Hamd, zengin, ihsan sahibi, cömert ve tövbeleri kabul eden Allah'a mahsustur. Kendisi harcamaktan öfkelenmez, vermekten de fakirlik çekmez. Göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır. Allah'ın kudret eli doludur. Hiçbir masraf harcama Allah’ı öfkelendiremez. Gece ve gündüzü birbiri ardına getirir. Gökleri ve yeri yarattığından beri neler harcadığını gördün mü? O gerçekten elindekini hiç eksiltmedi.
Bütün kullar, ilkleri ve sonları, insan ve cinler bir düzlükte durup Allahtan isteseler ve O da her birine istediğini verse, bu bağış, Allah’ın mülkünden, bir iğnenin denize batırılmasıyla değerinin azalmadığı gibi eksiltmez.
Şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. O, kullarından ihtiyaç sızdır. Ve hepsi Allaha muhtaçtır.
Allah Teala şöyle buyurdu:
يَا اَيُّهَا النَّاسُ اَنْتُمُ الْفُقَرَاءُ اِلَى اللّٰهِ وَاللّٰهُ هُوَ الْغَنِىُّ الْحَمٖيدُ
Fatır Suresi 35.15 Ey insanlar! Siz Allah'a muhtaçsınız. Allah ise her bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye hakkıyla lâyık olandır.
Şahitlik ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve elçisidir. Allah ona ve ailesine salat ve selam etsin.
O halde ey insanlar, size ve kendime Allah'tan korkmamızı tavsiye ediyorum; Gerçekten bu en sağlam bağdır, en güçlü destektir.
Allah Teala şöyle buyurdu:
لَهُمْ مِنْ فَوْقِهِمْ ظُلَلٌ مِنَ النَّارِ وَمِنْ تَحْتِهِمْ ظُلَلٌ ذٰلِكَ يُخَوِّفُ اللّٰهُ بِهٖ عِبَادَهُ يَا عِبَادِ فَاتَّقُونِ
Zumer Suresi 39.16 Onlar için üstlerinde ateşten katmanlar, altlarında (ateşten) katmanlar vardır. İşte Allah, kullarını bununla korkutur. Ey kullarım, bana karşı gelmekten sakının.
Ey Allah’ın kulları! Gerçekten Allah mahlukatı yarattı. Ve onları bu dünyaya yerleştirdi. Ve onlar kendilerine bakamıyor veya hayatlarının ihtiyacını iyileştiremiyorlar karşılayamıyorlar. Yaratıcılarına, seçimleri istekleri ve zorunlulukları nedeniyle, ancak Allah’ın karşılayabileceği acil bir ihtiyaçları vardır.
Yoksulluk, ihtiyaç, istek ve yoksulluk onların ebedi içsel nitelikleridir. Zenginlik, bolluk, krallık mülkiyet ve şan ise Yaratıcılarının Allah’ın ebedi olarak yarattığı sıfatlarıdır. Onları yarattığında, mahlukat bu dünyada var olmadan önce onlara bakmayı tek başına üstlendi. Onları dünyada hayata soktu.
Resulüllah s.a.s. şöyle buyurdu:
كما قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: ((إن أحدكم يُجمَع خلقه في بطن أمه أربعين يومًا نطفة، ثم تكون علقة مثل ذلك، ثم تكون مضغة مثل ذلك، ثم يبعث الله الملك فينفخ فيه الروح، ثم يُؤمر بأربع كلمات: كتب رزقه، وعمله، وأجله، وشقي هو أم سعيد))؛ [متفق عليه]،
‘’Sizden her birinizin yaratılışı anasının karnında kırk günde bir araya gelir. Sonra kırk günde nutfe damla olur. Sonra aynı şekilde kırk günde pıhtılaşmış kan olur. Sonra aynı şekilde kırk günde et parçası olur. Sonra Allah c.c. Melek gönderip bu et parçasına ruhunu üfler. Sonra melek o ruha dört kelimeyi emreder. Rızkını, amelini, ecelini ve onun iyimi yoksa kötü mü olacağını yazar.’’ Hadis muttefekun aleyhtir. İttifak edilmiştir.
Resulüllah s.a.s. şöyle buyurdu:
وقال صلى الله عليه وسلم: ((الرِّزقُ أشدُّ طلبًا للعبدِ من أجَلِه))؛ [صححه الألباني].
‘’Rızık; kul olana ecelinden ömründen daha çok ihtiyaçtır.’’ İmam El-Elbani hadisin sahih olduğunu söyledi.
Mahlukat rızıktan kendilerine ayrılanı tamamlamadan bitirmeden ölüm ile hayattan çıkmıyorlar.
Resulüllah s.a.s. şöyle buyurdu:
قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: ((إن رُوح القدس نفث في رُوعي – أي: قلبي – أن نفسًا لن تموت حتى تستكمل أجلها، وتستوعب رزقها، فاتقوا الله، وأجملوا في الطلب – أي اطلبوا الرزق بطرق جميلة مشروعة – ولا يحملنَّ أحدَكم استبطاءُ الرزق أن يطلبه بمعصية الله؛ فإن الله تعالى لا يُنال ما عنده إلا بطاعته))؛ [رواه الحاكم].
‘’Ruhu’l-Kudüs (Cebrail a.s.) kalbime gerçekten nefis ömrünü tamamlamadan, rızkının tamamını tüketmeden asla ölmeyeceğini telaffuz etti. Allahtan sakının. Rızık talep etmeyi güzel eyleyin. Yanı rızkı güzel olan helal olan dini yollardan talep ediniz. Rızkı takviye etmek sizleri Allaha ası olarak talep etmeye sevk etmesin. Şu bir gerçektir ki Allah’ın huzurunda olanlara ancak Allaha itaat edilerek ulaşılır.’’ Bu hadisi El-Hakim rivayet etti.
Hak dinimiz insanları rızık aramaya teşvik ederken, şu bir gerçek ki ne kadar cazip olursa olsun, rızık elde etmenin ve edinmenin her türlü şüpheli yolunu yasaklamıştır. Çünkü cehennem belalarla çevrilidir.
Kim rızkını haram yoldan elde etmeye çalışırsa helalden mahrum kalır. Cehenneme giden en kötü binek haram kazançtır. Haram kazanç elde eden bedenini yasaklardan besleyen kimse ise cehenneme daha layıktır.
Allah'ın bazı insanlara verdiği gizli nimetlerden biri de yoksulluk içinde yaşamaktır. Çünkü servet onun için tehlikelidir; Zira servet, zulüm ve zorbalığın kapısıdır. Halbuki Allah bilir. Siz bilmezsiniz. Yoksulluktan başkası tarafından düzeltilemeyen insanlar vardır. Belki onlar zengin olsalardı, kâfir olurlardı.
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَلَوْ بَسَطَ اللّٰهُ الرِّزْقَ لِعِبَادِهٖ لَبَغَوْا فِى الْاَرْضِ وَلٰكِنْ يُنَزِّلُ بِقَدَرٍ مَا يَشَاءُ اِنَّهُ بِعِبَادِهٖ خَبٖيرٌ بَصٖيرٌ
Şura Suresi 42.27 Allah, kullarına (tümüne birden) rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde mutlaka azgınlık ederlerdi. Fakat O, rızkı dilediği ölçüde indirir. Şüphesiz O, kullarından hakkıyla haberdardır ve onları hakkıyla görendir.
Müslüman, Allah'ın kaderine ve takdirine razı olmalı ve Allah'ın kendisi için seçtiği şeyin, özlediği ve istediği şeyden daha iyi olduğunu bilmelidir. Ayrıca, rızık meselesinin kader inancının meselelerinden biri olduğunu ve zenginliğin akıllıların zekâsından, bilgelerin zihinlerinin genişliğinden kaynaklanmaz. Ne kadar çok zeki insan yoksulluk ve ihtiyaçla birlikte yaşıyor! Zenginliğin ve lüksün kucağına düşen ne kadar cahil ve akılsız insan var!
Allah’ın kulları! Allah bu kâinatta kullarına geçim sebeplerini ve vesilelerini vermiş, insana da geçimini sağlamaya çalışmasını, yaşamaya elverişli olanı elde etmesini emretmiştir. Tembel olana veya muhtaç olup tevekkül edene çalışmadan rızık gelmez;
Allah Teala şöyle buyurdu:
هُوَ الَّذٖى جَعَلَ لَكُمُ الْاَرْضَ ذَلُولًا فَامْشُوا فٖى مَنَاكِبِهَا وَكُلُوا مِنْ رِزْقِهٖ وَاِلَيْهِ النُّشُورُ
Mülk Suresi 67.15 O, yeryüzünü sizin ayaklarınızın altına serendir. Haydi onun üzerinde yürüyün ve Allah'ın rızkından yiyin. Dönüş ancak O'nadır.
Hz. Aişe şöyle buyurdu:
قالت عائشة رضي الله عنها: ((كان أصحاب رسول الله عمالَ أنفسهم))؛ [رواه البخاري].
‘’Resulüllah’ın arkadaşları kendilerinin işçileri idiler. (İmam Buharı bunu rivayet etti.)
Yüce Allah, bize cömert Rezzak'a tam güvenerek çalışmamızı, geçimimizi aramamızı ve her türlü çabayı göstermemizi emretti. Dilenmemizi, insanlardan istememizi ve onların önünde alçak gönüllü olmamızı yasakladı.
Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
قال عليه الصلاة والسلام: ((لأن يحتطب أحدكم حُزمة على ظهره خير له من أن يسأل أحدًا، فيعطيه أو يمنعه))؛ [رواه البخاري].
‘’Sizden birinin sırtında bir deste yük odun taşıması, (odun taşıyan bu kimsenin başka) bir kimseden yardım dilenmesinden kendisine yardım vermesi veya vermemesinden daha hayırlıdır.’’ İmam Buharı bunu rivayet etti.
Ey Allah’ın kulları! Yüce Tanrı bazı günahkarlara sevgi veya ödül olarak değil, bir imtihan ve bir cazibe olarak rızık verebilir. Bu dünyada çok paraları olsa bile, bu para hiçbir işe yaramaz ve onlar için bir lanet olur. , bir nimet değil, bir azap, bir mutluluk değil. Fakat insanların çoğu anlamazlar.
Karun’un kavmi hakkında Allah Teala şöyle buyurdu:
وَاَصْبَحَ الَّذٖينَ تَمَنَّوْا مَكَانَهُ بِالْاَمْسِ يَقُولُونَ وَيْكَاَنَّ اللّٰهَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهٖ وَيَقْدِرُ لَوْلَا اَنْ مَنَّ اللّٰهُ عَلَيْنَا لَخَسَفَ بِنَا وَيْكَاَنَّهُ لَا يُفْلِحُ الْكَافِرُونَ
Kasas Suresi 28.82 Daha dün onun yerinde olmayı arzu edenler, "Vay! Demek ki Allah, kullarından dilediği kimselere rızkı bol verir ve (dilediğine) kısarmış. Allah, bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki kâfirler iflah olmayacak" demeye başladılar.
Resulüllah s.a.s. şöyle buyurdu:
وقال النبي صلى الله عليه و سلم قال: ((إذا رأيت الله يعطي العبد من الدنيا على معاصيه ما يحب، فإنما هو استدراج؛ ثم تلا رسول الله صلى الله عليه وسلم: ﴿ فَلَمَّا نَسُوا مَا ذُكِّرُوا بِهِ فَتَحْنَا عَلَيْهِمْ أَبْوَابَ كُلِّ شَيْءٍ حَتَّى إِذَا فَرِحُوا بِمَا أُوتُوا أَخَذْنَاهُمْ بَغْتَةً فَإِذَا هُمْ مُبْلِسُونَ ﴾ [الأنعام: 44]))؛ [رواه أحمد].
“Bir kul Allah’a isyan etmeye devam ettiği halde, Allah hâlâ ona sevdiği dünyalık şeyleri veriyor ise, bu ancak Allah tarafından o kul için bir istidractır. Aldatmacadır.”
Sonra Resulüllah s.a.s. şu ayeti okudu:
فَلَمَّا نَسُوا مَا ذُكِّرُوا بِهٖ فَتَحْنَا عَلَيْهِمْ اَبْوَابَ كُلِّ شَیْءٍ حَتّٰى اِذَا فَرِحُوا بِمَا اُوتُوا اَخَذْنَاهُمْ بَغْتَةً فَاِذَا هُمْ مُبْلِسُونَ
Enam suresi 6.44 Derken onlar kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, (önce) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Sonra kendilerine verilenle sevinip şımardıkları sırada, onları ansızın yakaladık da bir anda tüm ümitlerini kaybedip yıkıldılar. (Bu hadisi İmam Ahmet rivayet etti.)
Rabbine itaat eden ve kazancında helal olanı arayan kimsenin bu itaatlerinin rızkın ve bereketin gelmesinde büyük etkisi vardır. İyi mal iyi adamın elinde ne kadar da güzeldir.
Gerçekten iman ile iyi amel rızkın kazanılmasının büyük sebeplerinden olduğunu biliniz. Allah size rahmet eylesin.
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَلَوْ اَنَّ اَهْلَ الْقُرٰى اٰمَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَرَكَاتٍ مِنَ السَّمَاءِ وَالْاَرْضِ وَلٰكِنْ كَذَّبُوا فَاَخَذْنَاهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Araf Suresi 7.96 Eğer, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah'a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereketler (in kapılarını) açardık. Fakat onlar yalanladılar, biz de kendilerini işledikleri günahlarından dolayı yakalayıverdik.
Allah Teala şöyle buyurdu:
فَاِذَا بَلَغْنَ اَجَلَهُنَّ فَاَمْسِكُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ اَوْ فَارِقُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ وَاَشْهِدُوا ذَوَیْ عَدْلٍ مِنْكُمْ وَاَقٖيمُوا الشَّهَادَةَ لِلّٰهِ ذٰلِكُمْ يُوعَظُ بِهٖ مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجًا
Talak Suresi 65.2 Boşanan kadınlar iddetlerinin sonuna varınca, onları güzelce tutun, yahut onlardan güzelce ayrılın. İçinizden iki âdil kimseyi şahit tutun. Şahitliği Allah için dosdoğru yapın. İşte bununla Allah’a ve ahiret gününe inanan kimselere öğüt verilmektedir. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar.
وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُ وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِ فَهُوَ حَسْبُهُ اِنَّ اللّٰهَ بَالِغُ اَمْرِهٖ قَدْ جَعَلَ اللّٰهُ لِكُلِّ شَیْءٍ قَدْرًا
Talak Suresi 65.3 Onu beklemediği yerden rızıklandırır. Kim Allah’a tevekkül ederse, O kendisine yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her şeye bir ölçü koymuştur.
Allah’ın koyduğu kanunların yerine getirmek Allah’ın dini üzerine dost doğru yürümek rızkı elde etmek için büyük sebeptir.
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَلَوْ اَنَّهُمْ اَقَامُوا التَّوْرٰیةَ وَالْاِنْجٖيلَ وَمَا اُنْزِلَ اِلَيْهِمْ مِنْ رَبِّهِمْ لَاَكَلُوا مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ اَرْجُلِهِمْ مِنْهُمْ اُمَّةٌ مُقْتَصِدَةٌ وَكَثٖيرٌ مِنْهُمْ سَاءَ مَا يَعْمَلُونَ
Maide Suresi 5.66 Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rableri tarafından kendilerine indirileni (Kur’an’ı) gereğince uygulasalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (bol bol rızık) yiyeceklerdi. Onlardan orta yolu tutan bir zümre vardır. Ama onların birçoğunun yaptığı ne kötüdür!
Ey değerli kişiler! Allah Teâlâ’ya samimiyet ile ve çokça istiğfar edip af dilemek rızkı elde etmenin sebeplerindendir.
Allah Teala şöyle buyurdu:
فَقُلْتُ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ اِنَّهُ كَانَ غَفَّارًا
Nuh suresi 71.10 “Dedim ki: ‘Rabbinizden bağışlama dileyin; çünkü O, çok bağışlayıcıdır.’
يُرْسِلِ السَّمَاءَ عَلَيْكُمْ مِدْرَارًا
Nuh suresi 71.11 ‘(Bağışlama dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin.’
وَيُمْدِدْكُمْ بِاَمْوَالٍ وَبَنٖينَ وَيَجْعَلْ لَكُمْ جَنَّاتٍ وَيَجْعَلْ لَكُمْ اَنْهَارًا
Nuh Suresi 71.12 ‘Sizi mallarla, oğullarla desteklesin ve sizin için bahçeler var etsin, sizin için ırmaklar var etsin.’
Rahman olan Allah’ın kulları: Doğruluk, dindarlık ve yakın akrabayı ziyaret etmek rızkın artmasının sebeplerindendir.
Sahihayın kitabında Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
ففي الصحيحين عن أنس قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:
من سَرَّهُ أن يُبسط له في رزقه، وأن يُنسأ له في أثره، فليَصِلْ رحمه
“Rızkının çoğalmasını, ömrünün uzamasını isteyen kimse, akrabasını kollayıp gözetsin.”
Rızkı talep ederken erken kalkmak rızkı artırır;
Sahru’l-Gamididen r.a. rivayet edildi: Resulüllah s.a.s. şöyle buyurdu:
فعن صخر الغامدي رضي الله عنه قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: ((اللهم بارك لأمتي في بكورها،
«Allahım! Ümmetimin erkenciliğini bereketli kıl!» diye dua etmiştir
قال: وكان إذا بعث سرية أو جيشًا بعثهم في أول النهار، قال: وكان صخر رجلًا تاجرًا، فكان يبعث تجارته في أول النهار فأثرى وكثر ماله))؛ [رواه أبو داود].
Dedi ki: Resulüllah s.a.s. bir bölük veya ordu gönderdiğinde, onları günün başlangıcında gönderirdi. Yine dedi ki: Sakhr bir tüccardı, bu yüzden mallarını günün başlangıcında gönderirdi ve zengin oldu ve serveti arttı. (Ebu Davut rivayet etti.)
Bu ve elinden gelen imkanlara sarılarak Allaha tevekkül etmek Allah’ın izni ile rızkı artırır.
هذا، والتوكل على الله - مع الأخذ بالأسباب الممكنة - يجلب الرزق بإذن الله؛
Resulüllah s.a.s. şöyle buyurdu:
قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: ((لو أنكم توكلتم على الله حق توكله، لَرَزَقَكُمْ كما يرزق الطير؛ تغدو خماصًا، وتروح بطانًا))؛ [رواه أحمد].
‘’Şayet sizler gereği gibi Allaha tevekkül etseydiniz Allah sizleri uçan kuşu rızıklandırdığı gibi rızıklandırırdı. Kuş sabahleyin karnı boş olarak kalkar akşamleyin karnı tıka basa dolu olarak döner.’’ (İmam Ahmet rivayet etti.)
Ey Müslümanlar! Allah Teala yolunda cihat etmek çalışmak rızkı elde etmenin sebeplerindendir
İmam Ahmet ve diğer imamlar İbn-i Ömerden rivayet ederek: Resulüllah s.a.s. şöyle buyurdu:
روى الإمام أحمد وغيره عن ابن عمر، قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: ((بُعثتُ بين يدي الساعة بالسيف حتى يُعبد الله تعالى وحده لا شريك له، وجُعل رزقي تحت ظل رمحي))،
"Kıyâmet öncesinde hiçbir ortağı olmayan, tek olan Allah'a ibâdet edilinceye kadar kılıçla gönderildim. Rızkım mızrağımın gölgesi altına konulmuştur. Zillet ve alçaklık benim emrime karşı gelenlere yüklenmiştir. Kim bir topluluğa benzerse o da onlardandır." (Ahmed İbn Hanbe
Allah Teala şöyle buyurdu:
فَكُلُوا مِمَّا غَنِمْتُمْ حَلَالًا طَيِّبًا وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ
Enfal Suresi 8.69 Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve temiz olarak yiyin. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Sadaka vermek ve hayır yönleri ile yardım etmek rızkın anahtarlarındandır.
Allah Teala şöyle buyurdu:
قُلْ اِنَّ رَبّٖى يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهٖ وَيَقْدِرُ لَهُ وَمَا اَنْفَقْتُمْ مِنْ شَیْءٍ فَهُوَ يُخْلِفُهُ وَهُوَ خَيْرُ الرَّازِقٖينَ
Sebe Suresi 34.39 De ki: "Şüphesiz, Rabbim rızkı kullarından dilediğine bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Allah yolunda her ne harcarsanız, Allah onun yerine başkasını verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır."
Sahihayın kitabında Resulüllah s.a.s. şöyle buyurdu:
وفي الصحيحين عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: ((قال الله تبارك وتعالى: يا بن آدم، أنْفِقْ أُنْفِقْ عليك))،
«Allah Teâlâ şöyle buyurdu: Ey âdemoğlu! Sen infak et ki, ben de sana infak edeyim.»
Resulüllah s.a.s. Bilale şöyle buyurdu:
وقال صلى الله عليه وسلم لبلال: ((أنْفِقْ بلالًا، ولا تخشَ من ذي العرش إقلالًا))؛ [رواه البيهقي]،
Rasulullah (s.a.s) Bilal'in yanına girdi. Bilal’in yanında bir miktar hurma vardı. Rasulullah :"Ey Bilal bu nedir"diye sordu. Bilal, “Bunu Size ikram için saklıyordum.” cevabını verince Rasulullah: “Bunun sana cehennem ateşinde bir duman olmasından korkmuyor musun? Ey Bilal! İnfak et, arşın sahibi azaltır diye korkma!” Buyurdu. Beyhaki rivayet etti.
Her gün gökten inen iki melaikenin duası:
ومن دعاء الملكين كلَّ يوم: ((اللهم أعطِ منفقًا خَلَفًا)).
Allah'ım, harcayana mükafatını ver.
Nimetlere şükür, mevcut nimetleri sıkı sıkıya tutmak, kaybedilenleri ise arayıp elde etmek demektir.
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَاِذْ تَاَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَاَزٖيدَنَّكُمْ وَلَئِنْ كَفَرْتُمْ اِنَّ عَذَابٖى لَشَدٖيدٌ
İbrahim Suresi 14.7 Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: "Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir."
Rızkı getiren artıran sebepler arasında; iffet uğruna evlilik yapmaktır.
Hz. Ömer dedi ki:
قال عمر رضي الله عنه: "عجبي ممن لا يطلب الغِنى في النكاح؛ ‘
‘’Evlilikte zenginlik aramayanlara şaşıyorum.’’
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَاَنْكِحُوا الْاَيَامٰى مِنْكُمْ وَالصَّالِحٖينَ مِنْ عِبَادِكُمْ وَاِمَائِكُمْ اِنْ يَكُونُوا فُقَرَاءَ يُغْنِهِمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِهٖ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَلٖيمٌ
Nur Suresi 24.32 Sizden bekâr olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.
Ebu Hureyre rivayet etti. Resulüllah s.a.s. şöyle buyurdu:
وعن أبي هريرة رضي الله عنه قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: ((ثلاثة حقٌّ على الله عونهم: المجاهد في سبيل الله، والمكاتب الذي يريد الأداء، والناكح الذي يريد العفاف))؛ ]رواه الترمذي
(Üç kişi vardır ki, Allah’ın yardımına hak kazanırlar:
1-Allah yolunda cihad eden.
2-Borcu olup da ödemek isteyen.
3-Evlenip iffetli kalmak isteyen.)
Ey Allah'ın kulları, eğer hayırlı ve bereketli bir rızık istiyorsanız, o zaman dua ile ve samimi bir şekilde kendisine ellerini kaldıran, kendisine güvenen ve cömertliğinden ve lütfundan ümitli olanları mahcup etmeyen Cömert Rezzak olan Allaha yönelerek göğün kapısını cennetin kapısını çalın.
Dua büyük sebeplerden biridir. Öyleyse siz Peygamberinizin, Allah onu kutsasın ve ona huzur versin, kendisinden nakledilen, geçimini sağlama ve borcunu ödeme dualarından neredesiniz? O duaları ezberleyin, tekrarlayın ve cevabından emin olduğunuzda Yüce Allaha ısrar edin. Zengin, Cömert, Veren'e Allaha onlarla dua edin:
ربنا آتنا في الدنيا حسنة وفي الآخرة حسنة وقنا عذاب النار.
Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru.
اللهم اكفنا بحلالك عن حرامك، وأغننا بفضلك عمن سواك.
Allahım, bize helal olanla yetin, haram olandan uzak tut ve bizi başkasıyla değil, kendi lütfunla zenginleştir.
اللهم اقضِ عنا الدَّين، وأغننا من الفقر.
Allah'ım, borçlarımızı öde ve bizi fakirlikten zenginleştir.
اللهم إنا نعوذ بك من الهم والحزن، ومن العجز والكسل، ومن الجبن والبخل، ومن غلبة الدين وقهر الرجال.
Allah'ım, üzüntüden ve tasadan, acizlikten ve tembellikten, korkaklıktan ve cimrilikten, borç altında ezilmekten ve insanların kahrından sana sığınırız.
اللهم إنا سألك الهدى، والتقى، والعفاف، والغِنى.
Allah'ım, Senden hidayet, takva, iffet ve zenginlik isteriz.
يا حي، يا قيوم، بك نستغيث، فأصلح لنا شأننا كله، ولا تكلنا إلى أنفسنا طرفة عين، لا إله إلا أنت.
Ey diri ve her şeye kadir olan Allah'ım! Senden yardım dileriz. İşlerimizin tamamını düzelt. Ve göz açıp kapayıncaya kadar bile bizi kendi halimize bırakma. Senden başka ilah yoktur.
أقول قولي هذا، وأستغفر الله لي ولكم، فاستغفروه؛ إنه هو الغفور الرحيم.
Bunu söylüyorum ve hem kendim hem de sizin için Allah'tan af diliyorum. Siz de O'ndan af dileyin. O, çok bağışlayandır. Çok merhamet edendir.
İkinci Hutbe
Rızık
Hamd, takdir kader ve hidayeti veren, merayı çayırı bitirip onu siyak renkli çer çöp yapan yüce Allah'a mahsustur.
Bizi güldüren ve ağlatan, bizi öldüren ve yaşatan Allah'a hamd olsun.
Şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, tektir, ortağı yoktur. Mülk O'nundur. Hamd O'nundur. O, yaşatır ve öldürür. O, her şeye kadirdir.
Allah'ın salatı, selamı ve bereketi, Allah'ın yarattıklarının en hayırlısı, o peygamber, o yol gösterici ve müjdeleyicinin Hz. Muhammet’in üzerine olsun. Allah'ın salatı ve selamı onun üzerine olsun.
Size ve kendime, Yüce Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Zira kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu gösterir ve onu ummadığı yerden rızıklandırır.
Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona işini kolaylaştırır. Kim Allah'tan korkarsa, Allah onun günahlarını örter ve ona büyük bir mükafat verir.
Ey Allah'ın kulları, rızkı alıp götüren ve yok eden, kul ile rızkının tadını çıkarmanın arasına giren şeyler vardır. Bu şeyler, bolluklarına rağmen, tek bir kökene dayanırlar:
Bu: Yüce Allah'a isyan etmektir. Kul, işlediği günah yüzünden rızkından mahrum kalır. İnsanların şimdiki hallerini düşünün, günahlarla kibirlendiler ve nimetlere nankörlük ettiler. Allah'ın onları nasıl yüksek bedellerle ve rızkın azalmasıyla cezalandırdığını. Allah'tan başka tanrı yoktur.
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَضَرَبَ اللّٰهُ مَثَلًا قَرْيَةً كَانَتْ اٰمِنَةً مُطْمَئِنَّةً يَاْتٖيهَا رِزْقُهَا رَغَدًا مِنْ كُلِّ مَكَانٍ فَكَفَرَتْ بِاَنْعُمِ اللّٰهِ فَاَذَاقَهَا اللّٰهُ لِبَاسَ الْجُوعِ وَالْخَوْفِ بِمَا كَانُوا يَصْنَعُونَ
Nahil Suresi 16.112 Allah, şöyle bir kenti misal verdi: Orası güven ve huzur içinde idi. Oraya her taraftan bolca rızık gelirdi. Fakat Allah’ın nimetlerine nankörlük ettiler; bu yüzden yaptıklarına karşılık, Allah onlara şiddetli açlık ve korku ızdırabını tattırdı.
Faiz yemek rızkı mahveden işlerdendir. Çünkü faiz Yaratan Subhan olan Allaha karşı büyük günahtır. Mahlukata karşı çirkin zülümdür. İnsanlar arasındaki iyilikleri kesmek koparmaktır. Toplumu bozmaktır.
Allah Teala şöyle buyurdu:
يَمْحَقُ اللّٰهُ الرِّبٰوا وَيُرْبِى الصَّدَقَاتِ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ كَفَّارٍ اَثٖيمٍ
Bakara Suresi 2.276 Allah, faiz malını mahveder, sadakaları ise artırır (bereketlendirir). Allah, hiçbir günahkâr nankörü sevmez.
Allah Teala şöyle buyurdu:
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَذَرُوا مَا بَقِىَ مِنَ الرِّبٰوا اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنٖينَ
Bakara Suresi 2.278 Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve eğer gerçekten iman etmiş kimselerseniz, faizden geriye kalanı bırakın.
فَاِنْ لَمْ تَفْعَلُوا فَاْذَنُوا بِحَرْبٍ مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِهٖ وَاِنْ تُبْتُمْ فَلَكُمْ رُؤُسُ اَمْوَالِكُمْ لَا تَظْلِمُونَ وَلَا تُظْلَمُونَ
Bakara Suresi 2.279 Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Resûlüyle savaşa girdiğinizi bilin. Eğer tövbe edecek olursanız, anaparalarınız sizindir. Böylece siz ne başkalarına haksızlık etmiş olursunuz, ne de başkaları size haksızlık etmiş olur.
İbn-i Abbas şöyle buyurdu:
قال ابن عباس: "يُقال لآكل الربا يوم القيامة: خذ سلاحك فبارز رب العالمين، يقال له هذا تبكيتًا لأنه حاربه في الدنيا بالربا".
Kıyamet günü faizciye: Silahını al ve âlemlerin Rabbine karşı gel! denilir. Kendisine bu dünyada faizle harp ettiği için onu azarlamak için böyle söylenmiştir.
Değerli tüccarlar, satışta çok yemin etmek, doğru olsa bile, kârı yok eder ve geçim bereketini yok eder.
Sahihayın kitabıbda Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
ففي الصحيحين عن أبي هريرة رضي الله عنه قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: ((الحلف مَنفَقة للسلعة مَمَحقة للبركة))، وفي لفظ: (للربح)،
Yemin, malın israfı, bereketin yok edicisidir. (Bir lafza göre kazancı yok edicidir.)
İmam Müslimin rivayetine Resulüllah s.a.s. şöyle buyurdu:
وعند مسلم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: ((إياكم وكثرة الحلف في البيع؛ فإنه يُنَفِّق ثم يمحق))
(Satışlarda çok fazla yemin etmekten sakının. Çünkü bu, serveti önce artırır, sonra da yok eder.)
Ve sahibine hayırlı ve bereketli rızkın kapısını kapatan nedir? Bu Allah'a karşı görevlerini yerine getirmek ve namaz kılmak yerine, aşırı derecede rızık talep etmektir
Allah Teala şöyle buyurdu:
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تُلْهِكُمْ اَمْوَالُكُمْ وَلَا اَوْلَادُكُمْ عَنْ ذِكْرِ اللّٰهِ وَمَنْ يَفْعَلْ ذٰلِكَ فَاُولٰئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
Munafıkun Suresi 63.9 Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi, Allah'ı zikretmekten alıkoymasın. Her kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.
Ey Allah'ın rızıklandırdığı ve üzerinize geniş bir rızık örtüsü serdiği kimse! Geçiminizden hoşunuza gideni, zekât olarak size verileni ve kendinize, ailenize, çocuklarınıza ve Allah'ın size harcamakla görevlendirdiği kimselere ait harcamaları yapın. Ondan israf etmeden, cömertlik ve helal olan şeylerde israf etmeden, tasarruflu bir şekilde yiyin. İsraf etmeyin. İsraf edenler savurganlar şeytanların kardeşleriydi.
Onu meşru yollarda, yani Allah hakkı ve mahlûkatın hakları yolunda harcamakta cimrilik ve hasislik yapmayın. Cimrinin eli zengindir ama hali gönlü fakirdir. Başkaları uğruna çok çalışır ve kendini yorar. Kaybı o çeker ama başkaları kazanır.
Kimin rızkı takdir olunmuşsa, Allah’ın takdirine güvensin ve Allah’ın nasibiyle razı olsun. Zira O, Yüce Olan Allah, kendisine olduğundan daha merhametlidir. Bir slogan olarak kanaate ve bir giysi olarak sabra sarılsın. Bu sabır, kul için ne güzel bir giysidir! Elbisedir.
Bakr El-Muzni şöyle dedi: “Bu dünyada razı olduğun her şey sana yeter. Bir avuç hurma. Bir yudum su. Ve bir çadır gölgesi bile olsa bunlar sana yeter. Bu dünyada sana bir şey açıldığında sana verildiğinde, ruhun bundan dolayı daha da yorulur.”
Ve ona şunu bildir ki, rızık sadece bir kapı mal kapısı değildir; Sağlık ve sıhhat, fakirlere verilebilecek, zenginlere verilmeyecek bir rızıktır. Aynı şekilde, gizlilik bir rızıktır. İnsanların sevgisi bir rızıktır. Salih bir eş bir rızıktır. Hayırlı evlat bir rızıktır. Salih bir komşu bir rızıktır. Allah'tan gelen başarı bir rızıktır. İlim ve akıl bir rızıktır.
En büyük rızık, iman, doğruluk, faydalı bilgi ve salih amel rızkıdır. Bu dünyadan ayrılanlara sorun: Yeryüzünün tüm hazineleri Allaha tek bir itaat eylemine değer mi?! Değmez.
Hatim'e soruldu: Allah'a hangi esas üzerine güvendin?
قيل لحاتم: على ما بنيت أمرك في التوكل على الله؟
قال: "على خصال أربعة: علمت أن رزقي لا يأكله غيري فاطمأنت نفسي، وعلمت أن عملي لا يعمله غيري فأنا مشغول به، وعلمت أن الموت يأتي بغتة فأنا أبادره، وعلمت أني لا أخلو من عين الله فأنا مستحي منه"،
Şöyle dedi: “Dört özellik hakkında: Rızkımı başka hiç kimsenin yemeyeceğini biliyordum, bu yüzden ruhum rahatladı. İşimi başka hiç kimsenin yapmayacağını biliyordum, bu yüzden onunla meşgul oldum. Ölümün ansızın geleceğini biliyordum, bu yüzden onu acele ettirdim. Allah’ın gözünden uzak olmayacağımı biliyordum, bu yüzden O'ndan utandım.”
ورحم الله الشافعي إذ قال:
Allah, Şafii'ye rahmet etsin, şöyle demiştir:
توكلتُ فِي رزقي على الله خالقي
Geçimimi sağlamak için Yaratıcım olan Allah'a güveniyorum
وأيقنتُ أن الله لا شك رازقي
Tanrı'nın bana rızık vereceğinden eminim
وما يكُ من رزقي فليس يفوتني
Rızkımda ne varsa o beni terk etmez..
ولو كان في قاع البحار العوامقِ
Derin denizlerin dibinde bile olsa
سيأتي به الله العظيم بفضله
Yüce Allah bunu lütfuyla getirecektir
ولو لم يكن مني اللسانُ بناطقِ
Şayet dilim konuşmasa bile
ففي أي شيء تذهب النفس حسرة
Ruhu pişman eden şey nedir?
وقد قسَّم الرحمن رزق الخلائق؟
Rahman, yaratıkların rızkını taksim mi etti?
Rahman’ın kulları: Allah’a tevekkül edin, O’na güvenin, bütün kalbinizle O’nu sevin, O’na gerektiği gibi ibadet edin ve O’nun elinde olana, elinizde olandan daha çok güvenin.
İbn Mesud'un rivayetine göre o şöyle demiştir:
فعن ابن مسعود قال: "إن أرجى ما أكون للرزق إذا قالوا ليس في البيت دقيق".
"Resulüllah buyurdu: Rızık konusunda en çok ümitlendiğim zaman, evde un bulunmadığını söyledikleri zamandır."
Ben her zaman şartların ve hükümlerin yazılı ve hesaplı olduğunu biliyordum, o halde onların endişesinden kurtulun.
ولطالما عرفت أن الآجال والأرزاق مكتوبة ومحسوبة، فادفع همهما عن نفسك.
سهرت أعين ونامت عيون
في شؤون تكون أو لا تكونُ
فدَعِ الهمَّ ما استطعت
فحملانك الهموم جنونُ
إن ربًّا كفاك ما كان بالأمس
سيكفيك في غدٍ ما يكونُ
Gözler uyanık oldu ve gözler uyudu
İşler olsun veya olmasın
Kederi bırak gücün yettiğince
Kederleri taşıman deliliktir
Rabbin sana yeterli oldu dün olanlara
Yeterli olacaktır sana yarın olacaklara.
--------------------------------------------------------------
Ey Allah’ım! Muhammed’e salat eyle.
Hutbeyi okuyan: İbrahim ed-demici
Okunuş Tarihi: 17.08.2022
Tercüme Tarih: 07.Şubat.2025
Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI
(Emekli Müftü, İcazetli) https://www.alukah.net/sharia/ dan alıntıdır.