İbrahim Sırmalı


Sadaka Verenleri Allah Mükafatlandırır.

  Emekli Müftü - muftu.ibrahim@gmail.com


Hamt alemlerin Rabbi Allaha aittir. Ey Allah im! İslam ve iman nimeti verdiğinden hamt ancak sana aittir. Yine bizleri ümmeti Muhammet’ten (Ona salat ve selam olsun) eylediğinden hamt sana aittir. 

Allahtan başka ilah olmadığına, tek olduğuna ve ortağı olmadığına şahitlik ederim. Ve yine muhakkak Hz. Muhammed’in Allah’ın cc. kulu ve resulü olduğuna şahitlik ederim. Ey Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e, hane halkına ve sahabesine hepsine salat (dua), selam (esenlik) ve kutlu eyle. 

Bundan sonra ey Müslümanlar.                                 

Allah’ın Nebisi Yusuf a.s. kıssasında mevcuttur. 

Allah Teala şöyle buyuruyor:

فَلَمَّا دَخَلُوا عَلَيْهِ قَالُوا يَا اَيُّهَا الْعَزٖيزُ مَسَّنَا وَاَهْلَنَا الضُّرُّ وَجِئْنَا بِبِضَاعَةٍ مُزْجٰیةٍ فَاَوْفِ لَنَا الْكَيْلَ وَتَصَدَّقْ عَلَيْنَا اِنَّ اللّٰهَ يَجْزِى الْمُتَصَدِّقٖينَ

Yusuf suresi 12.88 Bunun üzerine (Mısır'a dönüp) Yûsuf'un yanına girdiklerinde, "Ey güçlü vezir! Bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu. Değersiz bir sermaye ile geldik. Zahiremizi tam ölç, ayrıca bize sadaka ver. Şüphesiz Allah, sadaka verenleri mükâfatlandırır" dediler.

       İslam kardeşleri.

       Bugünkü buluşmamız (İnşallahu Teala) Allah’ın kitabından bazı ayetlerle beraber olacaktır. O ayetleri okuyoruz. Manalarını düşünüp taşınıyoruz. Yayılıp kokan lezzetli olan içeceğinden yudumluyoruz faydalanıyoruz. Şu ayet-i kerimeden bunu anlıyoruz.

(إِنَّ اللَّهَ يَجْزِي الْمُتَصَدِّقِينَ) (88) يوسف ،

Şüphesiz Allah, sadaka verenleri mükâfatlandırır" dediler. 

       Sadaka büyük yaklaşmaktır. Değerli ibadettir. Sadaka salıh olan kişilerin yoludur. İhsan edenlerin yöntemidir. Günahkâr olanların azığıdır. Tövbe edenlerin yoludur. Sadaka verenlerin imanının ispatıdır. 

       Sadaka alemlerin Rabbi olan Allaha sadık imanın kuvvetinin delillerindendir. Sadaka ile Müslüman ahiret sevabını kesin inancından dünyaya olan hırsından kurtulur. Nefsine başkalarına hayır sevgisinin zenginliğini verir. Onları hayallerine ortak eder. Ve acılarını hafifletir. 

       Bizimle gelin. ‘’Sadaka’’ ile kast edilenin ne olduğunu, çeşitlerini, faziletlerini ve sadaka verenlere verilecek mükafatı tanıyalım. 

       İlk önce: Sadaka olarak isimlendirildi. Çünkü o başkasına verilen bağıştır. Acele ile olan sevaptır. Sadakayı verenin ibadetindeki sadakatine delalet eder. Sadaka takva amellerinden muayyen çeşide tahsis edilmiş değildir. 

Ancak sadaka her bir hayır özelliklerini ve takva fiillerini toparlayıcı bir kelimedir. İnsanların çoğu sadakanın malı fakirlere ve miskinlere harcamaya tahsis edilmiş olduğunu zanneder.

       Bu anlayış sadaka kelimesinin delalet ettiği manayı ve kapsamını eksik anlamadır. İslam’da sadaka; Müslüman erkeğin ve Müslüman kadının Allah için yaptığı her Salih ameli kapsamı içine alır. 

       (Kim malını bolca harcarsa veya itaat ederse veya mahlukata ihsanda yardımda bulunursa ve onlara fayda verecek şeylerde acele ederse bu davranış da sadakanın kapsamı içine girer.

       Allah Teala şöyle buyurur.

لَا خَيْرَ فٖى كَثٖيرٍ مِنْ نَجْوٰيهُمْ اِلَّا مَنْ اَمَرَ بِصَدَقَةٍ اَوْ مَعْرُوفٍ اَوْ اِصْلَاحٍ بَيْنَ النَّاسِ وَمَنْ يَفْعَلْ ذٰلِكَ ابْتِغَاءَ مَرْضَاتِ اللّٰهِ فَسَوْفَ نُؤْتٖيهِ اَجْرًا عَظٖيمًا

Nisa suresi 4.114 Bir sadaka vermeyi, yahut iyilik yapmayı, yahut da insanların arasını düzeltmeyi emredenleri hariç, onların aralarındaki gizli konuşmaların çoğunda hiçbir hayır yoktur. Kim bunları sırf Allah'ın rızasını kazanmak için yaparsa, biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz.

Allah Teala şöyle buyurdu.

خُذْ مِنْ اَمْوَالِهِمْ صَدَقَةً تُطَهِّرُهُمْ وَتُزَكّٖيهِمْ بِهَا وَصَلِّ عَلَيْهِمْ اِنَّ صَلٰوتَكَ سَكَنٌ لَهُمْ وَاللّٰهُ سَمٖيعٌ عَلٖيمٌ

Tevbe suresi 9.103 Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekât) al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (Onların kalplerini yatıştırır.) Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Allah Teala şöyle buyurdu.

اِنْ تُبْدُوا الصَّدَقَاتِ فَنِعِمَّا هِىَ وَاِنْ تُخْفُوهَا وَتُؤْتُوهَا الْفُقَرَاءَ فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ وَيُكَفِّرُ عَنْكُمْ مِنْ سَيِّپَاتِكُمْ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبٖيرٌ

Bakara suresi 2.271 Sadakaları açıktan verirseniz ne güzel! Fakat onları gizleyerek fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmına da keffaret olur. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

Allah Teala şöyle buyurdu.

اِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَرَاءِ وَالْمَسَاكٖينِ وَالْعَامِلٖينَ عَلَيْهَا وَالْمُؤَلَّفَةِ قُلُوبُهُمْ وَفِى الرِّقَابِ وَالْغَارِمٖينَ وَفٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ وَابْنِ السَّبٖيلِ فَرٖيضَةً مِنَ اللّٰهِ وَاللّٰهُ عَلٖيمٌ حَكٖيمٌ

Tevbe suresi 9.60 Sadakalar (zekâtlar), Allah'tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslâm'a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

       Sahih-i Buharide Cabir b. Abdullahtan (Allah ondan razı olsun) rivayet edilen hadisi şerifte Nebi s.a.s. şöyle buyurdu: ‘’

 وفي صحيح البخاري: (عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ – رضي الله عنهما – عَنِ النَّبِيِّ – صلى الله عليه وسلم – قَالَ «كُلُّ مَعْرُوفٍ صَدَقَةٌ»، وفيه: (قَالَ النَّبِيُّ – صلى الله عليه وسلم – «عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ صَدَقَةٌ». قَالُوا فَإِنْ لَمْ يَجِدْ قَالَ «فَيَعْمَلُ بِيَدَيْهِ فَيَنْفَعُ نَفْسَهُ وَيَتَصَدَّقُ». قَالُوا فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ أَوْ لَمْ يَفْعَلْ قَالَ «فَيُعِينُ ذَا الْحَاجَةِ الْمَلْهُوفَ». قَالُوا فَإِنْ لَمْ يَفْعَلْ قَالَ «فَيَأْمُرُ بِالْخَيْر». أَوْ قَالَ «بِالْمَعْرُوفِ». قَالَ فَإِنْ لَمْ يَفْعَلْ قَالَ «فَيُمْسِكُ عَنِ الشَّرِّ، فَإِنَّهُ لَهُ صَدَقَةٌ»،

‘’Her Müslümana bir sadaka düşer. Ashab: Ya bulamazsa, diye sordu.

Allah Rasulü: Eliyle çalışır, hem kendisine faydası dokunur, hem tasadduk eder, buyurdu.

       Ashab: Eğer gücü yetmezse ya da böyle yapmazsa, diye sordular.

Allahın Rasulü: Hasret çeken derecedeki ihtiyaç sahibi kimseye yardım eder, buyurdu. Ashab: Eğer yapmazsa diye sordular.

Allah Rasulü: O halde iyiliği emretsin -yahut: marufu emretsin- buyurdu.

Ashab: Eğer bunu da yapmazsa diye sordu.

Allah Rasulü: Şer işlemekten kendisini alıkoyar. Şüphesiz ki bu, onun için bir sadakadır, buyurdu."

İmam Et-Tirmizide rivayet edilen hadisi şerifte Resulullah s.a.s. şöyle buyurdu

 وفي سنن الترمذي: (قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- «كُلُّ مَعْرُوفٍ صَدَقَةٌ وَإِنَّ مِنَ الْمَعْرُوفِ أَنْ تَلْقَى أَخَاكَ بِوَجْهٍ طَلْقٍ وَأَنْ تُفْرِغَ مِنْ دَلْوِكَ فِي إِنَاءِ أَخِيكَ». وفيه أيضا:

Her bir maruf (iyilik) bir sadakadır. Muhakkak ki kardeşini güleç yüz ile karşılaman ve sana ait kovadan kardeşinin kabına bir şey devretmen sadakadır. 

Burada buna benzer hadis vardır. Resulullah s.a.s şöyle buyurdu.

 قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- «تَبَسُّمُكَ فِي وَجْهِ أَخِيكَ لَكَ صَدَقَةٌ وَأَمْرُكَ بِالْمَعْرُوفِ وَنَهْيُكَ عَنِ الْمُنْكَرِ صَدَقَةٌ وَإِرْشَادُكَ الرَّجُلَ فِي أَرْضِ الضَّلاَلِ لَكَ صَدَقَةٌ وَبَصَرُكَ لِلرَّجُلِ الرَّدِيءِ الْبَصَرِ لَكَ صَدَقَةٌ وَإِمَاطَتُكَ الْحَجَرَ وَالشَّوْكَةَ وَالْعَظْمَ عَنِ الطَّرِيقِ لَكَ صَدَقَةٌ وَإِفْرَاغُكَ مِنْ دَلْوِكَ فِي دَلْوِ أَخِيكَ لَكَ صَدَقَةٌ

             (Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır. Sana ait kovadan kardeşinin kovasına bir şey devretmen senin için sadakadır.

       Sahihayin Kitabında şu hadis mevcuttur. 

 وفي الصحيحين: (قَالَ رَسُولُ اللَّهِ – صلى الله عليه وسلم – «كُلُّ سُلاَمَى مِنَ النَّاسِ عَلَيْهِ صَدَقَةٌ كُلَّ يَوْمٍ تَطْلُعُ فِيهِ الشَّمْسُ، يَعْدِلُ بَيْنَ الاِثْنَيْنِ صَدَقَةٌ، وَيُعِينُ الرَّجُلَ عَلَى دَابَّتِهِ، فَيَحْمِلُ عَلَيْهَا، أَوْ يَرْفَعُ عَلَيْهَا مَتَاعَهُ صَدَقَةٌ، وَالْكَلِمَةُ الطَّيِّبَةُ صَدَقَةٌ، وَكُلُّ خَطْوَةٍ يَخْطُوهَا إِلَى الصَّلاَةِ صَدَقَةٌ، وَيُمِيطُ الأَذَى عَنِ الطَّرِيقِ صَدَقَةٌ»،

       Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)

«İçinde güneş doğan her gün, insanların her bir mafsalı için bir sadaka vâcib olur. (Meselâ) iki kişinin arasında adaletle hükmetmen bir sadakadır. Hayvanına binmek isteyen bir kimseye yardım ederek, hayvana bindirmen yahut eşyasını hayvana yüklemen bir sadakadır. Güzel söz bir sadakadır. Namaza giderken attığın her adım bir sadakadır. Yoldan eziyet verici şeyleri gidermen dahî bir sadakadır.» buyurdular. 

Sahih-i Müslimde şu hadis rivayet edildi.

وفي صحيح مسلم: (قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- «مَنْ نَفَّسَ عَنْ مُؤْمِنٍ كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ الدُّنْيَا نَفَّسَ اللَّهُ عَنْهُ كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَمَنْ يَسَّرَ عَلَى مُعْسِرٍ يَسَّرَ اللَّهُ عَلَيْهِ فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ وَاللَّهُ فِي عَوْنِ الْعَبْدِ مَا كَانَ الْعَبْدُ فِي عَوْنِ أَخِيهِ وَمَنْ سَلَكَ طَرِيقًا يَلْتَمِسُ فِيهِ عِلْمًا سَهَّلَ اللَّهُ لَهُ بِهِ طَرِيقًا إِلَى الْجَنَّةِ وَمَا اجْتَمَعَ قَوْمٌ فِي بَيْتٍ مِنْ بُيُوتِ اللَّهِ يَتْلُونَ كِتَابَ اللَّهِ وَيَتَدَارَسُونَهُ بَيْنَهُمْ إِلاَّ نَزَلَتْ عَلَيْهِمُ السَّكِينَةُ وَغَشِيَتْهُمُ الرَّحْمَةُ وَحَفَّتْهُمُ الْمَلاَئِكَةُ وَذَكَرَهُمُ اللَّهُ فِيمَنْ عِنْدَهُ)،

Rasûlullah -aleyhissalatu ve's-selam- buyurdular ki: «Kim bir mü'minin dünyevi sıkıntılarından birini giderirse, Allah da onun kıyamet günü sıkıntılarından birini giderir. Kim bir fakire kolaylık gösterirse, Allah da ona dünyada ve ahirette kolaylık gösterir. 

Kim bir müslümanı örterse, Allah da onu dünya ve ahirette örter. Kişi kardeşinin yardımında olduğu müddetçe, Allah da onun yardımındadır. Kim ilim aramak düşüncesiyle bir yola düşerse, Allah onun cennete olan yolunu kolaylaştırır. 

Bir grup, Allah'ın kitabını okumak ve aralarında tedris etmek üzere Allah'ın evlerinden birinde toplanırsa, üzerilerine mutlaka sekine iner ve onları rahmet kaplar, melekler onları sarar. Allah da onları yanında bulunan mukarreb meleklere anar. Bir kimseyi ameli yavaşlatırsa, nesebi hızlandıramaz.»   

       Süneni Tirmizi de Hz. Aliden şu hadisi şerifi rivayet etti. Dedi ki. Nebi s.a.s. şöyle buyurdu.

 وفي سنن الترمذي: (عَنْ عَلِيٍّ قَالَ قَالَ النَّبِيُّ -صلى الله عليه وسلم- «إِنَّ فِي الْجَنَّةِ غُرَفًا تُرَى ظُهُورُهَا مِنْ بُطُونِهَا وَبُطُونُهَا مِنْ ظُهُورِهَا». فَقَامَ أَعْرَابِيٌّ فَقَالَ لِمَنْ هِيَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ «لِمَنْ أَطَابَ الْكَلاَمَ وَأَطْعَمَ الطَّعَامَ وَأَدَامَ الصِّيَامَ وَصَلَّى لِلَّهِ بِاللَّيْلِ وَالنَّاسُ نِيَامٌ»، وصلاة الضحى من أعظم الصدقات:

‘’Muhakkak cennette odalar vardır. Dış kısmı iç tarafından iç kısmı dış tarafından görünür. 

       Bir Arap kalktı. Ya Resulallah! Buralar kimlere aittir diye sordu.   

Resulullah buyurdu. ‘’Güzel söz söyleyen. Yemek ikram eden. Oruç tutmaya devam eden. Gece insanlar uykuda iken Allah cc. İçin namaz kılana aittir.’’ Kuşluk namazı en büyük sadakalardır.

       Sahih-i Müslimde şu hadis mevcuttur.

ففي صحيح مسلم: (عَنْ أَبِي ذَرٍّ عَنْ النَّبِيِّ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ: يُصْبِحُ عَلَى كُلِّ سُلَامَى مِنْ أَحَدِكُمْ صَدَقَةٌ، فَكُلُّ تَسْبِيحَةٍ صَدَقَةٌ وَكُلُّ تَحْمِيدَةٍ صَدَقَةٌ وَكُلُّ تَهْلِيلَةٍ صَدَقَةٌ وَكُلُّ تَكْبِيرَةٍ صَدَقَةٌ وَأَمْرٌ بِالْمَعْرُوفِ صَدَقَةٌ وَنَهْيٌ عَنْ الْمُنْكَرِ صَدَقَةٌ، وَيُجْزِئُ مِنْ ذَلِكَ رَكْعَتَانِ يَرْكَعُهُمَا مِنْ الضُّحَى)،

Nebi s.a.s. şöyle buyurdu.

‘’Her biriniz her gün her bir eklemi karşılığında bir sadaka (borcu) bulunarak sabahlar. Her tesbîh bir sadakadır, her tekbir sadakadır. İyiliği emretmek sadakadır. Kötülüğü yasaklamak sadakadır. Resûlullah (s.a.v.) Sonra da: "Bunların yerine iki rekatlık kuşluk namazı biriniz için yeterlidir" buyurdu.

       Senin nefsine, malına veya ırzına zülmedeni af edip bağışlaman Allah indinde makbul sadakalardandır. 

İbn-i Hacer’in El-Isabe kitabında Beni Harise oğullarından Nebi s.a.s. in sahabesinden bir adam olan Ulbe b. Zeyitten rivayet edilen hadis-i şerifte: 

ومن الصدقات المقبولة عند الله: أن تعفو عمن ظلمك في نفسك أو مالك أو عرضك، ففي (الإصابة لابن حجر) (عن عُلبةَ بنِ زيدٍ أحدِ بَني حارثةَ رجلٍ مِن أصحابِ النبيِّ صلى الله عليه وسلم أنَّه قالَ:اللهمَّ إنِّي تَصدقتُ بِعِرضي على مَن نالَهُ مِن خلقِكَ، فقالَ رسولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم: «‌أينَ ‌المُتصدقُ ‌بعِرضِهِ البارحةَ؟» فقامَ عُلبةُ فقالَ: يا رسولَ اللهِ أنا، قالَ: «إنَّ اللهَ قدْ قبلَ صدقتَكَ».وفي رواية (وَأَمَّا عُلْبَةُ بْنُ زَيْدٍ، فَخَرَجَ مِنَ اللَّيْلَ , فَصَلَّى مِنْ لَيْلَتِهِ مَا شَاءَ اللهُ، ثُمَّ بَكَى وَقَالَ: ‌اللَّهُمَّ ‌إِنَّكَ ‌قَدْ ‌أَمَرْتَ ‌بِالْجِهَادِ وَرَغَّبْتَ فِيهِ، ثُمَّ لَمْ تَجْعَلْ عِنْدِي مَا أَتَقَوَّى بِهِ، وَلَمْ تَجْعَلْ فِي يَدِ رَسُولِكَ مَا يَحْمِلُنِي عَلَيْهِ، وَإِنِّي أَتَصَدَّقُ عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ بِكُلِّ مَظْلِمَةٍ أَصَابَنِي بِهَا فِي مَالٍ, أَوْ جَسَدٍ, أَوْ عِرْضٍ، ثُمَّ أَصْبَحَ مَعَ النَّاسِ، فَقَالَ رَسُولُ اللهِ – صلى الله عليه وسلم -: أَيْنَ الْمُتَصَدِّقُ هَذِهِ اللَّيْلَةَ؟, فَلَمْ يَقُمْ أَحَدٌ، ثُمَّ قَالَ: (أَيْنَ الْمُتَصَدِّقُ فَلْيَقُمْ)، فَقَامَ إِلَيْهِ فَأَخْبَرَهُ، فَقَالَ رَسُولُ اللهِ – صلى الله عليه وسلم -: أَبْشِرْ, فَوَالَّذِي نَفْسُ مُحَمَّدٍ بِيَدِهِ, لَقَدْ كُتِبَتْ فِي الزَّكَاةِ الْمُتَقَبَّلَةِ)، وكذلك الإنفاق على الأهل فهو من اعظم الصدقات،

(Hz. Ulbe fakirdi. Yol azığı ve binek temin edememişti. Fakat bu sefere katılmaya can atıyordu. Kendisi gibi olan arkadaşlarıyla Resûlullah’ın (a.s.m.) huzuruna çıktı. Üzgündü, gözü yaşlıydı. Resûlullah’tan kendisine binek temin etmesi ricasında bulundu. Peygamberimiz, “Sizi bindirecek bir şey bulamıyorum.” deyince gözyaşları içerisinde geri döndü. Biraz sonra da bu durumda olanları rahatlatan şu âyet-i kerime nazil oldu:

وَلَا عَلَى الَّذٖينَ اِذَا مَا اَتَوْكَ لِتَحْمِلَهُمْ قُلْتَ لَا اَجِدُ مَا اَحْمِلُكُمْ عَلَيْهِ تَوَلَّوْا وَاَعْيُنُهُمْ تَفٖيضُ مِنَ الدَّمْعِ حَزَنًا اَلَّا يَجِدُوا مَا يُنْفِقُونَ

Tevbe suresi 9.92 “Şu kimseler üzerine de cihada katılmadıkları için bir günah yoktur ki, sana her gelişlerinde ‘Sizi bindirecek bir şey bulamadım.’ derdin. Onlar da cihat için harcayacak bir şey bulamamanın üzüntüsüyle gözleri yaşla dolu olarak dönerlerdi.) 

Hz. Ulbe, o gece uyuyamadı. Kalktı, bir müddet namaz kıldıktan sonra şöyle dua etti:

“Allah’ım, cihadı emrettin, bizi ona teşvik ettin. Ama ne bende, ne de Resûlünde beni savaşa hazırlayacak imkân yoktur. Allah’ım, ben de sadaka olarak, malıma, canıma, şeref ve haysiyetime tecavüz eden bütün Müslümanları affediyorum.”

Ertesi sabah Peygamberimiz, “Bu gece herkesi affeden kimse ayağa kalksın.” buyurdu. Kimse kalkmadı. Resûlullah (a.s.m.) sözünü tekrarladı. Bu defa Hz. Ulbe kalktı ve “Benim yâ Resûlallah.” dedi. Peygamberimiz onu müjdeleyerek şöyle buyurdu:

“Seni müjdelerim! Allah’a yemin ederim ki, yaptığın bu bağış, kabul edilen sadakalar arasına kaydedilmiştir.” 

Ailesine yapılan harcamalarda en büyük sadakalardandır.

Sahih-i müslimde şu hadisi şerif mevcuttur. 

 ففي صحيح مسلم: (قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: دِينَارٌ أَنْفَقْتَهُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ، وَدِينَارٌ أَنْفَقْتَهُ فِي رَقَبَةٍ، وَدِينَارٌ تَصَدَّقْتَ بِهِ عَلَى مِسْكِينٍ، وَدِينَارٌ أَنْفَقْتَهُ عَلَى أَهْلِكَ، أَعْظَمُهَا أَجْرًا الَّذِي أَنْفَقْتَهُ عَلَى أَهْلِكَ). وكذلك كفُّ الأذى صدقة؛

(Resulullah s.a.s. şöyle buyurdu: ‘’Allah yolunda harcadığın sadaka para. Köle azat etmek için harcadığın sadaka para. Yoksula harcadığın sadaka para. Ailene harcadığın sadaka para. Bunların ecir sevap olarak en büyük olanı ailene yaptığın sadaka harcamasıdır.) Birine yapılan eziyeti engellemekte sadaka harcamasıdır. Sevaptır.

 ففي صحيح مسلم: (عن أبي ذر رضي الله عنه، قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَرَأَيْتَ إِنْ ضَعُفْتُ عَنْ بَعْضِ الْعَمَلِ قَالَ «تَكُفُّ شَرَّكَ عَنِ النَّاسِ فَإِنَّهَا صَدَقَةٌ مِنْكَ عَلَى نَفْسِكَ». وفي مساعدة الآخرين صدقة؛ 

Sahih-i Müslimde Ebi Zerden rivayet edilen hadisi şerifte Ebi Zer dedi. Ya Resulullah! Bazı amelleri yapmakta aciz kalsam onları yapamazsam ne dersin. Resulullah cevap verdi. Buyurdu: ‘’İnsanlara kötülük yapma. Bu insanlara kötülük yapmaman kendi nefsine sadakadır. Sevaptır.’’ Başkalarına yapılan yardım sadakadır. 

İmam Ahmedin Müsnedinde şu hadisi şerif mevcuttur.

ففي مسند أحمد: (قَالَ أَبُو ذَرٍّ عَلَى كُلِّ نَفْسٍ فِي كُلِّ يَوْمٍ طَلَعَتْ فِيهِ الشَّمْسُ صَدَقَةٌ مِنْهُ عَلَى نَفْسِهِ. قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ مِنْ أَيْنَ أَتَصَدَّقُ وَلَيْسَ لَنَا أَمْوَالٌ قَالَ «لأَنَّ مِنْ أَبْوَابِ الصَّدَقَةِ التَّكْبِيرَ وَسُبْحَانَ اللَّهِ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ وَلاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَأَسْتَغْفِرُ اللَّهَ وَتَأْمُرُ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَى عَنِ الْمُنْكَرِ وَتَعْزِلُ الشَّوْكَةَ عَنْ طَرِيقِ النَّاسِ وَالْعَظْمَ وَالْحَجَرَ وَتَهْدِي الأَعْمَى وَتُسْمِعُ الأَصَمَّ وَالأَبْكَمَ حَتَّى يَفْقَهَ وَتَدُلُّ الْمُسْتَدِلَّ عَلَى حَاجَةٍ لَهُ قَدْ عَلِمْتَ مَكَانَهَا وَتَسْعَى بِشِدَّةِ سَاقَيْكَ إِلَى اللَّهْفَانِ الْمُسْتَغِيثِ وَتَرْفَعُ بِشِدَّةِ ذِرَاعَيْكَ مَعَ الضَّعِيفِ كُلُّ ذَلِكَ مِنْ أَبْوَابِ الصَّدَقَةِ مِنْكَ عَلَى نَفْسِكَ وَلَكَ فِي جِمَاعِكَ زَوْجَتَكَ أَجْرٌ»، وكذلك في انظار المعسرين صدقة:

Bir gün Peygamberimiz “üzerine güneşin doğduğu her gün herkesin kendi nefsi için sadaka vermesi gerekir” buyurunca sahabenin maddî durumu iyi olmayanlarından olan Ebû Zer dayanamayıp sordu: Ey Allah'ın elçisi! Sadaka vermek kim biz kim? Malımız mı var ki?” dediğinde, Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Elbette sadaka verebilirsin; çünkü şunlar sadaka kapılarındandır: “Subhânallah”, “Elhamdülillah”, “Allahu Ekber”, “Estağfirullah” demek, iyiliği emredip kötülüğü yasaklamak, insanların gelip geçtiği yolların üzerindeki diken, taş gibi engelleri kaldırmak; gözleri görmeyen bir kimseye yol göstermek, sağır ve dilsiz bir kimseye yardımcı olmak, bir ihtiyacı olanın ihtiyacını karşılamak, yardım isteyene yardıma koşmak, bir malını tutup kaldırmakta zorlanan kimseye malını kaldırma konusunda yardım etmek. İşte bütün bunlar, senin kendi hayrın için vereceğin sadakanın kapılarıdır.” Hanımın ile ilişkiye girdiğinde sana sevap vardır.

İslamiyet ne güzel bir dindir. Her olumlu davranışımız Allah katında sevap kazanmamıza vesile oluyor. Daha da ilerisi kim bir iyilik yapmak ister de yapamazsa, Cenâb-ı Hak bunu yapılmış mükemmel bir iyilik olarak kaydediyor 

       İmam Ahmedin Müsnet Kitabında şu hadisi şerif mevcuttur. 

ففي مسند أحمد: (أن رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يَقُولُ «مَنْ أَنْظَرَ مُعْسِراً فَلَهُ بِكُلِّ يَوْمٍ مِثْلُهُ صَدَقَةٌ». قَالَ ثُمَّ سَمِعْتُهُ يَقُولُ « مَنْ أَنْظَرَ مُعْسِراً فَلَهُ بِكُلِّ يَوْمٍ مِثْلَيْهِ صَدَقَةٌ». قُلْتُ سَمِعْتُكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ تَقُولُ «مَنْ أَنْظَرَ مُعْسِراً فَلَهُ بِكُلِّ يَوْمٍ مِثْلُهُ صَدَقَةٌ». ثُمَّ سَمِعْتُكَ تَقُولُ «مَنْ أَنْظَرَ مُعْسِراً فَلَهُ بِكُلِّ يَوْمٍ مِثْلَيْهِ صَدَقَةٌ». قَالَ «لَهُ بِكُلِّ يَوْمٍ صَدَقَةٌ قَبْلَ أَنْ يَحِلَّ الدَّيْنُ فَإِذَا حَلَّ الدَّيْنُ فَأَنْظَرَهُ فَلَهُ بِكُلِّ يَوْمٍ مِثْلَيْهِ صَدَقَةٌ».

‘’Resulullah s.a.s. buyurdu: ‘Kim borçlu darlık içinde iken borçluya mühlet verirse mühlet verdiği her gün için kendisine alacağı kadar sadaka sevabı verilir.’’ 

       Rivayet eden dedi ki sonra kendisinden işittim. Buyurdu: ‘’ ‘Kim borçlu darlık içinde iken borçluya mühlet verirse mühlet verdiği her gün için kendisine alacağının iki katı kadar sadaka sevabı verilir.’’

Resulullah şöyle buyurdu: ‘Kim borçlu darlık içinde iken borçluya mühlet verirse mühlet verdiği her gün için kendisine alacağı kadar sadaka sevabı verilir.’’ Bu sevap alacaklı alacağını helal etmeden öncedir. Alacaklı alacağını helal ettikten sonra kendisine alacağının iki katı sevap verilir.’’ 

       İnsanların ve hayvanların su içmesi için su dağıtmak, kuyu açmak veya su şebekesi ile suyu başka tarafa götürmek de sadakadır. 

       Sünen-i Nisaide mevcuttur.

 ففي سنن النسائي: (عَنْ سَعْدِ بْنِ عُبَادَةَ قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ أُمِّي مَاتَتْ أَفَأَتَصَدَّقُ عَنْهَا قَالَ « نَعَمْ». قُلْتُ فَأَيُّ الصَّدَقَةِ أَفْضَلُ قَالَ «سَقْىُ الْمَاءِ»،

       Said bin Ubade rivayet etti

– Sa’d b. Ubâde’nin annesi vefat etmişti ve Rasûlullah (S.A.V)’a gelerek: “Ey Allah’ın Rasûlü! Annem öldü onun adına sadaka verebilir miyim?” diye sordu. Rasûlullah (S.A.V) da: “Evet” buyurdu. Sa’d: “Hangi sadaka daha hayırlı ve değerlidir?” diye sorunca, Rasûlullah (S.A.V): “İnsan ve hayvanların su ihtiyaçlarına cevap vermektir” buyurdu.

       Burada ilmi sadakalar vardır: İlmi ve bilgiyi yaymak sadakadır. Ve dini işleri, ilmi işleri, rehberlik etmeği, nasihat etmeği, irşat etmeği kapsam içine almaktır. Bunların hepsi sadaka-i cariyeden sayılır. Kabul edilir.

       Bedeni sadakalarda vardır. Şunlar kastedilir. Vakti sadaka olarak harcamak. Cihat etmek. Başkalarının hizmetinde fiili olarak bulunmak.

       Davet olarak sadaka vermek. Şunlar kastedilir. Allaha davet ile, İslami öğretmek ile ve başkalarını doğru yola yönlendirmek ile sadaka vermektir.

       Ey Müslümanlar!

       Sadakanın faziletleri sayılanlardan daha fazladır.

       Allahu Teala şöyle buyurdu.

وَمَا اَنْفَقْتُمْ مِنْ نَفَقَةٍ اَوْ نَذَرْتُمْ مِنْ نَذْرٍ فَاِنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُهُ وَمَا لِلظَّالِمٖينَ مِنْ اَنْصَارٍ

Bakara suresi 2.270 Allah yolunda her ne harcar veya her ne adarsanız, şüphesiz Allah onu bilir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur.

       Allah Teala şöyle buyurdu.

يَمْحَقُ اللّٰهُ الرِّبٰوا وَيُرْبِى الصَّدَقَاتِ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ كَفَّارٍ اَثٖيم

Bakara suresi 2.276 Allah, faiz malını mahveder, sadakaları ise artırır (bereketlendirir). Allah, hiçbir günahkâr nankörü sevmez.

       Sünneti Nebevide şu hadisi şerif mevcuttur.

 وفي السنَّة النبوية – عن عقبة بن عامر رضي الله تعالى عنه، قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: «كلُّ امرئٍ في ظل صدقته حتى يُقضَى بين الناس» (صححه الألباني)،

       Ukbe bin Nafi’ (Allah ondan razı olsun) den rivayetle dedi. Resulullah buyurdu: ‘’İnsanlar arasındaki işi tamam olana kadar kişi verdiği sadakasının gölgesi altındadır.’’ Bu hadisi İmam El-Elbani sahihtir dedi.

       Verilen sadakanın kabul olma mevkii meydana gelmesi için mükafatının büyüklüğü, vasıflarının tahakkuku gereği vardır. Bunların her bireri şeytanın hilelerinden kurtulmak için ve amelin kabulüne mani olacak şeylerden veya evsafını bozacak şeylerden saf hale gelmesi için gereklidir. 

ولِعِظَم أجر الصدقة ولزوم تحقق أوصافها لتقع موقع القبول فإن ذلك يستدعي التخلص من مكائد الشيطان وتصفية العمل مما يمنع قبوله أو يخل بأحد أوصافه،

       İmam Ahmedin Müsnedinde şu hadis mevcuttur.

 ففي مسند أحمد: (قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- «مَا يُخْرِجُ رَجُلٌ شَيْئاً مِنَ الصَّدَقَةِ حَتَّى يَفُكَّ عَنْهَا لَحْيَىْ سَبْعِينَ شَيْطَاناً»

Resulullah s.a.s. şöyle buyurdu: ‘’Kişi sadaka olarak bir şey verdiği zaman her iki sakalından yetmiş tane şeytan gider.’’

. وَرُوِيَ أَنَّ الْحَسَنَ سَمِعَ رَجُلًا يَقُولُ: اللَّهُمَّ تَصَدَّقْ عَلَيَّ، فَقَالَ: إِنَّ اللَّهَ لَا يَتَصَدَّقُ وَإِنَّمَا يَتَصَدَّقُ مَنْ يَبْغِي الثَّوَابَ، قُلِ: اللَّهُمَّ أَعْطِنِي أَوْ تَفَضَّلْ عَلَيَّ. وأَنَّ رَجُلًا قَالَ لِعُمَرَ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ: تَصَدَّقْ عَلَيَّ، تَصَدَّقَ اللَّهُ عَلَيْكَ بِالْجَنَّةِ، قَالَ: إِنَّ اللَّهَ لَا يَتَصَدَّقُ، وَلَكِنْ يَجْزِي الْمُتَصَدِّقِينَ)

       Sözümü söylüyorum. Allahtan beni ve sizi af etmesini istiyorum.

                     الخطبة الثانية (إِنَّ اللَّهَ يَجْزِي الْمُتَصَدِّقِينَ)

İKİNCİ HUTBE 

Hamt alemlerin Rabbi Allaha aittir. Ey Allah im! İslam ve iman nimeti verdiğinden hamt ancak sana aittir. Yine bizleri ümmeti Muhammet’ten (Ona salat ve selam olsun) eylediğinden hamt sana aittir. 

Allahtan başka ilah olmadığına, tek olduğuna ve ortağı olmadığına şahitlik ederim. Ve yine muhakkak Hz. Muhammed’in Allah’ın cc. Kulu ve resulü olduğuna şahitlik ederim. Ey Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e, hane halkına ve sahabesine hepsine salat (dua), selam (esenlik) ve kutlu eyle. 

Bundan sonra ey Müslümanlar. 

       Sadaka verenlere verilecek mükafat hakkındadır. Allah Teala şöyle buyurdu.

فَلَمَّا دَخَلُوا عَلَيْهِ قَالُوا يَا اَيُّهَا الْعَزٖيزُ مَسَّنَا وَاَهْلَنَا الضُّرُّ وَجِئْنَا بِبِضَاعَةٍ مُزْجٰیةٍ فَاَوْفِ لَنَا الْكَيْلَ وَتَصَدَّقْ عَلَيْنَا اِنَّ اللّٰهَ يَجْزِى الْمُتَصَدِّقٖينَ

Yusuf suresi 12.88 Bunun üzerine (Mısır'a dönüp) Yûsuf'un yanına girdiklerinde, "Ey güçlü vezir! Bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu. Değersiz bir sermaye ile geldik. Zahiremizi tam ölç, ayrıca bize sadaka ver. Şüphesiz Allah, sadaka verenleri mükâfatlandırır" dediler.

       Sadaka verenlerin mükafatı büyüktür. Sadaka verenlerin mükafatının ilki Allah’ın sevgisi, rızası, günahların bağışlanması ve nefsin temizlenmesidir. 

       Sadaka vermenin sevabı yalnız dünya ile sınırlandırılamaz. 

Ancak Allah sadaka verenlere dünyada da ahirette de büyük sevap vadetti. Sadaka verenlere Allah cc onlara bereket, rızıkta ziya delik ve işlerinde kolaylık hazırladığını vadetti.

Ahirette de Allah sadaka verenlere af etmeyi, cenneti ve cehennem azabından kurtulmayı vadetti.             Allah Teala şöyle buyurdu.

مَثَلُ الَّذٖينَ يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ كَمَثَلِ حَبَّةٍ اَنْبَتَتْ سَبْعَ سَنَابِلَ فٖى كُلِّ سُنْبُلَةٍ مِائَةُ حَبَّةٍ وَاللّٰهُ يُضَاعِفُ لِمَنْ يَشَاءُ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَلٖيمٌ

Bakara suresi 2.261 Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah, dilediğine kat kat verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.

       Sadaka verenlerin mükafatlarından bazıları şunlardır: 

1-Bela ve musibetten korunmak. 

2-Sadaka vermek beladan kurtulmaya ve musibetlerin hafiflemesine sebep kabul edildi.

       Sunen-i Tirmizide şu hadis mevcuttu.

 ففي سنن الترمذي: (قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- «إِنَّ الصَّدَقَةَ لَتُطْفِئُ غَضَبَ الرَّبِّ وَتَدْفَعُ مِيتَةَ السُّوءِ»، ومن جزاء المتصدقين: أن يخلف الله لهم، ويزيدهم من فضله،

       Resulullah s.a.s. şöyle buyurdu: ‘’Muhakkak ki sadaka vermek Rabbin gazabını söndürür. Kötü ölümü def eder.’’

       Allah’ın sadaka verenlerin sadakasını geri vermesi ve onlara fazlından ziyadesi ile vermesi sadaka verenlerin mükafatlarındandır.

       Sahihayın kitabında şu hadisi şerif mevcttur.

 ففي الصحيحين: (أَنَّ النَّبِيَّ – صلى الله عليه وسلم – قَالَ « مَا مِنْ يَوْمٍ يُصْبِحُ الْعِبَادُ فِيهِ إِلاَّ مَلَكَانِ يَنْزِلاَنِ فَيَقُولُ أَحَدُهُمَا اللَّهُمَّ أَعْطِ مُنْفِقًا خَلَفًا ، وَيَقُولُ الآخَرُ اللَّهُمَّ أَعْطِ مُمْسِكًا تَلَفًا»،

Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:

“Her Allah’ın günü iki melek iner. Bunlardan biri:

- Allah’ım! Malını verene yenisini ver! Diye dua eder. Diğeri de:

- Allahım! Cimrilik edenin malını yok et! Diye beddua eder.”   

       Sahih-i Müslimde şu hadis mevcuttur.

 وفي صحيح مسلم: (عَنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ «مَا نَقَصَتْ صَدَقَةٌ مِنْ مَالٍ)،

       Resulullah s.a.s. şöyle buyurdu: ‘’Sadaka vermek maldan bir şey eksiltmez.’’

       Sadaka verenlerin mükafatlarından biride sadaka cennet kapılarından bir kapıdır. 

       Sahihayın kitabında şu hadis mevcuttur.

ومن جزاء المتصدقين: أن الصدقة بابٌ من أبواب الجنة؛ ففي الصحيحين: (أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ – صلى الله عليه وسلم – قَالَ «مَنْ أَنْفَقَ زَوْجَيْنِ فِي سَبِيلِ اللَّهِ نُودِيَ مِنْ أَبْوَابِ الْجَنَّةِ يَا عَبْدَ اللَّهِ، هَذَا خَيْرٌ. فَمَنْ كَانَ مِنْ أَهْلِ الصَّلاَةِ دُعِيَ مِنْ بَابِ الصَّلاَةِ، وَمَنْ كَانَ مِنْ أَهْلِ الْجِهَادِ دُعِيَ مِنْ بَابِ الْجِهَادِ، وَمَنْ كَانَ مِنْ أَهْلِ الصِّيَامِ دُعِيَ مِنْ بَابِ الرَّيَّانِ، وَمَنْ كَانَ مِنْ أَهْلِ الصَّدَقَةِ دُعِيَ مِنْ بَابِ الصَّدَقَةِ». فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ – رضي الله عنه – بِأَبِي أَنْتَ وَأُمِّي يَا رَسُولَ اللَّهِ، مَا عَلَى مَنْ دُعِيَ مِنْ تِلْكَ الأَبْوَابِ مِنْ ضَرُورَةٍ، فَهَلْ يُدْعَى أَحَدٌ مِنْ تِلْكَ الأَبْوَابِ كُلِّهَا قَالَ «نَعَمْ. وَأَرْجُو أَنْ تَكُونَ مِنْهُمْ».

Ebu Hureyre r.a. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Kim Allah yolunda bir çift mal infak ederse cennetin kapılarından şöyle seslenilir:  Ey Allah'ın kulu, senin bu yaptığın gerçekten bir hayırdır. Namaza devam edenler (namaz ehli) namaz kapısından çağırılırlar, cihad edenler (cihad ehli) cihad kapısından çağırılırlar, oruçlarını aksatmayanlar (oruç ehli) Reyyan kapısından davet edilirler, sadaka verenler (sadaka ehli) sadaka kapısından ağırlanırlar."

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem böyle buyurduktan sonra Ebu Bekir (r.a.): "Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Resulü! Bu kapılardan çağırılan kimselere hiçbir sıkıntı olmayacağı belli. Peki bahsettiğiniz kapıların hepsinden çağırılan biri olacak mı?" diye sordu. 

Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: ''Evet, umarım sen onlardan biri olursun!"  

       Dua ile.

 

Tarih: 21 Ekim 2024

       Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI

(Emekli Müftü, İcazetli)

Hamidi İbrahem netten alıntıdır.