Abdullah o da babasından rivayet ederek şöyle buyurdu: Biz bir yolculukta Resûlullah ile beraberdik. Peygamber Efendimiz, bir ihtiyacı için yanımızdan ayrıldı. O sırada bir kuş gördük, iki tane de yavrusu vardı. Biz yavrularını aldık, kuş ise aşağı yukarı çıkıp inerek çırpınmaya başladı.
Neticede Resûl-i Ekrem geldi ve şöyle buyurdu:
– Kim bu zavallının yavrusunu alarak ona eziyet etti, çabuk yavrusunu geri verin! Not: Bu hassasiyet hayvanların yavrularına verilen önemi göstermektedir.
ورأى قريةَ نملٍ قد أحرقناها، فقال: «من أحرقَ هذه؟» قلنا: نحن. قال: «إنه لا يُعذِّبُ بالنار إلا ربُّ النار»؛ رواه أبو داود.
Mesela Abdurrahman İbnu Abdullah, babası Abdurrahman (ra)’dan naklediyor ki bir seferde bir karınca yuvasını bir sebeple ateşe veriyorlar. Resulullah Efendimiz (asm) bunu görünce:
“Kim yaktı bunu?” diye soruyor.
“Biz!” diyorlar. Bunun üzerine Resulullah Efendimiz (asm):
“Ateşle azab vermek sadece ateşin Rabbine mahsustur” buyuruyor.
Allah Teala zayıflara, miskinlere, yetimlere ve muhtaçlara buna ehil olan herkese rahmeti yaymanın vacip ve gerekli olduğu hükmünü getirmiştir.
عن أبي هريرة - رضي الله عنه - قال: قال رسول الله - صلى الله عليه وسلم -: «كافِلُ اليتيم له أو لغيره أنا وهو كهاتَين في الجنَّة - وقرنَ بين السبَّابة والوُسطى -»؛ رواه مسلم.
Hz. Ebu Hüreyre (R.A)’dan bildirildiğine göre Rasulullah (S.A.V) şöyle buyurmuşlardır: “Kendi yetimini veya başkasına ait bir yetimi gözetip kollayan kimseyle ben cennette şöyle yanyana bulunacağız.” Hadisi bize aktaran Malik bin Enes peygamber (S.A.V)’in yaptığı gibi işaret parmağıyla orta parmağını gösterdi. (Müslim, Zühd 42)
وعن أنسٍ - رضي الله عنه - عن النبي - صلى الله عليه وسلم - قال: «من عالَ جاريتَيْن - أي: بنتَيْن - حتى تبلُغَا جاء يوم القيامة أنا وهو كهاتَين - وضمَّ أصابِعَه -»؛ رواه مسلم.
Hz. Enes (R.A)’den bildirildiğine göre Rasulullah (S.A.V) şöyle buyurmuşlardır:
"Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse, kıyamet günü o kimseyle ben şöyle yan yana bulunacağız” buyurdu ve parmaklarını bitiştirdi. Müslim rivayet etti.
وقال النبي - صلى الله عليه وسلم -: «هل تُنصَرون وتُرزَقون إلا بضُعفائِكم؟!». حديثٌ صحيحٌ؛ رواه البخاري مرسلاً، ووصلَه غيرُه بإسنادٍ صحيحٍ.
Resulüllah şöyle buyurdu:
‘’Fakirleri kollayıp gözetiniz, aranızdaki zayıflar sayesinde Allah'tan yardım görüp rızıklanırsınız.’’ Sahih hadistir. İmam Buhari mürsel olarak rivayet etti. Sahih isnat ile diğer rivayet edenlere de bu hadis ulaştı.
وفي الحديث: «ليس منَّا من لم يرحَم صغيرَنا ويعرِف شرفَ كبيرِنا»؛ رواه أبو داود.
Abdullah b. Amr b. el-Âs -radıyallahu anhuma-'dan merfû olarak rivâyet edildiğine göre Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «Küçüğümüze merhamet etmeyen ve büyüğümüze saygı göstermeyen bizden değildir.»
[Sahih Hadis] - [Tirmizî rivayet etmiştir - Ebû Dâvûd rivayet etmiştir - Ahmed rivayet etmiştir]
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَقُلِ اعْمَلُوا فَسَيَرَى اللّٰهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُ وَالْمُؤْمِنُونَ وَسَتُرَدُّونَ اِلٰى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Tevbe suresi 9.105 De ki: “Çalışın, yapın. Yaptıklarınızı Allah da, Resûlü de, mü’minler de göreceklerdir. Sonra gaybı da, görülen âlemi de bilen Allah’ın huzuruna döndürüleceksiniz. O da size bütün yapmakta olduğunuz şeyleri haber verecektir.”
Allah Kur’an-i Kerimde beni ve sizi mübarek eyleyip beni ve sizleri ondaki ayet ve zikri hakim ile faydalandırsın. Ve bizleri peygamberlerin Efendisinin rehberliği ve doğru sözü ile faydalandırsın. Bu sözümü söylüyorum. Allahtan benim, sizlerin ve diğer Müslümanların bütün günahlardan bağışlanmamı istiyorum. Ondan bağışlanmak istiyorum. Çükü Allah cc çok bağışlayan ve merhamet edendir.
Merhamet Ahlakı 2. hutbe
Hamt; Kendisine itaat edeni ve kendisinden korkanı aziz eden Allaha aittir. Ve emrine muhalefet edeni ve kendisine asi olanı zelil eden Allaha aittir.
Allah’tan başka ilah olmadığına, tek olduğuna, ortağı olmadığına ve ondan başka ilah olmadığına şahitlik ederim.
Yine Nebimiz Efendimiz Muhammet’in Allah’ın Kulu ve Resulü olduğuna şahitlik ederim. Ey Allah’ım! Kulun ve Resulün Muhammet’e, Ehl-i Beytine hane halkına, arkadaşlarına ve Onun gösterdiği yolda gidenlere salat selam ve mübarek eyle.
Allaha hamt ettikten sonra.
Allahtan korkun. Allaha döneceğiniz günden Allahtan çekinin. Sonra her nefis kazandığını alır. Onlar zulme uğramazlar.
Ey Müslümanlar:
Sağlam olan dinin -ki o dini Allah size razı kıldı- ahlakı ile amel eyleyiniz. Dünya hayatı sizi gururlandırmasın. Dikkatli olun. -Allah’ın kulları.- Kalplerin katı olmasının sebeplerinin bazılarındandır. Gerçekten kalplerin katı olmasının bazı sebeplerindendir: Dünya ile meşgul olmak ve onu ahirete tercih etmektir.
Allah Teala şöyle buyurdu:
بَلْ تُؤْثِرُونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا
Ala suresi 87.16 Fakat sizler dünya hayatını tercih ediyorsunuz.
وَالْاٰخِرَةُ خَيْرٌ وَاَبْقٰى
Ala suresi 87.17 Oysa ahiret, daha hayırlı ve süreklidir.
Gerçekten kalplerin katı olmasının bazı sebeplerindendir: O da isyana dalmaktır. O isyan ile gururlanır. Ve onun ile kalpler katılaşır. Kalplerin Allahtan en uzak olanı katı kalpli olanlardır.
Allah Teala şöyle buyurdu:
يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ
Şuera suresi 26.88 “O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!”
اِلَّا مَنْ اَتَى اللّٰهَ بِقَلْبٍ سَلٖيمٍ
Şuera suresi 26.89 “Allah’a arınmış bir kalp ile gelen başka.”
Nebi s.a.s. Efendimizin şunlar bazı dualarındandı:
وكان من دُعاء النبي – صلى الله عليه وسلم -:
«اللهم آتِ نفسِي تقواها، زكِّها أنت خيرُ من زكَّاها، أنت وليُّها ومولاها،
Allah’ım! Nefsime takvayı nasip et ve onu arındır; onu en iyi arındıracak olan sensin. Onun dostu ve velisi sensin.
اللهم اهدِني لأحسن الأخلاق والأعمال لا يهدِي لأحسنِها إلا أنت، واصرِف عنِّي سيِّئَها لا يصرِفُ عنِّي سيِّئَها إلا أنت».
Yâ Rabbî! Bana ahlakın ve amellerin en güzelini ver, bunların güzelini senden başka kimse veremez ancak sen verirsin. Benden ahlakın ve amelin kötü olanını uzaklaştır. Onları benden ancak sen uzaklaştırırsın.
Resulüllah -Ona salat ve selam olsun.-şu duaları çokça yapardı.
«اللهم يا مُقلِّب القلوب والأبصار ثبِّت قلبِي على دينِك».
‘’Ey kalpleri ve gözleri çeviren Allâh’ım! Benim kalbimi Sen’in dînin üzerine sâbit kıl.”
Allah’ın kulları:
Sıkıntılar şiddetlendi. Kalpler katılaştı. Kalbi Kur’an ile Allah’ı zikrederek ve ona itaat ederek ıslah eyleyin.
Allah Teala şöyle buyurdu:
اَلَّذٖينَ اٰمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللّٰهِ اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
Rad suresi 13.28 Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.
Allah’ın kulları:
Allah Teala şöyle buyurdu:
اِنَّ اللّٰهَ وَمَلٰئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِىِّ يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلٖيمًا
Ahzap suresi 33.56 Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber'e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.
وقد قال - صلى الله عليه وسلم -: «من صلَّى عليَّ صلاةً واحدةً صلَّى الله عليه بها عشرًا».
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kim bana bir defa salâtü selâm getirirse, bu sebeple Allah Teâlâ da ona on misli merhamet eder.”
Öyle ise öncekilerin ve sonrakilerin efendisi üzerine ve peygamberlerin imamı üzerine salat ve selam eyleyin.
اللهم صلِّ على محمد وعلى آل محمد، كما صلَّيت على إبراهيم وعلى آل إبراهيم، إنك حميدٌ مجيد، اللهم بارك على محمد وعلى آل محمد، كما باركت على إبراهيم وعلى آل إبراهيم، إنك حميدٌ مجيد.
Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine, İbrahim ve onun ailesi üzerine salât ettiğin gibi salât et! Şüphe yok ki, sen çokça hamdedilen ve şanı yüce olansın. Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine, İbrahim ve ailesine bereket ihsan ettiğin gibi bereket ihsan eyle! Şüphesiz ki, sen çokça hamdedilen ve şanı yüce olansın.”
Ey Allah’ım! Sahabenin hepsinden razı ol. Doğru yolda olan halifelerden ve doğru yolda olan imamlardan Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Aliden razı ol. Diğer sahabelerin hepsinden ve tabiinden onlara iyilik ile kıyamete kadar tabi olanlardan da razı ol. Ya Rabbi bizlerden de onlar ile beraber ihsanın, keremin ve rahmetin razı ol. Ya erhemerrahimin.
Ey Allah’ım! İslami ve Müslümanları aziz eyle. Ey Allah’ım! İslami ve Müslümanları aziz eyle. Ey Allah’ım! Küfrü ve kafirlerin onurlarını kırıp boyunlarını eğdir. Senin düşmanlarını din düşmanlarını yerle bir eyle. Ya alemlerin Rabbi olan Allah’ım!
اللهم أعِزَّ الإسلام والمسلمين، اللهم أعِزَّ الإسلام والمسلمين، اللهم وأذِلَّ الكفر والكافرين، ودمِّر أعداءَك أعداء الدين يا رب العالمين.
اللهم إنا نسألُك أن تُيسِّر أمورَنا، وتشرحَ صدورَنا، اللهم أغنِنا بحلالِك عن حرامِك، وبطاعتك عن معصيتك، وفضلِك عمَّن سِواك يا رب العالمين.
Ey Allahım işlerimizin kolaylaştırmanı istiyoruz. Gönüllerimizi genişletmeni istiyoruz. Ey Allah’ım. Helalın ile bizleri zengin eyle. Haramından bizleri uzak eyle. Sana itaat etmeyi bize nasıp eyle. Günahtan bizleri uzak eyle. Fazlından ihsanından istiyorum. Başkasından istemiyorum. Ey Alemlerin Rabbi Allah’ım.
اللهم أحسِن عاقبتنا في الأمور كلها، وأجِرنا من خِزيِ الدنيا وعذاب الآخرة.
'Ey Allah! Bütün işlerde âkıbetimizi güzel et ve bizi dünyânın rezilliğinden ve âhiretin azâbından muhâfaza et'
اللهم إنا نسألُك العفوَ والعافية في الدين والدنيا والآخرة، اللهم أصلِح أحوالنا يا رب العالمين، وأحوال المسلمين يا ذا الجلال والإكرام.
«Allah'ım! Dinim, dünyam ve ahiret için senden af ve afiyet isterim. Ey Allah’ım! Durumumuzu ve Müslümanların durumunu ıslah eyle. Ey alemlerin Rabbi. Celal ve ikram sahibi olan Allah’ım.’’
اللهم انصر المسلمين، اللهم انصر الإسلام والمسلمين، اللهم انصر المسلمين في الشام، اللهم انصر الأطفال في الشام، اللهم انصر الشيوخ والنساء والأرامل والمسلمين الذين ظُلِموا يا رب العالمين من أولئك الظالمين.
Ey Allah’ım! Müslümanlara yardım eyle. Ey Allah’ım! İslam’a ve Müslümanlara yardım eyle. Ey Allah’ım! Şam’da Müslümanlara yardım eyle. Ey Allah’ım! Şam’da çocuklara yardım eyle. Ey Allah’ım! Yaşlılara, kadınlara, dullara ve müslümanlara ki onlar bu zalimlerden zulme uğradılar yardım eyle. Ey alemlerin Rabbi olan Allah’ım.
اللهم عجِّل يا رب العالمين نقمتَك وعذابَك وأنزِل بأسَك بالظالمين في الشام الذين ظلَموا المسلمين يا رب العالمين، اللهم إنهم طغَوا وبغَوا وإنك أنت الله لا إله إلا أنت، أنت العليُّ على كل شيء، وأنت القادر على كل شيء، اللهم اكفِ المسلمين يا رب العالمين شِرارَهم، اللهم اكفِ المسلمين شرَّ الأشرار، وكيدَ الفُجَّار.
Ey Allah’ım! Ya alemlerin Rabbi olan Allah’ım. Öfkeni gazabını, azabını acele eyle. Gücünü Şam’da zalimlerin üzerine indir. Onlar Müslümanlara zulmettiler. Ey alemlerin Rabbi olan Allah’ım. Ey Allah’ım! Onlar baskı yaptılar, fuhuş yaptılar. Gerçekten sen senden başka ilah olmayan Allah’sın. Sen her şey üzerinde yücesin. Sen her şey üzerinde kudreti olansın. Ey Allah’ım Müslümanları onların şerrinden koru. Şerli olanların şerrinden ve günahkarların hilesinden koru ey Allah’ım.
اللهم أعِذنا من شُرور أنفسنا، ومن سيئات أعمالنا، وأعِذنا من شرِّ كل ذي شرٍّ يا رب العالمين.
Allah’ım! Bizi nefsimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden koru. Her şer sahibinin şerrinden koru. Ey alemlerin Rabbi.
اللهم اجعل هذه البلاد آمنةً مُطمئنَّةً، رخاءً سخاءً، وسائرَ بلاد المُسلمين يا رب العالمين.
Allah’ım! Bu ülkeyi ve diğer Müslüman ülkeleri güvenli ve rahat eyle. Bolluk içinde eyle. Cömert eyle. Ey alemlerin Rabbi olan Allah’ım.
اللهم آمنَّا في أوطاننا، وأصلِح اللهم وُلاة أمورنا.
Ey Allah’ım! Vatanımızda bizleri emniyet içinde eyle. Ve ey Allah’ım! İşlerimizi yönetenleri ıslah eyle.
اللهم إنا نسألُك يا ذا الجلال والإكرام أن تنصُر دينكَ وكتابَك وسُنَّة نبيِّك يا أرحم الراحمين، اللهم لا تكِلنا إلى أنفُسنا طرفةَ عينٍ ولا أقلَّ من ذلك يا رب العالمين.
Ey Celal ve İkram sahibi Allah’ım! Bizler senden dinine, kitabına ve Nebinin sünnetine yardım etmeni istiyoruz. Ey merhametlilerin en merhametlisi olan alemlerin Rabbi.
اللهم أعِذْنا وذريَّاتنا من إبليس وذريَّته وشياطينه وجنوده، اللهم أعِذ المسلمين يا رب العالمين من إبليس وذريَّته.
Ey Allah’ım! Bizleri ve zürriyetimizi İblisten, İblisin zürriyetinden, onun şeytanlarından ve askerlerinden koru. Ey Allah’ım! Ey alemlerin Rabbi! Müslümanları İblisten ve onun zürriyetinden koru.
اللهم عليك بالسَّحرة، اللهم عليك بالسَّحرة والمُشعوِذين، اللهم عليك بهم، اللهم أنزِل بهم أعظم العقوبات يا رب العالمين، وأبطِل كيدَهم، ولا تُسلِّطهم على أحدٍ من المُسلمين يا رب العالمين، إنك على كل شيء قدير.
Ey Allah’ım! Sihirbazların hakkından gel. Ey Allah’ım! Sihirbazların ve hilekarların hakkından gel. Ey Allah’ım onların hakkından gel. Ey Allah’ım! Onların üzerine en büyük cezaları indir. Ey Alemlerin Rabbi. Onların hilelerini iptal eyle. Onları Müslümanlardan hiçbirinin üzerine musallat etme. Ey alemlerin Rabbi. Muhakkak ki sen her şeye gücü yetensin.
Allah’ın kulları.
اِنَّ اللّٰهَ يَاْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالْاِحْسَانِ وَاٖيتَاٸِ ذِى الْقُرْبٰى وَيَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ وَالْبَغْیِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
Nahıl suresi 16.90 Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.
وَاَوْفُوا بِعَهْدِ اللّٰهِ اِذَا عَاهَدْتُمْ وَلَا تَنْقُضُوا الْاَيْمَانَ بَعْدَ تَوْكٖيدِهَا وَقَدْ جَعَلْتُمُ اللّٰهَ عَلَيْكُمْ كَفٖيلًا اِنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ مَا تَفْعَلُونَ
Nahıl suresi 16.91 Antlaşma yaptığınız zaman, Allah’a karşı verdiğiniz sözü yerine getirin. Allah’ı kendinize kefil kılarak pekiştirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı bilir.
Yüce olan görkemli olan Allah’ı zikredin ki o da sizi zikretsin. Verdiği nimetlere şükredin ki o size daha fazla nimet versin. Allah’ı zikretmek elbette daha büyüktür. Allah yaptıklarınızı biliyor.
Tarih:08 Aralık 2024
Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI
(Emekli Müftü, İcazetli)
https://www.alukah.net/shariadan alıntıdır.
Faziletli Şeyh Ali bin Abdurrahman el-Huzeyfi Cuma hutbesi. Mescidi Nebi İmamı. Tarih: 7.11. 1434. Hicri. 2013 Miladi yıl.