Bayram Ali KAVALCI

Tarih: 19.12.2022 09:31

ODUN YANAR KÜL, İNSAN YANAR KUL OLUR

Facebook Twitter Linked-in

 Odun ya­nın­ca kül olur, insan ya­nın­ca kul olur! Sözü ne an­la­ma gelir?
Kıy­met­li oku­yu­cu­la­rın bu an­lam­lı ma­ne­vi ata­sö­zü­mü­zü de­tay­lı ola­rak bil­gi­le­ri­ni­ze su­nu­yo­rum.
Mü­min­ler ge­nel­de çok sı­kın­tı çe­ker­ler. Ancak çek­tik­le­ri, Pey­gam­ber­le­rin ve âlim­le­rin çek­tik­le­ri­nin ya­nın­da çok azdır, der­ya­da bir damla bile de­ğil­dir. b.a.k
Ab­di­yet yâni kul­luk ma­ka­mı, ken­di­ni yok say­mak­tır. Böyle olan kimse, nef­si­ni tanır, ken­din­de­ki bütün nimet ve me­zi­yet­le­ri Al­la­hü te­âlâ­nın ema­ne­ti bilir. Bu ema­net­ler ile if­ti­har etmek, öğün­mek kim­se­nin hakkı de­ğil­dir. Aksi tak­dir­de, Kur’an-ı ke­rim­de de bil­di­ril­di­ği gibi, Al­la­hü teâlâ bun­la­rı biz­den alır ve acı azap eder.
Eh­li-sün­net âlim­le­ri­nin yo­lun­da olan Müs­lü­man­lar ge­nel­de çok sı­kın­tı çe­ker­ler. Ancak çek­tik­le­ri, Pey­gam­ber­le­rin ve âlim­le­rin çek­tik­le­ri­nin ya­nın­da çok azdır, der­ya­da bir damla bile de­ğil­dir. Pey­gam­ber efen­di­miz, hiç­bir Pey­gam­be­rin ken­di­si kadar sı­kın­tı, ezi­yet, acı çek­me­di­ği­ni bil­dir­miş­tir. Al­la­hü te­la­nın en sev­di­ği kulu böyle sı­kın­tı çe­kin­ce, biz­le­rin ufak bir ra­hat­sız­lık­tan do­la­yı isyan et­me­miz, şi­kâ­yet­çi ol­ma­mız uygun olur mu? Üs­te­lik üzün­tü, sı­kın­tı, dert, elem, keder, Allah’ın sev­di­ği kul­la­rı­nın boy­nu­na at­tı­ğı ke­ment­tir. İnsan, hep baş­ka­la­rıy­la meş­gul olup gaf­le­te düşer. Al­la­hü teâlâ, mümin kul­la­rı­na dert ve belâ ve­re­rek, bu gaf­let­ten uyan­dı­rır, on­la­rı baş­ka­la­rı­na bı­rak­maz, sa­de­ce ken­di­siy­le meş­gul eder. Onlar da başka şeyle meş­gul ol­ma­yıp dua eder, inler. Bu, Rab­bi­mi­zin ho­şu­na gider. Ce­nab-ı  Hak, me­lek­le­re bu­yu­rur ki:
Şu kötü kul­la­rı­mı sev­mi­yo­rum. Onlar benim is­mi­mi ağız­la­rı­na hiç al­ma­sın­lar.
Ya Rabbi, peki biz bun­la­ra ne ya­pa­lım ki, seni an­ma­sın­lar?
On­la­ra çok para, çok sıh­hat, çok neşe verin! Dün­ya­ya dalıp, beni unut­sun­lar. Şu iyi kul­la­rı­mı ise, çok se­vi­yo­rum. Onlar beni hep an­sın­lar, hiç unut­ma­sın­lar.
Ya Rabbi, bun­la­ra ne ya­pa­lım?
On­la­ra dert, üzün­tü, sı­kın­tı, has­ta­lık verin! Böy­le­ce, her derde düş­tük­çe duâ eder­ler. Bu hâl­le­ri ho­şu­ma gider. On­la­rı sever, gü­nah­la­rı­nı af­fe­de­rim. Onlar benim has kul­la­rım­dır.
Din bü­yük­le­ri­miz; “Bize çavuş değil, er lâzım!” bu­yur­muş­lar­dır. Er, emir ver­mez, peki der. Er olmak, kul olmak, en şe­ref­li me­zi­yet, en şe­ref­li rüt­be­dir. Nefis hayır der, ya­ra­tı­lı­şı öy­le­dir; ama peki derse, dünya ve ahi­ret sa­adet­le­ri­ne ka­vu­şur. Haz­ret-i Mev­lâ­na bu­yur­du ki: “Odun ya­nın­ca kül olur, insan ya­nın­ca kul olur!”
(Kay­nak: Ahmet De­mir­baş Tür­ki­ye Ga­ze­te­si)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —