Yaresanilik, Zagros Dağları'nın eteklerinde senkretik bir inanış şeklinde, gizliliği esas alarak ortaya çıkmıştır. Dışa dönük inanç sistemi Şia’nın kolu olarak tanımlanmaktan ziyade kadim İran inançları, tasavvuf ve Şia’ya ait bazı teorik bilgi ve uygulamaların olduğu karmaşık bir inanç görüntüsü vermektedir. Hz. Ali sevgisi ve cem ibadeti Anadolu Aleviliğiyle benzeşen yönleridir. Sözlü ibadet ve inanç geleneğine sahiptir. Yazılı kaynakları çok kısıtlıdır.
İslâm Peygamberi Hz. Muhammed’in vefatından sonra meydana gelen bazı hadiseler (Hz. Osman’ın şehit edilmesi, Cemel Vakası, Sıffin Savaşı ve Kerbelâ katliamı) Müslümanlar arasında etkileri günümüze kadar devam eden bazı ihtilaflara neden olmuştur. Bu ihtilafların neticesinde Müslümanlar Ehl-i Sünnet ve Şia olmak üzere iki ana gruba ayrılmıştır. Tarihi süreçte muhalif siyasal hareket olarak ortaya çıkan Şia, daha sonra dini harekete dönüşmüştür.
Sasani-Pers milliyetçiliği ve Emevi-Abbasi muhalifliğinin birleşimiyle Irak ve İran coğrafyasında yayılma fırsatı bulan Şia, İslâm dünyasının farklı bölgelerine dağılmıştır. Kendi bünyesindeki farklı algılamalardan dolayı da Zeydiyye, İsna Aşeriyye (On İki İmam), İsmailiyye ve İmamiyye (Caferilik) gibi fırkalara ayrılmıştır. Ayrıca bu dört ana fırka haricinde Hz. Ali ve nesline haddinden fazla kutsiyet, ilahlık veya peygamberlik atfeden, kadim Hint-İran dinlerinden etkilenip, inanç sistemlerine tenasüh (ruh göçü) ve hululü dahil ederek aşırıya kaçan bazı Şia fırkaları da belirli zaman dilimlerinde ortaya çıkmıştır. İslâmî literatürde Gulat/Galiyye olarak isimlendirilen bu fırkalardan, Batı İran ve Kuzey Irak arasındaki bölgede yaşayan Ehl-i Hak/Yaresan Cemaati özgün inanç sistemi ve dışa kapalılığıyla son yıllarda araştırmacıların dikkatini çekmektedir.
Günümüzde Türkiye, İran, Irak ve Suriye sınırları içinde kalan Kürt coğrafyası, geçmiş dönemlerden günümüze kadar birçok muhalif siyasal ve dinî hareketin ortaya çıktığı yerdir. Bu anlamda İran’ın batısı ve Irak’ın kuzeyini kapsayan dağlık bölgede etnik olarak Kürt, Türkmen ve Azerilerden olup İran’da Ehl-i Hak/Yaresan olarak bilinen cemaat bölgede varlığını sürdürmektedir. Mensuplarının ekserisi İran’ın Kirmanşah eyaleti, Tebriz, Hemedan, Loristan, Goran ve Tahran kentlerinde yaşamaktadır. İran’daki nüfusları 1 milyon civarındadır.
Ehl-i Hak ismi ilk defa XIX. yüzyılda Fransız filozof Comte Gobineau tarafından kullanılmış, kendi aralarında Yaresan, San, Taife-ye San isimlerini kullanmayı tercih etmektedir. Cemaat mensupları inançlarının temelini ünlü sufi Behlul Dana’ya dayandırmaktadır. Lakin cemaatin ortaya çıkış serüveni, M. Reza Hamzehe’nin yazdığı ve cemaat hakkındaki en kapsamlı kaynak olan Yaresan (Ehl-i Hak) kitabında, Emeviler döneminde devlet eliyle yaşatılan bazı hoşnutsuz olayların sonucuna dayandırılmaktadır. Ancak bu tezin aksine araştırmacılar cemaatin 11-13. yüzyıllar arasında ortaya çıktığını belirtmektedir. Bazı kaynaklarda cemaatin kurucusu 11. yüzyılda yaşamış olan Şah Hoşin, bazılarında ise 16. yüzyılda yaşamış olan Sultan Sohak’tır.
Cemaatin temel kaynaklarından olan Burhan-ul Hak kitabının yazarı Nurali Elahi’ye göre cemaatin kurucusu Sultan Sohak (Seyyid İshak)’tır. Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentine bağlı olan Şehrezor bölgesinde dünyaya gelen Sohak, İran’ın Kirmanşah eyaletine bağlı olan Perdiwer’de yaşamış, cemaatin günümüze kadar ulaşan sistemini kurmuştur. Perdiwer, Yaresanlarca kutsal kabul edilip ziyaret edilmektedir. Cemaatin önderleri Behlul Dana, Şah Fazl (Fazl-ı Veli), Baba Serheng, Şah Hoşin, Sultan Sohak, Hacı Nimetullah Ceyhunabadi ve oğlu Nur Ali İlahi’dir.
Kakai olarak bilinen Irak’taki cemaat müntesipleri ise Süleymaniye, Hanekin, Kerkük, Erbil, Duhok ve Musul’da yaşamaktadır. Türkiye’de bilinenin aksi Kakailerin tabanını çoğunlukla Kürtler oluşturmaktadır. Türkmenler içerisinden az bir kesim Kakai cemaati bağlısıdır.
30 yıl öncesine kadar Irak ve İran’da cemaat mensuplarının genel profili dar gelirli işçi sınıfı, çiftçi ve hayvancılıkla uğraşan göçebelerdir. Son 30 yılda yaşanan toplumsal hareketlilik ve değişikliklerden Yaresan cemaati de etkilenmiş, cemaat içerisinde eğitimli kesimin sayısında artış görülmeye başlanmıştır. Ayrıca Yaresan cemaatinde toplu zikir törenleri bağlama eşliğinde yapılır.
İran’da ülkenin resmî mezhebi olarak Şia’nın İsna Aşeriyye (On İki İmam) mezhebi kabul edilmektedir. İsna Aşeriyye dışındaki bütün mezhep ve cemaatler devlet tarafından illegal yapı olarak kabul edilmektedir. Devletin bu tutumuna karşın Yaresanlar, tanınmak ve statü elde etmek için zaman zaman protesto gösterileri düzenlenmektedir. Hatta bazı gösterilerde devletin tutumunu protesto etmek amacıyla kendilerini yakan Yaresanlar olmuştur. Yaresanların İran’da maruz kaldığı hak ihlalleri Uluslararası Af Örgütü 2017/18 Dünya İnsan Hakları Raporunda yazılıdır.
Yazımın 1 nci bölümünü bitirirken hepinize sevgi ve saygılarımı yolluyorum. Hoşça kalın ve elbette ki uyanık kalın. Sevgi ışığınız, kalbiniz rehberiniz olsun. Sizleri Youtube kanalıma da bekliyorum.