Yollardan bazıları
Ve Kurtuluş Sebepleri
Hamt alemlerin Rabbi Allaha aittir. Allahtan başka ilah olmadığına, tek olduğuna ve ortağı olmadığına şahitlik ederim. Ve yine muhakkak Hz. Muhammed’in Allah’ın cc. kulu ve resulü olduğuna şahitlik ederim. Ey Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e, hane halkına ve sahabesine hepsine salat’ü selam eyle.
Ey Müslümanlar.
İmam Tirmizinin Süneninde Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurdu:
في سنن الترمذي: (إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ «إِنَّ الْقَبْرَ أَوَّلُ مَنَازِلِ الآخِرَةِ فَإِنْ نَجَا مِنْهُ فَمَا بَعْدَهُ أَيْسَرُ مِنْهُ وَإِنْ لَمْ يَنْجُ مِنْهُ فَمَا بَعْدَهُ أَشَدُّ مِنْهُ».
“Kabir, âhiret menzillerinin (konak yeri) ilkidir. Kişi ondan kurtulabilirse, sonrakiler daha kolaydır.
Ondan kurtulamazsa sonraki menziller kabirden daha zor ve daha şiddetlidir…
Gördüğüm manzaraların hiçbiri kabir kadar dehşet verici ve ürkütücü değildi!” buyurmuştur.
İslam kardeşleri.
Dünya ve ahiretteki kurtuluş yollarından anlatmaya başladıklarımızı tamamlıyoruz: Kurtuluş yollarının bazılarındandır: O da şudur: Kur’an-i Kerime ve Peygamberimizin Sahih Sünnetine tutunup yapışmaktır. Kur’an-i Kerime ve Peygamberimizin Sahih Sünnetine tutunup yapışmak; dünyada ve ahirette kurtulmanın esasıdır.
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمٖيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ اِذْ كُنْتُمْ اَعْدَاءً فَاَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَاَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهٖ اِخْوَانًا وَكُنْتُمْ عَلٰى شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَاَنْقَذَكُمْ مِنْهَا كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ اٰيَاتِهٖ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
Al-i İmran suresi 3.103 Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَكَيْفَ تَكْفُرُونَ وَاَنْتُمْ تُتْلٰى عَلَيْكُمْ اٰيَاتُ اللّٰهِ وَفٖيكُمْ رَسُولُهُ وَمَنْ يَعْتَصِمْ بِاللّٰهِ فَقَدْ هُدِىَ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ
Al-i İmran suresi 3.101 Size Allah'ın âyetleri okunup dururken ve Allah'ın Resûlü de aranızda iken dönüp nasıl inkâr edersiniz? Kim Allah'a sımsıkı bağlanırsa, kesinlikle o, doğru yola iletilmiştir.
Sahih-i Müslimde Resulüllah s.a.s. şöyle buyurdu:
وفي صحيح مسلم: (قال صلى الله عليه وسلم: (وَقَدْ تَرَكْتُ فِيكُمْ مَا لَنْ تَضِلُّوا بَعْدَهُ إِنِ اعْتَصَمْتُمْ بِهِ كِتَابَ اللَّهِ
“Size o şeyi bırakıyorum. (Buna tutunursanız) asla delalete düşmezsiniz: O Allah’ın kitabıdır.’’
İmamMalik’in Muvatta ismindeki hadis kitabında Resulüllah s.a.s. şöyle buyurdu:
وفي موطإ مالك: (أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ «تَرَكْتُ فِيكُمْ أَمْرَيْنِ لَنْ تَضِلُّوا مَا تَمَسَّكْتُمْ بِهِمَا كِتَابَ اللَّهِ وَسُنَّةَ نَبِيِّهِ»،
“Size iki şey bırakıyorum. (Bunlara tutunursanız) asla delalete düşmezsiniz: Allah’ın kitabı ve sünnetim.’’
Müslüman her vakitte ve her halde işinin cevabını Allah’ın kitabında ve Resulünün s.a.s sünnetinde arar.
Allah Teala şöyle buyurdu:
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اَطٖيعُوا اللّٰهَ وَاَطٖيعُوا الرَّسُولَ وَاُولِى الْاَمْرِ مِنْكُمْ فَاِنْ تَنَازَعْتُمْ فٖى شَیْءٍ فَرُدُّوهُ اِلَى اللّٰهِ وَالرَّسُولِ اِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ ذٰلِكَ خَيْرٌ وَاَحْسَنُ تَاْوٖيلًا
Nisa suresi4.59 Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e itaat edin ve sizden olan ulu'l-emre (idarecilere) de. Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz takdirde, Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resûlüne arz edin. Bu, daha iyidir, sonuç bakımından da daha güzeldir.
Yolların bazılarındandır. Kurtuluş sebeplerinin bazılarındandır. O sebep ilimdir.
Allah Teala şöyle buyurdu:
وَمِنَ النَّاسِ وَالدَّوَابِّ وَالْاَنْعَامِ مُخْتَلِفٌ اَلْوَانُهُ كَذٰلِكَ اِنَّمَا يَخْشَى اللّٰهَ مِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمٰؤُا اِنَّ اللّٰهَ عَزٖيزٌ غَفُورٌ
Fatır suresi35.28 İnsanlardan, (yeryüzünde) hareket eden (diğer) canlılardan ve hayvanlardan yine böyle çeşitli renklerde olanlar vardır. Allah’a karşı ancak; kulları içinden âlim olanlar derin saygı duyarlar. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.
Allah Teala şöyle buyurdu:
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِذَا قٖيلَ لَكُمْ تَفَسَّحُوا فِى الْمَجَالِسِ فَافْسَحُوا يَفْسَحِ اللّٰهُ لَكُمْ وَاِذَا قٖيلَ انْشُزُوا فَانْشُزُوا يَرْفَعِ اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْ وَالَّذٖينَ اُوتُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبٖيرٌ
Mucadele suresi 58.11 Ey iman edenler! Size, "Meclislerde yer açın" denildiği zaman açın ki, Allah da size genişlik versin. Size, "Kalkın", denildiği zaman da kalkın ki, Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
Sahih-i Müslimde şu hadis mevcuttur.
وفي صحيح مسلم: قال صلى الله عليه وسلم: (وَمَنْ سَلَكَ طَرِيقًا يَلْتَمِسُ فِيهِ عِلْمًا سَهَّلَ اللَّهُ لَهُ بِهِ طَرِيقًا إِلَى الْجَنَّةِ وَمَا اجْتَمَعَ قَوْمٌ فِي بَيْتٍ مِنْ بُيُوتِ اللَّهِ يَتْلُونَ كِتَابَ اللَّهِ وَيَتَدَارَسُونَهُ بَيْنَهُمْ إِلاَّ نَزَلَتْ عَلَيْهِمُ السَّكِينَةُ وَغَشِيَتْهُمُ الرَّحْمَةُ وَحَفَّتْهُمُ الْمَلاَئِكَةُ وَذَكَرَهُمُ اللَّهُ فِيمَنْ عِنْدَهُ وَمَنْ بَطَّأَ بِهِ عَمَلُهُ لَمْ يُسْرِعْ بِهِ نَسَبُهُ».
Ebu’d-Derda (r.a); Resulullah’ı (s.a.s) şöyle buyururken işittiğini rivayet etmiştir: “Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah’ta onu cennete götüren bir yola sokar. Kuşkusuz melekler, yaptıklarından duydukları hoşnutluktan dolayı ilim talebelerine kanatlarını serer; Allah ilim talebelerini yanında bulunanların yanında zikreder. İşinde yavaş olanın nesli hızlı olamaz."
Dünya ve ahirette kurtulmak için faydalı ilim olmaz ise olmaz gereklidir. O faydalı ilim ile kulun hayatı doğru olur. Bu faydalı ilimler; feraiz ilmi, helal olanlar ve haram olanlardır.
Sahabelerden Ebu Derda şöyle der: ‘’İster alim ol, ister öğrenen, ister aşık, ister takipçi ol. Beşinci olma helak olursun.’’
Yollardan bazıları. Ve Kurtuluş sebepleri: Allah’ı çokça zikretmektir.
Allah Teala şöyle buyurdu:
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اذْكُرُوا اللّٰهَ ذِكْرًا كَثٖيرًا
Ahzap suresi 33.41 Ey iman edenler! Allah'ı çokça zikredin.
وَسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَاَصٖيلًا
Ahzap suresi 33.42 O'nu sabah akşam tespih edin.
Sahih-i Müslimde şu hadis mevcuttur.
وفي صحيح مسلم: (كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يَسِيرُ فِي طَرِيقِ مَكَّةَ فَمَرَّ عَلَى جَبَلٍ يُقَالُ لَهُ جُمْدَانُ فَقَالَ «سِيرُوا هَذَا جُمْدَانُ سَبَقَ الْمُفَرِّدُونَ». قَالُوا وَمَا الْمُفَرِّدُونَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ «الذَّاكِرُونَ اللَّهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتُ.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Mekke yolunda ilerliyordu. Cumdân adı verilen bir dağa varınca şöyle dedi: «Yolunuza devam edin! Bu, Cumdân Dağı'dır. Müferridler (Allah'ı çokça zikredenler) yarışı kazandılar.» Bunun üzerine sahabeler: Müferridler kimlerdir, ya Rasûlallah? diye sordular. Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: «Allah’ı çokça zikredip, anan erkekler ve kadınlardır.»
‘’Resulüllah s.a.s. şöyle buyurdu:
(وقَالَ رسُولُ اللَّه ﷺ: (لا تُكْثِرُوا الكَلامَ بغَيْرِ ذِكْرِ اللَّهِ، فَإنَّ كَثْرَة الكَلامِ بِغَيْرِ ذِكْرِ اللَّه تَعالَى قَسْوةٌ لِلْقَلْبِ، وإنَّ أبْعَدَ النَّاسِ مِنَ اللَّهِ القَلبُ القَاسي) رواه الترمذي.
‘’Allah’ı zikretmeden çokça konuşmayın. Gerçekten Allah Tealayı zikretmeden çokça konuşmak kalbe katılık verir. Gerçekten Allahtan en çok uzakta olan kalbi katı olandır.’’ İmam Tirmizi bu hadisi rivayet etmiştir.
Yollardan bazıları. Ve Kurtuluş Yolları: Vücuttaki azaları Allah’ın haram eylediklerinden her ne kadar o azaları Allaha ibadette kullansa da yine de onları koruyup muhafaza etmektir.
Sahihayin kitabında şu hadis vardır.
ففي الصحيحين: (أَنَّ النَّبِيَّ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ «إِنَّ اللَّهَ كَتَبَ عَلَى ابْنِ آدَمَ حَظَّهُ مِنَ الزِّنَى أَدْرَكَ ذَلِكَ لاَ مَحَالَةَ فَزِنَى الْعَيْنَيْنِ النَّظَرُ وَزِنَى اللِّسَانِ النُّطْقُ وَالنَّفْسُ تَمَنَّى وَتَشْتَهِي وَالْفَرْجُ يُصَدِّقُ ذَلِكَ أَوْ يُكَذِّبُهُ ».
Resulüllah s.a.s. şöyle buyurdu: "Hiç şüphe yok ki, Allah, âdemoğlunun zinadan nasibini yazmıştır. Buna erişecektir. Gözlerin zinası bakmak, kulakların zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası tutmak, ayağın zinası da yürümektir. Kalb ise heves eder, temenni eder. Tenasül uzvu bunu tasdik eder veya yalanlar."
İmam Ahmet’in Müsnedinde Resulüllah s.a.s. bir gün şöyle buyurdu:
وفي مسند أحمد: (قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- ذَاتَ يَوْمٍ «اسْتَحْيُوا مِنَ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ حَقَّ الْحَيَاءِ». قَالَ قُلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّا نَسْتَحِى وَالْحَمْدُ لِلَّهِ. قَالَ «لَيْسَ ذَلِكَ وَلَكِنْ مَنِ اسْتَحَى مِنَ اللَّهِ حَقَّ الْحَيَاءِ فَلْيَحْفَظِ الرَّأْسَ وَمَا حَوَى وَلْيَحْفَظِ الْبَطْنَ وَمَا وَعَى وَلْيَذْكُرِ الْمَوْتَ وَالْبِلَى وَمَنْ أَرَادَ الآخِرَةَ تَرَكَ زِينَةَ الدُّنْيَا فَمَنْ فَعَلَ ذَلِكَ فَقَدِ اسْتَحْيَا مِنَ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ حَقَّ الْحَيَاءِ».
Resulullah (sav) "Allah`tan hakkıyla haya edin!" buyurdular. Biz: "Ey Allah`ın Resulü, elhamdülillah, biz Allah`tan haya ediyoruz" dedik. Ancak O, şu açıklamayı yaptı: "Söylemek istediğim bu (sizin anladığınız haya) değil. Allah`tan hakkıyla haya etmek, başı ve onun taşıdıklarını, batni ve onun ihtiva ettiklerini muhafaza etmen, ölümü ve toprakta çürümeyi hatırlamandır. Kim ahireti dilerse dünya hayatının zinetini terketmeli, ahireti bu hayata tercih etmelidir. Kim bu söylenenleri yerine getirirse, Allah`tan hakkıyla haya etmiş olur."
Yolların bazılarındandır. Kurtuluş sebeplerinden biride dinin vazifelerini yerine getirmektir:
Sahih-i Müslimde şu hadis mevcuttur:
ففي صحيح مسلم: (أَنَّ رَجُلاً سَأَلَ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فَقَالَ أَرَأَيْتَ إِذَا صَلَّيْتُ الصَّلَوَاتِ الْمَكْتُوبَاتِ وَصُمْتُ رَمَضَانَ وَأَحْلَلْتُ الْحَلاَلَ وَحَرَّمْتُ الْحَرَامَ وَلَمْ أَزِدْ عَلَى ذَلِكَ شَيْئًا أَأَدْخُلُ الْجَنَّةَ قَالَ «نَعَمْ». قَالَ وَاللَّهِ لاَ أَزِيدُ عَلَى ذَلِكَ شَيْئًا).
"Bir adam, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’e şöyle sordu: Farz namazları kılsam, ramazan orucunu tutsam, helalleri helal, haramları haram kabul etsem ve bundan fazla bir şey yapmasam Cennet'e girer miyim? Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Evet!», diye buyurdu. Adam: Allah'a yemin ederim ki bundan fazla bir şey yapmayacağım, dedi."
Sözümü söylüyorum. Benim için ve sizler için Allahtan af diliyorum.
İkinci Hutbe. Yollar Ve Kurtuluş Sebepleri
Hamt alemlerin Rabbi Allaha aittir. Allahtan başka ilah olmadığına, tek olduğuna ve ortağı olmadığına şahitlik ederim. Ve yine muhakkak Hz. Muhammed’in Allah’ın cc. Kulu ve resulü olduğuna şahitlik ederim. Ey Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e, hane halkına ve sahabesine hepsine salat’ü selam eyle.
Ey Müslümanlar.
Yollardan ve kurtuluş sebepleri: Haramlardan çekinmek, büyük günahlardan ve helak edici günahlardan kaçınmaktır.
Allah Teala şöyle buyurdu:
اِنْ تَجْتَنِبُوا كَبَائِرَ مَا تُنْهَوْنَ عَنْهُ نُكَفِّرْ عَنْكُمْ سَيِّپَاتِكُمْ وَنُدْخِلْكُمْ مُدْخَلًا كَرٖيمًا
Nisa suresi 4.31 Eğer size yasaklanan (günah)ların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir yere koyarız.
Sahihayın kitabında şu hadisi şerif mevcuttur: Resulüllah s.a.s. şöyle buyurdu:
وفي الصحيحين: (عَنِ النَّبِيِّ – صلى الله عليه وسلم – قَالَ «اجْتَنِبُوا السَّبْعَ الْمُوبِقَاتِ». قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ، وَمَا هُنَّ قَالَ «الشِّرْكُ بِاللَّهِ، وَالسِّحْرُ، وَقَتْلُ النَّفْسِ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلاَّ بِالْحَقِّ، وَأَكْلُ الرِّبَا، وَأَكْلُ مَالِ الْيَتِيمِ، وَالتَّوَلِّي يَوْمَ الزَّحْفِ، وَقَذْفُ الْمُحْصَنَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ الْغَافِلاَتِ».
“ Yedi helak ediciden sakının” Dediler ki: “Onlar hangileridir ey Allah’ın Resulu? Resulullah (s.a.v) dedi ki: “ Allah’a şirk koşmak, sihir, Allah’ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmek, yetimin malını yemek, faiz yemek, cihaddan kaçmak, hiçbir şeyden habersiz namuslu mümin kadınlara zina iftirasında bulunmak.”
Kurtuluş yollarındandır: İyiliği emretmek ve kötülüğü yasaklamak.
Allah Teala şöyle buyurdu:
كُنْتُمْ خَيْرَ اُمَّةٍ اُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَاْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَلَوْ اٰمَنَ اَهْلُ الْكِتَابِ لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْ مِنْهُمُ الْمُؤْمِنُونَ وَاَكْثَرُهُمُ الْفَاسِقُونَ
Al-i İmran suresi 3.110 Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah'a iman edersiniz. Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var. Ama pek çoğu fasık kimselerdir.
Sahih-i Müslimde şu hadis mevcuttur:
وفي صحيح مسلم: (أن رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يَقُولُ «مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَرًا فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِلِسَانِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِقَلْبِهِ وَذَلِكَ أَضْعَفُ الإِيمَانِ»،
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ i şöyle buyurdu. “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki bu imanın en zayıf derecesidir.”
Buna benzer başka bir hadis vardır.
وفيه أيضا: (أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ «مَا مِنْ نَبِيٍّ بَعَثَهُ اللَّهُ فِي أُمَّةٍ قَبْلِي إِلاَّ كَانَ لَهُ مِنْ أُمَّتِهِ حَوَارِيُّونَ وَأَصْحَابٌ يَأْخُذُونَ بِسُنَّتِهِ وَيَقْتَدُونَ بِأَمْرِهِ ثُمَّ إِنَّهَا تَخْلُفُ مِنْ بَعْدِهِمْ خُلُوفٌ يَقُولُونَ مَا لاَ يَفْعَلُونَ وَيَفْعَلُونَ مَا لاَ يُؤْمَرُونَ فَمَنْ جَاهَدَهُمْ بِيَدِهِ فَهُوَ مُؤْمِنٌ وَمَنْ جَاهَدَهُمْ بِلِسَانِهِ فَهُوَ مُؤْمِنٌ وَمَنْ جَاهَدَهُمْ بِقَلْبِهِ فَهُوَ مُؤْمِنٌ وَلَيْسَ وَرَاءَ ذَلِكَ مِنَ الإِيمَانِ حَبَّةُ خَرْدَلٍ»،
Resulüllah s.a.s. şöyle buyurdu: ‘’Allah’ın benden önce gönderdiği her peygamberin ümmetinden havarileri ve arkadaşları vardı. Onlar o peygamberin sünnetini alıyorlar o peygamberin emrine uyuyorlardı. Sonra onların yerlerine başkaları geriden gelenler geliyordu. Geriden gelenler peygamberlerin yapmadıklarını söylüyorlar, peygamberlerin emretmediklerini yapıyorlardı. Kim böyle olanlarla eli ile cihat ederse o cihat eden mü’mindir. Kim böyle olanlarla dili ile cihat ederse o hihat eden mü’mindir. Kim böyle olanlarla kalbi ile cihat ederse o cihat eden mü’mindir. Bunun dışında hardal tanesi iman yoktur.
İmam Tirmizinin süneninde şu hadis mevcuttur.
وفي سنن الترمذي: (عَنْ حُذَيْفَةَ بْنِ الْيَمَانِ عَنِ النَّبِيِّ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ «وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَتَأْمُرُنَّ بِالْمَعْرُوفِ وَلَتَنْهَوُنَّ عَنِ الْمُنْكَرِ أَوْ لَيُوشِكَنَّ اللَّهُ أَنْ يَبْعَثَ عَلَيْكُمْ عِقَابًا مِنْهُ ثُمَّ تَدْعُونَهُ فَلاَ يُسْتَجَابُ لَكُمْ».
Huzeyfe bin El-Yemani Resulüllah s.a.s. den rivayetle Resulüllah şöyle buyurdu: ‘’Nefsim kudret elinde bulunan Allaha yemin ederim ki kesinlikle sizler iyiliği emredip kötülükten de yasaklayacaksınız. Veya Allah’ın sizin aleyhinize bir azap göndermesi zamanı yaklaştı. O azap geldikten sonra Allaha dua etseniz de sizin duanız kabul olmaz.’’
İşte bu sayılanlar dünya ve ahirette kurtuluş yollarının bazılarıdır. Dikkat edin o yollara girip o yolları takip edin. Bu şekilde dünyada ve ahirette kurtulacağınızı ve kazançlı çıkacağınızı biliniz.
Tercüme Tarih: 01. Ocak.2025
Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI
(Emekli Müftü, İcazetli)
Hutbenin Okunuş Tarihi 29.Eylül 2024
https://hamidibrahem.com/ dan alıntıdır.